KURU OTTA KALTE VE KALTEYE ETK EDEN FAKTRLER

  • Slides: 30
Download presentation
KURU OTTA KALİTE VE KALİTEYE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

KURU OTTA KALİTE VE KALİTEYE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

KURU OT KALİTESİ • Kuru ot çiftlik hayvanları için en ucuz besin kaynağıdır ve

KURU OT KALİTESİ • Kuru ot çiftlik hayvanları için en ucuz besin kaynağıdır ve geviş getiren hayvanların beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Kuru ot gerek ekonomik yem kaynağı olması gerekse sindirim fizyolojisi bakımından önemli işlevlere sahip olması kuru ota yaşamsal bir özellik kazandırmaktadır. Ruminantlarda toplam maliyet içerisinde yem giderlerinin %70 gibi yüksek bir paya sahip olması kaliteli kaba yemlerin önemini daha da artırmaktadır. • Yem kalitesi birçok şekilde tanımlanabilir. Yem kalitesi besin, enerji değeri, protein oranı ve kalitesi, sindirilebilirlik oranı, lif oranı, mineral maddelerin miktarı, vitaminler ve oranları ve bazen de hayvanların verimleri ile ilişkilidir. Yemin besleyici değeri genellikle mevcut enerji kapsamı (toplam sindirilebilir besin-TSB) ve ham protein oranını ifade eder. Yem kalitesi geniş bir terim olmasına karşılık sadece besin değeri değil aynı zamanda yemin alınımı ve tüketilmesini de içene alır. Pratik uygulamada, otlayan hayvanların performansları yemin kalitesini yansıtır. Yem bitkilerinin kalitesi hayvanların süt verimi ve artışı, canlı ağırlık arışı ve hayvanların performansları ile belirlenir (Yoana C. Newman, Adegbola T. Adesogan, Joao Vendramini, and Lynn Sollenberger. 2009).

KURU OT KALİTESİ • Türkiye’de hayvan beslemedeki temel problem, yem ham maddelerinin bulunamamasından ziyade

KURU OT KALİTESİ • Türkiye’de hayvan beslemedeki temel problem, yem ham maddelerinin bulunamamasından ziyade hayvanların genetik kapasitesine bağlı beklenen verim seviyelerini karşılayacak şekilde yemleme yapılmamasıdır. Hayvan beslenmesinde, radyondaki rumen fonksiyonu için gerekli kaba yemle sağlanan bileşen olan selülozun rolünü tam olarak anlaşılamamıştır. • Yüksek kalitede kuru ot bir tek faktöre bağlıdır: çiftçinin söz konusu yem bitkisini, en fazla proteini bulundurup en düşük NDF ve ADF seviyelerinde olduğu doğru zamanda hasat edebilmesi ile ilgilidir. • NDF (Nötral Deterjan Selüloz) miktarı, bir hayvanın 24 saat içinde ne kadar yem tüketeceğinin göstergesidir. Rasyondaki NDF oranı % 30’u geçmemelidir. ADF (Asit Deterjan Selülozu) ise en az sindirilebilen lif bileşenidir ve oranının rasyonda %19’dan fazla olması istenmez. Rasyonda NDF ve ADF’nin büyük çoğunluğunun kuru ottan gelmesi istenir. Kaba yemde kalite arttıkça hayvanlar tarafından tüketilen miktarı da artar ve sonuçta hayvan performansı olumlu yönde etkilenir.

Kaliteli Kuru Otun Özellikleri 1. İyi bir kaba yem her şeyden önce yedirdiğimiz hayvanın

Kaliteli Kuru Otun Özellikleri 1. İyi bir kaba yem her şeyden önce yedirdiğimiz hayvanın sağlığını olumsuz etkilememelidir. Hayvan severek tüketmelidir. 2. Kuru otu oluşturan bitkiler en uygun gelişme çağında biçilmiş olmalı ve dolayısıyla besleme değerinin en yüksek olduğu sırada hasat edilmiş olmalıdır. 3. Ot, üzerindeki yaprakların en bol ve yeşil olduğu çağda biçilip kurutulmalıdır. Bir otun yüksek kaliteli olarak kabul edilebilmesi için bol ve yeşil yapraklarının olması zorunludur. 4. Kurumuş otun sapları yumuşak ve bükülebilir olmalıdır. 5. Kuru ot çürümüş, küflü ve küf kokulu olmamalı, hayvanlar tarafından severek tüketilmelidir. 6. Çalı, dal, taş vb. yabancı maddeler ot içerisinde bulunmamalıdır. 7. Kuru otun rengi doğal rengine yakın olmalıdır. 8. İyi bir kaba yem hayvanın gereksinin duyduğu ölçülerde besin maddelerini içinde arındırmalıdır. (enerji, protein…)

Ot Kalitesi Ot kalitesini iyi bir düzeyde tutmak ve korumak açısından şu temel ilkelere

Ot Kalitesi Ot kalitesini iyi bir düzeyde tutmak ve korumak açısından şu temel ilkelere de özen gösterilmelidir. 1. Ot kalitesi hayvanların besin ihtiyaçları ile eşleşmelidir. 2. Dışarıda beslenen hayvanlarda ot kaybını azaltmak için iyi drene edilmiş yerler seçilmelidir. 3. Hayvanlar arasına bariyer koymak besleme kayıplarını azaltır. 4. Ot konulacak yerler temizlenmelidir. 5. Otların çiğnenmesi önleyecek önlemler alınmalıdır.

