Ekim nbeti Mnavebe Rotasyon Ekim nbeti mnavebe ve
Ekim nöbeti (Münavebe = Rotasyon) Ekim nöbeti, münavebe ve rotasyon olarak da isimlendirilmektedir. Ekim nöbeti; Aynı arazi parçası üzerinde belirli bitkilerin (nadas dâhil), belirli bir sıra dâhilinde birbiri ardından yetiştirilmesi ve uygulanmasıdır. Bir tarlaya ekilen herhangi bir üründen sonra gelen ürün veya vejetasyon süresi içerisinde o tarlaya uygulanan işlemlerin sırasıdır. Bir tarlada aynı familyaya ait, özellikleri birbirine önemli ölçüde benzeyen bitkilerin birbiri ardından yetiştirilmesi mono kültür olarak bilinmektedir. Toprağı yılın aynı zamanlarında, aynı yönde, aynı derilikte kullanan; benzer hastalık, yabancı ot ve zararlılara sahip olan bitkilerin arkaya yetiştirilmesi bir taraftan toprak yapısını bozarken, diğer taraftan hastalık, zararlı ve yabancı ot varlığının artmasına sebep olmaktadır. Bunların sonucu olarak ta toprağın verimliliği önemli ölçüde azalmaktadır.
Kültür bitkilerinin tamamı kendisinden hoşlanmazlar. Diğer bir ifade ile kendi hasat edildikleri tarlaya tekrar ekildikleri zaman yetiştirilmeleri güçleşir, verim ve kaliteleri önemli ölçüde düşer. Bu sebeple tarlada birbirleri ile iyi anlaşan bitkilerin arkaya yetiştirilmesi çok yönleriyle faydalıdır. Bitkiler arasındaki uyuşum ilişkileri etki durumlarına göre allelopati, ön bitki etkisi, sinerjizm ve toprak yorgunluğu olarak incelenebilir.
Allelopati: Bir bitki türünün salgıladığı ve/veya artıklarının mikrobiyolojik parçalanmasıyla oluşan kimyasal bileşiklerin, diğer bitki türlerini olumlu veya olumsuz yönde etkilemesine allelopati adı verilmektedir. Bir kültür bitkisinin allelopatik olabilmesi için; * diğer bitkilerin büyüme, gelişme ve verimini etkilemesi, * aynı bitkinin monokültür tarımda kendi büyüme ve gelişimini etkilemesi, * toprak yorgunluğuna, besin maddesi ve/veya topraktaki mikroorganizma populasyonunda dengesizliğe neden olması, * farklı uygulamalarla yabancı otları kontrol altına alabilmesi gerekmektedir.
Ön bitki etkisi: Ekim nöbeti içinde bir diğerinden önce ekilen bitkiye ön bitki, bir diğerinden sonra ekilen bitkiye de izleyen bitki adı verilir. Birbirini izleyen iki ana bitki ekim nöbeti çifti olarak adlandırılır. Ön bitki etkisi, ön bitkinin kendisini izleyen bitkiler üzerine olan etkisini ifade eder. Ön bitki değeri, değişik ön bitkilerin aynı kültür bitkisi üzerinde ölçülebilen etkileri olarak kabul edilir. Bitkilerin ön bitki etkisi ve ön bitki değerini bölgenin iklim, toprak vb. çevresel koşulların etkilemektedir. Bu nedenle belirli bölgelerde yürütülen ekim nöbeti denemelerinden elde edilen sonuçların, her bölge için olduğu gibi geçerli olacağı düşünülmemelidir.
Sinerjizm: Büyüme etkinliğini artıran bitkiler arasındaki etkileşime sinerjizm adı verilir. Mısırın kendisini izleyen bitkilerin su kullanım etkinliğini artırdığı, dış etkilere karşı direncinin artmasına yardımcı olduğu bildirilmektedir.
