Uygarlk Tarihi KISIM 9 TUN AININ DORUU ASUR

  • Slides: 36
Download presentation
Uygarlık Tarihi KISIM 9

Uygarlık Tarihi KISIM 9

TUNÇ ÇAĞININ DORUĞU • ASUR MEDENİYETİ • AKADLAR • BABİL • ELAMLILAR • KASSİTLER

TUNÇ ÇAĞININ DORUĞU • ASUR MEDENİYETİ • AKADLAR • BABİL • ELAMLILAR • KASSİTLER • MISIR ORTA VE YENİ KRALLIĞI

ASUR • İlkçağda, Ortadoğu’nun en büyük imparatorluklarından biri olmuştur. M. Ö. 2. binyılın başından

ASUR • İlkçağda, Ortadoğu’nun en büyük imparatorluklarından biri olmuştur. M. Ö. 2. binyılın başından itibaren özellikle Anadolu‘da koloniler kurmuş, Anadolu’ya yazıyı taşımışlardır. Asur ülkesi, önceleri Babil’e, M. Ö. 2. binyılın büyük bölümü boyunca Mitannilere bağımlı kalsalar da M. Ö. 14. yüzyılda bağımsızlıklarını kazanmış ve Fırat‘a kadar topraklarını genişleterek buralara yerleşmişlerdir. Daha sonra Mezopotamya’da, Anadolu’nun güneydoğusunda, zaman da Suriye’nin kuzeyinde büyük güç kazanmışlardır

AKADLAR • Akadlar, MÖ 4000'de Arap Yarımadası'ndan Mezopotamya'ya ilk gelen ve yerleşen Sâmi asıllı

AKADLAR • Akadlar, MÖ 4000'de Arap Yarımadası'ndan Mezopotamya'ya ilk gelen ve yerleşen Sâmi asıllı bir kavimdir. Akad kralı Sargon, Sümerleri yenmiş ve bu devleti kurmuştur. • Devletin başkenti Akad'dı. Sümerlilerin kuzeyinde, Fırat Nehri boylarında tarihte ilk bilinen imparatorluğu ve ilk düzenli ordu sistemini kurdular. Sümer kültüründen etkilendiler ve bu kültürüÖn Asya'ya yaydılar. Sargon'un ölümünden sonra devlet zayıfladı ve Sümerliler tarafından ortadan kaldırıldı (MÖ 2100).

BABİL • Sami kökenli bir topluluk olan Babiller Amurrular tarafından kurulmuştur. Devletin kurucusu Sumu

BABİL • Sami kökenli bir topluluk olan Babiller Amurrular tarafından kurulmuştur. Devletin kurucusu Sumu Abum’dur. Özellikle devletin başına geçen 5. Kral Hammurabi ile Babiller diğer kavimlere egemenlik kurmuşlardır. Hititlerin çekilmesinden sonra Babil ülkesi Asurluların egemenliğine girmiştir. Medlerle birleşen Babiller M. Ö 626 yılında Asur devletini yenerek tekrar bağımsız olmuş (YENİ BABİL KURULMUŞTUR) ve II. Babil Krallığı’nı kurmuşlardır. Kurulan II. Babil devletine ise Persler son vermiştir. Sümerlerin etkisinde bir medeniyet kuran Babiller, ziggurat denen çok katlı tapınakları inşa etmişlerdir. Bu yapıların üst katı rasathane (gözlemevi), alt katını ise ürünlerin depo edildiği kiler olarak kullanmışlardır. Mimari açıdan Mezopotamya’nın en gelişmiş medeniyeti Babiller olmuşlardır.

ELAM • Elamlıların tarih sahnesine çıkışlarına ilişkin ilk yazılı bilgiler, İO 2450 yıllarına tarihlenen

ELAM • Elamlıların tarih sahnesine çıkışlarına ilişkin ilk yazılı bilgiler, İO 2450 yıllarına tarihlenen Sümerce çivi yazılı belgelerden elde edilir. Ancak Susa’da yapılan kazılarda İÖ 4. bin yılın ilk yarısından İÖ 7. yüzyıla kadar süren bir yerleşme saptandı. İÖ 2350’de Akkatlı Sargon, Elam’ı ülkesine kattı. Daha sonra sırasıyla Gutiler, 111. Ur Hanedanı ve Larsa hanedanlarının egemenliğinde kalmakla birlikte İÖ 2030’dan 13. yüzyılın başına kadar Elamlıların zaman bağımsız kaldıkları da görülür. Uzun yıllar Kasitlerin egemenliğinde kaldıktan sonra Kasitlerin yıkılışıyla (İÖ 1155) birlikte Babil’de II. İsin Hanedanı egemenliği ele geçirirken Elamlılar da bir kez daha bağımsızlıklarını kazandılar.

KASSİTLER • İÖ 1680 1160 arasmda Zagros Dağları’ndan Mezopotamya’ya inerek devlet kurmuş topluluktur. III.

