SOSYAL KURUMLARIN NSAN DAVRANILARINDAK YER VE NEM NDEKLER

  • Slides: 31
Download presentation
SOSYAL KURUMLARIN İNSAN DAVRANIŞLARINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

SOSYAL KURUMLARIN İNSAN DAVRANIŞLARINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

İÇİNDEKİLER v Genel Olarak Sosyal Kurum Kavramı v Bir Sosyal Kurum Olarak Aile v

İÇİNDEKİLER v Genel Olarak Sosyal Kurum Kavramı v Bir Sosyal Kurum Olarak Aile v Genel Olarak Ailenin Özellikleri Aile Kurumu Çerçevesinde Oluşan Bazı Kavramlar Başlıca Aile Tipleri Günümüzde Türk Aile Yapısının Durumu Bir Sosyal Kurum Olarak Din Genel Olarak Dinin Tamım ve Davranışla İlişkisi Dinin Sosyal Fonksiyonu ve İnsan Psikolojisindeki Yeri v Bir Sosyal Kurum Olarak Devlet v Bir Sosyal Kurum Olarak Eğitim

Genel Olarak Sosyal Kurum Kavramı Kişilerin, genel olarak davranışlarını düzenleyen ve onları içinde yer

Genel Olarak Sosyal Kurum Kavramı Kişilerin, genel olarak davranışlarını düzenleyen ve onları içinde yer aldıkları toplumda uyum içinde yaşamaları için gerekli olan davranışlara hazırlayan; ayrıca, bir toplumsal düzlem olarak sosyal yapıyı belirleyen olgular topluluğuna sosyal kurum denmektedir. Kişilerin birer toplumsal varlık olarak içinde yer aldıkları topluma, dengeli bir şekilde uyumlarını sağlayan ve bu anlamda davranış düzlemlerini şekillendiren genel kurallar dizisi, büyük ölçüde sosyal kurumlar tarafından yaratılır ve yönetilir. Sosyal kurumlar, bireylerin toplumsal süreçlere katılımını sağlayan, birey ile toplum arasında bir sosyal bağlantı oluşturan tarihsel olgulardır.

 Sosyal kurumlar, kısaca "sosyal yapıyı düzenleyen temel kurallar ve olgular topluluğu" olarak tanımlanır.

Sosyal kurumlar, kısaca "sosyal yapıyı düzenleyen temel kurallar ve olgular topluluğu" olarak tanımlanır. Bir sosyal kurum, göreli bir sürekliliği ve belirli bir bütünlüğü olan kurallar, mevkiler ve eylemler topluluğudur. Her toplumun sosyal yapısı vardır ve her nesilde bu yapıya giren yeni üyelerin önemli bir kısım kurulmuş bulunan bu düzene büyük ölçüde uyarlar. Böylece, nesiller doğar-yaşar ve ölürler, fakat sosyal kurumlar zaman içinde değişerek varlıklarım devam ettirirler. Her çağda ve devirde, her sosyal sistemde, farklı şekil, nicelik ve niteliklerde bulunan bu sosyal kurumlar, aslında birey ile toplum arasındaki hayatın ara kesitlerini meydana getirmektedirler.

Sosyal kurumların temel fonksiyonlarını üç grupta toplamak mümkündür: Fertlerin Fertleri Fertler davranışlarını düzenleyici olması

Sosyal kurumların temel fonksiyonlarını üç grupta toplamak mümkündür: Fertlerin Fertleri Fertler davranışlarını düzenleyici olması topluma hazırlayıcı olması ve kurumlar arası geleneksel ilişkileri tayin etmesi.

§ Toplumdaki aşağı yukarı bütün bireyleri ilgilendiren sosyal kurumlar dört grupta incelenebilir: Ø Aile

§ Toplumdaki aşağı yukarı bütün bireyleri ilgilendiren sosyal kurumlar dört grupta incelenebilir: Ø Aile Ø Din Ø Devlet Ø Eğitim

Bir Sosyal Kurum Olarak Aile Genel Olarak Ailenin Özellikleri Aile, bütün insan toplumlarında bulunan,

