PERS TARH VE SANATI Do Dr Davut YTPAA

  • Slides: 36
Download presentation
PERS TARİHİ VE SANATI Doç. Dr. Davut YİĞİTPAŞA Sunumda yer alan tüm fotoğraflar telif

PERS TARİHİ VE SANATI Doç. Dr. Davut YİĞİTPAŞA Sunumda yer alan tüm fotoğraflar telif hakkına sahiptir. Yalnızca eğitim amaçlı olarak kullanılmıştır. Başka bir amaç için kullanılamaz.

PERS DÖNEMİ'N DE ANADOLU'DA PARA VE TİCARET

PERS DÖNEMİ'N DE ANADOLU'DA PARA VE TİCARET

Persler, MÖ 6. yüzyılın ortalarına yakın bir tarihte Lydia Krallığı'na son verdiğinde Batı Anadolu'da

Persler, MÖ 6. yüzyılın ortalarına yakın bir tarihte Lydia Krallığı'na son verdiğinde Batı Anadolu'da kayda değer sayıda kent devleti sikke basıp kullanıyordu; fakat Anadolu'nun geri kalan kısmı henüz sikkeye yabancıydı. Hatta Anadolu'yu ele geçiren Persler de o dönemde sikkeyi tanımıyordu; kendi ülkelerinde (Persia/Persis) para yerine değerli metal külçeleri (ingot) kullanıyorlardı. Fakat Lydia‘nın başkenti Sardeis'i ele geçirdiklerinde krallığın sikkeleriyle tanıştılar. Lydia Krallığı'nın darphanesi bundan böyle Pers Krallığı için sikke basmaya başladı. Aşağıdaki örneklerde de görüleceği üzere, Pers sikkelerini diğer kent devleti ve krallık sikkelerinden ayıran özellikler arasında tasvir edilen figürün Doğulu kıyafeti ve başlığı ile varsa- Yunanca veya Aramice yazı gösterilebilir. Geleneksel görüşe göre, Pers Kralı Büyük Kyros (yak. MÖ 559530), Lydia‘nın son kralı Kroisos (yak. MÖ 561 -546) zamanında, dairesel olmaktan ziyade bir fasulye tanesini andıran formdaki sikke metaline basılan, ön yüzde aslan ve boğa protomlarının (ön gövdelerinin) yer aldığı sikkelerin basımını sürdürdü. Kraisos Stateri Tarzında Altın Pers Sikkesi

Böylece ilk Pers sikkeleri Sardeis'te basıldı. Kroisos dönemi sikkeleriyle, Kyros'un benzer tipteki sikkeleri birbirine

Böylece ilk Pers sikkeleri Sardeis'te basıldı. Kroisos dönemi sikkeleriyle, Kyros'un benzer tipteki sikkeleri birbirine çok benzediğinden ilk bakışta ayırt edilmeleri zordur. Ancak, en belirgin ayırt edici faktör, Lydia darplarının daha doğal (gerçekçi), Pers darplarının ise nispeten biçemsel (şematik) olmasıdır. Perslerin ilk Özgün Sikkeleri Yüzyılın sonuna doğru, I. Dareios (yak. MÖ 521 -486) zamanında, Persler’in Lydia tarzı sikkelerinin yerini uzun yıllar değişmeden basılacak olan gerçek Pers sikkesi aldı. Altın ve gümüş olarak iki ayrı metalden basılan yeni Pers sikkelerinin ön yüzünde Pers Kralı'nın tasviri yer alıyordu; söz konusu tasvirin kralı temsil ettiği başındaki taçtan (kydans) anlaşılmaktadır. Erken dönem Pers sikkeleri dört tip altında toplanırlar. Bunlardan ilkinde (Tip 1) kral kalçalarına kadar betimlenmiş olup bir elinde yay, diğer elinde birkaç ok tutmaktadır.

Diğer tasvir tiplerinde kral bu kez tam boy resmedilmiş olup bazen ok atma pozisyonunda:

Diğer tasvir tiplerinde kral bu kez tam boy resmedilmiş olup bazen ok atma pozisyonunda: Tip II: Kral bu kez tam boy resmedilmiş olup bazen ok atma pozisyonunda: Tip III: Bazen yay ve mızrakla koşarken

Tip IV: Kral Yay ve hançerle koşarken, tasvir edilmiştir. Sikkelerin arka yüzünde dikdörtgen veya

Tip IV: Kral Yay ve hançerle koşarken, tasvir edilmiştir. Sikkelerin arka yüzünde dikdörtgen veya kare çukurluk (incus) bulunur. Altın Pers sikkesi 8, 4 g ağırlığında olup Pers kralı Dareios'tan ya da Eski Pers sözcüğü daru(i)yaka'dan (=altın) dolayı dareikos veya darik olarak adlandırılıyordu. Gümüş sikke ise 5, 4 g ağırlığındaydı ve Mezopotamya ağırlık ölçüsü olan şekelden dolayı siglos olarak ifade ediliyordu, Yeni Pers altın sikkesi, o dönemde Mezopotamya'da kullanılan standart ağırlık ölçüsü olan minanın altmışta biriydi (8, 4 g x 60 = 504 g). 1 dareikosun 20 siglosa eşit olduğu bu sistemde kalpazanlığın veya sahteciliğin önüne geçmek için sikkeler sık kontrol ediliyor, doğru ağırlıkta ve gerçek olanlar damga. Ianmak suretiyle onaylanıyordu. Günümüze kalan Pers sikkelerinin üzerinde bu tür damgalardan görmek mümkündür; öyle ki, el değiştirme nedeniyle bazılarının üzerinde bir düzineden fazla damga yer almaktadır.

