KLM DEKL Prof Dr Nesrin ALGAN Ankara niversitesi

  • Slides: 30
Download presentation
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Prof. Dr. Nesrin ALGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Prof. Dr. Nesrin ALGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Kent, Çevre ve Yerel Yönetim Politikaları Anabilim Dalı

İklim Değişikliği: Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı

İklim Değişikliği: Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik demektir. Sera Gazları: Hem doğal, hem de insan kaynaklı olup, atmosferdeki kızılötesi radyasyonu emen ve tekrar yayan gaz oluşumları anlamına gelir. 2

Küresel İklim Değişikliği ile Savaşım için Geliştirilen Tüzel Düzenlemeler 1. BM İklim Değişikliği Çerçeve

Küresel İklim Değişikliği ile Savaşım için Geliştirilen Tüzel Düzenlemeler 1. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, 1992 2. Kyoto Protokolü, 1997 • • • 2001 Bonn Anlaşması 2001 Marakeş Anlaşması/ TÜRKİYE BAKIMINDAN ÇOK ÖNEMLİ Şubat 2005 Kyoto Protokolünün yürürlüğe girmesi 3

4

4

Kyoto Protokolü Düzenlemeleri Ø Sera Gazları: CO 2, CH 4 (Metan), N 2 O,

Kyoto Protokolü Düzenlemeleri Ø Sera Gazları: CO 2, CH 4 (Metan), N 2 O, (Nitröz Oksit), HFCs (Hidrofluorokarbonlar), SF 6 (Kükürt heksaflorür), PFCs (Perfluorokarbonlar) Ø Sektörler: Hava ve deniz taşımacılığı dışındakiler Ø Hedef: 1990 yılı toplam emisyonlarının -% 5. 2 Ø Yükümlülük Paylaşımı: Ek-B (Ek-I) • AB -% 8; • ABD -% 7; • Japonya -% 6; • Kanada -% 6; • Rusya % 0; • Avustralya +% 8; • Yeni Zelanda % 0 5

Kyoto Protokolü’nün Getirdiği Düzenlemeleri 1. ORTAK YÜRÜTME (JI): 2. TEMİZ KALKINMA DÜZENEĞİ (CDM): 3.

Kyoto Protokolü’nün Getirdiği Düzenlemeleri 1. ORTAK YÜRÜTME (JI): 2. TEMİZ KALKINMA DÜZENEĞİ (CDM): 3. SALIM TİCARETİ (ET): Ek-I Tarafları, salımları azaltmak ya da yutaklar yoluyla uzaklaştırılmaları arttırmak amacıyla diğer Ek-I ülkelerinde projeler uygulayabilirler. Bu tür projelerle ortaya çıkan salım azaltma birimleri (ERU) daha sonra yatırımcı Ek-I ülkeleri tarafından kendi salım azaltma hedeflerinin gerçekleştirilmesi için kullanılabilir. Ek-I Tarafları nükleer tesislerden kaynaklanan ERU değerlerini kendi hedeflerine ulaşmak için kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Ek-I Taraflarına, Ek-I Dışı ülkelerde emisyonları indirecek sürdürülebilir kalkınma projeleri uygulama olanağı tanımaktadır. CDM projeleri sayesinde sağlanan onaylı salım azaltma (CER) değerleri, Ek-I Taraflarının kendi salım hedeflerine ulaşmada kullanılabilmektedir. CDM sayesinde, özellikle özel sektörün gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımlarının artması, çevre dostu teknolojilerin transferinin yaygınlaşması ve genel olarak sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerleme sağlanması beklenmektedir. Ek-I Tarafları, salımları azaltması daha kolay olan diğer Ek-I Taraflarından ayrılmış miktar birimleri (AAU) edinebilir. Böylece Taraflar, buna olanak veren koşullar olduğunda salımların azaltılmasında ya da uzaklaştırmaların arttırılmasında daha az maliyetli yollara başvurabilirler ve sonuçta iklim değişikliği etkilerinin azaltılması çabalarının toplam maliyetini düşürebilirler. Bunun yanı sıra, Ek-I Tarafları diğer Ek-I Taraflarından CDM projeleri aracılığıyla CER, ortak uygulama projeleri aracılığıyla ERU ve yutak etkinlikleri aracılığıyla RMU kazanma yoluna da gidebilirler. 6

