Fenomenoloji Husserl tarafndan sistematize edilen yaklamn kkenlerini felsefede

Fenomenoloji

Husserl tarafından sistematize edilen yaklaşımın kökenlerini felsefede bulmak mümkündür. Dünyayı nasıl anlamamız gerektiğiyle ilgili bilgiler yaklaşımın felsefi kökenlerini oluşturmaktadır. Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım. ” iddiası üzerinden Husserl emin olma yolları aramıştır. Buna göre felsefi argüman kurabilmek için ötekinin varlığına, kesinliğine dair söz zemini oluşturulmalıdır.

Husserl bu durumu emin olunan bir durumla ilişkilendirmek istemiştir. Kendi varlığımdan eminim, ancak diğerinin varlığından nasıl emin olacağımı? Sorusu karşısında empatik ilişkiyi ileri sürmüştür. Empatik ilişki sosyal etkileşimle kurulur. Felsefi argüman kurabilmek için ötekinin varlığının kesinliğine dair söz zemini oluşturulmalıdır.

Dünyayı doğrudan doğruya algılamak mümkün değil. Yalnızca kendi bilincimizin el verdiği ölçüde erişebiliriz. Dolayısıyla dünyanın kendisinden çok onu anlamlandıran bilince çalışılması gerekmektedir. Deneyim de bilinçten bağımsız düşülemediğinden deneyimlere odaklanmak burada önem kazanmaktadır.

Bilincin Niyetliliği Bilinç belirli nedenlerden dolayı bir şeylere odaklanır. Fenomenoloji bilinç altıyla ilgilenmez, çünkü bilincin bir şeye yönelmesi günlük hayatta gerçekleşir. Bilinç belirli bir amaç doğrultusunda kendini bir şeylere yönlendirir. Bilinç kendini anlamak için epistemoloji geliştirmek zorunda bu da fenomenoloji ile mümkündür. Sezgisel Yöntem

Husserl’e göre amprik yaklaşımların temel sorunu zihni çevreden aldığı uyaranlarla incelemesidir. Bilinç uyarana nasıl tepki vereceği konusunda zaten şekillenmiş durumdadır. Gerçekliğin varlığı ya da yokluğu odak konusu değildir. Gerçekliğin anlamlandırılma biçimleriyle uğraşır.

Anlamlandırma biçimi kişiden kişiye göre değişebilir. Bilinç bir şeye yansıdığında geri dönen şey anlamı yaratır. Dolayısıyla bilinç bir şeyi var kılar.

Fenomenoloji Nasıl Yapılır? Bilimsel yargının önündeki engel epoche/Natural Attitude (kendini paranteze alma/Doğal tutum) ile engellenebilir. Doğal tutum gündelik hayatta gerçekleşen durumlarla ilgili şüphelenmemeyi gerektirmektedir. Bunlar insanlarda bilişsel kafes yaratır ve sorgulanması gereken durumları sorgulamanın önünü kapatır. Bundan kurtulmak için ise gündelik hayatla ilgili tüm ön yargıları ortadan kaldırmak gerekmektedir.

Ön yargısız bir bilince sahip olmak için kendini paranteze almak gerekmektedir. Neden böyle diye düşünmeye başladığımızda yabancılaşma ve sorgulama başlar. Ön yargısız bir zihinsel çerçeveye ulaşıldığında ise gündelik hayatı sorgulamaya başlarız. Bracketing- Geçmiş bilgileri parantez içine alma, konuya hç bilmiyormuş gibi yaklaşma

Deneyimin anlamı- deneyimden çıkan anlam önemlidir. Schutz- gerçeklik insanda anlamla kurulur Odak noktası insanların deneyimlerinin ne olduğunu betimlemek değil, o deneyimden ne anlam çıkardıklarıdır. Deneyimin bireyde bıraktığı iz olan anlam

Deneyimin altını çizen, temel, değişmeyen bilinç formları aranır. Deneyimin değişmeyen gücü nedir? Deneyimi asıl şekillendiren öz ne ve bu durum araştırma özneleri için ne anlama gelmektedir.