TRK DEVLET YNETM TRK YNETMN ETKLEYEN FAKTRLER Eski

  • Slides: 32
Download presentation
TÜRK DEVLET YÖNETİMİ

TÜRK DEVLET YÖNETİMİ

TÜRK YÖNETİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER • Eski Türklerde Yönetim Anlayışı ve Kurumları • İslam Medeniyetinin

TÜRK YÖNETİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER • Eski Türklerde Yönetim Anlayışı ve Kurumları • İslam Medeniyetinin Etkileri • Anadolu’daki eski Uygarlıkların etkisi • Batılılaşma ve Etkileri • Yönetim Deneyimleri www. slaytyerim. com

ESKİ TÜRKLERDE YÖNETİM ANLAYIŞI VE KURUMLARI • Eski Türklerde yönetim, BOY-İL-HAKANLIK biçiminde örgütlenmişti. •

ESKİ TÜRKLERDE YÖNETİM ANLAYIŞI VE KURUMLARI • Eski Türklerde yönetim, BOY-İL-HAKANLIK biçiminde örgütlenmişti. • BOY, kelime olarak, halk, millet, kavim, kabile ve aşiret gibi anlamlara gelir. Boyun başkanına “Tudun” denilmiştir. • TUDUN, köyün büyüğü, tanınmışı ve su beyi gibi anlamlara gelir. • BOY’da bir “Boy Meclisi” vardır ve herkes bu meclisin üyesidir. Tudun’u-han’ı, bu meclis seçer. • Tudun’un yanında, 40 kişilik bir gençlik meclisi görev yapar. Barış ve anlaşmalar için “ihtiyar” adında bir halk temsilcisi seçilir. www. slaytyerim. com

İL YÖNETİMİ-I q İl, Orhun kitabelerinde, “memleket, ülke, vatan ve devlet” gibi anlamlara gelmektedir.

İL YÖNETİMİ-I q İl, Orhun kitabelerinde, “memleket, ülke, vatan ve devlet” gibi anlamlara gelmektedir. Divan-ı Lugat-i Türk’de ise il; “barış” anlamındadır. Barış ile devlet arasında bir ilişki vardır. q İl, devlet aşamasının önemli bir düzeyidir. Kan davası yerini, kamu otoritesine bırakmaktadır. Ceza verme yetkisi, yönetime geçmektedir. Halkın mal, can ve namu güvenliğini sağlama işi, başkanın görevidir. q İli meydana getiren topluluğa, “iç il”, dışındakilere “dış il” denilmiştir. İlçi veya “elçi” “barışçı” kavramı karşılığındadır. q İldeki teamülü hukuka “töre” denilir. Töre, bir örf ve adet hukukudur ve Göktürk Devleti (552) zamanında ortaya çıktığı söylenir. q Türk kelimesi de, “töreli” anlamına gelmektedir. Töresiz topluluklara TAT veya TATAR denilir. TAT’lar, bir görüşe göre, Türk medeniyeti dışındaki-İran ve Araplar” için kullanılır. q İl beyine YABGU; Boy beylerinden oluşan meclise BEYLER HEYETİ denilmiştir. www. slaytyerim. com

İL YÖNETİMİ-II q İl beyi (Yabgu), halka karşı sorumlu idi. Bunu, “il mi yaman,

İL YÖNETİMİ-II q İl beyi (Yabgu), halka karşı sorumlu idi. Bunu, “il mi yaman, bey mi yaman” deyişinden anlıyoruz. q İldeki hakim topluluğa AK KEMİKLER; egemenlik altındakilere ise KARA KEMİKLER denilmiştir. www. slaytyerim. com

HAKANLIK q Eski Türkler, çeşitli ırmakların meydana getirdiği vahalarda otururlardı. Her ırmak kenarında bir