Sürdürülen arkeolojik kazılar veya defineler, Pers gümüş sikkesi olan siglosun, altın dareikosa göre çok

Sürdürülen arkeolojik kazılar veya defineler, Pers gümüş sikkesi olan siglosun, altın dareikosa göre çok daha fazla basıldığını, ancak siglosun daha ziyade Batı Anadolu'da tedavüldeyken, dareikosun daha geniş bir coğrafyada tedavülde olduğunu göstermektedir. Ksenophon bir Pers askerinin aylık kazancının 1 dareikos olduğunu söylemektedir. Yukarıda vurgulandığı gibi, Pers dareikos ve sigloslarının Persler’in kendi ülkesindeki darbına ilişkin veriler yoktur. Satrap ya da Yerel Hükümdar Sikkeleri Pers satraplıklarına veya satraplarına atıflar Kyros ve Kambyses dönemlerine kadar gitse de, organize olarak I. Dareios zamanında karşımıza çıkarlar. I. Dareios'un MÖ 6. yüzyılın sonuna doğru gerçekleştirdiği mali reformlar sırasında vergi sisteminde de köklü değişiklikler yapıldı. Persler, egemenlikleri altında tuttukları Anadolu'daki kent devletlerini oluşturdukları satraplıklar (nomoi) yoluyla kon trol altında tutuyorlar, ancak onların iç işlerine, idari sistemlerine ve sikke darplarına karışmıyorlardı. Kentler, Pers Büyük Kralı'na vergi vermek, gerektiğinde ordusunda asker olarak görev almakla yükümlüydüler. Oluşturulan satraplıklardan elde edilen vergiler devlet hazinesinin önemli bir gelir kaynağını oluşturuyordu. Vergiler esas olarak nakit para şeklinde alınsa da bazen at olarak da ödeme yapılıyordu.

Pers Krallığı'nda sikke basma hakkı esas olarak Pers Kralı‘ndaydı. Ancak, Pers Kralı'nın izniyle, satraplar

Pers Krallığı'nda sikke basma hakkı esas olarak Pers Kralı‘ndaydı. Ancak, Pers Kralı'nın izniyle, satraplar ve yerel yöneticiler de sikke basabiliyorlardı. Günümüze ulaşan sikkeler bunu kanıtlamaktadır. Atina gümüş sikkelerini taklit eden bazı gümüş emisyonların ön yüzünde Athena başının yerini Pers Satrabı'nın (Tissaphernes? ) başı arka yüzünde ise tıpkı Atina sikkelerinde olduğu gibi baykuş ve zeytin dalı yer alır; ancak arka yüzdeki AOE yazısının yerini bu kez "Kralın (sikkesi)" anlamındaki almıştır.

Ön yüzde satrap başının yer aldığı bu tarz sikkelerin başka emisyonlarında arka yüzde başka

Ön yüzde satrap başının yer aldığı bu tarz sikkelerin başka emisyonlarında arka yüzde başka tasvirler de yer almaktadır. Üzerlerinde darphaneye işaret eden herhangi başka bir yazı veya işaret bulunmadığından satrap başlı bu sikkelerin Batı Anadolu'da basılmış olduklarından kuşku duyulmasada hangi kentte basılmış olduklarını saptamak zordur. MÖ 4. yüzyılda Pers satraplarının sikkelerinde önceki yüzyılla kıyaslanmayacak bir artış olur. Bir sikkenin üzerinde yer alan başın yazı veya başka veriler yoksa satraba ya da bir Persli’ye ait olduğu başlığından (tiara, kyrbasia) anlaşılabilmektedir. Ancak vurgulamak gerekir ki, satrap olarak adlandırılsa da Pers tarzında basılan sikkelerin hepsi gerçek anlamda satrapların sikkeleri olmayabilir; bunlardan bazıları karanoi denen Pers Büyük Kralı'nın emrindeki askeri komutanlar veya devletin ileri gelen kişileri ya da yerel hükümdarlar olabilmektedir. Hatta bazı yerel hükümdarlar, Pers Kralı tarafından doğrudan satrap olarak atanmasalar da satrap gibi davranıp Pers Büyük Kralı'na biat emişlerdir. Nitekim Karia, Lykia ve Kilikia'da yerel hanedanlar ve bastırdıkları sikkeler bu gruba girer.

MÖ 4. yüzyıla tarihlenen ve "satrap sikkesi" olarak tanımlanan bir grup sikkenin ön yüzünde

MÖ 4. yüzyıla tarihlenen ve "satrap sikkesi" olarak tanımlanan bir grup sikkenin ön yüzünde elinde yay ve mızrakla "diz kapağı koşusu" pozisyonundaki Pers Kralı yer alırken, arka yüzde harita benzeri bir tasvir resmedilmiştir. Haritanın Ephesos'un hinterlandını temsil ettiği; bölgedeki dağlar ile vadilerin (Kaystros ve Maiandros) gösterilmiş olduğu ileri sürülmüştür. Bu sikkelerin çoğu gümüş olup ağırlıkları 15 g civarındadır (Rhodos standardında tetradrahmi); az sayıda bronz örnek de vardır. Gümüş olanların birkaçı üzerinde yazısı olmasına rağmen çoğu yazısızdır.

Yine MÖ 4. yüzyıla tarihlenen bir grup sikkenin ön yüzünde ok atar pozisyonda Pers

Yine MÖ 4. yüzyıla tarihlenen bir grup sikkenin ön yüzünde ok atar pozisyonda Pers Kralı, arka yüzünde ise mızrak fırlatma pozisyonunda Pers kıyafetli bir atlı yer alır. Ö. Y Atlı figürün satrabı temsil ettiği söylenebilir. 1978 yılında Bodrum'da ele geçen Piksodaros Definesi'nde bu sikkelerden bir düzineden fazla ele geçmiştir. Ancak, gerek arka yüzünde haritanın bulunduğu sikkeler gerekse atlı tasvirli sikkelerin bir satraba mı yoksa merkezi otoriteye mi (krali) ait olduğu tartışmalıdır.

