OTZM Otizm ilk olarak 1943 ylnda Amerikal ocuk

  • Slides: 17
Download presentation
OTİZM

OTİZM

Otizm, ilk olarak 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından "Erken Çocukluk Otizmi"

Otizm, ilk olarak 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından "Erken Çocukluk Otizmi" olarak adlandırılmıştır. Çocukların hemen tümü oyun oynarken çok mutludur. Tüm enerjilerini buna harcar ve hayal kahramanlarını kendileriyle özleştirmekten büyük zevk duyarlar. Ancak çevremize dikkatli gözlerle baktığımızda hayat dolu çocukların yanı sıra bunların tam tersi durumda olan ve hiçbir şeye ilgi duymayan çocukları da görmemiz mümkün. Bunların hepsi toplumdan uzak durmayı seçerler. Bu şekilde ilgisiz, oyun oynamayan, konuşmayan çocuklar otistik olarak adlandırılırlar. Aslında otistik dediğimiz çocuklardaki bu durumla yeni bebek sahibi aileler doğumdan sonraki iki ay içinde karşılaşırlar. Bebekler etrafa donuk gözlerle bakar ve her şeye ilgisizmiş gibi görünebilirler. Ama bu bir süreçtir ve bebek birkaç haftalık olduğunda geçip gider. Ancak otistik olan çocuklar bebekliklerinden başlayan bu durumu sona erdirmeyip devam ettirirler. Aslında çocuğunuzun otistik olup olmadığını anlamak hiç de zor değil. Bebekliklerinden başlayarak oyun oynamak istemeyen, annesi ve babasıyla konuşmayan, sürekli somurtan çocuklar otistiktir. Genel olarak birçok aile çocuğunun otistik olduğunu fark eder, ama bazen onunla ilgilenmekte oldukça zayıf olan aileler bunu fark etmeyebilir.

OTİZMİN TANISI Otizmin kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem yoktur. Gözleme dayanarak ve

OTİZMİN TANISI Otizmin kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem yoktur. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre tanı konur. Otistik çocuklar aşağıdaki belirtileri gösterebilirler. Belirtilerin tamamının bir çocukta görülmesi şart değildir. Otistik çocuklar bu davranışları hafiften ağıra değişen ölçülerde ve değişik kombinasyonlarda sergileyebilirler. Belirtilerin bazıları zaman içinde kaybolup, bazıları da yine zaman içinde ortaya çıkabilirler. İlgisizdir. Gereksinimlerini bir yetişkinin elini kullanarak ifade eder. Ekolalisi vardır. (kendisine söylenenleri papağan gibi yineler) Uygunsuz gülme ve kıkırdamaları vardır. Göz teması yoktur veya kısıtlıdır. Oyunlara bir yetişkinin yardımı ve ısrarı ile katılır. Başka çocuklarla oynamaz. Hayal gücüne dayanan, yaratıcı oyunlar oynamaz. Tek bir konu hakkında durmadan konuşur. Nesneleri çevirir veya döndürür. Bazıları sosyal beceri gerektirmeyen faaliyetlerde çok başarılıdır. (müzik, boz-yap oyunları gibi) Değişiklikten hoşlanmaz.

Otizmin Belirtileri Kendi kendine şiddet kullanma. Çevresindeki hiçbir çocukla ilgilenmeme ve sürekli yalnız kalma

Otizmin Belirtileri Kendi kendine şiddet kullanma. Çevresindeki hiçbir çocukla ilgilenmeme ve sürekli yalnız kalma isteği. Anlaşılmayacak şekilde konuşma ve anlamsız sözcükler söyleme. Duyduklarını ve gördüklerini sürekli tekrarlama. Kendisiyle ilgilenilmesini ve insanlarla karşıya gelmeyi istememe. Kendi yaşıtlarına göre konuşmada gelişememe. Yeniliklerden hoşlanmama. Farklı şekillerdeki cisimlere bağlılık gösterme. Şüpheci olma ve gerilimde bulunma. Nedensiz ağlama ya da gülme. Hatırlama ve ezberleme gibi yeteneklere sahip olma. Aileye önemli görevler düşüyor

Bir taraftan otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülürken diğer taraftan da nedeni konusundaki araştırmalar