KASSİTLER • İÖ 1680 1160 arasmda Zagros Dağları’ndan Mezopotamya’ya inerek devlet kurmuş topluluktur. III. Ur Hanedanı ve Eski Babil Devleti döneminde önceleri atlarını satmak, asker ve işçi olarak çalışmak için Mezopotamya’nın Babil Bölgesi’ne geldiler. Zamanla büyük gruplar halinde bugün Irak’ın Kerkük Ovası yakınlarında Süleymaniye yöresine yerleştiler. Yırtıcı ve vahşi bir dağ topluluğu olmaları nedeniyle, burada yaşayan ve uygar bir toplum olan Babillileri rahatsız etmeye başladılar. • Bunun üzerine Babilliler güç kullanarak Kassitleri Kerkük’ün batısına sürdüler. Mezopotamya’daki karışıklıklardan yararlanarak Gandaş adlı bir önderin çevresinde birleştiler ve Mezopotamya’ya saldırarak Babil Bölgesi’ni ele geçirdiler ve Babil Kenti’ni başkent yaparak 6 yüzyıl sürecek olan bir devletin temellerini attılar. • Gandaş’tan sonra gelen Kassit krallarının sırası ve etkinlikleri tam olarak bilinmemektedir. Adları ve saltanat yılları bilinenler şunlardır: I. Agum (22 yıl), I. Kastilayaş (84 yıl), II. Kastiliyaş (22 yıl). Arada ortaya çıkan bir kral da II. Agum’dur. İÖ 16. yüzyılda bilinen krallar ise şunlardır: I. Burnaburiyaş, III. Kastilayaş, Ulamburiyaş, III. Agum. • Bu son kral hakkındaki bilgiler, Mısır Firavunu III. Amenhotep (Amenofis) ile çağdaş olması nedeniyle daha fazladır. Bu kral döneminde Kassitler bayındırlık etkinliklerine giriştiler, kanallar açarak sulamayı geliştirdiler. Dış ilişkilerde barışa önem verdiler.

MISIR ORTA VE YENİKRALLIĞI • Orta Krallık Dönemi, 2. Mentuhotep’in Mısır’da siyasal birliği yeniden

MISIR ORTA VE YENİKRALLIĞI • Orta Krallık Dönemi, 2. Mentuhotep’in Mısır’da siyasal birliği yeniden kurmasıyla başlar. Firavunlar bu dönemde devleti eyaletlere bölmüşler ve bu eyaletlere valiler atamışlardır. Asya ve Nübye sınırlarını korumak ve bu topraklarda ticari ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı seferler yapmışlardır. Yük taşıma aracı olarak eşeklerden faydalanan Mısırlılar Girit ile de ticari ilişki içine girmişlerdir. Bu dönemde Eski Krallık Döneminden farklı olarak köle ticareti yapılmıştır.

 • Bu dönemde Asyalı kölelerin sayısı çok fazladır. [Orta Krallık firavunları, ülkenin refah

• Bu dönemde Asyalı kölelerin sayısı çok fazladır. [Orta Krallık firavunları, ülkenin refah ve istikrarını yeniden düzenledi. Bunun devamında, sanat, edebiyat ve anıtsal yapı projelerinde bir canlanış uyarılmış oldu. 2. Mentuhotep ve onunla başlayan 11. Hanedanlık, Mısır'ı Teb'den yönetti. Fakat tahtı yaklaşık MÖ 1. 985 civarında ele geçirerek 12. Hanedanlık'ı kuran vezir 1. Amenemhat, başkenti Feyyum Vahası'ndaki Itjtawy'ye taşıdı.

 • 12. Hanedanlık'ın firavunları, Itjtawy'den başlamak üzere giderek genişleyen bir bölgede tarımsal üretimi

• 12. Hanedanlık'ın firavunları, Itjtawy'den başlamak üzere giderek genişleyen bir bölgede tarımsal üretimi artıracak ileri görüşlü bir arazi ıslahı ve sulama düzenine giriştiler. Ayrıca işçiler, Delta'nın doğusunda, dıştan gelecek saldırılara karşı savunma amaçlı, "Hükümdarın duvarları" olarak adlandırılan bir savunma mevzii inşa ederken, ordu da güneyde, taş ve altın madenleri yönünden zengin Nibia'yı yeniden ele geçirdi.

 • Sağlamlaştırılmış olan askeri ve politik güvenlik, geniş tarımsal ve maden varlığı, bölge

• Sağlamlaştırılmış olan askeri ve politik güvenlik, geniş tarımsal ve maden varlığı, bölge nüfusu, sanat ve din sağlıklı bir biçimde gelişti. Eski Krallık'ın tanrılar konusundaki seçkinci tutumunun tersine Orta Krallık döneminde, kişisel dindarlığın dışa vurumunda bir artış yaşandı ve yaşam sonrasının demokratikleşmesi denebilecek tüm insanların bir ruhu olduğu ve ölüm sonrası tanrıları karşısında kabul görebileceği tarzında inanışlara yönelindi. Orta Krallık edebiyatı gelişmiş ve karmaşık konular benimsedi ve karakterler kendine güvenen, güzel konuşan tarzda , yazıldı. Kabartma ve insan yontularında ince ve özel ayrıntılar yakalandı ve teknik yetkinliğin doruklarına ulaştı.

