NSAN EVREN LKS VE NSAN LKES Yeryznde insan

  • Slides: 23
Download presentation
İNSAN - EVREN İLİŞKİSİ VE İNSAN İLKESİ Yeryüzünde insan olarak var olmamız evrensel sistemle

İNSAN - EVREN İLİŞKİSİ VE İNSAN İLKESİ Yeryüzünde insan olarak var olmamız evrensel sistemle kozmosun başlangıcından beri süre gelen hayati bir ilişki ve gerekliliğin sonucudur.

Temel Soru(N)lar 19. Yüzyılın pozitivist salt nesnel bakış açısı ile insanın evrenle ilişkisini özetleyecek

Temel Soru(N)lar 19. Yüzyılın pozitivist salt nesnel bakış açısı ile insanın evrenle ilişkisini özetleyecek olursak ‘insan, karaya vuran dalgaların getirdiği garip bir rastlantı veya küçük ve önemsiz bir gezegende çaresizce sürünen, sudan ve karbondan yapılmış küçük bir parçacık mıdır? ’(Bertrand Russel)

 Veyahut o kendisinin umutlarına, acılarına ve de ağlamalarına ilgisiz, müziğine de sağır bir

Veyahut o kendisinin umutlarına, acılarına ve de ağlamalarına ilgisiz, müziğine de sağır bir dünyada mı yaşamaktadır? (Jasgues Monod) Ya da P. Davis’in ifade ettiği gibi, ‘biz doğanın yasalarına derin ve anlamlı bir şekilde yazılmış, evrenle anlamlı ve amaçlı ilişkisi olan bir varlık mıyız? ’

Tarihsel Bakış Arkaik insanın dünyası evrenle kurulan simgesel ilişki boyutuna dayalıdır. ‘Dünya onunla yıldızları,

Tarihsel Bakış Arkaik insanın dünyası evrenle kurulan simgesel ilişki boyutuna dayalıdır. ‘Dünya onunla yıldızları, bitkileri, hayvanları, ırmakları, kayaları, mevsimleri ve geceleri aracılığı ile konuşur; insan da rüyaları ve düşsel yaşamı ile, ataları ya da totemiyle ona cevap verir. Dünya onun için saydamdır, insan da dünyanın kendisine baktığını ve anladığını hisseder. ’(M. Eliade)

 Evrensel dinlerin ortaya çıkışı ile birlikte, ve özellikle İslam dininin tek tanrı inancının

Evrensel dinlerin ortaya çıkışı ile birlikte, ve özellikle İslam dininin tek tanrı inancının sosyal, kültürel ve felefî alanlarda hakimiyeti ile insan-evren ilişkisi aşkın bir konuma taşınmıştır. Bu ise parçanın değil tümün tek tanrıya bağlı olarak görülmesi ve anlamlandırılması faaliyetidir. Böylece evren belli bir hedef için ‘yapılmış’ ve belli gayeler için ‘yaratılmış’ olmak anlamlarını içererek (kainat), yaratıcının varlığını kanıtlayıcı bir konumda değerlendirilmiştir.

Modern Bilim ve Gerçeklik Algısı Rönesans ve Aydınlanma döneminin fikri ve ilmi tartışma konuları;

Modern Bilim ve Gerçeklik Algısı Rönesans ve Aydınlanma döneminin fikri ve ilmi tartışma konuları; Ptolemeios’un yer merkezli astronomisini değiştirerek, güneş merkezli evren astronomisini geliştiren Copernikus(1473 -1543)’un bilimsel devrimi ve sonrasında da evreni mekanik bir nedensellikle tanımlayan Newton(16421727)’un mekaniği ile ilgilidir.

Yeni. Bilim ve Gerçeklik Algısındaki Değişim 20. yüzyılda kuantum mekaniği ve atom altı dünyanın

Yeni. Bilim ve Gerçeklik Algısındaki Değişim 20. yüzyılda kuantum mekaniği ve atom altı dünyanın keşfinin beraberinde getirdiği ‘belirsizlik’ temelinde ‘ihtimaliyet’ hesaplarına dayalı fiziksel bir evren yapısının ortaya çıkışı; mantıki ve rasyonel gerçeklik algısını yıkarak yeni bir algılama bunalımına sebep olmuştur. Ekonomi, ekoloji, sağlık gibi alanlardaki pek çok yeni sorun bu bunalımın yeni yüzleridir.

Yeni Paradigma Arayışı Batı dünyası sorunu şöyle özetler: Biz bugün tamamen birbirine bağlı biyolojik,

Yeni Paradigma Arayışı Batı dünyası sorunu şöyle özetler: Biz bugün tamamen birbirine bağlı biyolojik, psikolojik, toplumsal ve çevresel olaylar çerçevesinde tamamen birbirine örülmüş bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle muhtaç olduğumuz şey, yeni bir paradigma, gerçekliğin yeni bir tasarımı, düşünme, algılama ve değerlerimizde kökten bir değişimdir.

