TURZM VE HUKUKA LKN TEMEL KAVRAMLAR Turizme likin

  • Slides: 48
Download presentation
TURİZM VE HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR Turizme İlişkin Temel Kavramlar • Boş Zaman •

TURİZM VE HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR Turizme İlişkin Temel Kavramlar • Boş Zaman • Seyahat • Turist • Turizm • Hukuka İlişkin Temel Kavramlar • Hukuk – Hak • Ödev - Borç - Yükümlülük • Hukuki olay - Hukuki Eylem Hukuki İşlem - Sözleşme • Yerleşim Yeri • Turizm Hukuku

TURİZM VE HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Boş Zaman

TURİZM VE HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Boş Zaman • Seyahat • Turist • Turizm • HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Hukuk - Hak • Ödev – Borç - Yükümlülük • Hukuki olay – Hukuki Eylem – Hukuki İşlem - Sözleşme • Yerleşim Yeri • Turizm Hukuku

GİRİŞ • İnsanlar tarihin ilk çağlarından beri çeşitli nedenlerle bir yerden bir yere yolculuk

GİRİŞ • İnsanlar tarihin ilk çağlarından beri çeşitli nedenlerle bir yerden bir yere yolculuk yapmışlardır. İlkel taşıma araçlarının kullanıldığı dönemlerden günümüze, gerçekleştirilen seyahatlerin amaçları ve bu seyahatlerde kullanılan araçlar çeşitlenerek değişikliğe uğramıştır. • Ticaret, iş, eğitim, eğlence, dinlenme, sağlık, yeni yerler görme ve merak duygusunu giderme gibi nedenler, insanların seyahat etme amaçları arasında yer almaktadır. • Bir süredir daha kısa zamanda ve konforlu bir şekilde seyahat edebilme imkânı doğmuş, bu imkân turizm faaliyetlerine olan rağbeti de artırmıştır. • Genel olarak turizm; çeşitli amaçlar doğrultusunda yapılan seyahat faaliyetini ve bu faaliyetler süresince gerçekleştirilen her türden konaklama, yeme içme ve eğlence faaliyetlerini konu edinen bir alandır.

GİRİŞ • Elbette turizm faaliyetlerinin gelişmesinde, yaygınlaşmasında ve turizm hareketliliğinin hız kazanmasında yegâne etken

GİRİŞ • Elbette turizm faaliyetlerinin gelişmesinde, yaygınlaşmasında ve turizm hareketliliğinin hız kazanmasında yegâne etken farklı amaçların ortaya çıkması ve ulaşım imkânlarının kolaylaşması değildir. • Dünyada barış ortamının tesis edilmesi, ülkelerin ve bireylerin refah seviyelerinin yükselmesi, eğitim ve kültür seviyesindeki artış, turizm bilincinin yerleşmesi, sektörün yerinde ve etkin hukuki düzenlemeler ile desteklenmesi vb. etkenler sayesinde turizm, herkesi bünyesine dâhil eden bir kavram hâline dönüşebilecektir.

GİRİŞ • Turizm; ekonomi, hukuk, politika ve kültür gibi birçok alan ile ilişki içerisinde

GİRİŞ • Turizm; ekonomi, hukuk, politika ve kültür gibi birçok alan ile ilişki içerisinde bulunan ve bu alanlardan beslenen bir displindir. • Neticede kişilerin faaliyetlerini ve ilişkilerini konu edindiğinden, hukuk disiplininden ayrı düşünülemez. • Hukukun konusunu oluşturan turizm faaliyetlerinin, belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmesi ve yürütülmesi gerekmektedir. • Bu ünitede öncelikle turizm kavramı ve bu kapsamda yer alan diğer kavramlar anlatılacak, devamında ise hukuka ilişkin temel kavramlar üzerinde durulacak ve nihayet bu iki kavramın birleşmesinden müteşekkil olan turizm hukuku kavramı açıklanacaktır.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Her alanda olduğu gibi turizm alanı da temel kavramlar

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Her alanda olduğu gibi turizm alanı da temel kavramlar üzerinde şekillenmektedir. Turizme ilişkin temel kavramlar denildiğinde akla boş zaman, seyahat, turist ve turizm gelmektedir. • Şimdi bu kavramları kısaca açıklayalım. • Boş Zaman • Zaman, olguların birbirini izlemesi neticesinde zihinde oluşan, olguların içinde sürüp gideceği düşünülen fakat başlangıcı ve sonu bilinmeyen soyut bir kavramdır. • Ödünç alınıp verilememesi, kiralanamaması, satın alınamaması, çoğaltılamaması, depolanamaması ve kullanılıp kaybedilen kıt bir kaynak olması zamanı eşsiz kılar. Zaman; “çalışma zamanı”, “çalışmaya bağlı etkinliklere ayrılan zaman”, “yaşamı sürdürmeye yönelik etkinliklerde geçen zaman” ve “boş zaman” olmak üzere dört bölümden oluşur. • Kişilerin yaşamlarını sürdürmeye yönelik etkinliklere (yeme, içme, uyuma ve diğer fiziksel ihtiyaçlar gibi) ve çalışma ile çalışmaya bağlı etkinliklere ayırdıkları süreler dışında kalan vakitlere boş zaman denir.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Geleneksel boş zaman yaklaşımı, boş zaman aktivitelerinin bireylerde mutlaka

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Geleneksel boş zaman yaklaşımı, boş zaman aktivitelerinin bireylerde mutlaka olumlu bir etki bırakması gerektiğini savunur. • Boş zaman kavramını nitelendiren çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Bunlardan ilki boş zaman aktivitelerinin bireylerde mutlaka olumlu bir etki bırakması gerektiğini savunan geleneksel boş zaman yaklaşımıdır. • Bir diğeri boş zamanın herhangi bir fayda elde etmeksizin geçirilebileceğini savunan görüştür. • Boş zamanın toplumsallaşmak için bir araç olduğunu savunan görüşe göre ise boş zamanlar ve bu zamanlarda gerçekleştirilecek aktiviteler, bireysel gelişime olduğu kadar toplumsallaşmaya da hizmet etmelidir. • Bir başka görüşe göre boş zaman, sosyal sınıfın bir sembolüdür ve kişilerin boş zamanlarda gerçekleştirdikleri aktiviteleri, onların sosyal sınıflarını ortaya koymaktadır. • Bir aktivite olarak boş zaman yaklaşımına göre boş zaman ve rekreasyon kavramları aynı anlama gelmektedir.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • • Boş zaman nitelendirmesinde son yaklaşım ise

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • • Boş zaman nitelendirmesinde son yaklaşım ise bütüncül bakış açısı olup bu yaklaşım, boş zamanı ve çalışma faaliyetlerini bir bütün olarak ele almaktadır. Boş zaman; kişilerin dinlendiği, geçirilen vakitten zevk aldığı, stres ve yorgunluklarından arındığı, ilginç deneyimler kazandığı, kısaca özgür ve mutlu olmak için kendi bağımsız iradesi ile seçtiği zaman dilimidir. Yaşamı sürdürmeye yönelik faaliyetler ile çalışmaya ilişkin faaliyetlere ayrılan zaman dilimi dışında kalan boş zaman, özellikle yoğun çalışma temposu ve ekonomik şartlar nedeniyle birçok insan için kısıtlı bir zaman dilimini ifade etmektedir. Daha fazla boş zamana sahip olunması için yapılabilecekler ise şunlardır: �Ekonomik mülkiyet yolu boş zamanı artırmak, �Makul çalışma süreleri ile boş zamanı artırmak, �Teknolojik ilerlemeler ile boş zamanı artırmak, �Faaliyetleri kısıtlamak suretiyle boş zamanı artırmak, �Yükümlülükleri yerine getirmeyerek veya erteleyerek boş zamanı artırmak, �Emeklilik vb. ile boş zamanı artırmak. Kişiler boş zamanlarını çeşitli şekillerde değerlendirebilmektedir. Kitap okumak, spor yapmak, bilgisayarda oyun oynamak, balığa çıkmak bu faaliyetlerin sadece birkaçıdır. Turizm de genellikle eğlenceli bir boş zaman değerlendirme şeklidir. Turizm faaliyetleri gezip görme, bazı bölgeleri ziyaret etmenin de içinde olduğu pek çok aktiviteyi içerir. Bu türden faaliyetler özellikle son yıllarda boş zaman değerlendirme şekilleri içerisinde kendine özgü bir yer edinmiş ve dünyanın en geniş endüstrileri arasınayerini almıştır.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Seyahat • İnsanlar, tarih boyunca çeşitli nedenler ile bireysel

