NANTAI NVERSTES TOPLUMSAL SORUNLAR SOSYAL SORUN KAVRAMI ktisadi

  • Slides: 55
Download presentation
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ TOPLUMSAL SORUNLAR SOSYAL SORUN KAVRAMI İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi iisbf.

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ TOPLUMSAL SORUNLAR SOSYAL SORUN KAVRAMI İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi iisbf. nisantasi. edu. tr NİŞANTAŞI ÜNİVERS İTESİ ©

I. Hafta: SOSYAL SORUN KAVRAMININ DOĞUŞU • Sosyale ilişkin bir okumanın olabilmesi veya tamamen

I. Hafta: SOSYAL SORUN KAVRAMININ DOĞUŞU • Sosyale ilişkin bir okumanın olabilmesi veya tamamen sosyale yönelmiş bütüncül bir sorgulamaçözümleme faaliyetinin oluşabilmesi, ancak sosyalin, herhangi bir sebeple, bir problem olarak algılanması halinde mümkündür. • Bu tür bir algılama ise genellikle toplumsal düzen ve kurumların, bireye her zaman olduğundan daha farklı göründüğü, apaçık ve besbelli olanın meşruiyetini yitirdiği kriz dönemlerini ön koşul olarak varsayar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

SOSYAL SORUN KAVRAMININ DOĞUŞU • Sosyolojinin doğrudan böyle bir sürecin sonucu, ürünü, hatta bu

SOSYAL SORUN KAVRAMININ DOĞUŞU • Sosyolojinin doğrudan böyle bir sürecin sonucu, ürünü, hatta bu sürecin yarattığı alt üst oluşlara bir cevap olduğu rahatlıkla söylenebilir. • Yerleşik yapıların dağılması, her meşruiyetin tartışılır hale gelmesi, kentleşme, yoksulluk, göç, suç, alkolizm gibi bugün modernitenin olguları diyebileceğimiz süreçlerin baş göstermesi, en nihayetinde «sosyal sorun» kavramının doğmasına yol açar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Levent Ünsaldı ve Ercan Geçgin, Sosyolojiye Tarihi, Ankara: Heretik Yayıncılık, 2015. NİŞANTAŞI

KAYNAKLAR • Levent Ünsaldı ve Ercan Geçgin, Sosyolojiye Tarihi, Ankara: Heretik Yayıncılık, 2015. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

II. HAFTA: TOPLUMSAL SINIF VE EŞİTSİZLİK • Eşitsizlik insanlık tarihi kadar eskidir. Modern toplum

II. HAFTA: TOPLUMSAL SINIF VE EŞİTSİZLİK • Eşitsizlik insanlık tarihi kadar eskidir. Modern toplum eşitlik ve özgürlük temelinde inşa edilen bir toplum olmasına rağmen ekonomik ve toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıramamıştır. • Eşitsizliğin nedenleri, kaynakları ve biçimi toplumdan topluma farklılaşmaktadır. • Toplumsal tabakalaşma, insanların, gelir, zenginlik, güç, saygınlık, statü, yaş, toplumsal cinsiyet, ırk, etnik ve sınıf gibi belli eşitsizlikler temelinde hiyerarşik olarak farklılaşmasını ve derecelendirilmesini ifade etmektedir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA • Toplumsal tabakalaşma toplumun bir özelliğidir. • Toplumsal tabakalaşma süreklilik arz eder.

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA • Toplumsal tabakalaşma toplumun bir özelliğidir. • Toplumsal tabakalaşma süreklilik arz eder. • Toplumsal tabakalaşma evrenseldir. • Toplumsal tabakalaşmada ekonomik eşitsizlikler kadar sosyal ve kültürel dinamiklerin de rolü bulunmaktadır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

TOPLUMSAL SINIFLAR VE EŞİTSİZLİK • Toplumsal eşitsizlik, bireylerin, sosyal, siyasal ve kültürel yönden eşit

TOPLUMSAL SINIFLAR VE EŞİTSİZLİK • Toplumsal eşitsizlik, bireylerin, sosyal, siyasal ve kültürel yönden eşit olmamaları anlamına gelmektedir. Toplumsal olarak mülkiyet haklarının, ifade ve toplanma özgürlüğünden, sağlık, eğitim ve diğer birçok mal ve hizmetlere ulaşmada yaşanan eşitsizlikleri içerir. • Toplumsal sınıflar, meslek, gelir mülkiyet sahipliği gibi benzer ekonomik koşulları paylaşan geniş insan grupları olarak tanımlanabilir. • Toplumsal sınıf konumun belirleyen ekonomik kıstaslar, aynı zamanda kişinin eğitim düzeyi, toplum içindeki statüsü, yaşam tarzı ve sahip olduğu güç gibi diğer özelliklerle de ilişkilidir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Nadir Suğur, Sosyolojiye Giriş, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2009. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Nadir Suğur, Sosyolojiye Giriş, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2009. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

