Termoperiodizm Bitkilerin gnlk scaklk deiimlerine kar gsterdii tepkiye
Termoperiodizm Bitkilerin günlük sıcaklık değişimlerine karşı gösterdiği tepkiye termoperiodizm denir. Termoperiodizm bitkilerin sıcaklık değişimine gösterdiği fizyolojik bir tepkidir. Bitkiler gündüz sıcaklığının geceden daha yüksek olması halinde iyi gelişirler.
Vernalizasyon Serin iklim çim bitkileri 4 -8 hafta süre ile 0 -5 o. C arasında kalmamaları durumunda vejetatif devreden generatif devreye geçemezler. Diğer bir ifade ile bu bitkilerin sapa kalkıp tohum bağlayabilmeleri için belirli bir süre soğuk devreden geçmeleri gereklidir. Bitkilerin bu isteğine Vernalizasyon isteği denir.
Yeşil alanlara ekilen çim bitkilerinde sapa kalkma ve çiçeklenme arzu edilmez. Buna karşılık serin iklim çim bitkilerinde ilkbahar veya yaz başlangıcında sapa kalkma ve çiçeklenme olayı çok sık görülür. Bunun nedeni kış ayları soğuklanmayı almalarıdır. boyunca bitkilerin yeterli Vernalizasyon süresi ve düşük sıcaklığın derecesi türlere ve çeşitlere göre değişebilmektedir. Vernalizasyon isteği fazla olan tür veya çeşitler kışları ılıman geçen bölgelere ekildiğinde sapa kalkma çok az görüleceğinden çim kalitesi yükselir.
Kış Dormantlığı Bazı çim bitkilerinde kış aylarında düşük toprak ve hava sıcaklığı nedeni ile büyüme pratik olarak durur. Yapraklar kurumaya başlar. çoğu yaprak klorofil eksikliği nedeni ile kahverengine döner. Cynodon, Zoysia gibi sıcak mevsim çim bitkilerinde kış dormantlığı çok tipiktir. Bu bitkilerde toprak sıcaklığı 10 °C'yi geçtiği zaman dormantlık kırılır. Köksaplar ve sülükler üzerindeki durgun boğumlardan ve kök tacından yeni kök ve sürgünler oluşmaya başlar. Sıcak iklim çim bitkilerinde kış aylarında sarı kahve olan renk, ilkbaharda yeniden yeşile dönmeye başlar.
Serin iklim çim bitkilerinde kış dormantlığı daha az belirgindir. Bu bitkiler kış aylarında sıcaklık, nem ve ışık faktörünün uygun olduğu sürece büyümelerine devam ederler. Yaprak dokularında klorofil kaybı olmadığından kış aylarında da yeşilliklerini korurlar. Kış aylarında renklerini kaybeden sıcak iklim çim bitkileri üzerine şeffaf polietilen örtülerin yayılması sera etkisi yarattığından erken büyümeye ve sonuç olarak çim alanının erken yeşillenme olur. Örtü altında sıcaklığın aşırı yükselmesini önlemek için açılarak havalandırılır.
Buz Tabakaları Kış aylarında çim alanlarına zarar yapan olaylardan biri: çim yüzeyinin buz tabakaları ile kaplanmasıdır. Genel olarak çukur alanlarda biriken su, sulu sepken olarak yağan karın veya eriyen karlardan oluşan suyun gece aniden donması gibi değişik olaylarla buz tabakaları meydan gelebilir. Buz tabakaları ile kaplanan çim alanlarda bitkiler solunum içi gerekli oksijeni yeterli ölçüde alamazlar. Bitki dokuları ve toprak organı, solunumu ile oluşan karbondioksit, siyanür gibi zararlı gazlar atmosfere verilemez.
Uzun süre buz tabakaları altında kalan bitkilerde başka zararlar görülebilir. Bununla beraber çok yıllık serin iklim çim türleri uzun süreli buz tabakalarına oldukça dayanıklıdır. Örneğin çoğu çim bitkisi buz tabakaları altında 60 gün zarar görmeden kalabilir. Sülüklü tavus otu gibi bazı türler buz tabakalarına çok daha dayanıklıdır. Örneğin bazı çeşitlerin 15 gün süre ile buz tabakası altında zarar görmeden kalabildiği belirlenmiştir
Buz tabakalarının zararlı etkisini azaltmak için uzun bir süre erimede kalan tabakalar kırılmalı ve buz parçaları çim buz tabakalarının çim alanı dışına çıkarılması erime döneminde su göllenmesini engelleyeceğinde daha yararlıdır.
