Din nedir ne deildir Din Sosyolojisi n Din
- Slides: 67
Din nedir, ne değildir?
Din Sosyolojisi n Din sosyolojisi, dini kolektif ve sembolik bir olgu olarak görür. Yani bireysel değil, toplumsal ve kolektif niteliktedir. n Din sosyolojisi, inanç ve bilgiden çok, semboller ve ritüellerle ilgilenir. n Emile Durkheim’ın Dinsel Yaşamın Temel Biçimleri (1912) isimli eseri, din sosyolojisinin klasiklerinden biridir.
Din, kültürün en başından beri vardı n Dinsel pratikler ve inançlar, kültürün başlangıcına işaret eder. n Ölülerin belirli biçimlerde gömülmesi adeti, Neandertal topluluklarında vardı.
Modern toplumlarda n Modern toplumlarda bilimsel açıklamaların dinsel inanç ve pratikleri gerileteceği düşünülmüşse de, bu düşünce doğru çıkmamıştır. n Çeşitli konularda bilimsel açıklamaları ikna edici bulan insanlar da hayatın ve ölümün anlamı türünden varoluşsal sorular karşısında dinsel açıklamaları önemseyebilmektedirler.
Din ne değildir? n Din, tektanrıcılıktan ibaret değildir. n Din, ahlak değildir. n Din bir yaradılış kuramı olmadığı gibi, tarihsel gelişimi de açıklamaz n Din her durumda metafizikle özdeş değildir.
Din nedir? n Bütün dinler, bir dizi simge içerir. n Bu simgeler, bazı ritüellerle bağlantılıdır. n Bütün dinlerde tanrı yoktur ama ilahi varlıklar vardır.
Ritüeller n Dinle ilgili ritüeller çok n n çeşitlidir. Bunlar dans ve müziği içerebilir Bazı şeylerin yenmesi ya da tersine, yenmemesini içerebilir Belirli bedensel hareketleri içerebilir. Bütün bunlar, gündelik hayattaki benzerlerinden farklı bir havayla ve farklı bir biçimde gerçekleştirilirler.
Büyü ile dinsel ritüeller farklıdır n Büyü, genellikle bireyseldir ve olaylara/olgulara müdahaleyi amaçlar. n Dinsel ritüeller ise bireysel olabildiği gibi, topluluk tarafından da yerine getirilebilir. n Dinsel ritüellerde olaylara ve olgulara müdahale amacı varsa da, büyüdeki gibi doğrudan değil, ilahi güçlerin ikna edilmesi yoluyladır.
Geleneksel toplumlar n Geleneksel toplumlarda din, toplumsal hayatın merkezinde yer alır. n Profesyonel din adamlığı olmasa bile, dinsel (ve büyüsel) alanda yoğunlaşmış insanlar vardır. n Bunlardan en yaygını ve en iyi bilineni, şamanlardır.
Şaman n Şamanlık, orta ve kuzey asya kökenli bir inanç sistemidir. n Daha çok göçebe kandaş topluluklarda görülür. n Şaman, bu dünya ile öteki dünya arasında ilişki kurabilen, ruhlarla konuşabilen kişidir.
Totemcilik ve Animizm n Durkheim’a göre totemizm, dinsel yaşamın ilksel biçimidir. n Totem, klanın belirli bir bitki ya da hayvanla kurduğu törensel ilişkidir. n Bu ilişki sıklıkla totem hayvanı ya da bitkiyi yeme tabusunu da içerir.
Animizm n Canlı ve cansız doğal fenomenlerin toplumda ve insan hayatında bir takım sonuçlar doğuran ruhlarla donatılmış olduğu inancı.
Dinsel düşüncede “ilerleme” yoktur! n Şamanizm, totemcilik ve animizm bilinen en eski dinsel pratiklerdir. n Ancak eski olmaları, onların “basit” olduğunu göstermez. n Çeşitli antropolojik çalışmalar, totemci ya da animist toplulukların çok gelişkin ve karmaşık teolojilere sahip olabildiğini göstermiştir. n Ayrıca tektanrıcı dinlerin içinde de totemcilikten kalma semboller ve inançlara rastlanır.
Tek Tanrılı Dinler n Üç tek tanrılı dinin kökeni, aynı coğrafyadır: Ortadoğu n Bu dinlere “İbrahimi dinler” adı verilir. n Çünkü üçü de kendilerini aynı atadan türemiş sayarlar: Hazreti İbrahim’den.
