ki Sava Aras Dnem Ve Sava Dnemi Polonya

  • Slides: 8
Download presentation
İki Savaş Arası Dönem Ve Savaş Dönemi Polonya Edebiyatı

İki Savaş Arası Dönem Ve Savaş Dönemi Polonya Edebiyatı

Maria Dąbrowska ve “Geceler ve Günler” • • Maria z Szumskich Dąbrowska (1889 -1965)

Maria Dąbrowska ve “Geceler ve Günler” • • Maria z Szumskich Dąbrowska (1889 -1965) Kalisz yakınlarındaki küçük bir köyde, topraklarını yitirmiş bir soylunun kızı olarak doğar. Çünkü 1863 Ocak Ayaklanması’na katılan baba Szumski’nin topraklarına, ayaklanmadan sonra Çar tarafından el konulmuştur. Yazar sosyal bilimler, sosyoloji ve felsefe alanlarında yurtiçinde ve yurt dışında eğitim görür. 1910 yılından başlayarak, değişik dergilere toplumsal konularda yazmaya başlar. Yazarı özellikle adil bir toplum düşüncesi heyecanlandırmaktadır. 1913 -1914 yıllarında İngiltere’de kooperatifçilik konusunda burslu eğitim görür. Daha sonra bu konuda pek çok dergide yazar. I. Dünya Savaşı sırasında Polonya’dadır ve halk eğitimi için gönüllü olarak çalışır. Savaş bittikten sonra yirmili yılların başlarında tarım bakanlığında kütüphaneci ve yayıncı olarak görev yapar. Tarım bakanlığında çalışmayı seçmesinin önemli bir nedeni vardır aslında; köy ve köylünün kaderi onu ciddi biçimde ilgilendirmekte, köylünün maddi ve manevi olarak gelişmesinin tüm yurda olumlu katkılar sağlayacağını düşünmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, pek çok dergi ve broşürde kooperatifçilik hakkında yazmanın yanı sıra, bu konuda gençlere adadığı öyküleri de [“Gałąź Czereśni” (1922) (Kiraz Dalları)] bulunur.

 • Gençlere çok önem veren yazar, yapıtlarındaki genç kahramanlarını zor toplumsal ve yaşamsal

• Gençlere çok önem veren yazar, yapıtlarındaki genç kahramanlarını zor toplumsal ve yaşamsal sorunsallarla başa bırakarak, onları ortak çalışma, toplum bilinci, dostluk ve özveri konusunda düşünmeye çağırır. Yazar daha sonraki yıllarda da gençler için yazmayı sürdürmüştür. “Przyjaźń” (1927) (Dostluk) ve “Czyste serce” (1938) (Temiz Yürek) Dąbrowska’nın bu tarz öykülerine örnek oluşturan yapıtlardır. • • Çocukluk dönemi her insan için önemlidir, hiç kuşkusuz. Dąbrowska’nın yapıtları içinde önemli bir yere sahip olan “Uśmiech dzieciństwa” (1923) (Çocukluk Tebessümü) yazarın ‘çocukluk yıllarının Polonya’sını’ anlattığı öyküler olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, Dąbrowska bu öyküleri çocuklar için yazmamış. Geride bıraktıkları çocukluklarına, gençliklerine uzaktan bakan, geçmiş yıllardaki güzellik ve naifliğin altında yatan ve yaşamın ortaya çıkardığı soruların yanıtını arayan yetişkin insanlar içindir bu öyküler, adeta.

 • Yazar yaklaşık yirmi yılın üstünde bir sürede tüm gençlik döneminde biriktirdiklerini üç

• Yazar yaklaşık yirmi yılın üstünde bir sürede tüm gençlik döneminde biriktirdiklerini üç kuşak boyunca anlattığı bir ailenin öyküsünde yansıtarak, hayli büyük bir okuyucu kitlesini kazanma başarısını göstermiştir. • Dört bölümden oluşan yapıt üç kuşağın temsilcilerini, Jadwiga, Barbara ve Agnieszka adlı üç kadının öykülerini konu eder. Yapıtın bölümleri sırasıyla şöyledir: “Bogumił i Barbara” (Bogumił ve Barbara), “Wieczne zmartwienie” (Sonsuz Endişe), “Miłość” (Aşk) ve “Wiatr w oczy” (Gözlerdeki Yel)

 • Roman, Bogumił ve Barbara’nın evlenme tarihleri olan 1884 yılını ve ilk dünya

• Roman, Bogumił ve Barbara’nın evlenme tarihleri olan 1884 yılını ve ilk dünya savaşının başladığı yıl olan 1914 yılını kapsayan otuz yıllık bir dönemi konu eder, ancak, geriye dönüşlerle Barbara’nın ataları da anılır. • Romanın odak figürleri Barbara Ostrzenska ve Bogumił Niechcic soylu ve varlıklı ailelerin çocukları olarak doğarlar. Ancak, yenilgiyle sonuçlanan ayaklanma iki ailenin de sefalete düşmesine neden olur. Çar, kendisine karşı gelen tüm soyluların ellerinde ne varsa almıştır çünkü. Bogumił on yedi yaşında bir genç olarak katıldığı ayaklanmada yaralanır. Barbara’nın ailesi de fakirliğin eşiğindedir. Genç, heyecan dolu, akıllı ve güzel Barbara, Józef Toliboski adlı bir soylu ile bir aşk serüveni yaşamaya başlar. Ne var ki, parasızlık araya girer. Józef Toliboski yaşadıkları büyük aşkı hiçe sayarak Barbara’yı bırakır ve zengin olduğu için başka bir kızla evlenir. Böylesi bir ihanet genç kızın ruhunda onarılmaz izler bırakır.