Kyoto Protokolü’nün Temel Yaptırımı Eğer EK I ülkelerinden olan bir akit taraf, salım hedefine

Kyoto Protokolü’nün Temel Yaptırımı Eğer EK I ülkelerinden olan bir akit taraf, salım hedefine uymamışsa, o ülkenin salım hedefi farkı ile birlikte fazladan %30 daha salım azaltması gerekir. (2001 Marakeş Anlaşması Kararı) 7

İklim Güvensizliğinden Kim Sorumludur? 2003’te toplam CO 2 emisyonunun %51. 1’i OECD üyesi ülkelerden,

İklim Güvensizliğinden Kim Sorumludur? 2003’te toplam CO 2 emisyonunun %51. 1’i OECD üyesi ülkelerden, %23’ü ABD tek başına %42. 7’si gelişmekte olan ülkeler %16. 5’i Çin %5. 1’i Hindistan 2004’te ABD’nin ürettiği otomobil ve küçük kamyonlar atmosfere 314 milyon ton CO 2 salmıştır. Toplam salımın 2/3’si. 8

İklim Güvensizliğinden Kim Sorumludur? 2003’te kişi başına düşen CO 2 emisyonları ABD 19, 8

İklim Güvensizliğinden Kim Sorumludur? 2003’te kişi başına düşen CO 2 emisyonları ABD 19, 8 ton OECD ortalaması 11, 2 ton Rusya 10, 8 ton Japonya 9, 7 ton İngiltere 9, 4 ton Çin 3, 2 ton Türkiye 3, 1 ton (Sera gazı / kişi CO 2 eşdeğer olarak 4, 1 ton) Hindistan 1, 2 ton 1 ABD’li 7, 5 Çinli kadar sera gazına neden oluyor. 1 Etiyopyalı 1 Türk’ün yaklaşık 1/20’i kadar sera gazına neden oluyor. 9

İklim Güvensizliğinden Kim Sorumludur? 1990 -2004 Arası Sera Gazı Emisyonlarındaki Artışlar: 1 - Türkiye

İklim Güvensizliğinden Kim Sorumludur? 1990 -2004 Arası Sera Gazı Emisyonlarındaki Artışlar: 1 - Türkiye 2 - İspanya 3 - Portekiz 4 - Kanada 5 - Yunanistan 6 - Avustralya 7 - ABD %72, 6 %49 %41 %26, 6 %25, 1 %13, 8 1990 -2004 Arası Sera Gazı Emisyonlarındaki Azalışlar: 1 - Almanya 2 - B. Krallık 3 - Fransa 4 - Litvanya 5 - Bulgaristan 6 - Rusya %17, 2 %14 %1 %60, 4 %49 %32 10

UNDP 2007 – 2008 İnsani Gelişme Raporu • 70 milyon Bangladeşli, 22 milyon Vietnamlı

UNDP 2007 – 2008 İnsani Gelişme Raporu • 70 milyon Bangladeşli, 22 milyon Vietnamlı ve 6 milyon Mısırlı, küresel ısınmanın sebep olduğu sel baskınlarından etkilenebilir. • Ortaya çıkan yeni sağlık risklerinin yanı sıra fazladan 400 milyon kişi sıtma riskiyle karşıya kalabilir. • Dünyadaki yoksulluğun en yoğun olduğu Afrika'nın güneyindeki yarı kurak bölgelerde 2060 yılına kadar tarımsal ürünlerde potansiyel % 26 oranında kayıp ortaya çıkabilir. • Aşırı kuraklık, yükselen ısılar ve düzensiz yağışların sebep olduğu tarımsal sistemlerin çökmesi sonucu 600 milyon insan yetersiz beslenme sorunuyla karşılaşabilir. • 2080 yılına kadar 1. 8 milyar insan su sıkıntısı çekebilir. 11

Vatansız Kalma Riski ve Yeni İklim Mültecileri ÜLKELERİN TOPTAN YOK OLUŞU / Küçük Ada

