STSMAR ocuk kavram tarihte toplumlarn yapsna kltrne inanlarna

  • Slides: 29
Download presentation
İSTİSMAR

İSTİSMAR

ØÇocuk kavramı tarihte toplumların yapısına, kültürüne, inançlarına, ekonomilerine göre değişen bir kavramdır. Çocuk Hakları

ØÇocuk kavramı tarihte toplumların yapısına, kültürüne, inançlarına, ekonomilerine göre değişen bir kavramdır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre ise, “Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır. ” Çocuk doğduğu andan itibaren büyüme süreci içinde ailesi ile kurduğu etkileşimden çıkardığı sonuçları özümseyerek, kişiliğinin ve ruhsal yapısının temellerini oluşturmaktadır. Toplumların geleceği olan çocuk ve gençlerin her yönden sağlıklı yetiştirilmeleri, kişilik gelişimleri için de çok önemlidir. ØÇocuk, ana babaya yalnızca bakım ve beslenme açısından değil, aynı zamanda ilgi ve sevgi bakımından da muhtaçtır. Çocuk sevgi dolu ve huzurlu bir aile ortamında kurduğu temellerle davranışlarını, sosyal ilişkilerini ve topluma uyumunu düzenler. Çocuk bedeninin sağlıklı gelişmesi ve sağlıklı çocuklar ile sağlıklı toplumların oluşması, ana ve babaların tutumlarına bağlıdır. Bu nedenle ana babaların çocuklarına karşı gösterdikleri tutum ve davranışlar, çocuğun yetiştiği ortam, çevresindeki diğer yetişkinlerin davranışları çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesi açısından önemlidir.

ØAna babaların çocukları üzerindeki hegemonyaları, kendi kişilik özelliklerinden, içinde yetiştikleri sosyokültürel ve sosyoekonomik koşullardan,

ØAna babaların çocukları üzerindeki hegemonyaları, kendi kişilik özelliklerinden, içinde yetiştikleri sosyokültürel ve sosyoekonomik koşullardan, eğitim düzeyinden, çocuklarına ait özelliklerden ve içinde bulundukları toplumun geleneksel çocuk yetiştirme yöntemlerinden etkilenmektedir. ØÇocuk istismarı ve ihmali, ana-baba ya da bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz ya da hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizliklerin tümüdür. Bu eylem ya da eylemsizliklerin sonucu olarak çocuk bedeninin fiziksel, ruhsal, cinsel ya da sosyal açıdan zarar görmesi, sağlık ve güvenliğinin tehlikeye girmesi söz konusudur. ØÇocuk istismarı, çocuğa karşı şiddet ve ihmal tüm toplumlarda yaygın olarak görülen bir sosyal ve sağlık sorundur. Çocuk istismarı tüm dünyada her yıl milyonlarca insanı olumsuz olarak etkilemektedir. Çocuğa karşı yapılan tüm kötü muamele türleri uzun yıllardan beri sosyal bilimcilerin, araştırmacıların ve resmi otoritelerin dikkatini çekmekte ve üzerinde çok çeşitli araştırmalar yapılmaktadır.

ØGünümüzde çocuk istismarı bütün etnik grupların ve sosyo-ekonomik sınıfların ortak bir sorunu olmakla beraber

ØGünümüzde çocuk istismarı bütün etnik grupların ve sosyo-ekonomik sınıfların ortak bir sorunu olmakla beraber istismarı tetikleyen bazı durumlar vardır. Yoksulluk, aile içi şiddet, çocukların uygun olmayan iş/ortamlarda çalıştırılması, kötü beslenme ve barınma ya da sağlık bakımına erişememe gibi durumlara yol açtığı için istismarı artıran önemli bir faktördür. Öte yandan toplumların kültürel uygulamaları (Örneğin, çocukları okula göndermeme, evlendirme, seks işçiliği veya çocuk pornosu, kız çocukların abortusu veya kızların sünnet edilmesi, vb. ) istismarı artırmaktadır. ØDisiplin uygulamalarında benimsenen bazı yaklaşımlar (“Kızını dövmeyen dizini döver”, “Dayak cennetten çıkmadır”, “Annenin/ öğretmenin/ babanın vurduğu yerde gül biter”) istismar riskini artırmaktadır. Ebeveynlerin fiziksel disiplin stratejilerini kullanması sadece bizim kültürümüzde olmayıp çoğu kültürlerde sık rastlanan bir durumdur. Öte yandan, kurumsal bakım merkezleri çocuk istismarını önemli ölçüde artıran başka bir faktördür. Son yıllarda tüm dünyayı istila eden ve giderek artan silahlı çatışma ortamları da çocukların istismar edilmesine yol açan en önemli etmenlerden biridir.

