Antik Yunanda ktisadi Dnce Do Dr Koray R

  • Slides: 25
Download presentation
Antik Yunan’da İktisadi Düşünce Doç. Dr Koray R. Yılmaz Arş. Gör Berna Arsoy

Antik Yunan’da İktisadi Düşünce Doç. Dr Koray R. Yılmaz Arş. Gör Berna Arsoy

YUNAN İ. D Yunan düşünce dünyasının devasa önemine rağmen iktisat bu düşünce dünyası bağlamında

YUNAN İ. D Yunan düşünce dünyasının devasa önemine rağmen iktisat bu düşünce dünyası bağlamında çok da önemli bir yere sahip değildi. Bunun en önemli nedeni iktisadi konuların daha geniş bir zeminde devlet ve toplum felsefesinin bir parçası olarak ve ideal toplum yönetimi sorunsalı bağlamında ele alınmasıdır.

Pythagoras Matematikle ilgileniyor. İ. Ö 582 -507 yaklaşık… Ağırlık ve uzunluk ölçülerini Yunanistan’da ilk

Pythagoras Matematikle ilgileniyor. İ. Ö 582 -507 yaklaşık… Ağırlık ve uzunluk ölçülerini Yunanistan’da ilk tanıtan insandır. O’nun geliştirdiği ölçü sistemi daha sonra Aristo’nun adil değişim teorisi için temel oluşturur. Matematik-Müzik-Ahenk-Denge ilişkisi: Bir gam içindeki aralıkları belirleyen oranların sayısal olarak hesaplanacağını iddia ediyor bu ahenk kavramının ortaya çıkmasına yıl açıyor, şeylerin birleşmesi veya birbirine uyması olarak ahenk kavramının daha sonraları iktisadın temel kavramlarından olacak olan denge kavramı ile sıkı bir ilişkisi olduğu belirtilir.

HERACLİTUS Ahenk ve denge kavramına karşı çekişme veya rekabet kavramlarını kainatın ve toplumsal organizasyonun

HERACLİTUS Ahenk ve denge kavramına karşı çekişme veya rekabet kavramlarını kainatın ve toplumsal organizasyonun temeline yerleştiriyor. (İÖ 535 -475) Çatışma her şeyin babasıdır, der. Denge veya uyumlu düzen zıt güçlerin mücadelesi sonucu ortaya çıkabilir. Kendi kendini dengeye getiren piyasa kuramı onun bu felsefesiyle ilişkilendirilir.

Democritus’a göre ahlaki değerler mutlak olduğu halde, ekonomik kıymet subjektiftir. Belli bir şey bütün

Democritus’a göre ahlaki değerler mutlak olduğu halde, ekonomik kıymet subjektiftir. Belli bir şey bütün insanlar için iyi ve gerçektir ama verdiği memnuniyet bir insandan diğerine farklılaşır. (Faydanın subjektif tanımı ile ilişkilendirilir). Sınırlı talep, fakirliği zenginliğe eşitler. İnsanlar emek çektikleri şeyi elde ettikleri zaman veya emeği kullanacaklarını bildikleri zaman emek, aylaklıktan daha tatlıdır. Ekonomik organizasyon bütün fertleri bir arada tutabilmek için özgürlük ve karşılıklı yardım a dayanmalıdır. Demokraside fakir olmak bir despot yönetiminde zengin olmaktan iyidir. Özel mülkiyeti savunur görünür ve toplu mülkiyet altında elde edilen gelirin daha az zevk verdiğini söyler.

PLATON (iö 427 -347)

PLATON (iö 427 -347)

p. LATON Raffaello’nun çizimiyle İŞBÖLÜMÜ ZENGİNLİK VE SERVET MÜLKİYET DEMOKRASİ İKTİSADİ EŞİTLİK

p. LATON Raffaello’nun çizimiyle İŞBÖLÜMÜ ZENGİNLİK VE SERVET MÜLKİYET DEMOKRASİ İKTİSADİ EŞİTLİK

Platon (i. ö. 427 -347) İdeal şehir devletin nasıl olması gerektiğini araştıran Platon, Devlet’te

Platon (i. ö. 427 -347) İdeal şehir devletin nasıl olması gerektiğini araştıran Platon, Devlet’te ve Yasalar’da devletin oluşumu ve esaslarını belirlemeye çalışmıştır. Kendisi bir aristokrat olan Platon, ticari faaliyetin artmasını ve tüccar sınıfının siyasi gücünün çoğalmasını istemiyordu. Platon, duyularla algılanamayan güzellik ve adalet gibi «ide» ler olduğunu iddia eder. İnsanın ruh ve bedenden oluşması onu hem ideler dünyasına hem de maddi dünyaya ait olmasına neden olur. Görünür dünyadaki değişimlerin, değişmez olan üstün idealar dünyasının bir yansıması olduğunu savunmuştur. Platon’a göre yasaların üzerinde bir «mutlak adalet» vardır.

