Genel Hukuk Esaslar 2015 Yrd Do Dr Nimet

  • Slides: 61
Download presentation
Genel Hukuk Esasları 2015 Yrd. Doç. Dr. Nimet Velioğlu

Genel Hukuk Esasları 2015 Yrd. Doç. Dr. Nimet Velioğlu

 • Sosyal Hayatı Düzenleyen Kurallar • • -Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Din Kuralları

• Sosyal Hayatı Düzenleyen Kurallar • • -Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Din Kuralları Hukuk Kuralları

 • Hukuk: Sosyal hayatı düzenleyen yaptırımı maddi olan kurallar bütünüdür.

• Hukuk: Sosyal hayatı düzenleyen yaptırımı maddi olan kurallar bütünüdür.

 • Yaptırım • Hukukun yap dediğini yapmama, yapma dediği yapma halinde karşılacak tepkidir.

• Yaptırım • Hukukun yap dediğini yapmama, yapma dediği yapma halinde karşılacak tepkidir. • Hukuk kurallarının yaptırımı maddi, diğer sosyal hayatı düzenleyen kuralların yaptırımı ise manevidir.

Yaptırım Türleri • • • Ceza Cebri İcra Hükümsüzlük Tazminat İptal

Yaptırım Türleri • • • Ceza Cebri İcra Hükümsüzlük Tazminat İptal

 • Ceza: Kanunun suç işleyen kişiye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır. Hapis cezaları, adli para

• Ceza: Kanunun suç işleyen kişiye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır. Hapis cezaları, adli para cezaları şeklinde çeşitlendirilebileceği gibi belli bir statü içinde bulunan kişilere hizmetle ve iç düzenle ilgili kurallara aykırı davranılması halinde uygulanan disiplin cezaları şeklinde de karşımıza çıkmaktadırlar.

 • Cebr-i İcra : Borcunu yerine getirmeyen bir kimseye borcunu yerine getirmeye zorlama

• Cebr-i İcra : Borcunu yerine getirmeyen bir kimseye borcunu yerine getirmeye zorlama şeklinde bir yaptırımdır.

 • Tazminat Hukuku aykırı olarak başkalarına verilen zararların karşılanması şeklinde yaptırımdır. Maddi ve

• Tazminat Hukuku aykırı olarak başkalarına verilen zararların karşılanması şeklinde yaptırımdır. Maddi ve Manevi tazminat olmak üzere iki çeşidi vardır.

 • Hükümsüzlük Bir hukuki işlemin kanunun öngördüğü şekilde yapılmaması veya kanuna aykırı olarak

• Hükümsüzlük Bir hukuki işlemin kanunun öngördüğü şekilde yapılmaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmamasıdır. Yokluk, tek taraflı bağlamazlık ve butlan (nisbi ve mutlak ) olamak üzere çeşittir.

 • İptal • Hukuk kurallarına aykırı olarak yapılmış bir idari işlemin yargı organları

• İptal • Hukuk kurallarına aykırı olarak yapılmış bir idari işlemin yargı organları tarafından ortadan kaldırılmasıdır.

Hukukun Dalları • Kamu Hukuku • Özel Hukuk • Karma Hukuk

Hukukun Dalları • Kamu Hukuku • Özel Hukuk • Karma Hukuk

Hukukun Kaynakları 1 - Yazılı Kaynaklar 2 - Yazısız Kaynaklar 3 - Yardımcı Kaynaklar

Hukukun Kaynakları 1 - Yazılı Kaynaklar 2 - Yazısız Kaynaklar 3 - Yardımcı Kaynaklar

Yazılı Kaynaklar Yazılı kaynaklar, devletin yetkili organları tarafından konulmuş olan bütün hukuk kurallarından oluşur.

Yazılı Kaynaklar Yazılı kaynaklar, devletin yetkili organları tarafından konulmuş olan bütün hukuk kurallarından oluşur. Anayasa Uluslararası Antlaşmalar Kanun Hükmünde Kararname Tüzük Yönetmelik Genelge, Emir ve Talimatlar Yazısız Kaynaklar Örf ve Adet Hukuku Yardımcı Kaynaklar İçtihatlar Doktrin

 • Anayasa: Hukuk düzeni piramidinde en üst sırada olan devletin temel organlarının (yani

• Anayasa: Hukuk düzeni piramidinde en üst sırada olan devletin temel organlarının (yani yasama, yürütme ve yargı organlarının) kuruluşunu ve işleyişini ve devlet karşısında vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini düzenleyen kurallar bütünüdür. • Anayasa bir kez yapıldıktan sonra kendi belirledikleri usûle göre değiştirilirler. Türkiye’de Anayasanın değiştirilmesi için değişiklik teklifinin Meclis tarafından üye tamsayısının beşte üç veya üçte iki çoğunluğuyla kabul edilmesi gerekir. Beşte üç çoğunlukla kabul edilmiş ise Anayasa değişikliği zorunlu olarak referanduma da sunulur. Üçte iki çoğunlukla kabul edilmiş ise Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı tarafından onaylanabilir veya referanduma sunulabilir

 • Kanun ; yasama organı tarafından yapılan, yazılı, genelve sürekli olan hukuki metinlerdir.

• Kanun ; yasama organı tarafından yapılan, yazılı, genelve sürekli olan hukuki metinlerdir. • Kanunların yapılış usulleri; kanunlar Bakanlar Kurulu ya da milletvekilleri tarafından önerilirler Bakanlar kurulu tarafından yapılan kanun önerisine kanun tasarısı , milletvekilleri tarafından yapılan kanun önerisine ise kanun teklifi denir.

 • Kanun tasarı ve teklifleri, İçtüzükte belirtilen usul ve esaslara göre TBMM tarafında

• Kanun tasarı ve teklifleri, İçtüzükte belirtilen usul ve esaslara göre TBMM tarafında görüşülürler. Görüşmeler kural olarak açıktır ve Tutanak Dergisinde tam olarak yayımlanır. • Görüşme safhasından sonra kabul safhası gelir. Bu safhada oylama yapılır. Kanunun kabul edilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda toplantıya katılanların salt çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gerekir. Örneğin 400 milletvekili toplantıya katılmış ise 280 kabul oyu, 100 ret oyu, 20 çekimser oy çıkmış ise kanun kabul edilmiş demektir. (Uyarı: Kabul oylarının sayısı 139’dan az olmamalıdır)

 • • • Bu şekilde TBMM tarafından kabul edilen kanunlar, Meclis Başkanı tarafından

