TURZM HUKUKUNUN ULUSAL VE ULUSLARARASI KAYNAKLARI TURZM TURZM

  • Slides: 41
Download presentation
TURİZM HUKUKUNUN ULUSAL VE ULUSLARARASI KAYNAKLARI TURİZM

TURİZM HUKUKUNUN ULUSAL VE ULUSLARARASI KAYNAKLARI TURİZM

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI • Turizm Hukukunun Ulusal Kaynakları • Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • Yönetmelik (Talimatname)

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI • Turizm Hukukunun Ulusal Kaynakları • Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • Yönetmelik (Talimatname) • Genelge ve Tebliğler • Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • Yardımcı Hukuk Kaynakları (İçtihatlar) • Yargısal İçtihatlar (Mahkeme kararları) • Bilimsel İçtihatlar • Turizm Hukukunun Uluslararası Kaynakları • Çok Taraflı Anlaşmalar

GİRİŞ • Turizmi genel olarak tanımlamak gerekirse, “insanların bireysel olarak veya gruplar hâlinde başka

GİRİŞ • Turizmi genel olarak tanımlamak gerekirse, “insanların bireysel olarak veya gruplar hâlinde başka bir bölgeyi veya başka bir ülkeyi gezmeleri, kültürel, sosyal edinimler sağlamaları ve bazen de burada bir süre konaklamalarının içinde bulunduğu faaliyetlerdir. • ” Turizm sektörü içerisinde turistler, turist grupları, tur rehberleri, acente ve otel gibi unsurlar bulunmaktadır. • Turizm hukuku tüm bu unsurlar ve bu unsurlar arasındaki ilişkiler ile bu ilişkilerden doğan ihtilaflarla ilgilenmektedir. • Başka bir ifade ile turizm hukukunu “turisti ve turizm endüstrisi kuruluşlarını ilgilendiren kurallar bütünü” olarak tanımlamak mümkün olacaktır. • Her hukuk dalında olduğu gibi, turizm hukukunun da çeşitli kaynakları vardır. Kaynak kavramının ise hukuken farklı şekillerde kullanıldığı görülmektedir. • Örneğin; bilgi kaynağı, organik kaynak, biçimsel kaynak, asli kaynak, bağlayıcı kaynak ve yardımcı kaynak gibi. • Bilgi kaynağı kavramı ile kastedilen şey; kanun, tüzük gibi belirli biçimlere bürünen hukuk kurallarının nerelerde bulunacağı ve içerikleri hakkında nereden bilgi alınacağıdır.

GİRİŞ • Bilgi kaynağına örnek olarak Resmî Gazete gösterilebilir. Zira kanunlar, tüzükler, Anayasa Mahkemesi

GİRİŞ • Bilgi kaynağına örnek olarak Resmî Gazete gösterilebilir. Zira kanunlar, tüzükler, Anayasa Mahkemesi kararları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Resmî Gazete’de yayınlanmakta ve böylece kişilerin ve kurumların bilgisine sunulmaktadırlar. • Organik kaynak ibaresi ise sosyal düzen kuralını hukuk normu hâline getiren organı ifade eder. Örnek vermek gerekirse, kanunların Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından yapılması, tüzük, yönetmelik ve tebliğlerin de yürütme organınca hazırlanması ve yürürlüğe konulması bu düzenlemelerin organik kaynağına işaret eder. • Hukukun biçimsel veya şekil kaynağına gelince, biçimsel ve şeklî kaynaktan kasıt; hukuk kurallarının büründüğü görünümdür. • Yani hukuk kurallarının kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik ve içtihadı birleştirme kararı gibi şekillere bürünüp, hayata geçirilmesi manasına gelir. • Ayrıca belirtmek gerekir ki, buradaki “biçim” kavramı ile hukuk kuralının uygulanabilir olması kastedilmektedir. • Aşağıda turizm hukukunun kaynakları açıklanırken, biçimsel anlamdaki hukuk kaynakları dikkate alınacaktır.

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI • • Pozitif hukukun (yürürlükte olan hukuk) kaynakları öğretide (doktrinde) çeşitli

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI • • Pozitif hukukun (yürürlükte olan hukuk) kaynakları öğretide (doktrinde) çeşitli açılardan sınıflandırılmıştır. Bu konuda yapılan sınıflandırmalardan ilki yazılı kaynaklar - yazılı olmayan (yazısız) kaynaklar şeklindedir. Bu biçimsel tasniften başka fonksiyonel açıdan asli kaynaklar - tali kaynaklar şeklinde de sınıflandırılmıştır. Son olarak bağlayıcı kaynaklar - bağlayıcı olmayan (yardımcı) kaynaklar olarak tasnif yapıldığı görülmektedir. Birçok hukuk dalının kaynaklarını açıklamak üzere kullanılan bir başka ayrım ise ulusal ve uluslararası kaynaklar olarak yapılan sınıflandırmadır. Yürürlükteki hukukun asli (ana, temel) kaynaklarının büyük bir kısmını yazılı kaynaklar (Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik gibi) oluşturmaktadır. Pozitif hukukun kaynaklarının diğer bir kısmını ise asli kaynakların yorumlanması ve açıklanmasında başvurulan, bağlayıcılığı bulunmayan yardımcı nitelikteki (yargısal ve bilimsel içtihatlar) kaynaklar oluşturur. Asli kaynaklar, hukukun uygulanmasında öncelikle ve doğrudan başvurulan, bağlayıcı nitelikteki kaynaklardır. Asli kaynaklar yazılı veya yazılı olmayan (yazısız) kaynaklar olarak kendi içinde bir ayrıma tabi tutulmuştur. Bu tasnif turizm hukukunun kaynakları bakımından da uygulanmaktadır.

Turizm Hukukunun Ulusal Kaynakları • Turizm hukukunun ulusal kaynakları, ülkemiz sınırları içinde uygulanan turizme

Turizm Hukukunun Ulusal Kaynakları • Turizm hukukunun ulusal kaynakları, ülkemiz sınırları içinde uygulanan turizme ilişkin hukuki düzenlemeleri içerir. • Bu kaynaklar da kendi içinde turizm hukukunun asli kaynakları ve turizm hukukunun yardımcı kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır. • Turizm hukukunda asli kaynaklar yazılı kaynaklar ve yazısız kaynaklar olarak ayrıca sınıflandırılır.