İdeal Devlet ve İş Bölümü Platon, adaletin ancak ideal devlet yapısı içinde gerçekleşebileceğini ifade

İdeal Devlet ve İş Bölümü Platon, adaletin ancak ideal devlet yapısı içinde gerçekleşebileceğini ifade eder. İdeal devlet ise bireylerin yeteneklerine uygun bir göreve getirilmeleriyle mümkündür. Bireyler bilgi ve yetenek bakımından eşit değildir; iş bölümü bu yetenek farklarından ve ihtiyaçların çeşitliliğinden doğar. İş bölümü uzmanlaşmaya neden olur ve üretimi arttırır. Platon, devletin ortaya çıkışını şöyle anlatır: «Devlet bence, insanların ihtiyaçlarından doğar. Birçok ihtiyacımız olduğu için de bu ihtiyaçları giderecek pek çok insan gereklidir. Birisi bir ihtiyaç için, diğeri başka bir ihtiyaç için kendine yardımcı bulur. Bütün bu ortaklar ve yardımcılar bir araya geldiğinde ‘devlet’ adı verilen topluluk doğar. … Herkes birbiriyle mübadele yapar. Çünkü herkes mübadelenin kendi yararına olacağına inanır. »

İdeal Devlet ve İş Bölümü Platon, ideal devletin ortaya çıkışı için şöyle bir yol

İdeal Devlet ve İş Bölümü Platon, ideal devletin ortaya çıkışı için şöyle bir yol olduğunu öne sürer: İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra lüks mallara ve uygarlık düzeyinin getirdiği diğer faaliyetlere sahip olmak ister. Bu lüks yaşamın gerektirdiği sanatçı, doktor, hizmetçi, berber, ahçıları barındırabilmek için yeterli maddi gücü elde etmek amacıyla şehir devlet, komşularına saldırarak onların zenginliğine el koymaya çalışır. Platon’a göre bütün savaşlar zenginlik elde etmek için yapılır. Komşu şehir devletlere saldırıda bulunmak için bir askeri güce ihtiyaç duyulur. Üreticilerin yanında yeni bir askeri sınıf oluşur. Platon toplumu yönetenler ve yönetilenler olarak da ikiye ayırır. Askerler ve filozoflar yönetenler sınıfına dahildir. Yönetilen sınıf ise üreticilerdir. Malları şiddetle arzu edenler üretici, cesaret ve kavga içgüdüsü olanlar asker olur, mantıklı ve filozofça düşünenler ise yönetici olarak seçilir. Platon’a göre, toplumun üretenler ve üretmeyen askeri-yönetici sınıf olarak ayrılmasıyla «adalet» gerçekleşmiş olacaktır.

Zenginlik Platon, bir taraftan zenginliği varlıklı olmak olarak onaylarken diğer taraftan «zengin çömlekçi» örneğiyle

Zenginlik Platon, bir taraftan zenginliği varlıklı olmak olarak onaylarken diğer taraftan «zengin çömlekçi» örneğiyle zenginliğin mesleğe daha az önem vermekle sonuçlanacağını savunur. Platon’a göre «zengin çömlekçi kötü çömlekçidir. » Platon, aşırı zenginliği ahlaki olarak da doğru bulmaz. Aşırı zenginlik ve mutluluk birbiriyle bağdaşmaz. Zenginler servetlerinin bir kısmını zorunlu olarak dürüst olmayan yollardan kazanır ve dürüst olmayan şekilde harcar. İnsanın kendi çabasıyla edindiği servet, miras yoluyla edinilen servete göre iki kat daha değerlidir.