HAKANLIK q Eski Türkler, çeşitli ırmakların meydana getirdiği vahalarda otururlardı. Her ırmak kenarında bir boy ikamet ederdi. Bir çok vahadan meydana gelen siyasi topluluğa HAKANLIK denilmiştir. Başında HAKAN bulunur. q KÜLTİĞİN, Hakanın veliahdıdır ve baş vezir olarak görev yapar, orduya kumanda eder. Bu çoğu zaman hakanın küçük kardeşi veya oğludur. q Kültiğin’den başka, KÜLİRKİN ve YUĞRUŞ adında ikinci derecede yetkili vezirler de vardı. q Eski Türklerde Hakanlar, bir mabud gibi kabul edilirdi. Hun hükümdarı kendisine “Tanrı Kutu” derdi. orhun Kitabelerinde hanların yönetme yetkilerini doğrudan “göktanrı”dan aldıkları belirtilmiştir. Bu yetki sadece hakana değil, hükümdar ailesine verilmiştir. Orhun Kitabelerinde Hakan, “Türk milleti mesut olsun diye, Türk tanrısı tarafından gönderildiği” söylüyordu. Türkler bu bakımdan hakanın huzurunda çok saygılı davranırlardı. Hakanlar toplum üzerinde “VELAYET-İ PEDERANE”ye haizdi. Halkını beslemesi ve sölenler düzenlemesi bunun bir sonucuydu. q KURULTAY, bir danışma meclisidir ve Mete Han ile başladığı söylenir. Kurultay, istişari nitelikte bir organdır; SAVAŞ KURULTAYI, GÖÇ KURULTAYI, BARIŞ KURULTAYI, MAHKEME VE YARGI KURULTAYI gibi adlar almıştır. q Eski Türklerde yönetim, hükümdar ailesinin müşterek bir malıdır ve sorumluluklar ortaklaşa paylaşılır. Ailenin en büyüğü veya en dirayetlisi yönetimin başına geçerdi. Ülke yönetiminin hanedan üyeleri arasında paylaşılmasına ÜLÜŞ denilir. www. slaytyerim. com

Selçuklularda Yönetim q Selçuklularda yönetim, hükümdar ailesinin müşterek bir malıdır. Sultan olan kişi, aile

Selçuklularda Yönetim q Selçuklularda yönetim, hükümdar ailesinin müşterek bir malıdır. Sultan olan kişi, aile fertlerinden kardeşi veya oğlunu vezir olarak tayin eder, diğer aile fertlerini de eyaletlere vali olarak gönderirdi. q Sultan ve Valilerin yanında, yönetim ve siyaset işlerinde danışmanlık yapmak üzere ATABEY-BEYBABA tayin edilirdi. q Devletin temsilcisi Sultandı; HUTBE onun adına okunur ve PARA onun adına basılırdı. q Devlet işleri merkezde DİVAN denilen kurumlar tarafından yürütülürdü. q Divan-ı Has veya Divan-i Sultani; Hükümdarın veya vezirin başkanlığında toplanan divandır. Nizam’ül Mülk, Divanın yetkilerini genişleterek Sarayın müdahalesini önlemiştir. Hükümdarın re’sen verdiği emirler dahi, Divan’da müzakere edilerek karara bağlanırdı. q Hükümdardan sonra en yetkili kişi, sahib-i divan lakaplı vezir gelirdi. Vezir’e, vezaret alameti olarak divit ve sarık verilirdi. q Devlet topraklarını küçük parçalara (ikta sistemi) bölerek timarlı sipahi birlikleri meydana getirildi (Nizam’ül Mülk zamanında). www. slaytyerim. com

SELÇUKLULARDA EYALET YÖNETİMİ q Ülke eyaletlere ayrılmıştı ve başında hükümdarın ailesine mensup bir vali

SELÇUKLULARDA EYALET YÖNETİMİ q Ülke eyaletlere ayrılmıştı ve başında hükümdarın ailesine mensup bir vali görev yapardı. Vali, divan düzenleme yetkisine sahipti. Askeri işlere, merkeze bağlı SUBAŞI’lar bakardı. Barış döneminde şehirlerin güvenliği ile görevli olan subaşılar, savaş zamanında kendi bölgesindeki sipahilere kumanda ederdi. Birden fazla vilayete bakanlara SERLEŞKER, bunlar da BEYLER BEYİ’ne bağlı idi. q Şehirlerin yönetiminden kadılar sorumluydu. Askeri işlere bakan kadılara KADILEŞKER denilirdi. q Selçuklularda, maaşlı ve timarlı olarak iki çeşit asker vardı. Maaşlı askerler, Sultanın yanında olup, YAYA ve ATLI birliklerden oluşuyordu. q Timarlı Askerler, belirli bir toprağın geliriyle geçinen ve kendisine verilen topraklar nedeniyle yetiştirilen askerlerdi. Selçuklular, toprakları gelirlerine göre ayırarak, onların yönetimini Sultan adına kamu görevlilerine vermişlerdi. Buna İKTA sistemi denilir. q İkta sisemi, eyalet yönetimi ve kadılık gibi Osmanlılara miras olarak intikal etmiştir. www. slaytyerim. com