Bir Sosyal Kurum Olarak Aile Genel Olarak Ailenin Özellikleri Aile, bütün insan toplumlarında bulunan, temel ve evrensel bir sosyal kurumdur. Bir sosyal kurum olarak ailenin başta gelen fonksiyonu, evli eşler yani kadınerkek arasındaki ilişkileri düzenlemek ve topluma yeni üyeler kazandırmak suretiyle nüfusu yenilemek, böylece toplumun devamlılığını sağlamaktır. Aile kurumu, önemli bir sosyalleştirme ve kültürlendirme aracıdır. Bu fonksiyon içerisinde, çocukların sosyalleştirilmesi görevi de yer almaktadır. Çocukların bakımı ve sosyal yapıya kazandırılmalarının ilk hazırlıkları aile ortamında gerçekleşmektedir. Aile kurumu, çocukların sosyalleştirilmesiyle birlikte, toplum kültürünün yaratılması, yaşatılması ve korunması görevlerini de yerine getirerek, toplumların sürekliliğinde önemli bir rol oynar.

 Aile kurumu kişilerin biyolojik ve psiko-sosyal ihtiyaçlarının tatmin edilmesini sağlar. Ait olma ve

Aile kurumu kişilerin biyolojik ve psiko-sosyal ihtiyaçlarının tatmin edilmesini sağlar. Ait olma ve sevgi, takdir ve saygı ihtiyaçlarının da en iyi tatmin edildiği yer ailedir. Uygun bir aile ortamının, sosyal denetim, eğitim, eğlence ve dinlenme gibi çeşitli sosyal etkinliklerin en iyi şekilde yaşandığı yer olduğu görülmektedir. Aile, çocuğa sosyal ve hukuki bir statü ve kimlik kazandırma bakımından da önemli bir kurum olarak görülmektedir. Belirli bir aileye mensup olan kişiler oldukça şanslı ve kimlikli bir kişiliği temsil ediyor demektir. Kişilerin mensubu oldukları aile, toplumsal hiyerarşideki konumu ve sosyoekonomik durumu, fertlerin elde edeceği hayat şansı ve avantajları açısından da çok önemli sonuçlar yaratabilecek özelliklere sahiptir. Ailenin, sosyal güvenlik şemsiyesi gibi bir fonksiyona sahip olduğu da söylenebilir. Kendi kendine yeterli olamayan yaşlılar ile hastalık veya engelli durumundan dolayı canlı hayata etkili bir şekilde katılamayan kişiler için en uygun yaşam alanları, yine güvenilir bir aile ortamıdır.

Aile Kurumu Çerçevesinde Oluşan Bazı Kavramlar Aile kurumu, bütün toplumlarda en önemli davranış belirleyicisi

Aile Kurumu Çerçevesinde Oluşan Bazı Kavramlar Aile kurumu, bütün toplumlarda en önemli davranış belirleyicisi ve kaynağı olarak, değişik anlayış ve biçimlerde varlığını sürdürmektedir. Toplumsal hayatta aileyi meşru kılan temel olgu, evlilik kurumudur. Evlilik biçimleri ve tipleri; "eş sayısına", "eşin seçildiği gruba", "çiftlerin oturdukları yere" ve "akrabalık düzenlerine" göre sınıflandırılabilir.

Eş sayısına göre evlilik tipleri; Tek eşli evlilik (monogami) ve çok eşli evlilik (poligami)

Eş sayısına göre evlilik tipleri; Tek eşli evlilik (monogami) ve çok eşli evlilik (poligami) olmak üzere iki türlüdür. Çok eşli evlilik, “çok kadınlılık” (polijini) biçiminde erkeğin birden fazla kadınla evliliği veya ilişkisi; “çok kocalılık” (poliandri) biçiminde de kadının birden fazla erkekle evliliği veya ilişkisi hâlinde gerçekleşebilmektedir. “Çok kadınlılık”, erkek egemenliğine dayanan toplumlarda, çok sık gözüken bir evlilik tipi olmuştur. Aile kurumunun, tarihsel süreç içerisinde ve günümüzde gösterdiği gelişmeler doğrultusunda en ideal evlilik tipinin, “tek eşlilik” olduğu görülür. Türk toplumsal yapısı, çoğunlukla tek eşliliğin egemen olduğu bir aile düzenine sahip olmuştur. Eski Türklerde "çok eşlilik" çok ender bir durumdu. Bir şekilde, birden fazla eş ile evlilik olursa ilk kadın, evde “Baş kadın” idi. Eğer, erkek birden fazla kadın ile evliyse “Baş kadından” başka kadına “kuma” denilerek, daha aşağı bir statü verilirdi.

