NDEKLER Kuvai Milliye Amasya Grmeleri Temsil Heyetinin Ankaraya

  • Slides: 48
Download presentation
İÇİNDEKİLER Kuva-i Milliye Amasya Görüşmeleri Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi Misâk-ı Milli İstanbul’un İşgali ve

İÇİNDEKİLER Kuva-i Milliye Amasya Görüşmeleri Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi Misâk-ı Milli İstanbul’un İşgali ve Meclis-i Mebusan’ın Dağıtılması Milli Mücadelenin Maddi Ve Manevi Temelleri

Kuva-i Milliye’nin amacı hiçbir devletin ve milletin egemenliğini kabul etmeyen, milletin kendi bayrağı altında

Kuva-i Milliye’nin amacı hiçbir devletin ve milletin egemenliğini kabul etmeyen, milletin kendi bayrağı altında özgür ve bağımsız yaşamasıydı. Kuva-i Milliye, Yunanlıların İzmir'i işgal etmeleri ve Anadolu'da ilerlemeleri üzerine kurulan ve düşmana karşı savaşan kuruluşlardı. Kuva-i Milliye birlikleri, düzenli ordu kurulana dek, Kurtuluş Savaşında çete ve silahlı savunma kuruluşları olarak büyük yararlılıklar gösterdi.

Kuva-i Milliye adı, önceleri İzmir bölgesinde bulunan ve silahlı direnişçilere verildiği halde sonraları bütün

Kuva-i Milliye adı, önceleri İzmir bölgesinde bulunan ve silahlı direnişçilere verildiği halde sonraları bütün milli hareketi kapsayacak şekilde kullanıldı. Kuva -i Milliye işgalcilere karşı halkın tepkisi sonucu kurulmuştu. Kuva-i Milliye’nin amacı hiçbir devletin ve milletin egemenliğini kabul etmeyen, milletin kendi bayrağı altında özgür ve bağımsız yaşamasıydı

 Bölgesel mahiyeti yanı sıra sivil bir yönetim altında savaşan kişilerden oluşuyordu. İzmir Bölgesinin

Bölgesel mahiyeti yanı sıra sivil bir yönetim altında savaşan kişilerden oluşuyordu. İzmir Bölgesinin efeleri, güneydoğu bölgesinin çeteleri Kuva-i Milliyetçiler idi. Milli mücadelenin başında milletçe bir direnme hareketi olarak ortaya çıkmış olan bu bölgesel kuruluşlar, daha sonra TBMM'nin kurulması ile birleştirilmiş ve I. İnönü Savaşı sırasında da bütünü ile birlikte düzenli orduya dönüşmüştür.

Kuva-i Milliye, yurdun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile

Kuva-i Milliye, yurdun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı, günlerde doğan bir milli direniş örgütlerine verilen isimdir. Kuva-i Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk savunma kuruluşudur. İlk Kuva-i Milliye kıvılcımı (ilk silahlı direniş) Güney Cephesi'nde Dörtyol'da 19 Aralık 1918’de Fransızlara karşı başlamıştır. Bunun en önemli nedeni, Fransızların işgallerine Ermenileri ortak etmeleridir. İkinci etkili silahlı direniş hareketi (Örgütlü ilk Kuva-i Milliye hareketi) İzmir'in işgalinden sonra; Kuva-i Milliye hareketini, yurtsever bazı subaylar halkı örgütleyerek Ege Bölgesi'nde resmen başlatmışlardır.

Batı Anadolu'daki Kuvayı–i Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı

Batı Anadolu'daki Kuvayı–i Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı vur kaç taktiği ile savaşmıştır. Güney Cephesinde (Adana, Maraş, Antep ve Urfa) Kurtuluş Savaşını düzenli ve disiplinli Kuva–i Milliye birlikleri yapmıştır. Yerel sivil örgütlenmeler, çeteler olarak ortaya çıkan Kuvayı millîye, düzenli ordulardan oluşan işgalci güçlere karşı, bugünkü deyimiyle bir gerilla savaşı uygulamıştır.