Don Kabarması Bitkilerde ölümlere neden olan diğer bir olay da "don kabarması olayıdır. Fazla kar örtüsü bulunmayan, ince yapılı, zayıf drenajlı topraklarda sık rastlanır. Nemli olan toprağın üst tabakası donduktan sonra, toprağın alt tabakalarından yukarıya su çeker. Özellikle gece sıcaklığının düşmesi ile çekilen su burada donar. Böylece belirli bir tabakası donan toprakta, bir hacim genişlemesi olacağından donan toprak katmanı kabarır. Bu kabarma sırasında bitki köklerini kopartır, kökler açıkta kalır.
Don kabarması genç bitkilere çok zarar yapar. Özellikle yeni ekilmiş bitkilerin kökleri açıkta kalacağından zarar büyür. Don kabarmasının etkisini azaltılması için toprağın süzek ve hafif hazırlanması gerekir. Bunu yanında sonbahar ekiminin erken yapılarak fidelerin kışa daha kuvvetli girmesi sağlanmalıdır. Kabarmanın görülmesinden sonra çim alandan el merdanesi geçirilmesi don kabarması zararının en az düzeye indirilmesine yardım eder.
Su Tüm yaşayan canlılarda biyolojik faaliyetler ve kimyasal olaylar için su gerekli bir maddedir. Topraktaki bitki besin maddelerinin alımı bunların bitki dokuları içerisinde taşınması, fotosentez ve benzeri olaylar su yardımı ile gerçekleşir. Bitkilerde turgor olayında ve sıcaklığın düzen lenmesindesu etkin bir rol oynar.
Bazı liken, yosun ve benzeri ilkel bitkiler ihtiyaç duydukları suyu doğrudan hava neminden karşılar. Ancak çim bitkileri ihtiyaç duydukları suyun büyük bir bölümünü kökleri ile topraktan alırlar. Hava neminden çim bitkilerinin doğrudan yararlanma oranlan düşüktür. Nispi nemin yüksekliği gerek topraktan gerekse bitkilerden olan terlemeyi azalttığı için suyun daha etkili kullanımını sağlar. Havada nispi nemin düşüklüğü terlemeyi artıracağından suyun kısıtlı olduğu alanlarda çim bitkilerinin gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Toprak-bitki-atmosfer arasında sürekli bir su alışverişi vardır. Bu alışveriş su veya buhar şeklinde olabilir. Bitki tarafından kullanılan suyun çok büyük bir bölümü kök ucundan alınır. Su, gövde ve yapraklarının epidermis hücrelerinden sıvı veya buhar halinde de alınabilir. Ancak bu yolla bitkilere giren su miktarı çok azdır. Bitkiler tarafından çeşitli yollarla alınan suyun % 1 -3'ü metabolik faaliyetler için kullanılır. Suyun geriye kalan bölümü terleme yolu ile atmosfere verilir.
Çim alanların su ihtiyacı doğal yağışlar ve sulama ile karşılanır Doğal yağış olarak yağmur yanında kar, sulu sepken, dolu sayılabilir. Bu yağış şekillerinin yanında atmosfer neminin yoğunlaşması ile oluşan sis çiğ ve kırağı çim bitkileri için önemli su kaynaklandır.
Yağış, hava neminin yoğunlaşarak sıvı veya katı halde yeryüzüne düşmesidir. Hava neminin yoğunlaşması sıcaklık ile yakından ilişkilidir. Soğuk ile birlikte havanın su tutma kapasitesi azalır ve bir sıcaklık derecesinde nisbi nem doyma noktasına ulaşır. Higroskopik parçacıklarla etrafında yoğunlaşan hava nemi yağış olarak yeryüzüne iner. Havadaki nem, sıcaklık derecesine göre değişik şekil ve büyüklüklerde yere düşer Yeryüzünde en çok görülen yağış şekilleri şunlardır.