Musevilik n Musevilik, en eski tek tanrılı dindir. İsadan Önce 1000 dolaylarında ortaya çıkmıştır. n Yahova, Mezopotamya’da yaşayan topluluklardan birinin savaş tanrısıydı. n Daha sonra evrilerek tanrıya dönüştü. n Musevilik, Yahudi topluluğuna özgü bir dindir, evrensel değildir.
Hıristiyanlık n Hıristiyanlık, Museviliğin pek çok yönünü benimsemiştir. n İsa da Kudüslü bir Yahudidir. n İsa'dan sonra üçüncü yüzyılda Roma’nın, resmi din olarak Hıristiyanlığı kabulünden sonra, hızla yayılmıştır.
İslam n İslam da Ortadoğu kökenlidir ve üç tek tanrılı dinin sonuncusudur. n İ. S. Yedinci yüzyılda ortaya çıkmış, bir kaç yüzyıl içinde hızla yayılmıştır. n Müslümanlar, diğer tek tanrılı dinlerin peygamberlerini de kabul ederler ancak, Müslümanlara göre Tanrı’nın iradesini en doğru temsil eden, son peygamber Hz. Muhammed’dir.
Uzakdoğu Dinleri n Uzakdoğu dinlerinin geçmişi tek tanrılı dinlerin üçünden de eskidir. n Bu dinler, yapısal olarak da farklıdır. n Hatta bunların din değil de inanç sistemleri olarak adlandırılması daha uygun olabilir.
Hinduizm n Hinduizm, altı bin yıldan daha uzun bir tarihe sahiptir. n Hint alt kıtasına özgüdür. Bu bakımdan Museviliği çağrıştırır. Ama ondan farklı olarak bir kurucusu ve bir kitabı yoktur. n Hinduizmin en belirgin inançlarından biri, reenkarnasyon inancıdır.
Samsara (Reenkarnasyon) ve Karma n Samsara, dünyadaki doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünü ifade eder. n Karma ise ruhun bu döngü içindeki hareketini düzenleyen prensiptir. n Bu döngüden kurtuluş, nirvanaya ulaşmakla olur. Yani mutlak sükunet, aydınlanma, kayıtsız şartsız özgürlük, en yüksek mutluluk.
Budizm n Budizmde Tanrı fikri yoktur. n Altıncı yüzyılda yaşamış Siddharta Gautama Sakyamuni’nin öğretilerine dayanır. n Buda, peygamber değil, aydınlanmış kişidir.
Taoizm n Taoizm, adını “yol” kavramından alır. n Kurucusu Çinli bir filozof olan Lao Tsu’dur. (MS 7. yüzyıl) n Tanrı fikri yoktur, bunun yerine bir tür mistik panteizm vardır. n Tao yaratıcı prensiptir ve canlı ve cansız bütün fenomenlerde görülür.
Konfüçyanizm n Konfüçyanizm de dinden çok bir ahlak sistemi olarak düşünülebilir. n Adını Çinli bir filozof olan Konfüçyüs’ten alır. n MS. 6. yüzyılda yaşayan Konfüçyüs, ideal bir toplumsal ve siyasal düzen tasarlar. n Bu düzenin esası, atalara ve geleneklere saygıdır.
Ateizm n Ateizm, tanrıtanımazlık demektir. n Yani, dinlerin hiç birini kabul etmediği gibi, tanrının varlığını da kabul etmeyenlere ateist denir. n Ateistleri tanrı fikrini kabul etmekle birlikte dinleri reddeden deistlerle karıştırmayın!
Dine ilişkin kuramlar n Dine sosyolojik açıdan getirilen yaklaşımlar, asıl olarak üç “klasik” kuramcıdan izler taşır: Marx, Durkheim ve Weber. n Bu üç düşünürün hiç biri dindar değildi ve dinin öneminin zaman içinde azalacağını düşünmüşlerdi. n Her üçü de dinin bir yanılsama olduğuna inanıyordu.
Marx n “Din, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz bir dünyanın ruhu, halkın afyonudur” n Marx’a göre din, insanın kendine yabancılaşmasının bir sonucudur. Esas olarak, ideolojidir ve eşitsizlikleri meşrulaştırmaya yarar.