Toprak yorgunluğu: İklim ve diğer çevre koşulları uygun olmasına karşın, topraktan kaynaklanan nedenlerle bitki gelişiminin yavaşlaması veya durmasının nedeni toprak yorgunluğudur. Toprak yorgunluğunun belirtileri daha çok, aynı tarlada aynı bitki türünün her yıl arkaya yetiştirildiği, monokültür tarım uygulanan alanlarda görülmektedir. Toprak yorgunluğunun nedenleri; 1. Besin maddesi eksikliği ve toprağın belirli bir mikro besin maddesi yönünden yoksullaşması 2. Toprakta nematod ve diğer hastalık nedeni zararlıların artması 3. Toprakta belirli mikroorganizma türlerinin aşırı çoğalması ve böylece toprağın biyolojik dengesinin bozulması 4. Bitkilerin kök, yaprak, çiçek ve meyve gibi organlarından çeşitli toksinler salgılamaları ve bunların toprakta birikmesi, ayrıca bitkilerin toprağa bıraktığı organik maddelerin ayrışması sırasında toksik etkili maddelerin açığa çıkması.
Günümüzün çevre ve ekolojik koşulları göz önüne alındığında, sürdürebilir ve kazançlı bir tarımın ön koşulu, iyi planlanmış bir ekim nöbeti uygulamaktır. İyi planlanmış bir ekim nöbetinin sağladığı tüm yararların yanı sıra, üretim planlaması ancak ekim nöbeti üzerinden gerçekleştirilebilir. Ekim nöbeti mümkün olduğu ölçüde beklenen tüm yararları sağlayabilecek şekilde planlanmalıdır. Planlamada öncelikle gerekli bilgiler toplanmalıdır. Arazinin büyüklüğü, şekli, parçalılık durumu, eğim, toprak tekstürü, organik madde düzeyi, besin maddeleri içeriği ve dengesi, toprak reaksiyonu ve tuzluluk durumu, sulanabilme olanağı vb… bilgiler toplanmalıdır. Ayrıca işletmenin işgücü varlığı, makine parkı, hayvan varlığı ve bölgenin iklim özellikleri de bilinmelidir.
Ekim nöbeti mümkün olduğu ölçüde beklenen tüm yararları sağlayabilecek şekilde planlanmalıdır. Planlamada öncelikle gerekli bilgiler toplanmalıdır. Arazinin büyüklüğü, şekli, parçalılık durumu, eğim, toprak tekstürü, organik madde düzeyi, besin maddeleri içeriği ve dengesi, toprak reaksiyonu ve tuzluluk durumu, sulanabilme olanağı vb… bilgiler toplanmalıdır. Ayrıca işletmenin işgücü varlığı, makine parkı, hayvan varlığı ve bölgenin iklim özellikleri de bilinmelidir.
Ekim nöbetinde çevre koşullarının da izin verdiği ölçüde, yetiştirilecek ürünlerin seçiminde, sıralanmasında ve uygulanacak işlemlerde göz önüne alınması gereken özellikler; 1. Ekim nöbetinde yer alacak her bitki yetiştirileceği bölgenin toprak ve iklim koşullarına uygun olmalıdır. Bölgenin ekolojik koşullarının; yetişmesine müsaade etmediği veya yetişmesi için uygun olmadığı bitki cins, tür ve çeşidinin o bölgedeki ekim nöbetinde yer alması söz konusu değildir. Orta Anadolu şartları susam, şerbetçi otu ve tütün gibi bitkilerin yetiştirilmesi için uygun değildir. Ekoloji bu bitki cinslerinin yetiştirilmesine müsaade etmez. Orta Anadolu bölgesi buğday yetiştiriciliği için en uygun bölge olmasına rağmen Sadova, Gönen gibi buğday çeşitleri için uygun ekolojiye sahip değildir.
Bölgede yetiştirilmekte olan bitki cinslerinin ekim nöbetinde yer alması gereklidir. Bölge ekolojisine uygun olsa dahi bölge çiftçisinin tanımadığı ve yetiştiriciliğini bilmediği bitki çeşitlerinin ekim nöbetinde yer alması uygun değildir. Ekim nöbetinde yer alması zorlansa bile üreticiler benimsemediği için fazla yetiştirilmemektedir. Kolza Orta Anadolu şartlarında yetiştirilebilecek bir cinstir. Yetiştirilmesi de çeşitli şekillerde teşvik edilmektedir. Fakat bölgede fazla bir yayılma gösterememiştir. Bir bölgedeki ekim nöbetinde; kolay yetiştirilen ve en fazla gelir getiren bitki cins ve türleri yer almaktadır. Daha az ekonomik olan cinslerin zamanla ekim nöbeti içerisindeki oranları azalmaktadır. Bir zamanlar Orta Anadolu'da fazla miktarda yeşil mercimek tarımı yapılırken, ekonomik olmadığı için günümüzde mercimek yetiştiriciliği oldukça azalmıştır.