HAFTA 3: MARXÇI SOSYAL TEORİDE EŞİTSİZLİK ALGISI • Marx, toplumsal sınıflar arasındaki çatışmaların tarihin

HAFTA 3: MARXÇI SOSYAL TEORİDE EŞİTSİZLİK ALGISI • Marx, toplumsal sınıflar arasındaki çatışmaların tarihin motoru olduğunu, insanlık tarihinin sınıf çatışmalarının tarihi olarak okunabileceğine işaret eder. Marx’ın tarih anlayışı diyalektik materyalizme dayanır. • Marx’a göre toplumsal değişme, sınıflar arasındaki çatışmalardan kaynaklı bir üretim biçiminden diğerine geçiş sürecidir. • Marx, sınıfların ancak üretim ilişkilerinin, üretici kitleyle sömürü ilişkisi içindeki bir azınlık grup tarafından sömürülebilecek bir üretim fazlasını mümkün kılan farklılaşmış bir iş bölümünü gerektirdiği zaman ortaya çıkabileceğine işaret eder. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

SINIF KAVRAMI • Max Weber’de rasyonelleşme kavramı nasıl temel önemdeyse, «sınıf» kavramı da Marx’ın

SINIF KAVRAMI • Max Weber’de rasyonelleşme kavramı nasıl temel önemdeyse, «sınıf» kavramı da Marx’ın yazılarında büyük bir öneme sahiptir. • Tüm sınıflı toplumlar biri egemen diğeri tabi konumda iki antagonist sınıf arasındaki temel bölünme çizgisi etrafında şekillenir. • Marx’ın kullanımında sınıf, zorunlu olarak bir çatışma ilişkisi içerir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

ALTYAPI VE ÜSTYAPI İLİŞKİSİ • Marx’a göre, sınıflar, üretim ilişkileriyle toplumun geri kalan kesimi

ALTYAPI VE ÜSTYAPI İLİŞKİSİ • Marx’a göre, sınıflar, üretim ilişkileriyle toplumun geri kalan kesimi veya toplumsal üstyapı arasındaki temel bağlantı noktasıdır. Sınıfsal ilişkiler siyasal güç dağılımının ve siyasal organizasyonun ana eksenidir. • Marx’a göre, ekonomik ve siyasal güç yakın ilişki içindedir. Siyasal faaliyet biçimi üretim tarzıyla ve bu yüzden, piyasa ilişkilerinin ekonomideki önem derecesiyle yakından ilişkilidir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Anthony Giddens, Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori, İstanbul: İletişim, 2014. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ

KAYNAKLAR • Anthony Giddens, Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori, İstanbul: İletişim, 2014. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

IV. HAFTA: SAPMA SUÇ VE TOPLUM • Günlü dilde sapma, kabul gören bir yoldan

IV. HAFTA: SAPMA SUÇ VE TOPLUM • Günlü dilde sapma, kabul gören bir yoldan ayrılmak anlamına gelir ve belirli bir sosyal grubun beklentileri ve normlarına uygun olmayan eylemleri ifade eder. • Sapma ödüllendirilebilir, cezalandırılabilir ya da ne ceza ne de ödül olmaksızın öylece kabul edilebilir. Hiçbir toplumda bireyler normlardan sapma gösterenler ve onlara uyum gösterenler olarak sadece ikiye bölünmezler. Sapma kavramı, sadece bir yasayı çiğneyen uyumsuz davranışı anlatan suç kavramından çok daha geniştir. Bu nedenle sapma davranışı suç davranışlarını da kapsar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

SAPMA SUÇ VE ŞİDDET • Suç kelimesinin İngilizce karşılığı olan «crime» kelimesi Latince kökenlidir

SAPMA SUÇ VE ŞİDDET • Suç kelimesinin İngilizce karşılığı olan «crime» kelimesi Latince kökenlidir ve «yargıladım, karar verdim» anlamına gelen bir kökten türetilmiştir ve suçlama suçlu bulma anlamlarını ifade eder. Suç, tanımsal bir faaliyettir. Bazı davranışlar suç olarak tanımlandığı için suç kavramının varlığından söz edilebilir. • Sapma ve suçla yakından ilişkili diğer bir kavram şiddet ise bir canlıya ya da canlılar topluluğuna yönelik olarak fiziksel, sosyal, psikolojik veya siyasal açıdan zarar vermek amacıyla zor kullanma olarak tanımlanabilir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