 • Orta Krallık döneminin son firavunu 3. Amenemhat, özellikle madenlerde ve inşa işlerinde

• Orta Krallık döneminin son firavunu 3. Amenemhat, özellikle madenlerde ve inşa işlerinde yeterli işgücü sağlamak için Asyalı göçmenlerin Delta'ya yerleşmelerine izin verdi. Ancak bu iddialı inşaat ve madencilik faaliyetleri, dönemin sonlarına doğru Nil taşkınlarının yetersiz olması ile birleşince ekonomiyi fazlasıyla zorladı İkinci Ara Dönem'in sonlarına doğru, 13. ve 14. Hanedanlık yıllarında yavaş seyreden bir çöküşe yol açtı.

 • Bu gerileme döneminde yabancı Asyalı yerleşimciler Delta'da kontrolü ele geçirmeye başladılar ve

• Bu gerileme döneminde yabancı Asyalı yerleşimciler Delta'da kontrolü ele geçirmeye başladılar ve sonunda Mısır'da, Hikksoslar olarak iktidarı ele geçirdiler. [37] Göçebe bir Asyalı kavim olan Hiksoslar, Mısır’ın yabancısı olan ilk hanedanıydı. Hiksos Kralları'na Çoban Krallar denirdi. Mısırlılara göre daha ileri silah ve savaş tekniğine sahiptiler. Mısırlıları atlı savaş arabalarıyla tanıştırmışlardır. Thebes (Teb) kentinin yerli hükümdarı Ahmose onları Mısır’dan sürmüş ve böylece Yeni Krallığın kurucusu olmuştur.

 • Yeni Krallık Dönemi'nde I. Tuthmosis ile Mısır’ın dış politikası değişmiş ve Mısır

• Yeni Krallık Dönemi'nde I. Tuthmosis ile Mısır’ın dış politikası değişmiş ve Mısır emperyalist bir dış politika izlemiştir. Yani Krallık'ın firavunları, sınırların güvenliği ve komşularıyla ilişkileri güçlendirme yoluyla görülmemiş bir refah dönemi getirdiler. Fırat Nehri’nin ötesine geçen ilk Mısır Firavunu olan I. Tuthmosis'in torunu III. Tuhtmosis zamanında kuzeyde Suriye, güneyde ise Nubye içlerine kadar Mısır hakimiyeti altına alınmıştır.

 • Bu dönem egemenlik politikası kapsamında diğer devletlerle evlilik yoluyla bağlar kurulmuş ve

• Bu dönem egemenlik politikası kapsamında diğer devletlerle evlilik yoluyla bağlar kurulmuş ve vasal devletler oluşturulmuştur. Sonuçta bu firavunlar, Mısır'ın etkisinin yayıldığı alanda sadakati pekiştirdi ve bronz ve ağaç gibi dışarıdan getirilebilecek malların Mısır'a akışının sürmesini sağladı. Yeni Krallık firavunları, tanrı Amon'u yücelten ve ona tapıncı geliştiren büyük ölçekli inşaat işlerini Karnak merkezli olarak başlattılar. Hem hayali hem gerçek başarılarını yüceltmek için de anıtlar inşa ettiler. Kadın firavun Hatşepsut da taht üzerindeki iddiasını yasallaştırmak için bu tür propagandayı kullandı. . Somali Puntland'a yaptığı bir ticaret seferinin başarılarını, zarif bir anıtsal mezar tapınak, devasa bir çift dikilitaş ve Karnak'taki bir şapel'le anıtlaştırdı.

 • Kraliçe Hatşepsut ticari ilişkilere önem vermiş, Punt’a (Somali) gemiler göndererek Ümit Burnu’na

• Kraliçe Hatşepsut ticari ilişkilere önem vermiş, Punt’a (Somali) gemiler göndererek Ümit Burnu’na ulaşılmasını sağlamıştır. Bu ülkeden Mısırlılar değersiz mallar karşılığında değerli mallar almışlardır. Alınan malların listesi Hatşepsut Tapınak Duvarı'na yazılmıştır. Bu listede fildişi, abanoz, maymun, leopar derileri, köleler gibi maddeler yer alır. Bu başarılarına karşın yeğeni ve aynı zamanda üvey oğlu olan 3. Tuthmosis, kendi hükümdarlığının sonlarına doğru, belki de tahtı gasbetme girişimine misilleme olarak onun mirasını silmeye çalıştı.

 • MÖ 1. 279 civarında tahta çıkan ve Büyük Ramses olarak bilinen II.

• MÖ 1. 279 civarında tahta çıkan ve Büyük Ramses olarak bilinen II. Ramses, Mısır tarihindeki diğer firavunlardan daha çok tapınak, daha çok yontu ve dikilitaş inşa ettirdi ve daha çok çocuk sahibi oldu. Atılgan bir askeri lider olan II. Ramses, ordusunu Kadeş Savaşı'nda Hititler'in üstüne yürüttü. Kazanan tarafın belli olmadığı savaşın sonunda, tarihin ilk yazılı antlaşması MÖ 1. 258 tarihinde akdedildi. Ancak Mısır'ın zenginlikleri, özellikle Antik Libya'lılar ve Deniz kavimleri açısından bölgeyi istila için cazip bir hedef haline getirdi. Başlangıçta Mısır ordusu bu istila girişimlerini püskürtmeyi başardı. Ama sonunda Mısır, Filistin ve Suriye'nin kontrolünü kaybetti. Dış tehdidin etkisi, yolsuzluk, mezar soygunculuğu ve sivil huzursuzluk gibi iç sorunları ağırlaştırıcı yönde oldu. Teb'deki Amon tapınak kompleksi'ndeki yüksek rahipler, çok geniş ölçüde arazi üzerinde güç elde ettiler ve geniş bir servet topladılar. Öyle ki onların gelişen gücü, Üçüncü Ara Dönem boyunca tüm Mısır'a yayıldı.