• • • Bu şekilde TBMM tarafından kabul edilen kanunlar, Meclis Başkanı tarafından Cumhurbaşkanına gönderilir. Cumhurbaşkanı, 15 gün içinde, bu kanunu onaylarsa Resmi Gazetede yayımlar; onaylamazsa, bir defa daha görüşülmek üzere, 15 gün içinde TBMM’ne geri gönderir. TBMM geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, Cumhurbaşkanı artık bu kanunu tekrar geri gönderemez; Resmi Gazetede 15 gün içinde yayımlamak zorundadır. - Kanunlar çoğunlukla hangi tarihte yürürlüğe gireceklerini sondan bir önceki maddede belirtirler. Eğer bir ihtimal kanun, kendi yürürlüğe gireceği tarihi belirtmemiş ise, kanun, Resmi Gazetede yayımlandığı günü izleyen günden itibaren 45 gün sonra yürürlüğü girer. - Bu şekilde kabul edilip yayımlanan kanunlar anayasaya aykırı olmamalıdır. Kanunlar, Anayasaya aykırı ise, belli makamların başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenirler ve gerçekten aykırıysalar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirler. (Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. İktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanır)

 • • Kanun Hükmünde Kararname Kanun hükmünde kararnameler mevcut kanunları yürürlükten kaldırabilir; değişiklik

• • Kanun Hükmünde Kararname Kanun hükmünde kararnameler mevcut kanunları yürürlükten kaldırabilir; değişiklik yapabilir veya kanun konusu olmayan bir konuyu kanun gibi düzenleyebilir. Kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisinden veya doğrudan Anayasadan aldığı bir yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulunun belli konuları düzenlemek için çıkardığı ve kanun düzeyinde yer alan yazılı hukuk kurallarıdır. 1982 Anayasası düzeninde olağan ve olağanüstü olmak üzeri iki çeşit kanun hükmünde kararname vardır. aa) Olağan Dönem Kanun Hükmünde Kararnameleri. - Olağan dönemlerde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi Bakanlar Kuruluna aittir. Ancak Bakanlar Kurulu durup dururken kanun hükmünde kararname çıkaramaz. Bunun için öncelikle bir yetki kanunuyla Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki alması gerekir. Vatandaşların temel haklar ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevleri kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez. Kanun hükmünde kararnameler başbakan ve bütün bakanlar tarafından imzalanır ve Cumhurbaşkanı tarafından Resmî Gazetede yayımlanır. Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler ve aynı gün onay için Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulurlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin reddedeceği tarihe kadar kanun hükmünde kararname yürürlükte kalır. Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşüp kanun hükmünde kararnameyi onaylarsa, kanun hükmünde kararname kanuna dönüşür; reddederse, kanun hükmünde kararname, ret kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Yani o tarihe kadar yürürlükte kalmış olur. Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunun denetimi Anayasa Mahkemesi tarafından yapılır. b) Sıkıyönetim ve Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnameleri. - Sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerini çıkarma yetkisi normal bakanlar kuruluna değil, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna aittir. Bu tür Kanun hükmünde kararnameler çıkarılması için yetki kanuna ihtiyaç yoktur. Sıkıyönetim ve olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri konu sınırlandırmasına da tâbi değildir; temel hak ve hürriyetler dahil gerekli olan her konu bu tür kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenebilir. Bu kararnameler de Resmî Gazetede yayımlanır ve onay için Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin reddedeceği tarihe kadar kanun hükmünde kararname yürürlükte kalır. TBMM görüşüp kanun hükmünde kararnameyi onaylarsa, kanun hükmünde kararname kanuna dönüşür; reddederse, kanun hükmünde kararname, ret kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Yani o tarihe kadar yürürlükte kalmış olur. Sıkıyönetim ve olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin yargısal denetimi mümkün değildir. Yani bu tür kanun hükmünde kararnamelere karşı Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.

 • Tüzükler bir kanunun uygulanmasını göstermek ve emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı

• Tüzükler bir kanunun uygulanmasını göstermek ve emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır. Tüzük çıkarma yetkisi Bakanlar Kuruluna aittir. Tüzüklerin konusu “kanunun uygulanmasını göstermek” veya “emrettiği işleri belirtmek”tir. Tüzükler Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla çıkarılırlar. Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen tüzükler, Cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi Resmî Gazetede yayımlanır. Tüzüklerin yargısal denetimi Danıştayda yapılır.

 • • Yönetmelikler , Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını

• • Yönetmelikler , Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır. Yönetmelik çıkarmaya, Bakanlar Kurulu, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri (üniversite, belediye, KİT’ler, meslek kuruluşları, vs. ) yetkilidir. Yönetmeliklerin konusu, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin “görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak”tır. Tüzüklerin tersine yönetmelikler için belli bir şekil şartı getirilmemiştir. Tüzüklerin Danıştayın incelemesinden geçirilmesi şart olmasına rağmen yönetmelikler için böyle bir şart yoktur. Ayrıca yönetmeliklerin Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmaları da gerekmez (İstisnaen Bakanlar Kurulu yönetmelikleri Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmalıdırlar). Keza her yönetmeliğin Resmî Gazetede yayımlanması da şart değildir. Bakanlıkların yönetmelikleri ile kamu kuruluşlarının ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ülke çapında uygulanacak yönetmeliklerinin yargısal denetimi, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda yapılır. Kamu kurumu ile kamu kuruluşu niteliğindeki meslek kuruluşlarının belli bir yörede uygulanacak olan yönetmeliklerinin yargısal denetimi ise, o yerde bulunan genel görevli idarî yargı yeri olan idare mahkemelerinde yapılır.