Mal Çeşitleri Platon’a göre üç grup mal vardır: Birinci gruptaki mallar anlık zevk ve

Mal Çeşitleri Platon’a göre üç grup mal vardır: Birinci gruptaki mallar anlık zevk ve tatmin sağlayan mallardır. İkinci gruptaki mallar elde edilmeleri zahmet gerektiren, kendileri için değil sonuçları için istenen mallardır. Bir insanın kendi işini yaparak hizmet üretmesi bu çeşit maldır. Üçüncü gruptaki mallar en değerlileridir, hem kendileri hem de sonuçları için istenirler, bilgi ve sağlık gibi. Platon doğru davranışların sadece ahlaki yönden iyi olmadığı, aynı zamanda daha çok verirken katlanılması gereken zahmeti azalttığını öne sürer. Zevk ve acı, insan davranışlarını yönlendirmekte kullanılacak olan ipler ve tellere benzetilir. İnsanlar zevki tercih ederken acıdan kaçar.

Mülkiyet Platon’a göre servetin kime ait olduğu hiçbir şekilde adaletle ilgili değildir. Bir insan

Mülkiyet Platon’a göre servetin kime ait olduğu hiçbir şekilde adaletle ilgili değildir. Bir insan toplumsal servet üzerinde hiçbir hak sahibi değildir. Sadece kendine düşen göreve uygun bir hayat tarzı sürmek zorundadır. Askerler ve yöneticilerin görevlerini yerine getirebilmeleri için boş zamana ihtiyaçları vardır ve ruhlarının kirlenmemesi için para ve ticaretle uğraşmazlar. Askerler ve yöneticileri bu yüzden alt sınıf beslemelidir. Platon alt sınıfın nasıl üretim yapacağı ile ilgilenmez. Üst sınıfın mülkiyet duygusunu ortadan kaldırmayı amaçlayan Platon, malların, kadınların ve çocukların ortaklaşa mülkiyetini savunur. Ailenin ortadan kalkmasıyla kadın-erkek eşitliğinin sağlanacağını savunur. Platon Devlet’te sadece üst sınıf için uygun gördüğü bu toplumsal mülkiyeti Yasalar’da tüm yurttaşlar için öngörmüştür. Ancak bu önerisinin kabul edilmeyeceğini düşündüğünden devletin herkese eşit mülkiyet hakkı tanıması gerektiğini savunur.

Siyasal Rejimler Platon’a göre beş çeşit devlet sistemi vardır: aristokrasi, timokrasi, oligarşi, demokrasi ve

Siyasal Rejimler Platon’a göre beş çeşit devlet sistemi vardır: aristokrasi, timokrasi, oligarşi, demokrasi ve despotizm. Bu sistemler yapılarındaki düzensizlik ve istikrarsızlık nedeniyle birbirlerini yaratmaktadır. Platon’a göre ideal yönetim aristokrasidir. Ancak yaşadığı dönemi timokrasi olarak tarif eder. Aristokrasi en iyilerin yönetimi iken timokrasi savaşçıların yönetimidir. Timokrasi yerini zenginlerin yönetimi anlamına gelen oligarşiye bırakır. Çünkü askerler zenginlik için savaşarak servetin belli ellerde toplanmasına neden olacaktır. Yoksul ile zengin arasındaki fark giderek büyüyecek ve sonunda yoksullar ayaklanarak demokrasiyi getirecektir. Platon, demokrasi en kusursuz rejim gibi görünse de insanların birbirlerine eşit olduğu toplumda yurttaşlar özgürlükten sarhoş olup her istediklerini yapmaya başlar ve doğru yöneticileri seçemezler. Demokrasi de bu yolla despotizme dönüşür.

Para ve Para Politikası Antik Yunan'da para, i. ö. 7. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştı.

Para ve Para Politikası Antik Yunan'da para, i. ö. 7. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştı. Platon, paranın malların dolaşımını sağlayan bir sembol olduğunu ifade eder. Altın ve gümüş biriktirmek yasaklanmalı, altın ve gümüş devletin dış ticareti için kullanılmalıdır. Platon’a göre paranın değeri yapıldığı madenin değerine bağlı değildir. Bir metali para yapan ülkenin yasalarıdır.

Aristoteles(i. ö. 384 -322) Makedonya kralı Phillip’in doktorunun oğlu olan Aristo, on sekiz yaşında

Aristoteles(i. ö. 384 -322) Makedonya kralı Phillip’in doktorunun oğlu olan Aristo, on sekiz yaşında Platon’un academia’sına girerek kısa sürede hoca olur. Makedonya kralının oğlu İskender’in eğitimiyle görevlendirilir. 335’te Atina’ya döndüğünde «likelion» adında bir okul açar, 12 yıl sonra dinsizlikle suçlanınca Atina’dan ayrılır ve bir yıl sonra hayatını kaybeder.