Yazılı Kaynaklar • Yazılı kaynaklar, hukukun şekli kaynaklarının önemli bir bölümünü teşkil etmekte olup

Yazılı Kaynaklar • Yazılı kaynaklar, hukukun şekli kaynaklarının önemli bir bölümünü teşkil etmekte olup devletin yetkili organları tarafından oluşturulan ve yürürlüğe konulmuş hukuki metinlerdir. • Yazılı kaynakları, başta Anayasa olmak üzere, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, genelge ve tebliğler oluşturmaktadır. • Yazılı hukuk kaynakları arasında, bir yandan kuvvet ve geçerlilik dereceleri (normlar hiyerarşisi), diğer yandan ise soyutluk bakımından bir sıralama yapılmaktadır. • Böylece yazılı hukuk kuralları; Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, genelge ve tebliğ şeklinde sıralanır. • Bu sıralamada yer alan beş kaynaktan hiç birisi, sıra itibarıyla kendisinden önce gelen sıradaki kaynağa nazaran daha kuvvetli ve daha geçerli olamayacağı gibi, daha soyut da olamaz. • Bu durumda Anayasa, kuvvetlilik ve soyutluk bakımından kanuna göre daha üst sırada olduğu için, kanundan daha üstün ve daha soyuttur.

Yazılı Kaynaklar • • • Aynı şekilde kanunlar, yönetmeliklere nazaran, daha güçlü ve daha

Yazılı Kaynaklar • • • Aynı şekilde kanunlar, yönetmeliklere nazaran, daha güçlü ve daha soyutturlar. Netice itibarıyla hiçbir yazılı kural, kendisinden önce gelen sıradaki yazılı kurala aykırı olamaz. Kısaca söylemek gerekirse, yazılı hukuk kuralları arasında bir hiyerarşik sıralama söz konusudur. Kanun Anayasaya, yönetmelikler kanunlara, genelge ve tebliğler ise yönetmeliklere aykırı olamaz. Bu sıralamaya “hukuk kurallarının hiyerarşisi” veya “normlar hiyerarşisi” denir. Şimdi bu kaynakları ayrı açıklayalım.

Anayasa • Turizm hukukunun ilk ulusal, asli ve yazılı kaynağı Anayasa’dır. Anayasa; devletin şeklini,

Anayasa • Turizm hukukunun ilk ulusal, asli ve yazılı kaynağı Anayasa’dır. Anayasa; devletin şeklini, işleyişini, devlet organlarını ve bu organlar arasındaki ilişkileri ve ayrıca temel hak ve özgürlükleri düzenleyen en soyut ve en genel hukuk kaynağıdır. • İngiltere gibi Anayasası geleneklere dayanan ülkeler dışında, bugün dünya üzerinde mevcut anayasaların tamamına yakını yazılıdır. • Anayasa’nın diğer kanunlara nazaran önemli farklılıkları söz konusudur. • Zira Anayasa, hukukun diğer şeklî kaynaklarının dayanağını oluşturmakla birlikte, bunların tümünden üstün niteliktedir. • Anayasa, toplumun siyasal düzeni bakımından istikrar unsurunu simgelediğinden, sıklıkla ve kolayca değiştirilmesi istenmez. • Bundan dolayı anayasanın yapılması veya değiştirilmesi, diğer kanunlara nazaran daha sıkı koşullara ve usullere bağlı kılınmıştır. • Böyle anayasalara “sert veya bükülmez anayasa” denir.

Anayasa • Türk Anayasası da böyledir. Zira 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değiştirilebilmesi için

Anayasa • Türk Anayasası da böyledir. Zira 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değiştirilebilmesi için TBMM üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazılı teklif verilmesi, değişiklik tekliflerinin de, üye tamsayısının beşte üçü veya üçte ikisi tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. • Üstelik Anayasa değişiklik teklifleri ivedilikle görüşülemez (Anayasa 175. m). • Buna karşın, anayasaların yapılması ve değiştirilmesi diğer kanunlarla aynı koşul ve usullere tabi kılınmışsa, bu anayasalar “yumuşak anayasa” olarak adlandırılmaktadır. • Yumuşak anayasalara İngiliz Anayasası örnek olarak gösterilebilir; zira İngiliz Anayasası hükümleri genellikle geleneğe dayanmaktadır. • Anayasa diğer bütün yazılı hukuk kurallarına nazaran daha üstün bir konumda olduğundan, tüm yasal düzenlemelerin anayasaya uygun olma zorunluluğu vardır. • Nitekim 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 11. maddesine göre, Anayasa’da yer alan kurallar; yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ile kişileri bağlar ve yasalar anayasaya aykırı olamaz.

Anayasa • 1982 tarihli Anayasa’da, turizm hukukuna yön veren kuralların “Temel Haklar ve Ödevler”

Anayasa • 1982 tarihli Anayasa’da, turizm hukukuna yön veren kuralların “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı kısmında yer aldığını görmekteyiz: • Kişi hürriyeti ve güvenliği (19. m) • Yerleşme ve seyahat hürriyeti (23. m) • Çalışma ve sözleşme hürriyeti (48. m) • Çalışma hakkı ve ödevi (49. m) • Çalışma şartları ve dinlenme hakkı (50. m) • Çevrenin korunması (56. m) • Sosyal güvenlik hakkı (60. m) • Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması (65. m) • Tüketicilerin korunması (172. m)

Anayasa • Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan “seyahat hürriyeti” turizm hukuku denildiğinde anayasal düzlem

Anayasa • Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan “seyahat hürriyeti” turizm hukuku denildiğinde anayasal düzlem itibarıyla en öne çıkan düzenlemedir. • Buna göre; herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. • Yerleşme hürriyeti; suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak amacıyla ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. • Seyahat hürriyeti ise suç işlenmesini önlemek ve suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle yine ancak kanunla sınırlandırılabilir. • Ayrıca vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. • Ancak vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz. • Anayasa’da yer alan bu genel kurala istinaden çıkarılacak kanunların ve kanunların uygulanmasına yönelik diğer yazılı hukuk kurallarının Anayasa’ya aykırı olmaması gerekmektedir.