Feuerbach n Marx’ın din konusundaki görüşlerini etkilemiş olan Ludwig Feuerbach, dini kültürel gelişme sırasında insanın ürettiği değerlerin ve düşüncelerin Tanrıya mal edilmesi anlamına geldiğini söyler. n Bu anlamda din, insanın kendine yabancılaşmasıdır.
Durkheim n Durkheim, dini toplumsal işlevi açısından değerlendirir. n Totemciliği dinin “ilk” ya da en yalın biçimi olarak ele almıştır. n Totem, topluluğun simgesidir ve temel değerleri temsil eder. n Yani aslında topluluk, kendi varlığına tapmaktadır.
Ritüeller n Durkheim, dinsel ritüellerin toplumsal bağlılığı sağladığını söyler n Bunlar sadece ibadetle ilgili ritüeller değildir; evlilik, doğum, ölüm gibi olaylarda da dinsel ritüeller yapılır ve bunlar, grup dayanışmasını artırıcı etki yapar. n Durkheim’a göre küçük geleneksel topluluklarda din, yaşamın her alanına nüfuz etmiştir.
Modern toplumda n Durkheim, modern toplumda dinin öneminin azaldığını ileri sürer. n Ona göre modernlik ilerledikçe bilimsel açıklama dinsel açıklamanın yerini alacak, ritüeller insanların yaşamında giderek daha küçük bir yer kaplayacaktır. n Durkheim, “eski tanrılar öldü” derken ilahi güçleri ya da tanrıları içeren dinlerin önemlerini kaybedeceklerini kasteder.
Weber n Max Weber, pek çok farklı dinsel pratiğe ilişkin çalışmalar yapmıştır. n Bunlar arasında Hinduizm, Taoizm, Budizm ve Musevilik de vardır. n Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu (1904) isimli eseri, dinle ekonomi arasındaki ilişkiyi ortaya koyar.
Dinin işlevi n Max Weber dinin her koşulda eşitsizlikleri meşrulaştırma işlevi yoktur- bu anlamda Marx’tan farklı düşünür. n Ona göre bazı örneklerde din, toplumsal değişime ilham vermiştir. n Örneğin Kalvinistlerin kapitalizmin gelişiminde önemli bir yerleri vardır.
Kalvinizm n 16. yüzyılda yaşayan bir hukukçu ve teolog olan Calvin, katolikliğin yenilenmesi gerektiğini söyleyen bir reformcuydu. n Kutsal metnin içeriğinin toplumsal hayatın düzenlenmesinde belirleyici olması gerektiğini savunmuş, bu anlamda din ile ahlak arasında bir özdeşlik önermiştir.
Doğu dinleri n Weber’e göre doğu dinleri, kapitalizmin gelişiminin önünde engeldir. n Örneğin Hinduizm, bir “öteki dünya” dinidir. Maddi dünyayı kontrol etmeye ilişkin bir iddiası yoktur. n Benzer biçimde, Konfüçyanizm de değişimi ve dünyanın denetimini değil, geleneğin sürdürülmesini ve uyumu öne çıkarır.
Değerlendirme n Sosyolojinin “kurucu babaları”nın üçü de dini farklı boyutlarıyla ele almıştır n Marx ideolojik boyutunu, Durkheim toplumsal dayanışma işlevini, Weber ise ekonomi ile ilişkisini ortaya koyar. n Bu nedenle, kendilerinden sonra dini inceleyen sosyologlar, bu üç yaklaşımı da kullanmışlardır.
Dinsel örgütlenme n Bütün dinlerde geniş ya da dar bir cemaat vardır. Ancak cemaatin örgütlenme biçimi farklılık gösterir. n Örneğin Weber ve Ernst Troelsch’in kilise/tarikat ayrımı, önemli bir kategorileştirmedir. n Onlara göre kilise geniş ve katı bir yapıdır. . Tarikat ise daha gevşektir ve genellikle bir kiliseye karşı protesto hareketi olarak başlamıştır. n Kiliseler daha muhafazakârdır, daha belirli bir bürokrasileri ve hiyerarşileri vardır. Tarikatların çoğunda resmi görevliler yoktur, tarikat mensubu olmak genellikle aileden devralınan değil, seçilen bir şeydir.
Mezhepler ve kültler n Bir başka kategorizasyon, Howard Becker tarafından yapılan mezhep/kült kategorizasyonudur. n Mezhep, tarikatın kurumsallaşmış halidir. Örneğin Kalvinizm doğduğunda asıl olarak bir protesto hareketi iken, zamanla bir mezhebe dönüşmüştür. n Kültler ise bir yanlarıyla tarikatlere benzerler ama daha gevşek ve geçici yapıdadırlar.