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Seyahat • İnsanlar, tarih boyunca çeşitli nedenler ile bireysel veya toplu olarak seyahatler gerçekleştirmişlerdir. • Toplu hâlde gerçekleştirilen seyahatlerin bilinen ilk örneklerini Müslümanların Mekke’yi, Hristiyanların Kudüs’ü ziyaretleri oluşturur. • Ücretli tatil ve sosyal güvenlik gibi haklar daha fazla sayıda insanın tatil amaçlı seyahat etmesine imkân sağlamıştır. • Rekreasyon; bireylerin boş zamanlarını değerlendirmek üzere eğlence, dinlenme ve tatmin amaçlı olmak üzere gönüllü olarak katıldıkları faaliyetlerin tümüdür. • Turizmin temel olgusu seyahattir. Ulaşım imkânlarının kısıtlı olduğu zamanlardan günümüze gezmek, görmek, öğrenmek gibi çok çeşitli nedenler ile seyahatler düzenlenmektedir.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • En genel ifade ile seyahat; yer değiştirme, bir yerden

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • En genel ifade ile seyahat; yer değiştirme, bir yerden bir yere gitme olayıdır. Ancak yer değiştirme hareketlerinin tamamı, turizm faaliyetleri içinde değerlendirilemez. • Yine de seyahatler, bugünkü manada turizmin ortaya çıkışını anlamak bakımından büyük öneme sahiptir. Tarih öncesi dönemlerde insanların yer değiştirme sebepleri büyük ölçüde dış ve zorlayıcı etkilerdir. • Gerçekten de iklim değişiklikleri, besin kaynaklarının azalması, bulundukları yerlerin istila edilmesi ve doğal afetler gibi nedenler ile insanlar yaşadıkları bölgelerden farklı ve bilinmeyen yerlere gitmek zorunda kalmışlardır. • İnsanlar ilkçağlarda büyük topluluklar hâlinde yaşamaya başlamış, yerleşik düzene geçilmiş ve yaptıkları seyahatler biçim değiştirmiştir. • Bu dönemde insanlar, besin bulamadıkları için bir yerden bir yere seyahat etmeyi bırakmışlar, onların yerine gezici tacirler bu işi üstlenmiş ve böylece seyahatlerin başlıca nedenini ticaret oluşturmuştur.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Yine ilkçağlarda Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde düzenlenen olimpiyat oyunlarına

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Yine ilkçağlarda Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde düzenlenen olimpiyat oyunlarına katılmak ve izlemek için çok sayıda insan, bulundukları ülkelerden bu ülkelere seyahat etmiştir. • Bu dönemde dinsel amaçlı, sağlık amaçlı, bilgi ve görgü artırma amaçlı seyahatler de gerçekleştirilmiştir. • Yunanlılar, eğlence amaçlı seyahatlerde deniz yolunu kullanırken, Romalılar kara yolunu tercih etmiştir. • Kara yolu ile seyahatlerde özellikle konaklama ve güvenlik önem arz ettiğinden, Roma İmparatorluğu sınırları içinde yol şebekeleri kurulmuştur. Orta Çağ’da Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra feodalitenin egemen olması, can ve mal güvenliğinin olmayışı, savaşlar ve istilalar eğlence ve dinlenme amaçlı seyahat olgusunu olumsuz yönde etkilemiştir. • Özellikle Fransız İhtilali’nden sonra yerleşen özgürlük düşüncesi, insanların temel birtakım haklara doğuştan sahip oldukları anlayışının gelişmesine vesile olmuş, sanayileşme sürecinde bir hak olarak kabul edilen ücretli tatil ve sosyal güvenlik, daha fazla sayıda insanın tatil amaçlı seyahat etmesine imkân sağlamıştır.

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Günümüzdeki anlamı ile turizm olarak adlandırılacak ilk toplu seyahat,

TURİZME İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Günümüzdeki anlamı ile turizm olarak adlandırılacak ilk toplu seyahat, 1841 yılında Thomas Cook isimli bir girişimci tarafından bir festival nedeniyle İngiltere’nin Leicester kentinden Loughborough kentine düzenlenmiş, bu geziye 70 kişiden oluşan bir grup katılmıştır. • Başta İngiltere olmak üzere Kıta Avrupası ve Amerika’da demir yolu taşımacılığının gelişmesi, seyahatlere rağbeti artırmış, bu dönemde buharlı gemilerin kullanılmaya başlanması, deniz yolculuğunu daha cazip hâle getirmiştir. • Seyahat imkânlarının gelişmesi, seyahatlerin ve seyahat edenlerin sayısında yaşanan artış ise konaklama imkânlarının farklılaşması ve gelişmesini sağlamıştır. • Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan günümüze ulaşım araçlarında yaşanan gelişmeler, refah düzeylerindeki artış, toplumlar arasındaki yakınlaşmalar vb. neticesinde milyonlarca insan bir yerden bir yere turistik amaçla seyahat eder hâle gelmiştir.

Turist • Turizm olgusu içinde yer alan çeşitli paydaşlar olmakla birlikte, turizm faaliyetlerinin temel

Turist • Turizm olgusu içinde yer alan çeşitli paydaşlar olmakla birlikte, turizm faaliyetlerinin temel süjesini turist oluşturur. • Diğer bir ifade ile turist, turizm faaliyetlerinin öznesidir. 17. yüzyıldan itibaren günlük hayatta turist kelimesi kullanılmaya başlanmış olsa da bu kavramın terimsel bir anlam kazanması F. W. Ogilvy tarafından 1933 yılında tanımlanması ile mümkün olmuştur. • Ogilvy’e göre turist; sürekli olarak oturduğu yerden en fazla 1 yıl için ayrılan ve geçici olarak bulunduğu yerlerde kazanmadığı paraları harcayan kişidir. • A. F Norvel’e göre turist; sürekli olarak kalmak ve para kazanmaktan farklı bir amaç ile yabancı bir ülkeye giden ve geçici süre ile kalacağı bu yerde başka bir ülkede kazandığı parayı harcayan kimsedir. • 1963 yılında gerçekleştirilen Uluslararası Turizm ve Seyahat Konferansı’nda turist kavramı ile ilgili olarak “yabancı turist”, “yerli turist”, “yabancı ziyaretçi” ve “günübirlikçi” kavramları tanımlanmıştır. • Buna göre yabancı turist; gittiği ülkede en az 24 saat kalan ve geceleme yapan kişidir. • Yerli turist; kendi ülkesi içinde turizm tanımındaki özelliklere uygun olarak seyahat eden ve 24 saatten fazla konaklayan kişidir.