 • • • Yazısız Kaynak: Örf ve Adet Hukuku Örf ve adet hukuku

• • • Yazısız Kaynak: Örf ve Adet Hukuku Örf ve adet hukuku “yazısız” kaynak olarak sınıflandırılır. Bunların kanun, tüzük gibi hukuk kurallarında olduğu üzere yazılı bir metni yoktur. Örf ve adet kurallarını Resmi Gazeteye bakarak tespit edemezsiniz. Toplum içindeki bir davranış kuralının örf ve âdet hukuku kuralı olarak geçerli olabilmesi için şu üç şartı yerine getirmesi gerekir: Bir kere, söz konusu davranışın çok eski zamanlardan beri sürekli olarak tekrarlanıyor olması gerekir. Buna örf ve âdetin maddî unsuru veya şartı denir. İkinci olarak, söz konusu o davranış biçimine uyulmasının zorunlu olduğu yolunda toplumda genel bir inanç doğmuş olmalıdır. Buna örf ve âdetin manevî unsuru veya “genel inanç” şartıdenir. Üçüncü olarak, ilk iki şartı gerçekleştiren bir davranış kuralının, hukukun kaynağı olabilmesi için hukuk düzeni tarafından tanınmış, hukuk düzeni tarafından desteklenmiş olması gerekir. Bu üçüncü hususa hukukîlik unsuru veyadevlet desteği şartı denir. Örneğin Türk Medenî Kanununun 1’inci maddesine göre, “kanunda uygulanabilir hüküm yoksa, hakim örf ve âdet hukukuna göre. . . karar verir”. İşte bu hüküm nedeniyle medenî hukuk alanında örf ve adet kurallarının hukukun kaynağı olduğu kabul edilmektedir. Keza Türk Ticaret Kanunun 1’inci maddesi de “hakkında ticari bir hüküm bulunmayan işlerde mahkeme ticari örf ve adete. . . göre karar verir” hükmü ile ticaret hukuk alanında örf ve âdet hukukunun geçerli olduğunu kabul etmektedir. Eğer bir örf ve adet kuralını hukuk düzeni tanımıyorsa, ona gönderme yapmıyorsa bu örf ve adet kuralı toplum içinde ne kadar yaygın olursa olsun hukukun kaynağı olamaz. Örneğin Türk Ceza Kanununda örf ve âdet hukukunu tanıyan, ona gönderme yapan bir hüküm yoktur. Dolayısıyla ceza hukuku alanında örf ve âdet geçerli değildir. B. YARDIMCI KAYNAKLAR Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi yazılı kaynaklar ve örf ve adet gibi yazısız kaynaklardan biri varsa, hakim bunlarla bağlıdır. Olan kuralı uygulamak zorundadır. Bu nedenle bu kurallar asli (asıl, esas) niteliktedir. Buna karşın hakimin önündeki meseleyi çözerken başvurduğu, doktrin içtihatlar gibi başka kaynaklar da vardır. Ancak hakim bu kaynaklardan sadece “yararlanır”. Bu kaynaklara uymak zorunda değildir. İşte bu kaynaklara bu nedenle “yardımcı kaynaklar” denir. Bunlar iki tanedir: 1. Doktrin (Bilimsel Görüşler) “Doktrin” veya “öğreti” de denen bilimsel görüşler, tartışmalı olan hukukî konularda hukuk bilim adamlarının ileri sürmüş oldukları, görüş, düşünce ve kanaatlerdir. Hakimler karar verirken bu görüşlerden de yararlanabilir. Ancak bunlar bağlayıcı değildir. Hakem arzu ediyorsa bunlardan istifade eder. 2. İçtihatlar (Yargı Kararları) İçtihat, mahkemeler tarafından verilen kararlardan çıkan hukuk kurallarıdır. Diğer bir ifadeyle, içtihat, başka mahkemeler tarafından örnek alınan bir mahkeme kararıdır. Hakimler karar verirken çoğunlukla, önündeki davadaki olaya benzer bir olay hakkında üst mahkemeler daha önce bir karar vermiş ise, o olay hakkında üst mahkemenin daha önce verdiği kararı örnek alarak karar verirler. İşte örnek alınan bu üst mahkeme kararı, “içtihat” teşkil eder.

Yargı Örgütü • Yargı; hukuk kurallarının bağımsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanması faaliyetidir. Anayasada

Yargı Örgütü • Yargı; hukuk kurallarının bağımsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanması faaliyetidir. Anayasada yer alan 3 yetkiden biridir. (Yasama-Yürütme-Yargı) • • • Ülkemizde yer alan yargı türleri; Anayasa Yargısı İdari Yargı Adli Yargı Askeri Yargı Mali Yargı

Anayasa Yargısı • Anayasa Mahkemesinin bu sıfatla baktığı işler ile Yüce Divan sıfatıyla gördüğü

Anayasa Yargısı • Anayasa Mahkemesinin bu sıfatla baktığı işler ile Yüce Divan sıfatıyla gördüğü işlerdeki faaliyetleri kapsayan yargı türüdür. • Anayasa Mahkemesi ; kanunların kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünü şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleyen, Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdade Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcıları, Cumhuriyet başsavcı vekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay başkan ve üyelerini görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatı ile yargılayan ve Anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getiren bir yüksek yargı organıdır. Ayrıca siyasi partilerin kapatılması hakkında davalara bakmak, siyasi partilerin mali denetimini yapmak, TBMM üyelerinin yasama dokunulmazlığı kaldırılmasına veya üyeliğinin düştüğüne ilişkin olayları da karara bağlamak görev tanımları içinde yer almaktadır.

Kuruluşu Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşmaktadır. • • • 3 üye Yargıtay'ın kendi üyeleri

Kuruluşu Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşmaktadır. • • • 3 üye Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca 2 üye Danıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca 1 üye Askerî Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca 1 üye Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca 3 üye Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca 4 üye üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından Cumhurbaşkanınca 2 üye Sayıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday içinden TBMM tarafından 1 üye baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden TBMM tarafından atanmaktadır.

 • • Anayasa Mahkemesine iptal davası açma hakkına; Cumhurbaşkanı İktidar ve Ana muhalefet

• • Anayasa Mahkemesine iptal davası açma hakkına; Cumhurbaşkanı İktidar ve Ana muhalefet partisi meclis grupları TBMM üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyeler sahiptir. Ayrıca ; herhangi bir mahkemede bir davaya bakılırken taraflardan biri uygulanmak istenilen kanunun, kanun hükmünde kararname hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunur ve mahkeme bu iddianın ciddi olduğu kanısına varırsa veya bizzat mahkeme uygulanacak kanun ya da kanun hükmünde kararnameyi Anayasaya aykırı görürse sorunu Anayasa Mahkemesine götürür. Anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karar kadar kararı geri bırakır. Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen düzenlemeler kararın resmi gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken durumlarda Anayasa Mahkemesi iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca açıklayabilir. Bu tarih kararın resmi gazetede yayımlandığı tarihten başlayarak 1 yılı aşamaz. Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş olan iptal kararı geriye yürümez İptal edilmiş olan kanun, kanun hükmünde kararname veya içtüzük hükümleri iptal kararının resmi gazetede yayımlandığı veya yürürlüğe gireceği güne kadar geçerli sayılır.

