T C ULUDA NVERSTES ETM FAKLTES PEDAGOJK FORMASYON

  • Slides: 22
Download presentation
T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ PEDAGOJİK FORMASYON BÖLÜMÜ DERS PLANI VII HAFTA DERS

T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ PEDAGOJİK FORMASYON BÖLÜMÜ DERS PLANI VII HAFTA DERS SUNUMU HAZIRLAYAN YASİN KILIÇ

TEZHİP SANATI Tezhip Nedir? • Tezhip (Osmanlıca: Tezhib) kelimesi, Arapça zeheb (altın) kökünden türemiş

TEZHİP SANATI Tezhip Nedir? • Tezhip (Osmanlıca: Tezhib) kelimesi, Arapça zeheb (altın) kökünden türemiş olup, ‘altınlamak’ anlamına gelir. Çoğulu olan “tezhibat” “altınlama süslemeler” demektir. Tezhip günümüzde daha çok İslamkökenli kitap bezeme sanatlarına verilen addır. Tezhip sanatını icra eden erkeklere müzehhip kadınlara müzehhibe adı verilir.

Tezhip Sanatının Tarihçesi • • • “Türkler, tezhip sanatını Orta Asya’dan getirmişlerdir. En eski

Tezhip Sanatının Tarihçesi • • • “Türkler, tezhip sanatını Orta Asya’dan getirmişlerdir. En eski devirlerden beri güzel sanatlara derin ilgi duymuşlar ve yaşadıkları topraklarda büyük medeniyetler kurarak etkili olmuşlardır. Tezyinî sanatların bir dalı olan, yüzyıllar içinde renk ve motif bakımından zenginleştirilen tezhipte de aynı durum söz konusudur. Anadolu’yu Türk yurdu yapan Selçuklular bir yandan devletlerini güçlendirirken diğer yandan da ilmin ve sanatın her dalında ilerleme gayretindeydiler. Tarihimizin, medeniyetimizin temel taşlarını atarak büyük izler bırakan Anadolu Selçukluları 13. yüzyılda tezhip sanatımızı yüksek bir seviyeye çıkarmışlardır. Bu dönem tezhiplerinde sadelik, az renk kullanışı ve geometrik düzenlemeler dikkat çekicidir. Orta Asya Türk süslemelerinde sıkça gördüğümüz helezonik şema, Selçuklu tezhibinde devam etmiş, Rumî motifleri böyle dıvrık çizgiler üzerinde tertiplenmiştir. Kitaplardaki bölüm başlıklarında, Sûre başlıklarında, zahriye ve temellük sayfalarında sıkça rastlamaktayız. Geçmeli örgüler, beş, altı, sekiz, on iki dilimli yıldız merkezli geometrik desenler, zencirekler çok kullanılan ögelerdir. Yıldız biçimli geometrik desenlerin aynı olan paftaları aynı rumî veya basit çiçek motifleriyle doldurulur, kompozisyon zenginleştirilirdi. Genelde, Selçuklular altını varak halinde kâğıda yapıştırır, motifleri onun üzerine işlerlerdi. Erken dönem sarı, fesrengi, yeşil, mavi, lacivert, ateş kırmızısı, kahverengi, siyah renkler ve yeşil, sarı, bakır rengi altın kullanılmıştır.

 Altın: • • Tezhip sanatının başlıca malzemesidir. Bugün tezhip sanatı ile uğraşan müzehhibler