‘Doğada gözlemlediğimiz birbirine örülü ahengi yansıtmayan bugünkü toplumumuzla modern fiziğin gerektirdiği dünya görüşünün birbirine

‘Doğada gözlemlediğimiz birbirine örülü ahengi yansıtmayan bugünkü toplumumuzla modern fiziğin gerektirdiği dünya görüşünün birbirine aykırı düştüğüne inanıyorum. Böyle bir dinamik denge durumunu başarmak kökten farklı bir toplumsal ve ekonomik yapıyı, sözcüğün gerçek anlamında kültürel bir devrimi gerektirecektir. Bütün uygarlığımızın bekası, böyle bir değişimi meydana getirip getiremeyeceğimize bağlı olabilir. (Firitjof Capra).

Yeni Tanımlama Evrendeki fiziksel gerçekliğin son derece kompleks ilişkiler birlikteliği olarak ortaya çıkışı daha

Yeni Tanımlama Evrendeki fiziksel gerçekliğin son derece kompleks ilişkiler birlikteliği olarak ortaya çıkışı daha sistemli ve daha bütüncül bakış açılarını gerektirmektedir. Evrenin yeni yapısal tanımlanması kendi içindeki ilişkiler toplamının kompleksliği olarak ifade edilebilir.

Artık insanı yalnızlığa götüren otomat bir dünyanın bilimi ile anti-bilimci kurgusal metafizik tabiat görüşü

Artık insanı yalnızlığa götüren otomat bir dünyanın bilimi ile anti-bilimci kurgusal metafizik tabiat görüşü arasında bir tercih yapmamıza gerek kalmamıştır. (I. Progogine).

Bu yeni dünya görüşündeki uyum zıtların birleşmesine bağlıdır. Bizi evrensele bağlayabilecek tek şey global

Bu yeni dünya görüşündeki uyum zıtların birleşmesine bağlıdır. Bizi evrensele bağlayabilecek tek şey global olmaksızın özel olan ise bu anlamdan yoksundur. Bizim evrenimiz zıtlar paradoksuyla dinamize olmuş karmaşık bir gerçekliktir. Tüm bunları birbirine bağlayan şey ise evrensel kuralların bütünüdür. Bu ise unsurlar arasındaki etkileşimin niteliği ve niceliği kavramıdır. (F. Schwarz).

Tüm oluşun açıklayıcı ilkesi olarak ‘İnsan’ Bilinen tüm fiziksel sabite ve değerlerin evrenin başlangıcından

Tüm oluşun açıklayıcı ilkesi olarak ‘İnsan’ Bilinen tüm fiziksel sabite ve değerlerin evrenin başlangıcından bu yana yeryüzünde karbon temelli hayatın ortaya çıkışına ‘uygun’ ve bunu gerektirecek bir ‘ince ayar’da oluşu ve yeni bulunacak değerlerin de yeryüzünde insan yaşamının açığa çıkmasını engellemeyecek bir içerikte olması gerektiği sonucu ‘İnsan İlkesi’(The Anthropic Principle’) adı altında ortaya konmuştur.

 Böylece fiziğin işleyişi içerisinde evrendeki uyum ve ahengin meydana gelmesine imkan tanıyan ana

Böylece fiziğin işleyişi içerisinde evrendeki uyum ve ahengin meydana gelmesine imkan tanıyan ana ilkeyi arama çabaları şaşırtıcı bir şekilde insana yönelmiştir. Fiziksel sabiteler ve başlangıç sabiteleri, genel yaşam kavramını ve insan hayatını çeşitli olasılıklar içerisinde değişik şekillerde veya tamamen imkansız kılmaksızın bilinen biçimini gerektirecek bir uygunlukta gerçekleşmiştir.

 Tüm evrende yerküredeki gözlemci insan canlı yaşamın açığa çıkması ve gelişmesi açısından ayrıcalıklıdır.

Tüm evrende yerküredeki gözlemci insan canlı yaşamın açığa çıkması ve gelişmesi açısından ayrıcalıklıdır. İnsanın meydana gelebilmesinin özel koşulları, evrenin yaşı, genişleme hızı ve oranı gibi özgün parametrelerinin değerleridir. Neden evren 15 milyar ışık yıllık bir süreçte yoğun bir konumdan durmaksızın devam edegelen bir yayılmaya sahiptir? Çünkü kozmik sürecin milyarlarca yıl devam etmesi yıldızların karbon elementini üretebilmesi için gereklidir.