SAPMAYA İLİŞKİN TEORİK GELİŞMELER • Sapmaya ilişkin teorik gelişmeler temel olarak iki ana bölüme

SAPMAYA İLİŞKİN TEORİK GELİŞMELER • Sapmaya ilişkin teorik gelişmeler temel olarak iki ana bölüme ayrılabilir. Biyolojik ve psikolojik temelli yaklaşımlar ile sosyolojik temelli ve bireysen çok topluma odaklanan yaklaşımlar. • Sosyolojik yaklaşımlar, bireyden çok toplumsal süreçlere ve sapmanın oluşum sürecine odaklanmışladır. Bunlar; • İşlevselci Yaklaşım • Yapısal ve alt kültürler yaklaşımı • Sosyal kontrol yaklaşımı • Etkileşimci yaklaşım • Geleneksel ve Neo-Marksist Yaklaşım NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Nadir Suğur, Sosyolojiye Giriş, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2009. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Nadir Suğur, Sosyolojiye Giriş, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2009. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

V. HAFTA: PİERRE BOURDİEU: TOPLUMSAL YENİDEN ÜRETİM MERCİİ OLARAK OKUL • Bourdieu’ya göre okul,

V. HAFTA: PİERRE BOURDİEU: TOPLUMSAL YENİDEN ÜRETİM MERCİİ OLARAK OKUL • Bourdieu’ya göre okul, fırsat eşitliğini gözetmekten ziyade, toplumsal eşitsizliklerin yeniden üretilmesine ve liyakat egemen bir söylem aracılığıyla bu eşitsizliklerin meşrulaştırılmasına katkıda bulunmaktadır. • Pierre Bourdieu, Emile Durkheim gibi, okulu çağdaş toplumların önemli kurumlarından biri kabul ediyorsa da, bu, onun okulu ahlaki normların tedarikçisi olarak gören olumlu bakış açısıyla çelişmekte, aksine, eleştirel bir duruş teşkil etmektedir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

EĞİTİM KONUSUNDA EN İLTİMASLI TOPLUMSAL SINIFLARIN KÜLTÜREL İMTİYAZI • Bourdieu ve Passeron’a göre, akademik

EĞİTİM KONUSUNDA EN İLTİMASLI TOPLUMSAL SINIFLARIN KÜLTÜREL İMTİYAZI • Bourdieu ve Passeron’a göre, akademik başarıdaki toplumsal eşitsizlikler, servet farklarından çok kültürel farklara dayanır. Yazarların analizi bu noktada klasik Marksist analizden uzaklaşır. Üniversite öğrencilerinin, sosyal kökenleri ne kadar yüksekse o kadar zengin ve geniş bir malumata sahip olduklarını ortaya koyarlar. • En iltimaslı sınıflardan gelen üniversite öğrencileri, bir kültürel imtiyaza sahiptir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

EŞİTSİZLİKLERİN ÜRETİLMESİNDE OKULUN ROLÜ • Bourdieu ve Passeron, okulun fırsat eşitliğini teşvik ettiğini savunan

EŞİTSİZLİKLERİN ÜRETİLMESİNDE OKULUN ROLÜ • Bourdieu ve Passeron, okulun fırsat eşitliğini teşvik ettiğini savunan cumhuriyetçi liyakat egemen inancı sorgular. Aslında, öğrenciler arasında biçimsel bir eşitlik olduğu varsayımı, akademik kurumun var olan eşitsizliklere dikkat etmemesiyle sonuçlanmaktadır. • Okul, aslında öyle olmadıkları halde, öğrencilere kültürel anlamda eşitmiş gibi davranmaktadır. Farklılıkların farkına varmamaktadır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

EŞİTSİZLİKLERİN ÜRETİLMESİNDE OKULUN ROLÜ • Okul, tüm öğrencileri eşit bir şekilde değerlendirmek isteyerek, toplumsal

EŞİTSİZLİKLERİN ÜRETİLMESİNDE OKULUN ROLÜ • Okul, tüm öğrencileri eşit bir şekilde değerlendirmek isteyerek, toplumsal farkları yalnızca akademik farklar olarak kabul etmekte ve böylece okul başarı sıralamasını toplumsal bir hiyerarşiye dönüştürmektedir. Okulun bu davranışı ve eşitsizlikleri pekiştiren etkisi şöyle özetlenebilir: İmtiyazlıları daha imtiyazlı ve dezavantajlıları daha dezavantajlı kılmak için okulun eğitim müfredatında öğretme yöntem ve tekniklerinde ve değerlendirme kriterlerinde farklı toplumsal sınıflardan gelen çocuklar arasındaki kültürel eşitsizlikleri görmezden gelmesi gerekli ve yeterlidir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Anne Jourdain ve Sidonie Naulin, Pierre Bourdieu’nun Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları, Çev.