Øİçinde bulunduğumuz çağda yaşanan gelişmeler çocuk ve ailenin korunmasına yönelik politikalara daha fazla önem

Øİçinde bulunduğumuz çağda yaşanan gelişmeler çocuk ve ailenin korunmasına yönelik politikalara daha fazla önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kırsal kesimden kentlere göç, ekonomik sektörde yaşanan gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik, sağlık sorunları gibi olgular çocukların ve ailelerin ihmal ve istismara daha açık hâle gelmelerine neden olabilmektedir. ØÇocuklara yönelik cinsel istismar tüm dünyada yaygın bir sosyal sorundur. Bu sorun, kız çocukları ve genç kadınların yanı sıra erkek çocuklarını ve genç erkekleri de etkilemektedir. Cinsel istismar çocukların çocukluklarını çalmakta ve yaşamlarının her alanında uzun döneme yayılan ciddi ve olumsuz etkiler bırakabilmektedir. Ailelerin ve bakım sunanların yaşamlarına zarar vermekte, ailelerin parçalanmalarına dahi neden olabilmektedir. Çocuklara yönelik cinsel istismar kabul edilemezdir ve istismarın ortadan kaldırılması ilgili kamu kurum kuruluşları ile sivil toplumun iş birliği içinde çalışmasını gerektirmektedir.

ØDünya Sağlık Örgütüne göre; çocuğa karşı kötü muamele daha genel ve kapsayıcı bir ifade

ØDünya Sağlık Örgütüne göre; çocuğa karşı kötü muamele daha genel ve kapsayıcı bir ifade olmakla beraber, çocuk istismarı ve ihmali daha özel ve teknik tanımlamalar olarak nitelendirilmektedir. Çocuğa karşı kötü muamele; çocuğun sağlığına, gelişimine ve onuruna karşı gerçek veya potansiyel tehlike oluşturan her türlü fiziksel, duygusal ve cinsel şiddet, ihmal ve çocuğun sömürülmesi için yapılan davranıştır. Bu geniş tanımlama içinde çocuğa karşı kötü muamele; fiziksel, cinsel ve duygusal şiddet, ihmal ve sömürme şeklinde beş ayrı alt başlıkta değerlendirilebilir (WHO, 2014). ØÇocuk istismarı ve ihmali; çocuğun anne, babası ya da bakmakla yükümlü olan bir kimse tarafından çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve ihmallerin tümüdür. Çocukların istismar ve ihmal edilmesi çocukların çeşitli şekillerde zarar görmesine veya hastalanmasına neden olan her çeşit fiziksel, duygusal, cinsel şiddet ve ihmal içeren davranışları kapsar.

Ø Fiziksel istismar: Çocuğa karşı onun sağlığını, gelişimini ya da onurunu zedeleyecek şekilde fiziksel

Ø Fiziksel istismar: Çocuğa karşı onun sağlığını, gelişimini ya da onurunu zedeleyecek şekilde fiziksel güç kullanılması olarak tanımlanır. Fiziksel istismar çok farklı şekillerde gerçekleşebilir. Vurma, tekmeleme, ısırma, sarsma vb. olabileceği gibi hayati tehlike oluşturacak boyutta da olabilir. ØEn sık rastlanan ve belirlenmesi en kolay şiddet türüdür. Fiziksel istismar çocuğa fiziksel olarak zarar verebilecek olan her türlü yumruk, tokat, tekme, sarsma, yakma, boğma, ısırma ve zehirleme gibi davranışları ifade etmektedir. Fiziksel şiddet çocukların hem bedensel hem de psikolojik bütünlüğüne karşı yapılan bir saldırıdır. Çocuğa ebeveynleri ya da bakmakla sorumlu olan kişilerce yapılan kötü muamele nedeniyle yaralanmasını kapsar. En sık dövme seklinde görülür. Ebeveynler ya da diğer yetişkinler tarafından çocuklara karşı fiziksel şiddet uygulanması çok geniş kapsamlı ve sonuçları ağır olan, saldırganca, çocukları kontrol etmeyi ve cezalandırmayı kapsayan her türlü davranıştır. ØBazı ebeveynler şiddeti çocukları disipline etmek için başvurabilecek bir yöntem olarak görmektedirler. Ebeveynler kontrol edemedikleri yaramaz ve söz dinlemeyen çocuklarını istedikleri noktaya getirebilmek için şiddet içeren davranışlara başvurmaktadır. Ebeveynler bu acımasız tekniklere sadece çocuklarını disiplin altına alabilmek için başvurduklarını ileri sürerek kendilerini savunurlar.

ØÇocukları disiplin altında tutmak ve kontrol edebilmek için kullanılan ve çocuklara fazla zarar vermeyen

ØÇocukları disiplin altında tutmak ve kontrol edebilmek için kullanılan ve çocuklara fazla zarar vermeyen bu tekniklerin bazıları kabul edilebilir olsa da, bazıları gerçekten çocuklar için çok ağır fiziki ve psikolojik sonuçlar doğurmakta ve çocuklar için ciddi endişe verici bir tehdit oluşturmaktadır. Pek çok toplum kültürel olarak ebeveynler tarafından çocukları disipline etmek için kullanılan bu cezalandırıcı tekniklere karşı kısmen ya da tamamen tolerans göstermektedir. Bu tolerans da şiddetin meşru hale gelmesini sağlamaktadır. ØTürkiye’de Çocuk İstismarı ile ilgili yapılan bir araştırma sonucuna göre; 7 -14 yaş dilimindeki kız çocukları en çok anne, baba, öğretmen, arkadaş ve büyük kardeşler tarafından fiziksel şiddete maruz kaldıklarını, erkek çocuklar ise sırasıyla, arkadaş, öğretmen, baba, büyük kardeş ve tanımadıkları birinin fiziksel şiddetine maruz kaldıklarını rapor etmişlerdir. Ø 15 -18 yaş diliminde, az sayıda kız fiziksel istismar bildirmişlerdir. Kızlar fiziksel şiddet uygulayanların daha çok babaları ve öğretmenleri olduğunu söylemişlerdir. 15 -18 yaş dilimindeki erkekler daha çok baba, arkadaş ve tanımadıkları kişiler tarafından fiziksel şiddete uğradıklarını belirtmişlerdir. Bütün yaş gruplarında en çok annelerin kullandığı fiziksel istismar yöntemi olarak “terlik atma” rapor edilmiştir (Türkiye’de Çocuk İstismarı ve Aile İçi Şiddet Araştırması, 2010: 22)