- Bulut ve Sis: Bulutlar hava akıntılarında asılı durumda bulunan küçük su damlacıklarından oluşur. Genellikle yükseklerde meydana gelirler. Sis de esas olarak bulutlara benzer. Ancak yeryüzüne çok daha yakındır. Su ihtiva eden hava kütlelerinin yeryüzüne yakın yerlerde soğuması ile gerçekleşir. Sis kıyı bölgelerimizde çok sık görülür. İç bölgelerde ise çukur yerlerde ve vadilerde rastlanır.
-Çiğ ve Kırağı: Çiğ bitki ve toprak üzerinde görülen bir yoğunlaşma şeklidir. Toprak yüzeyine yakın olan yerlerde havanın nisbi nemi çok yüksektir. Gece bitki ve toprağın çabuk soğuması nedeni ile nem yoğunlaşır. Buna çiğ denir. Bitki ve toprak yüzeyindeki sıcaklık O °C'nin altında ise hava neminin yoğunlaşma şekline kırağı adı verilir.
-Yağmur: Hava neminin damlacıklar halinde ve sıvı olarak yeryüzüne düşmesidir. Yeryüzünde en çok görülen yağış şeklidir. -Kar: Hava neminin O o. C nin altındaki sıcaklıklarda katı olarak yoğunlaşması ile oluşur. Bazı bölgelerde kar önemli bir su kaynağıdır. -Dolu: Yüksek oranda nem ihtiva eden hava kütlelerinde sıcaklığın aniden O o. C nin altına düşmesi sonucu nemin yuvarlak buz kütleleri ha linde yoğunlaşması ile oluşur. Genellikle ilkbahar ve yaz başlangıcında görülür. Yöresel zararlar yapan bir yağış şeklidir.
Belirtilen yağış şekillerinden sis, bitki ve topraktan olan buharlaşmayı azalttığı gibi ani sıcaklık düşmelerini önler. Ancak bulut ve sis yeryüzüne düşen güneş ışınlarının kalite ve yoğunluğunu etkiler. Çiğ çim bitkileri için yararlı bir yağış şeklidir. Yeterli yağış almayan, buna karşılık devamlı çiğ düşen yörelerde çim bitkileri iyi bir şekilde gelişebilir. Kırağının suyun donma noktasının altında oluşması nedeni ile çim bitkilerine olumsuz etki yapabilir. Ancak çoğunlukla bu etki geçicidir.
Çim Bitkilerinin Su Tüketimi Çim bitkilerinin su tüketimi bölgeye, iklim şartlarına ve türlere göre değişebilir. Ancak genel olarak çim bitkilerinin günde 2. 5 -7. 5 mm arasında su tükettiği kabul edilir. Havanın sıcak, nisbi nemin çok düşük olduğu yaz aylarında günlük su tüketimi 10 mm'yi geçebilir. Bitki gelişiminin durduğu veya yavaşladığı geç sonbahar ve kış aylarında su tüketimi çok azalır. Bitkilerde biçimden sonra su tüketimi artar. Yapılan araştırmalarda sık yapılan biçimlerde su tüketiminin seyrek biçimlerden daha fazla olduğu bulunmuştur.
Keskin bıçakla biçme makineleriyle veya makaslarla yapılan biçimlerde çim alanı daha az su tüketir. Buna karşılık küt bıçaklar su tüketimi artırır. Biçim yüksekliği ile birlikte su tüketimi artar. Bu nedenle Suyun kıt olduğu bölgelerde biçim biraz derinden yapılmalıdır. Çim alanlarda gübreleme bitkilerin su tüketimini önemli ölçtüler. Özellikle azotlu gübreleme sürgünlerin büyüme hızını artırması nedeniyle su tüketimi yükselir. Bu nedenle çim alanlarda aşırı azot fazla sulamayı gerektirir. Fosforlu ve potaslı gübrelerin etkisi çok değildir.
Toprakta suyun bol bulunması da tüketiminin artmasına neden olur. Sulama yöntemi, şekli ve atılan su miktarı bitkilerin tüketimini ölçüde etkiler. Genel olarak bitkiler fazla miktarda ve belirli aralıklarla, yapılan sulamalarda, sık fakat az miktarda yapılan sulamalarda daha az su tüketir. Diğer bir deyimle sık ve aşın su verilen yerlerde bitkileri çok fazla su tüketirler. Aşırı basılan alanlarda kök ve sürgün gelişmesi yavaşlar. Bu alanlarda çim bitkilerinin su tüketimi azalır. Buna karşılık havalanan veya işlenen alanlarda bitki su tüketimi artar.
