SALDIRGANLIK 1 Sevinli annda kimseye vaatte bulunma fkeli
SALDIRGANLIK 1
«Sevinçli anında kimseye vaatte bulunma, öfkeli anında kimseye cevap verme» . Çin Atasözü Saldırganlık Savaşta ölen ve yaralanan insanlar, bankada gerçekleşen bir soygun ya da yakın akrabası tarafından istismara uğrayan bir çocuğun durumu günlük yaşamda önemlidir ve değişen derecelerde saldırganlık davranışlarıdır. 2
Saldırganlık insan yaşamının bir parçasıdır, ancak pek çok insan dünyanın her geçen yıl daha saldırgan bir yer haline geldiği görüşündedir. Bu tür bir gözlemin doğruluğunu değerlendirmek güçtür. Kuşkusuz saldırganlık ve şiddetin artmakta olduğu yollu bu düşünce daha fazla sayıda insanın şiddete ilişkin görsel medya haberlerini daha sıklıkla izliyor olması olgusuna bağlanabilir. 3
Bununla birlikte çeşitli ülkelerdeki suç istatistikleri cinayet ve diğer şiddet içerikli suçların artıyor olabileceğini göstermektedir. Özellikle ABD’de durum budur. ABD 1900’den başlayarak 1997’ye kadar her 100. 000 kişiye düşen cinayet oranına ilişkin bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre söz konusu oran 1900’de 1/100. 000, 1957’de 3/100. 000, 1930’da 9/100. 000 ve 1980’de ise 10/100. 000’dir. 4
Bazı kuramcılar saldırganlığın temel bir insani içgüdü, diğer türlerle paylaştığımız sabit bir davranış kalıbı olduğunu öne sürerler. Dolayısıyla, saldırganlık yaşamlarımızın kaçınılmaz bir görünümüdür. Başka bazı kuramcılar şiddet ve saldırganlığı denetleme ve engelleme yeterliğimiz konusunda daha iyimser olmakla birlikte, saldırganlığın insan yaşamının bir parçası olmaya devam edeceğini belirtmektedir. 5
Saldırganlığa ilişkin sosyal psikolojik tanımlar: Kişisel yaralanmayla ya da mülke zarar vermeyle sonuçlanan davranış Birinin kendi türünden bir başkasına zarar verme amacı güden davranışı Saldırgan davranışlardan kaçınacak biçimde güdülenmiş bir başka yaşayan varlığa zarar vermeyi ya da onu yaralamayı hedefleyen davranış Bir başka bireye zarar verme niyetiyle gerçekleştirilen davranış 6
Saldırganlığı tanımlayan öğeler Amacına ulaşmış bir şiddet edimi olmamakla beraber fiili zarar verme; Psikolojik zarar (sözlü aşağılama gibi) vermeyen fiziksel yaralama; İnsanlara zarar vermek; İnsanlara savaş esnasında zarar vermek; Kurallı biçimde (örneğin, bir boks maçı sırasında) zarar vermek; İhmalden kaynaklanmayan kasıtlı zarar; ‘Yüksek menfaatler’ adına zarar vermek (örneğin, bir çocuğu tokatlamak); Kendine zarar verme; örneğin, kendini sakat bırakma ve intihar. 7
Kuramsal yaklaşımlar Saldırganlığa ilişkin açıklamalar, biyolojik ve sosyal olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Saldırganlık anti-sosyal bir davranıştır. 8
Biyolojik açıklamalar Bu açıklamaların başlangıç noktası, saldırganlığın doğuştan bir davranış eğilimi olduğudur. İzleyen davranışlar değişse de kaynak değişmez. Saldırganlık bir içgüdüdür: yani genetik olarak önceden belirlenmiş bir tepkiler örüntüsüdür. 9
Psikodinamik kuram Bu, esasında tek faktörlü bir kuramdır: saldırganlık doğal bir biçimde oluşur ve açığa çıkmalıdır. Freud’un fikirleri yeni-Freudyenler olarak bilinen sonraki kuramcılar tarafından gözden geçirildi. Yeni-Freudyenler saldırganlığı, insanların bütün hayvan türlerinde temel olan en ilkel hayatta kalma içgüdülerini sağlıklı bir biçimde açığa çıkardıkları ussal ve yine de doğuştan gelen bir süreç olarak görmüşlerdir. 10
Etyolojik kuram Freudyenler gibi etyologlar da saldırganlığın olumlu, işlevsel boyutlarını vurguluyor, fakat saldırganlık potansiyeli ya da içgüdüsünün doğuştan gelebileceğini, bununla birlikte saldırganlık davranışının ortamdaki spesifik uyaranlar tarafından ortaya çıkarıldığını kabul etmişlerdir. 11
Evrimsel sosyal psikoloji, saldırganlık için genetik bir temel varsaymakla yetinmeyen, tüm sosyal davranışın biyolojik bir temele sahip olduğunu ileri süren iddialı bir yaklaşımdır. Özetle, insan saldırganlığını ele alan sosyal psikologlar arasında yaygın olan görüş, evrimsel sosyal psikolojinin saldırganlığın sıklığına ve sürdürülmesine ilişkin doyurucu bir açıklama getiremediğidir. 12
Saldırganlık öğrenilebilir Bir çocukta saldırganlık dürtülerinin aşamalı denetimi kapsamlı bir öğrenme sürecine bağlıdır. Sosyal öğrenme kuramı psikolojideki geniş çaplı davranışsal bir yaklaşımdır ve şu süreçlere yer verir: Bir davranışın ya da davranış zincirinin edinilmesi Açık davranışların özendirilmesi Davranışın sürdürülmesi 13
Oyuncak bebeğe vur Bandura ve bir grup meslektaşı Stanford Üniversitesi’nde bir dizi deneyle öğrenme konusunda deneysel araştırma alanı içindeki sosyal faktörlerin kabulü üzerinde önemli bir etki yaratmıştır. Sosyal öğrenme kuramının (gözlem yolu ile ) öğrenmeyle ilgili sayıltısı şudur: bir davranışı gözlemlemek gözlemcide bilişsel bir temsil oluşturur ve gözlemci dolaylı bir pekiştirme yaşar. Bu tür pekiştirme, sonuç olarak modelin, ödüllendirilsin ya da cezalandırılsın, gözlemci için dolaylı bir pekiştirme haline geldiği bir sürece işaret eder. Bu nedenle, saldırganlık öğrenilebilecek pek çok davranış biçiminden biridir. 14
- Slides: 14