TAR 322 OSMANLI MPARATORLUUNDA YENLEME HAREKETLER 10 Hafta

  • Slides: 15
Download presentation
TAR 322 OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA YENİLEŞME HAREKETLERİ

TAR 322 OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA YENİLEŞME HAREKETLERİ

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları Osmanlı mali uygulamalarını şu başlıklar altında özetlemek

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları Osmanlı mali uygulamalarını şu başlıklar altında özetlemek mümkündür. • Timar • İltizam • Malikane • Esham • Muhassıllık ve Mali Merkezileşme Süreci

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • “Ulaştırma imkânlarının sınırlı, mali-bürokratik organizasyonun yetersiz

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • “Ulaştırma imkânlarının sınırlı, mali-bürokratik organizasyonun yetersiz ve dolaşımdaki paranın az olduğu bir zirai ekonomide, büyük bir devletin varlığını devam ettirmenin başarılı bir yolu olarak beliren” timar sistemini çok kısa olarak, “bir kısım asker ve memurlara yaptıkları hizmetler karşılığında bazı vergilerin yerinde tahsis edilmesi” uygulaması olarak tanımlamak yanlış olmaz. Devlet bu sayede asker ve memurlara maaş ödeme ile vergi toplama külfetine girmiyor; vergi toplama hakkını devrettiği kişilerden ise, zirai üretimin gözetilmesi, asayişin sağlanması ve savaş halinde de orduya katılım gibi vazifeler bekliyordu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Osmanlı mali uygulamalarının ilk aşamasını da

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Osmanlı mali uygulamalarının ilk aşamasını da oluşturan bu yönteme, iltizam adı verilen başka bir yöntem de eşlik ediyordu. Aslında bir tür kısa vadeli iç borçlanma sistemi olan iltizamla devlet, çeşitli vergi kaynaklarını özel şahıslara, vergiye konu görevleri yapmaları karşılığında, tahvil denilen üç yıllık sürelerle açık artırma sonucunda devrediyor, böylece farklı yer ve nitelikte olan vergileri peşin olarak tahsil etmiş oluyordu. Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi ve devlete nakit para temini konusunda müracaat edilen bu yöntem, devletin artan masrafları ve mevcut vergi kaynaklarının nakdi ekonomiye sokulması zarureti nedeniyle, XVI. yüzyılın ortalarından itibaren daha fazla yaygınlaşma eğilimi gösteriyordu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Genellikle askeri sınıf mensuplarının elinde bulunan

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Genellikle askeri sınıf mensuplarının elinde bulunan iltizamlara gayrimüslim sarrafların da aralarında bulunduğu kâr hırsıyla hareket eden sermaye sahibi bir kesim hâkim olmaya başlayınca, timar sistemini ayakta tutan halk ve vergi kaynağının gözetilmesi ilkesi ciddi yaralar alıyordu. Tahribatın gözle görülür bir hâl almasından sonra devlet, bu vergi kaynaklarının bazılarını, maaşlarını devlete terk etmeleri ve yıllık vergilerini ödemeleri koşuluyla, bürokrat ve askerlere, yaşam boyu olmak kaydıyla, malikane adı altında (1695 yılından itibaren) iltizama verme uygulamasını başlatıyordu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Malikane uygulamasıyla merkezi yönetim masraflarının en

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Malikane uygulamasıyla merkezi yönetim masraflarının en büyük bölümünü oluşturan maaş ödemelerinden kurtuluyor; timar sisteminin temel mantığının yeniden canlandırıldığı varsayımıyla, ömür boyu mukataanın gelirini uhdesine alan kişilerin mukataa ve halkı gözetmelerini bekliyordu. Devlet, malikâneye konu olan vergi kaynağının bulunduğu mekân ve mükellefler üzerinde her türlü mali haklarla birlikte, bir kısım idari ve inzibati hakları da devrediyordu. Ve bu haklara kadılar hariç, hiçbir devlet memuru müdahale edemiyordu. Malikâneci, mukataasını alıp satabiliyor; başka bir deyişle, alt mültezimlik veya vekâletle idare ettirme konusunda tamamen serbest bırakılıyordu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Bu serbestiyetlerle uhdesine aldığı mukataayı bizzat