2. Ekim nöbetinde yer alan bitkiler arasındaki uyuşum ilişkileri ve her birinin ön bitki isteği dikkate alınmalıdır. 3. Derin köklü bitkiler ile yüzlek köklü bitkiler birbirini izlemelidir. 4. Toprakta organik madde düzeyinin korunması, mikroorganizmalar ve solucanların işlevlerini sürdürebilmeleri için, toprağa çok ve az kök-gövde artığı bırakan birbirini izlemelidir. 5. Erozyon riskinin olduğu yerlerde toprak alttan işlenmeli, örtü bitkileri ve yeşil gübre bitkileri yetiştirilerek toprak yüzeyinin bitki örtüsü ile kaplı olması sağlanmalıdır. 6. Tarımda en çok kullanılan gübreler, bileşiminde azot bulunan gübrelerdir. Gübreleme masraflarını azaltmak, yerüstü ve yer altı doğal kaynaklara verilen zararı olabildiğince en alt düzeye indirebilmek için, toprağa azot kazandıran ve fazlaca azot tüketen bitkiler birbirini izlemelidir.
7. Ekim nöbetinde yer alacak bitkiler ve ekim oranları ülkenin kalkınma planları ile uyumlu olmalıdır. 8. Yetiştirilecek yem bitkileri çiftlikte bulunan hayvanların gereksinimini karşılamalı ve diğer ürünlerin de kolayca pazarlanıp, iyi gelir sağlayacak özellikte olmasına özen gösterilmelidir. 9. Yavaş geliştiği için yabancı otlara karşı rekabet gücü düşük olan bitkiler, yabancı otları batıran ürünlerin ardından yetiştirilmelidir. 10. Özellikle farklı özellikler taşıyan yabancı otları kontrol edebilmek için, geniş ve dar yapraklı bitkiler birbirini izlemelidir. 11. Hastalık veya zararlı riskinin olduğu yerlerde, ekim nöbetinde risk oluşturan zararlıların konukçusu olabilecek bitkilere yeterli ekim molaları bırakılarak yer verilmelidir.
12. Hastalık, zararlı ve yabancı otları kontrol edebilmek için, zararlı etmenin biyolojisi dikkate alınarak, kültür bitkisinin ekim/dikim tarihi ayarlanmalıdır. 13. İş yükünün dengeli dağılımı ve farklı yabancı ot türlerinin kontrol edilebilmesi için, kışlık ve yazlık ürünler dönüşümlü olarak yetiştirilmelidir. 14. Mevsimlik iş gücü gereksinimi ve bunun sağlanabilme durumu dikkate alınmalıdır. 15. İşletmenin makine ve ekipman varlığı dikkate alınmalıdır. 16. Sulamanın yapılamadığı ve suyun sınırlayıcı etmen olduğu yerlerde, çok su tüketen ve az su tüketen bitkiler dönüşümlü olarak yetiştirilmelidir.
17. Özellikle ekim nöbetinde yer alacak sebze ve meyveler seçilirken pazarın istekleri, tüketicilerin damak zevkleri ve tüketim alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. 18. Yetişme aşamasında daha çok kültürel işlem gerektiren ürünler en yakın parsellere alınmalıdır. 19. İzleyen bitkiler için toprak ve tohum yatağı ile ekim/dikim işlemlerini yapmaya fırsat verecek dönemde araziyi boşaltacak ön bitkiler seçilmelidir. 20. Toprak işlemeden ürünün depolanmasına kadar geçecek sürede yapılacak tüm kültürel işlemler göz önüne alınmalıdır.