KAYNAKLAR • Anne Jourdain ve Sidonie Naulin, Pierre Bourdieu’nun Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları, Çev. Öykü Elitez, İstanbul: İletişim Yayınları, 2016. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

VI. HAFTA: ŞİDDET Genellikle suç olarak ortaya çıkan şiddet, erkekler arasında olduğunda, işlenilen suçun

VI. HAFTA: ŞİDDET Genellikle suç olarak ortaya çıkan şiddet, erkekler arasında olduğunda, işlenilen suçun açıklaması üzerinde yoğunlaşılmaktadır. • Erkekten kadına yönelik şiddete gelindiğinde ise yapılan şiddet farklı nitelik taşımaktadır. Bu tür şiddet durumunda özellikle ev-içi şiddet durumunda, artık bunun bir toplumsal cinsiyet sorunu olduğu araştırmalar açıkça ortaya koymaktadır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

TOPLUMSAL CİNSİYET VE ŞİDDET • 20. yüzyılın neredeyse yarısından fazla üzerinde durulmayan toplumsal cinsiyet

TOPLUMSAL CİNSİYET VE ŞİDDET • 20. yüzyılın neredeyse yarısından fazla üzerinde durulmayan toplumsal cinsiyet ve şiddet ilişkisi, 1970’lerden itibaren başlayıp ve günümüzde de gittikçe artarak tartışılan konulardan başlıca olanlarındandır. • Toplumsal cinsiyet ve şiddet ilişkisiyle ilgili olarak, toplumsal cinsiyetin kendisinin şiddet yaratan neden olması ve diğer tüm şiddet türlerinden farklı olarak toplumsal cinsiyete dayanan şiddet şeklinde ortaya çıkması söz konusudur. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

TOPLUMSAL CİNSİYETE DAYALI ŞİDDET • Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet henüz ortaya çıkmış ve geliştirilmekte

TOPLUMSAL CİNSİYETE DAYALI ŞİDDET • Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet henüz ortaya çıkmış ve geliştirilmekte olan bir terimdir. Esasen bu terim ilk olarak kadına yönelik erkek şiddeti anlamında kullanılmıştır. Kadın kelimesi hem cinsiyet olarak kadın bireyleri, hem de toplumdaki kadına ilişkin toplumsal cinsiyet rolleri için kullanılmaktadır. • Şiddet ister kamusal ister özel hayatta olsun bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya özgürlükten keyfi olarak yoksun bırakma dahil olmak üzere, kadınlara, fiziksel, cinsek veya psikolojik zarar veya acı verme sonucu doğuran veya bu sonucu doğurması muhtemel olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü şiddet eylemi anlamına gelmektedir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Yıldız Ecevit ve Nadide Karkıner, Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları,

KAYNAKLAR • Yıldız Ecevit ve Nadide Karkıner, Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2014. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

VII. WEBER’DE İKTİDAR VE İKTİDAR İLİŞKİLERİ • Weber bize karizmanın geleneğe bağlanmış dönemlerin büyük

VII. WEBER’DE İKTİDAR VE İKTİDAR İLİŞKİLERİ • Weber bize karizmanın geleneğe bağlanmış dönemlerin büyük bir devrimci gücü olduğunu bildirir. • Weber’e göre, otoritesine muhatap oldukları karizmanın sayesinde toplumlar alışageldikleri yaşam tarzlarını terk edebiliyor ve tarihin derinliklerinden kendilerine miras kalan algı dünyalarına yeni anlamlar yükleyebiliyorlar. • Karizmatik önderin telkin ettiği güven insanların gönüllerinde ve dolayısıyla, us-dışı yönlerinde yankılandığı içindir ki, toplum onun uğruna kendini değiştirmek dahil olmak üzere, her şeyi göze alabiliyor. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

GELENEKSEL OTORİTE • Geleneksel kaynaklara dayanan otorite ise, atalardan kalma asırlık geleneklerin kutsallığına ve

GELENEKSEL OTORİTE • Geleneksel kaynaklara dayanan otorite ise, atalardan kalma asırlık geleneklerin kutsallığına ve her daim geçerliliğine ilişkin bir inançtan besleniyor. • Bu adeta ezelden beri mevcut olan gelenekler uyarınca topluma egemen olan yönetenlerin meşru oldukları görüşünden ileri geliyor. • Bu bakımdan geleneksel otorite tipi mevcut olanla bir kopuşu temsil eden ve çoğu kez de bu kopuşu gerçekleştiren karizmatik otoriteyle tam bir zıddiyet içindedir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