İlk direniş olayları Güneydoğu Bölgesi'nde Fransızlara karşı görülmüşse de, örgütlü direniş İzmir'in düşmanca ele

İlk direniş olayları Güneydoğu Bölgesi'nde Fransızlara karşı görülmüşse de, örgütlü direniş İzmir'in düşmanca ele geçirilmesinden sonra Ege Bölgesi'nde Kuvayı millîye olarak başlamış ve bağımsız yerel örgütlenmeler olarak yayılmıştır. Bölgesel kuruluşlar, daha sonra TBMM'nin kurulması ile birleştirilmiş ve I. İnönü Savaşı sırasında da düzenli orduya dönüşmüştür. Kuva-i Milliye’nin amaçlarının başında hiç bir devletin ve Milletin egemenliğini kabul etmeyerek, Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını oluşturmak gelmiştir.

Mustafa Kemal Paşa Kuvayı Milliye'nin kuruluşunu şöyle açıklar: “ Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi

Mustafa Kemal Paşa Kuvayı Milliye'nin kuruluşunu şöyle açıklar: “ Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askerî bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. Yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor. Buna Kuvayı milliye diyoruz. . . “

Kuva-i Milliye'nin Ortaya Çıkmasının Nedenleri -Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması -Mondros Ateşkes

Kuva-i Milliye'nin Ortaya Çıkmasının Nedenleri -Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması -Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca Türk ordusunun terhis edilmesi -İtilaf Devletleri’nin Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hükümlerini tek taraflı uygulayarak savunmasız kalan Anadolu’yu yer işgal etmeleri

-İşgalcilerin halka zulmedilmesi -Osmanlı hükümetlerinin Türk halkının can ve mal güvenliğini koruyamaması -Halkın milliyetçi

-İşgalcilerin halka zulmedilmesi -Osmanlı hükümetlerinin Türk halkının can ve mal güvenliğini koruyamaması -Halkın milliyetçi bilince sahip olması

Kuva-i Milliye'nin sağladığı faydalar ve özellikleri -Milli Mücadele’nin ilk silahlı direniş gücü olmuşlardır. -Mondros

Kuva-i Milliye'nin sağladığı faydalar ve özellikleri -Milli Mücadele’nin ilk silahlı direniş gücü olmuşlardır. -Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Anadolu’nun işgali üzerine başlayan bölgesel hareketlerdir. -Kuva-ı Milliye birlikleri arasında ilişki az olup, kendi bölgelerini kurtarmaya çalışmışlardır. -Tek bir merkeze bağlı değillerdir. -Mondros Ateşkes Antlaşması ile terhis edilen askerler de bu harekete katılmışlardır.

-İşgalci güçlere büyük zararlar vermiştir. -Düşmanın ilerlemesi yavaşlatmıştır. Yunan ordularının Anadolu’da rahatça ilerlemelerini engellemişlerdir.

-İşgalci güçlere büyük zararlar vermiştir. -Düşmanın ilerlemesi yavaşlatmıştır. Yunan ordularının Anadolu’da rahatça ilerlemelerini engellemişlerdir. Türk köylerini Rum ve Ermeni çetelerinin saldırılarına karşı korumuşlardır. -Halka moral vermiş ve ulusal bilincin gelişmesine katkı sağlamıştır. -Düzenli ordu kuruluncaya kadar halkı korumuştur. -TBMM'ye karşı başlayan iç ayaklanmaların bastırılmasında çok önemli fayda sağlamıştır.

-Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenmesi için zaman kazandırmıştır. -Düzenli ordunun kurulması ve teşkilatlanması ortam oluşturmuştur. -Kuva-i

-Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenmesi için zaman kazandırmıştır. -Düzenli ordunun kurulması ve teşkilatlanması ortam oluşturmuştur. -Kuva-i Milliye, düzenli ordular kuruluncaya kadar TBMM'ye zaman kazandırmış ve ülkede TBMM'nin hâkim ve tek güç haline gelmesine ortam hazırlamıştır. -Kuva-i Milliye daha sonra kaldırılarak Düzenli Ordu kurulmuştur.

