NN DNEM NFUS POLTKALARI Cumhuriyetin ilk yllarnda dk

  • Slides: 15
Download presentation
İNÖNÜ DÖNEMİ NÜFUS POLİTİKALARI

İNÖNÜ DÖNEMİ NÜFUS POLİTİKALARI

 • Cumhuriyetin ilk yıllarında düşük nüfus artış oranı, savaşlardaki çok sayıda insan kaybı

• Cumhuriyetin ilk yıllarında düşük nüfus artış oranı, savaşlardaki çok sayıda insan kaybı ve kalkınmanın gerçekleşmesi için gerekli görülen insan gücü gibi sebeplerle nüfusun artırılması yani pronatalist politikalar hedeflenmiştir. • Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk ve İsmet İnönü’nün nüfusun artırılması ve bu sayede kalkınmanın gerçekleşmesi yönünde söylemleri olmuştur. • Bu nedenle bu dönemdeki nüfus politikasının, yalnızca hukuki ve önleyici sağlık araçları değil, siyasi destek ile yürütüldüğü de söylenebilir. • Nüfusun artması gerektiğine yönelik görüş, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere 1946’da Demokrat Parti programında, 1950 yılında ise Menderes hükümetlerinin programlarında yer almıştır.

İNÖNÜ DÖNEMİ • 1927 yılından sonra Türkiye'de nüfus artış hızında 1940 -1945 döneminde önemli

İNÖNÜ DÖNEMİ • 1927 yılından sonra Türkiye'de nüfus artış hızında 1940 -1945 döneminde önemli bir düşme görülmüştür. • Bu düşüşün nedenleri şunlardır: • 1914 - 1922 savaş yıllarında doğumların az, • ölümlerin ise çok olması, • 1940 - 1945 döneminde doğurgan çağa girecek nüfusun azalmasına yol açmıştır. • İkinci Dünya Savaşı'na rastlayan bu dönemde baba olabilecek, evlenebilecek büyük bir erkek nüfus silah altına alınmıştır. • Savaş yıllarının yoksunlukları, hastalıklar, ilâç sağlanmasında ortaya çıkan sıkıntılar ölüm oranlarını artırmıştır. • Buna karşılık 1945 - 1950 döneminde nüfus artış hızı önemli ölçüde süratlemiş,

 • 1950 yılından sonra nüfusun artış hızı daha da çoğalmıştır. • 1950 -

• 1950 yılından sonra nüfusun artış hızı daha da çoğalmıştır. • 1950 - 1955 döneminde nüfusun fiilî artış oranının yüksek olmasında bu dönemde yurtdışından gelen göçmen sayısının fazlalığı da rol oynamıştır. • Türkiye’de Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle mübadele yolu ile gelen göçmenlerin nüfus artışında önemli bir rol oynamıştır. • Aynı durum 1950 yılından sonra da kendini göstermiştir. • Nüfus mübadelesi sırasında Yunanistan ve Bulgaristan’dan gelenlerin yerleşmesiyle nüfus miktarı artmış‚ geldikleri bölgede yaptıkları zirai faaliyetler yanında çeşitli kültürleri‚ teknik ve yöntemleri getirmişlerdir. • Özellikle 1950 -1951 göçü neticesinde Bulgaristan’dan Türkiye’ye 154. 393 göçmen gelmiştir. (Tanoğlu‚ 1953: 132). • 1954 yılından sonra da göç hareketi bu kez Yugoslavya'dan olmak üzere devam etmiştir.

 • 19. yüzyıl boyunca ve Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar ülke topraklarına gelen göçmen

• 19. yüzyıl boyunca ve Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar ülke topraklarına gelen göçmen sayısı 1 milyon olarak tahmin edilmesine rağmen, Osmanlı Devleti’nin gerileme ve dağılma döneminde nüfusu azalmaya başlamıştır. • Savaşların ve sık yaşanan isyanların yanı sıra; ülkedeki sağlık koşullarının bozuk olması sonucu sıtma, kolera, tifo gibi salgın hastalıkların ortaya çıkardığı yüksek ölüm oranları, insan varlığına verilmeyen önem ve bakımsızlık nedeniyle de çocuk ölümlerinde yaşanan artışlar nüfusun azalmasına neden olmuştur.