 Yeryüzü insan oğlu için aşırı bir şekilde konukseverdir. İhtiyaçtan fazla su ve ortalama

Yeryüzü insan oğlu için aşırı bir şekilde konukseverdir. İhtiyaçtan fazla su ve ortalama bir sıcaklık. Üstelik dar alanlarda yayılabilmesi için su akıcı bir yoğunluk oranındadır. Eğer soğuk bir dünya olsaydı veya mars gibi kuru olsaydı yahut buharlaşma Venüs’teki gibi bir atmosfer yapısına neden olsaydı bizler etrafımızı çepeçevre kuşatmış bulunan bu konukseverliğe işaret edemeyecektik.

 Gezegenimizin sıcaklığı neden suyun donma ve kaynama aralığındadır? Yalnızca gezegenin tarihini bilmek bu

Gezegenimizin sıcaklığı neden suyun donma ve kaynama aralığındadır? Yalnızca gezegenin tarihini bilmek bu soruya gerekli cevabı verememektedir. Gerekli olan tüm evrenin tarihidir. Bilinen evrende başlangıç koşullarındaki en küçük değişiklik bile helyumdan ağır elementleri imkansız kılardı. Evren farklı yönlerde belli sınırlamalarla ortaya çıkmış ve fizik kanunları insanın gelişmesini kontrol ederek yönetmiştir. (G. Gale)

Hayat Fenomeni Evrenin kritik yayılma hızı, isotropisi, proton ve elektron kütleleri arasındaki ince ayarlı

Hayat Fenomeni Evrenin kritik yayılma hızı, isotropisi, proton ve elektron kütleleri arasındaki ince ayarlı orantısal denge, gravitasyonal kuvvetlerin hassas dengelenişi, zayıf ve güçlü nükleer etkileşimlerin dikkat çekici dengesi gibi pek çok faktör, hayatın rastlantısal bir fenomen olmadığını ortaya koymakta ve arka planının mükemmel tezgahını bize göstererek hayret duygumuzun varlık nedenini de açıklamaktadır.

SONUÇ Bilimsel gelişmeler, bütüncü bir bakış açısına dayalı kompleks bir paradigma yenilenmesine medeniyet alanında

SONUÇ Bilimsel gelişmeler, bütüncü bir bakış açısına dayalı kompleks bir paradigma yenilenmesine medeniyet alanında gereksinim olduğunu ortaya koymaktadır. İnsan fenomeni, tüm bilgi ve algılarımızın açıklayıcı ve aynı zamanda da öznel sınırlarını belirleyici faktörü olmaktadır. Öyleyse insanın ötesi var mıdır? Ve ötesinde olan nedir? Ve İnsanın ötekisi kim dir? Soruları iman boyutlu bir uzamı yeniden var kılmaktadır.

 Geçen yüzyıllarda bilim ve tekniğe dayalı bir medeniyet batı dünyasında açığa çıktı. Bilim

Geçen yüzyıllarda bilim ve tekniğe dayalı bir medeniyet batı dünyasında açığa çıktı. Bilim ve tekniğe dayalı bir humanizm dünyamıza hakim oldu. İslam medeniyeti ise Hz. Muhammed’in (Salat ve selam onun üzerine olsun) gerçekleştirdiği din inkılabına bağlı olarak teşekkül etti. İslam’a bağlı bir insaniyet medeniyeti açığa çıktı. Ancak Onun vefatından kısa bir süre sonra bu medeniyet hamlesi Kerbela (680) olayı ile kesintiye uğradı. İnsana ve onun yaratılış değerlerine bağlı olan İslam Medeniyeti henüz dünyamızın kapsamlı olarak tanıştığı evrensel bir medeniyet zuhuru olarak açığa çıkmamıştır.

 Arap –İslam , Fars-İslam, Türk-İslam Medeniyetleri tarihsel gerçekliklerdir. Bunların eklektik bir biçimde içinde

Arap –İslam , Fars-İslam, Türk-İslam Medeniyetleri tarihsel gerçekliklerdir. Bunların eklektik bir biçimde içinde yer aldıkları senkretik olgu İslam Medeniyeti olarak adlandırılmaktadır. Oysa tamamen vahye dayalı insan ile evren arasındaki ilişkiyi semavi bir düzlemde kuran medeniyet hamlesi henüz tamamlanmamıştır.

 Bunun için Müslümanların öncelikle bilim ve teknolojiyi tam olarak elde etmeleri gerekmektedir. Aksi

Bunun için Müslümanların öncelikle bilim ve teknolojiyi tam olarak elde etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde Batı kaynaklı bir bilim ve buna dayalı bir medeniyet algısı devam edecektir. Bununla birlikte insana dayalı bir İslamiyet ve İslam’a dayalı bir insaniyet gerçek medeniyetin formu olacaktır.

İnsana dayalı İslam Medeniyetinin zuhuru için çalışmak her Müslüman’ın asıl vazifesidir… Çünkü biz insanlık

İnsana dayalı İslam Medeniyetinin zuhuru için çalışmak her Müslüman’ın asıl vazifesidir… Çünkü biz insanlık için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetiz. (Ali-İmran-110).