Ekim nöbetinden beklenen faydalar Tarla tarımında birbiri ile iyi anlaşan bitki çeşitlerinin arkaya ekilmesinin çok sayıda yararlı yönleri vardır. Uygun bir ekim nöbeti uygulandığı zaman ortaya çıkan faydaların en önemlileri: 1. Yabancı otlarla mücadele etmek: Bir tarlada üste aynı bitki yetiştirildiği zaman bu bitkiye uygulanan yetiştirme tekniği ile paralellik gösteren yabancı otların miktarı önemli ölçüde artış göstermektedir. Aynı bitki türü yetiştirilmeye devem edildiği sürece, yabancı ot problemi her geçen yıl önemli ölçüde artış göstererek, verimin büyük ölçüde düşmesine sebep olmaktadır. Kışlık buğday tarımının yapıldığı bölgelerimizde yeterli yağışın olduğu yörelerde üste kışlık buğday yetiştirildiği zaman, buğday tarlada iken gelişip hayatını tamamlayan yabancı otlarla mekanik mücadelenin yapılması mümkün değildir. Yabancı ot dar yapraklı ve buğdayla aynı familyaya dahil bir bitki cinsi ise kimyasal ot öldürücülerle de mücadelesinin yapılması mümkün değildir. Zaman içerisinde yabancı ot çoğalmakta ve tarlada buğday yetiştirilmesi güçleşmektedir.
Orta Anadolu koşullarında bazı aegilops ve brom türlerinin çoğu zaman buğday tarlalarını işgal etmiş durumda olmasının asıl nedeni budur. Kışlık buğday yerine yazlık buğday yetiştirildiği zaman, iki yetiştiricilik arasındaki ekim zamanı farkından dolayı ekim ayından mart ayına kadarki zamanda yabancı otlarla mekanik olarak mücadele yapılabileceği için yabancı otların miktarı belli oranda azalmaktadır. Buğday yerine farklı bir kışlık tahıl yetiştirildiği zaman, bitki cinslerinin yabancı ot çeşitlerine göre gösterdikleri rekabetin seviyesi farklı olduğu için yabancı ot miktarı önemli ölçüde azalmaktadır. Farklı familyaya ait bir bitki grubu yetiştirildiği zaman, yabancı otlarla mücadele zamanının ve bitkinin tarla içerisinde yetişmesine müsaade ettiği yabancı ot cinslerinin farklı olması nedeniylede iyi bir şekilde mücadele edilebilmektedir.
Buğdaygil, baklagil ekim nöbetinde olduğu gibi dar ve geniş yapraklı cinsler birbiri ardına yetiştirildiğinde, dar yapraklı yabancı otların kontrolünde kullanılan kimyasal ot öldürürcülerin geniş yapraklılarda kullanılanlardan farklı olması nedeniyle yabancı otların kimyasallarla kontrol edilmesi kolaylaşmaktadır. Yabancı ot kontrolü ve kendi gelen karışımının azaltılmasında tarlayı nadasa bırakmakta önemli ölçüde etkili bir uygulamadır. Tarla nadasa bırakıldığı yılda yabancı otlar ve kendi gelenler çimlendiği zaman toprak işlenerek veya farklı yöntemlerle kontrol altında tutulabilmektedir. Yıllık yağışı 500 mm' nin altında olan kurak alanlarda iki en fazla üç yılda bir tarla nadas adı altında boş bırakılmaktadır. Sulu alanlarda ise çapa bitkilerinin münavebeye girmesi ile yabancı otlar geliştiği zaman çapalanarak yok edildiği için yabancı ot kontrolü iyi bir şekilde yapılabilmektedir.
Buğday ve arpa tarımında önemli sorun oluşturan çavdar ve yabani yulaf gibi buğdaygiller çapa bitkileri ve yeşil ot için biçilen bitkilerde her hangi bir sorun oluşturmamaktadır. Ayçiçeğinin önemli zararlısı olan orabanş ile bulaşık tarlaya birkaç yıl kışlık tahıl ekildiği zaman orabanş kışlık tahıla zararlı olmadığı gibi mücadelesi de yapılmış olmaktadır. Açıklanmaya çalışılan sebeplerle tarla tarımında bölge için uygun olan ekim nöbetinin uygulanması yabancı ot ve kendi gelen mücadelesinde en etkili yoldur.