İstanbul Hükümeti adına Amasya’ya gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile, Temsil Heyeti adına Mustafa

İstanbul Hükümeti adına Amasya’ya gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile, Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa arasında 20 -22 Ekim 1919 tarihleri arasında Amasya görüşmeleri gerçekleştirildi. Mustafa Kemal Paşa ve Salih Paşa Amasya’da

Amasya Görüşmeleri (20 -22 Ekim 1919) Ali Rıza Paşa, hükümeti kurduktan sonra Bahriye Nazırı

Amasya Görüşmeleri (20 -22 Ekim 1919) Ali Rıza Paşa, hükümeti kurduktan sonra Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı Temsil Kurulu ile görüşmek üzere Amasya’ya göndermiştir. Böylece Mustafa Kemal’in daha önce ileri sürmüş olduğu “Artık İstanbul Anadolu’ya egemen değil bağlı olmak zorundadır” görüşü gerçekleşmiştir. Amasya Görüşmelerinde Şu Kararlar Alındı: - Türkiye’nin sınırları en azından ateşkes sınırları olacak. - Azınlıklara ayrıcalık verilmeyecek - İstanbul Hükümeti, Milli Mücadele hareketine karşı olanları desteklemeyecek. - Temsil Kurulu milletin gözünde küçük düşürülmeyecek. - Hükümet, Temsil Kurulu’nun haberi olmadan düşmanla her hangi bin antlaşma yapmayacak. - Mebuslar Meclisi toplanacak, seçimler tarafsız ve müdahalesiz yapılacak.

Böylece İstanbul Hükümeti Sivas Kongresi Bildirgesini kabullenmiş oluyordu. Ancak Salih Paşa Bu kararlardan yalnızca

Böylece İstanbul Hükümeti Sivas Kongresi Bildirgesini kabullenmiş oluyordu. Ancak Salih Paşa Bu kararlardan yalnızca Mebuslar Meclisinin toplanması kararını hükümete kabul ettirebilmiştir. Önemi Amasya Görüşmeleri, Temsil Kurulu’nun en önemli kazanımıdır. Böylece İstanbul Hükümeti, hem Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ni hem de Temsil Kurulu’nu resmen tanımış oluyordu. Bundan sonra çekingen durumda olanlar milli hareketin yanında yer almışlardır. • Bu protokol İstanbul Hükümet sunulmuş ancak kabul edilmemiştir. • * Sadece Mebusan Meclisi’nin açılması konusunda görüş birliğine varılmıştır. • * Milli direnişin göz ardı edilemeyeceği anlaşılmıştır.

9. Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi (27 Aralık 1919)

9. Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi (27 Aralık 1919)

Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi 22 Haziran 1919'da yayınlanan Amasya Genelgesi'nden itibaren, bütün yurttaki ulusal

Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi 22 Haziran 1919'da yayınlanan Amasya Genelgesi'nden itibaren, bütün yurttaki ulusal örgütleri birleştirmek için olağanüstü bir çaba gösteren Temsilciler Kurulu Başkanı Mustafa Kemal, bu çabalarında önemli yol almıştı. Sivas Kongresi ile Doğu-Batı ve Güney-Kuzey ilişkilerinde olumlu gelişmeler sağlanmış, İstanbul meclisi için seçimler yapılmış ve kendisi de Erzurum'dan milletvekili seçilmişti.

Temsil Kurulu Başkanı Mustafa Kemal'e göre, İstanbul'daki bu meclise katılmak, Antlaşma Devletleri tarafından tutuklanmak

Temsil Kurulu Başkanı Mustafa Kemal'e göre, İstanbul'daki bu meclise katılmak, Antlaşma Devletleri tarafından tutuklanmak demekti. Bu yüzden İstanbul güvenli değildi. Sivas'ta kalmanın da pek yararı yoktu. Ulusal hareketin merkezi olacak yerin daha güvenilir, haberleşme ve ulaşım açısından daha uygun ve Anadolu'nun bütün noktalarına en yakın yer olmasında yarar vardı. Ankara, bu nitelikleri taşıyordu. Ankara; telefon, telgraf ve demiryolu ağı bakımından oldukça şanslı bir konumdaydı. Ankara halkı ise, daha başlangıçtan itibaren Kuva-ı Milliye'yi desteklemiş, Kuva-ı Milliye karşıtlarını bu şehirde barındırmamıştı.