Platon Eleştirisi Aristo, Platon’daki beden ve ruh ayrımını reddeder. Bedenden ayrı bir ruh yoktur.

Platon Eleştirisi Aristo, Platon’daki beden ve ruh ayrımını reddeder. Bedenden ayrı bir ruh yoktur. «ide» , duyulan nesnelerin dışında yer almaz. Aristo’ya göre insanı diğer canlılardan ayıran temel özellik akıldır. İnsan toplumsal bir hayvan olduğu gibi aynı zamanda politik bir hayvandır. Bu nedenle insan bilimi hem bireyi, hem de aileyi ve siteyi incelemelidir. Bireysel yaşamın bilimi «etik» iken, aile hayatının bilimi «oeconomia» , site hayatınının bilimi de «politika» dır. Oikonomia, Yunanca ev anlamına gelen oikos ve idare anlamına gelen nomia kelimelerinin birleşimidir. Ev idaresi anlamına gelir.

İdeal Devlet Aristo’nun ideal devletinde de insanlar yöneten ve yönetilen olmak üzere iki sınıftır.

İdeal Devlet Aristo’nun ideal devletinde de insanlar yöneten ve yönetilen olmak üzere iki sınıftır. Yönetenler sınıfı, askerler, devlet adamları, üst düzey yöneticiler ve mülk sahiplerinden oluşur. Yönetenler genç ve güçlü iken asker, olgunluk döneminde devlet adamı olacaklardır. Yönetilenler ise çiftçiler, zanaatkarlar ve işçilerden oluşur. Platon gibi ticareti doğal olmayan bir faaliyet olarak görür. Kölelik ideal devletin doğal bir kurumudur.

Özel Mülkiyet Platon’un önerdiği toplumsal mülkiyeti reddeden Aristo, özel mülkiyetin toplumsal mülkiyete göre beş

Özel Mülkiyet Platon’un önerdiği toplumsal mülkiyeti reddeden Aristo, özel mülkiyetin toplumsal mülkiyete göre beş yönden daha üstün olduğunu savunur: İlerleme: özel mülkiyet ortak mülkiyete göre daha üretkendir, toplumsal mülkiyete konu olan mallara özen gösterilmez. İnsanlar kendi çıkarlarını gözetir ve başkalarının yerine getirebileceğini düşündüğü görevleri üstlenmez. Barış: Ortak mülkiyette herkes kendisinin çok çalıştığını fakat yeterince pay alamadığını ileri sürer ve dostça geçinmek mümkün olmaz. Zevk: Özel mülkiyet sahibine zevk verir. Doğa her insana kendini, parayı ve mülkü sevme duygusu vermiştir. İyilikseverlik: Özel mülkiyet insanlara iyiliksever olma imkânı verir, cömertlik ve ölçülülüğü öğretir. Tecrübe: Ortak mülkiyet iyi olsaydı çok daha önceden gerçekleşirdi.

Eşitsizliğe Çözüm Aristo’ya göre fakirlik ayaklanmalara ve suça neden olduğu için önlenmelidir. Bu yüzden

Eşitsizliğe Çözüm Aristo’ya göre fakirlik ayaklanmalara ve suça neden olduğu için önlenmelidir. Bu yüzden eşitsizliğe çözüm olarak nüfusun sınırlandırılmasını savunur. Eşitsizliği gidermek için özel mülkiyet sınırlandırıldığında insanların isteklerini de eşitlemek gerekir. İnsanların isteklerini eşitlemek, arzularını sınırlandırmak ise ancak eğitimle mümkündür.

Kölelik Aristo’ya göre ihtiyaç duyulan maddeleri üretmek için yorucu ve zahmetli bir emek sarf

Kölelik Aristo’ya göre ihtiyaç duyulan maddeleri üretmek için yorucu ve zahmetli bir emek sarf etmek gerekir. Ancak bu, insanın gerçek amacıyla bağdaşmaz. Bu yüzden kölelik gereklidir. İnsanlar doğuştan farklıdır ve yalnız beden gücünü iyi kullanabilenler doğaları bakımından köledir. Savaşlarda alınan esirler ise doğaları bakımından köle olmadıkları için azat edilmelidir. Emek gerektiren bütün işleri köleler yapmalıdır çünkü yurttaşların düşünmek ve siyasal etkinliğe katılmak için boş vakte ihtiyacı vardır.