 • Yaşadığı tüm acılarla sertleşmiş olan Bogumił, Barbara’ya evlenme teklif eder. Kendisi ile

• Yaşadığı tüm acılarla sertleşmiş olan Bogumił, Barbara’ya evlenme teklif eder. Kendisi ile barışık, yaşamı her yönüyle seven bu güçlü erkek, henüz yirmili yaşlarını sürmekte olan aşk vurgunu bu genç kıza tutkundur adeta. Barbara’nın annesi Jadwiga Ostrzenska, elinde yalnızca soyluluk unvanı olduğu halde, altı çocuğu ile ortada kalakalmıştır. Çocuklarını geleceğe hazır olarak yetiştirmek artık tek idealidir. Çocuklarını okutur. Onları kent için hazırlar. Çünkü artık beylik yapacakları toprakları kalmamıştır. Yaklaşmakta olan yeni yüzyıla uygun bir biçimde yetiştirilen Barbara, çiftçiliği yaşam biçimi olarak seçen Bogumił’le evlenir. Başkalarının çiftliklerini yönetmeye başlarlar. Bogumił yaşadığı zor yaşamdan sonra, bulduğu sakinlikten oldukça hoşnuttur. Genç karısı, ilk çocuklarının doğumu, toprak işiyle uğraşmak onu çok mutlu eder. Ne var ki, Barbara belki de yetiştirilişinden gelen bir alışkanlıkla bu sakin köy yaşamından hoşnut kalmaz. Çocuklarına, kocasına ve evine karşı hep saygılı davranırsa da, gerçek anlamda sıcak duygularla yaklaşamaz hayat arkadaşına.

 • • Dąbrowska, Niechciclerin özgür olmayan bir ülkede sürdürdükleri orta halli yaşamı neredeyse

• • Dąbrowska, Niechciclerin özgür olmayan bir ülkede sürdürdükleri orta halli yaşamı neredeyse saniye üslubu ile anlatır. Onca yoksulluk içinde yaşamlarını onurlu bir biçimde sürdürürler. Barbara ile Bogumił’in evliliklerinin konu edildiği “Barbara ve Bogumił” ve “Sonsuz Endişe” adlı bölümler romanın en başarılı bölümleridir. Üçüncü kuşak temsilcisi Agnieszka, annesinin kentte yaşayan aydın kadın olma özlemini hatta takıntısını gerçekleştirir. İsviçre’de eğitim görür. Kocası ülkesinin bağımsızlığı için savaşan Sosyalist Parti üyesidir. Ancak, Agnieszka’nın yaşamının anlatıldığı bölümler önceki bölümlerin başarısına ulaşamaz. Dąbrowska ise değişen koşullar altında insanların da doğal bir biçimde değişime uğradıklarını gösterir. Toprağa bağlı aristokrat Jadwiga’nın soyundan gelen Agnieszka aydın bir kentli olur. Agnieszka’nın kimliğinde, bencilliğin yok sayıldığı, yurtseverliğin ön plana çıktığı yeni bir sınıfı tanır okuyucu. Bu idealize edilmiş sınıf dönemin Polonya halkı için oldukça önemlidir. Ne de olsa yazarın bir ailenin tarihçesini verirken, yeni bir halkın doğumunu yansıtışını okur okuyucu. Roman, soylu sınıfın gerileme süreci fonunda yaşananları aktarır. Polonya’da 19. ve 20. yüzyılın dönüm noktasında feodal sistemde ve soylu sınıfta toplumsal bir değişim süreci yaşanmıştır. Feodalizmin çöküş süreci Polonya’da diğer Avrupa ülkelerinde olduğundan daha uzun sürmüş, bu arada ülkenin bağımsızlığa kavuşması meselesiyle iç içe geçmiştir. Esaret, ekonomik yönden geri kalmışlık ve burjuvazinin zayıflığı bu süreci yarım yüzyılı aşkın bir süreye yaymıştır.

KAYNAK • Prof. Dr. Neşe Taluy Yüce- Prof. Dr. Seda Köycü. Polonya Edebiyatı: İki

KAYNAK • Prof. Dr. Neşe Taluy Yüce- Prof. Dr. Seda Köycü. Polonya Edebiyatı: İki Dünya Savaşı Arasındaki Yirmi Yıl. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 2017. • Kwiatkowski, Jerzy. Dwudziestolecie międzywojenne. Warszawa: Wydawnictwo Naukowe PWN, 2003.