ØÇocuklar aynı anda birden fazla şiddet türüne maruz kalabilmektedirler. Yani fiziksel şiddet mağduru çocukların

ØÇocuklar aynı anda birden fazla şiddet türüne maruz kalabilmektedirler. Yani fiziksel şiddet mağduru çocukların aynı zamanda psikolojik şiddete de maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Fiziksel şiddete uğrayan çocuklar duygu yoğunlukları az olduğu, iletişim kurmada zorluklar yaşadıkları ve duygularını öfke içeren davranışlar ile gösterdikleri için duygusal şiddetten daha fazla etkilenmektedirler. ØEn sık karşılan fiziksel istismar tipi dövme, yanıklar, kesici travmalar, zehirlenmeler, asfiksi, boğulma, prenatal şiddet sonucu yaralanma veya fetal ölümler ya da “Sarsılmış/sallanmış Bebek Sendromu” şeklinde olabilir. ØÇocuklar elle, yumrukla, sopa, süpürge, baston ya da kemer gibi herhangi bir alet ile dövülmektedir. Genellikle baş, ense sırt ve kalçalarda morluklar görülmektedir. Morlukların altındaki komşu kemiklerde kırıklar oluşabilir. Ağır lezyonlar oluşturan düşme öykülerinde istismar olasılığı düşünülmelidir. Çocuğun vücudunda ısırık izleri bulunabilir. Hayvan dişleri dardır ve sivridir, hayvan ısırıklarında deride ufak delikler oluşur. İnsan dişleri geniş yüzeyli olduğu için yırtık ya da eziklik oluşturur. Isırık izindeki maksillar köpek dişleri arasındaki mesafe 3 cm’den fazla ise yetişkin bir insana ait olduğu düşünülür. Yetişkin ısırık izlerinin kaza ile olma olasılığı yoktur ve istismardan şüphelenilir. Çocukların bir yere bağlanması, zincirlenmesi, kulağının çekilmesi, saçının çekilmesi, çimdiklenmesi, ağır bir yük taşımaya zorlanması veya ceza olarak egzersiz (hareket) yaptırılması gibi davranışlar çocukların karşılaştığı diğer istismarcı davranışlardır. Fiziksel istismar, daldırma, batırma veya sıçratma şeklinde sıcak su yanıkları ya da sigara söndürme yanıkları şeklinde de görülebilir.

Çocuklarda Fiziksel İstismar Etiyolojisi ØÇocuk istismarı psikososyal birçok faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkar. Bu

Çocuklarda Fiziksel İstismar Etiyolojisi ØÇocuk istismarı psikososyal birçok faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkar. Bu karmaşık etkenleri ebeveyn, çocuk ve çevresel özellikler olarak üç grupta inceleyebiliriz. Ebeveynlerin özellikleri, çocuğun sahip olduğu bazı özellikler ya da çevreye ait özellikler istismarı kolaylaştıran faktörler olabilmektedir. ØÇocuklarda Fiziksel İstismar Etiyolojisi Çocuk istismarı psikososyal birçok faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkar. Bu karmaşık etkenleri ebeveyn, çocuk ve çevresel özellikler olarak üç grupta inceleyebiliriz. Ebeveynlerin özellikleri, çocuğun sahip olduğu bazı özellikler ya da çevreye ait özellikler istismarı kolaylaştıran faktörler olabilmektedir. Ebeveyn Özellikleri ØÇocuk sahibi olmak istememe ve ebeveynlik için hazır olmama, genç ebeveynlik, çocuktan gerçekçi olmayan beklentileri olması, örn, 4 -5 yaşındaki çocuğun evde tek başına bırakılması. ØEbeveynlerin ruh sağlığı sorunları, alkol, madde kullanması. Ebeveynlerin kendi çocukluklarında görmüş (öğrenmiş) oldukları ebeveynlik şekli nedeniyle istismarcı davranışları içeren fiziksel disiplin uygulamalarını kullanmaları.

