Parazit Bitkiler Bitkiler ierisinde yaam konukusundan alaca besin
Parazit Bitkiler
Bitkiler içerisinde yaşamı konukçusundan alacağı besin ve suya bağlı olan birçok parazit bitki bulunmaktadır ve bunlar 20 bitki familyasına dahildir. Bu familyalar içerisinde ; Orobanchaceae (Aeginetia, Orobanche), Cuscutaceae (Cuscuta), Loranthaceae/Viscaceae (Loranthus, Viscum) ve Scrophulariaceae (Alectra, Striga, Melampyrum) tarımsal alanlarda ekonomik kayıplara sebep olan yabancı otları içermektedir.
Dünya üzerinde, bitkilerden yaklaşık 3 000 türün, diğer bitkiler üzerinde parazit olarak yaşadığı bilinmektedir. Bu parazit bitkiler, üzerlerinde bulundukları bitkiler gibi çiçek oluşturmakta ve tohum vermektedirler. Bunlar, Ø Yarı parazit ve Ø Tam parazit olmak üzere iki ayrı kategoride toplanmaktadır.
1. Yarı Parazit Bitkiler Üzerinde bulundukları bitkiden yalnız su ve mineral tuzları alarak, ihtiyaçları olan organik maddeleri kendileri özümlerler. Yani, bu gruba giren bitkiler fotosentez yapabilirler, fakat gerek duydukları bitki besin elementlerini ve suyu parazitledikleri bitkiden sağlarlar. Örnek olarak, özellikle meyve ağaçlarına arız olan ökse otu (Viscum album) ve pembe ot (Melampyrum arvense L. ) verilebilir.
Ökse Otu (Viscum album) Ökse otu, emeçlerini meyve, park ve orman ağaçlarının gövde ve dallarına sokarak, buradan gıdasını sağlar. Bu kısımlarda şişkinlikler görülür. Konukçusu olan ağacı zayıflatır, verimi azaltır, bazen yaşlı ağaçların kurumasına neden olabilir. Ökse otu, çok yıllık olup, mart-nisan aylarında çiçek açar ve daima yeşildir. Meyveleri küre şeklinde olup, meyve etinde bol miktarda bulunan viscin maddesi meyve ve tohumun yapışkanlığını sağlar.
Mücadelesi Bulaşık dallar, ağaçların dinlenme döneminde, ökse otu henüz çiçek açmadan önce, kesilip uzaklaştırılmalı, yara yeri de uygun bir kimyasalla dezenfekte edilmelidir. Ağaçlar henüz uyanmadan önce (aralık-şubat ayları arasında) 2, 4 -D ester terkipli bir herbisitin % 0. 5’lik dozunun uygulanması başarılı olmaktadır.
2. Tam Parazit Bitkiler Bu grup bitkiler, üzerinde bulundukları bitkiden gıdalarını direkt özümlenmiş olarak alırlar. Bunların yaprakları yoktur ve özümleme yapamazlar. Türkiye'de çok yaygın olarak canavar otu (Orobanche spp. ) ve küsküt (Cuscuta spp. ) görülmektedir.
2. 1. Canavar otu (Orobanche spp. ) Canavar otlarının 100’den fazla türü bulunmasına rağmen bunlardan sadece birkaçı ekonomik öneme haizdir. Konukçu olarak ise genellikle lahana, domates, ayçiçeği, tütün, baklagiller, havuç, patates, biber, patlıcan, pamuk, mısır, karpuz, kavun vs. gibi kültür bitkilerini seçerler. Gerçek olmayan köklerini, konukçu bitki köklerine sokarak gıdalarını sağlarlar. Konukçu bitkinin kökleri şişer, yumru gibi bir hal alır.
Canavar otlarının; Konukçuya spesifik oluşları özel kontrol yöntemlerinin uygulanmasını gerektirir. Şimdiye kadar bu yabancı otlarla mücadelede ekonomik ve etkili bir yöntem bulunamamıştır. Canavar otlarından dolayı meydana gelen verim kaybı zamana ve bulaşmanın şiddetine bağlı olup bu, % 5 ile % 100 arasında değişmektedir. Türlerin oluşturduğu kayıp değişmekle birlikte tüm türlerin ortalama verim kayıpları % 34 civarındadır. Orobanche cernua Doğu Avrupa ve Yakın Doğu’da 7 milyon hektar ayçiçeğine verdiği zararla en çok zarar veren türdür.