OSMANLI DEVLET YÖNETİM YAPISI PADİŞAH MERKEZİ YÖNETİM DİVAN-I HUMAYUN TAŞRA YÖNETİMİ ŞEYHÜLİSLAM EYALET BAB-I

OSMANLI DEVLET YÖNETİM YAPISI PADİŞAH MERKEZİ YÖNETİM DİVAN-I HUMAYUN TAŞRA YÖNETİMİ ŞEYHÜLİSLAM EYALET BAB-I ALİ SANCAK YENİÇERİ VE ULEMA KAZA KÖY/KARYE www. slaytyerim. com

PADİŞAH- I • • Hükümdar olmak için hanedana mensup olmak gerekir. Soy, babadan geçer.

PADİŞAH- I • • Hükümdar olmak için hanedana mensup olmak gerekir. Soy, babadan geçer. Başlangıçta GAZİ ve BEY gibi mütevazı unvanlar kullanılmış. Kullanılan isimler : Hakan, Han, Sultan, Hünkar, Hükümdar • • Halk PADİŞAH, Batılılar SULTAN ve Saray halkı HÜNKAR demişler. I. Murat, ilk defa HÜDEVANDİGAR (Yüce Hükümdar) unvanını aldı. İstanbul’un fethinden sonra, KAYSER-İ RUM (Roma imparatoru) unvanı eklendi. I. Selim HADİM-Ü HAREMEYNİŞ ŞERİFEYN-kutsal haremeny (Mekke ve Medine’nin Hizmetkarı) unvanını aldı. • Kanuni, Halife-i Müslimin ve Halife-i Ruy-i Zemin (Müslümanların ve yeryüzünün halifesi) unvanını kullandı. • Kuruluştan itibaren iki yüzyıl boyunca Osmanlı hükümdarlık kurumu, UÇ BEYLİĞİ, RUM SULTANI ve İSLAM PADİŞAHI olmak üzere üç aşamadan geçmiştir. Osmanlı hükümdarları GAZİ unvanını hiç bırakmadılar. Bu gaza ideolojisinin bir yansımaydı. • • • BEY, siyasi otorite sahipleri için; EFENDİ, dini otoriteler için kullanılır. Siyasi ve dini otoriteleri kişiliğinde birleştirenler için BEYEFENDİ unvanı tercih edilmiştir. www. slaytyerim. com

PADİŞAH- II • • • Fatih’e kadar, hükümdarlık bir aile mülkü olarak kabul ediliyordu.

PADİŞAH- II • • • Fatih’e kadar, hükümdarlık bir aile mülkü olarak kabul ediliyordu. Şehzadeler reşit olduktan sonra, Anadoluda eyaletlerin birinin başına geçiyor, orada yönetim tecrübesi kazanıyorlardı ve durumları saraya bildiriliyordu. Zamanı gelince bunlardan biri taht varisi olarak seçiliyordu. • Fatihle beraber devlet, hanedanın müşterek malı olmaktan çıkıyor. • “evladımdan her kimesneye saltanat müyesser ola, karındaşın nizam-ı alem için katletmek münasiptir, ekser ulema dahi tecviz etmiştir”. Fatihin kanunnamesi. • Tahta geçen kardeşlerini öldürüyor. • Bu ilkenin altında yatan düşünce: Dünya/ülke kargaşaya düşeceğine, bir veya birkaç kişinin ölmesi yeğdir. • Erkek kardeşleri öldürme kuralı nedeniyle şehzadelerin eyalet valiliği ile hükümdarlığa hazırlanması geleneği böylece sona erdi. www. slaytyerim. com

PADİŞAH- III • 17. yüzyılın sonundan itibaren kardeş katlinden vazgeçiliyor, hanedanın en yaşlı erkek