 • Nüfus artışını sağlamak için yüksek doğurganlığı sürdürecek önlemler ile bebek ve çocuk

• Nüfus artışını sağlamak için yüksek doğurganlığı sürdürecek önlemler ile bebek ve çocuk ölümlerini düşürecek sağlık hizmetleri verilmeye başlanmıştır. • Bu işlerin yapılması için kamunun doğumdaki hedefi doğal doğurganlık düzeyine ulaşmak; ölümlülükte ise “en çok görülen, en çok sakat bırakan ve en çok öldüren” hastalıklar ile savaş etmek olarak belirlenmiştir. • Doğal nüfus artışının yanı sıra dış göçlerin özendirilmesi ile de ülkenin nüfuslandırılması amaçlanmıştır. • Böylece İmparatorluk coğrafyasında bulunan fakat yeni çizilen ulusal sınırlar dışında kalan Türk nüfus dış göç ile ülkeye çekilmeye çalışılmıştır. • Bu politikalar sonucu ölümler 1935 -1940 döneminde binde 30 düzeyine düşmüş ve toplam doğurganlık hızı binde 6, 7 düzeyine ulaşmıştır. • İkinci Dünya Savaşı koşullarından ötürü savaş yıllarında ölümlülük yükselmiş ve toplam doğurganlık hızı düşmüştür (Peker, http: //sosyalpolitika. fisek. org. tr/? p=141).

 • Sağlık Bakanlığı’na doğumları özendirme sorumluluğu verilmiş; altı ve daha fazla sayıda çocuk

• Sağlık Bakanlığı’na doğumları özendirme sorumluluğu verilmiş; altı ve daha fazla sayıda çocuk sahibi olan kadınlara madalya ya da para ödülü verilmesi gibi uygulamalar kabul edilmiştir. • Öte yandan 1938 yılında bazı kanunlarda yapılan değişiklikle, çocuklar için vergi muafiyeti, sahip olunan çocuk sayısına göre kaynak aktarımı, çok sayıda çocuğa sahip olan ailelere toprak tahsisatında öncelik verilmesi düzenlemeleri getirilmiştir. • 1944 yılında kamu çalışanlarına bir miktar çocuk yardımı ödeneği verilmesine ilişkin düzenlemeye gidilmiştir. • 1949 yılında çocuk sayısı ile orantılı şekilde gelir vergisi muafiyeti getirilmiştir. • Ayrıca yurt dışından göç edeceklere de çeşitli teşvikler sunulmuştur (Karaca Bozkurt, 2011: 66 -67).

SAĞLIK • Savaş yıllarında çeşitli hastalıklardan ölenlerin sayısı üzerinde yapılan bir araştırmada, en fazla

SAĞLIK • Savaş yıllarında çeşitli hastalıklardan ölenlerin sayısı üzerinde yapılan bir araştırmada, en fazla ölüm oranının kötü beslenmekten kaynaklanan Verem’den olduğu ortaya konmuştur. • 1943 yılında ülkede başlayan tifüs salgını sırasında zabıta ekipleri sokaklardan kılığı kıyafeti düzgün olmayan vatandaşları toplayarak zorla hamamlara gönderip yıkatmışlardır. • Bu hastalık sırasında halka en iyi korunmanın temizlik olduğu söylenmiş, fakat halk yıkanmak için bir kalıp sabunu bile bulamamıştır. • Savaşın en fazla olumsuz etkisini, işçi, köylü ve küçük memur gibi toplumun geniş bir kısmını oluşturan dar ve sabit gelirliler savaş yıllarını yokluk, pahalılık ve açlık gibi ekonomik sıkıntılar ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan hastalıklarla sefalet ve perişanlık içerisinde geçirmişlerdir.