YASAL-USSAL OTORITE • Yasal-ussal otorite, bir kişinin belirli bir amirinin ya da üstünün otoritesini,

YASAL-USSAL OTORITE • Yasal-ussal otorite, bir kişinin belirli bir amirinin ya da üstünün otoritesini, bu otoritenin yasalara uygun biçimde elde edildiği ve yine yasalara uygun biçimde kullanıldığı için meşru kabul ettiği anlamını taşıyor. • O halde, bulunduğu konuma, liyakati sayesinde erişmiş ve aklın ürünü olan ussal yasalarca saptanmış yönetmeliklere, örneğin kıdemine uygun bir biçimde çalıştığı bakanlığın ya da başka bir kurumun yöneticiliğini yapan kişi, astları gözünde otorite sahibi olacaktır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Max Weber, Meslek Olarak Siyaset, çev. Levent Özşar, İstanbul: Biblos Kitabevi Yayınları,

KAYNAKLAR • Max Weber, Meslek Olarak Siyaset, çev. Levent Özşar, İstanbul: Biblos Kitabevi Yayınları, 2017. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

VIII. HAFTA: VİZE • Vize Sınavı NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

VIII. HAFTA: VİZE • Vize Sınavı NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

IX. HAFTA: FOUCAULT VE İKTİDAR • Foucault’da iktidar kavramı, bilgi-iktidar ilişkisi, biyo-iktidar kavramı, disiplinci

IX. HAFTA: FOUCAULT VE İKTİDAR • Foucault’da iktidar kavramı, bilgi-iktidar ilişkisi, biyo-iktidar kavramı, disiplinci iktidar ve nüfusun biyo-politiği, • 19. yüzyılın en temel olaylarından biri, Foucault’ya göre, yaşamın, iktidar tarafından göz önüne alınmasıdır; başka bir deyişle, canlı varlık olarak insan üzerinde bir iktidar kurma, biyolojik olanın devletleştirilmesi denebilecek olan şeye götüren belirli bir eğilimin ortaya çıkmasıdır denebilir. • Foucault’ya göre, temeli 18. yüzyılın başlarında atılmış olan, insan bedeninin «anatomipolitiği» nin yerini, aynı yüzyılın sonlarında, artık insan türünün «biyopolitiği» nin aldığı görülür. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

BİLGİ-İKTİDAR İLİŞKİSİ • Genel anlamda, krallar ve generallerle ilgili anekdotların anlatılageldiği bir tarihsel süreçte

BİLGİ-İKTİDAR İLİŞKİSİ • Genel anlamda, krallar ve generallerle ilgili anekdotların anlatılageldiği bir tarihsel süreçte iktidar mekanizmalarından daha çok iktidarı elinde tutan kişilerin incelendiğini, buna bağlı olarak da iktidar ve bilgi arasındaki ilişkinin yeterincelenmemiş olduğunu öne süren Foucault, iktidarın bilgiye, bilginin de süreli iktidara sürekli eklemlendiği kanısını taşıdığını, iktidarın işleyişinin sürekli bilgi ürettiğini ve üretilen bilginin de sürekli iktidar etkilerine yol açtığını, bilgi ve iktidarın aracısız olarak birbirlerini içerdiklerini, kendisinin de bunu ortaya çıkarmaya çalıştığını açıklıkla dile getirir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

BİLGİ-İKTİDAR İLİŞKİSİ • Bilgi ile iktidar arasında bir çatışmanın bulunduğu, bilginin olduğu yerde iktidardan

BİLGİ-İKTİDAR İLİŞKİSİ • Bilgi ile iktidar arasında bir çatışmanın bulunduğu, bilginin olduğu yerde iktidardan söz edilmemesi gerektiği şeklindeki büyük Batı mitinin Platon’la birlikte başladığını öne süren Foucault, her bilginin ardından gelen şeyin bir iktidar mücadelesi olduğunu, yazdığı metinlerde göstermeye çalışan Nietzsche ile birlikte bu mitin yıkılmaya başladığını öne sürer. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Veli Urhan (der. ), Foucault, İstanbul: Say Yayınları, 2010. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Veli Urhan (der. ), Foucault, İstanbul: Say Yayınları, 2010. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