Altın: • • Tezhip sanatının başlıca malzemesidir. Bugün tezhip sanatı ile uğraşan müzehhibler altını varaklar halinde hazır temin etmektedirler. Eskiden altının varak haline getirilmesi için çeşitli işlemlerden geçmesi gerekmekteydi ve yağsız kuzu derisi arasındaki altın parçaları, özel çekiç kullanılarak, dövülmek suretiyle ezilerek elde edilirdi. Osmanlı altınının bu usulde hazırlanması çok zor ve yorucudur. Bu işleri altın varakçılar yapar, mücellitler de bu varakları ezerek müzehhiblere hazırlarlardı. Defter halinde hazır temin edilen altının ezme işini bugün müzehhibler kendileri yapmaktadır. Altının fırça ile kullanılabilecek hale gelmesi için bazı aşamalardan geçmesi gerekmektedir. Altın ezmek için kullanılan arap zamkı suda eritilerek çuhadan süzülür. Fazla çukur olmayan sırlı bir tabakta, bir parça arap zamkı veya süzme bal kullanılarak ezilir. Parmak yardımı ile varak altın alınıp su ile yumuşatılmış arap zamkının üzerine konulur. Önceleri donuk çamur renginde olan altın, ezildikçe açılır ve altın rengini alır. Ezilme işlemi tamamlandıktan sonra, üzerine su konulur, altın dibe çökerek arap zamkından ayrılır. Beş saat süren zaman aralığından sonra dibe çöken altın ezildiği büyük tabaktan, kullanılacak olan küçük bir tabağa aktarılır. Bu aktarma esnasında altın ipekten süzülerek içine havadan karışan tozlar ayrılmış olur. Tekrar üzerine su konularak altın yıkanır ve dibe çöker. Bu işlem tamamlandıktan sonra üstteki su süzülür. Artık altın kullanılacak duruma gelmiştir. Jelatinli su ile sulandırılarak işlenilecek yere fırça ile sürülür. Jelatinli su altının sürülen yere yapışmasını temin eder. Altın ezme işleminin iyi derecede yapılması, altının ince olmasını sağlar ve iyi görünmesini temin eder. Altının ayar derecesine göre çeşitleri vardır. Bu derecelerden doğan renk tonları ile değişik tonlamalar elde edilmiştir. Gümüş ilavesinden doğan fakat ayarı düşük olan yeşil altın da kompozisyonlara değişik tonlar kazandırmaktadır.

Fırçalar: • Tezhipte kullanılan fırçalar, kullanıldıkları yerlere göre isim alırlar. Müzehhibler bugün samur kılından

Fırçalar: • Tezhipte kullanılan fırçalar, kullanıldıkları yerlere göre isim alırlar. Müzehhibler bugün samur kılından hazır fırçalar kullanmaktadır. Eskiden kullanılan fırçaların, üç aylık kedinin ensesinden veya samurdan alındığı, ayrıca çulluk kuşunun ensesinden veya kanat ucundan alınan tüylerle yapıldığı söylenmekte ise de, kesin olarak bilinmemektedir. Tahrir fırçası; yalnız tahrir çekmek için kullanılan bu fırçanın, müzehhib için özel bir önemi vardır. Çok ince ve muntazam uçlu olmalıdır. Zemin fırçası; zeminin büyük ve küçüklüğüne göre kalınlıkları değişir. Altın fırçası; değişik kalınlıkları olan ve altın sürmede kullanılan fırçalardır. Sarı ve yeşil altın için ayrı fırçalar kullanılır.

Mühreler: • • • Tezhipte altın kullanıldıktan sonra, parlatılarak boya görünümünden çıkarılır. Bu parlatmada