Eşin seçildiği gruba göre evlilik tipleri; İç gruptan evlilik (endogami) ve dış gruptan evlilik

Eşin seçildiği gruba göre evlilik tipleri; İç gruptan evlilik (endogami) ve dış gruptan evlilik (egzogami) biçiminde iki gruba ayrılabilir. “İç gruptan evlilik”, grup içinden , “Dış gruptan evlilik” grup dışından evlenme zorunluluğunu ifade eder. Türk toplumsal yapısında, hem tarihsel süreç içerisinde, hem de günümüzde en yaygın evlilik tipi “dış gruptan evliliktir”. “İç gruptan evlilik”, Türkiye’nin en fazla Doğu ve Güney-Doğu Anadolu ile Doğu Akdeniz Bölgelerinde görülen bir durumdur. Bu tip evlilik, grup içi evliliklerin yaygın olduğu komşu Arap ve Acem kültürlerinin etkileşiminden ortaya çıkan nispeten bölgesel bir hadisedir.

Çiftlerin oturdukları yere göre evlilik tipleri; “Babayerlilik” (patrilokal), “anayerlilik” (matrilokal) ve “yeni ev açma”

Çiftlerin oturdukları yere göre evlilik tipleri; “Babayerlilik” (patrilokal), “anayerlilik” (matrilokal) ve “yeni ev açma” (neolokal) olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. “Babayerlilik”te, yeni evlenen eşler, erkeğin babasının evinde birlikte; “Anayerlilik”te, kadının ailesiyle birlikte oturmaktadır. “Yeni ev açma” tipinde ise yeni çift, kendilerine mahsus yeni bir ev açarak, hem erkeğin ailesinin, hem de kadının ailesinin denetimi dışında nispeten bağımsız bir evliliği yürütmeye çalışmaktadır. Türk toplumsal yapısında esas olan, yeni “evli” çiftin, yeni bir evde oturmasıdır. Sosyo-ekonomik gücü zayıf olan bazı aileler ile kırsal alandaki bazı zorunluluklar nedeniyle yeni evlenen çiftin bir süre baba evinde oturması ise geçici bir durumdur.

Akrabalık düzenlerine göre evlilik tipleri; “Baba soyluluk” (patrilineal), “ana soyluluk” (matrilineal) ve “iki taraflılık”

Akrabalık düzenlerine göre evlilik tipleri; “Baba soyluluk” (patrilineal), “ana soyluluk” (matrilineal) ve “iki taraflılık” (bilateral) biçiminde üç gruba ayrılabilir. “Baba soyluluk”, yeni eşler ve çocukları için yalnızca baba soyunun akrabalığını kabul eden bir sistemdir. “Ana soyluluk” sisteminde ise sadece ana soyu akrabalığı kabul edilmektedir. “İki taraflılık” düzende, hem babanın, hem de ananın soyu, akrabalık için birlikte geçerli olmaktadır. Türk topluluklarındaki akrabalık düzeninde eski zamanlardan günümüze kadar, ilke olarak hem anne, hem de baba soyu birlikte yer almıştır.

Başlıca Aile Tipleri Klan Aile: İnsanlık tarihinde bilinen ilk aile tipi, klan ailedir. Klan

Başlıca Aile Tipleri Klan Aile: İnsanlık tarihinde bilinen ilk aile tipi, klan ailedir. Klan aile tipinin ortaya çıkışı, insanlığın avcılık ve toplayıcılık dönemlerine denk gelmektedir. Klan aile zamanları, insanların geçim kaynakları ve araçları hakkında tecrübelerinin sınırlı olduğu, ayrıca sosyal kurum ve örgütlenmelerin henüz yeterli olmadığı dönemler olarak bilinmektedir. Klan aile, bir bakıma insanlık tarihinin ilk sosyal birliği, ilk dinî topluluğu ve ilk devleti de sayılır. Klan ailede, aile toplum aynıdır, ailenin dışında bir sosyal hayat yoktur. Klan topluluk, aynı toteme inanan insanlardan meydana geldiği için aynı zamanda dini bir cemaat sayılmaktadır. Akrabalar grubundaki akrabalık bağı, kan bağı olmayıp aynı totemden gelmiş olma inancından ibarettir. Aynı totemden geldiğini kabul eden ve kendilerinin de öyle kabul ettikleri kişiler, ailenin üyesi sayılır. Klan içinden evlenmek, akraba evliliği sayıldığı için yasaklanmıştır.