Öte yandan Ankara, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'nın komuta ettiği 20. Kolordu gibi düzenli bir

Öte yandan Ankara, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'nın komuta ettiği 20. Kolordu gibi düzenli bir gücün var olduğu bir kentti ve üstelik işgal altında da değildi. Bu gibi önemli nedenler, Ankara’nın, Temsilciler Kurulu'nun merkezi olarak seçilmesinde etkili olmuştur. Ankara'ya 27 Aralık 1919'da gelen Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Ankara halkı ve kentin sembolü haline gelen Seymenler tarafından, Oğuz törelerine göre yeni bir devlet kurulacağı zaman yapılan, görkemli bir törenle ve adeta bir Devlet Başkanı gibi karşılandılar. Bu küçük Anadolu kenti, Mustafa Kemal'in gözünde daha o gün öylesine büyük bir saygınlık kazandı ki, ilk günden itibaren, Kurtuluş Savaşı'nın merkezi olmakla kalmadı, yeni Cumhuriyete de başkent adayı oldu.

27 Aralık’ta Ankara’ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler Ankaralılar tarafından büyük bir coşkuyla

27 Aralık’ta Ankara’ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler Ankaralılar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandılar. Bundan sonra Ankara, Milli Mücadele hareketinin ve daha sonra da kurulacak olan yeni Türk devletinin değişmez merkezi oldu.

Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması Ve Faaliyetleri 1. Meclîsin Açılması ve Misak-ı Milli Kararlarının

Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması Ve Faaliyetleri 1. Meclîsin Açılması ve Misak-ı Milli Kararlarının Alınması Bütün sakıncalarına rağmen, seçilen 168 mebustan ancak o güne kadar İstanbul’a ulaşabilen 72’sinin katılımıyla meclis, 12 Ocak 1920’de resmen açıldı ve çalışmalarına başladı.

Misâk-ı Milli Sınırlarımız

Misâk-ı Milli Sınırlarımız

Daha önce Sivas’taki komutanlar toplantısında alınan kararlar gereğince, Anadolu’dan seçilerek İstanbul’a giderken Ankara’ya uğrayan

Daha önce Sivas’taki komutanlar toplantısında alınan kararlar gereğince, Anadolu’dan seçilerek İstanbul’a giderken Ankara’ya uğrayan meclis üyelerine Mustafa Kemal Paşa; durumun zannedildiği kadar kötü olmadığını, cesaretli olmaları gerektiğini, mecliste kendisini gıyaben başkan seçmelerini ve milli teşkilatın şimdiye kadar kongrelerde aldığı kararları mecliste onaylatacak “Müdafaa-i Hukuk Grubu” adıyla güçlü bir grup kurmalarını tavsiye etmişti.

Meclis üyeleri, çalışmalarına başladıktan sonra Anadolu’dan gelen temsilciler, Mustafa Kemal’i gıyaben başkan seçtirmeyi gündeme

Meclis üyeleri, çalışmalarına başladıktan sonra Anadolu’dan gelen temsilciler, Mustafa Kemal’i gıyaben başkan seçtirmeyi gündeme getiremediler. Mecliste tavsiyeler doğrultusunda bir grup kurdular ama adına, tembih edildiği gibi Müdafaa-i Hukuk değildi, Felah-ı Vatan Grubu diyebildiler. Felah-ı Vatan Grubu’nun meclise getirdiği, Millî Heyet’in kurtuluş için ileri sürdüğü fikirler Mebusan Meclisi’nde herhangi bir muhalefete maruz kalmadı.

Nihayet bu fikirler, grubun 22 Ocak 1920 tarihli gizli oturumunda ele alınarak son şekline

Nihayet bu fikirler, grubun 22 Ocak 1920 tarihli gizli oturumunda ele alınarak son şekline kavuşturulduktan sonra, Meclisin 28 Ocak 1920 tarihli yine gizli oturumunda oy birliği ile kabul edilmiştir. Böylece Milli Heyet’in daha önce kongrelerle ortaya koyduğu Millî kurtuluş planı tam anlamıyla hukukî hüviyet kazanmış oluyordu.