Kanun (Yasa) • • • Yukarıda da bahsedildiği üzere anayasa, devletin yapısı ve temel

Kanun (Yasa) • • • Yukarıda da bahsedildiği üzere anayasa, devletin yapısı ve temel organları hususunda genel prensipleri ortaya koymakta fakat bunların ayrıntılarına girmemektedir. Çünkü ayrıntıların düzenlenmesi ilgili kanunlara bırakılır. Hukuki anlamda “kanun” kavramından bir kural-norm topluluğu anlaşılmaktadır. Fakat her kural topluluğu kanun olarak değerlendirilemez. Bundan dolayı, bir kuralın kanun olabilmesi için öncelikle yetkili makam tarafından konulmuş olması gerekmektedir. 1982 Anayasası’nın 87. maddesinde TBMM’nin görev ve yetkileri arasında kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisinin bulunduğu belirtilmiştir. Yani, Türkiye’de kanun yapma yetkisi TBMM’ne aittir. Bunun dışında hiçbir organın kanun yapma yetkisi bulunmamaktadır. Anayasa’nın ilgili maddelerinde kanunun hazırlanması, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması veya veto edilmesi, onaylanan kanunun yürürlüğe girmesi ve veto edilen kanunun yeniden görüşülmesine ilişkin kurallar yer almaktadır.

Kanun (Yasa) • • • Kanun; yasama organı TBMM tarafından bu ad altında çıkarılan,

Kanun (Yasa) • • • Kanun; yasama organı TBMM tarafından bu ad altında çıkarılan, normlar hiyerarşisinde Anayasa’nın altında ve yönetmeliklerin üstünde yer alan genel, soyut, sürekli ve yazılı kurallar bütünüdür. Kanunlar, uygulama alanı bakımından “genel kanun” ve “özel kanun” olmak üzere ikiye ayrılır. Kanun, ülke genelinde herkese uygulanıyorsa buna genel kanun denilmektedir. Genel kanuna örnek olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu gösterilebilir. Zira Türk Medeni Kanunu, ülkede yaşayan insanların hayatını doğumdan itibaren ölümüne kadar düzenleyen ve ülkenin her yerinde uygulanan bir kanundur. Bunun gibi Türk Ceza Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu da genel birer kanundur Buna karşın toplumun her kesimini ilgilendirmeyen ve ancak içeriği bakımından toplumun belli bir kısmını ilgilendiren kanunlar da vardır ki, bunlara da özel kanun denilir. Örneğin 1982 tarih ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, özel bir kanundur. Çünkü bu kanun, yalnızca turizm alanında belirtilen işleri yapanları ilgilendiren bir kanundur. Turizm alanında uygulanan bir diğer özel kanun ise 1972 tarihli ve sadece seyahat acenteliği işlerini yapanları ilgilendiren 1618 sayılı Turizm Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’dur.

 • • • • Kanun (Yasa) Ayrıca belirtmek gerekir ki, turizm alanında çıkarılmış

• • • • Kanun (Yasa) Ayrıca belirtmek gerekir ki, turizm alanında çıkarılmış bir genel kanun yoktur. Tümüyle turizmi ilgilendiren iki temel kanun olup bunlar, Turizmi Teşvik Kanunu ve Turizm Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu’dur. Ancak turizmi dolaylı olarak ilgilendiren birçok kanun mevcuttur. Bunlar ise; 623 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 3621 sayılı Kıyı Kanunu 2872 sayılı Çevre kanunu 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parklar Kanunu 2690 sayılı Boğaziçi Kanunu 5682 sayılı Pasaport Kanunu 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 6326 sayılı Turist Rehberliği meslek Kanunu 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundur. Bu kanunların dışında Türk Ticaret Kanunu, Türk Medeni Kanunu, İş Kanunu, İcra İflas Kanunu, Vergi Kanunu, Tapu Kanunu, Gümrük Kanunu, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, Belediyeler Kanunu, Bankalar Kanunu, İmar Kanunu, Orman Kanunu gibi bazı temel kanunlar da turizme yönelik çeşitli hükümlere yer vermeleri bakımından bu alanda uygulama imkânı bulur.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • Anayasanın 104. maddesine göre, “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • Anayasanın 104. maddesine göre, “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir”. • Hükme göre, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisi yalnızca Cumhurbaşkanı’na aittir. • Anayasa, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri için konu bakımından bir sınırlama getirmiştir. • Buna göre, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, ancak “yürütme yetkisine ilişkin konularda” çıkarılabilir. • Diğer taraftan, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan “temel haklar”, “kişi hakları ve ödevleri” ile dördüncü bölümde yer alan “siyasi haklar ve ödevler”in Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile düzenlenmeyeceği de hüküm altına alınmıştır. • Başka bir ifadeyle, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile temel hak ve özgürlükler bakımından ancak “ekonomik ve sosyal hak ve ödevler” ile ilgili düzenleme yapılabilecektir. • Ayrıca, burada dikkat edilmesi gereken husus, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yalnızca “düzenleme” yapılabileceğidir; ekonomik ve sosyal hak ve ödevlerle ilgili olsa dahi, herhangi bir “sınırlama” yapılamayacağıdır.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Zira Anayasanın 13. maddesi uyarınca, temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Zira Anayasanın 13. maddesi uyarınca, temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilmektedir. • Bu nedenle Anayasada “münhasıran kanunla düzenlenmesi” öngörülen konularda ve kanunda açıkça düzenlenen konularda da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. • Anayasanın 104. maddesine göre, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile mevcut kanunlarda farklı hükümlerin bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanmaktadır. • TBMM’nin Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yayımından sonra aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir (Anayasa, m. 104/17). • Nitekim Anayasada Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenebileceği konular belirtilmiştir. Buna göre: • Üst kademe yöneticilerinin atanmasına ilişkin ususl ve esaslar (Anayasa, m. 104/9). • Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması (Anayasa, m. 106/11). • Devlet Denetleme Kurulu’nun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri (Anayasa, m. 108/4). • Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevleri (Anayasa, m 118/6). • Yeni bir kamu tüzel kişiliği kurulması (Anayasa, m. 123/3). •

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • • • Anayasada, yukarıda belirtilen hususların Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği hüküm