Vatansız Kalma Riski ve Yeni İklim Mültecileri ÜLKELERİN TOPTAN YOK OLUŞU / Küçük Ada Devletleri • Sel baskınları ve tropikal fırtınalar nedeniyle kıyı kuşağında ve deniz seviyesine yakın bölgelerde yaşayan 332 milyon insan mülteci durumuna düşebilir! • İklim Değişikliği Kiribati’yi 30 yıl sonra yok edebilir… • BM Çevre Programı direktörü Achim Steiner, “ 62 milyon nüfuslu 52 ada devleti, dünya sera gazı salımının %1’den daha az bir miktarından sorumlu. Buna rağmen bunun yol açtığı iklim değişikliğinden orantısız derecede olumsuz etkileniyorlar“…. • “itibarlı göç” yaklaşımı: halkına nitelik kazandırarak cazip göçmenler olmalarına çalışılması… 12

İKLİM GÜVENLİĞİ Ekonomik Bakımdan • • Her 1 ton CO 2 dünya ekonomisi için

İKLİM GÜVENLİĞİ Ekonomik Bakımdan • • Her 1 ton CO 2 dünya ekonomisi için 85 $ zarara yol açıyor Önlem için yapılacak harcama ederi 1 ton için 25 $ Önlem alınmazsa küresel ekonominin %20’sine dek ulaşan zararlar olacak Dünyayı düşük karbon politikasına çekerek elde edilecek kazanım 2, 5 trilyon $ 2050’ye dek CO 2 yoğunluğunu 450 -550 milyon ppm aralığında tutmak için alınacak önlemlerin maliyeti, şu anda dünya ekonomilerinin ürettiği toplam gelirin sadece %1’ine ulaşmaktadır. Bugünün fiyatlarıyla 651 milyon $. Önlem alınmazsa maliyet dünya gelirinin %3. 5’i olacak. (Stern Raporu) Türkiye’de 1 derecelik sıcaklık artışı verim düşüşü nedeniyle ekonomiye yaklaşık 1 milyar TL’nin üzerinde zarar vermektedir. Arpada rekolte 2007 yılında 2006 yılına göre %30 düşmüş, buğday %10 -15, son 40 yılda Van Gölü’nün 3 katı büyüklüğünde sulak alan kaybedilmiş. (TÜSİAD İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TÜRK TARIM VE GIDA SEKTÖRÜ RAPORU 2007) 13

2012 SONRASI KOPENHAG MUTABAKATI 7 -19 Aralık 2009’da Kopenhag’da yapılan 15. Taraflar Toplantısı Yasal

2012 SONRASI KOPENHAG MUTABAKATI 7 -19 Aralık 2009’da Kopenhag’da yapılan 15. Taraflar Toplantısı Yasal bağlayıcılığı bulunmayan ve daha çok “uzlaşı” ve “yol haritası” niteliği taşıyan “KOPENHAG MUTABAKAT” metni; Ø Küresel sıcaklığın 20 C’nin altında tutulması, Ø Sürdürülebilir kalkınma için düşük emisyonlu kalkınma stratejinin benimsenmesi, Ø EK-1 ülkelerinin sera gazı azaltım hedeflerini; Ø EK-1 Dışı ülkelerin ise, sera gazı azaltım eylemlerini Sekretarya’ya iletmesi, 14

2012 SONRASI /KOPENHAG MUTABAKATI ØAfrika, Az Gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletlerinin azaltım ve

2012 SONRASI /KOPENHAG MUTABAKATI ØAfrika, Az Gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletlerinin azaltım ve uyum faaliyetlerinin finansmanına öncelik verilmesi, Ø Gelişmekte olan ülkelerin uyum ve azaltım faaliyetlerinin finansmanı için 2010 – 2012 periyodunda 30 milyar dolar, 2012 – 2020 arasında yıllık 100 milyar dolarlık fonun harekete geçirilmesi, Ø “Kopenhag Yeşil Çevre Fonu”nun oluşturulması, yer almaktadır. 15

2015, Paris (COP 21) • En büyük emisyona sahip ülkelerin zaten taahhütte bulunduklarını biliyoruz.