 • • • Turist Yabancı ziyaretçi ise o ülkeye yabancı bir ülkeden gelen

• • • Turist Yabancı ziyaretçi ise o ülkeye yabancı bir ülkeden gelen ve konaklama süresi 24 saatten az veya çok olan tüm yabancıları kapsar. Buna karşın günübirlikçi; gittiği ülkede 24 saatten az kalan ve geceleme yapmayan kişi olarak tanımlanır. Uluslararası Turizm ve Seyahat Konferansı’nda “turist ve günübirlikçi sayılmayan kişiler” de açıklanmıştır. Buna göre transit geçiş yapanlar (bir ülkeden saat sınırlaması olmaksızın geçen yolcular) başta olmak üzere mülteciler, yabancı diplomatlar, konsolosluk temsilcileri ve yabancı askerî birlik üyeleri turist veya günübirlikçi sayılmaz. 2013 yılında Dünya Turizm Örgütü tarafından yapılan turist tanımı, en güncel tanımdır. Bu tanıma göre turist; yaşadığı bölge içinde veya dışında kişisel veya mesleki amaçlar ile seyahatler gerçekleştiren; sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetlerde bulunarak turizm aktivitelerine katılan ve turizm harcaması yapan kişidir. Tüm bu tanımlardan hareketle turist kavramının ön plana çıkan unsurlarını sıralayacak olursak, turist: �Düzenli geliri bulunan, �Boş zamanı olan, �Geçici bir süre için seyahat eden, �Gittiği ülkelerde turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri satın alan, �Bulunduğu ülkede en az bir geceleme yapan kişidir. Mevcut tanımlar dışında ülkemizde turizm hukuku alanında uygulanan kanun ve yönetmeliklerde bu unsurları içeren bir turist tanımına yer verilmemiştir.

Turizm • • • Turizm sözcüğü, farklı dillerdeki kelime anlamları bakımından farklı köklerden gelmektedir.

Turizm • • • Turizm sözcüğü, farklı dillerdeki kelime anlamları bakımından farklı köklerden gelmektedir. İngilizce “tourism” kelimesinin kökünü oluşturan ve hareket edilen yere dönmek koşulu ile yapılan seyahatleri ifade etmek üzere kullanılan “tour” kelimesinin köken olarak Latinceye dayandığı ve “tornus” kelimesinden geldiği, bu kelimenin ise dönme hareketini ifade etmek üzere kullanıldığı görülür. Tour kelimesinin İbranice’de araştırma ve öğrenme manasına gelen “torah” kökünden geldiği düşünülmektedir. Tour kelimesinin kökeninin Fransızca’da kule anlamına gelen “tour” kökünden gelebileceği de söylenir. Tur kelimesinin günümüzdeki anlamı ile 1700’lü yılların ilk çeyreğinde İngiltere’den Avrupa’ya yapılan seyahatler için kullanıldığı tespit edilmiştir. Turizm faaliyetleri, 20. yüzyıla özgü bir olay olarak nitelendirilmektedir. Bu faaliyetlerin gelişim itibariyle izlediği seyir ve çeşitli alanlar ile olan yakın ilişkisi, turizm kavramına dair çok sayıda tanım yapılmasına yol açmıştır. Bugün bile üzerinde tam olarak uzlaşılan bir tanımın olduğunu söylemek güçtür.

Turizm • Turizme ilişkin ilk tanım 1905 yılında Guyer-Feuler tarafından yapılmıştır. Guyer-Feuler’e göre turizm;

Turizm • Turizme ilişkin ilk tanım 1905 yılında Guyer-Feuler tarafından yapılmıştır. Guyer-Feuler’e göre turizm; giderek artan hava değişimi ve dinlenme ihtiyacına, tabiat ve sanat ile beslenen ve göz kamaştıran güzellikleri tanıma isteğine, doğanın insanlara mutluluk verdiği inancına dayanan ve bilhassa ticaret, sanayi ve ulaşım araçları alanında yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak ulusların ve toplulukların birbirleri ile daha da yaklaşmasına imkân sağlayan modern çağa özgü bir olaydır. • Birçok alan ile yakın ilişki içinde olmasına rağmen, artık ekonomik bir olgu olduğu kabul edilen turizm, 1910 yılında Avusturyalı ekonomist Herman Von Schullar tarafından da tanımlanmıştır. • Schullar’a göre turizm; yabancıların bir başka ülkeden, şehir veya bölgeden gelmesi ve geçici bir süre kalmaları ile ortaya çıkan hareketin, ekonomik yönünü ilgilendiren faaliyetler bütünüdür. • Nitekim yapılan diğer bazı tanımlarda, turizmin ekonomik yönüne odaklanan yaklaşımların zaman içinde ağırlık kazandığı görülür.

Turizm • • Günümüzde kabul gören tanımlardan bir diğeri Turizm Terimleri Sözlüğü’nde yer almaktadır.

Turizm • • Günümüzde kabul gören tanımlardan bir diğeri Turizm Terimleri Sözlüğü’nde yer almaktadır. Bu tanıma göre turizm; kişilerin asıl ikametgâhları dışında başka bir yere eğlence, tatil, kültür, arkadaş veya akraba ziyareti, aktif spor, toplantı, görev, öğrenim, sağlık, transit geçiş vb. amaçlar ile seyahat etmelerinin doğurduğu olaylar bütünüdür. Turizmin genel geçer bir diğer tanımı 1963 yılında Birleşmiş Milletler Turizm ve Uluslararası Seyahat Genelgesi ile yapılmıştır. Genelge’ye göre turizm; 24 saatten az olmamak, sürekli kalışa dönüşmemek ve bulunulan yerde gelir sağlayıcı herhangi bir faaliyette bulunmamak koşulu ile bireylerin yolculuk ve/veya konaklamalarından doğan olay ve ilişkilerin tamamını ifade eder. Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği’nin (AIEST) 1981 yıllarda yaptığı tanıma göre turizm; insanların sürekli olarak ikamet ettikleri, çalıştıkları ve her zamanki olağan ihtiyaçlarını karşıladıkları yerlerin dışına gerçekleştirdikleri seyahatler ve buralarda genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri talep ederek geçici konaklamalarından doğan olaylar ve ilişkiler bütünüdür.

Turizm • En çok kabul gören turizm tanımı ise Dünya Turizm Örgütü (WWTO) tarafından

Turizm • En çok kabul gören turizm tanımı ise Dünya Turizm Örgütü (WWTO) tarafından yapılmıştır. • 1994 yılında yapılan bu tanıma göre insanların yaşadıkları yerlerden başka yerlere bir yıldan daha uzun olmamak şartı ve dinlenme, iş ve benzeri amaçlar ile gerçekleştirdikleri ziyaretler veya konaklama aktivitelerine turizm denir. • 2013 yılında güncellenen bu tanımda, geceleme yapma ve 24 saat asgari seyahat süresi gibi şartlara yer verilmemiş ve turizm; insanların kişisel veya mesleki amaçlar ile genellikle yaşadıkları çevre dışındaki ülke veya alanlara gerçekleştirdikleri seyahatlerden kaynaklanan sosyal, ekonomik ve kültürel olayların tamamı olarak ifade edilmiştir. • Öğretide ise çeşitli yazarlar tarafından turizm kavramının tanımlandığı görülür. • Örneğin Toskay’a göre turizm; insanların sürekli olarak ikamet ettikleri, çalıştıkları ve her zamanki olağan ihtiyaçlarını karşıladıkları yerlerin dışına gerçekleştirdikleri seyahatler ile bu yerlerdeki turizm işletmelerinin sunduğu mal ve hizmetleri talep ederek, geçici konaklamalardan doğan olaylar ve ilişkiler bütünüdür.