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • • • Anayasada, yukarıda belirtilen hususların Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Yürütme yetkisine ilişkin olarak kanunla düzenlenmemiş alanlarda ve anayasal sınırlar içinde Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisinin verilmiş olması nedeniyle, Cumhurbaşkanının “sınırlı asli düzenleme yetkisi”ne sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak hemen belirtelim ki, Anayasada Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenebileceği belirtilen hususlar, münhasıran Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenebilecek konular olarak kabul edilemez. Zira “yasama yetkisinin genelliği/ilkelliği ilkesi” uyarınca, Anayasada Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenebileceği belirtilen hususlarda yasama organı her zaman kanun ile düzenleme yapabilir. Bu nedenle, yukarıda da belirtildiği üzere, TBMM’nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda ise Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir. Anayasada Cumhurbaşkanlığı kararnameleri için Resmi Gazete’de yayımlanmak dışında başka bir “usul/şekil” öngörülmemiştir.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmi Gazete’de yayımlandıkları gün

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi • Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmi Gazete’de yayımlandıkları gün yürürlüğe girecektir (Anayasa, m. 104/19). • İdarenin düzenleyici işlemlerinden olmakla birlikte, anayasal sınırlar içinde kanunla düzenlenmemiş bir alanda düzenleme getiren Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı hukuka aykırılığı iddiası ile idari yargı yoluna başvurulamaz. • Buna karşın, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Anayasaya aykırılık iddiasına konu olabilmektedir. • Nitekim Anayasanın 148. maddesinde Anayasa Mahkemesi’nin görevleri arasında Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından denetimine de yer verilmiştir. • Ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz (Anayasa, m. 148/1).

Yönetmelik • • Yönetmelik, devlet örgütü içerisinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşların, daha ziyade

Yönetmelik • • Yönetmelik, devlet örgütü içerisinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşların, daha ziyade kendi iç bünyelerini ilgilendiren, çalışma usullerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Anayasa’nın 124. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. Görüldüğü üzere, yönetmelikler Cumhurbaşkanı tarafından çıkarıldığı gibi, sadece ilgili bakanın onayı ile de çıkabilmektedir. Ancak her yönetmeliğin yürürlüğe girebilmesi için Resmî Gazete’de yayınlanması zorunlu değildir. Buna ilişkin düzenleme ise, 3011 sayılı “Resmî Gazete’de Yayınlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun” ile yapılmıştır. Kısaca hangi yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayınlanmak suretiyle yürürlüğe gireceği bu kanunda belirtilmiştir. Elbette yönetmelikler kanuna ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine aykırı olamaz. Aksi hâlde idari yargıda açılacak iptal davası ile iptal edilirler. Adli yargıda mahkeme, kanuna ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine aykırı hükümler içeren bir yönetmelik ile karşılaştığında, aykırı olan hükümleri uygulamaz.

Yönetmelik • • • • • Turizm Hukuku alanında çıkarılmış pek çok yönetmelik vardır.

Yönetmelik • • • • • Turizm Hukuku alanında çıkarılmış pek çok yönetmelik vardır. Bundan dolayı turizm hukukuna “yönetmelikler hukuku” da denilebilmektedir. Gerçekten de turizme yönelik sorunların çözümünde söz konusu yönetmeliklerin büyük payı bulunmaktadır. Turizm alanında çıkarılmış olan bu yönetmelikler, 1618 sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu ile Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca çıkarılmıştır. Konu ile ilgili örnek olarak aşağıdaki yönetmelikler gösterilebilir: Seyahat Acenteleri Yönetmeliği Seyahat Acenteleri Birliği Yönetmeliği Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği Turizm Tesisleri Yönetmeliği Yat Turizmi Yönetmeliği Turizm İşletmelerinin Bakanlıkla, Birbirleriyle ve Müşterileriyle İlişkileri Hakkında Yönetmelik Turizm, Yatırım, İşletme ve Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Yönetmelik Av Turizmi Yönetmeliği Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik Turizm Alanlarında ve Turizm Merkezlerinde İmar Planlarının Hazırlanması ve Onaylanmasına İlişkin Yönetmelik Belgeli turizm İşletmelerinde Yabancı Personel ve Sanatkârların Çalıştırılması Hakkında Yönetmelik Turizm Eğitim Merkezleri (TUREM) Kuruluş Yönetmeliği Konaklama ve Yeme-İçme Personeli Yetiştirme Temel Eğitim Kursları Yönetmeliği Turizm Bakanlığı Yurt Dışı Teşkilatında Görevlendirilecek Personelin Seçim Esaslarına Dair Yönetmelik Seyahat Acentelerinin Hac Seferleri Düzenlemelerine Dair Yönetmelik Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliği gibi

Genelge ve Tebliğler • Genelge ve tebliğler, ilgili kamu kuruluşları tarafından kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri

Genelge ve Tebliğler • Genelge ve tebliğler, ilgili kamu kuruluşları tarafından kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmeliklerin uygulanmasında doğabilecek tereddütlerin giderilmesi için çıkarılmaktadır. • Anayasa’mızda kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri veya yönetmelikler gibi ismen düzenlenmediği için “adsız düzenleyici işlemler” olarak adlandırılan genelge ve tebliğ gibi işlemler (yönerge, talimat, sirküler, tarife vb. ) yönetmelik olarak kabul edilip yönetmeliklerin hukuki rejimine tabi tutulabilirler.

Genelge ve Tebliğler • Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlığınca, sektöre yön verilmek amacıyla, her

Genelge ve Tebliğler • Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlığınca, sektöre yön verilmek amacıyla, her yıl çeşitli nitelikte genelgeler yayınlanmaktadır. Örneğin; • İşletmelerin Çalışma Saatlerini Belirtir Genelge • Fiyat Tarifeleri Genelgesi • Çevre Cezalarının Artırım Miktarlarını Belirleyen Çevre ve Orman Bakanlığı Genelgesi • Turizm İşleri Yüksek Koordinasyon Kurulu Tebliği • Devlet Planlama Teşkilatı tarafından her yıl çıkarılan Yatırımların, Döviz Kazandırıcı Hizmetlerin ve işletmelerin Teşviki ve Yönlendirilmesine İlişkin Tebliğ • Turizm Tesisleri Yönetmeliğinin Uygulanmasına Dair 2000/1 No’lu Tebliğ • 2001/11 sayılı 2002 Yılı Fiyat Tarifeleri Genelgesi vb. Yukarıda örnek olarak verilmiş olan bazı tebliğ ve genelgelerin isimlerinden anlaşıldığı gibi, bunların çıkarılmasındaki amaç; kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmeliklerin uygulanmasından ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi ve böylece yeni uygulamaların da duyurulmasıdır.