2. Hastalık ve zararlı etmenleri ile mücadele etmek: Her bitki cinsinde hastalık oluşturan mikroorganizma ve zarar yapan haşereler birbirlerinden farklıdır. Kışlık tahıllarda önemli zararlar ortaya çıkaran mantar kökenli sürme, rastık ve pas etmenleri tahılların dışındaki kültür bitkilerinde zararlı olmamaktadır. Bu etmenlerle bulaşık olan alanlarda tahıl dışında bir kültür bitkisi yetiştirildiği zaman bu kültür bitkisi zarar görmediği gibi hastalıklarda kontrol altına alınmış olmaktadır. Üst üste pancar ekilen alanlarda artan ve pancarda önemli ölçüde zarar yapan nematod, pancarın üç veya dört yılda bir ekildiği, münavebe uygulanarak kontrol altına alınabilmektedir.
Kışlık tahıllarda, özellikle buğdayda zararlı olan süne, kımıl, zabrus ve bambul gibi haşereler, diğer kültür bitkilerinde zarar yapmamaktadır. Bu zararlıların önemli ölçüde yayıldığı alanlarda kışlık tahıl dışında kültür bitkisi yetiştirildiği zaman zararlının yaşamı sekteye uğramakta ve belli oranda kontrol altına alınabilmektedir. Bir bitki grubunda zararlı olan hastalık ve zararlı etmenleri genelde, diğer kültür bitki gruplarına fazla zararlı olmadıkları için bölge şartlarına uygun olan ekim nöbetinin planlı bir şekilde uygulanması ile tüm hastalık ve zararlı etmenleri iyi bir şekilde kontrol edilebilmektedir.
3. Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısını düzeltmek: Tarlada, bölge için uyum içerisinde sıra ile farklı bitkiler yetiştirildiği zaman, toprağın fiziksel kimyasal ve biyolojik yapısı önemli ölçüde iyileşmektedir. İyi bir ekim nöbeti uygulandığı zaman tarlaya ekilen her bitki kendisinden sonra ekilecek bitkiye, kendisi ekildiği zamankinden daha iyi bir toprak bırakmaktadırlar. Toprak; organik madde miktarı ve dağılımı, toprak canlılığı, toprak içerisindeki canlı kanallar vs. yönünden daha iyi olarak bir sonraki bitkiye bırakılmaktadır. Her bitkinin bıraktığı toprak yapısını, takip eden bitki iyi bir şekilde değerlendirmekte, yüksek verim ve kalite ortaya koymakta ve kendisinden sonra gelen bitkiye de, ekiminin yapıldığı zamankinden daha verimli bir toprak yapısı bırakmaktadır. Sürdürülebilir tarım olarak ta tarif edilen, uygun ekim nöbeti uygulandığı zaman bir taraftan kaliteli yüksek ve verim elde edilirken, diğer taraftan da toprak verimliliği korunup artırılmaktadır.
Bölge için iyi bir ekim nöbeti uygulandığı zaman toprağın organik maddesi önemli ölçüde artmaktadır. Organik maddesi dengeli bir şekilde artan toprağında fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısı önemli ölçüde iyileşmektedir. Organik madde toprak içerisinde yeterli, dengeli ve homojen bir şekilde dağılmış olarak bulunduğu zaman toprağı, bitki için her yönüyle uygun hale getirmektedir. Toprağın yapısı, granülasyonu, hacim ağırlığı, havalanması ve geçirgenliği gibi fiziksel özelliklerini; topraktaki bitki besin maddelerinin dengeli ve bitkilerin yararlanılabileceği formları halinde bulunması gibi kimyasal özelliklerini iyileştirmektedir. Toprak içerisinde kaliteli ve yeterli miktarda organik maddeyi bulan mikroorganizmalar; miktar, sayı ve aktivitelerini artırıp, toprak canlılığını yükselterek biyolojik özelliklerini de önemli ölçüde iyileştirmektedirler.