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru • • Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru, ülke içinde etkin olan

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru • • Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru, ülke içinde etkin olan tüm idârî ve hukukî süreçlerin tüketilmesinden sonra bireyler tarafından başvurulabilecek ikincil nitelikte bir yargı yoludur. Bireysel başvuru, kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerini kapsamaz. Bireysel başvuru, devletin kamu gücünün aktif ya da pasif oluşundan kaynaklanan hak ihlâllerini kapsamaktadır. Bu hak ihlâlleri, kamu gücü tarafından gerçekleştirilmiş ya da gerçekleştirilmemiş işlem ya da eylemler sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır. Kamu gücünün ihmâlleri de bireysel başvuru kapsamındadır. Zirâ kamu gücünün ihmâli sonucunda oluşacak hak ihlâlleri ve zararların ülke içindeki idârî ve hukuk yollarında çözüme kavuşturulamamış olması durumunda, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru söz konusu olabilecektir. Bireysel başvuru, Anayasa tarafından teminât altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerin yanısıra, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından imzâlanarak kabûl edilmiş olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamında yer alan insan haklarının gözetilmesini kapsamaktadır. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru, bir yönüyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde yapılan başvurulara benzerlik göstermektedir.

İdari Yargı • İdari makamların, idare hukuku alanındaki faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini

İdari Yargı • İdari makamların, idare hukuku alanındaki faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan bir yargı türüdür. • İdare Mahkemesi • Bölge İdare Mahkemesi • Vergi Mahkemesi • Danıştay (Üst derece Mahkemesi ) [Kanunda gösterilen bazı istisna hallerde ilk derece mahkemesidir]

Adli Yargı • Hukuk Yargısı (Hukuk Mahkemeleri ) • [Sulh Hukuk Mahkemesi , Asliye

Adli Yargı • Hukuk Yargısı (Hukuk Mahkemeleri ) • [Sulh Hukuk Mahkemesi , Asliye Hukuk Mahkemesi, Özel Kanunlarla Kurulan Diğer Hukuk Mahkemeleri-Ticaret M. , İş M. , İcra M. , Aile M. , Kadastro M. ] • Ceza Yargısı (Ceza Mahkemeleri) • [Sulh Ceza Mahkemesi, Asliye Ceza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemesi, Özel Kanunlarla Kurulan Diğer Ceza Mahkemeleri- Çocuk M. , Trafik M. ] • Yargıtay [Adli yargıdaki yüksek mahkemedir]

Askeri Yargı • Askeri Ceza Yargısı • Askeri İdari Yargı Mali Yargı Sayıştay

Askeri Yargı • Askeri Ceza Yargısı • Askeri İdari Yargı Mali Yargı Sayıştay

Dava Türleri • • Hukuk Davaları: Tespit Davası, Eda Davası, İnşa-i Davalar(Yenilik Doğuran Davalar)

Dava Türleri • • Hukuk Davaları: Tespit Davası, Eda Davası, İnşa-i Davalar(Yenilik Doğuran Davalar)

 • Eda Davası Eda davası, belirli bir şeyin verilmesi, yapılması veya yapılmaması için

• Eda Davası Eda davası, belirli bir şeyin verilmesi, yapılması veya yapılmaması için açılan davalardır. • Tespit Davası Bir hukuki durumun ya da olayın var olduğunu ya da var olmadığını belirleme amacına yönelik davalara tespit davası denir. Bir hukuki durumun veya olayın var olduğunun tespitine yönelik davalara müspet tespit davası; bir hukuki durumun veya olayın var olmadığına yönelik davaya da menfi tespit davası adı verilir. • Yenilik Doğuran Dava Bunlar daha önce varolmayan bir hukuki durum yaratmayı ya da varolan bir hukuki durumu değiştirmeyi veya ortadan kaldırmayı amaçlayan davalardır. Bu davalarda yargıcın verdiği karar, yenilik doğuran karardır. Çünkü yargıç kararı ile yeni bir hukuki durum doğar ya da varolan durum değişir yahut da ortadan kalkar.

 • Ceza Davaları: Kamu davası, Şahsi Dava (bu ayrım 2005 yılında kaldırılmıştır )

• Ceza Davaları: Kamu davası, Şahsi Dava (bu ayrım 2005 yılında kaldırılmıştır ) Hepsi ceza davası adı altında işlenmektedir.

 • İdari Davalar: İptal Davası, Tam Yargı Davası • İptal davası: İdare tarafından

• İdari Davalar: İptal Davası, Tam Yargı Davası • İptal davası: İdare tarafından verilmiş olup da şekil, yetki, sebep, konu ve amaç bakımlarından hukuka aykırı bir kararın ortadan kaldırılmasına yönelik olan ve idari yargı organlarında görülen davadır. • Tam Yargı davası: İdarenin aldığı kararlar veya yaptığı eylemler sebeiyle zarara uğrayan kişinin, zararını idareden alabilmesini sağlayan ve idari yargı organlarında görülen davadır.

Hukuk Kurallarının Uygulanması • • • Hukuk kurallarını 2’e ayırabiliriz: 1 -Emredici Kurallar 2

Hukuk Kurallarının Uygulanması • • • Hukuk kurallarını 2’e ayırabiliriz: 1 -Emredici Kurallar 2 -Yedek Kurallar 2 a-Tamamlayıcı 2 b-Yorumlayıcı 2 c-Tanımlayıcı

 • • 1 -Emredici Kurallar Aksine bir hukuki işlem yapılması mümkün olmayan kurallardır.

• • 1 -Emredici Kurallar Aksine bir hukuki işlem yapılması mümkün olmayan kurallardır. Kişisel irade ile değiştirilemez veya bertaraf edilemez. Kamu düzenini, ahlakı ve zayıfları korumak için düzenlenmişlerdir. 2 şekilde incelenirler: a)Kanunla kuralın emredici olduğu belirtilmiştir. Örnek; Erginlik on sekiz yaşının doldurulmasıyla başlar. b)Kural kanunda açıkça emredici nitelikte değildir. Kamu düzenini, genel ahlakı, adabı ve kişiliğin korunmasını öngörür. Örnek ; Bir kimsenin tek bir kişi ile evlenebileceği kuralı kamu düzenini korumak amaçlıdır. Emredici hükümleri de kendi içinde Mutlak Emredici Hükümler ve Nisbi Emredici Hükümler şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. Mutlak emredici hükümler bir hukuki ilişkide her iki tarafın da çıkarlarını koruyan hükümlerdir. Nisbi emredici hükümler ise hukuki ilişkinin bir tarafını(zayıf-güçsüz durumda olan) korumayı amaçlayan hükümlerdir. Örneğin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun daha güçsüz durumda olan tüketiciyi korumayı amaçlayan hükümler içerir.

