DAVRANI YNETMNN TEMELLER DAVRANILARI AIKLAMAYA ALIAN YAKLAIMLARI DEERLENDRME

  • Slides: 15
Download presentation
DAVRANIŞ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

DAVRANIŞ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

DAVRANIŞLARI AÇIKLAMAYA ÇALIŞAN YAKLAŞIMLARI DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ Davranışları açıklamaya çalışan yaklaşımların kendi içinde güçlü ve

DAVRANIŞLARI AÇIKLAMAYA ÇALIŞAN YAKLAŞIMLARI DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ Davranışları açıklamaya çalışan yaklaşımların kendi içinde güçlü ve zayıf yönleri, bu yönleri değerlendirmede ise başvurulması gereken ölçütler bulunmaktadır. Bu ölçütler; Kapsamlılık Doğrulanabilirlik Tahmin Etmede (Kestirimde) Yararlılık Yalınlık

DAVRANIŞI AÇIKLAMADA KULLANILAN YAKLAŞIMLAR Davranışlar pek çok yaklaşım tarafından açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu yaklaşımdan bazıları;

DAVRANIŞI AÇIKLAMADA KULLANILAN YAKLAŞIMLAR Davranışlar pek çok yaklaşım tarafından açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu yaklaşımdan bazıları; a. Biyofiziksel yaklaşım, b. Psikoanalitik yaklaşım c. Bilişsel gelişim yaklaşım, , d. Bilişsel yaklaşım e. Davranışçı yaklaşım

BİYOFİZİKSEL YAKLAŞIM Biyofiziksel yaklaşımı benimseyenlere göre, davranışın en azından belli bölümlerinin nedeni biyofiziksel ve

BİYOFİZİKSEL YAKLAŞIM Biyofiziksel yaklaşımı benimseyenlere göre, davranışın en azından belli bölümlerinin nedeni biyofiziksel ve biyokimyasal nedenlere bağlıdır. Bu düşünceye göre davranışlar biyofiziksel ve çevresel etmenlerin etkileşiminin sonucudur. Bazı kuramlar genetik ve soya çekim etkisini temel almış, bazıları biyokimyasal etkiler üzerine odaklanmış, bazıları da anormal davranışların beyin hasarları sonucunda oluştuğunu öne sürmüştür.

PSİKANALİTİK YAKLAŞIM Psikanalitik yaklaşımın kökleri insan davranışlarını psiko-cinsel gelişim dönemleri ile açıklayan Freud’a dayanır.

PSİKANALİTİK YAKLAŞIM Psikanalitik yaklaşımın kökleri insan davranışlarını psiko-cinsel gelişim dönemleri ile açıklayan Freud’a dayanır. Freud normal ve farklı insan davranışlarını anlamak ve açıklamak için belli gelişim dönemlerini ve bu dönemlerden geçişlerin nasıl olduğunu anlamak gerektiğini savunur. Freud bu dönemleri açıklamak için biyolojik tabanlı güdülerin olduğunu varsayar. Bunlar cinsellik ve saldırganlık güdüleridir. Freud’a göre bu güdüler davranışların belirleyicisi olan kişilik, kişiliğin belirleyicisi olan alt-benlik (id), benlik (ego), üst-benlik (süper ego) için enerji kaynağıdır

Alt-benlikte olduğu öne sürülen enerji kaynakları çeşitli gelişim dönemlerine göre vücudun değişik bölümlerinde toplanır.

Alt-benlikte olduğu öne sürülen enerji kaynakları çeşitli gelişim dönemlerine göre vücudun değişik bölümlerinde toplanır. Bu gelişim dönemleri şöyledir: Oral Dönem (0 -2 yaş) Anal Dönem (2 -3 yaş) Fallik Dönem (3 -7 yaş) Örtülü Dönem (7 -12 yaş) Genital Dönem (12 yaş ve sonrası)

Freud’un gelişim sürecini açıklarken tüm yaşamı etkileyen sosyal faktörlere gereken önemi vermediğini düşünen Erikson,

Freud’un gelişim sürecini açıklarken tüm yaşamı etkileyen sosyal faktörlere gereken önemi vermediğini düşünen Erikson, kendi geliştirdiği kuramda psiko-sosyal gelişim sürecine vurgu yapmıştır. Erikson kendi kuramını geliştirmiş; psikanalitik yaklaşımdan farklı olarak insan gelişiminde kültürel, sosyal ve çevresel etkenlerin önemini vurgulamış ve her gelişim döneminde başarılması gereken görevler olduğunu savunmuştur.

Bu görüşünden hareketle sekiz gelişim dönemi tanımlamıştır: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.

Bu görüşünden hareketle sekiz gelişim dönemi tanımlamıştır: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Güvene karşı güvensizlik (bebeklik ya da 0 -1 yaş) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku (erken çocukluk ya da 1 -3 yaş) Girişime karşı suçluluk (okul öncesi ya da 3 -6 yaş) Çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu (okul dönemi ya da 7 -12 yaş) Kimliğe karşı rol karışıklığı (ergenlik ya da 12 -18 yaş) Yakınlık kurmaya karşı yalıtılmışlık (genç yetişkinlik ya da 18 -30 yaş) Üretkenliğe karşı durgunluk (orta yaş ya da 30 -60 yaş) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (yaşlılık ya da 60 yaş ve sonrası)

BİLİŞSEL GELİŞİM YAKLAŞIMI Piaget diğer yaklaşımlardan farklı olarak davranışları bilişsel gelişim dönemlerine göre incelemiştir.