PADİŞAH- III • 17. yüzyılın sonundan itibaren kardeş katlinden vazgeçiliyor, hanedanın en yaşlı erkek üyesi (ekber ve erşed kuralı) tahta geçmeye başlıyor. • III. Mehmet’ten itibaren (1595 -1603) şehzadelerin sancaklara yönetici olarak atanması adetine son veriliyor ve böylece şehzadelerin KAFES hayatı başlıyor. • III. Mehmet, tahta çıktığında 19 kardeşini öldürüyor. Bir tarihçi : “Göklerdeki melekler İstanbul halkının iç çekmelerini ve hıçkırıklarını işitiyordu” demektedir. • Padişah, şeriatın koruyucusu ve uygulayıcısıdır; kamu hukuku alanında “örfi hukuk” yetkisine sahipti. Örfi hukuk, hükümdarın kendi iradesine dayanarak şeriatın kapsamına girmeyen alanlarda kanun koyma yetkisini kullanarak oluşturulan hukuktur. • Yürütme yetkisi Padişahta toplanmıştı. • Osmanlı döneminde (623 yıl) 36 hükümdar görev yapmış. www. slaytyerim. com

DİVAN-I HUMAYUNÖZELLİKLERİ • Padişahın başkanlığında toplanır. Fatih bu kuralı değiştirmiş, padişahın isteğine bağlamıştır. Fatihin

DİVAN-I HUMAYUNÖZELLİKLERİ • Padişahın başkanlığında toplanır. Fatih bu kuralı değiştirmiş, padişahın isteğine bağlamıştır. Fatihin bu kararına, bir köylünün “içinizde padişah hanginiz? Bir şikayetim var” demesi üzerine aldığı belirtilir. Sadrazam Gedik Ahmet Paşanın, bu kararda etkili olduğu söylenir. • Başlangıçta haftada 4 -5 gün (Cumartesi, Pazartesi, Salı), sabah namazından sonra toplanırdı. 18 yüzyılda Divanın etkinliği, Sadrazamın düzenlediği, İkindi Divanı (5 gün), Cuma Divanı(kazaskerle), Çarşamba Divanı(İst. kadıları ile) na geçti. • Divan, yerini 1837’de Meclis-i Vükela’ya bıraktı. • Galebe Divanı: Yeniçerilere ulufe dağıtımı ve elçi kabulleri, • Ayak Divanı: acil işlerde ayakta toplanır. www. slaytyerim. com

www. slaytyerim. com

www. slaytyerim. com

BAB-I ALİ • BAB-KAPI kelimesi, devlet işlerinin görüldüğü kurumlara verilen isimdir. Askerler için KAPIKULU

BAB-I ALİ • BAB-KAPI kelimesi, devlet işlerinin görüldüğü kurumlara verilen isimdir. Askerler için KAPIKULU adı verilir. Padişah sarayına BAB-I HUMAYUN, Şeyhülislamın dairesine Bab-ı Meşihat, Genelkurmay Başkanlığına Bab-ı Seraskeri denir. • Bab-ı ali, hükümet işlerinin görüldüğü, başbakanlık makamıdır. Başlangıçta sadrazamların resmi bir konutu yoktu, devlet işlerini kendi evlerinde görürlerdi. • 1656 tarihinden sonra, sadrazama bir resmi konut tahsis edildi ve bu binaya PAŞA KAPISI denildi. Hükümet işleri Paşa Kapısı denilen sadrazamın binasında görüldüğü için buraya 19. yüzyılda BABIALİ adı verildi. Zamanla basın yayın hayatının gelişmesiyle birlikte, gazetelerin ofisleri de Babıalinin yakınlarına açılmaya başlandı ve bu nedenle de basına da babıali denildi. • Bakanlıklar biçiminde bir yapılanmaya geçilmeden önceki babıalinin görevlileri şöyledir. Kahya Bey, dahiliye ve içişlerine bakar. Reis’ül küttap, dış işlerine bakar. Çavuşbaşı, güvenlik ve protokol işlerini yürütür. • • • www. slaytyerim. com

ŞEYHÜLİSLAM- I • İlmiye sınıfının başında bulunan kişiye verilen isim. Protokolde vezirlerden önce gelir.

ŞEYHÜLİSLAM- I • İlmiye sınıfının başında bulunan kişiye verilen isim. Protokolde vezirlerden önce gelir. • Osmanlılarda kamu personeli, İlmiye, mülkiye, seyfiye ve kalemiye sınıflarına ayrılıyor. Devlet içinde sadrazamdan bağımsız olan en büyük siyasi gücü ulema temsil ederdi. • İlk devirlerde en yüksek ilmiye derecesi Kadıaskerlikti. Kadı ve din görevlilerini atama ve azletme yetkisi elinde olan kadıaskerler, İslam hukukunun uygulanmasından sorumlu devlet memurlarıydı. Fatih’ten sonra Şeyhülislamların yetkileri arttı ve 16. yüzyıldan itibaren Kadıaskerliğin önüne geçti. • Ülkenin en yetkili din bilgini ve yüksek dereceli müftüsüdür. Kendine sorulan dini-hukuki sorulara ilişkin fetva (özel ve genel fetva) verir. Başında bulunduğu ilmiye örgütü, “dini ve hukuki danışmanlık”, “eğitim ve öğretim” ile “yargılama ve yönetim” hizmetlerini yürütür. Kayd-ı hayat ile atanmaktadır. www. slaytyerim. com