Turizm • • • Olalı ise turizmi; insanların kendi konaklama yerleri dışında sürekli olarak

Turizm • • • Olalı ise turizmi; insanların kendi konaklama yerleri dışında sürekli olarak yerleşme isteği bulunmaksızın ve özellikle ticari ve politik amaç gütmemek üzere iş, merak, din, sağlık, spor ve dinlenme gibi amaçlar ile veya aile ziyareti, kongre ve seminerlere katılma türünden nedenler ile kişisel olarak ya da toplu bir biçimde yaptıkları seyahatlerden ve gittikleri yerde 24 saati aşan veya bir konaklama tesisinde en az bir geceleme süresi ile konaklamamalarından ortaya çıkan iş ve ilişkileri kapsayan hizmet endüstrisi, bir tüketim olayı ve bir sosyal olay olarak tanımlamıştır. Göksan’a göre turizm; dinlenme ve dinlenme ilişkili gereksinimlerin doyumu için boş zaman harcamasından ortaya çıkan, tüketim harcaması ile belirlenen, geçici yer değiştirmeye bağlı olan ilişkilerin ve olayların bütünüdür. Can – Güner ise turizmi; kazanç sağlama amacı dışında salt dinlenme veya eğlenme ya da kültürel, bilimsel, sportif, yönetsel, diplomatik, dinsel ve sağlık gibi nedenler ile ve yerleşme niyeti olmaksızın, bulunduğu yerin dışına çıkma, konaklama, yeme – içme ve ulaşım gibi hizmetlerin en az ikisi bakımından tüketici sıfatı ile yararlanarak yapılan seyahatler olarak tanımlamıştır.

Turizm • Faaliyetler bütünü olan turizm kavramı için tüm bu tanımların asgari müşterekini oluşturan

Turizm • Faaliyetler bütünü olan turizm kavramı için tüm bu tanımların asgari müşterekini oluşturan bazı unsurlara ulaşmak mümkündür. • Böylece bir faaliyetin, turizm faaliyeti sayılabilmesi, turistin: • �Yerleşmek niyeti olmaksızın yaşanılan yerin dışına çıkması, • �Gelir sağlama dışında birtakım amaçlar doğrultusunda seyahat etmesi, • �Seyahatleri konaklamayı gerektiriyor ise bu faaliyetler esnasında özellikle konaklama tesislerinin hizmetlerinden yararlanması şartlarının gerçekleşmiş olmasına bağlıdır. • Turist kavramının tanımında olduğu gibi ülkemizde turizm hukuku alanında uygulanan kanun ve yönetmeliklerde turizm kavramı da henüz tanımlanmamıştır.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Turizme ilişkin temel kavramları kısaca açıkladıktan sonra,

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Turizme ilişkin temel kavramları kısaca açıkladıktan sonra, bu kısımda, diğer üniteler ile bağlantılı olarak hukuku ilişkin temel kavramlar üzerinde durulacaktır. Bu kavramlar ise genel olarak hak, ödev, yükümlülük, hukuki İşlem, sözleşme ve yerleşim yeridir. Hukuk - Hak Hukuk sözcüğü günlük dilde ve öğretide çeşitli anlamlara gelecek şekilde kullanılmaktadır. Kimi zaman tek başına bir kavram olarak kullanılan hukuk, yanına birtakım sıfatlar eklenerek oluşturulan birleşik deyimler şeklinde de kullanılır. Şimdi bu kullanımları ve anlamlarını açıklayalım. Kökeni bakımından Arapça bir kelime olan hukuk, “hak” kelimesinin çoğulu olan “haklar” anlamına da gelir. Ancak Türkçe’de “hak” kavramı ile “hukuk” kavramı farklı kelimeler ile ifade edildiğinden, dilimizde “hukuk” kelimesinin karşılığının “haklar” olduğunu söylemek yanlış olur. Nitekim Fransızca’da “Droit” ve Almanca’da “Recht” sözcükleri de hem hukuk hem de hak kavramlarının yerine kullanılmaktadır. Ancak bu dillerde objektif ve sübjektif kavramları ile birlikte kullanılarak hukuk ve hak birbirinden kavramsal olarak ayrılır.

 • • • HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR Böylece “Droit objectif” veya “Objektives Recht”

• • • HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR Böylece “Droit objectif” veya “Objektives Recht” denildiğinde hukuk kavramı, “Droit subjektif” veya Sübjektives Recht” denildiğinde hak kavramı ifade edilmektedir. Hukuk kelimesi kimi zaman “bağlayıcı hukuk kuralları sistemi” manasında kullanılır. Bir durumun hukuka aykırı olduğu veya bir şeyi hukukun emrettiğini söylediğimizde kelimeyi bu anlamda kullanmış oluruz. Hakeza “Türk hukuku”, “İsviçre Hukuku” dediğimizde yine bu anlamı kastederiz. Buna karşın bazen hukuk kelimesi hukuk kurallarını inceleyen, onları içeren bilim dalı olarak karşılık bulur. Tıpkı “hukuk fakültesi”, “hukuk kitabı”, “hukuk profesörü” tamlamalarında olduğu gibi. Hatta hukuk kelimesini sadece “özel hukuk” anlamında kullanmak da mümkündür. Bu manada hukuk, “idari” ve “cezai” kavramlarının dışında kalanı ifade eder. Zira “hukuk davası” dediğimizde “idari dava” veya “ceza davası” olmayan davaları, yani özel hukukun alt dallarına ilişkin davaları kastetmiş oluruz. Hukuk kavramı “pozitif hukuk” şeklinde kullanıldığında ise belirli bir ülkede belirli bir dönemde uygulanmakta olan hukuku ifade eder. Pozitif hukuka “müspet hukuk”, “olan hukuk”, “dogmatik hukuk” veya “de lege lata” da denir. Pozitif hukuk belli bir ülkede belli bir dönemde uygulanmakta olan hukuk olunca, hem anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, uluslararası anlaşma, yönetmelik gibi hukukun yazılı kaynaklarını, hem de hukukun yazılı olmayan kaynağını, yani örf ve adet kurallarını barındırır.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Hatta Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinden hareketle

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Hatta Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinden hareketle yargı kararları (kazai içtihatlar) ve bilimsel görüşlerin (ilmî içtihatlar) de bu kavramın kapsamına dâhil olduğu söylenebilir. “Doğal hukuk”, hukuk literatüründe kullanılan bir başka kavram olup pozitif hukuktan farklı olarak; bir ülkede, bir dönemde uygulanmakta olan değil, uygulanması gereken; doğadan kaynaklanan, kısaca sosyal gereksinimleri adalete en uygun biçimde karşılayacağı düşünülen hukuktur. Bu açıdan hukuk kavramı “adalet” kavramı ile özdeştir. Doğal hukuka ayrıca “tabii hukuk”, “olması gereken hukuk” veya “de lege ferenda” denmesinin sebebi budur. “Mevzu hukuk” kavramı, pozitif hukukun karşılığı olarak zaman kullanılsa da aslında onun içinde ve onun bir parçasıdır demek daha doğru olur. Çünkü mevzu hukuk ya da kısaca ve daha çok bilinen adıyla mevzuat; hukukun resmî bir otorite tarafından yazılı şekilde tespit olunmuş kurallarını ifade eder. Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik gibi hukuki düzenlemeler, mevzu hukuka örnek teşkil eder.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Bu farklı kullanımlardan da anlaşılacağı üzere herkesin