Mühreler: • • • Tezhipte altın kullanıldıktan sonra, parlatılarak boya görünümünden çıkarılır. Bu parlatmada zer mühre kullanılır. Kağıt mühresi ve zer mühre olmak üzere iki çeşit mühre vardır. Zer Mühre; altın parlatmaya yarayan ucu akik mühre. Sivri mühre; ucu eğri ve düz sivridir. İnce alanları parlatmada kullanılır. Yassı mühre; uç tarafı yassı olan mühredir, daha geniş alanları mührelemek için kullanılır. Kağıt mühresi üç çeşittir. Çakmak mühre; her iki taraftan tutularak kullanılan ağaçtan yapılmış merdane biçimindeki mühre. Bu taş süleymaniye taşı, zebercent (yeşim) veya akiktir. Cam mühre; yumurta büyüklüğündedir, camdan yapılmıştır. Böcek mühre; deniz böceklerinin kabuğundan yapılmıştır. Boyalar: Eski tezhip sanatımızda kullanılan boyalar, kök ve toprak boyalardan hazırlanırdı. Toprak boyalar arap zamkı ile iki mermer arasında ezilerek ince toz haline getirilir içine pekmez veya gliserin katılır ve zemin üzerine fırça ile tatbik edilirdi. En eski bilinen boyalar, balmumu isinden yapılan siyah, üstübeç beyazı, lapus lazili ve lahor çividi lacivertleridir. Günümüzde müzehhibler hazır şişe boyaları kullanmaktadırlar. Bunlar (gouache) sulu boya ve akrilik, ecolin olmak üzere çeşitli boyalardır.

 • • • TEZHİP MOTİFİ VE ÇEŞİTLERİ RUMİ: Sözlük anlamı Anadolulu demektir. Eski

• • • TEZHİP MOTİFİ VE ÇEŞİTLERİ RUMİ: Sözlük anlamı Anadolulu demektir. Eski devirlerde Iran yaylalarına kadar uzanan bütün Anadolu topraklarına Diyarı Rum denirdi. XI yüzyılda Selcuklu Türkleri tarafından kullanılarak süsleme sanatma sokulan ruminin tavşan, balık, kurt, kuş glbi hayvanlı motiflerinden stilize edilerek yaratılmiş olduğu görülür. ilk ömeklerde stilize edilen hayvanların kimliklerini Tanımak mümkün iken, zamanla kuşların kafaları. tavşanlann ayakları gibi bazı ayrıntıların atılimasıyla rumiler klasik şekillerini bulmuş ve kökenlerini belli etmeyecek şekillere dönüsmüştür. Ruminin bir moiifya da bîr üslûp oldugu konusunda tartışmalar vardın Bu tartışmaların sebebi rumi çizimlerinin katkısız olarak tek başına bir cok Türk sanatında kullanılmış olmasıdır. Taş oymacılığında veya tahta oymacılığında kullanıldıgı gibi, Rumiler’in sade, çift, üc kanat, rumi içinde rumi, sülüs kıvrımlı gibi ceşitleri olduğu gibi kullanıldıkları yerlerin özelliklerine göre de isimlendirilmiş oldugu görülür. Sarılma rumi, sencide rumi, hurda rumi, ortabağ rumi, üç ipiik rumi, ayırma rumi gibi. Sarılma rumi: Picîde rumi de denir. Sözcük Farsca olup kendi icine sanrılma, bükülme anlamındadır. Sencide rumi: Yerine yakıştırılarak veya düşünülerek çizilmiş anlamına gelir. Hurda rumi: Büyük olarak çizilmiş olan rumilerin İç tarafi daha kücük rumilerle bezenmiş olursa buna hurda rumi denir. Ortabağ rumi: Rumi çizımleri sırasında bir noktada toplanıp, o noktadan tekrar ikiye ayrılarak bölünen noktalara konan rumiye denir ki. bu rumi bağlantı görevi yaptığı için ortabağ ismi verilmıstir. Üç iplik rumi: Üç ruminin birbiri içinden geçerek zarif bir dolaşım görüntüsü veren çeşididir. Ayırma rumi: Bu en çok kullanılan bir rumi çeşidi olup bölümleri ve paftaları birbirinden ayırmak icin kullanılır. Rumi motifi rezyini bir eleman olarak kullanılırsa, ya da süslemeler yalnız rumi ile yapılırsa buna ayrıca bir isim vermek gerekmiş ve rurni üslûp olarak benimsenmiştir

HATAİ (Hatayi): Kaynağı belli olmayacak kadar stilize edilmiş çiçek ve yapraklardan oluşan desene denir.