Kuru otta kalite taktiri • Kalite taktirinde kullanılan temel ölçütler şu şekilde sıralanabilir. 1.

Kuru otta kalite taktiri • Kalite taktirinde kullanılan temel ölçütler şu şekilde sıralanabilir. 1. Anatomik- Morfolojik nitelikleri, 2. Koku, lezzet, etkin maddeler kapsamı, 3. Organik besin maddeleri ve mineral maddeler kapsamı, 4. Belirli hayvan türlerine elverişliliği, yani yemden yararlanma derecesi

Kimyasal Yöntemlerle Kalite Tayini • Yemlerin kimyasal özelliklerinin belirlenmesindeki temel kriter, yemi tüketecek hayvanın

Kimyasal Yöntemlerle Kalite Tayini • Yemlerin kimyasal özelliklerinin belirlenmesindeki temel kriter, yemi tüketecek hayvanın ihtiyacını karşılayacak en iyi yemin seçilmesini sağlamaktır. Bu analizler şunlardır. 1. Nötral deterjan lif (NDF): Bitki hücre duvarında bulunan hemiselüloz, lignin, kitin ve çözünmeyen protein miktarını ifade eder. NDF genellikle bitkinin gelişmişliğinin veya olgunluğunun bir göstergesidir. Hayvanın canlı ağırlığına bağlı olarak kuru madde alım yüzdesi (KMA) NDF değeriyle aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır. Ø %KMA = 120 / %NDF 2. Asit Deterjan Lif (ADF): ADF ise NDF içerisinden hemi-selüloz çıkartılarak elde edilir. Bu nedenle bu fraksiyon, yemin sindirilebilirliği hakkında ve hayvanın enerji alımı hakkında fikir veren iyi bir göstergedir. Sindirilebilir kuru madde (SKM) ADF değerinden aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır. Ø %SKM = 88. 9 - (0, 779 * %ADF)

Kimyasal Yöntemlerle Kalite Tayini 3. Ham Protein: Ham protein miktarı bir yemde bulunan toplam

Kimyasal Yöntemlerle Kalite Tayini 3. Ham Protein: Ham protein miktarı bir yemde bulunan toplam azotun 6. 25 katsayısı ile çarpılarak bulunan bir değerdir. Ham protein değeri, protein yapısında olmayan azotlu bileşikleri ve gerçek proteinlerin hepsini içerir. Protein yapısında olmayan azotlu bileşikler havanlarda toksik etki yaptığından bu yemlerin kullanılmasında dikkatli olunmalıdır. Özellikle yeni gübrelenmiş yembitkilerinin ve erken ilkbaharda yeni büyüyen bitkilerin azot ve nitrat miktarları fazla olduğundan bu yemlerin yedirilmesi durumunda rasyona enerjice zengin yemlerin ilave edilmesi gerekmektedir (Emerick, 1993). 4. Asit Deterjan Lif Protein (ADF-P): ADF analizi yapıldıktan sonra, aynı örneklerle ham protein tayini yapılarak bulunur (Licitra ve ark. , 1996). Bu değer sindirilmeyen protein oranını bulmak için kullanılır. Aşırı sıcaktan dolayı bazı proteinler veya azotlu bileşikler, selüloz ve lignin yapısında olmamasına rağmen selüloz ve lignine kimyasal olarak bağlanır ve sindirilmez hale gelir (Balyea ve Ricketts, 1980). Özellikle otların kurutulması esnasında uygun işlemlerin yapılmaması durumlarında ve su oranı yüksek olarak depolanan yemlerde kızışma (Maillard reaksiyanu) olduğunda, bu problem yoğun olarak görülür (Van Soest, 1994).

Kimyasal Yöntemlerle Kalite Tayini 5. İn Vitro Fermantasyonu: Yembitkilerinin sindirilebilir kuru madde değerini belirlemek

Kimyasal Yöntemlerle Kalite Tayini 5. İn Vitro Fermantasyonu: Yembitkilerinin sindirilebilir kuru madde değerini belirlemek amacıyla, yem örnekleri rumen içeriğinde bekletildikten sonra asit ve pepsin uygulamasına maruz bırakılarak belirlenir (Tilley ve Terry, 1963). Bu yöntem ruminantlarda sindirim değerini belirlemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. 6. Yakın Kızılötesi Işın Yansıma Spektreskopisi (NIRS): Yakın kızılötesi ışın yansıma spektreskopisinin özelliği, bir bitkinin kimyasal değerine bağlı olarak geliştirilen matematiksel formüller ve bilgisayar yardımıyla, saatler veya günler süren analizlerin, 10 dakika içinde tahmin edilebilmesidir (Ball ve ark. , 1996).