Meclis toplanma aşamasındayken İngilizlerden kaynaklanan ciddi bir problemle karşılaşılmamıştı. Türklerle yapılacak barış konusunda iyice

Meclis toplanma aşamasındayken İngilizlerden kaynaklanan ciddi bir problemle karşılaşılmamıştı. Türklerle yapılacak barış konusunda iyice sabırsızlanan İngiliz hükümeti, 1920 yılı içinde Türk hükümetine mutlaka bir barış antlaşması imzalatmayı düşünüyordu

Misâk-ı Milli Son Osmanlı Mebuslar Meclisi 12 Ocak 1920 tarihinde toplanarak, 28 Ocak 1920

Misâk-ı Milli Son Osmanlı Mebuslar Meclisi 12 Ocak 1920 tarihinde toplanarak, 28 Ocak 1920 tarihinde Türk vatanının geleceği milli bağımsızlığımızla ilgili bir takım kararlar alınmıştır. Bu kararları bütün dünyayarak bir yayın ve bildiri şeklinde sunmuştur. Kararlar şunlardır: 1 - 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı vakit işgalci devletlerin egemenliği altında bulunan Arap topraklarının durumu halkın serbest reyine başvurulacaktır. Fakat bunun dışında kalan ve işgal edilmeyen Türk ve Müslüman yoğunluğunun bulunduğu bölge bölünmez ve ayrılmaz bir bütün sayılacaktır. 2 - Halkın oylarıyla anavatana katılmış olan üç vilayet Kars, Ardahan ve Artvin illerinde halkın oyuna başvurulacaktır.

3 - Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın durumu da halkın serbest reyine

3 - Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın durumu da halkın serbest reyine başvurulacaktır. 4 - İstanbul şehri ve Marmara Denizi’nin güvenliği sağlanacak, Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı’ndan ticari geçiş hakkı ilgili devletlerin vereceği karara bağlı olacaktır. 5 - Azınlıkların hakları komşu memleketlerdeki Müslüman halkının haklarının korunması şartı ile kabul edilecek ve sağlanacaktır. 6 - Milli gelişmemizi ve bağımsızlığımızı, istiklalimizi siyasi, adli ve mali yönde gelişmemize engel olan tüm sınırlamaların kaldırılması gerekmektedir.

Meclisin açılmasının ardından Milli Mücadele yanlısı milletvekilleri Felah-ı Vatan (Vatanın Kurtuluşu) adında bir grup

Meclisin açılmasının ardından Milli Mücadele yanlısı milletvekilleri Felah-ı Vatan (Vatanın Kurtuluşu) adında bir grup kurdular. Daha önce Erzurum ve Sivas Kongrelerinde kabul edilen ilkeler doğrultusunda bir bildiri hazırladılar. Misak-ı Milli (Milli Ant) adı verilen bu belge 28 Ocak 1920'de Osmanlı Mebusan Meclisi'nde kabul edildi

2. İstanbul’un İşgali ve Meclis-i Mebusan’ın Dağıtılması Mebusan Meclisi 17 Şubat 1920’de Misak-ı Milli

2. İstanbul’un İşgali ve Meclis-i Mebusan’ın Dağıtılması Mebusan Meclisi 17 Şubat 1920’de Misak-ı Milli kararlarını Türk ve Dünya kamuoyuna ilan etti. Misak-ı Milli kararlarının yayımlanması gerçekten büyük cesaretti. Çünkü İzzet Paşa Kabinesinden beri iş başına gelen Osmanlı hükümetlerini müttefikler kendileri tarafından ileri sürülen her isteği kabul eden bir merci olarak görüyorlardı.

İstanbul’un itilaf devletleri tarafından işgali Halbuki şimdi Meclis-i Mebusan bu kararlarıyla istenileni değil, milletin

İstanbul’un itilaf devletleri tarafından işgali Halbuki şimdi Meclis-i Mebusan bu kararlarıyla istenileni değil, milletin isteklerini kabul etmiş, bir “İSTİKLAL BEYANNAMESİ” yayınlamıştı. Baskılara daha fazla dayanamayan Ali Rıza Paşa kabinesi, 3 Mart 1920’de istifa etti.