2015, Paris (COP 21) • En büyük emisyona sahip ülkelerin zaten taahhütte bulunduklarını biliyoruz. AB ülkeleri, 2030 yılına kadar emisyonlarını, 1990 seviyelerine göre %40 oranında azaltacaklar. ABD ise 2025’e kadar, emisyonlarını 2005 seviyelerine göre %26 -28 oranında azaltacak. Çin, 2030’da emisyonlarının zirve yapacağını kabul edecek. • • Eğer başlıca ülkelerden taahhütler cepte ise, bu Paris’te anlaşmaya varılacağı anlamına mı geliyor? Durum hiç de öyle değil. Emisyon azaltmalarının dışında diğer bir önemli konu: finans. Yoksul ülkeler, zengin ülkelerden sera gazı emisyonlarını azaltmak için yeşil teknolojiye yatırım yapmalarını sağlamak ve iklim değişikliğinin olası hasarlarına karşı altyapılarını geliştirmek için mali yardım talep ediyor. Bu, oldukça tartışmalı bir konu. Finans durumunun yalnızca son birkaç dakikada konuşulduğu Kopenhag’da, zengin ülkeler 30 milyar dolar finansal destek sağlayacaklarını ve 2020 yılına kadar da yılda en az 100 milyar dolar finansal akım sağlanacağını bildirdiler. Yoksul ülkeler 2020 yılından sonra da benzer taahhütler duymak istiyorlar ama bunun nasıl yapılacağı konusunda güçlü anlaşmazlıklar var. Bazıları, tüm paranın zengin ülkelerce sağlanmasını istiyor, fakat bu hükümetler ise sadece kamu gelirlerinden böyle bir finansmanı sağlayamacakları konusunda kararlılar. Dünya Bankası gibi uluslararası kalkınma bankalarının bu finansmanı saptamada rol oynamalarını ve gelecek finansmanın çoğunun özel sektörden gelmesini istiyorlar. • • 16

2015, Paris (COP 21) • 2015 yılında, Paris’te (COP 21), karara bağlanacak yeni anlaşmanın

2015, Paris (COP 21) • 2015 yılında, Paris’te (COP 21), karara bağlanacak yeni anlaşmanın temeli büyük olasılıkla Kyoto’daki gibi “şu ülke emisyonalarını şu yıl sonunda 1990’a göre yüzde şu kadar aşağıya çekmek zorundadır” olmayacak. • Onun yerine i. NDCs diye fiyakalı bir kısaltma kullanılmaya başlandı. Bu kısaltmanın açılımı Intended Nationally Determined Contributions (i. NDCs) oluyor. • Bunu “niyet ettim iklim değişikliğine karşı mücadeleye kendi belirlediğim miktarda katkı vermeye” olarak çevirebiliriz. Anlamı ise şu: Ülkeler kendi yapabilecekleri katkıyı kendileri belirleyip bunu yapmaya niyetlenecekler. • Örneğin ABD’nin “ 2020’ye kadar emisyonlarımı 2005’e göre %17 azaltacağım” demesi gibi……… 17

Paris Anlaşması (PA) • • • Paris Anlaşması (PA) 195 ülke tarafından kabul edilen

Paris Anlaşması (PA) • • • Paris Anlaşması (PA) 195 ülke tarafından kabul edilen küresel nitelikte bir anlaşmadır. Tüm tarafların emisyon azaltımı konusunda yükümlülük alması kabul edilmiştir. Ancak bu azaltım yükümlülüğünde gelişmiş ülkelerin daha fazla azaltım taahhüdü alması ve mutlak azaltım yapması istenirken, gelişmekte olan ülkelerin ise “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk” ilkesi gereği mevcut kapasitelerine göre bir azaltım yapması beklenmektedir. 2050 sonrası için ise öncelikle gelişmiş ülkelerin sıfır emisyon sağlayacak konuma gelmeleri istenmektedir. Sanayi devriminden bugüne kadar 1 c dereceye ulaşan Yerkürenin ısınmasının 2 c derecenin daha altına (well below 2 c) ve mümkün olduğunca 1. 5 c seviyelerinde tutulmasına karar verilmiştir. 18

Paris Anlaşması (PA) • Anlaşmayla birlikte, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere, iklim değişikliği ile