ØEbeveynlerin kendi çocukluklarında istismara uğramış olmaları nedeniyle düşük benlik saygısı, öyküsünde istismar olan annelerin

ØEbeveynlerin kendi çocukluklarında istismara uğramış olmaları nedeniyle düşük benlik saygısı, öyküsünde istismar olan annelerin öz kontrollerinin düşük olması, istismar potansiyelini artırması. ØÇocuk yetiştirme bilgisi ve deneyiminin olmaması, ebeveynlik rolünde yetersizlik hissetmeleri. ØEbeveynlerin sosyal izolasyonu ve sosyal destek eksikliği. Boşanma, işsizlik vb. gibi krizlerle başetmede yetersizlik ØEbeveyn/bakıcı için destek ve yetişkin arkadaşlığının sağlanamaması veya ebeveyne çocuğu yetiştirme sırasında yardım etmek için aile ve arkadaşın olmaması. Ø Diğer yetişkinler ile iyi ilişkilere sahip olmayan ebeveyn, sevgi, benimsenme ve öz-saygı ihtiyaçlarını tatmin etmek için çocuğuna yönelmesi. ØBüyük hastalıkların yanı sıra mali, mesleki, maddi ve hukuki stres/sorunlar çocukların ihmal ya da istismarına katkıda bulunabilmesi. ØÇocukluğunda kötü muameleye maruz kalmış ve bu nedenle uygun ve şiddet içermeyen bir tarzda çocuklarla ilişki kurmayı öğrenememiş ya da geliştirememiş olması. Ø Madde, alkol bağımlılığı veya psikotik sorunları olan ebeveynin, çocukların bakımını sağlama konusundaki becerilerinin azalması ve çocukları tehlikeye atması. ØTedavi edilmeyen ve/veya kronik zihinsel hastalığının olması (İHD 2008)

ÇOCUKTA GÖZLENEN FİZİKSEL BULGULAR ØFiziksel istismar şüphesinin çıkış noktası, çocukta gözlenen fiziksel bulgulardır. Bu

ÇOCUKTA GÖZLENEN FİZİKSEL BULGULAR ØFiziksel istismar şüphesinin çıkış noktası, çocukta gözlenen fiziksel bulgulardır. Bu bulguların usulüne uygun olarak bilimsel yollarla elde edilmesi ve yorumlanması, çocuk istismarı tanısını koyabilmenin ön koşuludur. Bu tanının konması, hukuksal sürecin başlatılması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı ilgili kuruluşları olaya dahil edilerek, çocuk için uygun koruma ve tedavi tedbirlerinin alınması gibi çok geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilmektedir. Yapılan inceleme sonunda bu yaralanmaların tek tanımlanması, kasıtlı kötü muameleden kazayı ayırmada belirleyici faktör olacaktır. ØİSTİSMARI AKLA GETİREN TİPİK YARALANMALAR Ø 1. Göz içi kanamalar (sarsılmış bebek sendromuna ya da kafa yönelik direkt travmaya bağlı) Ø 2. İç organ yaralanmaları (künt travmaya bağlı organ yırtılması ya da organ içi kanama) Ø 3. Emekleyemeyen ya da yürüyemeyen bebeklerde görülen herhangi bir kırık Ø 4. Bükme sonucu oluşan uzun kemik uçlarında görülen kırıklar ya da spiral tipi kırıklar Ø 5. Kaburga kırıkları, özellikle arka tarafta olanlar Ø 6. Kafatası kırıkları (farklı yaşlarda birden fazla kırık görülebilir) Ø 7. Açıklaması yapılamayan subdural hematom Ø 8. Farklı zamanlarda oluşmuş birden fazla ekimozlar, özellikle kaza ile oluşabilecek bölgeler dışında bulunan ya da şekilli ekimozlar Ø 9. Diğer cilt yaralanmaları (yanık ya da yanık sekelleri)

Çocuk Özellikleri Ø Ailedeki çocuk sayısının ikiden fazla olması ØÇocuğun huyu “zor çocuk” olması,

Çocuk Özellikleri Ø Ailedeki çocuk sayısının ikiden fazla olması ØÇocuğun huyu “zor çocuk” olması, ağlaması, susturulamaması. ØÇocuğun sağlık sorunlarının olması, kronik hastalığının olması, bağımlı ve bakıma muhtaç olması, mental retardasyonu olması, hiperaktif olması, sosyal beceri eksikliği, prematüre doğmuş olması gibi sağlık sorunlarının bulunması istismar açısından risk faktörü olabilir.

Çevresel Özellikler ØÇevre olası istismarı tamamlayan bir parçadır. ØÇocuk ebeveyn ilişkisine dayanan çevresel bakış

Çevresel Özellikler ØÇevre olası istismarı tamamlayan bir parçadır. ØÇocuk ebeveyn ilişkisine dayanan çevresel bakış açısı fiziksel istismarı en iyi açıklayan modeldir, Boşanma, aile içi şiddet, kötü barınma koşulları, düşük sosyoekonomik düzey, yoksulluk, silahlı çatışma ortamları gibi kronik stresörlerin bulunduğu bir çevre gerginlik ve kızgınlıkların çaresiz bir kurbana/genellikle de bir çocuğa yönelmesine yol açan bir tuzaktır, ØAlgılanan stres yüksek olduğunda çocuk ve ebeveyn etkileşiminde ebeveynler kendileri aşırı yüklenmiş hissetmekteler ve normal olmayan katı disiplin uygulamaları kabul edilebilir olarak algılanmaktadır, ØAncak üst sosyoekonomik düzeydeki topluluklarda da majör yaşam değişiklikleri istismara neden olabilmektedir

◦ file: ///C: /Users/hatic/Downloads/Cocuk_istismari_ve_ihmal. pdf ◦ https: //dergipark. org. tr/tr/download/article-file/372110 ◦ https: //ailevecalisma. gov.