Solma köklerden alınan sudan daha fazlasının terleme yolu ile atmosfere verilmesinden kaynaklanır. Geçici su eksikliğinden kaynaklanan, su düzeninin normale dönmesi ile birlikte ortadan kalkar. Solmanın başlangıç devresinde çim bitkilerinin yapraklarında sarkma, büzülme kıvrılma görülür. Yaprak rengi griden mavi-yeşil renge doğru dönme meydana getiren etmenlerin sürmesi durumunda, bitkileri bir bölümü sararmaya ve sonunda ölmeye başlarlar.
Toprakta su eksikliği, yüksek sıcaklık, hızlı ve kuru rüzgar, aşırı güneş ışığı gibi bir dizi faktörün ayrı veya birlikte etkisi ile oluşur. Çim alanlarında solma genellikle suyun fazla ulaşmadığı kenar, hafif yamaç veya yüksek yörelerde görülür.
Solmaya neden olan faktörlerden birisi de bitki köklerinin zayıf, yüzlek gelişmesidir. Yüzlek köklü bitkiler solmaya daha fazla eğimlidir. Çim alanlarında yüzlek kök sistemi, toprağın kötü havalanması , sıkışması, su göllenmesi, aşırı azotlu gübreleme, dipten biçme ve toprak tuzluluğu gibi bir çok faktör sonucu gelişebilir. Kök gelişimini hızlandırmak, solma tehlikesini en düşük düzeye indirmek amacı ile toprağın iyi havalanacak şekilde hafif ve iyi drenajlı hazırlanması, biçimi yüksekliğinin artırılması ve dengeli bir gübreleme ve havalandırma yapılması gereklidir.
Kuraklık Su eksikliğinin belirli bir süre devam etmesi halinde bitki büyümesi durur, dokular sararır ve ölümler başlar. Özellikle yaz aylarında yağmuru kesildiği, sulama imkanının olmadığı bölgelerde kuraklık tehlikesi artar. Kuraklığın çim bitkilerine olumsuz etkisi kurak geçen günlerin sayısı, topraktan ve bitkilerden olan buharlaşmanın (evapotransprasyon) şiddet ve toprağın yapısı kadar, bitki türleri ile yakından ilişkilidir.
Çim bitkilerinin nisbi olarak kurağa dayanıklılıkları Çok iyi Cynodon dactylon Cynodon sp. Zoysia sp. Paspalum notatum Bromus inermis İyi Festuca longifolia Festuca arundinacea Festuca rubra Orta Poa pratensis Agrostis alba Poa copressa Zayıf Festuca pratensis Çok zayıf Axonopus sp. Lolium multiflorum Agrostis stolonifera Poa trivialis Agrostis canina Agrostis tenius Trifolium repens
Çayır salkımotu, Bermuda çimi, gibi köksaplı türler kurak dönemlerde dormant hale geçerek kuraklıktan fazla zarar görmezler. Daha sonra yağmurlarla birlikte yenide sürmeye başlarlar. Koyun yumağı, otlak ayrığı, gibi türler ise derin ve iyi gelişmiş kök sistemleri ile kurağa çok iyi dayanırlar.
Bu türler yaz aylarını dormant halde geçirerek uzun yıllar kurak şartlarda canlılıklarını koruyabilirler. Dayanıklı türlere karşılık, çoğu Lolium ve Agrostis türleri kuraklıktan büyük zarar görürler. Kısa süreli kuraklıklar bile, bu türlerde büyüme ve gelişmeyi engeller. Sülüklü tavus otu Agrostis stolonifera gibi bazı türlerde kuraklık çim kalitesini büyük ölçüde düşürür. Bitkileri büyük bir bölümü sararır. Ancak sulama ile birlikte sülükler üzerinde boğumlardan yeniden sürebilir
Kış Kuruması Kış yağışlarının çok az olduğu bölgelerde, bazı çim türlerinin kuruduğu görülür. Özellikle kış aylarında rüzgar hızının fazla, yağışın az, hava sıcaklığının O °C'nin üzerinde olduğu bölgelerde bu kuruma daha belirgindir. Kurumanın başlıca nedeni toprakta yeterli nemin bulunmaması, rüzgar nedeni ile bitkilerden su kaybının çok fazla olmasıdır. Bazı bölgelerde toprağın donması da bitkilerin terleme ile kaybettikleri suyu topraktan almamalarına neden olabilir.