Bir taraftan otizmin gelişimsel bir hastalık olduğu düşünülürken diğer taraftan da nedeni konusundaki araştırmalar devam ediyor. Hastalıkla birlikte zeka geriliği ve epilepsi (sara) nöbetlerinin sık görülmesi de biyolojik nedenlerin daha ön planda olduğunu gösteriyor. Ancak kardeşler ve ikizler üzerinde yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin önemli olduğunun altını çiziyor. Uzun yıllar otizmin nedeni olarak anne - bebek arasındaki iletişimsizlik konu edilmiş ve annelerin çocukla duygusal ilişki kurmada yetersizliklerini anlatmak için; buzdolabı anne; yakıştırması yapılmış. Fakat daha sonra aynı anne babadan doğan diğer çocuklarda benzer sorunların olmaması ve tüm otistik çocukların annelerinin de; buzdolabı anne; modeline uymaması bu görüşü destekleyen verilerin yetersiz kaldığı fikrini doğurdu. Otizmin ensefalit (beyin iltihabı), frajil x sendromu (genetik zeka geriliği), fenilketonüri (aileden kalıtım yoluyla geçen zeka geriliği) ve doğumsal kızamıkçık enfeksiyonu gibi bazı tıbbi durumlarla birlikte daha sık görülmesi, hastalığın nedenini nörobiyolojik alanda arama zorunluluğunu gündeme getirdi. Kısaca, görüldüğü gibi otizmin nedenleri hakkında somut bir açıklama henüz yapılamıyor.

Çocukların otizm olmasının nedeni tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle de bugün için otizmin kesin

Çocukların otizm olmasının nedeni tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle de bugün için otizmin kesin bir tedavisi bulunmuyor. Ne yazık ki hastalık hayat boyu süren kalıcı bir hal alabiliyor. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülebiliyor. Otistik çocukların tedavisinde en önemli rol aileye düşüyor. Bu yüzden böyle bir çocuğa sahip olan ailelerin konu hakkında bilgi sahibi ve sabırlı olmaları gerekiyor. Çünkü çocuklarına ancak bu şekilde fayda sağlayabilirler. Bunun yanı sıra bazı davranış bozukluğu görünen çocuklarda ilaç tedavisi uygulanıyor. Yapılan bu tedavinin en önemli bölümü çocuğa uygulanan eğitim programıdır. Bu program, onu çevresine yakınlaştırırken ilişkilerini de kuvvetlendirir. Ancak sadece zeka seviyesi çok düşük olmayan çocukların eğitimle tedavilerinde başarılı olunmuştur. Bunun tam tersi olan çocukların gelişme gösteremedikleri de bilinmelidir. Bu tür tedavilerde sonuca ulaşmak için oldukça uzun süre beklemek gerekir. Ayrıca tedavilerin kesinlikle konu hakkında uzman kişiler tarafından yapılması çok önemli.

Göz kontağı kurmazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibidirler. Huzursuz

Göz kontağı kurmazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibidirler. Huzursuz görünürler. Sözel veya sözel olmayan (yüz ifadesi gibi) birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler. (seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranırlar. ) Bazıları birtakım ses, koku, ışık veya dokunuşa aşırı hassastırlar. Bazıları ise sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır. Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler. Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterirler. (örneğin, evdeki eşyaların yerleri değiştirilmişse, eşyalar eski yerlerine konana kadar kendilerini yerden yere vurup ağlayabilirler. ) Rutin olarak görmeye ve yapmaya alıştıkları şeyleri severler. Zihinlerinde yaşadıkları ortamın bir haritasını gezdirirler ve yapılan her küçük değişiklik çocuğun daha fazla stres yaşamasına neden olur. Bazı çocuklar çok saldırgan olurlar. Kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler. Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. (örneğin, korkusuzca trafiğe çıkabilir, ateşle oynayabilirler. ) Yemek yeme bozuklukları vardır. Bazıları yenmez şeyleri yemekten hoşlanabilir.

Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar. Bazen de konuşulanları

Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar. Bazen de konuşulanları papağan gibi tekrarlayabilirler. (Ekolali) Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler. (Örneğin, birilerini önemsemezler, ya da birileri yerlerini işgal ettiğinde veya zorunlu bir aktivite yapmak durumunda kalınca, istenmeyen bir obje gibi orayı terk ederler. Çoğunlukla insanları değil de objeleri ve cansız varlıkları tercih etmektedirler. Yaşadıkları duygular genellikle anında ve kesindir. İhtiyaçları önceliklidir. (Aydın, 2003) Parlak şeylere çok ilgi duyarlar. İlgileri belli bir şeye yöneliktir ve bu şey ortadan kaldırılırsa çocuk kriz geçirir. Otistik çocuklar bazı şeylere çok bağlıdır. Konserve kutuları, boş deterjan kutuları, plastik şişeler ve plastik kapaklar gb. Sevdiği bir şey kaybolursa bulunana kadar huzura kavuşmazlar. Yüksek sese karşı ilgisiz olanlar olduğu gibi bazı seslere şiddetli tepki gösterenler de vardır. Bazısına motosiklet ve köpek havlaması işkence gibi gelir. Hayatı boyunca konuşamayanlar olabilir. Otizmli çocuk, yürüyüşüne dikkat etmeden merdivenleri inip çıkabilir, bisikletini dikkatini vermeden sürer. Hatta pek çoğu karanlıkta eşyalarını bulabilir.