Bazı satrap sikkelerinin hangi satrap tarafından basıldığı, üzerlerinde yer alan isimlerinden bellidir. Bu satraplar

Bazı satrap sikkelerinin hangi satrap tarafından basıldığı, üzerlerinde yer alan isimlerinden bellidir. Bu satraplar arasında Lydia ve Karia satrabı Tissaphernes (yak. MÖ 412 -395), Lydia ve İonia satrabı Spithridates (yak. MÖ 335/34), Phrygia satrabı Pharnabazos (yak. MÖ 413 -370), Mysia satrabı Orontas (yak. MÖ 357 -352), Lydia satrabı Autophradates (yak. MÖ 380 -350) ile Karia, Lykia ve Kilikia'nın yerel hükümdarları yer almaktadır. Bunların dışında adı daha az duyulmuş başka satrap ve yerel hükümdarların da sikkeleri vardır. Yukarıda adı geçen satraplar arasında II. Artakserkses tarafından Mysia Satrabı olarak atanan Orontas'ın sikkeleri, diğer satraplara oranla koleksiyonlarda daha fazla bulunmaktadır. Kendisinin daha önceki bazı askeri faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olsak da, daha ziyade Mysia'da satraplığı sırasında bu bölgede yoğun olarak bastırdığı sikkelerle tanıyoruz. Orontas'ı gerçek bir satrap olarak adlandırmak zordur; yetkilerle donatılmış askeri bir komutan ya da hyparkhos olarak da tanımlamak mümkündür. Orontas ilk olarak Armenia Satrabı olarak görev yapmıştı. On binlerin dönüş yolculuğu sırasında onlara saldırılar düzenleyerek taciz etmişti. MÖ 362'de Mysia Satrabı olarak karşımıza çıkmaktadır. Arka yüzde farklı bir Pegasos (daha ziyade kuş kuyruklu at) tasviri ile OPONTA yazısının bulunduğu sikkelerin ön yüzündeki kyrbasialı (veya tiaralı) ve sakallı başın satrabı temsil ettiği anlaşılmaktadır; ancak idealize (belki Zeus'u andıran) bir satrap başı mı olduğu ya da satrabın fiziksel özelliklerini yansıtıp yansıtmadığı (portre) tartışmalıdır. Arka yüz tasvirinin yine aynı olduğu bazı sikkelerin ön yüzünde benzer baş bu kez defne çelenkli olarak resmedilmiş olduğundan bu başın Zeus'u temsil ettiği düşünülmektedir; ancak özellikle sakal ve sakalın bıyık ile birleştiği yer geleneksel Zeus betimlemelerindekine hiç benzememektedir. Sikkelerin darp yeri olarak Pegasos'u (daha ziyade kuş kuyruklu at) sikke tipi olarak kullanan Mysia'daki iki kent ön plana çıkmaktadır: Adramyteion ve Lampsakos. Genel eğilim bu sikkelerin Adramyteion'da basıldığı yönündedir.

Karia'nın Yerel Hükümdarları Karia' daki yerel hanedanın sikkeleri de Pers satrap sikkeleri olarak ele

Karia'nın Yerel Hükümdarları Karia' daki yerel hanedanın sikkeleri de Pers satrap sikkeleri olarak ele alınır; ancak yukarıda değindiğimiz gibi, hanedan üyeleri Pers Büyük Kralı tarafından atanmamış, ancak Perslere hizmet etmişlerdir; bu nedenle satraptan ziyade yerel hanedan olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. MÖ 4. yüzyılda Hekatomnos'un babası Hyssaldomos'un ve Hekatomnid Hanedanı hükümdarlarının yani Hekatomnos (yak. MÖ 392 -377), Maussollos (yak. MÖ 377353), Hidrieus (yak MÖ 351 -344), Piksodaras (yak. MÖ 340 -334) ve Rhoontopates'in (yak. MÖ 334 -333) bastığı sikkeler de satrap sikkesi karakteri taşımaz; ancak yine de Pers etkisini görmek mümkündür. Hekatomnos'un farklı tiplerle başka sikkeleri olsa da en belirgin sikkeleri ön yüzde başını geriye döndürmuş aslan protomu, arka yüzde ise bir rozet betiminin yer aldığı gümüş sikkelerdir. Aslan protomunun hemen yukarısında yer alan "E" veya "EKA" kısaltması, onların Hekatomnos'a ait olduğunu işaret etmektedir. Gerek ön, gerekse arka yüz tasvirleri Miletos sikkelerinden kopya alınmıştır. Miletos standardındaki sikke birimleri ise staterden hemitetartemorion'a (1/8 obolos) kadardır.

Hekatomnos'un en güzel sikkelerinden biri ise Khios standardında bir tetradrahmidir. Sikkenin ön yüzünde sakallı

Hekatomnos'un en güzel sikkelerinden biri ise Khios standardında bir tetradrahmidir. Sikkenin ön yüzünde sakallı ve başında defne çelengiyle Zeus Labraundos ayakta durmakta, bir eliyle yere dayalı uzun mızrağına yaslanmakta, diğer elinde ise çifte balta (labrys) tutmaktadır. Arka yüzde ise sağa doğru kükreyen bir aslan betimlenmiştir. Sikkenin Hekatomnos'a ait olduğu, aslanın hemen yukarısında yer alan EKATOMNO yazısından açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

Hekatomnos Hanedanı'ndaki en ünlü hükümdar hiç kuşku yok ki Hekatomnos'un yerine geçen Maussollos'tu. Maussollos'un

Hekatomnos Hanedanı'ndaki en ünlü hükümdar hiç kuşku yok ki Hekatomnos'un yerine geçen Maussollos'tu. Maussollos'un sikkelerindeki en belirgin tasvir Zeus Labraundos olup bu kült, Maussollos'un babası Hekatomnos tarafından tesis edilmiş ve sikkelerinin ön yüzünde kullanılmıştı.