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Bu farklı kullanımlardan da anlaşılacağı üzere herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir hukuk tanımı yapmak oldukça güçtür. Hukukun konusunu belirlemede az çok fikir birliği sağlansa dahi amacı ve kaynağını belirlemede birlik sağlanamadığından, farklı hukuk tanımlarına rastlamak mümkündür. Konusunu esas alarak biçimsel bir tanımlama yapacak olursak hukuk; toplumsal hayatı oluşturan kişilerin birbirleri ile olan ilişkilerini düzenleyen ve uyulması kamu gücü ile desteklenmiş bulunan sosyal kurallar bütünüdür. Hak kavramı ise çeşitli kuramlar çerçevesinde ve bu kuramların kurucusu ya da savunucuları tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Buna göre hak; hukuk düzeninin kişilere tanımış olduğu yetkidir. Bir başka tanıma göre ise kişilerin hukuk düzeni tarafından korunan menfaatlerine hak denir. Bununla birlikte özgürlük (hürriyet) ve hak kavramlarının aynı anlama gelmediklerini belirtmek gerekir. Zira özgürlük; kişinin dışarıdan herhangi bir baskı, engelleme veya müdahale olmaksızın bir davranış veya eylemde bulunabilmesini ifade eder. Hak ise az önce de belirttiğimiz gibi hukuk kurallarının verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirebileceğimiz davranış veya eylemleri kapsar. Kısaca hak, hürriyetin somutlaştırılmış biçimidir. Hak, hukuki ilişkinin birincil ögesini oluşturur. Bir hukuki ilişki ile kişiye belirli şekilde davranma imkânı, bir yetki verilir. Her hak, bir hukuk kuralından doğduğu gibi her hakkın mutlaka bir sahibi vardır. Hukukta hak sahibi olan varlığa kişi (şahıs) denir. Modern toplumlarda kişilerin hukuk kuralları ile düzenlenen ilişkileri o denli çeşitlidir ki bu ilişkilerden doğan hakların tasnif edilmesi gerekmiştir. Bu ayrım ise belirli kriterlere göre yapılmıştır. Haklar; özel hukuk - kamu hukuku ayrımı ile uyumlu bir şekilde “kamu hukukundan doğan haklar” yani “kamu hakları” ve “özel hukuktan doğan haklar” yani özel haklar olarak ikiye ayrılır.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Kamu hukukundan doğan haklara kural olarak kamu hakları denir.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Kamu hukukundan doğan haklara kural olarak kamu hakları denir. • Kamu hakları devlet ve birey arasındaki ilişkinin durumuna göre “negatif statü hakları”, “pozitif statü hakları” ve “aktif statü hakları” olmak üzere üçe ayrılır. • Negatif statü hakları, kişilerin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanlarının sınırlarını belirler. • Bu sebeple negatif statü haklarına “önleyici kamu hakları”, “koruyucu kamu hakları” veya “kişisel kamu hakları” da denilmektedir • Negatif statü haklarına örnek olarak kişi ve konut dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği, din ve düşünce hürriyeti, yerleşme ve seyahat hürriyeti ile mülkiyet ve miras haklarını göstermek mümkündür.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • Kamu haklarının bir diğer alt türü olan pozitif

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • Kamu haklarının bir diğer alt türü olan pozitif statü hakları ise sosyal devlet ilkesinin benimsenmesinin bir sonucu olarak, kişilerin toplumsal hayattaki sosyal ve iktisadi faaliyetlerine ilişkin haklardır. Diğer bir ifade ile bireylere devletten bir davranış, bir hizmet veya bir yardım isteme imkânı tanıyan kamu haklarıdır. Bu türden haklar, devlete sosyal ve iktisadi alanda birtakım ödevler yükler. Bu nedenledir ki pozitif statü haklarına “sosyal haklar”, “sosyal ve iktisadi kamu hakları” veya “isteme hakları” da denilmektedir. Eğitim ve öğrenim hakkı, kıyılardan yararlanma hakkı, çalışma hakkı, dinlenme hakkı, sosyal güvenlik hakkı ile tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması vb. birer pozitif statü hakkıdır. Kamu haklarının son türü, kişilerin devlet yönetimine katılmasını sağlayan aktif statü haklarıdır. Bu hakların amacı, devletin siyasi kuruluşuna veya idaresine katılmaktır. Zira günümüzde çağdaş siyasal toplumlarında egemen olan temel ilke, demokrasi; yani halkın doğrudan doğruya veya temsil yolu ile kendini yönetmesidir. Aktif statü hakları için “katılma hakları” veya “siyasal kamu hakları” kavramları da kullanılmaktadır. Aktif statü haklarına Türk vatandaşlığı, seçme ve seçilme hakkı ile dilekçe hakkı örnek olarak verilebilir. Özel hukuk ilişkilerini düzenleyen kurallardan, yani özel hukuk kurallarından doğan haklara özel haklar denir. Bu haklara ayrıca “medeni haklar” adı da verilmektedir.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • Nitelikleri bakımından özel haklar “mutlak haklar” ve “nispi

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • Nitelikleri bakımından özel haklar “mutlak haklar” ve “nispi haklar” olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak haklar; herkese karşı ileri sürülebilen ve sahibine en geniş yetkiler tanıyan haklardır. Maddi mallar üzerinde mutlak haklar olabileceği gibi maddi olmayan mallar ve kişiler üzerinde de mutlak birtakım haklar söz konusudur. Maddi mallar üzerindeki mutlak haklara “ayni haklar” adı verilir. Ayni haklar da kendi içinde “sınırlı ayni haklar” ve “sınırsız ayni haklar” olmak üzere ikiye ayrılır. Sınırsız ayni hak da denilen mülkiyet hakkı, sahibine; bir eşyayı kullanma, ondan yararlanma ve onunla ilgili olmak üzere her türlü tasarrufta bulunma yetkisi verir. Bu hakkın konusu bir yerden bir yere taşınabilir bir mal olduğunda; taşınır (menkul) mülkiyetinden, bir yerden bir yere taşınamayan, yerinde sabit olan bir mal olduğunda ise taşınmaz (gayrimenkul) mülkiyetinden söz edilir. Sınırlı ayni haklar ise adından anlaşılacağı üzere mülkiyet hakkı gibi sahibine tam ve sınırsız yetkiler tanımayan, sınırlı yetkiler içeren haklardır. İşte bu yetkilerin niteliğine göre sınırlı ayni haklar, kendi içinde “irtifak hakları”, “taşınmaz yükü” ve “rehin hakları” olmak üzere üç türden oluşur. Sınırlı ayni haklar arasında yer alan irtifak hakları da ayni irtifak hakları, şahsi irtifak hakları ve karma irtifak hakları olarak üç türden oluşur. Kaynak hakkı, ayni irtifak haklarınaörnek olarak gösterilebilir.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Maddi mallar üzerindeki mutlak hakları bu şekilde açıkladıktan sonra

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Maddi mallar üzerindeki mutlak hakları bu şekilde açıkladıktan sonra maddi olmayan mallar üzerindeki mutlak hakları izah edelim. • Maddi olmayan mal kavramı ile kastedilen şey, insan akıl ve iradesinin ürünü olarak ortaya çıkan eserlerdir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerine Dair Kanun ile belirtildiği üzere bir eser (yapıt) üzerinde sahibinin maddi ve manevi olmak üzere iki tür hakkı vardır. • Kişinin fikir ve emeği neticesinde oluşan eserler; “fikrî eserler” ve “sınai eserler” olarak iki başlık altında toplayabiliriz. Bu eserler üzerindeki haklar da “fikrî haklar” ve “sınai haklar” olarak gruplandırılır. • Maddi olmayan mallar üzerindeki haklara örnek olarak; telif hakkı, marka hakkı, patent hakkı, endüstriyel tasarım ve coğrafi işaret verilebilir. • Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere mutlak haklar, kişiler üzerinde de tecelli edebilmektedir. • Ancak esasen kişiler, hakkın konusu olmaktan çok sahibidirler.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Bu bakımdan kişinin diğer kişiler üzerindeki mutlak hakları sınırlıdır