 • • • Yedek kurallar; tarafların aksini kararlaştırabilecekleri kanun hükümleridir. «Tamamlayıcı kurallar »

• • • Yedek kurallar; tarafların aksini kararlaştırabilecekleri kanun hükümleridir. «Tamamlayıcı kurallar » , “Tanımlayıcı kurallar“ ve “Yorumlayıcı kurallar” olmak üzere 3 şekilde incelenirler: a)Tamamlayıcı Kurallar Taraflar bir sözleşme yaptıkları zaman birinci derecedeki noktalarda anlaşıp ikinci derecedeki noktalardan söz etmezlerse ve bu noktaları tamamlayan bir hukuk kuralı varsa bu kural tanımlayıcıdır. Örneğin; hilafına adet mevcut değilse, satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftir. b)Yorumlayıcı Kurallar Tarafların hukuki bir işlemde kullandıkları ve ne anlama geldiğini açıklamadıkları hususlara ilişkin bir hüküm kanunda öngörmüşse o hüküm yorumlayıcıdır. Örneğin; kira bedeli ay başında ödenmek üzere kararlaştırılmış ama ay başının hangi gün olduğu belirtilmemişse Türk Borçlar Kanunu’nun 91. maddesine göre bu gün ayın ilk günüdür. c) Tanımlayıcı Kurallar : bir hukuk kuralı veya kavramının anlamını onun yasal unsuru ve şartlarını belirleyen kurallardır. Örneğin; Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli oturmak niyeti ile kaldığı yerdir.

Hukuki Olay Hukuki Fiil Hukuki İşlem • Hakların kazanılması veya kaybı 3 yolla olur.

Hukuki Olay Hukuki Fiil Hukuki İşlem • Hakların kazanılması veya kaybı 3 yolla olur. Hukuki Olay-Hukuki Fiil- Hukuki İşlem Hukuki Olay : Kişinin iradesine bağlı olmaksızın ortaya çıkan ve hukuk düzeni tarafından kendisine sonuçlar bağlanan olaylardır. Örnek ; Doğum ve ölüm gibi

Hukuki Fiiller Hukuk düzeninin sonuç bağladığı insan davranışlarıdır. İki gruba ayrılırlar. – Hukuka Aykırı

Hukuki Fiiller Hukuk düzeninin sonuç bağladığı insan davranışlarıdır. İki gruba ayrılırlar. – Hukuka Aykırı Fiiller – Hukuka Uygun Fiiller

 • Hukuku Aykırı Fiiller : Kişilerin hukuk düzenine aykırı olan fiilleridir. Bunlardan bir

• Hukuku Aykırı Fiiller : Kişilerin hukuk düzenine aykırı olan fiilleridir. Bunlardan bir kısmı kusurlu bir davranışla başkasına zarar veren fiilerdir. Ceza hukukunda bu tip fiillere SUÇ denir. Örneğin bir kişinin başka bir kişiyi yaralaması bir suçtur. Özel hukukta ise bu tip fiilere haksız fiiller denir. Örneğin, bir kişinin diğer bir kişinin malına kasten veya tedbirsizlik sonucu zarar vermesi haksız bir fiildir.

 • Hukuka Uygun Fiiller : hukuka uygun fiiller kişilerin kendilerine hukuki sonuç bağlanan

• Hukuka Uygun Fiiller : hukuka uygun fiiller kişilerin kendilerine hukuki sonuç bağlanan hukuk düzenin istediği hareketlerdir. Bu durumda kişiler hukukun emrettiğini yaparlar veya yasakladığından kaçınırlar. Bunlar kendi içinde 3 e ayrılırlar; a)Fikir Açıklaması b)Duygu açıklaması c)İrade Açıklaması (Hukuki İşlemler ) [İrade açıklamaları da kendi arasında tek taraflı ve çok taraflı (sözleşmeler ve kararlar ) ikiye ayrılırlar ]

Fikir Açıklaması; Hukuk düzeni bazı fikir açıklamalarına hukuki sonuç bağlar. Örneğin, bir kişinin diğerinden

Fikir Açıklaması; Hukuk düzeni bazı fikir açıklamalarına hukuki sonuç bağlar. Örneğin, bir kişinin diğerinden belli bir miktar parayı borç aldığını söylemesi kendisine sonuç bağlanan bir fikir açıklaması şeklindedir Duygu Açıklaması; Günlük hayatlarında kişiler sevgi, nefret, saygı, kızgınlık, affetme gibi duygularını açıklarlar. Hukuk düzeni bazen böyle duygu açıklamalarına sonuç bağlar. Zina nedeniyle açılan boşanma davalarının af ile düşmesi gibi.

İrade Açıklamaları • • Kişiler toplumsal hayatta belli konularda iradelerini açıklarlar. Bazen hukuk düzeni

İrade Açıklamaları • • Kişiler toplumsal hayatta belli konularda iradelerini açıklarlar. Bazen hukuk düzeni bu irade açıklamalarına da sonuçlar bağlar işte hukuk düzeninin kendisine hukuki sonuçlar bağladığı irade açıklamalarına hukuki işlem denir. Hukuki işlemin unsurları; irade açıklaması ve bu açıklamanın hukuki sonuç doğurmasıdır. Hukuki işlem ancak iradenin açığa vurulması ile ortaya çıkar. Açıklanmamış bir irade hukuki sonuç doğurmaz. Örneğin bir kimse diğerine bir şey satmayı diğeri de satın almayı düşünebilir. Bu iş düşünce aşamasında kaldığı sürece hukuki bir işlemden sözedilemez. İrade açıklamaları ‘açık’ ve ‘üstü kapalı’ olamak üzere iki şekilde olur İradenin hedeflediği hukuki sonuç net bir şekilde ortada ise açık(sarih) irade açıklaması vardır. Bu irade beyanı yazılı, sözlü veya işaretle olabilir. Yeterince açık olmayan yapıldığı anda mevcut bütün şartlarla birlikte düşünüldüğünde anlam ifade eden irade beyanlarına üstü örtülü(zımni) irade beyanları denir. Örneğin kira süresi bittiği halde kiracının evde oturmaya devam etmesi ev sahibinin de buna ses çıkarmaması kira sözleşmesinin zımnen yani üstü örtülü olarak uzatıldığını gösterir. Hukuki işlemin ikinci unsuru hukuki sonuçtur. İradenin tek başına açıklanmış olması yeterli değildir. Açıklanan irade belli bir hukuki sonuca bağlanmış olmalıdır. Örneğin; Satım sözleşmelerinde; alıcı ve satıcı iradeleri karşılıklı ve birbirine uygun bir şekilde sonuca yönelmelidir. Aksi takdirde mesela biri kiralamak isterken öbürü satın almayı hedefliyorsa satım sözleşmesi kurulmuş olmaz.