X. HAFTA: PIERRE BOURDIEU’DA ÇEŞITLENMIŞ EŞITSIZLIK GÖSTERGELERI, SERMAYELER VE HABITUS • Bourdieu’nun sosyolojisinde merkezi

X. HAFTA: PIERRE BOURDIEU’DA ÇEŞITLENMIŞ EŞITSIZLIK GÖSTERGELERI, SERMAYELER VE HABITUS • Bourdieu’nun sosyolojisinde merkezi bir önemi olan habitus kavramı, sosyolojideki temel karşıtlıkların (nesnelcilik/öznecilik, bütüncülük/bireycilik) ötesine geçmemizi sağlar. Bu kavramı Bourdieu icat etmediyse de, ona sosyolojinin kavramsal araçları arasında önemli bir yer kazandıracak yeni bir tanım veren o olmuştur. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

PİERRE BOURDİEU’NUN HABİTUS TANIMI • Pierre Bourdieu, habitus kavramına birçok tanım getirmiştir. Bunlardan en

PİERRE BOURDİEU’NUN HABİTUS TANIMI • Pierre Bourdieu, habitus kavramına birçok tanım getirmiştir. Bunlardan en meşhuru Le Sens pratique’te yer alır. Belli bir varoluş koşulu sınıfıyla ilişkilenen şartlanmalar habituslar üretir. Bunlar sürdürülebilir ve aktarılabilir eğilimler sistemleri, yapılandırıcı yapılar. Yani, amacın ve bu amaca ulaşmak için gerekli işlemlerin bilincinde olunduğunu varsaymadan, nesnel bir şekilde amaçlarına uyumlu olan pratikleri ve tasarımları oluşturan ve düzenleyen ilkelerdir bunlar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

HABİTUS VE SAĞDUYU • Habitusun iki boyutu vardır. Bir yandan, «dışsallığın içselleştirilmesi» dir. Sosyalleşme

HABİTUS VE SAĞDUYU • Habitusun iki boyutu vardır. Bir yandan, «dışsallığın içselleştirilmesi» dir. Sosyalleşme aracılığıyla sosyal dünyanın yapılarının içselleştirilmesine, başka bir deyişle, davranışları kısıtlayan sınırların içselleştirilmesine olanak sağlar. Diğer yandan, habitus, adetleri yaratan yapılandırıcı yapı rolü nedeniyle, içselliğin dışsallaştırılmasını sağlar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Anne Jourdain ve Sidonie Naulin, Pierre Bourdieu’nun Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları, Çev.

KAYNAKLAR • Anne Jourdain ve Sidonie Naulin, Pierre Bourdieu’nun Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları, Çev. Öykü Elitez, İstanbul: İletişim Yayınları, 2016. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

XI. HAFTA: YOKSULLUK KÜLTÜRÜ • Oscar Lewis, 1950’lerde Puerto Rico ve Mexico’da kent ve

XI. HAFTA: YOKSULLUK KÜLTÜRÜ • Oscar Lewis, 1950’lerde Puerto Rico ve Mexico’da kent ve kır yoksulluğu üzerine yaptığı iki çalışmasından hareketle, yoksulların bir yoksulluk (alt) kültüründe yaşadıkları ve bu kültürün onları toplumun geri kalan kesiminden ayırmakla kalmayıp, yoksulluğa mahkum ettiği tezini geliştirdi. Tarımcı köyler, gecekondular ve iç-kentlerde toplumun diğer kesimlerinden ayrışmış halde bulunan yoksullar, problemleri, engellemeleri ve dışlanmışlıklarını yenmek için, kendilerine has tutumlar, değerler ve davranışlar geliştirir ve eşitsiz bir toplumda kendilerine göre bir hayat tarzı tasarlayarak uyum sağlamaya çalışırlar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

YOKSULLUK KÜLTÜRÜ • Bu alt kültürü, genel anlamında, bir toplumsal örgütlenmemişlik karakterize eder: a.

YOKSULLUK KÜLTÜRÜ • Bu alt kültürü, genel anlamında, bir toplumsal örgütlenmemişlik karakterize eder: a. Bireysel düzeyde b. Ekonomik düzeyde, işsizlik, gizli işsizlik ve düşük ücretler c. Aile düzeyinde, kalabalık mahalleler ve kişisel mahremiyet yokluğu söz konusudur d. Topluluk düzeyinde; toplumun temel kurallarıyla bütünleşmede yetersizlik NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

YOKSULLUK KÜLTÜRÜ • Yoksulluk kültürü yoksulluğun müzminleşmesine yardımcı olur, bizzat yoksullar yoksulluğun devamına katkıda