Krematistik Aristo, servet edinme sanatını, «Krematistik» adını verdiği faaliyetleri ikiye ayırır. Doğal (Evcil) Krematistik

Krematistik Aristo, servet edinme sanatını, «Krematistik» adını verdiği faaliyetleri ikiye ayırır. Doğal (Evcil) Krematistik ü ü Çobanlık, çiftçilik, balıkçılık, avcılık, korsanlık, yağmacılık İhtiyaçları karşılamak amaçtır. İhtiyaçlar mümkün olduğunca sınırlandırılmalıdır. «Yaşam harekettir, üretim değil» Doğal Olmayan Krematistik ü ü ü Ticaret: dış ticaret yabancılar eliyle yapılmalı, yurttaşlara yasaklanmalıdır. Ücretli işler Monopol Faiz: servet edinmenin en kötü yöntemidir. Kar elde etmek amaçtır. Para doğal ilişkiyi bozar, daima en yüksek kar hedeflenir.

Bölüştürücü Adalet- Düzeltici Adalet Aristo’ya göre günlük yaşamda adalet yasalara uygunluk olarak anlaşılsa da

Bölüştürücü Adalet- Düzeltici Adalet Aristo’ya göre günlük yaşamda adalet yasalara uygunluk olarak anlaşılsa da aslında «eşitlik» kavramıyla ilgilidir. Eşitliğin dolayısıyla adaletin iki türü vardır: bölüştürücü adalet ve mübadele adaleti. Bölüştürücü adalet toplum içinde servetin, itibarın ve şöhretin bölüştürülmesiyle ilgilidir. Servet ve itibar eşit olarak değil, kişilerin liyakatine göre dağıtılır. Bu duruma örnek olarak Aristo, devlet harcamalarının vatandaşların devlet hazinesine katkıları oranında bölüştürülmesini verir. Eğer A ve B, devlet hazinesine katkıda bulunan iki vatandaşı gösterirse, C ve D bunlar için yapılan kamu harcamaları ise A/B=C/D olacaktır. Kişiler eşit paylar almaz ancak göreli bir eşitlik söz konusudur. Düzeltici adalet ise kişilerin aldıkları paylar arasındaki farkın azaltılmasıdır.

Mübadele (Değişim) Adaleti Aristo, bir malın değerini kullanım değeri ve mübadele değeri olarak ikiye

Mübadele (Değişim) Adaleti Aristo, bir malın değerini kullanım değeri ve mübadele değeri olarak ikiye ayırmış ve mübadele değerinin kullanım değerinden kaynaklandığını söylemiştir. Mübadele edilen mallar birbirinin eşit bir karşılığını değil oransal bir karşılığını gerektirir. Eğer A bir inşaat işçisi ve B bir ayakkabıcı ise, C bir evi, D de bir ayakkabıyı gösteriyorsa mübadele oranı şu şekilde olur: A/B=x. D/C Aristo’nun bu fiyat teorisini bazı iktisatçılar emek-değer teorisinin, bazı iktisatçılar tarafından marjinal fayda teorisinin öncüsü olarak görür. Aristo’nun denklemin sağ tarafındaki x’in ne anlama geldiği ve denklemin sol tarafındaki inşaatçının ayakkabıcıya oranının ne anlama geldiği tartışmalıdır. Aristo’nun değer sorunu ile ilgilenmesinin nedeni ahlakidir; mal fiyatlarının adil olup olmadığını araştırmaktır.

Para Aristo, Platon gibi parayı sadece değişim aracı olarak görmez. Mübadele işleminde eşitlerin değiştirilmesi

Para Aristo, Platon gibi parayı sadece değişim aracı olarak görmez. Mübadele işleminde eşitlerin değiştirilmesi gerektiğinden para aynı zamanda ölçü birimidir. Tasarrufların da para ile yapıldığını dikkate alan Aristo, parayı aynı zamanda değer biriktirme aracı olarak değerlendirmiştir. Ludwig von Mises, Aristo’nun parayı yalnızca değişim aracı olarak gördüğünü, Aristo’ya göre anlaşma veya yasa sonucu ortaya çıkan paranın asli bir değeri olmadığını ileri sürer. Başka bir yoruma göre Aristo, paranın değişim aracı olabilmesi için kendisinin de bir değere sahip olması gerektiğini düşünür. Schumpeter’e göre, Aristo’nun paranın anlaşma veya yasa sonucu ortaya çıktığını söylemesi paranın kendisine ait bir değeri olmadığı anlamına gelmez.