Hukuki İşlemlerin Çeşitleri a) Tek taraflı hukuki işlemler; sadece bir kişinin irade açıklaması ile

Hukuki İşlemlerin Çeşitleri a) Tek taraflı hukuki işlemler; sadece bir kişinin irade açıklaması ile doğabilen işlemlerdir. Örneğin vasiyet tek taraflı bir hukuki işlemdir. Bu hukuki işlemin oluşabilmesi için bir kişinin irade açıklaması yeterlidir. Vasiyetin oluşabilmesi için lehine vasiyet yapanın irade beyanına ihtiyaç yoktur. Vakıf kurma da tek taraflı hukuki işlemlere örnek verilebilir.

b)Çok Taraflı Hukuki İşlemler • Geçerli bir şekilde meydana gelebilmeleri için birden fazla kişinin

b)Çok Taraflı Hukuki İşlemler • Geçerli bir şekilde meydana gelebilmeleri için birden fazla kişinin irade açıklamasında bulunması gereken işlemlerdir. Çok taraflı hukuki işlemler sözleşmeler ve kararlar olmak üzere ikiye ayrılır; • -Sözleşmeler; en az iki kişinin aynı hukuki sonucu doğurmaya yönelik olarak karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıdır. Örneğin, satım sözleşömesi, kira sözleşmesi gibi • -Kararlar: Birden fazla kişinin karşılıklı değil aynı yönde açıkladıkları çok taraflı işlemlerdir. Örneğin bir dernek veya şirket genel kurulunda kurul üyelerinin kabul, red, çekimser gibi irade beyanlarında durum böyledir. Üyeler birbirlerine karşılıklı beyanda bulunmazlar.

Kişilik Kavramı • • Hukukta hak sahibi olabilen ve borç altına girebilen varlıklara kişi

Kişilik Kavramı • • Hukukta hak sahibi olabilen ve borç altına girebilen varlıklara kişi denir ----Gerçek Kişi Her şahıs bir gerçek kişidir. Yani bizlerin varlık olarak gördüğü her bir insan bir gerçek kişidir. Gerçek kişiliğin son bulma halleri Ölümle : Ölüm kişiliği sona erdiren biyolojik bir olaydır. Ölüm karinesi ile : Ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektirecek bir olay içerisinde kaybolan ve cesedei bulunamayan kişinin ölmüş sayılmasına ölüm karinesi denir. Kişi mülki amirin emriyle ölmüş sayılır. Gaiplik karinesi ile : Bir kimsenin gaipliğine iki şekilde karar verilir. – Ölümüne olası gözle bakılabilecek bir tehlike içinde kaybolma : Bir kimsenin kaybolmasından itibaren bir yıl içerisinde ilgililerin talebi üzerine mahkemece gaipliğine karar verilir. Ör : ağrı dağına tırmanan dağcıdan haber alınanamaması gibi – Uzun zamandan beri haber alınamama durumunda : Bir kimse hakkında , son haber tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra ilgililerin talebi üzerine mahkemece gaipliğine karar verilir. Ör : Afrikaya giden bir kişiden uzun süre haber alınamaması

 • ----Tüzel Kişi • İnsanların çeşitli nedenlerle bir araya gelerek oluşturdukları ortaklıkların hukuken

• ----Tüzel Kişi • İnsanların çeşitli nedenlerle bir araya gelerek oluşturdukları ortaklıkların hukuken tanınması mecburi olmuş ve bu ortaklıklara Tüzel Kişi denmiştir. • Kamu Hukuku Tüzel Kişileri : Kamu otoritesini temsil amaçlı kanunla ya da kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanarak kurulan ve kamu hizmetlerini yürütmekle görevli kamu kurum ve kuruluşlarıdır. (Belediyeler, İl Özel İdareler, Kit, Üniversite) • Özel Hukuk Tüzel Kişiler : Özel hukuk hükümlerine göre bir hukuki işlemle kurulan kişi ya da mal topluluğu şeklinde örgütlenmiş olan tüzel kişilerdir. Dernekler ve vakıflar kar amacı gütmeyen tüzel kişilerdir. Şirketler ise kazanç paylaşma amacı taşıyan tüzel kişilerdir. Kollektif şirket, adi komandit şirket, limited şirket gibi. . • Tüzel kişilerin kuruldukları an aynı zamanda hak ehliyetlerini de kazandıklarını andır.

Ehliyet Türleri Hak Ehliyeti ; Kişinin hak ehliyeti olma ve borç altına girebilme ehliyetine

Ehliyet Türleri Hak Ehliyeti ; Kişinin hak ehliyeti olma ve borç altına girebilme ehliyetine denir. Hak sahibi olma ve yükümlülük altına girmeye sahip olurlar. • Hak ehliyeti; çocuğun sağ ve tam doğması şartıyla anne karnına düştüğü andan itibaren başlar. • Hak ehliyetinde Genellik ve eşitlik ilkeleri vardır.

 • Fiil Ehliyeti • Kişinin bizzat kendi işlemleri ile haklar kazanıp aleyhine olan

• Fiil Ehliyeti • Kişinin bizzat kendi işlemleri ile haklar kazanıp aleyhine olan borçları yaratabilme ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olmak için bazı şartlar gereklidir. Bu şartlar 3 tanedir : • Ayırt Etme Gücü : Kişinin akla uygun hareket edebilme , iyiyi kötüyü ayırt edebilme, makul hareket edebilme yeteneğidir. Ayırt etme gücü olan yaptığı işlemlerin sonucunu öngören kişiye mümeyyiz denir. • Ayırt etme gücünü aşağıdaki 5 hal engeller – Yaş – Akıl Zayıflığı – Akıl Hastalığı – Sarhoşluk ve buna benzer haller

 • Erginlik : Belli bir yaşa gelmek veya hukuken o yaşın gerektirdiği olgunluğa

• Erginlik : Belli bir yaşa gelmek veya hukuken o yaşın gerektirdiği olgunluğa erişildiğinin kabul edilmesidir. Üç yolla kazanılır. Kanunen erginlik, evlenme ile erginlik, Mahkeme kararı ile erginlik • Kısıtlı Olmamak : Bir kimsenin kanunda öngörülen belirli sebeplerden birine dayanarak , mahkeme kararı ile fiil ehliyetinden tamamen veya kısmen mahrum edilmesidir.