MİNOS UYGARLIĞI • Girit Adası’nda M. Ö. 3000 1450 yılları arasında kurulan Minos Medeniyeti,

MİNOS UYGARLIĞI • Girit Adası’nda M. Ö. 3000 1450 yılları arasında kurulan Minos Medeniyeti, Avrupa’da ortaya çıkan ilk medeniyettir. (Aynı zamanda herhangi bir nehrin taşıma sahasında kurulmayan ilk medeniyettir). Minoslulardan geriye büyük sarayalar, güzel çömlekler, altın ve bronz işlemeler kaldı. Minos, Yunan efsanelerinden kayıp ve bereketli bir toprak parçası olarak geçmektedir. • Minoslular, dağlarla kaplı adalarında, yaygın bir biçimde zeytin, buğday ve asma yetiştirdiler. Dağ otlaklarında koyun sürüleri besleyip, balıkçılık yaptılar. Elde edilen ürünleri Mısır, Suriye ve Kıbrıs’a ihraç ettiler. M. Ö. 2000’de bu ticaretin yarattığı zenginlik, şehirlerin ve limanların gelişmesine olanak sağladı. • Buralarda Knossos, Mallia, Phaistos ve Zakros gibi görkemli saraylar inşa edilmişti. Bunlardan en büyüğü olan Knossos, 1900 yılında İngliz arkeolog Arthur Evans tarafından keşfedildi

MİKEN UYGARLIĞI • Anadolu´dan M. Ö. 2000´de Yunanistan´a gelen Akalar tarafından kurulmuştur. Şehir devletleri

MİKEN UYGARLIĞI • Anadolu´dan M. Ö. 2000´de Yunanistan´a gelen Akalar tarafından kurulmuştur. Şehir devletleri halinde yaşamışlardır. En önemli şehirleri Miken´dir. Bu yüzden Miken Medeniyeti diye anılır. • Akaların siyasi tarihinin en önemli olayı Truva Savaşları´dır. Boğazların egemenliği için Mikenlilerle Truvalılar arasında yapılmıştır. Truva Savaşları tarihte ilk defa boğazlar sorununu ortaya çıkarmıştır. Homeros´un İlyada adlı eserinde bu savaşlar anlatılır. Önemli mimari eserleri Miken ve Tirins Şatoları´dır. Miken Uygarlığı, Dorlar tarafından yıkılmıştır.

FENİKE UYGARLIĞI • Fenikeliler ya da Fenike Uygarlığı(Phoiníkē), eski çağlarda yaşamış Sami ırkından Akdenizli

FENİKE UYGARLIĞI • Fenikeliler ya da Fenike Uygarlığı(Phoiníkē), eski çağlarda yaşamış Sami ırkından Akdenizli bir kavim. Kendilerini Kenaniler adıyla zikrettikleri sanılmaktadır. Fenikelilerin kendi dillerinde kendilerine ne ad verildiği tam olarak bilinmemektedir Hititler gibi ama “Kenaani” olduğu tahmin edilmektedir. Kenaani İbranice de “tüccar” anlamına gelir ki herhalde Fenikeliler’i en iyi anlatan kelimelerden biridir. Doğusunda Lübnan Dağları, batısında Doğu Akdeniz kıyıları, güneyinde Ras Nakura Burnu, kuzeyinde Asi Irmağı bulunan alanda yaşayan Fenikeliler, denizci olduklarından Orta Doğudan Batı Akdeniz kıyılarına kadar yayılmışlardır

ERKEN DEMİR ÇAĞI

ERKEN DEMİR ÇAĞI

Medler • Medler’in tarihsel kaynaklarda en eski anlatımına Asur Kralı olan III. Şalmaneser döneminde

Medler • Medler’in tarihsel kaynaklarda en eski anlatımına Asur Kralı olan III. Şalmaneser döneminde rastlanmaktadır. Medler bu dönemde Babiller ile ittifak kurarak Asurluları yenmişlerdir. İran toprakları üzerinde hüküm süren Medler, M. Ö 6. yüzyılda Anadolu topraklarından Afganistan’a kadar geniş topraklara hükmetmişlerdir. • İmparatorluk, M. Ö 550 yılında Büyük Kiros’un büyükbabası Kral Astiages tarafından yenildikten sonra Ahameniş İmparatorluğu ile birlikte hükümdarlığını sürdürmüştür. Fakat Ahameniş İmparatorluğunun M. Ö 330 yılında Büyük İskender tarafından fethinden sonra Med bölgesi, Makedonyalı komutan Peyton’un emrine bırakılmıştır. Bölgenin kuzeyi ise Ahameniş komutanı olan Atropat’ın emrine bırakılmıştır. Büyük İskender’in ölümünün ardından bölgeni güneyi Selevkos İmparatorluğu topraklarına; kuzeyi ise komutan Atropat yönetiminde bağımsız Atropatena devletine bırakılmıştır. Medler; Azerice Midiya, Farsça Madha isimleri ile de anılmaktadır.