4. Toprağın çeşitli katmanlarından aynı derecede yararlanmak: Bitkilerin kök derinlikleri birbirinden farklı olduğu gibi, topraktan almış oldukları bitki besin maddelerinin çeşit ve miktarları da önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Arpanın kökleri 90 cm toprak derinliğine kadar inerken, kışlık olarak ekilip iyi bir şekilde gelişen buğday ve çavdarda, toprak derinliği uygun ise kök derinliği 2. 5 metreye kadar inmektedir. Kuşyeminin kök derinliği 50 cm kadar olurken, yaşlı yoncaların kökleri 8 -10 metreye kadar inmektedir. Ayrıca her bitkinin topraktan kaldırmış olduğu besin maddeleri, hem çeşit hem de miktar olarak birbirinden farklıdır. Buğdaygiller tarladan azot alırken baklagiller tarladan azot almamakta (ilk gelişme devreleri hariç), tersine havanın serbest azotunu köklerinde ortak yaşadıkları bakteriler kanalıyla toprağa bağlamaktadırlar.
Ekim nöbetinde, aynı tarlada aynı bitkiler üste yetiştirildiği zaman, toprağın aynı katmanlarından aynı besin maddelerini tükettikleri için bir taraftan toprak zarar görürken, diğer taraftan da üretilen bitkilerde verim ve kalite önemli ölçüde düşmektedir. Aynı tarlada kök derinlikleri farklı bitkiler birbirini takip eder durumda yetiştirildikleri zaman, faydalanılan kök derilikleri ve topraktan kaldırılan besin maddeleri, çeşit ve miktar olarak farklı olduğu için toprağın farklı katmanlarından iyi bir şekilde yararlanılmaktadır. Derin köklü bitkiler toprağın alt katmanlarında olan besin maddelerinden yararlanırlar ve bu besin maddelerinin önemli bir kısmını hasatlarından sonra toprak yüzeyine yakın tabakalara bırakmaktadırlar. Yeşil gübre olarak yetiştirilen bitkiler toprağa gömüldükleri zaman, toprağın derinliklerindeki besin maddelerini yüzeye taşımaları yanında, yüzeye yakın tabakalara bırakılan organik madde miktarını da önemli ölçüde artırmaktadırlar.
5. Erozyonu Önlemek: Bölge için iyi bir ekim nöbeti uygulandığı zaman toprak yüzeyi, senenin büyük bir bölümünde bitki ile kaplı olduğu için erozyona daha az maruz kalmaktadır. Bitkiler toprak üstü aksamları ile toprak yüzeyini erozyona karşı korurken kökleri ile de toprağın derinliklerini erozyona karşı korurlar. Uygun ve planlı bir şekilde ekim nöbeti uygulandığı zaman verimlilik arttığı için toprak içerisindeki organik madde ve buna bağlı olarak ta toprak canlılığı artış göstermektedir. Toprak canlılığı arttığı için topak yapısı iyileşip granül yapıya sahip olan toprak, yatay olarak su ve rüzgâr erozyonuna, dikey olarak su erozyonuna karşı daha dayanıklı olmaktadır. Erozyona karşı korunmuş olan toprak zaman içerisinde toprak yapısını ve dokusunu koruyup yetiştirilen bitkilere su ve besin maddeleri yönünden daha uygun ve daha iyi hizmet eder duruma gelmektedir.
6. Toprak verimliliğini korumak ve artırmak: Sürdürülebilir tarımın temeli olan, her bitki hasat edildiği zaman kendisinden sonra gelen bitkiye ekildiği zamankinden daha iyi toprak bırakacak şekilde ekim nöbeti yürütüldüğü zaman her geçen yıl toprak verimliliği artmaktadır. Uygun ekim nöbeti yürütüldüğünde her bitki kendisine bırakılan toprağı iyi bir şekilde değerlendirerek kaliteli ve yüksek verim ortaya koymakta ve kendisinden sonra gelen bitkiye ekildiği zamankinden daha iyi şartlarda toprak bırakmaktadır. Orta Anadolu şartlarında nadas veya baklagil anızına kışlık tahıl ekildiği zaman toprak yapısı uygun olduğu için kışlık tahıl iyi bir şekilde gelişerek, kaliteli ve yüksek birim alan tane verimi ortaya koymaktadır. Kışlık tahıl, nadas veya baklagilin bıraktığı toprağı iyi bir şekilde değerlendirmekte ve hasat edildiği zamanda su yetersizliği dışında kendini takip edecek baklagile kaliteli yüksek verim verebileceği uygun bir toprak bırakmaktadır.