Kültler n Gevşek yapılı kültler, genellikle esin verici bir liderin etrafında oluşur. n Bireysel deneyimi öne çıkarır. n Bir külte resmen katılmak söz konusu değildir.
Değerlendirme n Bu kategorileştirme çabaları, Hıristiyanlık örneğinden yola çıktıkları için, başka dinlere uygulanmaları genellikle mümkün olmaz. n Örneğin katı bir bürokrasisi ve dinsel görevlileri olan Hıristiyanlığın aksine, İslamın pek çok yorumunda çok daha gevşek bir örgütlenme vardır. n Aynı şekilde, tarikatlar için de Hıristiyanlık tarihinden alınan örnekleri Batı dışı coğrafyalara uygulamak mümkün olmaz. Çünkü özellikle doğu dinlerinde, bu örneklerde görülen türden ateşli yandaşlıklar pek bulunmaz, başka inançlara hoşgörü yaygındır.
Kurumsal din/halk dini n Sosyologlar açısından önemli bir kategorileştirme de kurumsal din ile halk dini ayrımıdır. n Eğitimli sınıfların kitabi bilgilere ve tefsire dayalı dinsel pratikleri ile geniş halk kesimlerinin pratikleri arasında kategorik farklılıklar vardır.
Halk dini n Pek çok durumda, “yüksek dinin” gündelik ihtiyaçlar doğrultusunda yorumlanmasından doğan “halk dini”, genellikle ortodoks din adamları tarafından “boş inançlar yığını” olarak görülür ve tasvip edilmez.
Dünyada din mensupları 1993 Din Hıristiyanlar Müslümanlar Dini olmayanlar Hindular Budistler Ateistler Çin yerel dinleri Yahudiler Diğer % 33. 5 18. 2 16. 4 13. 5 6. 0 4. 3 2. 5 0. 3 5
Toplumsal cinsiyet ve din n Dinlerin büyük bölümü, hiyerarşik olarak örgütlenmiştir ve kadınların bu hiyerarşide bir yerleri olsa bile, bu yer en altlardadır. n Hıristiyanlıkta da diğer büyük dinlerde de görülen cinsiyet ayrımcılığı, yalnızca dinsel hiyerarşide değil, dinsel simgelerde, ritüellerde ve inançlarda da görülür.
Dinsel imgeler n Üç tek tanrılı dinin ikonografisinde en iyi bilinen figür, Meryem Anadır. n Meryem Ana’ya belirli inançlarda kutsallık atfedilse bile, kutsal üçlünün bir parçası değildir (Baba/Oğul/Kutsal Ruh)
Başkaldıran kadınlar n Elizabeth Cady Stanton, Kadının İncili’ni yazdığında (1895), Hıristiyanlığın eril tarihine de başkaldırıyordu. n Ona göre Tanrı kadınla erkeği eşit olarak yaratmıştı ve Kutsal Kitap da bunu böyle yansıtmalıydı. n Kitap, erkekler tarafından yazılmış olması nedeniyle cinsiyet ayrımcılığı yapmaktaydı.
İslamî Feminizm n 19. yüzyıldan başlayarak Müslüman kadınların da benzer yorumları ve başkaldırıları olmuştur. n Bu kadınlar da Kur’anın tefsirinin erkekler tarafından yapılmasının ayrımcılığa neden olduğunu söylerler.
Kadın imgeleri n Dinsel kadın imgeleri, iki temel tip üzerinde şekillenir: Müşfik ve yaratıcı ana tanrıça/Yıkıcı ve öngörülemez kadın
Dinsel örgütlerde kadınlar n Papa II. John Paul’ün 1994 tarihli mektubu: “Kilisenin kadınlara rahiplik ünvanı verme yetkisi yoktur ve bu hükme Kiliseye bağlı herkes kesinkes uymalıdır”
İslamiyette n İslamiyette Şii mezhebi dışında katı bir hiyerarşik örgütlenme yoktur. n Kadınların “din adamı” olmaları söz konusu değildir. Onların esas işi, anneliktir. n Elbette ki tarihte imamlık yapmış ya da ordu yönetmiş bazı istisnai kadınların varlığından söz edilir ancak “sıradan” kadınlar için bu tür işler uygun değildir.