YOKSULLUK KÜLTÜRÜ • Yoksulluk kültürü yoksulluğun müzminleşmesine yardımcı olur, bizzat yoksullar yoksulluğun devamına katkıda bulunurlar. Kadercilikleri kendini doğrulayan bir kehanet yaratır ve bu süreç «dışarıdan gelecek yardımlar bile» onların yoksulluktan kurtulmalarını engeller. Bu alt-kültür sadece toplumun sınıfsal yapısındaki değişikliklerle ortadan kaldırılamaz. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan Demiriz), Bursa: Sentez Yayıncılık, 2015. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

XII. HAFTA: ULRİCH BECK – RİSK TOPLUMU • Modern toplumlar risklerle doludur. Her gün

XII. HAFTA: ULRİCH BECK – RİSK TOPLUMU • Modern toplumlar risklerle doludur. Her gün geçmişte toplumların karşıya kaldıklarından çok daha büyük çapta kaza, hastalık ve büyük felaketler riskiyle yüzeyiz. Örneğin, AIDS, nükleer savaş, küresel ısınma ve uluslararası terörizm. • Farklı yazarlar risk kavramını post-modern toplumun tanımlayıcı özelliği olarak kullanmaya ve bu çerçevede bir sosyal ve siyasal bir değişme teorisi geliştirmeye çalışmışlardır. Bu alanda önde gelen şahsiyetlerden biri, Londra, Cardiff ve Berlin’de okuyan ve Alman hükümeti Gelecek Komisyonu’nda çalışan Alman akademisyen Ulrich Beck’tir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

RİSK TOPLUMU • Beck, yapıtı Risk Toplumu’nda, post-modern toplumun anlamakta kullanılacak bir çerçeve, bir

RİSK TOPLUMU • Beck, yapıtı Risk Toplumu’nda, post-modern toplumun anlamakta kullanılacak bir çerçeve, bir taraftan neo-Marksizm’i aşmaya ve liberal toplumsal değişme teorilerini canlandırmaya çalışırken, öte yandan görünüşte birbirleriyle bağlantısız ve ilişkisiz bir dizi olay ve faaliyeti –Çernobil ve BSE, HIV ve Üçüncü Dünya Borçları gibi büyük çapta olayları- feminizm, kitlesel tüketim ve sınıf mücadelesinin gücünü yitirmesi gibi sosyal ve siyasal hareketlerle ilişkilendirmeye çalışan yeni bir teorik çerçeve geliştirir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

RİSK TOPLUMU • Beck’e göre, modern birey kaotik bir dünyada varlığını sürdürebilmek için daha

RİSK TOPLUMU • Beck’e göre, modern birey kaotik bir dünyada varlığını sürdürebilmek için daha bilinçli, daha self-refleksif hale gelmek zorundadır. Hepimiz hem kendi eylemlerimiz hem de diğerlerinin eylemleri hakkında daha açık bir biçimde düşünmek, hem kendi eylemlerimizin hem de hükümetlerimizin eylemlerinin olası sonuçlarını daha fazla dikkate almak zorundayıs. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan Demiriz), Bursa: Sentez Yayıncılık, 2015. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

XIII. HAFTA: REX VE MOORE YERLEŞİM – TEMELLİ SINIFLAR • 1950’lerin sonu ve 60’ların

XIII. HAFTA: REX VE MOORE YERLEŞİM – TEMELLİ SINIFLAR • 1950’lerin sonu ve 60’ların başı ırk ilişkilerinin sosyal bilimlerde temel sosyal problem alanı olarak gelişimine tanık oldu. Amerika ve Avrupa’daki siyahlar ve etnik gruplar yoksulluk, ayrımcılık ve ön yargıya karşı protestolarını yükselttiler. • Rex ve Moore’un amacı gelişmiş sanayi toplumları kentlerindeki konut dağılımını, özelde etnik grupların niçin her zaman iç-kentin getto alanlarında kısılıp kaldıklarını, soyutlanmış ve ayrı gruplar olarak yaşadıklarını açıklamaktır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

YERLEŞİM – TEMELLİ SINIFLAR • Rex ve Moore konutlaşma ve ırk çatışması arasındaki ilişkiyi

YERLEŞİM – TEMELLİ SINIFLAR • Rex ve Moore konutlaşma ve ırk çatışması arasındaki ilişkiyi göstermeye çalıştı. • Rex ve Moore, insan ekologları gibi, Birmingham’daki konutlaşmanın en iç merkezi bir iş bölgesi ve arada bir geçiş bölgesi içeren, her biri farklı bir konut tipine, yerleşim temelli bir sınıf’a ve farklı bir hayat tarzına sahip üç ayrı halka tarafından kuşatılmış dairevi bir kalıp sergilediğini belirtir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