Serin iklim çim bitkilerinde kış kurumaları oldukça sık görülür. Ancak bu kurumalara çoğunlukla yapraklarda rastlanır ve sürekli bir zarar meydana getirmezler. Hava sıcaklığının normale dönmesi ve aktif başlanması ile birlikte bu zararlar ortadan kalkar. büyümenin Kış kurumasının engellenmesi için toprağın kuru olduğu dönemlerde sulama yapılmalıdır. Ayrıca bazı önlemler de kış kurumasını azaltır. Örneğin bu zararların sık görüldüğü bölgelerde rüzgar kıran, değişik malç veya plastik örtüler ile transprasyonun azaltılması önerilen işlemler arasındadır.
Su Göllenmesi Çim bitkilerinde su azlığı kadar fazlalığı da zararlıdır. Su göllenmesi zayıf toprak drenajı, aşırı sulama veya yağış, yüksek taban suyu gibi değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Toprakta su fazlalığı doğrudan bitkileri etkilediği gibi toprakta oksijen oranının azalmasına, CO 2 oranı artmasına neden olur. Su göllenen alanlarda topraktaki oksijen birkaç saat içerisinde tükenir. Çim bitkilerinin kökleri solunum için yeterli oksijen alamazlar. Köklerde ilk önce tüyler, sonra ince kökler ölür. Bitkilerde bitki besin maddeleri alımı kesintiye uğrar.
Besin maddesi noksanlığı nedeni ile bitkilerde sararma görülür. Toprakta aneorobik koşullar nedeniyle bir dizi toksik (zehirli) madde oluşur. Bu olumsuz faktörler nedeni ile göllenen alanlarda çim bitkileri büyük zarar görürler. Çim bitkilerinde zarar görme oranı türlere, su göllenme süresine, göllenen suyun miktarına, sıcaklığına ve ışık şiddetine bağlı olarak değişir.
Türlerin su göllenmesi ne karşı toleransları çok değişiktir. Cynodon türleri ile Agrostis stolonifera su göllenmesine çok iyi, L. perenne çok az, Poa pratensis orta derecede dayanıklıdır. Su göllenen alanlarda su derinliği önemli bir faktördür. Tüm organ su altında kalan çim bitkileri kısa sürede ölürler. Buna karşılık yaprak uçları suyun dışında kalan buğdaygiller çok daha uzun süre canlılıklarını koruyabilir.
Örneğin yaprakları su yüzeyinde kalan Agrostis stolonifera bitkilerinin tüm büyüme mevsimi boyunca su göllenmesine dayanabildiği bulunmuştur. Çim bitkileri dormant veya yarı dormant durumda iken su göllenmesine daha fazla dayanırlar. Aktif büyüme mevsiminde su göllenmeleri bitkilerin kısa sürede zarar görmesine yol açar. Bitki doku içerisinde en çabuk zarar gören organlar yapraklardır. Sülük ve köksap; su göllenmesine daha dayanıklıdır. Özellikle üzerinde dormant halde tomurcuk bulunan gövde ve sap parçaları su göllenmesini çok az zararla atlatırlar.
Rüzgar bir hava hareketidir. Hava kütlelerinin belirli yönlerdeki hareketleri, canlılar üzerinde değişik etkilerde bulunurlar. Bitkiler rüzgardan mekanik ve fizyolojik olarak iki yönlü etkilenirler. Rüzgarın mekanik etkileri genellikle hız ile yakından ilişkilidir. Rüzgar hızı 2 -5 m/sn arasında değiştiği zaman, bitkilerde herhangi bir mekanik zarar oluşturmaz. Hız 15 20 m/sn'ye ulaştığında bitkiler yatmaya, yaprak ve çiçekler dökülmeye başlar. Rüzgar hızı 30 -40 m/sn olduğunda, ağaçlar devrilmeye başlar, tüm tarımsal ürünlerde büyük mekanik zararlar meydana getirir.