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Bu serbestiyetlerle uhdesine aldığı mukataayı bizzat ve bulunduğu yerde idare etmesi beklenen malikânecilerin gelirlerini başkalarına satması, yani mukataasını iltizamla idare ettirmesi, bu uygulamanın en nazik yönünü oluşturuyordu. Çoğunlukla İstanbul’da oturan ve malikânesini iltizamla idare ettiren yatırımcılar malikânelerini sorunsuz ve kârlı bir şekilde idare etmek istediklerinde, mukataa bölgesine yerleşmiş yörenin ileri gelenleri ve zenginleri ile temasa geçiyorlardı. Taşra meclislerinde de etkin olacak bu kişiler, malikâne sahibinden iltizamını aldıkları mukataayı aynı hak ve yetkilerle üstlendikleri için, sistemi yürürlüğe sokanların beklentilerinin aksine, vergi kaynağını tahrip etmekten ve halkı sömürmekten geri durmuyorlardı.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Tüm bu olumsuzluklara çare arayan devlet

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Tüm bu olumsuzluklara çare arayan devlet adamları, bir yandan timar ve zeametleri mukataalaştırarak malikâneyi dondururken, bir yandan da âyan, voyvoda veya mütesellimlerin kontrol etmekte oldukları kaynakların merkeze kazandırılması çabalarına girişiyordu. Bu süreci 1775 yılında uygulamaya sokulan esham temsil ediyordu. Mukataaya ait yıllık nakdi gelirin faiz adı verilen fazlasını sehimlere bölerek özel şahıslara satma işlemi olan eshamda, bu satın almayı gerçekleştirenlerin mukataa ile ilişkileri, yıllık bir nakdi gelir almaktan ibaret hale getiriliyordu. Başka bir söyleyişle, mali uygulamaların taşra idarecisi haline getirdiği grupların mali-idari imkân ve yetkileri ellerinden alınmak isteniyordu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Büyük ve kârı yüksek mukataaların malikâne

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Büyük ve kârı yüksek mukataaların malikâne sektörü dışına çıkarılarak, devlet tarafından işletilmesi çabalarının Nizâm-ı Cedit döneminde büyük bir hız kazandığını özellikle söylemek gerekir. Mukataaların İrâd-ı Cedit hazinesinin kontrolünde kısa vadeli iltizamlarla idare edilmesi, İstanbul’da oturan orta ve üst tabaka askeri zümre mensubu ile mukataaların bulunduğu bölgede yerleşmiş âyan ve eşraftan oluşan ikinci elden mültezimlerin cebine girecek rantın artık hazineye girmesi anlamına gelmekteydi. Malikâne sektöründen çıkarılan mukataaların devlet görevlilerine iltizama verilmesi uygulamasına II. Mahmut döneminde de devam edildiği; hatta 1811 -1839 döneminde bütün mukataaların merkezden tayin edilen vali, mütesellim ve voyvodalara iltizama verildiği görülmekteydi.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Tanzimat’tan sonra mali merkezileşmeyi amaçlayan uygulamalardan

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Tanzimat’tan sonra mali merkezileşmeyi amaçlayan uygulamalardan biri de Muhassıllıktı. Uygulamanın özünü, vergilerin bundan sonra yeni oluşturulan muhassıllık teşkilatı içinde maaşlı memurlar vasıtasıyla doğrudan doğruya halktan toplanması oluştursa da, muhassıllar aynı zamanda vergiye konu görevleri de yaptıkları için, yeni yönetici tiplerini de temsil ediyorlardı. Muhassıllık için genellikle merkezden atanan görevliler tercih edilmişse de vergi ve asayiş meselelerinde kolaylık sağlaması ve bu görevi üstlenecek nitelikte kimse bulunamaması gibi nedenlerle, her düzeyden taşra güçleri de sisteme dâhil edilmek zorunda kalınıyordu. Merkezi yönetim, bir yandan hazine gelirlerini doğrudan kendi toplamayı istiyor, diğer yandan da âyan, mültezim ve voyvoda adları ile anılan taşra güçlerini sistem içinde eritmeyi hedefliyordu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Yine bu uygulama ile İmparatorluğun kuruluşundan