ŞEYHÜLİSLAM- II • 16. yüzyılın sonlarına doğru, kadıaskerler, müderrisler, büyük kadılar ve müftülerin atanmaları

ŞEYHÜLİSLAM- II • 16. yüzyılın sonlarına doğru, kadıaskerler, müderrisler, büyük kadılar ve müftülerin atanmaları şeyhülislama bırakıldı. • 18. yüzyıldan itibaren savaş ilanı ve barış yapılmasında şeyhülislamın fetvası alınırdı. Padişahın hal edilmesinde ve siyaseten katl cezaları için yine şeyhülislamın fetvasına başvurulurdu. • Şeyhülislamın Formel anlamda Devlet ve siyaset işlerine karışması, 1826’dan sonra Meclis-i Vükelanın üyeliğine getirilmesiyle birlikte olmuştur. • Şeyhülislam, önceki görevlerine ilave olarak adalet teşkilatının başı haline geldi. • Şeyhülislam ve ilmiye örgütünde yer alanlar, devletin maaşlı memurlarıydı. Dolayısıyla Batı’da Kilise örgütüne benzer bir özerk yapılanma ve siyasal iktidar karşısında alternatif bir otorite haline gelmedi ve din-devlet çatışmasını ortaya çıkaracak bir ortam oluşmadı. www. slaytyerim. com

YENİÇERİ- I • Osmanlılarda askeri teşkilat, KAPIKULU, EYALET VE DENİZ KUVVETLERİ’nden meydana gelir. •

YENİÇERİ- I • Osmanlılarda askeri teşkilat, KAPIKULU, EYALET VE DENİZ KUVVETLERİ’nden meydana gelir. • KAPIKULU, yeniçeri, cebeci ve topçu ocakları ile atlı bölüklerden meydana gelir. • ACEMİ OCAĞI ile YENİÇERİ OCAĞI, I. Murat (1362 -1389) zamanında ortaya çıktı. • Kölelerin askerlik hizmetlerine alınması uygulaması, ilk olarak Halife Mutasım (833842) tarafından başlatılmıştır. Daha sonra bu uygulama giderek gelişti. Ganimetin beşte biri hükümdara aittir. Savaşta elde edilen esirler asker yapılarak onlardan yararlanıldı. Saraydaki askerlere, yeni asker anlamında Yeniçeri denildi. • Acemi ocağı, savaşta elde edilen esirlerin bir hazırlık okuludur. Ankara Savaşından sonra, asker varlığını artırmak ve devlet hizmetlerinde yararlanmak amacıyla Devşirme usulüne gidildi. Her beş yılda bir, özel görevliler, Rumeli ve Anadolu’yu dolaşır, Devşirme için erkek çocuklar arasında seçim yaparlardı. Bu çocuklar sonradan İslam dinini benimserler ve Türkçe öğrenirlerdi. Devşirme sistemi 1683 yılına kadar devam etti. • Acemi Ocağının maaşı üç ayda bir verilirdi. www. slaytyerim. com

YENİÇERİ- II • Yeniçeri, yeni asker anlamındadır. Yeniçeri teşkilatı, 1363 yılında kurulmuştur. Acemi ocağından