Babaerkil Aile (Ataerkil, pederşehi aile): Ailenin, babanın mutlak otoritesi altında olduğu aile tipidir. Mutlak

Babaerkil Aile (Ataerkil, pederşehi aile): Ailenin, babanın mutlak otoritesi altında olduğu aile tipidir. Mutlak söz hakkı, ailenin reisi ve mülkün sahibi olan babanındır. Her şey babanın kişiliği etrafında toplanmıştır. Babaerkil ailede, aynı evin içinde tek kocaya bağlı birden fazla kadın olabilmektedir. Ayrıca, bu tip ailede, evin evli oğulları da eşleri ve çocuklarıyla beraber, ailenin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu aile tipinde, kadın zaman erkeğe etki edebildiği ölçüde söz sahibi olabilmektedir. Kadın-erkek ilişkilerinin tamamen fizikî kuvvet ve mülkiyet ilişkilerine bağlı olarak şekillendiği erkek egemenliğine dayalı bütün toplumların da çoğunda bu tür aile tipinin yaygın olduğu görülmektedir.

Anaerkil Aile (maderşahi aile): Egemenliğin anaya, dolayısıyla kadına geçtiği aile tipidir. Kadın hakları artmış,

Anaerkil Aile (maderşahi aile): Egemenliğin anaya, dolayısıyla kadına geçtiği aile tipidir. Kadın hakları artmış, aile reisliği anaya verilmiştir. Mutlak otorite ve mülkiyet anaya, yani kadına aittir. Bu tip ailede akrabalık, ana tarafına göre belirlenmektedir. Çok kere koca, karının aile konutunda oturmaktadır. Kadın, aile içi otoritesini, kendi yakınlarından bir erkekle, meselâ erkek kardeşiyle paylaşabilmektedir. Fakat, nihaî otorite, daima anaya aittir.

Geleneksel Geniş Aile: 18. yüzyılın sonunda, Batı memleketlerinde babaerkil ailenin çökmeye başlamasından sonra, bu

Geleneksel Geniş Aile: 18. yüzyılın sonunda, Batı memleketlerinde babaerkil ailenin çökmeye başlamasından sonra, bu aile tipinin yumuşaması ile birlikte geleneksel geniş aile gözükmeye başlamıştır. Aile kurumu, büyük ana ve babanın, dede ve torunların birlikte yaşadıkları, evlenen erkeklerin eşlerini aile içine getirdikleri biçimi korumuştur. Ataerkil ailenin çökmesiyle, sınırsız baba egemenliği yerini, yalnız aile reisi sıfatıyla sınırlı baba denetimine bırakmıştır. Kır topluluklarında yaygın olan bu aile tipinin en belirgin özelliği hiyerarşik yapıya sahip olmasıdır. Geniş aile, bir otorite sisteminde ve bir egemenlik-bağımlılık ilişkisinde ifadesini bulan bir sosyal örgütlenme biçimidir.

Çekirdek Aile (Modern, atom aile): Evli eşlerden ve bekâr çocuklardan kurulan, nüfusu yenileme, çocukları

Çekirdek Aile (Modern, atom aile): Evli eşlerden ve bekâr çocuklardan kurulan, nüfusu yenileme, çocukları sosyalleştirme, biyolojik ve psikolojik tatmin sağlamaya yarayan aileye çekirdek aile denmektedir. Çekirdek aile, geleneksel geniş ailenin küçülmüş ve erkek otoritesinin zayıflamış şeklidir. 19. yüzyıldan itibaren, toplumların tarımdan endüstriyel faaliyetlere yönelmesi, nüfusun kır alanlardan şehirlere göç etmesi, iktisadi hayatın gelişmesi, aile mülkiyetinin parçalanması, eğitim yoluyla ferdi yeteneklerin gelişmesi gibi sebepler yüzünden geleneksel geniş aile çözülerek, çekirdek aile tipi ortaya çıkmıştır. Çekirdek aile, aile kurumunun bölünebilir en küçük birimidir. Bundan sonraki parçalanma, aile kurumunun çözülmesine ve yok olmasına yol açar.