Laiklik ve toplumsal değişme n Sosyolojinin “kurucu babaları”, dinin modern dünyada giderek ağırlığını kaybedeceğini öngörmüşlerdi. n Ancak böyle olmadı, tersine, kökten dinciliğin çeşitli biçimlerde güçlendiği görüldü. n Dolayısıyla, laiklik, toplumsal dönüşümün “doğal” bir bileşeni haline gelmedi.
Laikliğin anlamı n Laiklik, devletin dinler karşısında tarafsız olması ve devlet yönetiminde herhangi bir dini prensibin referans alınmaması anlamına gelir. n Ancak, genellikle göründüğünden daha karmaşık bir konudur. Çünkü dinsel pratik ve değerlerin sınırlarını çizmek, son derece güç bir iştir.
Yeni dinsel hareketler n Geleneksel inanç sistemlerinin güç kaybedeceği düşünülürken, yirminci yüzyılın ikinci yarısından başlayarak yeni din hareketlerinin ortaya çıktığı gözlenmiştir. n Bu hareketlerin ayırdedici niteliği, bireylerin kendi iradeleri ile katılmaları ve genellikle karizmatik bir lider etrafında toplanmalarıdır.
Farklı yaklaşımlar n Yeni dinsel hareketlerin kaynağını farklı biçimlerde yorumlayanlar vardır. n Bazılarına göre bunlar, laiklik sürecine bir tepkidir. n Bazıları ise geleneksel dinlerin tinsel boyutlarını yitirmeleri nedeniyle insanların yeni arayışlara girdiğini söylerler. n İstikrarsızlık ve belirsizlik karşısında ruhsal ihtiyaçların giderilmesi de yeni dinsel hareketlerin bir kaynağı olarak görülür.
Yeni Çağ Hareketi n “New Age” olarak adlandırılan yeni çağ hareketi, geleneksel inançların bazı ögelerini biraraya getiren, kişisel deneyime ve gelişime önem veren bir harekettir.
Scientology n Kaliforniya’da L. Ron Hubbard tarafından kurulan Scientology Kilisesi, bütün insanların ruhsal varlıklar olduklarını ama bu yönlerini ihmal ettiklerini ileri sürer. n Gerçek ruhsal kapasitesine kavuşan insanın olağanüstü yeteneklere sahip olacağını söylerler.
Aum Şhinrikyo n Japonya’da kurulan bir tarikat olan Aum Şhinrikyo tarikatı, 1995 yılında Tokyo metrosuna zehirli gaz vererek binlerce insanın yaralanmasına neden olmuştu.
El-Kaide n 11 Eylül 2001’de yaptığı uçak saldırısıyla adını duyuran El-Kaide, bu eylemi Müslümanlara yapılan zulümün cezası olarak adlandırmıştı.
Binyılcı hareketler n Binyılcılık olarak bilinen akım, çeşitli kollardan oluşur. n Kıyametten önce yaşanacak altın çağ fikrine dayalıdır. n Daha çok yoksul ve ezilen kitleleri etkisi altına alır. Çünkü topluca kurtuluşu vazeder.
Köktendincilik n Köktendincilik, asıl olarak, temel kutsal metinlere dönüşü ve bunların “gerçek” yorumuna ulaşma arzusunu ifade eder. n Köktendinciler için mümkün olan tek bir doğru yaşam vardır. Belirsizliğe ve farklı yorumlara yer yoktur. n Köktendincilik, görece yeni bir olgudur. Son otuz yıl içinde ortaya çıkmıştır.
İslam köktendinciliği n İslam köktendinciliğinin görünürlük kazanması, 1979 yılında, İran İslam Devrimi sırasında olmuştur. n Ancak fikri yapısının ve siyasal örgütlenmesinin daha eskiye gittiği bilinmektedir.
Tarihsel süreç n İslam köktendinciliğinin ortaya çıkışı, Batı ile ilişkilerin belirlediği tarihsel süreç içinde olmuştur. n Ondokuzuncu yüzyıldan itibaren Müslüman dünya, Batı karşısında yenilmiş ve ikincilleşmiştir. n Bu yenilgi duygusu ve rövanş isteği, köktendinciliğin ateşleyicisi olmuştur.
İran n 1979’daki devrim, son derece baskıcı ve sömürücü Şah rejimine karşı birleşen çeşitli siyasal ve toplumsal güçler tarafından gerçekleştirilmişti. n Ancak Ayetullah Humeyni liderliğindeki köktendinciler, farklı grupları hızla safdışı bıraktılar ve tek başlarına idareyi ele aldılar.