HATAİ (Hatayi): Kaynağı belli olmayacak kadar stilize edilmiş çiçek ve yapraklardan oluşan desene denir. Doğada var olan stilize edilmiş çiçeklerin büyük, küçük, alltan üstten, yandan çeşitli kesitleridir. Ancak çiçeklerin türlerini kesin olarak tespit etmek çok güçtür, Süslerne sanatımızda kullanılan başlıca desen türlerinden birisi olup cok çeşitleri vardır ve çok sık kullanılmıştır.

BERK (Yaprak): • Daha az stilize edilmiş olup yaprak sayısına göre değişik isimler almaktadır.

BERK (Yaprak): • Daha az stilize edilmiş olup yaprak sayısına göre değişik isimler almaktadır. Üç yaprak olana “Seberk”bes yapraklı olana “Pençberk” denir. Dört yapraklı olan salibe benzediği için pek kullanılmamış olmakla beraber. Ona Asya’da Şamanizm devrinde bu motife rasttanır. Yer gök, ateş ve su tanrılarını sembolik olarak ifade eder. Çok dilimli olarak birbirine sarılmış olanlarına “Sadberk” denir. Yerleştirildikleri yerlerin şekline uyabilmek için şekil alarak hançer veya geometrik yapraklara dönüşenleri de vardır. Yapraklar çiçekler kadar ayrıcalık göstermez.

 • BORDÜRLER VE GEÇMELER: • Zincirleme halkaların birbiri içinden geçerek devamı ile oluşan

• BORDÜRLER VE GEÇMELER: • Zincirleme halkaların birbiri içinden geçerek devamı ile oluşan bir süsleme çeşididir. Eski adı zencerek olarak bilinen bu desenin çok değisik çeşitleri olduğu gibi geniş bir uygulama alanı da vardır. Bordür, kenarsuyu, pervaz ve ulama gibi değişik isimlerle de tanımlanır. Yapılan süslemelerde bordürler süsleme amacı icin kullanıldığı gibi, bezenmiş bölümleri birbirinden ayırmak için de kullanılır. Çizim ve yapılışları kolay olmasına rağmen dikkat ve özen ister Eski çağlardan beri bir çok toplum tarafından benimsenmiş ve kullanılmış olan hemen her devirde görülebilir. İnce, kalın, ara kenar gibi bir çok bordürün yanyana gelmesiyle oluşan dekorlar ve panolar da yapılmıştır. •

MÜNHANİ • : • El yazması kitap süslemesinde XI. yüzyıl ile XV. yüzyıl arasında

MÜNHANİ • : • El yazması kitap süslemesinde XI. yüzyıl ile XV. yüzyıl arasında çok sık kullanılan bir desen çesididir. Selçuklu devrinde çok kullanılmış olmsından ve eğri yuvarlak yumuşak hatlardan meydana gelmesinden dolayı Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver tarafından “Selçuklu Münhanileri” olarak adlandırılmıştır, Münhaniler birbirine yapışık kümeler halinde olup kendine özgü bir renklendirme özelliğine sahiptir. Rumi ve kuş gagalarının iç bünyelerinde kullanılan ayrıntılardan oluşup gittikçe incelerek belli bir yöne doğru daralıp deseni meydana getirirler. Münhaniler hakkında şimdiye kadar bir yayın yapılmamış oimakla birlikte Uygurların Bezeklik fresklerinde bir canavar resminde benzer bir örneği görülmektedir, Selçuklu münhanileri teknik kolaylığı ayrıntı zenginliği ile yeni buluş ve yaratmalara çok uygun olduğundan günümüzün süsleme sanatları ile uğraşanları tarafından çok sevilimiş ve uygulanmıştır.

