ESKEHR TEPEBAI REHBERLK ARATIRMA MERKEZ Pozitif Psikoloji ve
ESKİŞEHİR TEPEBAŞI REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ Pozitif Psikoloji ve Motivasyon
İnsanlar yaşamlarındaki zorlu ve olumsuz deneyimlere daha fazla odaklanırlar. Bir lise öğrencisi için üniversite sınavının kötü geçmesi, ortaokul öğrencisinin liselere giriş sınavında başarısız olma ihtimali vb.
Olumsuz ve zorlu deneyimlerin daha dikkat çekici olmasının ve kişinin bu olumsuz deneyimi yaşamamasına rağmen kişiyi etkilemesinin nedeni, acil durumlar ve nesnel bir olumsuzluk içermesidir. “ya bu yıl üniversiteye gidemezsem…” “fen lisesine giremezsem. . ”
Bu ve benzeri olumsuz düşünceler Varoluş kuramına göre “gelecekleştirme”’dir. Gelecekleştirme kişiyi kaygılandırır. Zamanın verimli kullanılmasının önüne geçer. Acele etmenize neden olur.
Tüm bilim dallarında olduğu gibi psikolojide de araştırmacılar öncelikle hastalık ve bozuklukların tedavisine yönelmiştir. Var olan olumsuz bir durumu ortadan kaldırmak, Nötr bir durumu geliştirmekten daha önemli bir ihtiyaç olarak görülür.
12. sınıfta okuyan öğrencinin üniversite sınavına çalışırken, Gitar çalmak için gidebileceği kursu ertelemesi gibi. . .
İşte pozitif psikolojiden de ilk defa 1954’te hümanist psikoloji ekolünün temsilcilerinden Abraham Maslow söz etmiştir. Maslow psikolojinin insanın negatif yönlerine odaklanmada başarılı olduğunu; Ancak potansiyellere ve güçlü yönlerine yeterince odaklanmadığını; mutluluk, dinginlik, huzur veya hoşnutluk gibi pozitif duygular üzerine yeterince çalışma yapılmadığına dikkat çekmiştir.
Seligman ise 1990’lı yıllarda pozitif psikolojinin kavramsallaşmasını ve teorik bir düzeye ulaşmasını sağlamıştır. Olumsuza odaklanmış geleneksel psikolojiye bir tepki olarak gelişen pozitif psikoloji, patolojiye yönelik değerlendirme ve tedavi anlayışı yerine geleneksel psikolojinin ihmal ettiği olumlu insan özelliklerine odaklanır. Yani pozitif psikolojinin öncelikli amacının, insanın pozitif özeliklerine odaklanarak potansiyelini geliştirmek, insanın güçlü yönlerini ve mutluluğu bilimsel bir zeminde araştırmak olduğu söylenebilir. Fakat pozitif psikolojinin araştırma konusunun bununla sınırlı olduğu söylenemez. Pozitif psikoloji, aynı zamanda insanın toplumsal hayatında önemli olan gruplara ve kurumlara da odaklanır.
Pozitif psikoloji insanın iyi olma hallerini anlamayı, açıklamayı ve geliştirmeyi amaçlar. Pozitif psikolojiyi neyin yanlış olduğuna değil de neyin doğru olduğuna vurgu yapan, yaşamda mutluluğu sağlamanın yollarını araştırma üzerine odaklanmış bir yaklaşım olarak da tanımlamak mümkündür.
Seligman ve Csikszentmihalyi pozitif psikolojiyi birey ve grup olmak üzere iki düzeyde ele alarak tanımlamışlardır. Pozitif psikoloji birey düzeyinde; geçmişle ilgili olarak: iyi oluş, memnuniyet ve tatmin olma.
Şimdiki zamanla ilgili olarak: mutluluk ve akış Gelecekle ilgili olarak ise umut ve iyimserlik gibi konularla ilgilenen yaklaşımdır.