Günümüzde n Günümüzde, İslami köktendincilik yalnızca İran’da değil, Cezayir, Bosna, Pakistan gibi ülkelerde de güç kazanmıştır. n Ancak aynı zamanda, köktendinci yönetimlerin katılıklarını çok uzun zaman sürdüremediklerini, toplumun tepkisiyle bazı konularda yumuşamak zorunda kaldıklarını söylemek gerekir.
Hıristiyan köktendinciliği n Hıristiyan köktendincileri, “İncilin siyaset, hükümet, iş, aileler ve tüm insan ilişkileri için pratik bir kılavuz kitap olduğuna” inanırlar. n Bu nedenle de inançlarını yaymaya çalışırlar. n Örneğin ABD’deki “Ahlaki Çoğunluk” hareketi, köktendinci bir harekettir ve kürtajın yasaklanmasından okullarda ibadetin desteklenmesine kadar pek çok konuda kampanyalar yürütmüştür.
Yeni Hıristiyan Sağ n Yine ABD’deki Yeni Hıristiyan Sağ isimli örgüt, kürtaj kliniklerinin basılarak doktorların tehdit edilmesi, okullarda ibadet yasağının sürmesini destekleyen parlamenterlerin izlenmesi gibi etkinlikler gerçekleştirmektedir. n Bunlar, yeni bir “elit” yaratarak bunların medya, üniversiteler, siyaset ve sanatta önemli yerlere gelmelerini desteklemektedir.
Elektronik kilise n Köktendinciler her ne kadar geleneksel değerlerin ihyasını savunuyorlarsa da, çok aşırı uçlar dışında, genellikle teknolojinin nimetlerinden yararlanırlar. n Bunların başında da TV ve Radyo vaazları gelir.
Sonuç n Küreselleşme çağında kutuplaşmayı destekleyen köktendincilik, ister Hıristiyan ister Müslüman versiyonu olsun, şiddeti teşvik eder. n Dünya, daha önce olmadığı kadar küçülürken şiddetin teşviki, çok ciddi sonuçlara yol açabilir ve açmaktadır.
- Din sosyolojisi nedir
- Din halkın afyonudur
- Aile sosyolojisi nedir
- çalışma sosyolojisi nedir
- Turizm sosyolojisi nedir
- Meslekler sosyolojisi
- Din ve din anlayışı arasındaki farklar
- Din en 179
- Din nedir
- Temsil yöntemi nedir
- Adet ne demek din
- Remiscentele trecutului
- Problema turnurilor din hanoi
- Coliculii cvadrigemeni inferiori
- Laplace invers
- Penicilina inventator roman
- Abnt/nbr 10647
- Produse din materiale metalice
- Corectează propozitiile de mai jos
- Din 31 051
- Legea 270 din 2018 cu modificari
- Simbol kompressor
- Broasca testoasa din oltenia
- Harta fizica marea britanie
- Pilirea este
- Din en iso 8402
- Iso 8402
- Smid
- Portretul elevului de clasa pregatitoare
- Anotimpul iarna ppt
- Animale pe cale de disparitie
- Pap elemente
- Tamang proseso sa pagsulat ng pananaliksik
- Https://evaluarinationale.rocnee.eu/index.xhtml
- Legea 211/2011
- Treizeci si una de mere
- Din en 1627
- Piramida din pitesti
- Cum se numesc fisierele din excel
- Fisierele din excel se numesc
- Metoda horoscopului
- Jurnalul cu dubla intrare model
- Symbole flussdiagramm din 66001
- Tinatawag din itong eksaherasyon
- Manastiri din moldova
- Din 14530-25
- Omen 4435/2014
- Kommunikation skaber din organisation
- Funkrufnamen feuerwehr rlp
- Iso 6330
- Din-norm 33430
- Sang hvor du sætter din fod tekst
- Din en 12831 download
- Din 32736
- The five roots of usul ad-din
- Fiind baiet paduri cutreieram versuri
- Reactii fenoli
- Fang din by skolekonkurrence
- Din 1846-1
- Din en 1846-1
- Estados superficiales
- Enigma otiliei personaje
- Kantenzustände
- Tu esti o stea din carul mare
- Ontolojik delil nedir kısaca
- Hg 974 din 2004
- Din vde 0100 teil 701
- Din livelink