ŞÜKÛFE TARZI • XVIII. yüzyılda Osmanlı imparatorluğu’nun Batı’ya açılmasıyla birlikie herşeyde oldugu gibi süsleme

ŞÜKÛFE TARZI • XVIII. yüzyılda Osmanlı imparatorluğu’nun Batı’ya açılmasıyla birlikie herşeyde oldugu gibi süsleme sanatlarında da Batı’nın Barok, Rokoko-Ampirüslûpları Türksüsleme sanatını etkilemiş “Türk Rokokosu”adı verilen yeni bir üslûbun doğmasına sebep olmuştur. Bu dönemde süslemede motif olarak tamamen çiçek ve yaprak motiflerinin ağırlık kazandığı görülür. İri güller, yaban gülleri. sünbül dalları, nar çicekleri, lâleler, karanfiller. rozet çicekleri v. s. buket halinde ya da vazodan veya sepetten fışkırmış şekilde fiyonglarla bağlanarak, doğaya cok yakın bir anlayışla şekillendirilmişlerdir. Parlak renklerle ve gölgelendirmelerle adeta bir natürmort havası yaratılmıştır

 • • • ROZETLER: Daire şeklinde olan bu motiflerin bazı sembolik anlamları da

• • • ROZETLER: Daire şeklinde olan bu motiflerin bazı sembolik anlamları da vardır. Her çeşit süslemede çok yaygın olarak kullamlan rozet motifinin zenginliği dikkati çeker. Özellikle kitap tezyinatında gülce. nokta, hizip gülü gibi isimler olarak kullamlmıştır. ŞEMSELER: Farsca güneş kelimesinden gelen. oval formlardan oluşan bu motiflerin çok değişik çeşitleri cild kapaklarında kullanılmştır. XV. yüzyılda tezhip sanatında da en güzel örneklerine rastlanmaktadır. KÖŞELİKLER: Sayfaların köşelerinde ya da dikdörtgen şeklinde bezenmiş yüzeylerin köşelerindeki üçgen formlara denir. İçleri bezenerek bu köşe boşluklar doldurulmuştur. ALINLIK: Bezemenin yapıldığı sayfanın üst ve orta kısmında yer alan bölüme denir, Yapıldıktarı devirlere göre taç. tepelik gibi isimler alır. PANOLAR: Belirli Formlar içinde bezenmiş kısımların bir bütün içinde oluşturduğu kompozisyonun parçalarına denir. Koltuk, Köşelik v. s, isimler alır.

Nakkaş Şahkulu : (ö. 963/1556) TEZHİP ÜSTADLARI • • Kanûnî dönemi saray baş nakkaşı

Nakkaş Şahkulu : (ö. 963/1556) TEZHİP ÜSTADLARI • • Kanûnî dönemi saray baş nakkaşı ( sernakkaşı) ve saz yolu bezeme üslûbunun Osmanlı sanatındaki ilk temsilcisi olan Bağdat asıllı nakkaşıdır. Resmî kayıtlarda Bağdatlı olduğu belirtilmektedir. Resim ve nakış sanatı eğitimini Tebriz’de gâ Mirek’ten[1] den alan Şahkulu Şah İsmail’in sarayında görev almış, Çaldıran Savaşının ardından Osmanlı ordularının Tebriz’e girmesi ile Hocası Ağa Mirek ile birlikte İstanbul’a gönderilmiştir. şık Çelebi, Şahkulu’nun II. Bayezid döneminde Tebriz’den Amasya’ya gidip Şehzade Ahmed’in sarayında kaldığını, şehzadenin ölümünden sonra Yavuz Sultan Selim zamanında İstanbul’a geldiğini kaydetmektedir (Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 56 b). [2] Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan bir belgede, Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmâil’e karşı kazandığı zaferin ardından 27 Safer 921’de (12 Nisan 1515) Tebriz’deki alimlerin ve sanatçılardan en seçkin olanları Amasya üzerinde İstanbul’a gönderilmişlerdir. Bu bilginler ve sanatkârların arasında Şahkulu’nun da ismi geçmektedir (BA, D. BŞM. , nr. 36. 806, s. 648 -663). Yavuz Sultan Selim’in İran’dan gönderdiği bu nakkaşlardan sonra Mısır’ın fethinden sonra Memluk sarayındaki tezhip, müzehhep, ve nakkaşları da İstanbul’a yollamıştır. Tebriz ve ve Mısır’dan İstanbul’a gönderilen bu sanatçılar Osmanlı süsleme sanatlarına yeni bir yorum stil kazandıracaklardır. Farklı gelenekleri ve teknikleri temsil eden nakkaşlar “Herat üslûbunu hatırlatan yeni bir üslûp geliştirmiştir. Nakkaşlar zamanla Osmanlı ehl-i hiref teşkilâtının en önemli bölüklerinden biri haline gelmiştir. Rebîülâhir 932 (Ocak-Şubat 1526)”[3] şık Çelebi’den alınan bilgilere göre Şahkulu’nun bir müddet Amasya’da Şehzade Ahmet’in yanında kaldığı sonra da İstanbl’a gittiği ve Kanuni döneminde 1520 – 1526 yılları arasında [4] sarayın baş nakkaşı olduğu ortaya çıkmaktadır