 • Kısıtlılık sebepleri dört tanedir • Akıl hastalığı ve ya akıl zayıflığı •

• Kısıtlılık sebepleri dört tanedir • Akıl hastalığı ve ya akıl zayıflığı • Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı , kötü yaşam tarzı • Bir sene ve daha fazla süre ile özgürlüğü bağlayıcı ceza alma • Yaşlılığı sakatlığı ya da deneyimsizliği , tecrübesizliği yüzünden sürekli bakıma korunmaya muhtaç olma

– Tam Ehliyetliler : Ayırt etme gücüne sahip ergin ve kısıtlı olmayan kişilerdir. Ör

– Tam Ehliyetliler : Ayırt etme gücüne sahip ergin ve kısıtlı olmayan kişilerdir. Ör : 40 yaşında aklı salim kişi – Tam Ehliyetsizler : Ayırt etme gücü bulunmayan kişilerdir. Sorumlulukları yoktur. Ör : 3 yaşında çocuk, 40 yaşında akıl hastası kişi – Sınırlı Ehliyetsizler : Ayırt etme gücü olup ergin olmayan veya ergin ama haklarında kısıtlılık kararı buluna kişilerdir. Ör. 17 yalında aklı başında bir kişi veya 40 yaşında aklı başında ama kısıtlı bir kişi Sınırlı ehliyetsizin ayırt etme gücü olduğundan haksız fiil ehliyeti vardır. Sınırlı ehliyetsizler yasal temsilcisinin izni olsa bile Vakıf kurmak, Bağış yapmak ve Kefil olmak eylemlerini yapamazlar. – Sınırlı Ehliyetliler : Ayırt etme gücüne sahip, ergin ve hakkında kısıtlılık kararı alınmamış ancak kendilerine kanuni danışman atanmış kimselerdir. Bu kişiler aslında tam ehliyetlidir. Ancak kanun koyucu bazı sebeplerden dolayı bu kişileri koruma altına alınmıştır. Ör : Evli kişiler

Hak Kavramı ve Türleri • Hukuk düzeni tarafından kişilere verilmiş, tanınmış yetkiye, irade özgürlüğüne

Hak Kavramı ve Türleri • Hukuk düzeni tarafından kişilere verilmiş, tanınmış yetkiye, irade özgürlüğüne hak denir. Hak Türleri • Kamu Hakları (Kamusal Haklar) : Kamu hukukundan doğan ve devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen haklardır. 3 başlık halinde incelenir ; • Kişi hakları ; Özel hayatın gizliliği, din ve vicdan özgürlüğü gibi vb • Sosyal ve Ekonomik Haklar : Sendika kurma hakkı, eğitim ve öğretim hakkı vb. • Siyasal Haklar : Vatandaşlık hakkı, dilekçe hakkı, seçme ve seçilme hakkı vb

 • Özel Haklar : Özel hukuktan doğan ve kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen haklardır.

• Özel Haklar : Özel hukuktan doğan ve kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen haklardır. Özel haklar da kendi aralarında tasniflenerek tanımlanmaktadır. • Mahiyetlerine Göre Haklar ; • -Mutlak Haklar • Mutlak haklar herkese karşı ileri sürebildiğimiz haklardır. Bunlar da kendi arasında mallar ve şahıslar üzerinde mutlak haklar olmak üzere ikiye ayrılır. Mallar üzerindeki mutlak haklar maddi mallar üzerindekiler mülkiyet ve sınırlı ayni haktır. Gayri maddi mallar üzerindekiler ise fikri haklardır. Şahıslar üzerindeki mutlak haklara örnek ise kendi üzerimizdeki haklar kişilik hakları başkası üzerindekiler ise velayet ve vesayet hakları gösterilebilir.

 • -Nisbi Haklar • Nisbi haklar mutlak haklar gibi herkese karşı değil ancak

• -Nisbi Haklar • Nisbi haklar mutlak haklar gibi herkese karşı değil ancak belli bir kişiye veya kişilere karşı ileri sürülebilen haklardır. Nisbi haklar özellikle borç ilişkilerinden doğarlar. İki kimse arasındaki borç ilişkisi ya hukuki işlemlerden ya da haksız fiillerden doğabilir. Alacak borçlu ilişkisinde alacaklının borçludan alacağını isteme hakkı hukuki işlemden doğan nisbi haklara örnektir. Bir kimsenin camını kıran kişi haksız fiil sonucu karşı tarafa zarar vermiştir. Camı kırılan kişi diğer kişiye karşı nisbi hak sahibi olmuştur.

Konularına Göre Haklar ; • Malvarlığı Hakları • Kişilik Hakları Kullanımlarına Göre; • Devredilebilen

Konularına Göre Haklar ; • Malvarlığı Hakları • Kişilik Hakları Kullanımlarına Göre; • Devredilebilen • Devredilmeyen Amaçlarına Göre; • Yenilik Doğuran • Alelade Haklar

Hakların Kazanılması • Aslen Kazanma : Bir kimsenin o zamana kadar kimseye ait olmayan

Hakların Kazanılması • Aslen Kazanma : Bir kimsenin o zamana kadar kimseye ait olmayan bir hakkı kendi fiileri ile kazanmasıdır. Taşınmazlar üzerinde işgal, Taşınırlar üzerinde sahiplenme adını alır. • Devren Kazanma : Bir hakkın hak sahibinin izni , yani hukuki bir işlem ile kazanmasıdır. Talep ve Dava Hakkı Kavramları • Bir hakkın yerine getirilmesinin yükümlüsünden istenmesine talep hakkı denir. Bir kimsenin hakkının korunması ya da elde edilmesi için devlet organlarından yardım istemesine dava hakkı denir. Dürüstlük kuralı ; Hakların kullanılması, Borçların ifasında, Sözleşmelerin tamamlanmasında, değişen koşullara uyarlanmasında kullanılır. Kişinin Kendi Haklarını Bizzat Koruması • Meşru Müdafaa (Haklı Savunma) : Kişinin kendi veya başkasının hayatına, hürriyetine, beden tamlığına veya haysiyetine veya malına yönelik haksız bir saldırıyı önlemek içim, saldırıyı yapan kişiye orantılı olarak yaptığı savunmaya denir. • Zaruret Hali : Bir kimsenin gerek kendisinin gerekse başkasını kişiliğini ya da malını tehlikeden korumak için, bu tehlike ilşkisi olamayan bir başka kişiye zarar veya malına zarar vermesidir. • Güç Kullanma (Kuvvet Kullanma) : Bir kimsenin hakkını koruyabilmek için , devletin müdahelesini temin edemediği ve hakkın kaybedileceği veya kullanılmasının güçleşeceği hallerde, bu durumu önlemek için başka vasıta mevcut olmadığı takdirde, hakkını korumak için kendi gücüne başvurmasıdır. •

Sorumluluk Kavramı • Sorumluluk; bir kimsenin belli olaylar üzerine kendi aleyhine doğacak hukuksal sonuçlara

Sorumluluk Kavramı • Sorumluluk; bir kimsenin belli olaylar üzerine kendi aleyhine doğacak hukuksal sonuçlara katlanmak yükümlülüğüdür. Hukuk kurallaına aykırı tutum ve davranışlar bir sorumluluk ortaya çıkarırlar. • Çeşitli tasnifler mevcut olmakla birlikte hukuki sorumluluk(tazminat sorumluluğu) ve cezai sorumluluk şeklinde incelenebilir.