Kültün merkezi Mylasa (Milas) yakınlarındaki Labraundos idi. Zeus Labraundos tasviri, daha sonra Maussollos'un kardeşleri

Kültün merkezi Mylasa (Milas) yakınlarındaki Labraundos idi. Zeus Labraundos tasviri, daha sonra Maussollos'un kardeşleri Hidrieus ve Piksodaros'un sikkelerinde de kullanılmaya devam etti. Bir anlamda bu tanrı Karia'ın "satrap" sikkelerinin ana tipi oldu. Ancak, Hekatomnos sikkelerindeki bu tip, Maussollos ile birlikte arka yüze taşındı; ön yüzde ise Apollon başı yer aldı. Sikkelerin arka yüzünde yer alan: yazıları sikkelerin kime ait olduklarını işaret eder. Maussollos'tan itibaren hanedanın başkenti, Mylasa'dan Halikarnassos'a taşınmıştır; böylece sikkeler de Halikarnassos'ta basılmıştır. Antik kaynaklarda geçen Mausso. Ilos'a ilişkin bir anektot hayli ilginçtir. Mali sıkıntıya düşen Mausso. Ilos, halkına Pers Büyük Kralı Artakserkses'in Mylasa'ya sa. Idıracağını ve kentin surlarının güçlendirilmesi gerektiğini söyler. Para toplanır fakat Mausso. Ilos parayı sur tamirinde kullanmak yerine kendi kasasına koyar; gerekçe olarak da tanrının sur yapımını istemediğini gösterir.

Lykia ve Kilikia'nın Yerel Hükümdarları Lykia Bölgesi'nde de Pers egemenliği altında bulunduğu dönemde yerel

Lykia ve Kilikia'nın Yerel Hükümdarları Lykia Bölgesi'nde de Pers egemenliği altında bulunduğu dönemde yerel hükümdarların sikke bastıkları anlaşılmaktadır. Sikkelerin üzerinde yer alan yerel hükümdar adları ya Yunanca ya Aramice ya da Lykçedir. Perikle (Lykia). Kherei (Lykia).

En erken Lykia sikkelerinde yabandomuzu veya yabandomuzu protomu görülür. MÖ 4. yüzyıl Lykia gümüş

En erken Lykia sikkelerinde yabandomuzu veya yabandomuzu protomu görülür. MÖ 4. yüzyıl Lykia gümüş sikkelerinde arka yüzde görülen tasvirler arasında -çoğu kare incus içinde- triskeles, aslan başı, protomu veya aslan başı postu, pegasos, boğa veya boğa protomu, Herakles başı, Athena başı ve sphinks (sfenks) de sayılabilir. Hükümdarların adları da (Erbbina, Kupr. Ili, Kherei, Kheriga, Mithrapata, Perikle, Trbbenimi, Vekhssere vd. ) arka yüzde yer alır. Lykia'nın yerel hükümdarlarının sikkelerinde Pers etkisi izlenebilmektedir. 1984 yılı içerisinde Antalya'nın Elmalı ilçesi sınırları içindeki Bayındır Köyü'nde kaçak kazı sonucu bulunan ve bugün Antalya Müzesi'nde sergilenen MÖ 5. yüzyıla tarihlenen Elmalı Definesi'ndeki (veya Dekadrahmi Definesi) sikkelerin neredeyse yarıya yakınını Lykia hükümdarlarının ve kentlerinin sikkeleri oluşturmaktadır. Definede Pers sikkesi bulunmasa da Perslerin kontrolündeki Lykia'dan yüzlerce sikke bulunması ilginçtir. Definenin Persler’e karşı oluşturulan Attika-Delos Deniz Birliği ile ilişkisi de tartışılmıştır. Kilikia'da MÖ 4. yüzyılda Pers standardına göre (çift siglos) basılan ve üzerlerinde Pers "satraplarının" Aramice adlarının yanı sıra Arethousa başı, Ares başı, Tarsos Baalı ve boğaya saldıran aslan tasvirlerinin yer aldığı sikkeler, "satrap sikkeleri" olarak değil, fakat Tarsos'un yerel darpları olarak kabul edilebilmektedir. Mazaios/ Mazday'ın (yak. MÖ 360 -355) Tarsos'ta basılan gümüş staterlerinin ön yüzünde arkalıksız bir tahtta oturan Baal Tarz (Tarsos Baalı) resmedilmiştir. Tanrı bazen bir elinde buğday başağı ve üzüm salkımı, bazen de buğday başağı, üzüm salkımı ve kartal tutar; diğer eliyle uzun bir asaya yaslanır. Yunanların Zeus'unu çağrıştıran Baal Tarzin, Tarsos'un yerel baş tanrısı olduğu anlaşılmaktadır.

Staterlerin arka yüzündeyse bazen geyiğe bazen de boğaya saldıran aslan tasviri yer alır.

Staterlerin arka yüzündeyse bazen geyiğe bazen de boğaya saldıran aslan tasviri yer alır.

Ön yüzde Aramice Baal Tarz (B'L TRZ), arka yüzde yine Aramice Satrabın adı yer

Ön yüzde Aramice Baal Tarz (B'L TRZ), arka yüzde yine Aramice Satrabın adı yer alır. Mazaios/Mazday'ın (MZDY) yanı sıra Kilikia'da faaliyet gösteren ve sikke basan diğer satraplar ya da yerel hükümdarlar arasında Tribazos (yak. MÖ 386 -380), Pharnabazos (yak. MÖ 379 -374), Datames-Tarkumuva (yak. MÖ 378 -372) ve Balakros'un (MÖ 333 -332) adlarını sayabiliriz. Satrap tarzı sikkelerin yanı sıra Kilikia’da Pers Dönemi'nde sikke basan kentler arasında Nagidos, Kelenderis, Holmoi, Soloi, Tarsos, Mallos, Issos sayılabilir. Mallos'ta basılan gümüş bir staterin ön yüzünde ayakta duran ve elinde kartal tutan Baal betimlenmişken, sikkenin arka yüzünde Pers Tanrısı Ahura Mazda betimlenmiştir. Sikkenin ön yüzünde, sol boşlukta Yunanca harflerle MAP (MAPAOTAN) sağ boşlukta Arami harfleriyle TRBZW (Tribazos) yazmaktadır. Bu sikke, Kilikia'daki Pers etkisinin sikkelere nasıl yansıdığının güzel bir örneğidir.