Misak-ı Milli kararlarından son derece rahatsızlık duyan İtilaf Devletlerinin, son günlerde Osmanlı Devleti için

Misak-ı Milli kararlarından son derece rahatsızlık duyan İtilaf Devletlerinin, son günlerde Osmanlı Devleti için hiç de iyi şeyler düşünmedikleri, günler geçtikçe daha iyi hissedilmeye başladı. Bunun gerçek boyutunu görmek için fazla beklemeye gerek kalmadı. Çünkü İngilizler, 13 Kasım 1918’den beri fiilen işgal altında bulundurdukları İstanbul’u, 15/16 Mart gecesi resmen işgal ettiler.

Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal Paşa; İtilaf Devletlerinin İstanbul’daki temsilcilerine, Birleşik Amerika siyasi

Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal Paşa; İtilaf Devletlerinin İstanbul’daki temsilcilerine, Birleşik Amerika siyasi temsilcisine, tarafsız devletlerin dışişleri bakanlıklarına, Fransa, İngiltere ve İtalya parlamentolarına birer protesto gönderdi: İstanbul’u işgal etmenin “XX. yüzyıl medeniyet ve insanlığının bütün değerlere hürriyet, milliyet ve vatan duygusu gibi bu günün insan topluluklarına esas olan prensiplere vurulmuş bir darbe” olduğunu belirtti.

Milli Mücadelenin Maddi Ve Manevi Temelleri Yeryüzünde insanlar tarafından gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi düşünülen her

Milli Mücadelenin Maddi Ve Manevi Temelleri Yeryüzünde insanlar tarafından gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi düşünülen her sosyal ve siyasi hareket belirli bir hazırlık, plan ve program ister. Özellikle millet çapında geniş toplulukların kaderini ilgilendiren meselelerde hazırlığın önemi daha da büyüktür. İşte Türk Milletinin mukadderatını tayin eden Milli Mücadele hareketinin de dayandığı bir takım maddi ve manevi temeller vardır.

Milletin geleceğini ilgilendiren dünya çapındaki bir olayın plansız, programsız bir macera şeklinde yürütülmesi mümkün

Milletin geleceğini ilgilendiren dünya çapındaki bir olayın plansız, programsız bir macera şeklinde yürütülmesi mümkün değil. Bu çetin mücadeleye güç katan maddi ve manevi unsurları şu başlıklar altında ele almak mümkündür. 1. Psikolojik Hazırlık Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları ilk olarak durumdan milleti haberdar ederek işe başladılar. Milletin varlığı sona erinceye kadar mücadelenin kutsallığına halkı inandırmaya çalıştılar ve telkinlerde bulundular.

Bu mitinglerde Milli İstiklal fikri, vatanın birlik ve bütünlüğü, mütareke şartlarının çiğnenmesi, milli birlik

Bu mitinglerde Milli İstiklal fikri, vatanın birlik ve bütünlüğü, mütareke şartlarının çiğnenmesi, milli birlik ve beraberlik, manda ve himaye kabul etmemek gibi muhteva bakımından ortak özellikler işlenmiş ve halk bu konuda aydınlatılmıştır. 2. Lider ve Kadronun Oluşturulması Milli Mücadelenin lideri daha önceki hadiseler içerisinde belirmiştir. Zaten Trablusgarp ve Birinci Dünya Savaşının Türk Milleti bakımından en önemli kazancı, Mustafa Kemal Paşa’yı lider olarak ön plana çıkarmaya vesile olmalarıdır.