Nispi yem değeri ve nispi yem kalitesi • Nispi yem değeri (RFV) hazmolabilir kuru

Nispi yem değeri ve nispi yem kalitesi • Nispi yem değeri (RFV) hazmolabilir kuru madde alımı ile değerlendirilmektedir RFV=(DMI, %BW) x (DDM, %DM)/1. 29 DMI= kuru madde tüketimi DDM=hazmolabilir kuru madde DM= kuru madde BW= canlı ağırlık • Kuru madde tüketimi, ADF ve NDF değerlerinden tahmin edilmektedir. Sabit değer olan 1. 29, RFV ile belirlenmiş, yonca için tam çiçeklenme dönemine eşitlenmiştir • Nispi yem kalitesi (RFQ), kuru madde alımından ziyade sindirilebilir kuru madde üzerinde duran bir değerdir. RFQ= (DMI, %BW) X (TDN, %DM)/1. 23 • Buradaki 1. 23 değeri RFV’ ye eşit bir oran yakalamak amacıyla kullanılmıştır. Bu iki eşitlik otun baklagil veya buğdaygil olmasına göre değişiklik göstermektedir.

Kuru Otta Kaliteyi Etkileyen Faktörler 1. Hasat öncesi faktörler 2. Hasat sonrası faktörler I.

Kuru Otta Kaliteyi Etkileyen Faktörler 1. Hasat öncesi faktörler 2. Hasat sonrası faktörler I. Bitki türü II. Hasat devresi III. Yaprak/sap oranı IV. Toprak V. Bölgenin iklim durumu VI. Hastalık ve zararlılar VII. Yabancı otlar VIII. Yakma IX. Yıllık ve günlük değişimler I. Ot kurutma yöntemleri a. Ot biçme alet ve makineleri b. Ot kurutulması II. Otun toplanma ve depolanması III. Otun fiziki durumu

Hasat Öncesi Faktörler 1. Bitki türü Yem bitkilerinin büyük çoğunluğu, baklagil ve buğdaygil familyalarına

Hasat Öncesi Faktörler 1. Bitki türü Yem bitkilerinin büyük çoğunluğu, baklagil ve buğdaygil familyalarına bağlı bitkilerdir. Baklagil yem bitkisi otlarının, buğdaygillerden daha besleyici, özellikle protein ve mineral elementler yönünden daha üstün olduğu kabul edilir. Yemlerde üzerinde durulan besin maddelerinden birisi proteindir. Yüksek protein, sindirilme oranı ve besleme değerinin bir işareti olarak kabul edilir. Genel olarak kuru maddede %6 ham protein oranı ruminantların yaşama payı için yeterli bir düzey kabul edilebilir. Yüksek verimli süt sığırları için bu oranın minimum %12 olması istenir(Stratton, 1980). Bu protein oranları, hemen tüm baklagil yem bitkileri tarafından karşılanabilir. Oysa ılıman bölge buğdaygillerinin %32’si, tropikal bölge buğdaygillerinin %53’ü bu oranın altında protein içerirler. Bu nedenle baklagillerce zengin meralarda otlayan veya buğdaygil kuru otları ile beslenen hayvanlarda protein eksikliğinden kaynaklanan verim düşmeleri veya rahatsızlıklar nadiren görülür. Protein yanında, birçok mineral yönünden baklagil otları daha zengindir. Yapılan birçok analiz, baklagil otlarının zengin bir mineral kaynağı olduğunu göstermiştir. Özellikle Ca ve P yönünden baklagil otlarının üstünlüğü yapılan bir çok çalışma ile ortaya konmuştur (Kearl, 1979; Morrison, 1956).

2. Hasat devresi Otun hasat devresi, kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Tüm yem

2. Hasat devresi Otun hasat devresi, kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Tüm yem bitkilerinde hasta devresi geciktikçe kuru madde verimi ve sap oranı artar, yaprak oranı ile yaprak/sap oranı azalır. Buna bağlı olarak ot içerisindeki ham protein, sindirilebilir ham protein ve bazı elementlerin oranı devreler boyunca düşerken, selüloz ile bazı bileşiklerin oranı giderek artar. Besin maddeleri oranlarındaki değişimler, buğdaygillerde baklagillerden daha hızlıdır. Buğdaygillerde çiçeklenme ve tohum tutma devrelerinde gövde ve yapraklardaki eriyebilir karbonhidratların tohumlara taşınması, gövdede ligninleşmenin hızlanması nedeni ile yemin kalitesi hızla düşer. Yem bitlilerinde olgunlaşma ile birlikte kuru otun sindirilme oranı hızla azalır. Baklagil ve buğdaygil yem bitkilerinin ilkbahar erken dönemlerinde %80 -85 olan sindirilebilir kuru madde oranı (SKMO), her gün ortalama %0. 3 -0. 5 oranında azalır. SKMO tohum olgunluk döneminde %50’ye kadar iner. Olgunlaşma, SKMO ve ham protein oranı kadar, otun hayvanlar tarafında tüketimini de olumsuz yönde etkiler (Collins, 1995). Yem bitkilerinde kalite değerlerindeki düşmelere paralel olarak, hayvansal ürünlerin verimlerinde de azalmalar görülmektedir. Buğdaygil yem bitkilerinde ot kalitesine, biçim sayısı da etki yapar. Genel olarak biçim sayısı azaldıkça, bitkinin besleme değeri düşer. Erken devrelerde ve sık biçilen bitkilerde, yeni sürgünlerin diğer bir ifade ile vejetatif aksamın gelişmesi teşvik edildiği için ot kalitesi artar. Bu nedenle çabuk kabalaşan buğdaygillerin kısa aralıklar ile daha sık biçilmesi, ot kalitesinin yükselmesine yol açar.