Ülkemizde 36 canavar otu türü bulunduğu belirtilmektedir. Ancak bunlardan sadece 4 tür diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de kültür bitkilerinde sorun oluşturmaktadır. Bu dört türden O. ramosa L. başta tütün ve domates, O. aegyptica Pers. ile birlikte önemli zarar oluşturmaktadır. Canavar otunun ülkemizde başta Marmara Bölgesi’nde domates üretimini tehdit edici boyuta ulaştığı, bunu Ege Bölgesi tütün ekim alanlarının izlediği araştırmalarla belirlenmiştir. Ayrıca ülkemizde baklagillerde zarar oluşturan canavar otu türünün O. crenata olduğu belirtilmektedir.
Batı Asya ve Kuzey Afrika’da yaklaşık 4, 4 milyon hektar ekilen baklagillerde O. crenata ve O. aegyptica baklagillerin üretimi için büyük tehlike oluşturmaktadır. 2, 6 milyon hektar alanda ekimi yapılan Solanaceae’ya ait diğer kültür bitkilerinden domates, patates, tütün ve patlıcan üretimi ise yine aynı bölgede O. ramosa ve O. aegyptica tarafından tehdit edilmektedir.
Bir bitkide, çok küçük binlerce tohum (20 -30 bin) vardır. Özümleme yapmadıkları için, klorofilsiz olan yaprakları çok küçük ve renksizdir. Tohumların toprakta canlılıklarını koruma süresi 2 -12 yıldır. Tohumlar toprakta uygun şartlarda ve kendileri için uygun konukçu bitkisinden salgılanan uyarıcı salgıları bulduklarında çimlenerek, toprak altında konukçunun köküne enfekte eder ve onun iletim demetlerine emeçlerini salarak beslenmeye ve gelişmeye başlar
Mücadelesi üCanavar otu, henüz tohum bağlamadan önce mekanik olarak koparılmalı veya kesilmelidir. üDayanıklı çeşit kullanılmalı. Erkenci kültür bitkisi çeşitleri ekilmelidir. üÇok bulaşık olan alanlarda ise konukçusu olmayan kültür bitkileri münavebeye sokulmalıdır.
üSon yıllarda keten bitkisi tuzak olarak kullanılmaktadır. Ketenin kök salgıları canavar otu tohumlarının çimlenmesini teşvik etmekte ve sonra bunlar keten bitkisini enfekte etmekte, ancak bu bitkide çiçek oluşturamamaktadırlar. üSulu çeltik tarımında olduğu gibi, toprak yüzeyinin su ile kaplanması, tohumların çimlenmesini önlemektedir. üDoğu Avrupa ve Rusya’da Fusarium cinsi funguslar ve Phytomyza cinsine ait böcekler biyolojik savaş amacı ile kullanılarak kısmen de olsa başarı sağlanmıştır.
2. 2. Küsküt (Cuscuta spp) Bazı yerlerde şeytan saçı, verem otu, kızıl ot, özür otu gibi adlarla tanınan küskütün konukçuları; Yonca, şekerpancarı, soğan, biber, lahana, karpuz, keten, patates, asma, fidan ve değişik süs bitkileridir. Dünya üzerinde 200 civarında küsküt türü mevcut olup, Türkiye'de 18 türün varlığı bilinmektedir.
Yere dökülen ya da kültür bitkisi tohumları ile birlikte karışık vaziyette toprağa atılan küsküt tohumları, uygun şartlarda çimlenir. Çimlenen tohum sarımsı, ince ipliksi bir gövde oluşturur. Toprak üzerinde yükselen bu gövde kendi ekseni etrafında daire çizerek, bir konukçu bulmaya çalışır. Rastladığı bitkiye ipliksi gövdeleri ile sarılarak, houstoriumları ile onlardan su ve özümlenmiş besin maddeleri alırlar.
Yaprakları braktelere indirgenmiş olup görevleri yoktur. Çimlenme sırasında görülen kök, daha sonra yok olmaktadır. Bir küsküt bitkisi, genellikle 3 000 - 25 000 adet tohum oluşturur.