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • • • Turizm Hukukunun bağlayıcı yazılı kaynakları yanı sıra,

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • • • Turizm Hukukunun bağlayıcı yazılı kaynakları yanı sıra, daha önce de belirtildiği üzere, bağlayıcı ve fakat yazılı olmayan kaynağı da vardır. Turizm hukukunun yazılı olmayan kaynağını ise örf ve adet hukuku oluşturmaktadır. Örf ve adet hukuku yerine kimi zaman “gelenek hukuku” veya “teamül hukuku” kavramları da kullanılmaktadır. Örf ve âdet hukuku kuralları günlük hayatta uygulanan örf ve adet kurallarının içinden çıkmıştır. Örf ve âdet kavramları genellikle birlikte kullanılmaktadır. Bu birlikten hareketle her iki kavram bakımından ortak değerlendirmeler yapılmaktadır. Aslında “örf” ve “âdet” kavramları farklı anlamlara sahiptir. Örf “iyi karşılanan ve kabul olunan” anlamına gelmekte ve bundan dolayı örfün zıddını ancak kötü olan uygulamalar oluşturmaktadır. Adet ise “itiyad edilen, işlenegelen şey” demektir. Her ne kadar bu iki kavramın kelime anlamı farklı olsa da, hukuk literatüründe örf ve âdet kavramları birlikte ve aynı anlamda kullanılmaktadır. Örf ve âdet hukukunun kaynak olma değeri ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin İngiltere gibi Common Law hukuk sistemini benimsemiş ülkelerde, örf ve âdet hukukuna büyük önem verilirken, Türkiye gibi Kıta Avrupası hukuk sistemini benimseyen ülkelerde örf ve âdet kurallarına ikinci sırada yer verilmektedir. Bununla birlikte aynı hukuk sistemi içinde fakat farklı hukuk dallarında örf ve âdet kurallarının kaynak olma değeri farklılık arz edebilmektedir.

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • • Örf ve âdetler, toplum içinde uzun süreden beri

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • • Örf ve âdetler, toplum içinde uzun süreden beri uygulanan ortak davranışlardır. Bu ortak davranışlara “uyulması gerekir” şeklinde bir yaklaşımın toplumda yerleşmiş olması, örf ve âdet kurallarının manevi unsurunu teşkil eder. Görüldüğü gibi, belirli davranış biçimlerinin toplumda yerleşmesi ve bu davranışların tekrarlanması zorunluluğu inancının yaygınlaşmasıyla örf ve âdet kuralları oluşur. Bireylerin alışkanlıklarına benzer şekilde toplumların da örf ve âdetleri vardır. Örf ve âdet hukuku kuralları yazılı hukuk kurallarının aksine, bir otoritenin ortaya koyduğu kurallar olmayıp nitelikleri aynı olan değişik durumlarda aynı davranış biçiminin tekrarlanması ile meydana gelirler. Başlangıçta belki de bilinçsizce yapılan davranışlar, zamanla insanların bilincine yerleşir ve alışkanlık hâline gelir. Bu davranışların kökeninin çok eskilere gitmesi ve uygulamanın kesintisiz ve istikrarlı bir biçimde gerçekleşmesi ile örf ve âdet kuralları oluşur. “Sürekli uygulanış” denilen bu durum, örf ve âdet kurallarının maddi unsurunu oluştur. Ancak bu zamanın ne kadar olacağı hususunda kesin bir görüş bulunmamaktadır.

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • Yukarıda açıkladığımız ilk iki şartı taşıyan bir örf ve

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • Yukarıda açıkladığımız ilk iki şartı taşıyan bir örf ve âdet kuralının hukukun kaynağını teşkil edebilmesi için bir üçüncü unsura ihtiyaç vardır. • Bu unsur ise “hukukilik” olarak adlandırılan ve bir örf ve âdet kuralının hukuk düzeni tarafından müeyyidelendirilmiş olması, yani kanunların o örf ve âdete atıf yapması şeklinde açıklayabileceğimiz devlet desteğidir. • Kısaca toplum, uzun zamandan beri alışkanlık hâline gelen belli bir davranışı benimseyerek yaptırım ile de güçlendirmektedir. • Bu şekilde de örf ve âdet hukuku ortaya çıkmaktadır. Toparlayacak olursak, bir geleneğin hukuk kuralı hâline gelebilmesi için; • • Sürekli olarak uygulanması (maddi unsur), • • Toplumda gelenek kuralının bağlayıcı ve uyulması zorunlu bir kural olduğuna ilişkin genel inancın oluşması (manevi unsur) ve • • Devletin, kuralın uygulanmasına destek vermesi (hukuki unsur) gerekmektedir.

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • • Ülkemiz hukuk sistemine bakacak olursak, günümüzde Türk Medeni

Yazılı Olmayan (Yazısız) Kaynak • • Ülkemiz hukuk sistemine bakacak olursak, günümüzde Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu gibi temel kanunlarımızın örf ve âdet hukuku kurallarına önemli bir yer verdiğini görülecektir. Örneğin Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde birçok hukuk dalında geçerli olmak üzere örf ve âdet kurallarına ilişkin olarak şu hükme yer verilmiştir: “… Kanunda uygulanabilir bir hüküm yok ise, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre karar verir…” Turizm alanında yaşanan hukuki uyuşmazlıklarda da konu ile ilgili ve olaya uygulanacak yazılı bir hukuk kuralının bulunmaması durumunda, uyuşmazlığı çözüme kavuşturmak için hâkim örf ve âdet hukuku kurallarını uygulayacaktır. Bu türden bir uygulamaya örnek olarak TÜRSAB Tahkim Kurulu Yönetmeliği’nin 26. maddesi gösterilebilir. Buna göre Tahkim Kurulu karar verirken, öncelikle taraflar arasındaki anlaşma hükümlerini, daha sonra özel kanun hükümleri ve yönetmelikleri, nihayet uluslararası ve/veya ulusal turizm örf ve âdetlerini dikkate alır. Görüldüğü üzere turizm hukukunda da yazılı hukuk kurallarından sonra örf ve adet hukuku kuralları uygulama alanı bulabilmektedir. Bu da turizm hukuku alanında örf ve âdet hukuku kurallarının ne denli önemli bir kaynak olduğunun göstergesidir.