Kara Memi • : • Osmanlı tezhip ve süsleme sanatlarının yeni bir çehre kazanmasına

Kara Memi • : • Osmanlı tezhip ve süsleme sanatlarının yeni bir çehre kazanmasına yol açmıs, daha dogrusu temel tası, yaratıcısı olmustur. Sanatçının imzalı ve imzasız çesitli eserleri günümüze ulasmıstır. Bunların hepsi de birbirinden özenli, onun yaratıcı gücünü vurgulayan essiz yapıtlardır. Kara Memi tezhip sanatına gerek kompozisyon, gerek motif olarak pek çok yenilikler kattıgı gibi, süregelen üsluplara da, yeni uygulamalar getirmistir. Onun eserlerini tarih sırasına göre incelediğimizde motif dagarcıgının son derece zengin oldugu görülür. Saz üslubunun motifleri, klasik rumi çesitlemeleri, kıvrımlı dallı çiçeklerden olusan bezemeler, hatayi çiçeğinin negatif, yani iç dolgularıyla görüntülendigi süslemeler sanatçının uygulamaları arasında yer alır. • Ancak, Kara Memi’yle Türk tezhip ve süsleme sanatlarında özel bir yer kazandıran yeni bezeme motifleri, gözleme dayanan çiçeklerdir.

UYGULAMA AŞAMALARI DESEN TASARIMI Tezhip tasarımında motif yerleştirme

UYGULAMA AŞAMALARI DESEN TASARIMI Tezhip tasarımında motif yerleştirme

Tezhip tasarımında desen yerleştirme

Tezhip tasarımında desen yerleştirme

Tezhip tasarımının eskiz hali

Tezhip tasarımının eskiz hali

 • Zencerek • Tanımı: Birbirine geçmiş küçük zincirler demektir

• Zencerek • Tanımı: Birbirine geçmiş küçük zincirler demektir

 • Mürekkep Hazırlama ve Tahrir • • İs mürekkebi yapımında kullanılan “is” nereden

• Mürekkep Hazırlama ve Tahrir • • İs mürekkebi yapımında kullanılan “is” nereden temin ediliyordu? • Mürekkep yapımında kullanılan is eskiden camilerde aydınlanmak için kullanılan kandillerden toplanan islerin işlenmesi ile elde edilirdi. • Özellikle Mimar Sinan, camilerin içinde oluşturduğu teknik tasarım neticesinde içerideki rüzgâr akımının esintisi ile is belli yerlerde toplanırdı. Buradan hattatlar isi alırlar ve mürekkeplerini hazırlardı. Günümüzde kullandığımız is yakılmış lastiklerin islerinden • elde edilmektedir.

Elde edilmiş olan is fırça ile boya kıvamında sulandırılarak kontür çaşılması yapılır.

Elde edilmiş olan is fırça ile boya kıvamında sulandırılarak kontür çaşılması yapılır.

TEZHİP SANATINDA ZEMİN BOYAMA

TEZHİP SANATINDA ZEMİN BOYAMA