Pozitif psikoloji alan yazını incelendiğinde iyi oluş, iyimserlik, umut, minnettarlık, fedakârlık, sosyal destek, mizah, yaratıcılık, affetme, öz yeterlilik, erdem, sorumluluk, duygusal gelişme, ılımlı olma, tolerans gösterme çalışma etiği ve benlik saygısı gibi birçok değişkenin pozitif psikolojinin çalışma alanı kapsamında yer aldığı söylenebilir.
Tüm bu kavramlar öğrencilerde motivasyon oluşturmada ve sürdürmede nasıl kullanılabilir? Motivasyon; kişiyi harekete geçiren, bir hedefe yönlendiren ve bu hedefe ulaşma konusunda kişinin çalışma istek ve sürekliliğini sürdürmesini sağlayan bir süreçtir.
Motivasyonun oluşabilmesi için bir iç dengesizlik oluşmalıdır. Öğrenci kendisini başarısız hissedebilir. Sınavı geçemeyeceğini düşünebilir.
Öğrencinin bu düşünceleri içsel bir dengesizlik oluşturur. Kimse başarısız olmayı hak ettiğini düşünmek istemez. İşte bu dengesizliği yeniden dengeye ulaştırma isteği kişiyi harekete geçirir.
Başarısız hissetme kişide bir uyarılma yaratır. Bu uyarılmaya tepki vermek öğrencinin başarılı olmak için çalışmaya başlamasıdır.
Başarısızlık uyaranına yönelik çalışma tepkisinin sürekli ve düzenli olması gerekir. İşte bu noktada pozitif psikolojinin incelediği kavramlardan “umut” devreye girer.
Umut, kişinin genetik mirasına bağlı olduğu gibi bir öğrenme ürünü de olabilir. Öğrencinin başarısızlığını bertaraf etmeye yönelik umudunun olması, onun başarıya giden yoldaki eylemlerini etkiler.
Başarılı insanların seri şekilde başarı kazanmasının arkasında yatan nedenlerden birisi de başarılı olacaklarına dair umutlarının olmasıdır. Bu umut, önceki başarılarının kişiye öğrettiği psikolojik bir özellik haline gelmiştir.
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var…” Diyen şair gibi, umudun bir öğrenme ürünü olduğu gerçeğini bilmek, öğrencilerimizin motivasyonuna önemli bir katkı yapacaktır.
Motivasyonun tepki basamağını başarıyla geçen öğrenci başarılı olur ve bir doyuma ulaşır. Ulaştığı bu doyum, sonraki hedefler için ona umut kaynağıdır artık.
Öğrenci tekrar başarısız hissedinceye kadar doyum devam eder. Başarısız hissedilen sonraki günlerde, Önceki günlerin başarısı öğrencinin umut etmesi için bir kerteriz noktası oluşturur.
Bazen öğrenciler motive olabilecek kadar umuda sahip olmazlar. Burada da devreye psikolojik danışmanlar girerler.
Öğrencilerin benlik saygısının düşük oluşu, umutlanabilecek kadar başarılı görmemelerine neden olabilir.
Fen lisesine gitmeyi hedefleyen öğrenci küçük bir farkla Anadolu lisesine gitmiştir. Lisede kendisini başarısız görmektedir. Üniversitede gitmek istediği bölümü kazanamayacağını düşünmektedir.
Psikolojik danışmanın yapacağı görüşmelerde öğrenci fen lisesini kazanamayışının nedenlerini görebilir. Bu durumun sadece o güne ve o sınava özgü olabileceğini içselleştirerek üniversite sınavına umudu artmış şekilde yüksek motivasyonla hazırlanabilir.
Kaynakça Ergün, K. (2019) POZİTİF PSİKOLOJİ PENCERESİNDEN ERGENLERDE BENLİK SAYGISININ YEME BOZUKLUGU VE METABOLİK SENDROM İLE İLİŞKİSİ, Yüksek Lisans Tezi Altınay, B. (2020) 12 -15 YAŞ GRUBU ERGENLERİN GELECEK YÖNELİMLERİNİN POZİTİF PSİKOLOJİNİN BAZI DEĞİŞKENLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ, Doktora Tezi
Teşekkür ederim. Psikolojik Danışman Ziya Yalvaç
- Slides: 28