Postmodern Aile: Postmodern aile, normal çekirdek ailenin sahip olduğu süreklilik, kalıcılık ve dengelilik ölçülerinden

Postmodern Aile: Postmodern aile, normal çekirdek ailenin sahip olduğu süreklilik, kalıcılık ve dengelilik ölçülerinden oldukça uzaklaşmış ve neredeyse dağılmaya yüz tutmuş bir tür yapay aile durumundadır. Postmodern ailenin en belirgin özelliği, aile kurumunun geleneksel ve sosyolojik işlevlerinin çoğunun göz ardı edilerek, sadece resmî bir nikâh akdi altında, karı-koca ilişkilerinin bir cinsellik hayatına indirgenmiş olmasıdır. Ayrıca, postmodern ailede, aile kurumunun devamlılığını sağlayan en kuvvetli öğe olarak “çocuk” faktörünün yokluğu ya da azlığı ise ayrılmayı ve çözülmeyi hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. Bütün bu ve diğer sebeplerden dolayı postmodern ailenin bulunduğu sosyal konum, aile oluşumunun en kritik aşamasıdır.

Tartışalım… Günümüzde Türk aile yapısı nasıldır?

Tartışalım… Günümüzde Türk aile yapısı nasıldır?

Bir Sosyal Kurum Olarak Din Genel Olarak Dinin Tanımı ve Davranışla İlişkisi Din kelimesinin,

Bir Sosyal Kurum Olarak Din Genel Olarak Dinin Tanımı ve Davranışla İlişkisi Din kelimesinin, yüksek bir hakimiyetin emirlerine uymak, bağlanmak gibi anlamları vardır. Genel olarak, büyük ve üstün, insanın karşı koyamayacağı tabiat üstü ilahî bir varlık tarafından, bazı şekiller altında emredildiği kabul olunan kural ve inançlardan oluşmuş bütüne din denilir. İnsanlar düşüncelerinin bir bölümünü inanç, bir bölümünü de bilimsel bilgi biçiminde hafızalarında depolarlar. İnanç, belirli hususlarda bir zannetme ve kanaata ulaşma tavrıdır. Bilimsel bilgi ise, bilimsel yöntemlerle doğrulanma imkanına kavuşan düşünce ve görüşlerden meydana gelmektedir. İnsanların, kısmen akıl, çoğunlukla da ilham, heyecan, his ve vahiy yoluyla inanmış oldukları inançların, öğretilerin, törenlerin ve ibadetlerin tamamı, din kurumunu meydana getirmektedir. Bu yönüyle din, esas itibarıyla "inanmak" fiili üzerinde kurulmuş olan bir sosyal kurumdur. Din, insanların çok yönlü belirsizlikler içerisinde, sonsuz ve sürekli bir güven duyma arayışı ile hakikata ulaşma şeklindeki temel kaygılarına cevap arama ihtiyacından doğan bir sosyal olgudur.

Belirli bir inanç ve eylemler sistemi olarak her din, şu dört unsurdan meydana gelmektedir:

Belirli bir inanç ve eylemler sistemi olarak her din, şu dört unsurdan meydana gelmektedir: İnanç, Duygu, Tören ve Değerler topluluğu. § Bilinen bütün dini inançların temeli, üstün bir tabiat üstü varlığa dayanmaktadır. Dinin ortaya koyucusu veya örgütleyicisi olan üstün güç çevresinde ve onunla ilgili çok sayıda kutsal fikir ve düşünceler üretilmiştir. § Her dinde birtakım ibadet şekilleri vardır. İbadet olgusu ve dini amaçlı bazı eylem ve davranışlar kutsallık kazanmıştır. Yapılan ibadet ve diğer dini törenler, belirli bir dinden olmanın temel göstergelerinden biri sayılır. Aslında, dini törenlerin ve ibadetlerin fonksiyonlarından biri de, inanan insanlarda uygun heyecan ve duygular yaratmaktır. § Bütün dinlerde yine ortak olan özelliklerden biri de, her dinin kendine mahsus bir değerler topluluğunun olmasıdır. Başka bir deyişle, bütün dinler bir "iyi-kötü" ve "helâlharam" şeklinde değer yargıları sistemine sahiptirler.