Yardımcı Hukuk Kaynakları (İçtihatlar) • Turizm hukukunun bağlayıcı nitelikteki yazılı ve yazısız kaynaklarının yanı

Yardımcı Hukuk Kaynakları (İçtihatlar) • Turizm hukukunun bağlayıcı nitelikteki yazılı ve yazısız kaynaklarının yanı sıra bir de bağlayıcı olmayan yardımcı kaynakları vardır. • Hukuk uygulayıcıları önce yazılı kaynaklara başvurur, orada olaya uygulanacak hüküm bulunmazsa yazısız kaynağa (örf ve âdet hukukuna) müracaat ederler. • Örf ve âdet hukukunda da olaya uygulanacak herhangi bir kural yok ise bu durumda yardımcı hukuk kaynakları olan içtihatlardan yararlanırlar. • Belirtmek gerekir ki içtihat, varılan sonucu ifade etmez, zira içtihat ile kastedilen hukuki olaya uygulanacak hukuk kuralının yorumlanmasıdır. • Bu bağlamda yazılı kaynaklar ile örf ve âdet hukuku kuralları uyulması zorunlu kaynaklar iken, içtihatlar bağlayıcılığı olmayan yardımcı kaynak niteliğindedir. • Yukarıda Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan ve örf ve âdet hukuku ile ilgili hükme yer verilmiş idi. • Aynı maddenin devamında içtihat ile ilgili hükme de yer verilmektedir.

Yardımcı Hukuk Kaynakları (İçtihatlar) • Şöyle ki, Türk Medeni Kanunu madde 1/3’te yer alan

Yardımcı Hukuk Kaynakları (İçtihatlar) • Şöyle ki, Türk Medeni Kanunu madde 1/3’te yer alan “Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır. • ” hükmü ile ayrıca hâkimin (yargıcın), karar verirken bilimsel ve yargısal içtihatlardan yararlanacağını da belirtmiştir. • Madde hükmünden de anlaşıldığı gibi, içtihatlar yargısal ve bilimsel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. • Buradaki “içtihat” kavramı ile bir konunun çözümü için mahkemece verilen karar veya hukuki meselelere yönelik bilim adamları tarafından belirtilen görüş ve düşünceler ifade edilmiştir. • Şimdi bu iki içtihat türünü kısaca açıklayalım.

Yargısal İçtihatlar (Mahkeme kararları) • • Her ne kadar mahkeme kararları olaya özgü olsalar

Yargısal İçtihatlar (Mahkeme kararları) • • Her ne kadar mahkeme kararları olaya özgü olsalar da yargının, benzer uyuşmazlıklarda aynı çözüm yolunu izleyip aynı kararı vermesi bakımından yargı geleneğini ve birliğini oluşturmaktadır. Bundan dolayı hâkimler karar verirken, benzer bir olay hakkında üst mahkemelerin vermiş oldukları kararlardan yararlanmaktadır. Bu bağlamda mahkeme kararlarından yararlanma şeklindeki uygulama, hâkimin hem zamandan hem de emekten tasarruf sağlamasına yardımcı olur ve ayrıca hâkimi, sorumluluğu tek başına üstlenmekten kurtarır. Anayasa’nın 36. maddesinin son hükmü ile hâkimin hak dağıtmaktan kaçınamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hükme göre; “hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. ” Bu hükme istinaden hâkim, kanunda bir boşluk söz konusu olsa dahi, uyuşmazlığı çözüme kavuşturması bakımından boşluğu doldurmakla yükümlüdür. Bunun için öncelikle uyuşmazlık açısından örf ve âdet kurallarının mevcut olup olmamasını araştıracaktır. Söz konusu uyuşmazlığın turizm ile ilgili olduğu durumlarda, ilgili meslek odasına veya meslek örgütüne o konu ile ilgili bir örf ve âdet kuralının olup olmadığını soracak ve gelecek yanıta göre uyuşmazlığı çözüme kavuşturacaktır.

Yargısal İçtihatlar (Mahkeme kararları) • Şayet somut uyuşmazlığa ilişkin belli bir örf ve âdet

Yargısal İçtihatlar (Mahkeme kararları) • Şayet somut uyuşmazlığa ilişkin belli bir örf ve âdet kuralı söz konusu değil ise, bu durumda Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan ve kendisinin “Kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir” hükmünden hareketle yargısal içtihatlardan da yararlanarak, uyuşmazlığı çözüme bağlayacaktır. • Üst mahkemelerin daireleri arasında aynı konuda farklı kararların verilmesi söz konusu ise, bu durumda Resmî Gazete’de yayınlanan ve tüm mahkemeler bakımından bağlayıcı olan içtihadı birleştirme kararları hâkime yol gösterecektir. • Son olarak belirtmek gerekir ki mahkeme kararları, turizm hukukunun gelişmesi bakımından büyük öneme sahiptir.

Bilimsel İçtihatlar • Bilimsel içtihatlar, başka adıyla doktrin veya öğreti, bilim adamlarının hukuki konular

Bilimsel İçtihatlar • Bilimsel içtihatlar, başka adıyla doktrin veya öğreti, bilim adamlarının hukuki konular ve meseleler (sorunlar) hakkında belirtmiş oldukları bilimsel görüşleri ifade etmektedir. • Böylece bilim adamları öncelikle pozitif hukuku, yani bir ülkede yürürlükte olan hukuku inceler ve akabinde açıklamalı yorum yapar. • Bunu yaparken mevcut hukuk kurallarının yanı sıra, olması gereken hukuku da dikkate alarak hukuki meselelere ilişkin çözüm yolları tespit ederler. • Bilimsel içtihatlarda yer alan görüşlerin bağlayıcılığı yoktur. • Ancak bu görüşlerin yol gösterici, öncülük edici yönüyle hukukun gelişmesinde ve kanunların yorumlanmasında tartışmasız büyük yararları vardır.