YENİÇERİ- II • Yeniçeri, yeni asker anlamındadır. Yeniçeri teşkilatı, 1363 yılında kurulmuştur. Acemi ocağından iki akçe gündelikle yeniçeri ocağına alınırdı. 16. yüzyıla kadar Yeniçeri ordusu bu kaynaktan beslenmiştir. Hiçbir özgür doğmuş Müslüman Yeniçeri olamazdı. • Yavuz Sultan Selim’e kadar bekar olup emekli olduklarında evlenmelerine izin verilirdi. Daha sonra evlilikleri yaygınlaştı. Tımarlı sipahi olarak emekli edilirlerdi. Ölen yeniçerilerin çocuklarına maaş bağlanır, büyüdüklerinde onlar da yeniçeri olurdu. • Yeniçeriler, yemeklerini kendileri yaparlardı. Kazan kaldırma yeniçerilere ilişkin bir kavramdır. • Savaşta Padişahın yanında olurlar, barış zamanlarında kentin asayişi ve güvenliği işlerinde çalışırlardı. Sayıları 30 -40 bin civarında olmuştur. • Maaş cüzdanlarına esame denilir. Esamenin tahvil ve senet gibi esnaf arasında alınıp satılması 1739’da ortaya çıkmış, 1808’de Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa bunun önlemek istedi ise da başarılı olamadı. www. slaytyerim. com

ENDERUN MEKTEBİ • Acemi Ocağından Yeniçeri, topçu, tersane ve Saray (Enderun) hizmetlerine eleman verilirdi.

ENDERUN MEKTEBİ • Acemi Ocağından Yeniçeri, topçu, tersane ve Saray (Enderun) hizmetlerine eleman verilirdi. Acemilerin en seçkinleri, Enderun’a, yani Saray’ın iç hizmetlerini görecek olanları eğitecek okula alınırdı. Burada değişik eğitim ve hizmet kariyerleri içinde sadrazamlığa kadar yükselirlerdi. • Acemi ocağından saray hizmetleri için seçilenlere İÇ OĞLAN denilirdi. Saray içinde, altı hizmet odası bulunmaktaydı. Bunlar, küçük oda/büyük oda, Şahinci odası, Sefer odası, Kiler odası, Hazine odası, Has oda. İç oğlanları, en alttan başlayarak her bir odada belirli bir eğitim alarak kabiliyetlerine göre bir üst odaya yükselebiliyorlardı. www. slaytyerim. com

MİLLET SİSTEMİ • Millet, bir din ya da mezhebe bağlı topluluk. Millet, Arapça “mille”

MİLLET SİSTEMİ • Millet, bir din ya da mezhebe bağlı topluluk. Millet, Arapça “mille” (bir söz), muayyen bir söz veya vahiy kitabını kabul eden insan topluluğu, kelimesinden türetilmiştir. • Din ve millet kavramları aynı anlama gelir: Millet-i islamiye. Ümmet, bir dine mensup çeşitli ırklara ait toplulukların her biri için kullanılır: Ümem-i islamiye • Osmanlı millet sistemi, İslam Hukukundaki “ZİMMİ”, bir İslam devletinin tebaası olmayı kabul edip orada sürekli yaşayan gayrimüslimleri anlatır. • Osmanlı Devletinin egemenliği altındaki gayrimüslim toplulukları, kendi din ve mezheplerine göre örgütleyip bir yönetim düzenini kurmasına “MİLLET SİSTEMİ” denir. • Osmanlılarda zimmi topluluklar veya millet toplulukları: ORTODOKSLAR, YAHUDİLER, ERMENİLER, KATOLİKLER, PROTESTANLAR • Hakları: Mal, can ve namus emniyeti, inanç ve ibadet özgürlüğü, çalışma, ticaret, eğitim ve diğer hakları. Şarap içme serbestliği. • Yükümlülükleri: Vergi (cizye), kılık-kıyafet düzeni, yerleşim ve konut düzeni, www. slaytyerim. com siyaset yasağı

TAŞRA YÖNETİM YAPISI EYALET SANCAK KAZA www. slaytyerim. com

TAŞRA YÖNETİM YAPISI EYALET SANCAK KAZA www. slaytyerim. com

TAŞRA YÖNETİMİ- I • Osmanlı sultanları, bir bölgeyi yönetmek için ilk dönemlerden itibaren hep

TAŞRA YÖNETİMİ- I • Osmanlı sultanları, bir bölgeyi yönetmek için ilk dönemlerden itibaren hep iki yetkili atamışlardı. Bunlar, askeri sınıf kökenli ve sultanın yürütme yetkisini temsil eden BEY (Beylerbeyi, sancak beyi, vali); ulema kökenli ve sultanın yasal(yargı) yetkisini temsil eden KADI idi. Bey, kadının hükmü olmadan hiçbir ceza veremezdi. Kadı, şeriat ve kanunu uygulamada beyden bağımsızdı, emirlerini doğrudan doğruya sultandan alır, sultana doğrudan dilekçe verebilirdi. Eyalet yönetimindeki bu güçler ayırımı, Osmanlılarda adil bir yönetimin temeli olarak görülür. • Osmanlı Devletinin taşra teşkilatı, Eyalet denilen Beylerbeyliklere, Sancaklara, Kaza ve Köylere ayrılmıştı. • Beylerbeyliği, 1590’dan sonra EYALET olarak adlandırıldı. • Beylerbeyilik, askeri bir taksimattı. Savaşta eyaletin komutanı olarak savaşa katılırdı. • • Beylerbeyinin oturduğu ve doğrudan yönettiği sancağa, Paşa Sancağı denirdi. Başlangıçta iki eyalete ayrılan devlette, bu sayı 1610’dan sonra 32’ye ulaşmıştır. www. slaytyerim. com