Dokunulmayı sevmese de sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır. Ellerini çırparlar, yüz göz hareketleri yaparlar ve

Dokunulmayı sevmese de sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır. Ellerini çırparlar, yüz göz hareketleri yaparlar ve başları dönmeden kendi etraflarında dönerler. Çoğu parmak uçlarında yürür. Bir çok otistik ellerini ya da eşyaları gözlerine çok yakın tutarlar. Bir kısmı güzel yürür, tırmanabilir ama bir kısmı da sakar olup dengesiz yürür tırmanmayı sevmez. Bazılarının parmak becerileri güzel ama yürüme ve konuşması iyi değildir. Hemen hepsi yürürken kollarını çapraz sallamayı oldukça geç öğrenirler. Bazı çocukların kendilerine ait rutinleri vardır; iskemleye oturmadan önce bir kere iskemlenin etrafında dolaşmak gibi. Bazıları para gibi yuvarlak şeyleri döndürmeye meraklı ve beceriklidir. Dönen şeylere bakmaya doyamazlar. Pek çoğu müziği sever ve şarkı söyler. Otizmli çocukların duygusal gelişimi öteki çocuklarınki gibi olup tek farkı gelişimin gecikmesidir. Bir yaşındaki çocuğun annesinin arkasında ağlama özelliği otizmli bir çocukta dört veya beş yaşlarında ortaya çıkabilir. (Persson, 2002)

Otistik çocukların çoğu suyla oynamayı ve otomobille dolaşmayı çok severler. İletişim için konuşmayı çok

Otistik çocukların çoğu suyla oynamayı ve otomobille dolaşmayı çok severler. İletişim için konuşmayı çok fazla kullanmazlar. İsteklerini ifade etmek için ve isteklerine ulaşmak için kişilerin elinden tutarak bunlara ulaşmaya çalışırlar. Bazıları kendi etraflarında döner ve sallanırlar. Yürürken zıplayarak veya parmak uçlarında yürürler. Bazılarında uygun olmayan ortamlarda nedeni bilinmeyen gülmeler görülür. Başkalarının duygularını anlamakta zorlanır ve buna uygun tepkiler veremeyebilirler. Taklit yetenekleri sınırlıdır.

Davranış Problemleri Öfke Nöbetleri : Genellikle 2 -5 yaş döneminde belirginleşir. Bu dönemde konuşma

Davranış Problemleri Öfke Nöbetleri : Genellikle 2 -5 yaş döneminde belirginleşir. Bu dönemde konuşma çok az ya da hiç olmadığından, çocuk isteklerini sözel olarak ifade edememektedir. Bu nedenle, çoğu otistik çocukta öfke nöbeti olarak adlandırılan tekmeleme, ağlama, bağırma, kendini yere atma gibi davranışlar ortaya çıkmaktadır. Çevresine Zarar Veren Davranışlar : Dışarıda çığlık atma, evdeki eşyalara zarar verme. Kendisine Zarar Veren Davranışlar : Bu davranışlar; genellikle çocuğun kızdığı, endişelendiği ya da başarısız olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Örnek : saçlarını çekme, yüzünü tırmalama, ellerini ısırma vb. İleri derecede ise; başını duvara ya da yere vurma, ellerini kanatacak derecede ısırma. Stereotip (Aynı Şekilde Tekrarlanan Hareket Dizisi)Vücut Hareketleri : Duyumsal Uyarım : İleri-geri sallanma, kendi ekseni etrafında dönme. Görsel Uyarım : Parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirme, parmakları ile havada şekiller oluşturma. Dokunsal Uyarım : Elin ritmik hareketler ile kulak, el gibi diğer vücut parçalarına vurulması. İşitsel Uyarım : Aynı ezgiyi üste saatlerce mırıldanma. (Darıca, Abidoğlu ve Gümüşçü 2002).