İttifak Sikkeleri Pers Dönemi'ndeki ilginç ve önemli sikke darplarından biri de MÖ 5. yüzyılın

İttifak Sikkeleri Pers Dönemi'ndeki ilginç ve önemli sikke darplarından biri de MÖ 5. yüzyılın sonunda veya MÖ 4. yüzyılın başında Batı Anadolu'daki bazı kentler tarafından basılan ittifak sikkeleridir. Yazılı kaynaklardan herhangi bir bilgi alamadığımız bu ittifak/birlik hakkındaki yegane bilgiyi sikkelerden sağlamaktayız. Batı Anadolu'daki yedi kent tarafından oluşturulan bir ittifakın üyeleri arasında Byzantion, Kyzikos, Ephesos, Samos, Iasos, Knidos ve Rhodos bulunmaktadır. Aynı tip sikkeden Lampsakos'ta da basılmıştır, fakat Lampsakos'ta basılanlar altındır ve bu nedenle sadece bir benzerlik söz konusu olup Lampsakos'un birliğe dahil olmadığı söylenebilir. Birliğin (Synmakhia) Pers ağırlık sistemine göre çift siglos biriminde veya Khios-Rhodos sisteminde üç drahmi biriminde bastığı sikkelerin ön yüzünde yılanlarla boğuşan çocuk Herakles (Herakliskos Drakonopnigon) ve yer almaktadır. kısaltması =müttefiklerin sikkesi

11 gramın biraz üstündeki sikkelerin arka yüzünde ise ittifak üyesi her kent kendine özgü

11 gramın biraz üstündeki sikkelerin arka yüzünde ise ittifak üyesi her kent kendine özgü bir tasvir koymuştu. Sikkelerin basılma tarihi genellikle ön yüzdeki Herakles tipinin seçimi ile anlatılmak istenmiştir. Bir görüşe göre sikkeler MÖ 394'teki Konon'un komuta ettiği Pers donanmasının Sparta donanmasını Knidos (Datça) açıklarında bozguna uğratmasından kısa bir süre sonra basılmışlardı ve ön yüz tipi de bölgedeki kentlerin Sparta boyunduruğundan kurtulmalarını temsil ediyordu (Sparta karşıtı). Diğer bir görüş ise ön yüzdeki Herakles tipinin, Sparta karşıtı olmadığını, aksine, Peloponnesos Savaşı sonunda (MÖ 405/404'te) Lysandros liderliğindeki Sparta'nın Atina'ya karşı kazandığı üstünlüğü simgelemek için seçildiği şeklindedir. Çünkü Herakles bir Dor yani Sparta kahramanıydı. Bu iki temel görüşün yanı sıra bu sikkelerinin iki ayrı zamanda (MÖ 395 -390 ve MÖ 389 -387) ve iki ayrı olay nedeniyle basıldığı görüşü de ileri sürülmüştür. Bu durumda, sikkelerin bir kısmı Atina'nın üstünlüğü ile ilişkili olup Thrasyboulos'un MÖ 389 civarındaki seferleri nedeniyle basılmışlardı. Sikkelerinin ağırlığı esas olarak 11 -11, 30 g civarındadır. Bu, Khios-Rhodos ağırlık sisteminde 3 drahmi yapmaktadır. Khios-Rhodos sistemi o dönemde yaygındı. Her ne kadar 3 drahmi normal birim değilse de, bu olay için, yani ittifak için basılmış ve kullanılmış olabilirdi; çünkü 3 drahmi, 2 Pers siglosuna eşitti. Pers ağırlık sistemi yalnızca bazı Yunan kentleri tarafından kullanıldığından değil, fakat aynı zamanda Pers politikasının desteklenmesinden, yani yardımların Pers parası ile (dareikosve siglos) ödenmesinden dolayı da önemliydi.

Pers Dönemi'nde Anadolu'daki Kent Devletlerinin Sikkeleri Sikke MÖ 7. yüzyılın son çeyreğinde bir tarihte

Pers Dönemi'nde Anadolu'daki Kent Devletlerinin Sikkeleri Sikke MÖ 7. yüzyılın son çeyreğinde bir tarihte icat edildikten kısa süre sonra tüm Ege ve Akdeniz dünyasına yayıldı; bunda kuşkusuz Büyük Kolonizasyon hareketinin rolü azımsanmayacak kadar fazlaydı. Gerek Yunanistan'daki gerekse Batı Anadolu kıyılarındaki kent devletleri denizaşırı yolculuklar yaparak koloniler kuruyor ve böylece Ege ve Akdeniz dünyasında daha önce görülmedik bir şekilde nüfus hareketi ve ticaret trafiği yaşanıyordu. Bu hareketlilik sikkenin yayılmasında önemli bir faktördü, ancak yine de sikkenin benimsenmesinde Anadolu'nun diğer bölgeleri yavaş kaldılar. Örneğin, MÖ 6. yüzyılda, Batı Anadolu kıyıları ve hinterlandında yer alan kentler dışında Anadolu'nun geri kalan kısmında sikke basılmadı. Persler, Lydia Krallığı'na son verdiklerinde Batı Anadolu'daki bazı kentler halihazırda sikke kullanıyorlardı. Pers Dönemi'nde, özellikle, MÖ 5. yüzyıl içinde, sikke basımı Anadolu' da yayılmaya başlasa da sikke esas olarak kıyı kesimlerdeki kolonilerde daha hızlı benimseniyordu. Bu da sikke basımının Batı Anadolu'nun kıyı kesimleri ile Karadeniz ve Akdeniz bölgelerindeki belli başlı kentlerle sınırlandırılmış olduğunu gösteriyordu. Sikkenin daha geniş bir yayılım göstermesi ve Anadolu'daki pek çok kent tarafından benimsenmesi, ancak MÖ 5. yüzyıl sonlarından itibaren olmuştur. Nitekim Büyük İskender'in Doğu Seferi öncesinde Anadolu'da sikke darbeden kentlerin sayısı hiç de az değildir.

Batı Anadolu'da kentleşmenin en erken başladığı bölge olan İonia kentlerinden bir kısmı ilk sikkelerini

Batı Anadolu'da kentleşmenin en erken başladığı bölge olan İonia kentlerinden bir kısmı ilk sikkelerini (MÖ 6. yüzyılda) elektrondan basmışlardı; aynı yüzyıl içinde kentler gümüş sikke de basmaya başladılar. MÖ 5. yüzyılda ise esas sikke metali artık gümüştür. İonia‘nın en önemli kentlerinden biri, belki de başlıcası Ephesos'tur (Selçuk). Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul edilen Artemis Tapınağı'nın da bulunduğu kent olan Ephesos'un MÖ 6. yüzyılın başından itibaren basmaya başladığı sikkelerinde en belirgin tasvir arıdır.

Bununla beraber arının yanı sıra geyik de Ephesos sikkelerinde sık kullanılmıştır. İonia'nın bir diğer

Bununla beraber arının yanı sıra geyik de Ephesos sikkelerinde sık kullanılmıştır. İonia'nın bir diğer önemli kenti olan Miletos'da Ephesos'la hemen aynı dönemde sikke basmaya başlamıştır. Miletos'un MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında bastığı sikkelerinde bu dönemin en belirgin tasviri, aslan başı veya başını geriye çevirmiş aslan protomudur. Ö. Y A. Y

Bugünkü Foça'ya atfedilen Phokaia kentinin sikke tasviri, adından da anlaşılacağı üzere, fok idi. MÖ

Bugünkü Foça'ya atfedilen Phokaia kentinin sikke tasviri, adından da anlaşılacağı üzere, fok idi. MÖ 5. yüzyıl sonlarına tarihlenen bir yazıttan, Phokaia ile Lesbos Adası'ndaki (Midilli) Mytilene arasında elektron sikke darbıyla ilgili ikili bir anlaşma olduğunu öğreniyoruz. Anlaşmaya göre her iki kent, her yıl sırayla elektron sikke basacaktı. Çekilen kura sonucu elektron sikke darbına önce Mytilene başlayacaktı. Elektron sikke alaşımını hazırlayan memurlar, maden oranında bir hile yapar ve suçlu bulunurlarsa ölüm cezasına çarptırılacaklardı. İzmir'in Urla ilçesine atfedilen Klazomenai'ın erken dönemde en belirgin sikke tasviri, kanatlı yaban domuzudur. Klazomenai Foça

Bu dönemde sikke basan diğer bellibaşlı İonia kentleri arasında Erythrai (ıldırı), Teos (Sığacık), Kolophon

Bu dönemde sikke basan diğer bellibaşlı İonia kentleri arasında Erythrai (ıldırı), Teos (Sığacık), Kolophon (Değirmendere), Magnesia (Tekinköy), Khios (Sakız Adası) ve Samos (Sisam Adası) bulunmaktadır. Marmara Bölgesi'nin güneyi Antikçağ'da Mysia olarak bilinmekteydi. Bu bölgede MÖ 6. -5. yüzyıllarda sikke darbeden kentler arasında Kyzikos (Erdek) ve Lampsakos'u (Lapseki) gösterebiliriz. Kyzikos hem elektron hem de gümüş sikke basmıştır. Antikçağ'da "Kyzikene staterleri" olarak ün yapan Kyzikos'un elektron staterlerinin ön yüzünde 200' den fazla farklı sikke tasviri yer almaktadır. Sikkelerin arka yüzlerindeyse sadece dörde bölünmüş bir çukurluk (incus) bulunmaktadır. Hemen hemen tüm sikkelerde esas tasvirin yanı sıra bir de ton balığı yer alır. Ton balığı kentin sembolü olup sikkenin Kyzikos'ta basılmış olduğunun bir kanıtıydı.

Pers İmparatorluğu'nun parası, Dareikos denilen bir para birimi darp etmişlerdir. Herodot’un anlattığına göre, Persler

Pers İmparatorluğu'nun parası, Dareikos denilen bir para birimi darp etmişlerdir. Herodot’un anlattığına göre, Persler vergi geliri olarak diğer halklardan aldıkları paraları eritip tekrar para olarak basıyorlardı.

Kyzikos'un batısında, bugünkü Lapseki'ye lokalize edilen yerde bulunan Lampsakos sikke darbına Kyzikos'tan daha geç

Kyzikos'un batısında, bugünkü Lapseki'ye lokalize edilen yerde bulunan Lampsakos sikke darbına Kyzikos'tan daha geç başlamıştır. Kent, sikke tasviri olarak kuş kuyruklu kanatlı at protomunu (farklı bir Pegasos) kullanmıştır. Gerek Kyzikos'un elektron staterleri gerekse Lampsakos'un altın staterleri, Pers Dönemi'nde uluslararası ticarette en fazla rağbet gören sikkeleriydi. İlkçağ'da Pamphylia olarak bilinen Antalya ve civarında sikke darbı ise Batı Anadolu ve Marmara'nın güney kıyılarına göre en az yüzyıl sonra (MÖ 5. yüzyılda) başlamıştır. Pamphylia Bölgesi'nin en erken sikke darbeden kentleri Side (Selimiye) ve Aspendos'tur (Belkıs). Side'nin gümüş sikkelerinde en belirgin tipler nar ve Athena başıdır. Side, Eski Yunanca nar demektir; dolayısıyla kentin adı ile özdeş bir tasvir seçilmiştir.

Aspendos'un gümüş sikkelerinde ise en belirgin tasvirler güreşçilerdir. Bu sikkelerin arka yüzünde sapan atan

Aspendos'un gümüş sikkelerinde ise en belirgin tasvirler güreşçilerdir. Bu sikkelerin arka yüzünde sapan atan bir figür bulunmaktadır. Kuşkusuz Pers Dönemi'nde Anadolu'da sikke basan kentler yukarıda adları geçenlerle sınırlı değildir. Büyük İskender'in Akhaimenid Hanedanı'na son vermesinden önce (örneğin MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında) sikke basan kentlerin sayısı bir önceki yüzyılla kıyaslanmayacak ölçüde artmıştır. MÖ 5. yüzyıl içinde, gümüş sikkenin yanı sıra basılmaya başlanan bronz sikkeler de MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında büyük bir artış göstermiştir.

Pers Dönemi'n de Ticaret Pers Dönemi'nde Perslerle Anadolu'daki kent devletleri veya toplumlar arasındaki ticari

Pers Dönemi'n de Ticaret Pers Dönemi'nde Perslerle Anadolu'daki kent devletleri veya toplumlar arasındaki ticari ilişkilere ait veriler son derece azdır. Örneğin tüccarların faaliyetlerine ilişkin bilgiler belki daha ziyade Perslerin kendi ülkelerinde izlenebilirken, Anadolu'daki tablo açık değildir; yine de o dönemde Anadolu coğrafyasının sağladığı olanaklar düşünüldüğünde zeytinyağı, şarap, salamura balık gibi Perslerin ihtiyaç duyabileceği çeşitli ürünlerin, Anadolu'da ihtiyaç duyulan ürünlerle el değiştirdiği tahmin edilebilir. Ticaretin daha ziyade kara yoluyla ve kervanlar aracılığıyla yapıldığı açıktır. Persler gelişkin bir yol şebekesi kurmuşlardı. En önemlilerinden biri, belki de başlıcası olan Pers Kral Yolu, muhtemelen Assurlar zamanından kalma ulaşım ağı üzerine kurulmuş; Perslerin egemenlik alanlarını batıya doğru genişletmeleriyle, yol ağının Kızılırmak'ın batısındaki kısmı (eğer varsa) daha da iyileştirilmi olmalıdır. Elimizde kesin veriler bulunmamakla beraber, Kı-al Yolu'nun Doğu ile Batı 'yı birbirine bağlayacak şekilde ve yol üzerindeki mola yerlerinin belirlenerek yapımına Pers kralı Kyros zamanında başlanmış olmalıdır. Daha sonra Dareios'un egemenliğinde, satraplıkların yeniden organize edildiği bir dönemde, yol tamamlanmış olmalıydı. Dareios'un başkenti konumundaki Sousa bundan böyle yaklaşık 2. 500 km uzunluğunda bir yol ile eski Lydia başkenti Sardeis'e bağlıydı. Sousa ile birlikte Persepolis batı mallarının yoğun olarak girdiği ve pazar trafiğinin en yoğun olduğu kentlerdi. Yol, Basra Körfezi yakınlarındaki Susa' dan başlayarak Malatya. Mazaka (Kayseri) -Ankara-Gordion şehirlerinden geçiyor, batıda Sardeis'e ulaşıyordu. Kervanların dinlenebilmesi için her 25 -30 km'de bir istasyonlar yer alıyordu.

İnsanların Doğu ile Batı arasındaki ulaşımlarının sağlanmasının yanı sıra esas olarak askeri ve ticari

İnsanların Doğu ile Batı arasındaki ulaşımlarının sağlanmasının yanı sıra esas olarak askeri ve ticari amaçla kullanılan yolun, Herodotos tarafından da Kral Yolu olarak anılması, olasılıkla iki büyük Pers Kralı'nın (Kyros ve Dareios) dönemlerindeki popülerliğinden/öneminden kaynaklanmaktadır; sadece Pers krallarının kullandığı bir yol olmayıp kuşkusuz askeri, ticari ve ulaşım amacı da vardı. Herodotos yolun güzergahı ve yol üzerindeki yerleşim yerleri ile kaleler ve ırmaklardan bahsederek, parasangolarak mesafelerini vermektedir. Herodotos, Sardeis ile Sousa arasında uzanan yolun üç ay üç günde katedilebildiğini söylemektedir. Sardeis ile Sousa arasındaki yolun yanı sıra yine Sardeis'terı Güney Anadolu kıyılarını izleyerek Tarsos'a ve lssos Körfezi'nden başlayıp Karadeniz kıyılarına ulaşan başka yollarda vardı. Anadolu ile Doğu arasındaki ticarette Babil'in önemli roloynadığı anlaşılmaktadır. Batı'dan Doğu'ya kervanlarla (ve deniz yoluyla) zeytinyağı, şarap, vazo vs, satılıyor; karşılığında Batı' nın ihtiyacı olan mallar alınıyordu.

Pers Dönemi'nde Anadolu'daki kent devletleri arasındaki ticari faaliyetlerin de yüksek seviyede olduğu tahmin edilebilir.

Pers Dönemi'nde Anadolu'daki kent devletleri arasındaki ticari faaliyetlerin de yüksek seviyede olduğu tahmin edilebilir. Propontis'in güney kıyısı üzerinde yer alan Kyzikos'un gerek bölgede gerekse Ege Dünyası ticaretindeki rolü bir hayli fazladır. Ticari faaliyetlerde Kyzikos'un elektron staterleri uluslararası üne sahip olup en fazla rağbet edilen sikkelerdi. Ashmolean Museum'da (Oxford-İngiltere) bulunan ve üzerinde Atina ile Kyzikos'un parasemonlarının yer aldığı 114, 94 gramlık bronz bir ağırlık iki kent arasında ortak bir ağırlık standardı olarak algılanmış ve Atina'nın MÖ 4. yüzyılda Propontis'in ekonomik açıdan güçlü kenti Kyzikos'un standardını benimsediği şeklinde yorumlanmıştır. Çeyrek mina birimindeki ağırlığın üzerinde ton balığı üstünde duran bir baykuş ile Daha doğrusu Harfleri yer almaktadır. (poleos) kısaltması olup şehrin ve şehre ait anlamındadır. Yani demosion'un (halka, kamuya ait) özdeşidir. Ayrıca, sikkelerinin yanı sıra, Kyzikos'un terazi ağırlıkları da diğer kent devletleriyle karşılaştırılamayacak kadar fazladır. Bu_da bize Kyzikos'un Ege Dünyası/Anadolu göstermektedir. ticaretinde neredeyse rakipsiz olduğunu

Anadolu'nun kıyı kentlerinde ticari faaliyetlerin daha ziyade sahip olunan zenginliklerin ihracatının yapılmasıyla sınırlı olduğu

Anadolu'nun kıyı kentlerinde ticari faaliyetlerin daha ziyade sahip olunan zenginliklerin ihracatının yapılmasıyla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin Byzantion, Sinope gibi kentler balık veya balık ürünlerini başka kentlere ihraç ediyorlardı. Keza Byzantionlular, Boğaz üzerinde yer almasına borçlu olduğu stratejik konumu itibariyle, Porıtos'tan ithal edilen ya da Porıtos'a ihraç edilen, günlük yaşamda gereksinim duyulan birçok ürünün ve malın giriş çıkışını kontrol altında tuttuklarından, devlet kasasına artı bir gelir elde ediyorlardı. Denebilir ki, Byzantion, Karadeniz ile Ege dünyası arasındaki ticaretin kilit noktasıydı. Polybios'tan öğrendiğimize göre, Pontos'tan Ege'ye köle, sığır, balmumu ve kurutulmuş balık ihraç ediliyor, Pontos da Ege'den zeytinyağı ve şarap ithal ediyordu. Pers Dönemi'nde de tablonun pek farklı olmaması gerekir.

Ticaret ve günlük alışveriş, Pers Dönemi Anadolu’ sun da yaşamın önemli bir parçasını oluşturuyordu.

Ticaret ve günlük alışveriş, Pers Dönemi Anadolu’ sun da yaşamın önemli bir parçasını oluşturuyordu. Sebze, meyve, et, balık, yumurta, bal, peynir, parfüm, baharat, un, ekmek, kap kacak, değerli taşlar veya madenler gibi tüm gıda ve mallar para karşılığında esnaf ve müşteri arasında sürekli el değiştiriyordu. Eski Yunan dünyasında bu el değiştirmenin, yani alım satımın gerçekleştiği ana "mekanlardan" biri ya da en önemlisi agoraydı. Agoraya sadece o kentte yaşayanlar değil, başka kentlerden de gelenler olurdu. Agoraların kentlerin en canlı merkezleri olması, buradaki kalabalığın belirli bir disiplin altında tutulmasını gerektiriyordu. Agoralar devlet kontrolündeydi; agoralardaki düzen, kurallara aykırı davrananlara verilecek cezalar ve görevliler hakkındaki bilgileri esas olarak Aristoteles'e ve Platon'a borçluyuz. Kur'a ile bir yıllığına göreve atanan agoranomoslar, agoranın düzeninden ve disiplinden sorumlu pazar zabıtalarıydı. Satılan malların kalitesi, fiyatı, temizliği, ağtrlığı ve tezgahların düzeni agoranomoslar tarafından sağlanırdı. Pazarda görev yapan bir diğer zabıta memuru ise meironomos olarak adlandırılıyordu. Metronomosların görevi, esnafın kullandığı terazileri ve terazi ağırlıklarını kontrol etmekti; bunlar adil ve doğru olmalıydı. Diğer bir deyişle, pazarda kullanılan ölçü ve ağırlıklar (metra kai stathma) metronomosların kontrolündeydi; sahte ve hileli olanlar tespit ediliyor, imha ediliyor ve sahiplerine ceza veriliyordu. Agoronomoslar ve metronomosların yanı sıra pazarda görev yapan bir diğer zabıta grubu, sitophylakes idi. Buğday, arpa gibi tahıllar ve tahıl ürünlerinin (un, ekmek) kalitesi, miktarı ve fiyatı sitophylakes'in denetimindeydi.

Gerek metronomoslar gerekse sitophylakes, epigrafik materyalin şimdilik gösterdiği üzere, Anadolu kentlerinde bulunmamaktadır; bu memuriyetlerin

Gerek metronomoslar gerekse sitophylakes, epigrafik materyalin şimdilik gösterdiği üzere, Anadolu kentlerinde bulunmamaktadır; bu memuriyetlerin daha ziyade Atina'ya özgü olduğu söylenebilir. Sonuç olarak, Pers Dönemi'nde Anadolu'da para basımı ve tedavülü ile ticari faaliyetlerin Perslerin esnek egemenlik politikası nedeniyle olabildiğince rahat bir ortamda sürdürülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde dört grup sikkenin tedavülde olduğu anlaşılmaktadır: a) Pers krallık sikkeleri, b) Pers satrapları veya üst düzey yönetici/komutan sikkeleri, c) yerel hanedan/hükümdar sikkeleri, d) kent devletlerinin sikkeleri. Perslerin, "hoşgörülü egemenlik ideolojisi" çerçevesinde değerlendirilebilecek yaklaşımı neticesinde, Anadolu'yu egemenlik altında tuttukları yaklaşık 200 yıl boyunca Anadolu'daki kent devletleri sikke basımını sürdürmüşlerdir; diğer bir deyişle Persler, kent devletlerinin sikke basımına karışmamışlardır. Bu nedenle Pers Dönemi'nde sikke basan kentlerin sayısı ve sürüm hacimleri oldukça yüksektir. Perslere yakın olan ve onlara biat eden yerel hükümdarların sikkelerinde Pers etkisine ilişkin izler görülebilse de, kent devletlerinin sikkelerinde Pers izlerine rastlamak zordur. Ancak, Pers Dönemi'nde Anadolu'da tedavülde olan sikkelerde doğrudan Pers izlerini takip etmek zor olsa da bazı kent devletleri basmış oldukları sikkelerde Pers siglos ve dareikoslarındaki ağırlık standardını kullanmışlardır. Bu durum, Perslerle olan her türlü parasal ilişkide (ticaret, vergi verme/ toplama, çevirgenlik vs) her iki tarafa da kolaylık sağlamış olmalıdır. Perslerin kent devletlerinin sikke darbına karışmamaları, değerli metalden sikkelerin rahat dolaşımı, bronz sikkelerin yoğun olarak kullanılması, gerek agoralardaki günlük alışverişlerde gerekse uluslararası ticari faaliyetlerde hareketliliği sürekli kılmıştır.