◦ file: ///C: /Users/hatic/Downloads/Cocuk_istismari_ve_ihmal. pdf ◦ https: //dergipark. org. tr/tr/download/article-file/372110 ◦ https: //ailevecalisma. gov. tr/media/2499/cocuk-bakim-kuruluslarinda-calisan-personele-yonelik-istismarla-mucadele-rehberkitapcigi. pdf ◦ http: //humanistburo. org/dosyalar/humdosya/Cocuga%20 Yonelik%20 Siddet%20 ve%20 Cocugun%20 Korunmasi. pdf ◦ https: //dergipark. org. tr/tr/download/article-file/267974

ØEleştiri ile duygusal istismar arasındaki fark nedir? En önemli fark istismarda tehdit ya da

ØEleştiri ile duygusal istismar arasındaki fark nedir? En önemli fark istismarda tehdit ya da kaba sözlerin tekrarlayıcı ve sürekli olmasıdır. Eleştiri herkes tarafından yapılabilir ancak duygusal istismar yakın, güvenilir, tanıdık birisinden gelir ve bu nedenle de bunlara karşı koymak daha zordur. Ayrıca istismarcıdan farklı olarak eleştiren kişi davranışları saklama ya da gizleme ihtiyacı içinde değildir. Eleştiride, eleştirilen kişi cezalandırılma korkusu olmadan eleştirilere cevap verme şansına sahip olabilir. istismarcı ise kurbanının kendini savunmasına tahammül edemez. Eleştiri genelde kısa sürse de yine de can sıkıcı ve can acıtıcıdır. Eleştiren kişi karşındaki kişiyi ve ilişkiyi tamir etme amacıyla özür dileyebilir. istismarcı da özür dileyebilir, ancak zamanlaşılır ki bu özür karşısındaki için değildir, içtenlikten uzaktır, kurbanın daha sonra da sömürebilmek içindir. ØKüsme de bir duygusal istismar şeklidir. Bir ebeveyn çocuğu karşısında sessiz ve tepkisiz kaldığında ya da ona küstüğünde, çocuk 'Sorun ne? ', Acaba yine ne yaptım? ’ düşüncesine kapılır. Küsme bazen birkaç gün hatta bazı durumlarda birkaç hafta sürebilir. Genelde sessizlik 'Sen ne yaptığını bilirsin’ cümlesiyle biter’ çocuk çoğunlukla ne yaptığını bilmediği için şaşkın ve kafası karışıktır.

ØÇocukların ebeveyn veya bakım veren kişi tarafından maruz kaldığı ve ciddi şekilde bilişsel, duygusal,

ØÇocukların ebeveyn veya bakım veren kişi tarafından maruz kaldığı ve ciddi şekilde bilişsel, duygusal, psikolojik, sosyal gelişimlerine ve özdeğerlerine zarar veren davranış döngüleridir. Buna psikolojik eziyet veya şiddet de diyebiliriz. Duygusal istismar çocukta ciddi travmatik izler bırakır. Her ebeveyn zaman kontrolü kaybedebilir, çocuğuna karşı istemediği, olumsuz davranışlarda bulunabilir veya bir dönem çocuğuna gereken ilgi ve sevgiyi gösteremeyebilir fakat bu geçici bir durumdur. ØSağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisinde bu olumsuzluk telafi edilir ve onarılır. Oysa duygusal istismar çok daha kronik, devam eden ve çocukta hasar yaratan bir davranış döngüsüdür. Yetişkinler de duygusal ve zihinsel anlamda istismar edilmektedir fakat çocuktaki etkileri çok daha yıkıcıdır çünkü çocuk bakım verenine muhtaçtır ve bu durumdan kaçamaz. Yetişkinlikte yaşanan tekrarlayan travma, kişiliğin daha önce biçimlenmiş yapısına zarar verir; oysa çocukluktaki tekrarlayan travma henüz oluşmakta olan kişiliği olumsuz bir şekilde biçimlendirir ve hatta çarpıtır.

DUYGUSAL İSTİSMARIN SONUÇLARI ØDuygusal istismar çocuğun yeni gelişmekte olan iç dünyasında ciddi yaralanmalara yol