Dinin Sosyal Fonksiyonu ve İnsan Psikolojisindeki Yeri Bir sosyal kurum olarak dinin, geçmişteki ve

Dinin Sosyal Fonksiyonu ve İnsan Psikolojisindeki Yeri Bir sosyal kurum olarak dinin, geçmişteki ve günümüzdeki toplumlar bakımından başlıca fonksiyonu, bir sosyal kontrol aracı olarak toplumun sosyal bütünleşmesine katkıda bulunmaktır. Din, insanları ortak davranışlara ve hareketlere yöneltir, insanların birbirlerini sevmeleri gerektiği konusunda ortaya koyduğu ilke ve kurallarla, sosyal vicdanın her zaman canlı tutulmasına zemin hazırlar. Böylece, toplum fertlerinin, birbirlerine zarar vermeden barış ve huzur içerisinde yaşamalarını sağlar. Dinin, en önemli etkilerinden biri de, çeşitli kaynaklardan ileri gelen endişe ve stresin olumsuz sonuçlarından fertleri korumaktır. Belirsizlikler ve tehlikelerle dolu bir dünyada, iç huzur ihtiyacının çok güçlü bir şekilde duyulduğu yer ve zamanlarda, dinsel özlemlerle karşılaşılmaktadır. Meselâ, her türlü ibadet ve duanın, insanların endişe ve stresin baskısından kurtulmalarına imkan verdiği ifade edilmektedir.

Dini inanç ve uygulamaların, stres yönetimi bakımından iki tür yararı vardır: Birincisi, dini inanç

Dini inanç ve uygulamaların, stres yönetimi bakımından iki tür yararı vardır: Birincisi, dini inanç yaşama tarzı bakımından çeşitli gerilim etkenlerinden daha az etkilenmeye ortam hazırlar. Buna göre, başta Islâmiyet olmak üzere bütün dinler, kişilere zorluklar ve güçlükler karşısında dayanma ve tahammül gösterme duygusu aşılamayı hedefler. Yapılan bir araştırmaya göre, güçlü bir dinî inanca sahip olan kişiler ölümden daha az korku duymaktadırlar. Dini inançların, insan psikolojisinin iyileştirilmesi ve moralinin yükseltilmesi bakımından sağladığı ikinci yarar, onların çeşitli sebeplere bağlı olarak maruz kaldıkları gerilimin zararlı sonuçlarım hafifletecek araçlara ve mekanizmalara sahip olmalarıdır.

Tartışalım… Din, davranışlarımızı nasıl etkilemektedir?

Tartışalım… Din, davranışlarımızı nasıl etkilemektedir?

Bir Sosyal Kurum Olarak Devlet Çağdaş insan toplumlarında en büyük örgütlenme şekli devlettir. Devlet,

Bir Sosyal Kurum Olarak Devlet Çağdaş insan toplumlarında en büyük örgütlenme şekli devlettir. Devlet, belirli siyasi hudutlar içerisinde yaşayan insanların bağlı oldukları ortak iktidarı kullanan sosyal kurumdur. Devlet, insanların bütün ilişkilerinde en kapsamlı ve en etkili koordinatörlüğü yapmaktadır. Kişilerin doğumundan ölümüne kadar, hatta öldükten sonra bile her şeyleriyle devlet mekanizması ilgilenmektedir. Bu bakımdan devlet, hukuki kurallar ve normlar çerçevesinde, fertlerin ve toplumun davranışlarını düzenleme ve kontrol etme hakkına sahiptir. Devlet kelimesi, geniş anlamda, sosyolojik olarak milleti temel alan örgütlenmiş bir toplumu anlatırken; dar anlamda ise birinci anlamdaki siyasî toplum içinde yönetilenlere göre kamu otoritelerini ifade eder. En dar anlamıyla da, kamu otoriteleri ve idareleri içinde çeşitli kamu kuruluşları, belediyeler ve vilayetler gibi yönetim birimlerinin tamamını kapsar.

Devletin oluşmasında üç temel unsurun büyük rol oynadığı görülmektedir. Bunlar: Ülke yani toprak: Devlet

Devletin oluşmasında üç temel unsurun büyük rol oynadığı görülmektedir. Bunlar: Ülke yani toprak: Devlet kurumunun ilk öğesi, varlığını sürdürebileceği ve sınırları belli olan bir toprak parçasına sahip olmasıdır. Milletleşme sürecini tamamlamış bir insan topluluğu: Devletin ikinci öğesi ise belirli fiziki ve coğrafi sınırlar içinde yaşayan, soy, dil, din, örf ve âdetler ile benzer bir yaşama tarzına sahip olan bir insan topluluğunun varlığıdır. Kurumsallaşmış bir iktidar olgusu: Ortak bir milliyet bilincine sahip olan topluluk içinde oluşan ilişkilerin düzenlenmesi sürecidir. İktidar kavramı, toplumsal ilişkiler çerçevesinde, karar alma ve onu uygulama ya da uygulatma gücünü temsil eder.