PERSLER • Anadolu’daki iki büyük güç olan Lidya ve Med devletleri arasında beş yıl

PERSLER • Anadolu’daki iki büyük güç olan Lidya ve Med devletleri arasında beş yıl boyunca süren savaşın son bulması üzerine, M. Ö. 585 yılında her iki güç arasında Kızılırmak sınır olarak kabul edilmiş ve bunun üzerine Amasya Pers egemenliğine kadar Medlerin sınırları içerisinde kalmıştır. • Kısa süren Med egemenliğinden sonra Amasya, M. Ö. 547/46 tarihinde Pers İmparatorluğu'nun kurucusu Kyros’un Lidya kralı Kroisos’u yenmesi üzerine Anadolu’nun büyük çoğunluğu gibi Pers idaresi altında kalmıştır. • Persler, fetihler yoluyla egemen oldukları yerleri toplam yirmi satraplık halinde taksim ederek buralara birer genel vali atamışlardır. Bu genel valiler, tacın muhafızı anlamına gelen satrap sözcüğü ile adlandırılıyordu. Bu dönemde Amasya yaklaşık iki yüz elli yıl boyunca Kapadokya Satraplığı olarak bilinen bölgenin doğu sınırları içerisinde kalmıştır. • Bu dönemde, Sardes’ten başlayan ve Susa’da son bulan Kral Yolu güzergahının belli bir kısmı Amasya’nın da içinde bulunduğu Yeşilırmak Ovası'nda geçmektedir.

Frigler • Frigler önce Bitinya bölgesine yerleştiler ve M. Ö. 12. M. Ö 7.

Frigler • Frigler önce Bitinya bölgesine yerleştiler ve M. Ö. 12. M. Ö 7. yüzyıllar arasında Orta Anadolu'nun batısına egemen oldular. Ama yeni göç dalgası Frigleri daha iç bölgelere itti. Frigler önce Sakarya Irmağı çevresine, ardından batıda Gediz ve Büyük Menderes’in yukarı vadileri ile doğuda Kızılırmak ve Tuz Gölü yöresine yerleştiler. Friglerin bir bölümü Burdur Gölü, Erciyes Yaylası ve Yeşilırmak vadisine kadar ilerlediler. • Batıda Gordion kentini başkent edinen asıl Frigler ilk kralı Gordios'tu. Frigler Urartularla birleşerek Asurlulara karşı savaştılar. En parlak dönemlerini M. Ö. 9. 8. yüzyıllarda yaşayan Frigler, Hitit topraklarının neredeyse tümünü ele geçirdiler. M. Ö. 7'de başa geçen Gordios'un oğlu efsanevi kral Midas, Asurlularla anlaşma yolunu seçti. Midas döneminde başkent Gordium’un yanı sıra Midas Kenti ve Pessinus de çok gelişmişti. • M. Ö. 7’lere doğru Kafkasya’dan Anadolu'ya giren Kimmerler, Frigler’in başkenti Gordium’a kadar ilerlediler. Kenti ele geçirerek yaktılar. Bu yenilgi karşısında Kral Midas’ın kendisini öküz kanı içerek öldürdüğü söylenir.

YENİ BABİLLİLER • M. Ö. 627 yılında Asur kralı Assurbanipal ve Babil kralı Kandalanu’nun

YENİ BABİLLİLER • M. Ö. 627 yılında Asur kralı Assurbanipal ve Babil kralı Kandalanu’nun ölümleri üzerine, bu dönemdeki Asur krallarının da zayıf lığını fırsat bilen, kökeni bilinmeyen Nabupolassar adında bir kişi, M. Ö. 626 yılında yeni Babil ya da Kalde sülâlesini kurdu. • Babilliler ile Asurlular, on yıla yakın, Babil ülkesi içinde savaştılar. • M. Ö. 16 yılında, Fırat boyunca ilerleyen Nabupolassar, Asur’un Mısır destekli ordusunu yenilgiye uğrattı. • 615 yılında Asur’a karşı yapılan seferlerde kenti almaya başarılı olamayan Babilliler ertesi yıl Medlerin de desteğiyle Asur’u ele geçirip yağmaladılar. Medler’le bir dostluk antlaşması imzalayan Babil, M. Ö. 12 yılında Medler’le birlikte Ninive’ye yürüyerek, kenti ele geçirdi. Bir kısım Asurlular’ın Harran’a kaçıp Mısır desteğiyle yaşamaya çalışmasına karşılık M. Ö. 09 yılında Asur direnişi tümüyle sona ermiştir. • 610 yılında bölgeye gelip Asurlulan desteklemeye çalışan Mısırlıları 605 yılında Babilliler bu bölgeden söküp atmıştır. Nabupolassar’ın en büyük oğlu veliahtı II. Nebukadnezzar komutasındaki bir Babil ordusu Hama bölgesinde Mısır ordusunu yok etmiştir. Bu seferle görevlendirdiği oğlu II. Nebukadnezzar Mısır kapılarına ilerledi. Ancak, babasının ölüm haberini duyunca, Babil’e geri dönüp, tahta çıkmıştır.