GÖÇ HAREKETLERİ • Göçlerle de nüfus arttırılmaya çalışılmıştır. 1934 -37 yıllarında 2510 sayılı Kanun’la

GÖÇ HAREKETLERİ • Göçlerle de nüfus arttırılmaya çalışılmıştır. 1934 -37 yıllarında 2510 sayılı Kanun’la ve ülke dışından çeşitli nedenlerle Türkiye’ye göç eden 196. 446 hane’den 2. 123 hane ve 771. 611 kişiden 8. 017 kişi Doğu illerine yerleştirilmişse de bunlar kısa bir zaman sonra tekrar Batı bölgelerine göç etmiş ve Doğudaki yerlerini nüfuslu kişilere bırakmışlardır. • Böylece ülke dışından gelenler dahi bir süre sonra göç ettirildikleri yere ayak uyduramayarak topraklarını feodaliteye bırakmış ve geldikleri bölgeye göç etmişlerdir. • Ülkeye 1923’ten sonra 219. 799 aile ve 877. 209 kişi göçmen olarak gelmiştir. • 1950 -1954 yıllarında 40. 337 aile ve 165. 905 kişi göçmen olarak gelmiş ve kendilerine toprak dağıtılmıştır (Kaştan, 2006, e-dergi. atauni. edu. tr).

1940 -1949 GÖÇÜ • İkinci Dünya Savaşı boyunca savaşı izleyen yıllarda 1940 -1949 yıllarında

1940 -1949 GÖÇÜ • İkinci Dünya Savaşı boyunca savaşı izleyen yıllarda 1940 -1949 yıllarında Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçler yavaşlamıştır. • Hemen hemen kesilme noktasına gelmiştir. • Bu on yıllık dönemde yılda ortalama 2. 100 kadar göçmen gelmiştir. • Bulgaristan’ın kuruluşundan 1949 sonuna kadar geçen 72 yıllık sürede Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen göçmen sayısının en az olduğu dönem bu on yıllık dönem olmuştur. • Bunun nedeni, Bulgaristan’dan yurt dışına çıkışların hemen yasaklanmış olmasıdır.

EĞİTİM VE KÜLTÜR • Atatürk döneminde başlatılan ve büyük mesafeler kat edilen eğitim ve

EĞİTİM VE KÜLTÜR • Atatürk döneminde başlatılan ve büyük mesafeler kat edilen eğitim ve kültür alanındaki çabalar İnönü döneminde devam etmiştir. • İnönü döneminin en önemli eğitim kurumu Köy Enstitüleridir. • 1940 yılında kırsal kesime öğretmen yetiştirmek amacıyla açılan Köy Enstitüleri, Türkiye’nin dünya eğitim tarihine kazandırdığı en özgün modellerden biri olarak döneme damgasını vurmuştur. • İnönü dönemindeki kırsal kesimle ilgili çabalar Köy Enstitüleri ile sınırlı kalmamıştır. • Atatürk döneminde de gündeme gelen Toprak ve tarım reformu çalışmalarına yeniden hız verilmiştir. • Ancak geniş emlak sahiplerinin yoğun tepkisi ve konuyla ilgili alt yapı eksiklikleri nedeniyle topraksız köylü bırakmama çabaları bu dönemde de başarıya ulaşamamıştır. • İnönü döneminin eğitim ve kültür alanındaki diğer gelişmelerini, klasik müzik eğitimine önem verilmesi, tiyatronun yaygınlaştırılması, yeni kitaplık ve kütüphanelerin açılması, doğu ve batı klasiklerinin Türkçe ’ye kazandırılması şeklinde sıralanabilir.

 • İsmet İnönü’nün iktidardan ayrıldığı yıl 1950 itibariyle Türkiye’nin eğitim ile ilgili ulaştığı

• İsmet İnönü’nün iktidardan ayrıldığı yıl 1950 itibariyle Türkiye’nin eğitim ile ilgili ulaştığı rakamlar şöyledir: • 17. 428 İlkokul, • 34. 922 İlkokul öğretmeni, • 406 Ortaokul, • 4. 364 ortaokul öğretmeni, • 88 Lise, • 2. 954 lise öğretmenidir. • Bunların yanında 1950 yılına gelindiğinde Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nde toplam 1. 361 öğretim elemanı bulunmakta olup, öğrenci sayısı 20. 469’a ulaşmıştır.