Bölge için gerekli ekim nöbeti uygulanıp, ekim nöbetinde her hangi bir hata yapılmadığı sürece topraktaki organik madde miktarı her geçen yıl artış göstermektedir. Zaten bölge için uygun olan ekim nöbeti sisteminin belirlenmesinde, göz önünde bulundurulması gereken temel nokta budur. Her geçen yıl organik madde miktarı artan toprağın yapısı iyileşmekte, toprak granül yapıya geçmekte, canlılığı artmakta ve bütün bunların sonucunda toprağın verimliliği de artış göstermektedir.
7. Gübrelerden daha iyi yararlanmayı sağlamak, 8. İş gücünden tasarruf sağlamak, 9. Rizikoyu ve zarara uğrama tehlikesini azaltmak, 10. Biyolojik dengenin korunmasını sağlamak, 11. Çevre ve toprak kirliliğini azaltmak.
Ekim nöbeti sistemleri Bir bölgede uygulanacak ekim nöbetine etki eden birçok faktör vardır. Münavebeye girecek bitki cinlerini; bölgenin iklim şartları, toprak yapısı, sulama imkânları ve yetiştirilecek bitki çeşitleri belirlemektedir. Bölgenin yağış durumuna göre farklı ekim nöbeti sistemleri uygulanmaktadır. Bölgeler içinde de, o bölgenin geri kalan kısmından farklı iklim ve toprak özellikleri gösteren alt iklim bölgeleri olabilir. Bu alt bölgelerde uygulanacak ekim nöbetlerinin de, bazı farklılıklar içermesi beklenen bir durumdur.
İkili ekim nöbeti sistemlerinde nadasa ayrılan sürenin uzun olması ve ekim nöbetinde baklagilin bulunmaması nedeniyle kuru tarım alanları için ııvgun olmamaktadır. Ancak yağışın yetersiz olduğu kuru tarım alanlarımızda halen en fazla uygulanan ekim nöbeti sistemidir. Yıllık yağışın 350 mm civarında olduğu Orta Anadolu bölgemizde diğer ekim nöbeti sistemlerinin uygulanması fazla iyi sonuç vermemektedir. Yıllık yağışın 500 mm civarında olduğu bölgelerde, tarlayı üç veya dört yılda bir nadasa bırakmayı sağlamak için üçlü veya dörtlü ekim nöbeti sistemleri uygulanmaktadır. Yağış yetersizliğinin sorun olduğu yörelerde üçlü sistem daha fazla uygulanmaktadır. Ancak üçlü ekim nöbeti sistemlerinde nadasın baklagilden önce veya sonra gelmesi uygun olmamaktadır.
Baklagil, nadası kışlık tahıl kadar iyi değerlendirememektedir. Baklagilden sonra gelen nadasta, daha sonra gelen tahılın baklagil anızından yararlanmasını azaltmaktadır. Bu nedenle dörtlü ekim nöbeti sistemi daha uygundur. Yağışın yeterli olduğu bölgelerde dörtlü ekim nöbeti sisteminin uygulanması en iyisidir. Nadas dört yılda bire inmekte, dört yılda iki defa yerine kışlık tahıl, birinde nadasa, diğerinde baklagil anızına ekilmektedir. Yağışın yeterli veya sulama imkânlarının bulunduğu alanlarda çapa bitkileri ekim nöbetine girmektedir. Orta Anadolu şartlarında suyun bulunduğu alanlarda şeker pancarı, ayçiçeği, fasulye, patates, yonca, korunga, fiğ, kışlık tahıl yerine mısır gibi bitkiler ekim nöbetinde yer almaktadır.
Hayvancılığın fazla olduğu bölgelerimizde yem ihtiyacının karşılanabilmesi için yonca, korunga ve fiğ önemli ölçüde yetiştirilmektedir. Vejetasyon süresi ve sıcaklığın yeterli olduğu bölgelerimizde diğer endüstri bitkileri de ekim nöbetine girmektedir. Endüstri bitkisi olarak pamuk, tütün, haşhaş, yerfıstığı ve soya fasulyesi gibi cinsler ekim nöbetinde yer almaktadır. Bitki cinslerinin yetiştirildikleri bölgelere göre tavsiye edilebilecek oldukça fazla ekim nöbeti sistemi vardır.
- Slides: 32