YUNANLILAR • Süs eşyaları ve Kralların hançerlerinin sivri kısmı demir madeninden yapılmıştır. MÖ. 15.

YUNANLILAR • Süs eşyaları ve Kralların hançerlerinin sivri kısmı demir madeninden yapılmıştır. MÖ. 15. yüzyılda Yunanistan’da demir madeni altın kadar pahalı ve değerli olmuştur. • Son arkeolojik çalışmalar sadece bu gelişme çizgisi hakkındaki bilgilerimizi değil fakat aynı zamanda Bronz Çağı’ndan Demir Çağı’na geçişin nedenlerine ilişkin görüşleri de değiştirmiştir. Son araştırmalar demirin MÖ 1. 800 dolaylarında Hindistan’da kullanıldığını göstermektedir. Afrika yerleşimlerinde ise bu tarih MÖ 1. 200 dolaylarına gelmektedir. Bütün bunlar demir işleme tekniklerinin sıradan bir buluş ve basitçe yayılmayla insan topluluklarına ulaştığı fikrini tartışmalı kılmaktadır. Bu bağlamda Demir Çağı’nın Avrupa’da kendini göstermesi, Antik Yakın Doğu’da, Antik Hindistan’da, Antik İran'da ve Antik Yunanistan’da Bronz Çağı Çöküşü’nün bir evresi olarak görünmektedir. Avrupa’nın diğer bölgelerinde ise Demir Çağı MÖ 8. Yüzyılda Orta Avrupa’da, MÖ 6. Yüzyılda Kuzey Avrupa’da başladı.

 • Nüfus hareketleri ve göçlerin MÖ 9. Ve 12. Yüzyıllar arasındaki durumu hakkında

• Nüfus hareketleri ve göçlerin MÖ 9. Ve 12. Yüzyıllar arasındaki durumu hakkında çok az bilgimiz vardır. Yine de önemli nüfus hareketleri olduğu bilinmektedir. Demir silahlı Dorlar’ın[18] Antik Yunanistan’ı istila etmelerinin Grek Karanlık Çağı’nın başlamasına neden olduğu düşünülmektedir. Çeşitli topluluklar Anadolu’da ve Antik İran’da Elam topraklarını ele geçirmiştir. Urartular, Armenyalı topluluklar tarafından topraklarından sürüldü ve Kimmerler, Meshetler, Kafkasya’dan Anadolu’ya göç ettiler. Orta Avrupa ile Karadeniz ve Kafkasya’nın kuzeyindeki halklar bu göçlerden etkilendiler ve demir kullanımını Keltler’e ulaştırdılar. Keltler ise Batı Avrupa ve Britanya Adaları’na yayılarak buradaki halklara demir işçiliğini tanıttılar.

 • Antik Yakın Doğu ve Grek dünyasında Demir Çağı’nın belirgin özelliği, Bronz Çağı

• Antik Yakın Doğu ve Grek dünyasında Demir Çağı’nın belirgin özelliği, Bronz Çağı Çöküşü ardından, diğer deyişle yaşanmasıdır. Bu istilalar bölgede büyük yerleşimlerin bir bölümüyle yakılıp yıkılmasına ve diğerlerinin de büyük ölçüde terk edilmesine yol açmıştı. MÖ 12. ve 11. Yüzyıllarda bu topluluklarının yeniden bir araya gelmesiyle Demir Çağı için bir zemin oluşmuştur. Bronz Çağı Çöküşü’yle Yunanistan, Anadolu ve Levant’da yaşanan bu geniş çaplı yıkımlar, ‘’Akdeniz Karanlık Çağı’’ olarak da bilinir. Akdeniz’in doğu yarısında Bronz Çağı’nın sonları ve Demir Çağı’nın başlarını belirleyen Bronz Çağı Çöküşü’nün bir sonucu olarak demir kullanımının bölge genelinde yayılması görece yavaş olmuştur. Yunanistan’da ise Grek Karanlık Çağı’nda demir silahlar alabildiğine yaygındı. Fakat bu konuda mevcut arkeolojik kanıtlarla uyumlu farklı açıklamalar vardır. Miken yerleşimleri ve civar bölgeleri MÖ 1. 200’den itibaren terk edilmeye ya da imha edilmeye başlamıştı. Miken Kültürü’nün özgün göstergeleri, örneğin Doğrusal B yazı dili gibi, MÖ 1. 050 dolaylarına gelindiğinde ortadan kalkmıştı. Dolayısıyla demir kullanımı Miken uygarlığı ile ilintili olmamıştır. Dorlar’ın demir silahlı olduğu biliniyor dolayısıyla Antik Yunanistan’a demir teknolojisi Dorlar’la gelmiştir.