Hızlı rüzgarlar özellikle organik topraklarda veya kumlu alanlarda çimlerin sökülmesine, köklerin ortaya çıkmasına, sürüklendiği ince toprak parçaları ile bitkilerin örtülmesine neden olurlar. Rüzgarın bu olumsuz etkisi kurak ve yarı kurak bölgelerde çok belirgindir. Bu olumsuzlukları engellemek amacı ile yeni ekilmiş çim alanları sürekli nemli tutulmalı, rüzgara dik rüzgar kıran örtüleri kurulmalıdır.
Tarımsal açıdan rüzgarın en önemli olumsuz etkilerinden birisi de, topraktan ve bitkilerden olan terlemeyi arttırmaları, fotosentezi olumsuz yönde etkilemeleridir. Sıcak rüzgarlar ortam sıcaklığını yükseltirken, orantılı nemi önemli ölçüde düşürürler. Toprakta yeteri kadar su bulunsa bile, sıcak rüzgarlarla karşılaşan bitkiler gözeneklerini (stomalan) kapatarak fotosentez hızını azaltırlar. Sıcak rüzgarların devamlı esmesi durumunda bitkiler kaybettikleri fazla miktardaki suyu topraktan sağlayamadıkları için kısa sürede sararır ve ölürler. Ülkemizin birçok yöresinde "sam rüzgarı" adı verilen bu sıcak rüzgarlar, çim alanlarda önemli zararlara neden olurlar.
Deniz kenarlarındaki çim alanlarda rüzgarın beraberinde getirdiği tuz parçacıkları önemli bir sorundur. Özellikle tuza hassas çim bitkilerinin yaprak ayalarında zarar çok görülür. Bu zararı önlemek amacı ile tuza dayanıklı çim bitkilerinin sık sulanması tuzun olumsuz etkisini azaltır. Rüzgarın beraberinde getirdiği yabancı ot tohumları özellikle kaliteli çim örtülerinde önemli bir sorundur. Hafif rüzgarla kolayca taşınan ot tohumları çim örtüsünde yabancı ot oranının yükselmesine neden olur. Bunun yanında rüzgar, külleme, pas vb. birçok hastalık sporlarını beraberinde getirir. Rüzgarın bitkilere birçok olumlu etkisi de vardır. Durgun havalarda bitki örtüsünün alt katmanlarında C 02 oranı çok azalır. Rüzgarlar bu ha vayıdeğiştirerek yerine C 02'ce daha zengin hava getirir.
Atmosfer (Hava) Atmosfer dünyamızı çevreleyen bir gaz tabakasıdır. Güneş ışı için bir süzgeç ödevi gören hava, bitkiler içinde bir yetişme artar. Canlıların yetişme ortamındaki hava, hacim olarak %78 azot, %21 oksijen, %0. 03 CO 2 ve % 0. 97 başta argon olmak üzere diğer gazlardan oluşmuştur. Bunların dışında bölgelere göre ve mevsime bağlı o hava içerisinde; su buharı, toz, duman, toz parçacıklarına bağlı mikroorganizmalar, çiçek tozları ve endüstri gazları bulunur. Bitkiler havada bulunan gazlardan en önemlileri C 01, oksijen ve diğer g; içerisinde yer alan SO 2, NH 3, HN, 03 dür.
Oksijen, bitki kökleri ve toprak mikroorganizmalarının solunum transpirasyon ve hayati faaliyetler ile bazı iz elementlerin alımı için gerek elementtir. Solunum sırasında kökler oksijen alır, CO 2 verirler. Bu nedenle toprakta CO 2 miktarı gittikçe artar. Ancak toprak ile atmosfer arasında devamlı bir değişim söz konusu olduğu için normal topraklarda CO 2 miktarı toksik bir düzeye çıkmaz. Buna karşılık su toplanan veya sıkışık alanlarda havalanma azaldığı için CO 2 miktarı yükselir, oksijen ise azalır.
Topraktaki mineral ve organik parçacıkları arasında bitki kökleri mikroorganizmalar, hava ve su bulunur. Toprağın yapısına ve bünyesi bağlı olarak hava ile dolu boşlukların oranı % 35 -70 arasında değişir. Çakıllı ve kumlu topraklarda daha büyük boşluklar bulunur. Su ve hava bu boşluklarda kolayca hareket eder. Buna karşılık ince yapılı topraklar küçük, fakat çok sayıda boşluk bulunur. Son yıllarda hava kirliliği çim bitkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle ozon, S 02 ve değişik azotlu bileşikler çim bitkilerinin yüksek rakımlarda renk değişimi ve kurumalara neden olur.