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Bu bakımdan kişinin diğer kişiler üzerindeki mutlak hakları sınırlıdır ve üzerinde hak tesis edilen kişiyi korumak amacıyla öngörülmüşlerdir. • Kişiler üzerindeki mutlak haklar “hak sahibinin kendi kişiliği üzerindeki mutlak haklar” ve “başka kişiler üzerindeki mutlak haklar” olmak üzere ikiye ayrılır. • Hak sahibinin kendi kişiliği üzerindeki mutlak haklara ise kısaca “kişilik hakkı/hakları” denir. • Başka kişiler üzerindeki mutlak haklara ise “velayet hakkı” ve “vesayet hakkı” örnek olarak gösterilebilir. • Nitelikleri bakımından haklar tasnif edildiğinde diğer bir grubu nispi (göreli) haklar oluşturur. • Bu türden haklar, mutlak hakların aksine herkese karşı ileri sürülemez. • Ancak hukuki bir ilişki içinde bulunulduğunda doğan ve belirli bir kişiye veya kişilere karşı ileri sürülebilen haklardır.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • Nispi hakların en tipik örneğini borç ilişkisinden doğan

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • Nispi hakların en tipik örneğini borç ilişkisinden doğan alacak hakkı oluşturur. Fakat aile ilişkilerinden, miras ilişkilerinden ve eşya hukukundan doğan nispi nitelikli haklar da mevcuttur. Konuları bakımından özel haklar “malvarlığı hakları” ve “kişilik hakları” olarak ikiye ayrılır. Malvarlığı (mamelek); kişilerin para ile ölçülebilen hak ve borçlarının tamamını ifade etmektedir. Böylece kişilerin maddi menfaatlerini koruyan ve konu edinen hakların tümüne malvarlığı hakları denir. Malvarlığı haklarını, para ile ölçülebilen ve paraya çevrilmesi mümkün olan tüm haklar olarak tanımlamak da mümkündür. Bu haklar, miras yoluyla intikal edeceği gibi diğer kişilere de devredilebilir. Başta mülkiyet hakkı olmak üzere alacak hakkı ve telif hakkı malvarlığı haklarına örnek teşkil eder.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Konuları bakımından özel hakların ikinci türü olan

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • • • Konuları bakımından özel hakların ikinci türü olan kişilik hakları ise kişilerin manevi menfaatlerini korur ve konu edinir. Yani kişilerin para ile ölçülemeyen, paraya çevrilemeyen, manevi değeri olan haklarını kapsar. Malvarlığı haklarının aksine kişilik hakkı, ne miras yolu ile intikal eder ne de başka kişilere devredilebilir. Zira bu türden haklar kişiliğe bağlı, vazgeçilemez ve devredilemez niteliktedir. Kişinin beden bütünlüğü, sağlığı, şeref ve haysiyeti, sırları, ismi, sesi ve resmi üzerindeki haklar kişilik haklarına örnek olarak gösterilebilir.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Kullanımları bakımından özel haklar da ikiye ayrılır. Bir hakkın

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Kullanımları bakımından özel haklar da ikiye ayrılır. Bir hakkın devredilip devredilemeyeceğine göre yapılan bu ayrımda “devredilebilen haklar”; diğer kişilere devri veya geçişi mümkün olan haklardır. • Gerçekten de malvarlığı haklarının büyük bir kısmı, hukuki bir işlem ile (örneğin satım sözleşmesi) diğer kişilere devredilebileceği gibi miras yolu ile kişinin mirasçılarına da intikal edebilir. • Mülkiyet, alacak, rehin gibi malvarlığı haklarının büyük bir çoğunluğu, devredilebilen haklardır. • Buna karşın malvarlığı haklarından olmakla birlikte intifa, sükna ve nafaka hakkı devredilemez. • Kullanımları bakımından özel hakların ikinci türü olan “devredilemeyen haklar” ise bir hukuki işlem ile diğer kişilere devredilemez ve miras yoluyla mirasçılara geçmez.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Bu sebeple devredilemeyen haklara “kişiye sıkıya bağlı haklar” da

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Bu sebeple devredilemeyen haklara “kişiye sıkıya bağlı haklar” da denir. Kişilik hakları, intifa, sükna ve nafaka hakkı ile nişanı bozma hakkı, boşanma davası açma hakkı ve soybağının reddi hakkı devredilemeyen haklardır. • Son olarak amaçları bakımından özel haklar; • “alelade haklar” • “inşai haklar” olmak üzere ikiye ayrılır. • Alelade haklara yenilik doğurmayan haklar denilirken, inşai haklar; yenilik doğuran haklar olarak adlandırılır. • Yeni bir hukuki durum meydana getirmeyi amaçlamayan haklara alelade hak denir. • Nitekim velayet hakkı böyle bir haktır. • Hak sahibinin tek taraflı bir irade beyanı ile yeni bir hukuki durum yaratmak, mevcut hukuki durumu değiştirmek veya hukuki durumu ortadan kaldırmak amacı taşıyan haklara ise inşai haklar adı verilir.

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Yenilik doğuran haklar, tanımından da anlaşılacağı üzere çeşitli türlere

HUKUKA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR • Yenilik doğuran haklar, tanımından da anlaşılacağı üzere çeşitli türlere ayrılır. Yeni bir hukuki durumun kurulması sağlayan haklar ” kurucu nitelikte inşai haklar” olarak adlandırılır. • Sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin yapmış olduğu ilk beyana karşı diğer tarafın bu beyanla uyumlu olmak üzere yaptığı ikinci beyan olan kabul beyanı, sözleşmenin kurulması sonucunu doğurduğundan, bir kurucu inşai hak örneği teşkil eder. • Bununla birlikte eğer inşai hak mevcut hukuki durumda bir değişiklik yapmak üzere kullanılır ise bu hâlde “değiştirici nitelikte inşai hak” adını alır. • Ayıplı mallarda ayıp ihbarında bulunmak, değiştirici nitelikte bir inşai hakkın kullanılmasıdır. • Mevcut bir hukuki durumu tamamen ortadan kaldıran inşai hakları ifade etmek üzere ise “bozucu nitelikte inşai hak” ifadesi kullanılmaktadır. • Kira, adi şirket, hizmet (iş) sözleşmelerinde kullanılan fesih hakkı sözleşme ilişkisini sonlandırması bakımından bu türe örnek teşkil eder

Ödev – Borç – Yükümlülük • Bazı kurallar çerçevesinde yapılması veya yapılmaması zorunlu olan

Ödev – Borç – Yükümlülük • Bazı kurallar çerçevesinde yapılması veya yapılmaması zorunlu olan şeye ödev denir. • Ödev; hukuk, ahlak, din gibi çeşitli kurallardan kaynaklanır ki böylece her bir alan için ayrıca tanımlanabilir. • Hukuk kurallarından kaynaklanan ödev; bir hukuk kuralı çerçevesinde yapılması ya da yapılmaması zorunlu olan şey şeklinde tanımlanmaktadır. • Hak ve ödev kavramları simetrik kavramlardır. • Zira hak kavramı, karşısında ödev kavramını bulur. Bir tarafın hakkı, diğer tarafın ödevidir. • Ödev kavramı daha çok kamu hukukunda kullanılan bir kavramdır. • Özel hukukta ise ödev kavramı yerine çoğunlukla “borç” kavramı kullanılmaktadır. • Borç kavramının bir dar bir de geniş olmak üzere iki anlamı bulunmaktadır. “Dar anlamda borç” bir kişinin diğer kişiye bir edada (davranışta) bulunma yükümlülüğüdür. • “Geniş anlamda borç” kavramı ise belirli borçların ve alacakların doğumuna kaynaklık eden borç ilişkisi anlamına gelir. • Borcun konusunu “edim” oluşturur.