Bilimsel İçtihatlar • • Bilimsel içtihatları oluşturan kaynaklar altı kategori içinde incelenebilmektedir. Bunlar sırasıyla;

Bilimsel İçtihatlar • • Bilimsel içtihatları oluşturan kaynaklar altı kategori içinde incelenebilmektedir. Bunlar sırasıyla; • Şerhler, kanunları madde numarası ile ele alıp her maddeyi açıklamaya çalışan eserlerdir. • Sistematik eserler, yazarın benimsediği bilimsel sıraya göre hukuki konu ve meseleleri özlü ve sistemli bir şekilde inceleyen, açıklayan eserlerdir. • Monografiler, tek konu veya sorunun ele alındığı ve bu konu ve sorunun derinlemesine etraflı bir biçimde incelendiği eserlerdir • Makaleler, bilimsel dergilerde veya günlük gazetelerde yayınlanan kısa incelemelerdir. • İçtihat derlemeleri, mahkeme kararlarını bir sistematik dâhilinde inceleyen ve uygulayıcılara bunları olduğu gibi sunan çalışmalardır. • Bibliyografyalar, kitap ve makalelerin adlarını, yayınlandıkları yer, yıl ve sayfa numaralarını gösteren ve bu açıdan araştırmacılara yardımcı olan, bilgiye ulaşmada en önemli rehber olarak nitelenen eserlerdir. Örnek: Anayasa, 1618 sayılı Turizm Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu , Seyahat Acenteleri Yönetmeliği, Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği ve diğer kaynaklar turizm hukukunun ulusal kaynaklarındandır.

Turizm Hukukunun Uluslararası Kaynakları • Turizm hukukunun uluslararası kaynakları da büyük öneme sahiptir. •

Turizm Hukukunun Uluslararası Kaynakları • Turizm hukukunun uluslararası kaynakları da büyük öneme sahiptir. • Bunun nedeni turizm hukukunun uluslararası karakteri ve gelişmekte olan bir hukuk dalı olmasıdır. Uluslararası kaynaklar denilince, bir üst otorite tarafından çıkarılan normlar anlaşılmamalıdır. • Zira uluslararası hukukta “egemen eşitler” olarak bilinen devletlerin üstünde bir “süper güç” veya “otorite” bulunması söz konusu değildir. • Uluslararası kaynak kavramı ile kastedilen, turizm ilişkilerinin ve uluslararası turizmin geliştirilmesinde bazı normların ilgili ülke hukuk sistemlerine entegre edilmesi ve turizm ile ilgili kuralların yeknesaklaştırılmasında ve dolayısıyla uluslararası turizm hukukunun oluşturulmasında istifade edilen uluslararası belgelerdir.

Turizm Hukukunun Uluslararası Kaynakları • Turizmin en önemli unsuru insandır. Hâl böyle olunca turizm;

Turizm Hukukunun Uluslararası Kaynakları • Turizmin en önemli unsuru insandır. Hâl böyle olunca turizm; yerli yabancı ayrımı yapılmaksızın, devletle rarası birlikteliğin sağlanmasını gerektiren bir hukuk dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. • Bunun en güzel örneği ise Dünya Turizm Örgütü tarafından benimsenen tanımların örgüte üye ülkelerin tamamında benimsenmesi ve uygulanmasında kendini gösterir. • Bu şekilde kavram birliğine ulaşılmış ve netice taraf ülkelerde aynı sonuçların alınması da sağlanmış bulunmaktadır. • Turizm Hukuku alanında turizme yönelik kuralların benzerleştirilmesi ise devletlerin akdettiği veya akdedeceği uluslararası anlaşmalar ile gerçekleştirilmektedir. • İşte bu türden uluslararası anlaşmalar, turizm hukukunun uluslararası kaynaklarını oluşturmaktadır. Uluslararası anlaşmalar çeşitli kriterlere göre tasnif edilebilir. • Ancak taraf sayısı bakımından ikili ve çok taraflı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

İki taraflı Anlaşmalar • İki taraflı anlaşmalar, turizm ilişkileri ile ilgili çeşitli konuları ele

İki taraflı Anlaşmalar • İki taraflı anlaşmalar, turizm ilişkileri ile ilgili çeşitli konuları ele alarak iki ülkenin kendi aralarında yaptıkları anlaşmalardır. • Bu tür anlaşmalar iki ülkenin turizm alanında birbirlerine sağlayacakları kolaylıkları konu edinebildiği gibi, taraf ülkeler arasında iş birliğine yönelik konuları da içermektedir. • İş birliğine yönelik konuların başında; turizm alanında yeni fırsatlar yaratmak, gelişim sağlamak, deneyim ve bilgi paylaşımı gerçekleştirmek gibi konular yer alır. • Türkiye Cumhuriyeti Devleti birçok devlet ile ikili turizm iş birliği anlaşmaları yapmış ve yapmaya da devam etmektedir. • Turizm alanında taraf olduğumuz ikili anlaşmalara Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Slovakya Cumhuriyeti Hükûmeti arasındaki Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması örnek olarak gösterilebilir.

Çok Taraflı Anlaşmalar • • Çok taraflı anlaşmalar, ikiden fazla devletin akdettiği uluslararası anlaşmalardır.

Çok Taraflı Anlaşmalar • • Çok taraflı anlaşmalar, ikiden fazla devletin akdettiği uluslararası anlaşmalardır. Avrupa Ekonomik Topluluğu Anlaşması çok taraflı bir uluslararası anlaşmadır. Yine çok taraflı bir anlaşma örneği teşkil eden 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 13. maddesinde turizm hukukunu dolaylı dahi olsa ilgilendiren bir hüküm bulunmaktadır. Bu hükme göre “Herkes herhangi bir devletin arazisi içinde özgürce dolaşmak ve konaklamak hakkına sahiptir. Herkes kendi ülkesi de dâhil, herhangi bir ülkeyi terk etmek ve ülkesine tekrar dönmek hakkına sahiptir. ”Bu düzenleme açısından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi turizm hukukunun uluslararası kaynaklarındandır Bunun yanı sıra turizm hukukunun uluslararası kaynağı olması bakımından bir diğer çok taraflı anlaşmaya Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Türkiye’nin taraf olduğu Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Turizm İşbirliği Anlaşması örnek olarak verilebilir. Turizm alanında faaliyette bulunan birçok uluslararası kuruluş, uluslararası düzeyde ortak kurallar oluşturmaya ve turizm ilişkilerini uluslararası düzeye getirmeye çalışmaktadır.