Daha İstanbul’da iken harekat planı hazırlayan Mustafa Kemal Paşa, bu işe arkadaşlarıyla birlikte karar

Daha İstanbul’da iken harekat planı hazırlayan Mustafa Kemal Paşa, bu işe arkadaşlarıyla birlikte karar vermişti. Bu karar doğrultusunda O’nunla birlikte hareket ederek Amasya Tamimine imza koyan Refet Bele, Hamit Bey, Ali Fuat Paşa, Rauf Bey’e Erzurum’da Kazım Karabekir daha sonra da asker olarak Fevzi Paşa ve İsmet Paşa katılmış, böylece Milli Mücadelenin kadrosu teşekkül etmiştir. Başkomutanlık yetkisinin alınmasının ardından Başkomutan Mustafa Kemal (5 Ağustos 1921

3. Askeri Güç Toparlaması Mütarekenin, ordunun terhisine ve silahların teslimine ilişkin maddesinin ülke genelinde

3. Askeri Güç Toparlaması Mütarekenin, ordunun terhisine ve silahların teslimine ilişkin maddesinin ülke genelinde büyük ölçüde uygulanmasına rağmen, Doğu Anadolu’nun tabii-coğrafi şartları burada ateşkes hükümlerinin tam olarak uygulanmasına fırsat vermedi. Zira Mütareke Heyeti 1918 Kasımında bastıran ve Mayıs ortalarına kadar süren çetin kış şartlarının geçmesini müdahale ederek düşünüyorlardı. bekleyerek dağıtmayı, XV. Kolorduya silahlarına el da koymayı

4. Hedef ve Prensiplerin Tespiti Muhakkak ki her milli hareketin belli prensipler içinde ulaşılması

4. Hedef ve Prensiplerin Tespiti Muhakkak ki her milli hareketin belli prensipler içinde ulaşılması gereken bir hedefi vardır. Daha işin başında ulaşılması gereken hedefler belirlenmişti. Bunların başlıcaları şunlardır: v“Manda ve himaye asla kabul edilemez” v“Vatan bir bütündür parçalanamaz” v“Kuvay-ı Milliyeyi amil, irade-i milliyeyi hakim kılmak esastır”

v“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” v“Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır,

v“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” v“Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” v“Misak-ı Milli” v“Ya istiklal ya ölüm”.

5. Mali Hazırlık Türk İstiklal mücadelesinin mali kaynak oluşturma konusu, dünyada eşi benzeri görülmemiş

5. Mali Hazırlık Türk İstiklal mücadelesinin mali kaynak oluşturma konusu, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir fedakarlık örneğidir. Mali yardımlar dört şekilde ortaya çıkmıştır: Ferdi hibeler: Mesela Amasya’da Hacı Tevfik Efendi, Erzurum’da Raif Efendi, Ankara’da Rıfat Börekçi Mustafa Kemal’e maddi destek sağlayan şahsiyetlerden bir kaçıdır. Raif Efendi ömrü boyunca biriktirdiği 800 altını Mustafa Kemal Paşa’ya vermiştir.

Tekâlif-i Milliye Kanunu: B. M. M. ’nin açılmasından sonra çıkarılan ilk kanunlardandır. Bu kanun

Tekâlif-i Milliye Kanunu: B. M. M. ’nin açılmasından sonra çıkarılan ilk kanunlardandır. Bu kanun gereğince bütün millet gücü oranında yardıma çağrılmıştır. Devlet bu kanun ile bir çift çorabın dahi hesabını yapmıştır. Kim neye sahip ise devlete mutlaka bağışta bulunacaktır. Fakat Türk Milleti o zamanki yoksul durumunda dahi bu seferberliğe kanun zoruyla değil gönüllü katılmıştır.

Dış Yardımlar: Hindistan ve Afganistan Müslümanlarından toplanan bir miktar yardım, Batı Türkistan’daki soydaşlarımızın Rus

Dış Yardımlar: Hindistan ve Afganistan Müslümanlarından toplanan bir miktar yardım, Batı Türkistan’daki soydaşlarımızın Rus hükümeti vasıtasıyla gönderdiği yardım (Bu yardımın önemli bir miktarı Ruslar tarafından kesintiye uğratılmıştır. ), İtalyanların güney illerimizden çekilirken bıraktıkları silahlar bu türdendir. Sair Yardımlar: Bunların dışında Müdafaa-i Milliye Teşkilatının İstanbul’dan, başta silah ve cephane olmak üzere kaçırdıkları çeşitli askeri eşya ve malzemeler sair kaynaklardandır.