3. Yaprak oranı Yapraklılık, otun kalitesinin ve lezzetliliğinin iyi bir göstergesi olarak kabul edilir.

3. Yaprak oranı Yapraklılık, otun kalitesinin ve lezzetliliğinin iyi bir göstergesi olarak kabul edilir. Hemen hemen tüm hayvanlar, yaprak oranı yüksek bitkileri tercih ederler. Birçok bitkide yaprak oranı ile otun ham protein, sindirilebilir ham protein, mineral madde oranları ve kuru maddenin sindirilebilirliği arasında yakın ilişkiler bulunmuştur. Bunun başlıca nedeni, tüm yem bitkilerinde yaprağın sapa göre yüksek oranda ham protein, ham yağ ve daha düşük oranda selüloz içermesidir. Bitkinin erken gelişme devrelerinde saplar da yapraklar kadar besleyici olmalarına karşın, olgunlaşma devreleri boyunca sapın besleme değeri hızla azalır. Baklagil yem bitkileri, özellikle yonca ile yapılan çalışmalarda, protein-selüloz dengesinin yapraklarda her devrede, saplarda ise sadece erken devrelerde uygun olduğu görülmüştür. Buğdaygil yem bitkilerinin erken devrelerinde, sindirilme oranı yönünden sap ve yaprak büyük benzerlik gösterir (Mowat, 1965). Vejetatif veya sapa kalkma devrelerinde sapın besleme değeri, yaprak kadar yüksektir. Ancak devreler ilerledikçe sapın ham protein oranı azalır ve selüloz birikimi başlar. Bu nedenle çoğu buğdaygil yem bitkisinin kuru ot üretimi için biçim zamanı olan başaklanma ve çiçeklenme dönemlerinde yaprağın sapa göre belirgin üstünlüğü görülür. Buğdaygillerde botanik olarak kın veya aya birlikte yaprak olarak kabul edilmekle birlikte, pratikte yaprak oranı veya yapraklılık oranı denildiği zaman sadece aya oranı düşünülür. Kın sapa sarılmış bir durumda olduğu için, hayvan besleme açısından sap ve kın birlikte değerlendirilir. Ayrıca yapılan bazı araştırmalar kının kimyasal yapısının, aya ile sap arasında olduğunu göstermektedir.

4. Toprak Toprağın yapısı, nemi, sıcaklığı ve verimlilik durumu ot kalitesi etkiler. Genellikle killi

4. Toprak Toprağın yapısı, nemi, sıcaklığı ve verimlilik durumu ot kalitesi etkiler. Genellikle killi topraklarda yetişen bitkilerde, kumlu topraklarda yetişenlere göre daha yüksek oranda ham protein bulunur. Normal bir bitki büyüme döneminde toprak sıcaklığı, hava sıcaklığı kadar önemli değildir. Bununla birlikte soğuk topraklarda yetişen bitkilerde verim düşer, ancak ham protein oranı yükselir. Aynı şekilde bu topraklarda yetişen bitkilerde, selüloz ve lignin birikimi yavaşlar. Nem ise verimi ve kaliteyi etkiler. Kuru topraklarda bitkiler hızla sararırken, çok yaş topraklarda yetişen bitkilerde de verim ve kalite düşer. Bitkilerin yetiştiği toprakların bitki besin maddelerince zenginliği veya fakirliği kaliteyi etkiler. Bitkilerin yetiştirildiği toprakların bitki besin maddelerince zenginliği kaliteyi etkiler. Azotça zengin topraklarda yetişen bitkilerde protein oranı yükselir. Bu nedenle fakir topraklarda azotlu gübreleme, ottaki ham protein oranının yükselmesine yok açar. Azotlu gübreleme vejetatif gelişmeyi hızlandırdığı için otun lezzeti de artar. Ancak aşırı azotlu gübrelemenin bazı bitkilerin bünyelerinde hayvanlar için zararlı olan nitrat ve nitrit bileşiklerinin birikimine, alkoloid ve hidrosiyanik asit oranının yükselmesine yol açtığı unutulmamalıdır. Azotlu gübrelerin dışındaki gübreler ise verimi ve ot içerisindeki elementlerin oranını değiştirmekte, ancak kaliteyi çok fazla etkilememektedir. Asit topraklarda kireçleme p. H’yı yükseltir. Baklagil yem bitkileri daha iyi gelişir. Kireçlenen topraklarda yetişen bitkilerde Ca, Mg ve P oranları artar. Ayrıca bir çok bitkide, mikro besin maddesi oranları yükselir.