3. 2. TOPRAK FAKTÖRLERİ Toprak, yeryüzünün dışını kaplayan, kayaların ve organik maddenin parçalanması ile oluşan bitkiler için bir yetişme ortamıdır. Birkaç mili metreden birkaç metreye kadar değişebilen kalınlıktaki toprak başlıca yapı maddesinden oluşmuştur. Bunlar sırası ile mineral madde, organik madde, su ve havadır. Mineral madde toprağın en büyük bölümü oluşturur.
Ana kaya ve toprağı oluşturan şartlara bağlı olarak mineral maddelerin kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri vardır. Kum küçük bir düzeye sahiptir. Az su tutar ve kimyasal aktivitesi çok azdır. Kil çok geniş yüzeye sahiptir. Kimyasal aktivitesi ve su tutma kapasitesi çok yüksektir. Tın ise kum ve kil arasında yer alır.
Topraktaki mineral maddeler başlıca silisyum, aliminyum ve demirden oluşmuştur. Bunların bir besin maddesi olarak fazla bir önemi yoktur. Mineral maddede az miktarlarda kalsiyum, potasyum ve magnezyum bulunur. Ancak bunlar bitki için uygun bileşikler halinde değildir. Topraktaki mineral madde, içerde besin maddelerinden çok, bitki besin maddelerini tutma kapasite yönünden önemlidir. Organik madde bitki gelişimi için en önemli fark yollardan birisidir.
Toprağın yapısını, su tutma kapasitesini, su hareket ve besin maddelerini tutma kapasitesini genellikle olumlu yönde etkiler C organik madde oranı %20'nin üzerine çıkarsa bu topraklara organik toprak ismi verilir.
Türkiye topraklarında organik madde oranı genel olarak düşüktür. Özellikle Orta Anadolu ve Geçit bölgelerinde organik madde ora % 1 'in altına düşer. Kıyı bölgelerimizde bu oran % 1 ile 2 arasında değişir. Topraklarda mikroskopik bakterilerden, solucanlara kadar değiş büyüklüklerde canlılar bulunur. Mikroorganizma olarak bakteriler, aktinomisetler, algler, protozoalar ve nematodlar çoğunluklada Bakteriler toprakta çok sayıda bulunurlar.
Organik maddeyi azaltır, bağlar, kükürt bileşikleri bitkilere yarayışlı hale getirirler. ve azotlu Mantar ve aktinomisetler organik maddeyi parçalarlar. Solucanlar ise toprağın havalanmasını ve su hareketinin artmasına yol açarlar.
p. H toprağın en önemli özelliklerinden birisidir. Toprak reaksiyonu asit, baz veya nötr olarak ifade edilir. p. H'sı 7'den büyük topraklar baz küçükler ise asit olarak tanımlanır. Çoğu çim bitkisi hafif asit topraklarda hoşlanmasına karşılık bazı bitkiler hafif bazik, bazıları da asit topraklar daha iyi gelişirler.
Genel olarak çim bitkileri p. H sı 5. 5 -7. 0 arasında değişen topraklar iyi bir şekilde gelişirler. Çok asit şartlarda kök sistemi zayıf ve yüzlek gelişir. Renk kahverengine döner. Aşırı asit topraklarda yetiştirilen çok bitkilerinin toprak üstü organlarda gelişim zayıflar, renk koyulaşır. Toprak asitliği bitki besin maddelerinin alımını ve toprak canlıklarının gelişimini etkiler. Örneğin bitkilerin fosfor alımı zorlaşır. Aşırı demir alüminyum iyonları bitkilere olumsuz etkide bulunur. Asit topraklar kireç uygulamaları ile çim bitkileri için uygun bir hale getirirlerse de bu uygulamanın etkisi geçicidir.