Tohumların toprakta canlı kalma süresi 5 -15 yıldır. Çoğalmaları, tohumla veya gövde parçaları ile olmaktadır. Emeçleri yardımıyla konukçu bitkiden gıdalarını temin ettiklerinden kültür bitkilerinin zayıflamasına, bodurlaşmasına ve kurumasına sebep oldukları gibi virüslerin, bulaşık bir bitkiden bulaşık olmayana geçişinde köprü vazifesi görebilirler.
Mücadelesi Bağlarda; üBağlar sık kontrol edilerek, küsküt bulaşan omcalarda, küskütlü dallar geride kalıntı kalmayacak şekilde kesilmeli ve derhal imha edilmelidir. üErken ilkbaharda, gözler uyanmadan önce, topraktaki küsküt tohumlarının çimlenip omca dallarına tutunmasını engellemek için, omcaların altına sap veya saman serilir.
üKüsküt çimlenip sap veya samana sarıldıktan sonra bu bitki artıkları iyi bir şekilde toplanıp imha edilmelidir. üKüsküt ile bulaşık bağlardan üretim materyali alınmamalıdır. üYoğun küsküt bulaşmalarında, bağ bozulmalı ve yerine konukçusu olmayan bir kültür bitkisi ekilmelidir. üKimyasal mücadelede, omcalar uyanmadan önce, simazine veya dalapon terkipli herbisitlerden birisi toprağa uygulanır ve daha sonra 3 -4 cm toprak derinliğine karıştırılır.
Yoncada; üTemiz ve sertifikalı tohumluk kullanılmalı, küskütle bulaşık alanlardan tohumluk alınmamalı, şayet küskütle bulaşık tohumu ekme zorunluluğu varsa, mutlaka deküskütörden geçirildikten sonra kullanılmalıdır. üYonca tarlalarının kenarında, küsküt görülen yabancı otlar sökülüp imha edilmelidir. üSalma sulama yapılan yoncalıklarda, bulaşık yoncalıktan su geçirmemeye dikkat edilmelidir.
üYeni kurulan yoncalıklarda küsküt görüldüğünde, bulaştığı yonca ile birlikte sökülüp yakılmalıdır. üOcaklar halinde bulaşmanın görülmesi durumunda, küskütlü yoncalar çapa ile sökülüp, bulunduğu yerde yakılmalı ve açılan yerlere temiz tohum ekilmelidir. üKüskütle tamamen bulaşmış yoncalıklar, küsküt çiçek açmadan önce 3 -4 kez derinden biçilmelidir. üYoğun bulaşık alanlarda, konukçusu olmayan kültür bitkileri münavebeye sokulmalıdır.
Küskütle yoğun bulaşık yoncalıklarda, küskütler çiçek açmadan, yoncalıkta ilk biçim derin yapılmalı ve küsküt artıkları tırmıkla temizlendikten sonra Propyzamide, Paraquat veya Diquat uygulaması yapılmalıdır. Gerekirse her biçimden sonra ilaçlama tekrarlanabilir.
YABANCI OTLARIN FAYDALARI
Dünyada 400 000, Türkiye’de ise 9 000 civarında bitki türü bulunmaktadır. Gıda elde etmek amacıyla kullanılan türler 3 000 dolaylarındadır. Gıda olarak kullanılan yabani bitkilerin sayısı ise 10 000’in üzerindedir.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) bitkisel drogların sayısını 1 900 olarak verirken, tedavi amacı ile kullanılan bitkilerin sayısı 20 000 dolaylarındadır. Bunlardan 600 kadarı da Türkiye’de yetişmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi farklı ekolojik koşullara sahip olması nedeniyle çok sayıda bitki türünü barındırmaktadır. Bu bitkilerin de önemli bir kısmı, yerli halk tarafından değişik amaçlarla kullanılmaktadır.
Hangi amaçlarla olursa olsun, herhangi bir bitkiden yararlanabilmek için o bitkilerin çok iyi tanınması gerekmektedir. Aksi taktirde bazen ölümle sonuçlanabilen olumsuz durumlar ortaya çıkabilir. Zehirlenmeler genellikle 1 -12 yaş grubundaki çocuklarda görülmektedir. Bunun nedeni, çocukların zehirli bitkileri, yanlışlıkla yenen türlerle karıştırmalarıdır.