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Yine bu uygulama ile İmparatorluğun kuruluşundan beri mali görevler yüklenmiş olan vali, sancakbeyi ve mütesellimlerin mali yükümlülükleri de kalmamış bulunuyordu. 1840 yılından itibaren Anadolu, Rumeli ve Adalar’da 140 civarında muhassıllık idaresi kurulmuş ve mali sistemi doğrudan merkeze bağlama denemesine girişilmişti. Uygulama ile her türlü gelir doğrudan doğruya merkezi hazine adına toplanacak ve giderler de buradan karşılanacaktı. Sancak ve kazalara muhassıl-ı emvâl adı verilen görevliler gönderilmiş, bunların yanına bir mal ve bir de nüfus ve emlak kâtibi verilmişti. Muhassılların organizesinde nüfus ve mal sayımlarına hemen başlanmakla birlikte, bu işlemin uzun zaman alacağı dikkate alınarak, eksik veya fazla ödeme mahsupları daha sonraya bırakılmak üzere, mükelleflerden peşin tahsilatlar yapılmaya başlanmıştı.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Mali-idari reformlar konusundaki çabalarını daha geniş

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Mali-idari reformlar konusundaki çabalarını daha geniş bir mutabakatla sürdürmek isteyen merkezi yönetim, hâkim, müftü, asker zabiti ve seçimle belirlenmek suretiyle yöre ileri gelenlerinin görev alacağı Muhassıllık Meclisleri öngörmüş, bu meclise gayrimüslim ahali bulunan yerlerde metropolit veya hahambaşı gibi ruhani reisler ile iki kocabaşının da iştirak ettirilmesi kararını da almıştı.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Aradan bir yıl geçince söz konusu

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Aradan bir yıl geçince söz konusu mali organizasyonu gerçekleştirecek bürokratik/teknik olanaklardan yoksun olunduğu ortaya çıkmış ve taşra güçlerinin nüfuzunun kırılamadığı da anlaşılmıştı. Tüm bu gelişmeleri dikkate alan merkezi yönetim, 1842 yılında muhassıllığa son vererek, yeniden iltizama dönüş yapmıştı. Muhassıllıktan sonra Muhassıllık meclisleri Eyalet ve Taşra Meclisleri adıyla yaygınlaştırılmış, eyaletlere müşir valiler, sancaklara -muhassılların yerine- kaymakamlar ve yeni idari birim olan kazalara da müdürler atanmıştı. Vilayetlerde defterdarlık, kaymakamlıklarda mal müdürlükleri faaliyete geçirilmiş; mülki amirlerin emrindeki askerlere vergi tahsil görevi verilmişti.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Tanzimat’ın mali uygulamaları sürecinde Umur-ı Maliye

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları • Tanzimat’ın mali uygulamaları sürecinde Umur-ı Maliye Nezareti ve Maliye Hazinesi etkin kılınmaya çalışılmıştı. Hemen aynı tarihlerde önemli bir gelişme daha yaşanarak padişah dâhil hanedan mensuplarının gelirleri, Maliye Hazinesine aktarılmış ve kendilerine uygun maaşlar tahsis edilmek suretiyle saray harcamaları merkezi devlet mekanizması içine alınmış, hatta sınırlandırılması yönünde çabalar sergilenmişti. 1840 yılında kurulan Meclis-i Muhasebe-i Maliye’den de söz etmek gerekir. Tanzimat’ın uygulandığı yerlerdeki vergilerin tespit ve tahsili konusunda mesai sarf eden meclis, askeri harcamalar ile 1855 yılında ilan edilen Bütçe Nizamnamesi’nin hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesi konularında aktif rol üstlenmişti. Zaman zaman etkisizleşse de 1862 yılında kurulacak olan Divan-ı Muhasebat’a kadar, hesap denetim anlayışının yerleşmesine katkıda bulunmuştu.

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları 1864 Vilayet Nizamnamesi ile artık taşrada güçlü

10. Hafta Mali Alandaki Yeniden Yapılanma Çabaları 1864 Vilayet Nizamnamesi ile artık taşrada güçlü bir mali yapı kurulmuş durumdaydı. Vilayet merkezinde defterdar, livalarda muhasebeci ve kazalarda mal müdürleri görev yapmaya başlamışlardı. Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri de idari ve mali görevlilerinin harcamalarda birbirlerine müteselsilen sorumlu tutulmalarıydı. Yukarıda kısaca özetlenen yapı Cumhuriyet dönemi mali yapısının ana iskeletini de oluşturmuştu. Bu slayttaki tüm bilgiler İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkacak olan yazara ait Osmanlı Modernleşmesi ve Midhat Paşa isimli eserden alınmıştır. Kaynak verilmeden kullanılamaz.