5. Bölgenin iklim durumu İklim faktörleri içerisinde ot kalitesini etkileyenler en önemlileri sırası ile,

5. Bölgenin iklim durumu İklim faktörleri içerisinde ot kalitesini etkileyenler en önemlileri sırası ile, sıcaklık, ışık ve nemdir. Sıcaklık bitkilerde metabolizmayı hızlandırır. Alınan bitki besin maddelerinin enerjiye dönüşümü, yeni hücrelerin oluşumu artar, metabolizma artıklarının miktarı yükselir. Hücre duvarı bileşenlerinin (lignin ve selülozik karbonhidratların) yapımı hızlanır. Sıcaklığın, hayvanlar tarafından fazlaca değerlendirilemeyen bu maddeleri arttırması nedeni ile yem kalitesinin düşmesine yol açtığı kabul edilir. Soğukta yetişen yem bitkilerinde, büyüme ve gelişme yavaşladığı için üretilen karbonhidratlar ve proteinler yaprak ve saplarda birikir. Bitkinin yem değeri yükselir. Serin ve soğuk yerlerde yetişen bitkiler sıcak bölgelerde yetişenlerden daha yüksek bir besleme değerine sahiptir. ılıman kuşakta havaların serin gitmesi de, olgunlaşmayı geciktirdiği için kalitenin daha yavaş düşmesine neden olur. Don olayı, tüm bitkilerde yem kalitesini düşürür. Yaprakların dökülmesine, kalan yapraklarda ise sindirilme oranı ve protein oranı azalır. Işık fotosentezi etkilediği için, ışık yoğunluğunun artması şekerlerin ve organik asitlerin sentezini arttırır. Bu nedenle sıcaklıktan bağımsız olarak ışık, bitkilerin sindirilme oranını arttıran bir faktör olarak bilinir. az ışık veya gölge şartlarında yetişen bitkilerde, eriyebilir karbonhidrat oranı azalır. Ayrıca bu bitkilerde su oranı arttığı için hayvanların kuru madde tüketimi de düşer. Nemin etkisi değişiktir. Kurak bölgelerde bitkiler çabuk olgunlaştığı ve sarardığı için yem değerinde hızla azalmalar görülür. Nemli veya sulanabilen alanlarda yetişen bitkilerin devamlı sürgün vermesi, olgunlaşmanın daha yavaş olası nedeniyle yem değeri uzun süre yüksek düzeylerde kalır. Yaş topraklarda oksijen azaldığı için bazı minerallerin alımı zorlaşır. Yaş topraklarda yetişen kamışsı yumak ve İngiliz çimi bitkilerini otlayan hayvanlarda Mg eksikliği nedeniyle çayır tetanozu olasılığı artar.

6. Hastalık ve zararlılar Yem bitkilerinde hastalık ve zararlılar otun protein oranını ve sindirilme

6. Hastalık ve zararlılar Yem bitkilerinde hastalık ve zararlılar otun protein oranını ve sindirilme derecesini olumsuz yönde etkilerler. Bu olumsuz etki baklagillerde daha belirgindir. Örneğin yonca yaprak leke hastalıkları ve zararlıları, otun kalitesini önemli ölçüde düşürürler. 7. Yabancı otlar Bitki örtüsünde bulunan yabancı otların oranı, ot kalitesini etkiler. Baklagil yem bitkileri içerisindeki düşük kaliteli buğdaygil otları kaliteyi düşürür. Özellikle, tüylü, kılçıklı ve hayvanlar tarafından tercih edilmeyen otların varlığı önemli bir sorundur. 8. Yakma Mera ve otlakların yakılması ot kalitesini arttırır. Yakma daha çok tropikal buğdaygil meralarında uygulanan bir yöntemdir. Bu işlem, yeni sürgünlerin gelişmesini teşvik eder. Bir yıl öncesinin değersiz artıklarını ortadan kaldırır. Yanan artıklardan kalan mineraller toprağı zenginleştirir. Bazı zararlıların ve yabani otların gelişmesini engelleyerek kaliteyi arttırır. 9. Yıllık ve günlük değişimler Aynı bitki türünden elde edilen yemler arasında bölgesel farklılıklar olduğu gibi, aynı bölgede üretilen bitkilerde yıldan yıla kalite farklılıkları görülebilir. Bu farklılıkların nedeni çoğunlukla açıklanamamaktadır. Aynı şekilde, bitkilerde günlük bazı kalite değişimleri görülebilir. Özellikle eriyebilir karbonhidrat ve proteinlerin günün bazı saatlerinde daha yüksek oranda bulundukları saptanmıştır.

Hasat Sonrası Faktörler Otun besleme değerini hasat öncesi kadar hasat sonrası faktörlerde etkiler. Bitkilerin

Hasat Sonrası Faktörler Otun besleme değerini hasat öncesi kadar hasat sonrası faktörlerde etkiler. Bitkilerin yem değeri, bitki biçildikten veya değişik şekillerle hasadından sonra düzeltilemez. Hasat sonrasında en önemli hedef, bitkinin besleme değerinin korunması olmalıdır. hasat sonrası faktörler şunlarıdır: 1. Ot kurutma yöntemleri Hayvanların ana yem kaynağını oluşturan yem bitkileri, kurak ve soğuk mevsimlerde büyümelerini durdururlar. Bu süre, yarı çöl veya çok kurak alanlar ile kutuplara yakın bölgelerde 10 ay kadardır. Ilıman kuşakta genel olarak 4 -6 ay süre ile yem bitkilerinin büyüme ve gelişmeleri durur. Hayvan üreticileri bitkilerin gelişmediği ve üretimde bulunmadığı bu dönemlerde, üretim sezonunda elde edilen yeşil otu belirli yöntemlerle depolamak zorundadırlar. Otun kurutularak saklanması, tarihin çok eski devirlerinden bu zamana kadar uygulanan bir yöntemdir.