Bitki zehirlenmesinde ölüm olayının meydana gelmesi; alınan miktar yanında, şahsın duyarlılığı ve fiziksel yapısına da bağlıdır. Bir çok bitki türü az çok zehirli etkisi bulunan bileşikler taşımasına karşın pratikte fazla bir önemi yoktur. Zira bu bitkiler ile zehirlenmelerin görülebilmesi için yüksek miktarda tüketilmesi gerekir.
Ülkemizde, bitkilerden dolayı meydana gelen zehirlenmeler genellikle şu nedenlerden dolayı ortaya çıkmaktadır. 1. Bir hastalığın tedavisi için kullanılan bitkiden, tıbbi miktarın üzerinde bir dozun alınması. 2. Tıbbi bitki yerine yanlışlıkla zehirli bir bitkinin kullanılması.
3. Sebze veya gıda olarak kullanılan bir bitki yerine, yanlışlıkla zehirli bir bitkinin toplanıp yenmesi. 4. Meyve, sürgün, kök, yumru vs. gibi bitki organlarının, zehirli olduklarının bilinmeden yenmesi.
1. Bazı Yabancı Otlar İnsanların Yiyecek Kaynağıdır Dünyanın bazı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de birçok yabancı ot insanların eskiden beri besin kaynağını oluşturmuştur. Bazı yabancı otlar gelişme devrelerinin başlangıcında toplanarak yemek yapılmaktadır.
Örneğin Doğu Anadolu Bölgesi’nde çiçeklenmeden önce Sinapis arvensis (yabani hardal),
Capsella bursa-pastoris (çoban çantası)
Polygonum aviculare (çoban değneği) gibi birçok yabancı ot toplanarak yemek ve salata yapımında kullanılmaktadır.
Diğer bazı yabancı otlar ise pişirilmeden yenmektedir. Örneğin Tragopogon buphtalmoides (yemlik),
Polygonum cognatum (madımak veya kuş ekmeği)
Conium maculatum (lekeli baldıran) vs. gibi.
Yabancı otların bir kısmı ise karotin ve proteince zengin olup, bunlardan bazıları insanlar tarafından kullanılan konsantre protein veya karotin yapımında kullanılmaktadır. Japonya ve Çin’de bazı alglerden (örneğin Chlorella pyrenoides) konsantre protein yapılmaktadır. Böylece bazı yabancı otlardan ucuz ve kaliteli protein yapımı gıda teknolojisi konuları içerisine girmiştir.
Batı Bengal’de (Hindistan) çeltik tarlalarından toplanan 158 yabancı ot türünün 124’ünün çiftçiler için ekonomik öneme sahip oldukları bulunmuştur. Taze Amaranthus spp. yeşil salata olarak, tohumları ise çiğ veya kavrularak yenebilir. Horoz ibiğinin bir kaç türü çok hızlı büyümekte, bunun yanında bol ve yüksek kalitede protein içermektedir. Bazı türlerinin yaprakları % 33’ten fazla, tohumları ise % 16’dan %19’a varan oranlarda protein içermektedir.
2. Barınak Yapımında Kullanılmaktadırlar Özellikle Afrika ve Güney Amerika gibi sıcak ülkelerde birçok yabancı ot barınak yapımında kullanılmaktadır. Ülkemizde plaj kenarlarında yazın kullanılmak üzere yapılmış bu tip barınakları görmek mümkündür. Bu amaçla daha çok saz (Thypha spp. ), kamış (Phragmites australis) ve yabani söğüt (Salix spp. ) kullanılmaktadır. Ayrıca yabani hayvanların birçoğu özellikle kışın yabancı otların bazılarını barınak olarak kullanmaktadırlar.
3. Yakacak Olarak Kullanılırlar İktisaden gelişmekte olan ülkelerde ve bu arada ülkemizin bazı bölgelerinde yabancı otların birçoğu yakacak olarak kullanılmaktadır. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde geven (Astragalus spp. )
Sığır kuyruğu (Verbascum spp. )
Kuşburnu (Rosa canina)
Alıç (Crateagus spp. )’tan yakacak olarak faydalanılmaktadır. Ancak yabancı otların bu yönde bilgisizce kullanılması toprak erozyonunu artırmaktadır. Bu nedenle erozyonun sorun olduğu yerlerde özellikle gevenin kullanılmasına izin verilmemelidir.
- Slides: 55