DUYGUSAL İSTİSMARIN SONUÇLARI ØDuygusal istismar çocuğun yeni gelişmekte olan iç dünyasında ciddi yaralanmalara yol açar. Çocuk kendisi, yaşadığı dünya, ilişkiler ve daha birçok şey ile ilgili bilgiyi ebeveynleri veya bakım veren kişi ile olan ilişkisi üzerinden öğrenmeye başlar. ØSağlıklı ilişkilerin yeşerdiği, sevgi, ilgi, güven dolu bir ortamda çocuk kendisinin sevilmeye ve değer görmeye layık olduğunu öğrenir, evinde ve yaşadığı dünyada güvende hissederek, bağlanmaktan keyif alarak ve yeteneklerini ve yaratıcılığını geliştirerek büyür. Oysa istismarın olduğu sağlıksız aile çevrelerinde her şey çok daha karmaşık, güvensiz ve yıkıcıdır. Beden ve zihin, gerçeklik ve imgelem, bilgi ve hafızanın olağan ilişkilerinde artık yeri olmayan anormal bilinç durumları gelişmeye başlar. Bu değişmiş bilinç durumları hem somatik hem psikolojik çeşitli semptomlara zemin hazırlar. ØÇocuğun istismar edildiği çevrede sağlıklı bakım ilişkileri ciddi bir biçimde bozulmuştur, aile sisteminde yoğun bir terör ve güvende hissetmeme hali söz konusudur. En çok güvenme ihtiyacı hissedilen ebeveyn ya çocuğu koruyamamakta ya da istismarın ve travmanın asıl kaynağı olmaktadır; çocuk büyük bir çaresizlik içerisindedir. İstismarcı bir aile ortamında ebeveyn iktidarının uygulaması keyfi, kaprisli ve mutlaktır. Kurallar tuhaf, tutarsız ve belirgin biçimde adaletsizdir.

ØÇocuk için şiddetin tahmin edilemez doğası en çok korkutan unsurlardan biridir. Bu koşullar içerisinde

ØÇocuk için şiddetin tahmin edilemez doğası en çok korkutan unsurlardan biridir. Bu koşullar içerisinde çocuklar kendilerini istismar ve ihmal edenlere, bir yetişkinden daha çok patolojik bağlılık geliştirir ve bu bağlılıklarını kendi refahını, kendi gerçekliğini veya kendi hayatını bile hiçe sayarak sürdürmeye çalışırlar. Çoğu zaman çocuk tam bir itaat ve boyun eğme pozisyonunun, bu öngörülemez ve korkutucu atmosfere uyum sağlamanın tek yolu olduğunu öğrenir. Øİstismarcı çevrede büyüyen çocuklar saldırıya ilişkin uyarı işaretlerini taramak için olağanüstü bir yetenek geliştirirler. Öfke, cinsel heyecan, sarhoşluk ya da çözülme işaretleri gibi, yüz ifadesinde, seste ve beden dilindeki ince değişiklikleri tanımayı öğrenirler. Bu sözel olmayan iletişim bir süre sonra otomatik hale gelir ve bilinçli farkındalığın dışında gelişir. ØMağdur çocuk, alarmını harekete geçiren tehlike sinyallerinin adını koymaksızın ya da tanımlamaksızın karşılık vermeyi öğrenir. Bu işaretler fark edildiğinde çoğu zaman çocuk kaçma girişimlerinde bulunur; olabildiğince kendini gizleme, dikkat çekmemeye çalışma veya bir köşede donup kalma davranışları gösterir. Bu yüzden daimi bir otonomik uyarılma durumundayken, iç heyecanı herhangi bir şekilde göstermekten kaçınarak sessiz ve hareketsiz olmak zorundadır. Bunun sonucu da genelde istismar edilmiş çocuklara özgü bir ‘donmuş ihtiyatlılık’ durumudur. Øİstismara uğrayan çocuklardaki problem davranışları kendisini iki şekilde gösterir; içselleştirilmiş davranışlar ve dışsallaştırılmış davranışlar. Benzer davranışların işlevsel olmayan ailelerde yaşayan veya boşanma ve ebeveyn kaybı gibi kriz durumlarından geçen çocuklarda da görüldüğü gözlenir.

İçselleştirilmiş Davranışlar ØBu davranışları gösteren çocukların içe kapandıkları ve sosyal dünya ile bağlantı kurmaktan

İçselleştirilmiş Davranışlar ØBu davranışları gösteren çocukların içe kapandıkları ve sosyal dünya ile bağlantı kurmaktan kaçındıkları görülür. İstismarın etkilerini kendi içlerinde yaşarlar. Bu çocuklar çoğunlukla; Ø • İçine kapanık ve ilişkisel temas kurmak konusunda motivasyonsuzdurlar Ø • Suçluluk ve özgüven eksikliği yaşarlar Ø • Klinik depresyon belirtileri gösterirler Ø • Spontan olmakta zorlanırlar ve neşeli değildirler Ø • Aşırı itaatkârdırlar Ø • Çeşitli fobiler geliştirebilirler Ø • Aşırı uyanıklılık ve endişe hali gösterirler Ø • Uyku bozukluğu veya gece terörü yaşarlar

ØYaş gerilemesi (regresyon) davranışları gösterirler Ø • Somatik şikâyetleri yoğundur (Ör: Baş ağrısı, mide

ØYaş gerilemesi (regresyon) davranışları gösterirler Ø • Somatik şikâyetleri yoğundur (Ör: Baş ağrısı, mide bulantısı gibi) Ø • Yeme Bozuklukları geliştirebilirler Ø • Travma Sonrası Stres Bozukluğu geliştirebilirler Ø • Madde Bağımlılığı riskleri çok fazladır Ø • İntihar jesti ve kendini yaralama Ø • Uç durumlarda çözülme (disosiasyon), duygusuzlaşma ve Disosiyatif Bozukluk gösterirler.