ETRÜSKLER • Etrüskler, İtalya'nın Tiber ile Arno nehirleri arasında yer alan Etruria bölgesinde yaşamış

ETRÜSKLER • Etrüskler, İtalya'nın Tiber ile Arno nehirleri arasında yer alan Etruria bölgesinde yaşamış ve MÖ 6. yüzyıla dek varlığını sürdürmüş bir halk olup Antik Romalılar tarafından Etrusci veya Tusci adlarıyla tanımlanmışken Yunanlar Tyrrhen, Tyrsen diye tanımlamıştır. • Kendilerine Rasena diyen Etrüsk halkının bir kısmı ve kültürü zamanla Roma İmparatorluğu içinde erimiştir. Etrüskler İtalya'da dönemlerindeki diğer kavimlerden çok daha ileri bir uygarlık düzeyindeydiler. Roma uygarlığının, Etrüsk mitolojisindeki ilahlardan, hukukundan yol yapım tekniklerine kadar, kökünü hemen tümüyle Etrüsk uygarlığından almış olduğu günümüzde saptanmış durumdadır. • Etrüskler'in dini, Ciceronun değindiği gibi, vahyedilmiş bir dindi ve 12'li sistemi baz alan bir inisiyatik örgütlenmeleri vardı

FENİKELİLER • Tunç Çağı’nda bölgenin sakinleri Kenanlılar olarak anılırdı (Yeni Ahit’de de bu terim

FENİKELİLER • Tunç Çağı’nda bölgenin sakinleri Kenanlılar olarak anılırdı (Yeni Ahit’de de bu terim kullanılmıştır). • Demir Çağından sonra ise Fenikeliler adıyla bilinir oldular. • MÖ 1. bin yılın başlarından itibaren gelişim gösteren bölge kentleri giderek zenginleştiler ve Akdeniz’de koloni kentler kurdular (Batı Akdeniz’e yerleşen Fenikeliler Pön’ler olarak anılır). • Bölgenin önemli kentleri Tyre, Biblos, Ugarit ve Sidon’dur.

KARTACA • Kartaca Cumhuriyeti veya Kartaca İmparatorluğu veya Kartaca Hegemonyası veya basitçe Kartaca (Latince:

KARTACA • Kartaca Cumhuriyeti veya Kartaca İmparatorluğu veya Kartaca Hegemonyası veya basitçe Kartaca (Latince: Carthago), MÖ 814 yılında, Tunus yarımadasında kurulmuş olan bir Fenike kolonisi olan "Kartaca Şehri Devlet"idir. Bu şehir devletinin siyasi yönetim etki alanı MÖ 7. yüzyıldan MÖ 3. yüzyıl kadarki dönemde Kuzey Afrika sahillerinin büyük bir kısmını; İber yarımadasının sahillerinin büyük bir kısmını ve batı Akdeniz adalarını ihtiva etmekte idi

İLK DEMİR PARA-SİKKE • ikkenin ilk kez basımı Anadolu’nun batısında kurulan Lydia Krallığı tarafından

İLK DEMİR PARA-SİKKE • ikkenin ilk kez basımı Anadolu’nun batısında kurulan Lydia Krallığı tarafından basılmıştır. Arkeolojik kazılarda ele geçen buluntu sikkelerden de anlaşılacağı gibi ilk paranın sahipleri Anadolu’dur. Lidyalılardır. İlk basılan sikkeler altın ve gümüş karışımı elektron dediğimiz sikkelerdir. İlk sikkeler M. Ö. 6. yy da kısa sürede batı Anadolu’ya Akdeniz havzasına ve Ege bölgesine yayılmıştır. Bir sikkeyi incelediğimizde sikkeyi basan kişi veya devlet hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Lidya Krallığı tarafından basılan sikkelerin birçoğunda aslan betimlemesi vardır. Buradan çıkardığımız sonuç ise aslanın Lidya Krallığında önemli bir yere sahip olduğunu görmekteyiz. Lidya krallığı dışındaki devletlere baktığımızda ise her devlet kendine özgü simge, tanrıça betimlemesi, mitolojik kahramanlar gibi tasvirler sikke üstünde yer almaktadır.

HALLSTATT DÖNEMİ • Hallstatt kültürü MÖ 8. yüzyıl ile 6. yüzyıl arasında Orta Avrupa'da

HALLSTATT DÖNEMİ • Hallstatt kültürü MÖ 8. yüzyıl ile 6. yüzyıl arasında Orta Avrupa'da (Avrupa'nın erken Demir Çağı) etkili olmuş olan döneme verilen ad. Kendisinden önce (MÖ. 12 yüzyıl) bölgede etkili olan Urnfield kültüründen doğmuş ve kendisinden sonra Orta Avrupa'da gelişen La Tène kültürünün doğmasında etkili olmuştur. • 6. yüzyılda Hallstatt kültürü, batıda Champagne Ardenne'dan yukarı Ren ve yukarı Tuna boyunca doğuda Viyana çanağı ve Tuna ovasına kadar olan bölgede yer alıyordu. Bölgenin kuzey sınırları Main nehri, Bohemya ve küçük Karpatlar ile, güney sınırları ise İsviçre Platosu, Salzkammergut ve Aşağı Styria'ya kadar uzanır. • Kültür adını Avusturya, Salzburg'un güneydoğusundaki Salzkammergut'da göl kenarında bulunan Hallstatt köyünden almıştır. Kültür genellikle batıdaki Proto Keltler ve Keltler ile ve doğuda ise İliryalılar ile ilişkilendirilir.