 • Hukuki sorumluluk yani tazminata konu olan sorumluluk bir hukuksal ilişkiden doğan yükümlülüklerin

• Hukuki sorumluluk yani tazminata konu olan sorumluluk bir hukuksal ilişkiden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya aykırı davranılması durumunda meydana gelen zararın karşılanmasıdır. Hukuki işlemlerden(aralarında yasal veya sözleşme ilişkisi bulunmalıdır) doğabilir. Örneğin, nişanı haksız yere bozan kişi, kusuru ile boşanmaya neden olan eş, malların zamanında gönderilmemesi nedeniyle satıcı, diğer tarafın bu nedenle uğradığı zararı karşılamakla yükümlüdür. Ayrıca haksız eylemlerden doğan tazminat sorumluluğu da mevcuttur. Aralarında yasal veya sözleşme ilişkisi bulunmaksızın hukuka aykırı olarak bir kimsenin diğerine vermiş olduğu zarardan doğan sorumluluğa denir. Haksız eylem sorumluluğu kusurlu bir davranışın kusur olmasa da herhangi bir davranışın sonucu doğar. C gazetesinde yayınlanan yazıların C nin kişilik haklarını ihlal etmesi sonucu tazminat hakkının doğması ya da bıldırcın avı sırasında M ye ait ineğin vurulması sonucu ortaya çıkan tazminat hakkı gibi. . Ayrıca borçlar hukukundan kaynaklanan kusur sorumluluğu da mevcuttur. Bir önceki örneklerde kusurlu olup olmaması önemli değilken borçlar hukuku anlamında sorumluluktan bahsedebilmek için kusurun belirlenmesi esastır. Kusurlu sorumluluk(subjektif sorumluluk) ve kusursuz sorumluluk(objektif sorumluluk) olarak ikiye ayrılmıştır. Kusur sorumluluğundan bahsedebilmek için hukuka aykırılık, kusur, zarar ve eylem ile zarar arasındaki illiyet(nedensellik )bağının varlığı gerekmektedir. Kasten veya ihmal sonucu kusur ortaya çıkabilir. A’nın nefret ettiği B’nin lastiklerini parçalaması(kasten)kusur sorumluluğuna örnek verilebilir. Silahını temizleyen C nin D yi vurması da kusur sorumluluğuna dahildir. Aynı zamanda kusursuz sorumluluk mevcuttur. Kusuru olmasa da zarardan mesul tutulup tazminata hükmedilen bazı haller vardır. Bu hallere kusursuz sorumluluk halleri denir. Temyiz kudreti bulunmayanın sorumluluğu, Hayvan sahibinin sorumluluğu, Adam çalıştıranın sorumluluğu, bina sahibinin sorumluluğu, Aile Başkanının Sorumluluğu gibi

 • Cezai sorumluluk ; Hukuk düzeninin cezai nitelikte yaptırıma bağlamış olduğu, toplum düzenini

• Cezai sorumluluk ; Hukuk düzeninin cezai nitelikte yaptırıma bağlamış olduğu, toplum düzenini bozucu, yasada tarif edilmiş eylemlere suç denilmektedir. Suç olarak nitelendirilen bir eylemin failinin cezai sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Ceza sorumluluğunun belirlenmesinde suçun tamamlanmış olup olmaması önem taşır. Eylem bütün unsurları ile gerçekleşmiş ve sonuç ortaya çıkmışsa buna suçun tamamlanmış biçimi denir. Eğer kişi, suç işleme niyet ve iradesi ile ve uygun araçlarla eyleme başlayıp elinde olmayan nedenlerden dolayı eylemini tamamlayamamışsa yada eylemini tamamladığı halde kendi dışındaki olaylar nedeniyle sonuç ortaya çıkmamışsa buna da teşebbüs denilmektedir. Teşebbüs varsa cezada indirime gidilir. Örneğin A B yi öldürmek için silahını ateşlemiş ama A kurtulmuştur. A için insan öldürme suçundan değil teşebbüsten hüküm kurulur.

 • Ceza sorumluluğunun esasını da kusur sorumluluğu oluşturmaktadır. Yani eylemin gerçekleşmesi halinde failin(eylemi

• Ceza sorumluluğunun esasını da kusur sorumluluğu oluşturmaktadır. Yani eylemin gerçekleşmesi halinde failin(eylemi gerçekleştirenin ) kusurlu bir hareketi gerekir. Ceza hukukunda kusurluluk iki şekilde ortaya çıkar ; Kast ve taksir. • Kast : Suçun bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. • Taksir : Suç teşkil eden eylemden doğan sonucun bilinmemesi veya istenmemesidir.

 • Cezai sorumlulukta kusur aranırken bu eylemi yapan şahısların cezai ehliyetlerinin olup olmadığı

• Cezai sorumlulukta kusur aranırken bu eylemi yapan şahısların cezai ehliyetlerinin olup olmadığı da araştırılmalıdır. Ceza ehliyeti, ceza hukuku açısından, bir kişinin suçlu sayılabilmesi için gerekli niteliklerdir. Bu nitelikden en temeli yaş sınırıdır. Yaş sınırı çeşitli ülkelerde farklılıklar gösterir. Farklılıkların alt ve üst sınırları 7 -21 yaşları arasında değişmektedir. Ülkemizde ise Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna göre; Fiili işlediği zaman 11 yaşını bitirmemiş olanlar hakkında kovuşturma yapılamaz ve ceza verilemez, fiili işlediğinde 11 yaşını bitirmiş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlarda farik-i mümeyyizlik (İşlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneği) araştırılır. 15 yaşını bitirmiş, 18 yaşını bitirmemiş olanlarda ise dürtü kontrolünün yetersiz olması nedeniyle verilecek ceza 1/3 oranında indirilerek verilir. Bundan başka, ceza hukuku sahasında yaşı ne olursa olsun mümeyyiz olmayan kişilerin cezaî mesuliyetleri aranmaz.