Dışa Vurulan Davranışlar Yaşanan travmatik etkileri kendi iç dünyalarında yaşayan çocukların aksine bu çocuklar

Dışa Vurulan Davranışlar Yaşanan travmatik etkileri kendi iç dünyalarında yaşayan çocukların aksine bu çocuklar duygularını ve iç dünyalarında yaşanan sıkıntıları çevrelerindeki insanlara yansıtırlar. Bu sebeple de diğerlerine göre daha kolay fark edilirler, çünkü diğerleri için problem oluştururlar. Bu çocuklar çoğunlukla; Ø • Agresif, saldırgan ve zarar vericidirler Ø • Davranış Bozuklukları gösterirler Ø • Provokatif davranış tutumları bazen yaşadıkları istismarın şiddetini de arttırabilir Ø • Şiddete meyillidirler (Ör: Hayvanlara işkence etme, öldürme gibi) Ø • Yangın çıkarma ve cinsellik içeren zarar verici davranışlar gösterebilirler.

Ø 1. İstismarı Yapan Kişi İle İlgili Etmenler ◦ Duygusal istismara uğrayan çocukların annelerinde

Ø 1. İstismarı Yapan Kişi İle İlgili Etmenler ◦ Duygusal istismara uğrayan çocukların annelerinde yapılan çalışmalarda, annelerin kendilik algılarında, dürtü kontrolünde ve kişiler arası ilişkilerinde önemli problemler saptanmıştır. ◦ Annelerin özgüveninin, problem çözme becerilerinin zayıf olduğu, geçmişlerinde istismar deneyimleri olduğu, çocuğun gelişimi, davranışları ve duygusal tepkileri konusunda gerçek dışı beklentileri bulunduğu, zihinsel ve duygusal olarak donuk ya da nörotik özelliklere sahip olduğu, farkındalıklarının zayıf olduğu üzerinde durulmuştur. ◦ Bu çocukların annelerinin sosyal paylaşımı az olan ya da sosyal desteği daha az algılayan anneler oldukları bildirilmektedir. ◦ Ebeveynin madde bağımlılığı ve kötüye kullanımının hem doğrudan hem de aile işleyişi üzerindeki dolaylı etkileri ile duygusal istismar olasılığını ve tekrarlama riskini artırdığı bildirilmektedir. ◦ Kendi özgeçmişlerinde aile içi şiddete tanık olma ve istismar edilme öyküsü olan ebeveynlerin kendilerinin de çocuk yetiştirme tutumlarının örseleyici olduğu, duygusal ihmal ve istismar yapma sıklığının bu grupta arttığı gösterilmiş, bu nedenle de nesiller arası bir geçişin olduğu üzerinde durulmaktadır.

Ø 2. Sosyal Ve Çevresel Etmenler ◦ Duygusal istismara; ekonomik, sosyal ve eğitim seviyesi

Ø 2. Sosyal Ve Çevresel Etmenler ◦ Duygusal istismara; ekonomik, sosyal ve eğitim seviyesi ne olursa olsun toplumun tüm katmanlarında rastlanmaktadır. Ancak özellikle toplum yaşamından yalıtılmış ailelerde, yoksulluk, işsizlik, suçluluk oranının yüksek olduğu bölgelerde yaşayan ailelerde sıklığın fazla olduğu düşünülmektedir. ◦ Çevreden yalıtılmanın ya da sosyal destek sistemlerinden uzak kalmanın istismarla ilişkili olduğu ifade edilmektedir. ◦ Ailede çocuk sayısının yüksek olması, ebeveynlerin yaşlarının küçük olması ya da sorumluluk alacak olgunlukta olmaması durumunda, tek ebeveynli ya da boşanmış aileler ile sosyal desteğin zayıf olduğu aileler için risk daha fazladır. ◦ Duygusal istismarın sosyal ve kültürel yapı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kültürel yapı tanı ve tanımlamadaki zorlukta da kendini gösterir. Nitekim bazı kültürler için ihmal ya da istismar olarak düşünülen bir tutum bir başka kültürün bir parçası olabilir. Örneğin çocukların hangi yaşta ve ne süreyle yalnız bırakılacakları, kendinden küçük kardeşlerinin bakımından ne dereceye kadar sorumlu tutulacakları gibi birçok konuda, kültürel faktörlerin etkisiyle daha da zorlaşan sorular karşımıza çıkmaktadır.

Ø 3. Çocukla İlgili Etmenler ◦ Çocuğun zor mizaç özellikleri göstermesi, çocukta bulunan ruhsal

Ø 3. Çocukla İlgili Etmenler ◦ Çocuğun zor mizaç özellikleri göstermesi, çocukta bulunan ruhsal hastalıklar duygusal istismara uğrama riskini artırabilmektedir. ◦ Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuklarla yapılmış bir çalışmada; DEHB olan çocukların beddua etme, reddetme, tehdit etme, suçlama, karşılaştırma ve aşağılama şeklindeki sözel şiddeti kontrol grubundaki çocuklara kıyasla daha yüksek oranlarda bildirdikleri dikkati çekmiştir.