GALATYA KRALLIĞI • Eskiçağ’ın Yunanlı ve Romalı yazarlarının eserlerinde barbar, göçebe ve savaşçı bir

GALATYA KRALLIĞI • Eskiçağ’ın Yunanlı ve Romalı yazarlarının eserlerinde barbar, göçebe ve savaşçı bir kavim olarak anlatılan Galatlar, Kuzey Avrupa kökenli Keltlerin (ya da Galler) bugünkü Türkiye topraklarına yerleşen grubunun adıdır. Onlar, İÖ 277 yılında kadın, çocuk, yaşlı ve hastalarıyla birlikte boğazlar yoluyla Anadolu’ya geçtiler. Anadolu’nun Ege Denizi kıyısı olan bölgelerinde yaklaşık on yıl yertsiz yurtsuz dolandılar. Bu arada eski Yunan kentlerine saldırıp, onları yağmaladılar, savaş vergisi ödemeye zorladılar. İÖ 268 yılında Seleukoslar (Suriye) kralı I. Antiokhos ile yaptıkları savaşta yenildikten sonra merkezi Ankyra (Ankara) ve Tavion (büyük Nefesköy) dolayları olmak üzere İç Anadolu’nun yukarı Kızılırmak havzasına çekilip oraya yerleştiler. • Yerleştikleri bu bölge adlarıyla, yani Galatia/Galatya olarak anıldı. İçinde yaşadıkları Hellenistik dünyada kendi dinlerine ve geleneklerine bağlı kalarak, komşu ülkelere saldırarak ya da krallıklarla savaşarak, bazı krallıklara paralı askerlik yaparak yaşamlarını idame ettiler. Çok üredikleri için nüfuslarını zamanla çok artırmış olan Galatlar, İÖ 1. yüzyılda Roma’ya bağımlı olan Galatya Krallığı’nı kurdular. Aynı yüzyılın son çeyreğinde Galatya Krallığı, Romalılar tarafından Roma eyaleti (Galaya Eyaleti) yapılarak Roma İmparatorluğu’nun sınırlarına dâhil edildi. Bu kitap, sözünü etmiş olduğumuz Galatlar ve Galatya’nın yaklaşık 500 yıllık, siyasi, sosyal ve kültürel tarihini anlatmaktadır.

ETRÜSK İSTİLACILAR • MÖ Yedinci yüzyılın ikinci yarısında ise Etrüskler bölgede birlik sağlayıp Roma’ya

ETRÜSK İSTİLACILAR • MÖ Yedinci yüzyılın ikinci yarısında ise Etrüskler bölgede birlik sağlayıp Roma’ya kadar ulaşmışlardı. MÖ 616 yılında ise Etrüsk kökenli Tarquin sülalesi Roma’da yönetimi ele geçirmişti. Bu durum Roma’da Cumhuriyet’in kuruluşuna , yani MÖ 510 senesine kadar devam edecekti. • MÖ. Altıncı yüzyılda ise Etrüskler bölgede büyük bir güç oluşturmuşlardı. Roma yazarları da Etrüsklerin parlak zamanlarını tanırlar. Titus Livius Etruria için “ Tanta opibus Etruria erat ut jam non terras solum sed mare etiam per totam Italiæ longitidunem ab Alpibus ad fretum siculum fama nominis sui implisset / Etruria o kadar kudretli idi ki , yalnız karada değil denizde de , Alpler’den Messina Boğazına kadar , bütün İtalya boyunca şöhreti yayılmıştı. “ diye yazmıştır

 • Bu dönemler İtalya’da ve Roma’da Grek etkisinin en yoğun olduğu dönemlerdir. İşte

• Bu dönemler İtalya’da ve Roma’da Grek etkisinin en yoğun olduğu dönemlerdir. İşte bu dönemde Grek kültürü bölgeye tam olarak nüfuz edebilmiştir. • MÖ 550 yılı civarında Roma büyük bir Etrüsk şehri görünümünü almıştı. Arkeolojik veriler de bunu desteklemektedir. Bu dönem Roma sanatı Toscanyalı bir karakter almıştı ve yazıtlardan anlaşıldığı kadarı ile Latince’nin yanında Etrüsk dili de konuşuluyordu. Capitol’deki tapınak ise Etrüsk karakterinde idi. Şehir büyük bir refaha kavuşmuştu. Mezarlardan çıkan altın , gümüş , fildişi eserler , bulunan Grek eserleri , şehirciliğin , özellikle de lağım sisteminin gelişmiş olması bunun göstergelerindendir. • Etrüsklerin bu yayılma siyaseti kaçınılmaz olarak Grekler’le karşıya gelmelerine neden oldu. Aslında Etrüskler daha önce Korsika kıyılarında Grekler’le çatışmışlardı ve yeni bir savaş kaçınılmazdı. • MÖ 565 senesinde , Korsika’nın doğusunda , Etruria’nın tam karşısında Alalia şehri kurulmuştu. MÖ 545 senesinde ise Pers akınlarına dayanamayarak buraya kaçan Foçalılar Etruria için tehlike oluşturuyordu. Etrüskler bunun üzerine Grek yayılmasından endişe duyan Kartaca ile ittifak kurdular