Toprakta tuz oranı çim bitkileri yetiştiriciliğinde önemli bir sorundur. Tuzlu topraklarda eriyebilir tuzlar (özellikle Cl 2 ve S 04) toksik düzeyler bulunur. Toprakta tuz, ana kayadan kaynaklanabileceği gibi sulama ve drenaj suyundan, bazen taban suyunun yükselmesinden kaynaklanabilir. Tuzlanma, drenaj sorunları bulunan kurak ve yarı kurak bölgelerde görülür.
Özellikle çevredeki su kaynaklarında veya toprakta tuz kaynağı, olan bölgelerde önemli bir sorundur. Toprağın derin katmanlarında tuz tabakaları bulunan bölgelerde yapılan yanlış sulamalar, derindeki tuzun yüzeye çıkmasına ve toprağın tuzlanmasına yol açabilir. Tuzluluk milimhı cm ile veya son yıllarda olduğu gibi desisiemens (d. S m-ı) birimi ile ifa edilir. (milimhos/cm =d. Sm -ı) Toprakta tuzluluk 4 d. S m-I dan az ise tuz] luk oranlarında çim bitkileri zarar görmeye başlarlar. 15 d. S m-I r üzerindeki tuzluluk oranlarında ise ancak birkaç çim bitkisi gelişebilir.
3. 3. BASILMA VE ÇİĞNENME Basılma ve çiğnenme çim alanlarında sık rastlanan bir olaydır. Basılmanın şiddeti veya yoğunluğu çim alanının kullanım amacına göre değişir, çoğu ev bahçesinde basılma ve çiğnenme büyük bir sorun değildir. Bu alanlarda ara sıra gezinme nedeniyle oluşan basılma, çiğnenme çim örtüsüne devamlı bir zarar vermez. Park ve bahçelerde çocuk oyun alanlarının çevresi ile aşınma derecede çiğnenen diğer alanı çim örtüsünün büyük bir bölümü tahrip olur.
Özellikle kısa yoldan bir noktaya ulaşmak amacıyla çim örtüsünde oluşan yollar kelleşir. Bu alanlarda bitki örtüsü tahrip olmuş çıplak yollara sık rastlanır.
Futbol sahaları gibi çoğu spor alanında basılma ve çiğnenme aşırı düzeylerdedir. Bu bölgelerde kötü drenaj toprağın aşırı sıkışması ile birlikte basılma ve çiğnenme çoğu çim bitkilerinin ölümüne neden olur. Futbol sahası gibi spor alanlarında vurma şiddetine bağlı olarak çim bitkilerinin yaprak ve sapları bazen de kök taçları zarar görür. Bitkilerin kendilerinin yenilenmesi için yeterli sürenin verilmesi halinde bitki örtüsü yeniden sağlığına kavuşur. Düzensiz spor yapılan alanlarda bitkiler kısa sürede öleceğinden bitki örtüsü seyrekleşir.
Çim bitkilerinde bu basılma ve çiğnenmeye karşı dayanıklılık yönünden büyük farklılıklar vardır. Bu farklılıklar türlü çim alanının niteliğine, çevre şartlarına basılma ve çiğnenmenin yoğunluğuna bağlı olarak değişir. Bitkinin yapısındaki lignin ve benzeri maddeler, yaprak ve sap kalınlığı gibi bir çok özellik basılma ve çiğnemenin dayanımı etkiler. Örneğin kaba, sert yaprak ve saplara sahip türlerde basılma ve çiğnenmeye dayanıklılık daha fazladır. Genel olarak genç fideler, olgun bitkilerden kuvvetli ve iyi gelişmiş çim örtüsü, bozuk çim örtüsünden basılmaya daha dayanıklıdır.
Basılma ve çiğnenme fiziki olarak organlarının parçalanması yanında toprağın sıkışmasına, oksijen oranının azalmasına, buna karşılık hava, su hareketinin yavaşlamasına neden olmaktadır. Aşırı basılan ve sıkışan topraklarda gelişeceği için bitki örtüsü seyrekleşir. bitkiler zayıf
Çok iyi Cynodon dactylon Lolium perenne Festuca arundinacea İyi Cynosorus cristatus Festuca pratensis Poa pratensis Orta Festuca rubra var. commutata Poa compressa Festuca rubra var. rubra Festuca ovina Agrostis stolonifera Zayıf Phleum pratense Phleum bertolonii Agropyron cristatum Festuca longifolia Poa trivialis Agrostis tenius
- Slides: 58