Ödev – Borç – Yükümlülük • Edim kimi zaman bir şeyin yapılmasına, kimi zaman

Ödev – Borç – Yükümlülük • Edim kimi zaman bir şeyin yapılmasına, kimi zaman bir şeyin verilmesine, bazen de bir şeyin yapılmamasına ilişkin olabilir. • Edim, borç ilişkisinin unsurlarından biridir. Diğer unsurları ise borçlu ve alacaklıdır. • Bir edimi yerine getirmekle yükümlü olan kişiye borçlu denirken, edimin yerine getirilmesini talep etme hakkına sahip olan kişiye alacaklı denir. • Eğer borçlu, yerine getirmeyi üstlendiği edimi ifa etmez ise alacaklı devlet zoru ile borcun ifasını sağlama hakkına sahiptir. İşte bu duruma “borçlunun sorumluluğu” denir. • Turizm hukukunda sözleşme türlerinin açıklanacağı ünitede bu kavramlar üzerinde ayrıca durulacaktır. • Yükümlülük (mükellefiyet, yüklenti, külfet, Obliegenheiten); ödev ve borç kavramlarından farklı olarak ondan yararlanan kişinin bu davranışın ifasını talep edemediği, zamanında yerine getirilmemesi hâlinde ise herhangi bir tazminat hakkına sahip olmadığı davranış kuralıdır. • Karşı tarafın yükümlülüğün ifasını talep edemediği, buna karşın kendisine yüklenen yükümlülüğü yerine getirmeyen tarafın bazı haklarını kaybedeceği durumlara örnek olarak alıcının satım sözleşmesinde muayene ve ihbar yükümlülüğü gösterilebilir.

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • Günlük hayatta birçok

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • Günlük hayatta birçok durum ve olayla karşılaşmaktayız. • Ancak bu olayların hangilerinin hukuku ilgilendirdiğini tespit etmek gerekir. • Zira hukuku ilgilendirmeyen olaylar, onun konusunu oluşturmaz. • Günlük yaşamda gerçekleşen olaylar “doğa olayları” (genel anlamda olay) ve “hukuki olay” olarak iki başlık altında açıklanabilir. Doğa olayları, doğadaki tüm değişiklikleri kapsar. • Güneşin doğması, batması, ağaçların büyümesi, kuşların uçması, kar yağması, hayvanların üremesi, deprem, sel, insanların doğması, ölmesi, çalışması, seyahat etmesi, kavga etmesi vb. genel anlamda olay kavramı içinde değerlendirilir.

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • Hâlbuki bu olayların

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • Hâlbuki bu olayların birçoğu hukuki sonuç doğurmaz. • Zira hukuki olaylar, hukuk düzeninin kendisine hukuki sonuç bağladığı olaylardır. • Bu nedenle güneşin batışı veya kuşların uçması doğa olayı iken, hukuk düzeni kendisine hukuki bir sonuç bağladığı için insanın doğumu, ölümü, çalışması, seyahati, kavga etmesi veya deprem, sel vb. gibi birer hukuki olaydır. • Görüldüğü üzere hukuki olaylar da kendi içinde “doğa olaylarından kaynaklanan hukuki olaylar” (hastalık, ölüm, deprem, sel gibi) ve “insan davranışlarından kaynaklanan hukuki olaylar” (adam yaralamak, adam öldürmek, hırsızlık gibi) şeklinde ikiye ayrılır.

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • İnsan davranışları neticesinde

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • İnsan davranışları neticesinde meydana gelen hukuki olaylar da “hukuki eylemler” (hukuki fiil) ve “hukuki işlemler” den oluşur. • İnsan iradesinden ya da hareketinden kaynaklanan eylemlere, hukuki eylem veya hukuki fiil denir. • Hukuki eylemlerde fiil, iradi olmakla birlikte sonuç her zaman hukuka uygun olmayabilir. • Bu sebeple hukuki eylemler sonucu bakımından “hukuka uygun fiiller” ve “hukuka aykırı fiiller” olarak ikiye ayrılır. • Hukuka uygun fiiller; hukuk düzeni içinde kalan, onlara ters düşmeyen, hukuk kurallarına uygun olan eylemlerdir. • Kendi içinde “fikir açıklaması”, “duygu açıklaması” ve “irade açıklaması” olmak üzere üçe ayrılır. • Hukuka aykırı fiiller ise hukuk düzenine ters düşen, hukuk kurallarına aykırılık ihtiva eden eylemlerdir. • Özel hukukta hukuka aykırı fiilleri, haksız fiiller ve borca aykırılık oluştururken, kamu hukukunun alt dalı olan ceza hukukunda bu tür fiillere genellikle “suç” denir.

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • • Hukuka uygun

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • • Hukuka uygun fiillerin günlük hayatta en sık karşılanları, irade açıklamalarıdır. İrade açıklamaları ise “hukuki işlem”, “hukuki işlem benzerleri” ve “maddi fiiller” olarak üçe ayrılır. Bu türlerden bilhassa hukuki işlemler üzerinde durmakta fayda vardır. Zira hukuki işlem; hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamasıdır. Sözleşmeler ise hukuki işlemlerin bir türüdür. Hukuki işlemler taraf sayısı bakımından “tek taraflı hukuki işlemler” ve “iki veya çok taraflı hukuki işlemler” olarak sınıflandırılır. İki taraflı hukuki işlemlerin bir türü olan sözleşmeler, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları neticesinde kurulur. Bu beyanlardan sözleşmenin kurulması amacını taşıyan ve önce yapılana icap, onu takip eden ve sözleşmenin kurulması sonucunu doğurana ise kabul adı verilir. Sözleşmeler kural olarak iki taraflıdır.

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • Ancak bazı durumlarda

Hukuki Olay - Hukuki Eylem – Hukuki İşlem – Sözleşme • Ancak bazı durumlarda ikiden fazla tarafın söz konusu olduğu sözleşmeler de vardır. • Sözleşmeler, tarafları için karşılıklı borç doğurup doğurmamaları bakımından “tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler” ve “iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler” olarak iki türden oluşur. • Eğer bir sözleşme taraflardan yalnızca birini borç altına sokuyor, diğer taraf için herhangi bir asli borç doğurmuyor ise bu tür sözleşmelere tek tarafa borç yükleyen sözleşme denir. • Ancak sözleşmeler genellikle iki tarafa borç yükler. • Yani her iki taraf için de asli borç doğurur. • Bağışlama vaadi sözleşmesi tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. • Buna karşın iş, satım, kira ve konaklama sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.

Yerleşim Yeri • Turizm, turistin yerleşme amacı olmaksızın yaşadığı yerden başka bir yere seyahatini

Yerleşim Yeri • Turizm, turistin yerleşme amacı olmaksızın yaşadığı yerden başka bir yere seyahatini konu edindiğinden, hukuki bir kavram olan yerleşim yeri ve türlerinin açıklanması konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. • Hukuken kişilerin diğer kişiler ile bağlarını vurgulamak için hısımlık kavramı kullanılırken, onların bir devlet ile siyasi veya hukuki bağını belirtmek için de tabiiyet (uyrukluk) ifadesi kullanılır. • İnsanlar zaman çeşitli nedenler ile seyahat etmekte ancak neticede hayatlarını, işlerini sürekli olarak idame ettirdiklere yerlere dönüş yapmaktadırlar. • Yani kişinin tabiiyetinde bulunduğu devletin ülkesinde bir yer ile ayrıca hukuki bağı mevcuttur. • İşte kişilerin ülkenin bir yerinde oturdukları, iş ve aile ilişkilerini topladıkları ve bu şekilde bağlı oldukları yere, yerleşim yeri (ikametgâh) denir. • Yerleşim yeri, bir kimsenin hayat faaliyetleri ve kişisel ilişkilerinin merkezi olan yer şeklinde de tanımlanabilir.