a. Ot biçme alet ve makineleri Ot biçme için bir çok alet ve ekipman

a. Ot biçme alet ve makineleri Ot biçme için bir çok alet ve ekipman kullanılabilir. Küçük alanlarda orak ile biçme yapılabilir. Ancak tırpan veya kosa, ot biçmede en çok kullanılan el aletleridir. Geniş alanlarda ot biçmede kendiyürür veya traktöre bağlı ekipmanlar kullanılır. Bu amaçla çok değişik biçme makineleri üretilmişse de, ülkemizde parmaklı tip çayır biçme makinesi ve tamburlu çayır biçme makineleri en çok kullanılan ekipmanlardır. Parmaklı tip çayır biçme makinelerinin hızlarının az ve iş kapasitelerinin düşük olması bir sorundur. Ayrıca bu makineler düz, taş veya kök gibi engellerin bulunmadığı alanlarda başarılı olurlar. Bu olumsuz yönlerine karşın, parmaklı tip çayır biçme makineleri daha düzgün biçim yaparlar. Bitkide biçim sonrası gelişme daha hızlıdır. Asılır tip tamburlu çayır biçme makinelerinin hızı daha yüksek, ancak işletme maliyetleri ile tamirat masrafları fazladır. Bu alet ile daha az üniform biçim yaptığı gibi, biçilen otlarda toprak yüzeyine düzensiz serilirler. Bitkilerde ikinci biçim daha geç gelişir. Her iki makinenin tüm özellikleri değerlendirildiğinde, birbirine tam üstünlükleri görülmez.

b. Ot kurutma Yem bitkileri biçim devrelerine göre %70 -90 oranlarında su ihtiva ederler.

b. Ot kurutma Yem bitkileri biçim devrelerine göre %70 -90 oranlarında su ihtiva ederler. Bitki dokularında bulunan bu su belirli bir düzeye indirilmeden depolanamaz. Ot kurutma esas olarak yeşil ot içerisindeki nemin, belirli bir orana kadar düşürülmesi ile saklama yöntemidir. Bitkinin dış yüzeyindeki birçok doku ve hücre katmanı, bitki ile atmosfer arasındaki nem alışverişini engeller. Ancak bitki dokularındaki suyun 1/3’ ü stomalar aracılığı ile atmosfere karışır. Biçimden sonra stomaların açık olduğu dönemde su kaybı çok hızlıdır. Biçimden sonra yeşil bitkilerdeki hücreler canlılığını bir süre korur. Bu canlı hücrelerin soluması il dokularda nişasta, fruktoz, bazı şeker ve eriyebilir karbonhidratların oranı azalır. Biçilen bitkilerde solunuma karşılık fotosentez de devam eder. Ancak solunum kayıpları daha fazladır. Genel olarak ot içerisindeki nem oranı %35’e indiği zaman solunum çok azalır. Ot içerisindeki nem %10 -12’ye indiği zaman ot içerisindeki tüm biyokimyasal ve mikrobiyal aktivite durur. Ancak pratikte yeşil ot içerisindeki nemi doğal koşullarda bu düzeye kadar indirmek güçtür. Normal koşullar altında, kuru ot içerisindeki nem oranı %15 -25 oranına kadar indirilir. Otun kurutulması için değişik yöntemler kullanılabilir. (Doğal yollarla kurutma ve yapay kurutma).

1. Doğal Yollarla Ot Kurutma • Bu şekilde ot kurutmada otun kuruması doğal şartlara

1. Doğal Yollarla Ot Kurutma • Bu şekilde ot kurutmada otun kuruması doğal şartlara bırakılır. Otların güneş altında doğal olarak kurutulması yerde ve sehpalar üzerinde yapılabilir. A. Yerde Kurutma: Biçilen otun bir kaç gün süreyle biçildiği yerde serilerek kurutulması işidir. Bu tarz ot kurutma biçim zamanında havaların açık ve güneşli olduğu yörelerde yaygındır. Güneş ışığı hem çevre havasını hem de otu ısıtarak kurutmada esas etkiyi gösterir. Rüzgar ise buharlaştırmaya teşvik eder. Hasat döneminde hava şartları uygun olsa bile taban suyunun yüksek olduğu yerlerde yerde kurutma yönteminin uygulanması zordur. Kurutma süresinin uzaması da otun besin maddelerini ve kalitesinin düşürür. Kurutma kayıplarının en aza indirebilmek için yerde kurutma işlemi en fazla üç gün içerisinde bitirilir. Yeşil ot biraz pörsütüldükten sonra yerde serili ot kısmen toplanarak biraz büyük yığınlar haline getirildikten sonra üçüncü günde ot balya yapılmalıdır. Biçilen ot sıralarının derinliği ve yoğunluğu otun kurumasını etkiler. Bunun için biçilen ot sıralarında hızlı kurumayı temin edecek şekilde hava akımı sağlanmalıdır. Kurumanın sonlarına doğru ot sıraları fazla çevrilmemeli aksi taktirde yaprak kayıpları artacaktır. Balyalanan otta nem oranı %20 civarında olmalı ve balya birkaç güneşte bekletildikten sonra depolanmalıdır. Ülkemizde çayırların yoğun olarak bulunduğu yörelerde (Doğu ve İç Anadolu) çevre şartları yerde kurutmaya son derece uygundur.