TAŞRA YÖNETİMİ- II • Eyaletler, SALYANELİ (Yıllıklı) VE SALYANESİZ (Yıllıksız) olarak ikiye ayrılmıştı. Yıllıksız

TAŞRA YÖNETİMİ- II • Eyaletler, SALYANELİ (Yıllıklı) VE SALYANESİZ (Yıllıksız) olarak ikiye ayrılmıştı. Yıllıksız eyaletler, has, zeamet ve tımar biçiminde bölünmüştü. • Salyaneli eyaletler ise, Mısır, Bağdat, Basra, Habeşistan, Yemen, Trablusgarb, Tunus ve Cezayir gibi yerlerin gelirleri, has, zeamet ve tımar gibi ayrılmamış, gelirleri doğrudan iltizama verilirdi. Dolayısıyla bu eyaletler bir derece özerkliğe sahipti. Sultan bu eyaletlerin her birine kalabalık bir yeniçeri garnizonu yerleştirir, birer vali, defterdar ve kadı tayin ederdi. Eyalet gelirleri sipahilere timar olarak dağıtılmaz, vali bütün askeri ve idari giderleri ayırdıktan sonra İstanbul’a her yıl SALYANE denilen sabit bir miktar vergi gönderirdi. • Bunların yanında Boğdan, Eflak, Erdel, Dubrovnik, Gurcistan, Çerkezistan, Kırım Hanlığı, Mekke şerifliği ve Mısır gibi fark statüde eyaletler de vardı. www. slaytyerim. com

TAŞRA YÖNETİMİ- III • Başlangıçtan beri sancak, İmparatorluğun temel yönetim birimiydi. Birkaç sancak bir

TAŞRA YÖNETİMİ- III • Başlangıçtan beri sancak, İmparatorluğun temel yönetim birimiydi. Birkaç sancak bir eyalet oluştururdu. • Sancak- livaların başında Sancak Beyi bulunurdu. II. Mahmut’tan itibaren sancak beylerine MUTASARRIF denilmiştir. Bazı sancaklar, şehzade sancağı kabul edilmiş ve buralar padişah çocuklarının yönetimine verilmiştir. • Sancakların bünyesinde SUBAŞILIK olarak adlandırılan küçük birimler vardı. Kasabalarda oturan subaşılar, bölge köylerinde oturan sipahilerin komutanıydı. Her subaşılığın büyükçe bir köyünde sipahileri savaş için örgütleyen ve onların komutanlığını yapan ÇERİBAŞI görev yapardı. • KAZA, köylerin birleşmesinden meydana gelen idari ve adli birimdir. Başında Kadı bulunur, kadıya SUBAŞI, MUHTESİP, NAİB, İMAM, MİMARBAŞI gibi görevliler yardım ederdi. Kadı kendisi kasabada oturur, bölgesindeki yerlere naibleri gönderir ve nahiye mahkemelerine onlar bakardı. www. slaytyerim. com

DEVLETTE YENİDEN YAPILANMA • Yönetimde Gevşeme ve Bozulma • Asker Sayısının Artması ve Mali

DEVLETTE YENİDEN YAPILANMA • Yönetimde Gevşeme ve Bozulma • Asker Sayısının Artması ve Mali Yönetimde Kriz • Liyakat Sisteminin Bozulması • Rüşvet ve Yolsuzluklar • Medrese sistemindeki Bozulma • Yönetime Karşı Güven Sorunu www. slaytyerim. com

ADALET DAİRESİ ORDU ADALET EKONOMİ HALK www. slaytyerim. com

ADALET DAİRESİ ORDU ADALET EKONOMİ HALK www. slaytyerim. com

TANZİMATTA KAMU YÖNETİMİ • Tanzimat dönemi, kamu yönetiminde köklü değişiklikler meydana getirdi. • Padişahlık