Paris Anlaşması (PA) • Anlaşmayla birlikte, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere, iklim değişikliği ile mücadelede sarf edecekleri çabanın maddi yükleri için finansal kaynak sağlaması bir zorunluluk haline geldi. Diğer ülkeler ise, -gönüllülük esasına dayalı olarak- dilerlerse finansal yardım sağlayabilecek. İklim değişikliğinden en çok etkilenen ve bununla mücadele edebilme yetenekleri en düşük ülkelerin mücadele kapasitelerini artırmak, uyum tedbirlerini sağlamlaştırmak ve ihtiyaç duyabilecekleri diğer tedbirleri geliştirmek amacı ile tesis edilecek bir iklim finansmanı kaynağı olacak. Yeşil İklim Fonu ismiyle tanımlanan bu kaynakta gelişmiş ülkelerin 2020 yılından itibaren yıllık 100 milyar dolar toplanması öngörülüyor. Bu, taban rakam olacak ve 2025 yılından itibaren somut ihtiyaç analizlerine göre güncellenerek devam ettirilecek. 19

Paris Anlaşması (PA) • Temel esasları yukarıdaki unsurlardan oluşan 9 sayfalık Paris Anlaşmasının yürürlüğe

Paris Anlaşması (PA) • Temel esasları yukarıdaki unsurlardan oluşan 9 sayfalık Paris Anlaşmasının yürürlüğe girmesi için toplam sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan ve en az 55 ülkenin onaylaması sonucu Anlaşma 4 Kasım 2016’da yürürlüğe girmiştir. 20

Türkiye’nin İklim Politikası • 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansında (COP 7), “Sözleşmenin

Türkiye’nin İklim Politikası • 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansında (COP 7), “Sözleşmenin Ek-I listesinde yer alan diğer taraflardan farklı bir konumda olan Türkiye’nin özel koşullarının tanınarak, isminin EK-I’de kalarak EK-II’den silinmesi” yönünde karar alınmıştır. (26/CP 7 numaralı karar) • Türkiye 24 Mayıs 2004’te İDÇS’ye taraf olmuştur. • Nisan 2006’da Ulusal Sera Gazı Envanteri Sekreterya’ya verilmiştir. 2005 yılı envanteri ise 2008’de yayımlanmıştır. Buna göre toplam emisyonlar 1990 -2005 yılları arasında %83. 6 oranında artmıştır. • Kyoto Protokolüne taraftır, ancak Protokol eklerinde yer almadığı için sera gazı salım azaltmada yükümlülük sahibi değildir. 21

ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE TÜRKİYE Türkiye, bir taraftan 1990 yılına göre toplam ve kişi başı sera

ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE TÜRKİYE Türkiye, bir taraftan 1990 yılına göre toplam ve kişi başı sera gazı salımlarını hızla artırırken, diğer taraftan da uluslararası düzeyde müzakerelerde pek çok ülkenin gerisinde yer almıştır: • 1992’de müzakere edilen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 180’den fazla ülkenin taraf olmasından 12 yıl sonra 2004 yılında taraf olmuştur. • 1997’de kabul edilen Kyoto Protokü’ne 180’den fazla ülkenin taraf olmasından 12 yıl sonra 2009 yılında taraf olmuştur. 22

ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE TÜRKİYE • 2009 Yılında görüşülen Kopenhag Uzlaşması çerçevesinde 140 ülke sera gazı

ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE TÜRKİYE • 2009 Yılında görüşülen Kopenhag Uzlaşması çerçevesinde 140 ülke sera gazı emisyonlarına dair taahhütlerde bulunmuştur. Türkiye, Ek-1 ülkesi olmasına rağmen ne diğer Ek-1 ülkeleri gibi azaltım hedefine, ne de gelişmekte olan ülkeler gibi artıştan azaltım hedefine dair taahhütte bulunmuştur. • 2011’de gerçekleşen Durban 17. Taraflar Konferansı’nda Kyoto Protokolü 2. Yükümlülük döneminde de sayısallaştırılmış sera gazı emisyonu sınırlama veya azaltım hedefi almayacağını deklare etmiştir. • 2012’de gerçekleştirilen Doha 18. Taraflar Konferansı’nda ise ikinci yükümlülük dönemi için bir sera gazı azaltım hedefi belirtmeyeceğini yineleyen Türkiye, “toprak altındaki 12 milyar ton kömürü, kaya gazını ve açık denizlerden yeni doğalgaz kaynaklarını kullanabilmek!” eksenli politikasını sürdürmüştür. 23