ØDuygusal İhmal Ve İstismar Tanısı ◦ Duygusal istismar ve ihmal tanısı koymak konusunda pek

ØDuygusal İhmal Ve İstismar Tanısı ◦ Duygusal istismar ve ihmal tanısı koymak konusunda pek çok zorluk yaşanmaktadır. Tanı davranışa mı, çocuk üzerindeki etkisine göre mi konulsun, belli bir eşik aransın mı, kültürel özellikler nasıl ele alınsın gibi sorulara yanıt aranması gerekmektedir. Bunun yanında istismarın aile içinde olması, çocuğun (özellikle engelli olan çocuğun) durumu bunu ifade edememesi, aile içi disiplin tarzı olarak görülmesi, olumsuz sonuçlarının geç ortaya çıkması ya da çıkan olumsuz durumlarla bağlantı kurulmaması gibi nedenler hem duygusal istismar/ihmal tanısının konulmamasına hem de ayırıcı tanı yaparken duygusal istismar/ihmalin atlanmasına yol açmaktadır.

ØÖnleyici çalışmalar ◦ Çocuğun duygusal istismar ve ihmali konusunda yapılabilecek en etkin hizmet önleme

ØÖnleyici çalışmalar ◦ Çocuğun duygusal istismar ve ihmali konusunda yapılabilecek en etkin hizmet önleme çalışmalarıdır. Öncelikle risk gruplarının belirlenmesi, onlara ulaşılması, sosyal destek ve eğitim verilmesi gerekir. Ergen anneler, düşük sosyoekonomik düzeydeki aileler, alkol ve madde kötüye kullanan ebeveynler, bilişsel veya psikiyatrik problemleri olan anneler yüksek risk grubundadırlar. Bu gruba ulaşabilmenin yollarından biri olan ev ziyaretleri sosyal destek verilecek ailelerin belirlenmesi, ebeveynin psikososyal eğitimi, ev ortamının iyileştirilmesi, çocukların sorun davranışlarının azaltılmasına destek olabilir. ◦ Ruhsal hastalığı olan annelerin ya da ailedeki diğer bireylerin psikiyatrik tedavisinin yapılması, ailenin çocuğa yönelik ihmal ve istismarına zemin hazırlayan olumsuz yaşam olaylarının ele alınması etkin yöntemler olacaktır. Çocukla iletişim halinde olan ve çocukla uzun zaman geçiren öğretmenlerin duygusal istismar ve ihmal konusunda bilgilendirilmeleri de hem kendi farkındalıklarını artıracak hem de bu tür bir istismara maruz kalmış çocuğa daha kolay ulaşılmasını sağlayacaklardır.

◦ Medya ve kitlesel eğitimler de ailelerin farkındalık kazanmalarına destek olabilir ve bu bağlamda

◦ Medya ve kitlesel eğitimler de ailelerin farkındalık kazanmalarına destek olabilir ve bu bağlamda etkin projelerle multidisipliner yaklaşımlar gerçekleştirilebilir. ◦ Çocuğa ait özellikler de dikkatten kaçırılmamalıdır. Özellikle bazı ruhsal bozuklukları çocukların duygusal istismara uğrama sıklığını artırdığı bilinmektedir. Çocuk ve ergenlerde görülme sıklığı yüksek olan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, karşı gelme-karşıt olma bozukluğu ve davranım bozukluğu olan çocukların ebeveynleri ile yoğun ilişkisel sorunlar yaşayabilecekleri ve duygusal olarak örselendikleri bilinmektedir. Çocuklar özellikle sözel şiddetten olumsuz etkilendiklerini ifade etmektedirler. Toplumun eğitimi ve farkındalığının sağlanması, anne-babalık eğitimleri verilmesi, danışmanlık, çocuğa kötü muamelenin sonuçlarının anlatılması, risk faktörü olan ailelerin belirlenmesi ve destek programlar almalarının sağlanması, ebeveyn destek grupları oluşturulması, her görüşmede çocuğu istismar açısından değerlendirmek büyük önem taşımaktadır. ◦ Duygusal ihmal ve istismara uğramış çocuğun yaşam boyu duygusal ve ilişkiler sorunlar açısından risk altında olduğu dikkate alınmalı ve izlem çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Bu istismar türünde istismar davranışının modelleme yolu ile öğrenilmesi ve nesiller boyu aktarılması riski son derece önemlidir. Mağdur olanların istismarcı role girmeleri önlemenin en değerli yolu yine izlemler ve eğitimler ola. aktır

◦ file: ///C: /Users/hatic/Downloads/Cocuk_istismari_ve_ihmal. pdf ◦ https: //dergipark. org. tr/tr/download/article-file/372110 ◦ https: //ailevecalisma. gov.

◦ file: ///C: /Users/hatic/Downloads/Cocuk_istismari_ve_ihmal. pdf ◦ https: //dergipark. org. tr/tr/download/article-file/372110 ◦ https: //ailevecalisma. gov. tr/media/2499/cocuk-bakim-kuruluslarinda-calisan-personele-yonelik-istismarla-mucadele-rehberkitapcigi. pdf ◦ http: //humanistburo. org/dosyalar/humdosya/Cocuga%20 Yonelik%20 Siddet%20 ve%20 Cocugun%20 Korunmasi. pdf ◦ https: //dergipark. org. tr/tr/download/article-file/267974