1. Doğal Yollarla Ot Kurutma B. Namluda Kurutma: Biçilen otta kalite kaybını daha aza

1. Doğal Yollarla Ot Kurutma B. Namluda Kurutma: Biçilen otta kalite kaybını daha aza indirmek amacı ile uygulanan bir ot kurutma yöntemidir. Yöntemin başarılı olabilmesi için kurutma döneminde havaların güneşli ve rüzgarlı olması gerekir. Biçilen otun doğrudan namlu haline getirilerek kurutulması, kurutmada geçen süreyi ve iş gücü ihtiyacını arttırır. Namlu biçilen otun 60 -9 cm yükseklik ve 1 m kadar genişlikte şerit halinde serilmesidir. Yerde kurutmaya göre ot daha kalın yığıldığından otun kurutma esnasında birkaç kez alt üst edilmesi gerekir. Erken biçilen otların bünyelerindeki su oranı daha yüksek olacağı için daha uzun bir kurutma süresine ihtiyaç duyulur. Bu şartlarda kurutmada daha dikkatli davranılır ve özellikle kurutmanın başlangıç dönemlerinde namlular sık alt üst edilmelidir.

1. Doğal Yollarla Ot Kurutma C. Sehpada Kurutma: Bu yolla ot kurutma hasat dönemi

1. Doğal Yollarla Ot Kurutma C. Sehpada Kurutma: Bu yolla ot kurutma hasat dönemi yağışlı geçen yörelerde yaygındır. Ot biçildikten sonra nem oranı %40 -45’lere inene kadar yerde pörsütülür ve daha sonra sehpa üzerine yığılarak otun toprak ile temas edip çürümesi engellenir. Aşırı rüzgarlı yerlerde sehpalara serilen otun savrulmasını engellemek için üzerlerine tel çekilebilir veya kalın ağaç dalları konulabilir. Ot kurutma sehpaları değişik şekillerde olabilir. Bunlara yerden 50 -60 cm yükseklikteki ızgaralar veya çatallı ağaç kazıklar örnek verilebilir

2. Yapay Yollarla Ot Kurutma • Yapay olarak kurutmanın esası, yeşil materyalin yapay bir

2. Yapay Yollarla Ot Kurutma • Yapay olarak kurutmanın esası, yeşil materyalin yapay bir hava akımına tabi tutulmasından ibarettir. Yapay kurutmanın iki tipi söz konusudur. a) Basit Yapay Kurutma: bu yöntemin esası, ambara ve kapalı bir yere alınmış olan otun arasından hava akımı geçirilerek su kapsamını düşürmekten ibarettir. bu sistemde kurutulacak otun gevşek olarak yığılması gerektiği gibi, daha önceden de pörsütülerek kapsadığı suyun bir dereceye kadar azaltılmış olması ve nem oranını %40’ın altına düşürülmesi gerekmektedir. Bu sistemde kayıplar açıkta kurutmaya nazaran daha az olup, başlangıç materyalinin %40 su kapsaması halinde %10 kayıp söz konusu olduğu gibi, su kapsamının %33 olması durumunda ise, besin madde kaybının %6’ düştüğü bilinmektedir.

2. Yapay Yollarla Ot Kurutma b) Tam Yapay Kurutma: Bu sistemde esas; yapay bir

2. Yapay Yollarla Ot Kurutma b) Tam Yapay Kurutma: Bu sistemde esas; yapay bir sıcaklık ve hava akımı sağlayarak kısa bir zamanda kurutma işleminin tamamlanmasından ibarettir. Bu yöntem, yeşil otun içerdiği besin maddelerinden en az kayıpla, dış koşullara minimum derecede bağlı kalarak ve en güvenceli bir şekilde kurutulmasını sağlamaktır. Bu yöntemle elde edilen kuru ot, öteki yöntemlerle elde edilen kuru otun tümünde daha değerli olup, çoğu kez yoğun yem grubundan da sayılmaktadır.

c) Kimyasal Ot Kurutma: Bu yolla ot kurutma işlemi tarımsal açıdan gelişmiş ülkelerde yonca

c) Kimyasal Ot Kurutma: Bu yolla ot kurutma işlemi tarımsal açıdan gelişmiş ülkelerde yonca otunu kurutmada sıklıkla kullanılan yeni bir tekniktir. Bu amaçla potasyum ve sodyum karbonatlı çözeltiler kullanılmaktadır. Diğer koruyucular ise; propiyonik asit (en yaygın olanıdır), asetik asit, inorganik asitler, formaldehit, su ve nişastalı bileşiklerdir. Bu bileşikler yağmurun iç dokulara etki etmesine karşı koruyucu etkiye sahiptirler. Ayrıca; amonyak uygulaması ile ottaki ham protein oranı artmaktaa ve küf gelişimi engellenmektedir. Uygun olmayan koruyucular ise; kalsiyum klorit, silika ve kloritli fenollerdir.