Çok Taraflı Anlaşmalar • Bunların başında elbette Dünya Turizm Örgütü gelmektedir. Türkiye, Dünya Turizm

Çok Taraflı Anlaşmalar • Bunların başında elbette Dünya Turizm Örgütü gelmektedir. Türkiye, Dünya Turizm Örgütüne 1973 yılında üye olmuştur. • Bunun dışında turizm alanında faaliyet gösteren diğer uluslararası kuruluşlara örnek olarak Uluslararası Hoteller Birliği (İHA), Dünya Seyahat Acenteleri Birlikleri Federasyonu (UFTAA), Uluslararası Hava Ulaşım Derneği (IATA), Amerikan Otel ve Motel Birliği, Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi (WTTC), Dünya Seyahat Acenteleri Derneği (WATA), Uluslararası Tur Operatörleri Federasyonu (IFTO) gösterilebilir. • Turizm sektöründeki örgütlenmenin uluslararası boyutu ilerideki ünitelerde ayrıntısıyla ele alınacaktır. • Örnek: Turizm hukukunun uluslararası kaynaklarına. Türkiye'nin de taraf olduğu iki ve çok taraflı sözleşmeleri göstermek mümkündür. • Örneğin, Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Türkiye’nin taraf olduğu Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Turizm İşbirliği Anlaşması.

Özet • • • Her hukuk dalında olduğu gibi, turizm hukukunun da belli başlı

Özet • • • Her hukuk dalında olduğu gibi, turizm hukukunun da belli başlı kaynakları mevcuttur. Kendine özgü yapısı nedeniyle, turizm hukukunun ulusal ve uluslararası olmak üzere iki temel kaynağı bulunmaktadır. • Ulusal kaynakları asli ve yardımcı kaynaklar olarak ikiye ayırmak mümkündür. • Asli kaynaklar ise kendi içinde yazılı ve yazısız kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Yazılı kaynaklar, bağlayıcılığı olan ve turizm hukukunun ana veya temel kaynaklarını oluşturmaktadır. • Başta Anayasa olmak üzere, yazılı kaynaklar kapsamında kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yönetmelik ve tebliğler yer almaktadır. Ayrıca yazılı kaynaklarda “hukuk hiyerarşisi” söz konusudur ve bu sıralamada sonradan gelen kaynak üst sırada olan kaynaklara aykırılık teşkil edemez ve üst kaynaktan daha soyut olamaz. • Yazılı kaynaklardan yönetmelikler turizm alanında büyük öneme sahip olduğundan, turizm hukukuna “yönetmelikler hukuku” da denilmektedir. • Ulusal kaynakların yazısız kaynakları kapsamında örf ve âdet hukuku kurallarının rolü büyüktür. Zira yazılı kaynaklarda hüküm bulunmadığında turizm alanında mevcut olan örf ve âdet kurallarına başvurulmaktadır. Şayet belli olaya uygulanacak örf ve âdet kuralı da yok ise, bu durumda bağlayıcılığı olmayan ve yardımcı hukuk kaynakları niteliğindeki yargısal ve bilimsel içtihatlardan istifade edilmektedir. Ancak yazılı kaynaklar ile örf ve âdet hukuku kuralları uyulması zorunlu kaynaklar iken, içtihatlar bağlayıcılığı olmayan yardımcı kaynak niteliğindedir.

Özet • • • İçtihatlar, varılan sonucu ifade etmez. Çünkü içtihat ile kastedilen hukuki

Özet • • • İçtihatlar, varılan sonucu ifade etmez. Çünkü içtihat ile kastedilen hukuki olaya uygulanacak hukuk kuralının yorumlanmasıdır. • Turizm hukukunun bir de uluslararası kaynakları söz konusudur ki bunları da iki ve çok taraflı uluslararası anlaşmalar oluşturmaktadır. Turizm hukukunun uluslararası yönü ağır bastığından, uluslararası kaynakların önemi de gün geçtikçe artmaktadır. • Türkiye Cumhuriyeti Devleti birçok devlet ile ikili turizm işbirliği anlaşmaları yapmış ve yapmaya da devam etmektedir. Turizm alanında taraf olduğumuz ikili anlaşmalara Türkiye Cumhuriyeti ile Slovakya Cumhuriyeti Hükümeti arasındaki Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması örnek olarak gösterilebilir. • Çok taraflı anlaşmalar, ikiden fazla devletin akdettiği uluslararası anlaşmalardır. Örneğin, Avrupa Ekonomik Topluluğu Anlaşması çok taraflı bir uluslararası anlaşmasıdır. • Bunun yanı sıra turizm hukukunun uluslararası kaynağı olması bakımından bir diğer çok taraflı anlaşmaya Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Türkiye’nin taraf olduğu Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Turizm İşbirliği Anlaşması örnek olarak verilebilir.

YARARLANILAN KAYNAKLAR • • Akıntürk, T. (1992). Temel Hukuk, AÜ AÖF Yayınları, 4. Baskı,

YARARLANILAN KAYNAKLAR • • Akıntürk, T. (1992). Temel Hukuk, AÜ AÖF Yayınları, 4. Baskı, Eskişehir. Akyılmaz, B/Sezginer, M/Kaya, C, Türk İdare Hukuku, Yenilenmiş 10. Baskı, Savaş Yayınevi, Ankara, 2019. Bilge, N. (2014). Hukuk Başlangıcı, Turhan Kitabevi, Ankara. Boz, N. (2004). Turizm Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara. Can, H, Güner, S. (2000). Turizm Hukuku, Siyasal Kitabevi, Ankara. Gözler, K. (2015). Hukuka Giriş, 12. Baskı, Ekin Kitabevi, Bursa. Gözübüyük, A. Ş. (2010). Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitabevi, Ankara. Güriz, A. (2009). Hukuk Başlangıcı, Siyasal Kitabevi, Ankara. Karayalçın, Y. (1994). Hukukta Öğretim-Kaynaklar-Metod, Ankara. Himmet, B. A. (1948). Hukuk Mantığı ve Tefsir, Güney Matbaacılık ve Gazetecilik TAO, Ankara. http: //www. journals. istanbul. edu. tr/iuihid/article/view. File/1023022381/1023020 909. Keyman, S, Toroslu F. B. (2012). Hukuka Giriş, 5. Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara. Odyakmaz, A. N. (1998). Turizm Hukuku ve ilgili Mevzuat, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul. Şener, E. (2001). Hukuk Sözlüğü, Seçkin Yayınevi, Ankara. Uygur, T, Turgut, H. (2015). Son Değişikliklerle Turizm Mevzuatı, Siyasal Kitabevi, Ankara. Yıldırım, H. (2008). Turizm Hukuku ve Mevzuat, Detay Yayıncılık, Ankara. Zevkliler, A. (1995). Medeni Hukuk, Ankara. Ganiyeva S. Turizm Mevzuatı, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları,