PERS TARH VE SANATI Do Dr Davut YTPAA

  • Slides: 12
Download presentation
PERS TARİHİ VE SANATI Doç. Dr. Davut YİĞİTPAŞA Sunumda yer alan tüm fotoğraflar telif

PERS TARİHİ VE SANATI Doç. Dr. Davut YİĞİTPAŞA Sunumda yer alan tüm fotoğraflar telif hakkına sahiptir. Yalnızca eğitim amaçlı olarak kullanılmıştır. Başka bir amaç için kullanılamaz.

PERS ANADOLUSU'NDA TANRILAR VE HALKLAR

PERS ANADOLUSU'NDA TANRILAR VE HALKLAR

Pers Anadolusu'nda tanrıların ve halkların incelenmesi tarihselaçıdan çapraşık bir olgudur. Anadolu tarihinde Akhaimenid Dönemi

Pers Anadolusu'nda tanrıların ve halkların incelenmesi tarihselaçıdan çapraşık bir olgudur. Anadolu tarihinde Akhaimenid Dönemi bir yandan, Pers idaresi altında Küçük Asya kültürlerinin devamlılık süreci olarak değerlendirilebilirken, öte yandan, onomastik, mimari ve kültürel öğeler aracılığıyla bazı İran etkilerinin varlığından söz edilebilir. Nitekim MÖ 5. ve 4. yüzyıllar boyunca, Küçük Asya kültleri, Pers varlığından kaynaklanan yabancı etkenlerle karışmış olmalıdır. Bununla birlikte, Geç Tunç Çağı'nda başlayan ve MÖ 5. yüzyılda Atina İmparatorluğu'nun genişlemesine dek süregelen Yunanlarla kurulan uzun süreli ilişkiler de yerel dinler üzerinde etkili olmuş olmalıdır. Geç Tunç Çağı Hitit metinlerinde sözü edilen kadim Lukka Diyarı ve Arzava Ülkesi, Luvi tanrılarının etki sahasını çiziyor olmalıdır. Yunan-Anadolu tanrı isimleri ve tanrı isimlerini içeren insan isimlerinin yer aldığı Eski Yunan alfabesiyle yazılmış yerel yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla, Luvi tanrıları bu bölgedeki güçlü nüfuzlarını uzun süre etkin şekilde muhafaza etmişlerdir. Güneybatı Lykia örneği, kendine özgü durumundan dolayı, bu bölümde özellikle vurgulanmalı ve en önemli başvuru kaynağımız olmalıdır. Gerçek şu ki, yerel yazıtların incelenmesi, Akhaimenid hakimiyeti altındaki Küçük Asya kültürleri hakkında eksiksiz bilgi sağlamaktadır. "Letoon Üç Dilli Yazıtı (Steli)" olarak adlandırılan yazıtta, Pers varlığı ile yerel dinler arasındaki ilişkinin temelde olması gerekenden daha yoğun olduğu görülmektedir. Lykia ülkesi, Yunanlar ve Persler arasında başlıca rekabet öğesi olmalıdır.

Klasik Lykia, Lukka Diyarı'ndan doğmuştur. Akhaimenid komutanı Harpagos, Ksanthos'a saldırıp ülkeyi fethettiği sırada, Luvi

Klasik Lykia, Lukka Diyarı'ndan doğmuştur. Akhaimenid komutanı Harpagos, Ksanthos'a saldırıp ülkeyi fethettiği sırada, Luvi inanç geleneğinin Lykia kültleri üzerindeki etkisi fazlasıyla sürmekteydi. Uzun zaman önce Emmanuel Laroche tarafından dilbilimsel bir gerçek olarak kanıtlandığı şekilde Lykçenin Luvi dilinden türemiş olması, bu tanrılardan bir bölümünün işlevlerini ve tabiatıarını saptamamıza imkan vermektedir. Lykia yazıtlarının tamamı, MÖ 6. yüzyıl ila 4. yüzyıl arasına tarihlenmekte ve birçok Luvi tanrısının ismini, üstelik kimi zaman hiçbir dönüşüme uğramamış özgün biçimleriyle, ortaya koymaktadır. Nitekim üzüm bağlarını, pınarları ve tarlaları koruyan Hatti tanrıçası Lykia A Metinleri'nde özgün adını korumaktadır. Buna karşın, Fırtına Tanrısı Tarhunt, Lykia A'da Trq(q)as ya da Lykia B'de Trqqiz olmak üzere küçük dönüşümlere maruz kalmıştır. Bu metinlerde ayrıca, örneğin Çatalhöyük'te görülen prehistorik geleneklerden devralındığı dahi söylenebilecek olan, Ön Asya kökenli bir Ana-Tanrıça arketipi de tespit edilebilmektedir. Luvi tanrıçası Ani Massanassi, Lykçede Eni Mahanahi'ye dönüşür ve Eski Yunancada kutsal ikizlerin annesi Leto olarak karşımıza çıkan bu tanrıça, Yunan-Anadolulu Meter Oreia ve Karia dilinde Meter Sipylene olarak da tanınır. Birçok yerel panteonda yer alan bu ana tanrıçanın en erken prototip. Ierinin ise Hititlerde Arinna Kenti'nin Güneş Tanrıçası ve Hurri tanrıçası Hepat olduğu söylenebilir. Yunan-Lykia çift dilli yazıtları ve "Letoon'un Üç Dilli Yazıtı (Steli)" olarak isimlendirilen yazıt da yerel ve Panhelenik tanrılar arasında bazı benzerlikler ortaya koymaktadır. Bundan hareketle, bir Lykia panteon şeması çizilebilir. Lykia ve Lykaonia'nın panteon yapıları bir Luvi "ideal tipinden" devralınmıştır.

İsinda yazıtlarında görülen Lykçedeki form Ddeveze Luvi Güneş Tanrısı Tiuaı/Tiuaza' dan evrilmiştir. Çok sayıda

İsinda yazıtlarında görülen Lykçedeki form Ddeveze Luvi Güneş Tanrısı Tiuaı/Tiuaza' dan evrilmiştir. Çok sayıda Roma kabartmasında tasvir edilen ve on iki tanrının eşliğinde karşımıza çıkan Küçük Asya kökenli Ertemi/Artemis ise, birçok Lykia panteonunun, özellikle de Komba şehrinin baş tanrıçasıdır. Bu genel örtüşme Luvi dininin sürekliliği olarak düşünülmelidir. Benzeri bir süreklilik, Anadolu'nun diğer bölgelerinde de fark edilebilir. Örneğin Pisidia Ares'i Küçük Asya kökenli tanrıların bağdaştığı bir figür olarak yorumlanabilir. Dönemin ikonografisine bakılırsa, "Boğa Ares" olarak adlandırılabilecek bu tanrının, fırtına ve savaş tanrısı niteliklerini üstlendiği varsayımında bulunabiliriz. Herodotos'a göre Pisidia Aresi bazı kehanet yetilerine de sahiptir. Bizzat Yunanlar tarafından dahi yabancı varsayılmakla birlikte, Panhelenik bir tanrı olan Ares, Luvi Savaş Tanrısı Yarri'den türemiştir. Erken Akhaimenid Dönemi boyunca, Anadolu' daki Pers varlığı inançla ilgili alanları pek fazla etkilememiştir. Birçok bölge, yerel hanedanlar tarafından yönetilmeye devam etmiştir. Ksanthos Vadisi'nin ötesinde Batı Lykia'da da hüküm sürmüş olması muhtemel Ksanthos Hanedanı, özellikle ilginç bir örnektir.

Gerçekte, Ksanthos bölgesi Kuprllidler tarafından yönetilmeye devam etmiştir. Ksanthoslu yöneticiler arasında bir Harpagos'un varlığı,

Gerçekte, Ksanthos bölgesi Kuprllidler tarafından yönetilmeye devam etmiştir. Ksanthoslu yöneticiler arasında bir Harpagos'un varlığı, bu dönemde hüküm süren Medli bir ailenin olduğu varsayımının oluşmasına yol açmıştır, " Bu ihtimal mümkün olsa dahi, bahsi geçen Harpagos, hanedanın bilinen ilk yöneticisi olmadığından kurucusu olarak da değerlendirilemez. O halde, etnik bir köken belirtmekten ziyade, bu Med ismi hanedanın ideolojik ilkeleri doğrultusunda yeni elite dahil olmak niyetiyle yerel bir yönetici tarafından alınmış bir isim olabilir. Her halukarda olasılıkla yerel kökenli bir soydan gelen bu ailenin Ksarıthos'u ve taşrasını yönetmesine Pers siyasi erki müsaade etmiştir. Hatta MÖ 5. yüzyılın sonunda, Gergis diplomatik işlerde önemli bir roloynamaya dahi kalkışmış olmalıdır. Kuprtlidler Kroniği'nde, onun, Persler ile Spartalılar ya da Persler ile Atinalılar arasında arabulucu görevi üstlendiğinden bahsedilmektedir. Ölümünün ardından bazı taht kavgaları yaşanmış gibi görünmektedir, öyle ki Gergis'in oğlu Arbinas, babasının sabık krallığını zorla ele geçirmek durumunda kalmıştır. Arbinas, yönetimine basileia olarak verilmiş olduğu düşünülen Kaunos veya Tlos'a, Ksanthos'ta kendisinin yerine hüküm süren ve muhtemelen amcası olan Merehi tarafından sürgüne gönderilmiştir. Daha önce ileri sürüldüğü gibi Izraza, Tlos'u, Arbinas ile aynı zamanda yönetmiş olmalıdır.

Bu bakımdan, Kuprllidlerin Tlos üzerinde hakimiyet kurmuş olmaları mümkün değildir. Arbinas'ın saltanatı boyunca, Ksanthos,

Bu bakımdan, Kuprllidlerin Tlos üzerinde hakimiyet kurmuş olmaları mümkün değildir. Arbinas'ın saltanatı boyunca, Ksanthos, muhteşem bir kentsel gelişim dönemi geçirmiş ve Hellenleşme artmıştır. Arbinas, babasını, bazı Panhelenik tanrıların Lykçedeki formlarda anıldıkları Yazıtlı Dikilitaşı dikerek yüceltmiştir. Bir Leto kü!tü kurularak Thessallialı kahin Pellanalı Symmakhos rahip olarak belirlenmiştir. Leto'nun Lykia'ya varışı hakkındaki mitoloji de bu sırada yaratılmış olmalıdır. MÖ 4. yüzyılda, Ksanthoslu Menekrates, tanrıçanın ortaya çıkışından ve Lykia kutsal ikizlerini doğurmasına dair anlatının en eski versiyonuymuş gibi görünen bir söylenceden söz etmektedir. Satrapların isyanı, Akhaimenid yönetimindeki topraklarda politik dengeleri altüst etmiştir. Bu dönemde Lykia' da Limyralı Perikle'nin hanedanlığının etkin bir güç olarak ortaya çıkışı önemli bir krize neden olmuştur. Ksanthosluların egemenliğinin çökmesiyle bölge yeniden düzenlenmiş olmalıdır. Bunun üzerine, Ksanthos Vadisi, Kuprllidler tarafından o zamana kadar yönetilmemiş olan Tlos dahil, birçok kenti yöneten Karia Satrabı Piksodaros'a verilmiştir. Akhaimenid egemenliğinin bu ikinci dönemi, yönetimin Pers görevliler ya da daha sadık vasallar tarafından devralınması süreci olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, bölgeyi idare etmekle görevlendirilen Karialı Hekatomnidler, Büyük Kralların güvenini kazanmış olmalıdırlar.

Geç Akhaimenid Dönemi boyunca, Lykia'ya yönelik Pers politikası değişmiş olmalıdır. "Letoon'un Üç Dilli Yazıtı

Geç Akhaimenid Dönemi boyunca, Lykia'ya yönelik Pers politikası değişmiş olmalıdır. "Letoon'un Üç Dilli Yazıtı (Steli) (N 320) olarak anılan yazıt, sıklıkla Pers ya da Karia dini politikasına bir örnek olarak gösterilir. J-M. Bertrand ve P. Briant yazıtın Eski Yunanca versiyonundaki son ifadenin, satrabın basit bir teminatı olarak değerlendirilebileceği şeklindeki yoruma dikkat çekmişlerdir. Gerçekte, kararın sonundaki bu tümce "Piksodaros'un (karar üzerine) kefilolduğu" şeklinde anlaşılabilir. Bu ifade, bir yandan, bu tip Eski Yunanca anlaşma metinlerinde tercih edilen ifadelere uygunluk gösterir. Öte yandan, yazıtın Lykçedeki versiyonunda bu son tümceye karşılık gelen yerde kullanılan Pigesereje: meijeserihhati ifadesi bugün "yalnızca bana, Piksodaros'a, yönlendirilecek"? biçiminde anlaşılabilmektedir. Buna göre, yeni bir Basileus Kaunios [Kaunos Kralı] ve Arğğazuma kültünün tesis edilmesi kararı Ksansthoslulara ait olmalıdır. Bu açıdan, yazıtta Lykçedeki metnin sonunda görülen diğer bir tümcenin çevirisine Eski Yunanca metinde yer verilmemiş olması hayli ilgi çekicidir: mehriqla: asiine: pzzititi "Yalnızca hri qla ne yapılacağına karar verecek. " Hri qla tamlaması "ulu (hri) kutsal alan (qla), " diğer bir deyişle Letoon, şeklinde anlaşılabilir. Eski Yunanca çevirideki bu eksiklik, satrabın Letoon inanç otoritelerinin gücünü kırmak istediğinden şüphelenmemize neden olmaktadır. Her halukarda bu iki dilli belgenin redaksiyonu, yerel güçler ile satrabın temsilcileri arasında tartışılmış olmalıdır. Ancak burada karar verme yetkisi kente değil Letoon'a ait gibi görünmektedir.