TANZİMATTA KAMU YÖNETİMİ • Tanzimat dönemi, kamu yönetiminde köklü değişiklikler meydana getirdi. • Padişahlık kurumu, bab-ı ali, bakanlıklar, taşra yönetimi ve toplum ilişkileri yeniden biçimlenmeye başladı. • Batılı kurum ve değerler, geleneksel kurum ve değerlerin yerini almaya, bazen de bir arada yaşamaya veya geleneksel kurumların kendi içinde yenilenmelerine yönelik değişiklikler yaşandı. www. slaytyerim. com

BELEDİYE YÖNETİMİ • Tanzimattan önce şehirlerin yönetiminden kadılar sorumluydu. • 1826 yılında İhtisap Nezaretinin

BELEDİYE YÖNETİMİ • Tanzimattan önce şehirlerin yönetiminden kadılar sorumluydu. • 1826 yılında İhtisap Nezaretinin kurulmasıyla şehrin belediye işleri bu kuruluşa devredildi. • 1836’da Evkaf Nezaretinin kurulmasıyla da bu kuruluş vakıfların işlerine bakmaya başladı. • Böylece kadının görevi, yalnızca yargı alanı ile sınırlı kaldı. • Bu değişim döneminde, temizlik, aydınlatma, kaldırım ve kanalizasyon hizmetleri sahipsiz kaldı ve yürütülemez oldu. Avrupalılaşma yönündeki baskı ve telkinler de belediyenin kurulmasını etkiledi. www. slaytyerim. com

MAHALLE VE KÖY YÖNETİMİ • Şehirdeki temel yönetim birimi olan mahalleler, Müslümanların ve diğer

MAHALLE VE KÖY YÖNETİMİ • Şehirdeki temel yönetim birimi olan mahalleler, Müslümanların ve diğer dini cemaatlerin kendi özel hayatlarını kendi bölgelerinde yaşadıkları alanlardı. • Cami, kilise ve havra, yalnız dini ve kültürel mekanlar değil, aynı zamanda idare ilişkileri de sembolize ediyordu. Dini görevliler, aynı zamanda seküler işlere de bakıyordu. • Muhtarların temel görevi, halkla ayanlar arasında bozulan ilişkilerde yeni bir çıkış yolu sağlamak, mahallede asayiş ve düzeni sağlamak, ikametgah işleri, vergi işleri ve mahallenin temsilcisi olarak çalışmak. • Vilayet Nizamnamesiyle her elli hane bir mahalle de karye hükmünde kabul edilmiştir. Her mahallede, her sınıf halk için ikişer muhtar seçilmesi; en az üç ve en çok on iki kişilik bir ihtiyar meclisi öngörülmüştür. Dini liderler, bu meclisin doğal üyesidir. • 1913 tarihli vilayetler kanunu ile yasal dayanaktan yoksun kalan muhtarlıklar, 1924 tarihine kadar Hükümetin izniyle görevlerine devam ettiler. • Mahalle muhtarlıkları, 1923 -1944 döneminde, belediye olan yerlerde kaldırıldı ise de, 1944 tarih ve 4541 sayılı “Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un kabul edilmesiyle hukuki statüsüne tekrar kavuştular. www. slaytyerim. com

HUKUK VE YARGI REFORMLARI • Tanzimat, düzenleme ve yasalaşma sürecinin hızlı yaşandığı bir dönemdir.

HUKUK VE YARGI REFORMLARI • Tanzimat, düzenleme ve yasalaşma sürecinin hızlı yaşandığı bir dönemdir. • Bazı kanunlar, Avrupa’dan alınmış ve bazıları da yeniden düzenlenen Osmanlı kanunlarıdır. • Ceza Kanunu (1840 ve yenisi 1851 ve 1858), Ticaret Kanunu (1849), Arazi Kanunu (1858), Mecelle-i Ahkam-ı Adliye (18701877). • Tanzimat’tan önce, “Şeriat Mahkemeleri”, “Cemaat Mahkemeleri” ve “Konsolosluk Mahkemeleri” olmak üzere üç türlü mahkeme vardı. Tanzimat’tan sonra bunlara, “Ticaret Mahkemesi” ve “Nizamiye Mahkemesi” eklendi. www. slaytyerim. com

www. slaytyerim. com

www. slaytyerim. com