Devletin Fonksiyon ve Görevleri Kamu güvenliğini ve düzenini sağlamak. Dış ve iç tehlikelere karşı

Devletin Fonksiyon ve Görevleri Kamu güvenliğini ve düzenini sağlamak. Dış ve iç tehlikelere karşı kendini ve kendine bağlı insanların güvenliğini sağlamak. Hem iç hem de dış güvenliğin korunması için güvenlik kuvvetleri oluşturarak gerektiğinde fiziki kuvvete başvurmak. Klasik devlet, bir anlamda polis ve jandarma devletidir. Toplumsal ve bireysel çatışmaların yönetilmesi ve bu çerçevede adalet hizmetlerinin gerçekleştirilmesi. Kurumlar ve kişiler arasındaki ilişkileri koordine etmek veya sınırlayıcı bazı kuralları koymak; eğitim, sağlık, ulaştırma, haberleşme ve ekonomik faaliyetler gibi genel çalışmaları gerçekleştirmek. Vergi toplayıp, birtakım yatırım ve harcamalar yapan, para piyasasını düzenleyen önemli bir iktisadî ajan rolünü üstlenmek. Bu bakımdan, çağdaş devletler, toplumdaki en büyük üretici ve tüketici olma özelliklerini de taşımaktadır. Ekonominin pazar şartlarını belirlemek, sermaye piyasasını düzenlemek, kaynakların dağılımını dengelemek, her türlü alt yapı yatırımlarını gerçekleştirmek.

Bir Sosyal Kurum Olarak Eğitim İnsan hayatının ve sosyal gelişmenin temelinde büyük ölçüde eğitim

Bir Sosyal Kurum Olarak Eğitim İnsan hayatının ve sosyal gelişmenin temelinde büyük ölçüde eğitim faaliyetleri bulunmaktadır. Eğitim, yetişkin nesiller tarafından sosyal hayata hazır olmayan nesiller üzerinde uygulanan etkileme işlemlerini kapsamaktadır. Eğitim, genel ve özel eğitim olmak üzere iki grupta toplanmaktadır. Genel eğitim, toplumun bütün fertlerinin sosyalleşme sürecini ve sosyal yaşantıya katılma çabalarını içine almaktadır. Özel eğitim ise bir ferde, yetenek ve isteğine bağlı olarak, belirli bilgi ve becerilerin kazandırılması faaliyetidir. Bir sosyal kurum olarak eğitim, fertlerin toplum içinde uyumlu bir şekilde yaşamalarını sağlayacak olan toplumsal kuralları öğrenmelerinde etkili bir rol oynamaktadır.

Eğitimin açık ve örtülü olmak üzere çok sayıda fonksiyonu vardır. Eğitimin açık görevleri; toplumun

Eğitimin açık ve örtülü olmak üzere çok sayıda fonksiyonu vardır. Eğitimin açık görevleri; toplumun kültür mirasının yeni nesillere aktarılması, çocuğun sosyalleştirilmesi, insanların nitelikli bilgilerle donatılması ve bu kapsamda fertlerin bilimsel ve mesleki alanlarda yetiştirilerek onlara birtakım beceriler kazandırılması, fertlere akılcı düşünme alışkanlığı ile birlikte örgütlenme bilincinin ve becerisinin kazandırılması, teknolojinin ve güzel sanatların gelişmesine katkıda bulunulması gibi… Eğitimin dolaylı ve örtülü görevleri ; fertler için örgün eğitim aracılığı ile kişilere girişimcilik niteliklerinin kazandırılması ve iş bulma imkanının yaratılması, toplumsal hiyerarşide daha yüksek statüler elde etme fırsatının verilmesi, uygun eş seçme ve iyi bir evlilik yapma şartlarının hazırlanması, iyi bir dost ve sosyal çevre edinme ortamının yaratılması ile kötü alışkanlıklardan korunma konusunda fertlere yardımcı olmak gibi…

TEŞEKKÜRLER

TEŞEKKÜRLER