Bununla beraber, neticede, bu yeni külte karşı çıkacak muhtemel kimseler satrap tarafından yargılanacaktır. Bu

Bununla beraber, neticede, bu yeni külte karşı çıkacak muhtemel kimseler satrap tarafından yargılanacaktır. Bu yoruma ek olarak, sıklıkla dikkat çekildiği üzere, metnin ilk kısmında Piksodaros'un Ksanthos'ta ve Lykia'da mevcut olan çok sayıdaki görevlisinden söz ediliyor olması da dikkate değer bir meseledir. Bu durum, Hekatomnidlerin, Büyük Pers Kralı'nın desteği sayesinde bölgede daha sıkı bir yönetim benimsediklerini işaret ediyor olabilir. Diğer bölgelerde, Akhaimenid varlığı daha da belirgin olmalıdır. Örneğin, Milyas'ta İranlı bir hanedan Elmalı Ovası'na yerleşmiş gibi görünmektedir ki bu durum, bölge mezarlarında Pers/ Med sanatının öğeleriyle karşılaşılmasını açıklar. Genel anlamda, Anadolu'da Akhaimenid varlığının pek çok unsuru bulunmaktadır; özel isimlere dair (onomastik) veriler, sanatsal öğeler, Ararnice yazıtlar ve kültler. Sanatsal öğeler sıklıkla Eski Yunan öğeleriyle birleştirilmiştir. Örneğin, Limyra Heroonu, Atina'daki Erektheion'a benzer bir Yunan üslubuna sahip olmakla birlikte kabartmalarda tipik bir Akhaimenid huzura kabul sahnesi betimlenmiştir. Letoon Üç Dilli Yazıtı'ndaki Kaunos Kral Kültü 'ne ilişkin satraba ait metin ve muhtemelen en eski Zerdüşt asiodanasından) söz eden Limyra' daki Yunanca-Aramice mezar yazıtlar gibi az sayıda Ararnice yazıt da bulunmaktadır. Oinoanda'daki geç bir Eski Yunanca yazıt aracılığıyla Kibyratis'te var olduğu anlaşılan Mitra-Helios kültü, Akhaimenid Dönemi'nden miras kalmış olmalıdır. Bu kültün, Roma İmparatorluk Dönemi'nde gelişen ve iyi bilinen Mitra mistik inançlarıyla ilişkili olmaktan ziyade, bir Güneş-Tanrı inanışıyla ilgili olduğu ileri sürülmüştür, Helios ile Mitra arasındaki sinkretizm (bağdaşma) bu fikri destekliyor olmakla beraber, yine de bu bağdaşık kültün açıklanması çok zordur çünkü, gerçek şu ki, Anadolu Heliosu'nun kimliği halen çok belirsizdir. Helios, Rodosluların orta Lykia üzerindeki etkisinin bir göstergesi olarak, bir Rodos tanrısından kaynaklanıyor olabilir.

Letoon Üç Dilli Yazıtı

Letoon Üç Dilli Yazıtı

Akhaimenid Dönemi'n de Küçük Asyalı Tanrılar

Akhaimenid Dönemi'n de Küçük Asyalı Tanrılar

Ancak, Lusna'nın (Lykaonia) Güneş-Tanrısı, UTU-lu-va, Tiwaliya ya da Ha/elu-ya şeklinde okunabilir. Buna binaen, ikinci

Ancak, Lusna'nın (Lykaonia) Güneş-Tanrısı, UTU-lu-va, Tiwaliya ya da Ha/elu-ya şeklinde okunabilir. Buna binaen, ikinci okuma varsayımı, Helios'un Küçük Asya' daki biçimi olmalıdır. Bu nedenle, Helios-Mitra bağdaşık figürü, bir Küçük Asya-Pers tanrısı olarak değerlendirilebilir. Bu örnekler eşliğinde, Akhaimenid Dönemi boyunca Küçük Asya' da inanç dünyası bağlamında önemli bir süreklilik olduğunu gözlemleyebiliriz. Pers varlığının onomastik ve hükümran sanatı üzerinde ciddi bir etkisi bulunmaktadır. Ancak, Anadolu kültleri saflığını korumuş ve Akhaimenidlerin kültürel etkisine teslim olmamıştır. Hanedanlar ve Pers yöneticiler, Lykia Letoorıu'ndaki Kaunos Kral Kültü örneğindeki gibi, yerel kararlarda bir güvence ya da idari temsilciler olarak yer almışlardır.