2. Otun toplanma ve depolanması Yerde doğal olarak kurutulan otlar, basit bir şekilde el

2. Otun toplanma ve depolanması Yerde doğal olarak kurutulan otlar, basit bir şekilde el aletleri ile toplanarak işletme yakınında, avlularda veya çatılarda yığınlar halinde depolanır. Bu depolama şekli özellikle küçük işletmelerde uygulanan bir sistemdir. İklim şartlarının uygun ve arazi ile depolama yerinin yakın olduğu yerlerde uygulanan bir yöntemdir. Kuru otun balya makineleri ile toplanarak balyalanması ve balyaların yığın haline depolanması, geniş uygulama alanı olan bir yöntemdir. Bu makinelerin tümünde, yerden toplama sistemi ile alınan kuru otlar sıkıştırılarak balya haline getirilir. Balyalar dikdörtgen, silindir veya küp şeklinde yapılabilmektedir. Kuru otun depolanmasında, otun kaplayacağı hacim depolama şekline göre değişir. Örneğin yığın halinde depolanan kuru ot birim ağırlık başına en fazla yeri kaplamasına karşılık, balya ve özellikle küp şeklinde depolanan kuru otun çok az bir yer ihtiyacı olduğu saptanmıştır.

3. Otun fiziksel durumu Kuru otların fiziksel durumlarının değerlendirilmesi, hayvanların kuru ot tüketimini ve

3. Otun fiziksel durumu Kuru otların fiziksel durumlarının değerlendirilmesi, hayvanların kuru ot tüketimini ve kuru otun sindirilme oranlarını etkiler. Örneğin kuru otların öğütülmesi, yem tüketimini arttırır ve rasyonda daha iyi karışmayı sağlar. Ancak öğütülen kuru ot rumenden hızlı geçtiği için sindirilme oranı azalır. Öğütmenin, kaliteli otlarda bir etkisi bulunamamış, buna karşılık düşük kaliteli kaba yemlerde olumlu etkisi görülmüştür (Minson, 1984). Öğütülen kuru ot tozlu bir yapıdadır ve lezzetsizdir. Bunun içine %1 oranında bitkisel veya hayvansal yağ, su veya melas ile karıştırıldıktan sonra hayvana yedirilebilir. Öğütülen otlar pelet haline de getirilerek hayvanlara verilebilir.

Kuru Otun Fiziksel Durumunun Kaliteye Etkisi • Kuru otun kimyasal analizler ile kalitesi belirlenebildiği

Kuru Otun Fiziksel Durumunun Kaliteye Etkisi • Kuru otun kimyasal analizler ile kalitesi belirlenebildiği gibi, otun fiziksel karakterleri de incelenip saptanabilmektedir. Kuru otun kalitesinin belirlenmesinde kullanılan fiziksel kriterler şunlardır. 1. Yaprak Oranı: Otların besin maddeleri bakımından en zengin en değerli kısımları yapraklardır. Bu nedenle kuru otun kaliteli ve besin madde içeriğinin yüksek olması için bol yapraklı olması gerekir. 2. Sap ve Gövde Kalınlığı: kuru otu oluşturan materyalin sap ne gövde kalınlığı; bitki türlerine, biçim zamanına, vejetasyon dansitesine ve yaşına, toprak ve su koşulları ile iklim durumuna göre değişmektedir. İnce yapılı gövde ve saplar, aynı bitki türünün kalın yapılı oluşuna nazaran, daha çok besin maddesi kapsamaktadır.

Kuru Otun Fiziksel Durumunun Kaliteye Etkisi 3. Doğal ve Yeşil Renkli Kısımlar Oranı: Çayır

Kuru Otun Fiziksel Durumunun Kaliteye Etkisi 3. Doğal ve Yeşil Renkli Kısımlar Oranı: Çayır yem bitkilerinin yeşil renkleri ile, kuru otun kapsamındaki klorofil ve A vitamini arasında olumlu bir korrelasyon olduğu bilinmektedir. Bundan dolayı, kuru otun; gösterdiği yeşil renk oranında klorofil ve A vitamin kapsadığına ve kalitesinin de o derece yüksek olduğuna hükmedilmektedir. 4. Koku: Çayır otunun kendine özel doğal kokusunun bozulması; gerek kurutma sırasındaki aşırı yağmur ve çiğin, gerekse depolama sırasındaki fazla nemin etkisinden kaynaklanmaktadır. Ottaki bu kötü kokular hayvanın o otu tüketmemesine neden olmaktadır. 5. Parlaklık: Kuru otun, botanik kompozisyonundan kaynaklanan, kendine özgü doğal bir parlaklığı bulunmaktadır. Biçim sırasındaki kötü hava koşulları, kurutma yetersizlikleri, depolama kusurları gibi çeşitli nedenlerle, kuru otun parlaklığı kaybolup, matlık ortaya çıkmaktadır. Çoğu kez, doğal renk kaybolurken, parlaklık da kaybolmaktadır.