Paris Anlaşması ve Türkiye • Türkiye 1992 yılında Ek 1 ülkesi olarak kabul edilmesinin

Paris Anlaşması ve Türkiye • Türkiye 1992 yılında Ek 1 ülkesi olarak kabul edilmesinin yarattığı çıkmaz 23 yıl. DIR sürüyor. Paris Konferansı da bu açıdan önceki COP’ların bir tekrarı oldu. Türkiye, özellikle 2020 yılında COP 26’ya ev sahipliği başvurusunda bulunarak önemli bir açılım yapmak istese de halen “özel statü”konusunu aşmayı başaramadı. • Türkiye’nin sunduğu INDC 3; 15 yıllık kesintisiz ve yüksek büyüme olağan durum senaryosuyla yüksek hesaplandığını düşündürüyor. Mevcut INDC ile 2030 yılına gelindiği zaman 88, 5 milyon tarafından kişi başı 10, 5 ton CO 2 e salımı ile dünyanın en çok salım yapan 11. ülkesi olmamızın öngörülmesi de bu konudaki kuşkuları arttırıyor. Bu açıdan Türkiye’nin sunduğu INDC artıştan azaltım öngördüğü için kayda değer değil. 24

 • Türkiye 1990 yılına göre 2011’de sera gazı emisyonlarını % 125. 1 arttırmıştı.

• Türkiye 1990 yılına göre 2011’de sera gazı emisyonlarını % 125. 1 arttırmıştı. • 2012’de süren yüksek karbon ekonomisi ile bu artışı %133. 4’e çıkardı 25

Emisyonların temel sektörlere dağılımına bakıldığında; • %70’inin enerji kaynaklı olduğu, • % 14 ile

Emisyonların temel sektörlere dağılımına bakıldığında; • %70’inin enerji kaynaklı olduğu, • % 14 ile sanayinin ikinci büyük paya sahip olduğu, • % 8 pay ile tarım ve • %4 pay ile atık sektörünün takip ettiği envanterden anlaşılmaktadır 26

27

27

28

28

Türkiye 1990 yılından bu yana seragazı emisyonlarını yüzde 110 arttırdı. Ek-1 denilen gelişmiş ülkeler

Türkiye 1990 yılından bu yana seragazı emisyonlarını yüzde 110 arttırdı. Ek-1 denilen gelişmiş ülkeler içinde bu Türkiye’yi listenin en başına koyuyor. Türkiye , “ 2030’a kadar 1175 milyon ton seragazı emisyonu (karbondioksit eşdeğeri) üretiyoruz ama merak etmeyin o kadar üretmeyeceğiz 929 milyon tonda sınırlayacağız” diyor. Önerilen plana göre, Türkiye iklim değişikliğini ‘durdurmak’ için 1990 -2030 arasında emisyonlarını yüzde 426 oranında arttırmayı öneriyor. Yani, ‘arttıracağız ama daha az arttıracağız’. 29

ABD, Washington merkezli Pew Araştırma Merkezi nin ’’İklim Değişikliği Hakkında Küresel Kaygı, Emisyon Sınırlama

ABD, Washington merkezli Pew Araştırma Merkezi nin ’’İklim Değişikliği Hakkında Küresel Kaygı, Emisyon Sınırlama İçin Yaygın Destek’’ başlıklı anket çalışması 25 Mart ila 27 Mayıs 2015 tarihleri arasında aralarında Türkiye’nin de olduğu 40 ülkede, 18 yaşın üzerindeki 45. 435 kişi ile yüze veya telefon ile yapılan görüşmeler ile yüzde 4, 1’lik hata payı ile gerçekleştirildi. Çalışmanın verilerine göre Türkiye’de iklim değişikliğinin çok ciddi bir sorun olduğunu düşünenlerin oranı 2010 yılında yüzde 74 iken, 2015’te ise yüzde 37’e gerilemiş durumda. Bunun kısmen ciddi bir sorun olduğunu düşünenlerin oranı ise 2010’da yüzde 12 iken, 2015’te ise yüzde 37’e yükseldi. 30