KÖY ENSTİTÜLERİ • Temelleri Atatürk döneminde atılan ve İnönü döneminde geniş bir uygulama alanı

KÖY ENSTİTÜLERİ • Temelleri Atatürk döneminde atılan ve İnönü döneminde geniş bir uygulama alanı bulan Köy Enstitüleri, Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir görev üstlenmiştir. • Hazırlıkları 1935'te başlatılıp 1937'de denemesine girişilen enstitülerin, • 1940'da yasal bir zemine oturtulduğu görülmektedir • Cumhuriyetin ilk yıllarında okuma-yazma oranı hayli düşük bir düzeydedir. • Atatürk, döneminde, gerek alfabe değişikliği gerekse bu alanda yapılan diğer çalışmalar ile halkın eğitim seviyesi üst seviyelere çekilmek istenmiştir. • Yapılan bu çalışmalar ile 1935’e gelindiğinde öğrenim çağında olan 1. 920. 000 köy çocuğu bulunmaktadır. • Ancak bu rakamın sadece 347. 071’i okul imkânından yararlanmaktadır. • Kentlerde okul sorunu hızla çözülürken köylerde bu gelişme kaydedilememiştir.

 • Bu dönemde, Türkiye nüfusunun yüzde sekseni köylerde yaşamakta olup ülke çapında 40.

• Bu dönemde, Türkiye nüfusunun yüzde sekseni köylerde yaşamakta olup ülke çapında 40. 000 köy bulunmaktadır. • 35. 000’inde okul bulunmayan ve okuma-yazma oranının çok düşük olduğu bu köylerde, okur-yazarlığı olan bir kasabalı 10 -15 köyün kâtipliğini üstlenmektedir. • Ayrıca başta tarım olmak üzere, köy hayatı için gerekli çoğu konuda ilkel metotlar uygulanmaktadır. • Köylünün ihtiyaçlarına cevap vermek ve başta eğitim olmak üzere birçok konuda köy hayatına canlılık getirmek amacı ile ilk olarak Saffet Arıkan döneminde Köy Eğitmenleri Yasası çıkarılarak Köy enstitülerinin temelleri atılmıştır. • 17 Nisan 1940'da kabul edilen 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu'na göre, enstitülerin görevi sadece köy öğretmeni yetiştirmekle sınırlı kalmayıp, öğretmenle birlikte sağlık görevlileri, teknisyenler gibi meslek elemanları yetiştirmekti. • 1942’de Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Yasası çıkarılarak, Köy Enstitülerinin kuruluşu tamamlanmıştır • Köy Enstitüleri, kuruluş amaçlarının çok üstünde bir başarı göstermişlerdir. • Köyün, kırsal alanlarda yaşayanların sorunlarını ortaya koyan ilerici bir kuşağın • yetişmesini sağlamışlardır.

KAYNAKÇA • AKANDERE OSMAN, 1998, MİLLİ ŞEF DÖNEMİ, ÇOK PARTİLİ KAYATA GEÇİŞTE ROL OYNAYAN

KAYNAKÇA • AKANDERE OSMAN, 1998, MİLLİ ŞEF DÖNEMİ, ÇOK PARTİLİ KAYATA GEÇİŞTE ROL OYNAYAN İÇ VE DIŞ TESİRLER, İZ YAYINCILIK • AYSAL DR. NECDET, 2005, ANADOLU'DA AYDINLANMA HAREKETİNİN DOĞUŞU: KÖY ENSTİTÜLERİ, ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÜRK İNKIL P TARİHİ ENSTİTÜSÜ, ATATÜRK YOLU DERGİSİ • ÇOLAK FİLİZ, 2013, BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TÜRKİYE’YE GÖÇ HAREKETİ (1950 -1951), TARİH OKULU DERGİSİ • DİNÇSAİT, 2008, ATATÜRK SONRASI TÜRKİYE, İÇ POLİTİKA’DA GELİŞMELERE GENEL BAKIŞ, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ • DOĞAN DR. MESUT, 2011, TÜRKİYE’DE UYGULANAN NÜFUS POLİTİKALARINA GENEL BAKIŞ, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ, MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ • OKTAY ELİF YÜKSEL, 2014 TÜRKİYE’DE CUMHURİYET’İN İLANINDAN GÜNÜMÜZE UYGULANAN NÜFUS POLİTİKALARI, YALOVA SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ • WWW. AKADEMİPERSPEKTİF. COM Hazırlayan: Nilüfer YİĞİT