YERLEŞİM – TEMELLİ SINIFLAR • Beyaz sınıflar genellikle konut hiyerarşisinin tepesine çıkarken, siyah göçmenler

YERLEŞİM – TEMELLİ SINIFLAR • Beyaz sınıflar genellikle konut hiyerarşisinin tepesine çıkarken, siyah göçmenler geçiş bölgesinin alt sınıf gecekondularına kısılıp kalmışladır. Rex ve Moore bu ırksal ayrışmayı açıklamak için yerleşim-temelli sınıflar kavramını geliştirir. Onlar, geleneksel ve Marksist sosyologlar gibi mesleği veya üretim araçlarına sahipliği açıklayıcı bir değişken olarak kullanmak yerine, Weber’in sosyal sınıf yaklaşımını benimserler. Bu yaklaşıma göre, sosyal sınıf oldukça farklı piyasa konumlarına dayanır. Kişinin hayat tarzı ve statüsü sadece işi ve gelirine değil, yerleşim gibi temel güç ve zenginlik kaynaklarına da bağımlıdır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan Demiriz), Bursa: Sentez Yayıncılık, 2015. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

XIV. HAFTA: HABERMAS VE MEŞRUİYET KRİZİ • Meşruiyet krizleri fikri Alman filozof ve sosyolog

XIV. HAFTA: HABERMAS VE MEŞRUİYET KRİZİ • Meşruiyet krizleri fikri Alman filozof ve sosyolog Jürgen Habermas tarafından, daha büyük ve gelişen bir projenin olarak ve ilk kez Frankfurt Sosyoloji Okulundaki arkadaşlarının ortaya koydukları eleştirel teorinin daha yeni ve daha güncel bir yorumu olarak geliştirilmiştir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

MEŞRUİYET KRİZİ • Meşrulaştırma terimi bir yönetimin veya sosyal sistemin kendi varlığı ve gücünü

MEŞRUİYET KRİZİ • Meşrulaştırma terimi bir yönetimin veya sosyal sistemin kendi varlığı ve gücünü haklı çıkarmaya çalışma biçimini anlatır. Bütün yöneticiler kendi yönetimlerini meşrulaştırma, yönetme haklarını haklı gösterme ve otoritelerini halkın desteğini alma veya en azından rızasını kazanma aracı olarak kullanma ihtiyacı duyarlar: zira bunu yapmadıklarında büyük olasılıkla çökeceklerdir. Geleneksel toplumlar yönetimlerini meşrulaştırmak için mitoloji ve büyüye, Tanrı otoritesine başvurmuşlardır. Modern yönetimler ise, seçim sonuçlarına ve yazılı anayasaya yansıyan halk iradesini temsil ettiklerini iddia ederler. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

MEŞRUİYET KRİZİ • Habermas, modern kapitalist sistemde, her biri başka krizler zincirini ateşleyebilecek dört

MEŞRUİYET KRİZİ • Habermas, modern kapitalist sistemde, her biri başka krizler zincirini ateşleyebilecek dört olası kriz eğilimin belirler; ekonomik krizler ve rasyonalite, meşruiyet ve motivasyon krizleri. Tüm kapitalist sistem, adil bir güç ve servet dağılımını sağlamaktan ziyade, eşitsizlik ve sömürüyü artırmak için düzenlenmiş irrasyonel bir sistem olmasının yarattığı içkin çelişkilerle kalbura dönmüştür. O sürekli bir yönetim krizi içindedir ve sistem sadece bir alt-sistem bir diğerinin yetersizliğini telafi ettiğinde dengesini koruyabilir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan

KAYNAKLAR • Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan Demiriz), Bursa: Sentez Yayıncılık, 2015. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

ORTAK KAYNAKLAR • Giddens, Anthony (2014), Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori, İstanbul: İletişim. •

ORTAK KAYNAKLAR • Giddens, Anthony (2014), Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori, İstanbul: İletişim. • Jourdain, Anne ve Naulin (2016), Sidonie. Pierre Bourdieu’nun Kuramı ve Sosyolojik Kullanımları, Çev. Öykü Elitez, İstanbul: İletişim Yayınları, . • Slattery, Martin (2015), Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. Haz. , Ümit Tatlıcan ve Gülhan Demiriz), Bursa: Sentez Yayıncılık. • Weber, Max (2017), Meslek Olarak Siyaset, çev. Levent Özşar, İstanbul: Biblos Kitabevi Yayınları. • Urhan, Veli (2010), (der. ), Foucault, İstanbul: Say Yayınları. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©