Yerleşim Yeri • Ancak yerleşim yeri ve mesken (konut) kavramları birbirinden farklıdır. Bir kimsenin

Yerleşim Yeri • Ancak yerleşim yeri ve mesken (konut) kavramları birbirinden farklıdır. Bir kimsenin yerleşim yeri dışında kalan yer onun meskenidir. • Ya da bir kimse henüz yerleşim yerine sahip olmamış ise oturduğu yer onun meskenidir. • Kısaca sürekli kalma niyeti olmaksızın bilfiil oturulan yere mesken denir. • Yerleşim yerini seçmek hukuki bir fiildir. Türk Medeni Kanunu’nun 19 – 22. maddelerinde düzenlenen yerleşim yerine ilişkin iki temel ilke benimsenmiştir.

Yerleşim Yeri • Yerleşim yerinin zorunluluğu ilkesine göre gerçek kişilerin de tüzel kişilerin de

Yerleşim Yeri • Yerleşim yerinin zorunluluğu ilkesine göre gerçek kişilerin de tüzel kişilerin de yerleşim yerlerinin bulunması zorunludur. • Diğer bir ifade ile herkes mutlaka bir yerleşim yerine sahip olmalıdır. • Kişi kendine bir yerleşim yeri seçmemiş dahi olsa, bir yerin farazi olarak onun yerleşim yeri olduğu kanun koyucu tarafından kabul edilmiştir. • Bir kişinin yerleşim yeri yok ise fiilî olarak oturduğu yer onun yerleşim yeridir. • Yerleşim yeri “isteğe bağlı yerleşim yeri, “itibari yerleşim yeri” ve “yasal yerleşim yeri” olmak üzere üç türden oluşur. • İsteğe bağlı yerleşim yeri, bir kimsenin kendi irade ve arzusuyla seçtiği ve sürekli olarak kalma niyetiyle oturduğu yere denir. • Henüz isteğe bağlı bir yerleşim yeri bulunmayan kimselerin hâlen oturmakta oldukları yer; yani konutları onların itibari (saymaca) yerleşim yeridir.

Yerleşim Yeri • O zaman kadar İstanbul'da ikamet eden, aile ve iş ilişkilerini İstanbul'da

Yerleşim Yeri • O zaman kadar İstanbul'da ikamet eden, aile ve iş ilişkilerini İstanbul'da sürdüren bir kişi, bundan vazgeçmiş ve fakat henüz yeni bir ikametgah belirlememiş ise kendisine iradi bir yerleşim yeri seçinceye kadar onun İstanbul'daki yerleşim yeri itibari (saymaca) yerleşim yeridir. • Yasal yerleşim yeri ise kişilerin bağımsız yerleşim yeri kurmalarının mümkün olmadığı durumlarda, kanun koyucunun onlar için bir yerleşim yeri belirlemesi ile ortaya çıkar. • Böylece yasal yerleşim yerine; kanun koyucunun bazı gerçek kişiler için bizzat belirlediği yerleşim yeri diyebiliriz. • Örneğin velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın yerleşim yeridir. • Hakeza evlatlığın yerleşim yeri, evlat edinenin yerleşim yerdir. • Tüm bu açıklamalar doğrultusunda tekrar belirtmek gerekir ise turist, bulunduğu yerde aile ve iş ilişkilerini sürdürmeyen, bu bakımdan oraya sürekli olarak yerleşme niyeti bulunmaksızın turistlik amaç ile gelmiş bulunan kişidir. • Konaklama yerleri ise hukuken en fazla mesken olarak nitelendirilebilir ve turistin turistik amaçla bulunduğu yerde ikametgâhından söz edilemez.

Turizm Hukuku • Turizm hukuku Bir hizmet endüstrisi olan turizm olayını düzenleyen turizm kurallarının

Turizm Hukuku • Turizm hukuku Bir hizmet endüstrisi olan turizm olayını düzenleyen turizm kurallarının toplamından ibaret bir hukuk dalıdır. • Turisti ve turizm şirketlerini etkileyen ve düzenleyen yepyeni bir hukuk dalı olan bu alanda ülkemizde ne yazık ki yeterli avukat ve büro hizmet verememekte olup bu hizmetten faydalanan yerli yabancı birçok turist mağdur olmaktadır. • Yüksek maliyetli olan bu hizmet sektörü, milyonlarca kişiyi ilgilendiren ve dolayısıyla sağlam temele dayalı bir hukuki zemin gerektiren bir alan olmuştur.

Turizm Hukukunda Kapsam • Seyahat acentaları, kar amacı ile turistlere turizm ile ilgili bilgiler

Turizm Hukukunda Kapsam • Seyahat acentaları, kar amacı ile turistlere turizm ile ilgili bilgiler vermeye, paket turları ve turları oluşturmaya, turizm amaçlı konaklama, ulaştırma, gezi, spor ve eğlence hizmetlerini görmeye yetkili olan, oluşturduğu ürünü kendi veya diğer seyahata acenteleri vasıtası ile pazarlayabilen ticari kuruluşlardır. • Tur operatörleri, acentalar, oteller, turist rehberleri ve buna benzer, turizm sektörünün içerisinde yer alan diğer unsurlar turizm hukukunu ilgilendirir. • Seyahat sürecinde nelerin hizmet kapsamında olup olmadığı, turizm hukukunda seyahat sigortası yükümlülüklerinin kimde olduğu, paket tur organizasyonlarının kapsamı ve nelerin pakette olmasının zorunlu olduğu, tarafların sorumluluklarının neler olduğu gibi turizm hukuku uyuşmazlıkları ve turizm hukuku anlaşmazlıkları ve de turizm hukuku ihtilafları da turizm hukukunun konusunu oluşturmaktadır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR • • • • • • Akıntürk, T. (2011). Medeni Hukuk, İstanbul.

YARARLANILAN KAYNAKLAR • • • • • • Akıntürk, T. (2011). Medeni Hukuk, İstanbul. Bilge, N. (2014). Hukuk Başlangıcı, Ankara. Boz, N. (2004). Turizm Hukuku, Ankara. Can H, Güner S. (2000). Turizm Hukuku, Ankara. Dinçer, M. Z. (1993). Turizm Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisinde Turizm, İstanbul. Evliyaoğlu, S. (1989). Genel Turizm Bilgisi, Ankara. Gözler, K. (2015). Hukuka Giriş, Bursa. Gözübüyük, A. Ş. (2010). Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitabevi, Ankara. Güler, Ozan (2015). Genel Turizm, Güriz, A. (2009). Hukuk Başlangıcı, Ankara. Karayalçın, Y. (1994). Hukukta Öğretim-Kaynaklar-Metod, Ankara. Kaya, İ. (2013). Çekim Unsurları ile Rekreatif Alışveriş, Tatmin ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Eskişehir. Keyman, S, Toroslu F. B. (2012). Hukuka Giriş, Ankara. Kılıçoğlu, M. A. (2012). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara. Kozak, N. (2012). Genel Turizm Bilgisi, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayın No: 1443, Eskişehir. Kurgun O. A, Gökdeniz A, Çetingöz B. C, Altınel H, Yıldırım H. (2015). Turizm Hukuku ve Mevzuatı, Ankara. Nomer, N. H. (2012). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul. Odyakmaz, A. N. (1998). Turizm Hukuku ve İlgili Mevzuat, Bursa. Olalı, H. (1985). Turizm Dersleri “Turizm Nedir? ”, T. C Turizm Bankası Araştırma İnceleme Dizisi: 1, Ankara. Öztan, B. (2012). Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara. Reisoğlu, S. (2011). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul. Sezer, M, S. (2010). Türkiye Turizm Sektöründe Müze Turizminin Payının Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Kamu Yönetimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara. Toskay, T. (1989). Turizm, Turizm Olayına Genel Yaklaşım, İstanbul. Uygur, T, Turgut, H. (2015). Son Değişikliklerle Turizm Mevzuatı, Ankara. ISBN: 978 -975 -442 -992 -3 ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 2018, Turizm Mevzuatı, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI, ERZURUM , https: //www. mihcihukuk. com/turizm-hukuku/