BİLİŞSEL GELİŞİM YAKLAŞIMI Piaget diğer yaklaşımlardan farklı olarak davranışları bilişsel gelişim dönemlerine göre incelemiştir. Piaget’nin öne sürdüğü bilişsel gelişim dönemleri şöyledir. Duyu-Motor Dönem (0 -1 yaş) İşlem öncesi dönem (1 -7 yaş) Somut İşlemler Dönemi (7 -12 yaş): Soyut İşlemler Dönemi (12 yaş ve sonrası)

BİLİŞSEL YAKLAŞIM Bilişsel yaklaşımın savunucuları, nesneler arasındaki ilişkilerin algılanmasının nesnelerden daha önemli olduğunu savunur.

BİLİŞSEL YAKLAŞIM Bilişsel yaklaşımın savunucuları, nesneler arasındaki ilişkilerin algılanmasının nesnelerden daha önemli olduğunu savunur. Bilişsel yaklaşımı savunanlara göre bütün, parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. Bu Gestalt tipi bir algılama olarak isimlendirilir. Gestaltçılara göre insanlar dünyayı bütün olarak algılarlar. Gelen bütün uyaranlar birbirinden ayrılmış bir şekilde değil, bir arada anlamlı bütünler olarak örgütlenmiş bir biçimde görülür.

Gestalt ilkelerini sosyal davranışlara uyarlayan Lewin (1951), kişinin sosyal davranışlarının çevresini nasıl algıladığına bağlı

Gestalt ilkelerini sosyal davranışlara uyarlayan Lewin (1951), kişinin sosyal davranışlarının çevresini nasıl algıladığına bağlı olarak, biçimlendiğini öne sürer. Davranışların değiştirilmesi, kişinin yaşama bakış açısının ya da yaşamı algılayışının değiştirilmesi yoluyla olabilir. Bilişsel yaklaşımı eğitime uyarlamada en iyi bilinen eğitimci Bruner’dir. Bruner yeni akademik ve sosyal davranışların öğrenilmesini temel alarak örüntüyü yeniden düzenleme ve içgörü kazanma üzerine odaklanmıştır. Buna göre öğretmen bilgi vermez, öğrenciye keşfetme fırsatı vermek için yalnızca çevreyi düzenler.

DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Davranışçı yaklaşım hem uygun hem de uygun olmayan insan davranışlarının öğrenildiğini öne

DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Davranışçı yaklaşım hem uygun hem de uygun olmayan insan davranışlarının öğrenildiğini öne sürer. Öğrenme, davranışı izleyen durumların sonucunda oluşur. Basit olarak davranışın oluşumunu izleyen, hoşa giden bir durum davranışın yapılma eğilimini artırır ve öğrenme gerçekleşir. Davranışı hoşa gitmeyen bir sonucun izlemesi ise davranışın tekrarlanma eğilimini azaltır. Tekrarlanmayan bir davranış da öğrenilemez.

Temel Kavramlar Uyaran: Tepkiye neden olan nesne ya da olaydır Tepki: Uyarana bağlı olarak

Temel Kavramlar Uyaran: Tepkiye neden olan nesne ya da olaydır Tepki: Uyarana bağlı olarak gelişen eylemdir. Tepkisel (Klasik) Koşullama: Belirli bir tepkiye neden olan uyaranın bir nötr uyaranla eşleştirilmesinden sonra nötr uyarana da aynı tepkinin verilmesi durumuna tepkisel koşullanma denir. Edimsel Koşullama: Tepkiyi izleyen hoşa giden uyaranlar ya da cezalar yoluyla tepkilerin öğrenilmesidir. Pekiştirme: Davranışı izleyen ve davranışın ileride yapılma olasılığını artıran çevresel duruma pekiştirme denir. Ceza: Bir davranışı izleyen durumda ortama itici veya hoşa gitmeyen uyaranın eklenmesiyle o davranışın ileride yapılma olasılığının azalmasıdır.

Sönme: Davranışı izleyen pekiştirecin geri çekilmesiyle gelecekte o davranışın sıklığının azalması ya da davranışın

Sönme: Davranışı izleyen pekiştirecin geri çekilmesiyle gelecekte o davranışın sıklığının azalması ya da davranışın tamamen ortadan kalkması durumudur. Uyaran Kontrolü: Çevresel olaylar ya da koşullar gibi uyaranlar zaman içinde belli bir davranışa bağımlı hâle gelir. Herhangi bir davranış, muhtemelen geçmişte pekiştirilen bir davranışa eşlik eden uyaranın varlığında oluşur.

Kaynakça VURAN, S. , OLÇAY GÜL, S. (2017) «Uygulamalı Davranış Analizi: Uygulamalı Davranış Analizinin

Kaynakça VURAN, S. , OLÇAY GÜL, S. (2017) «Uygulamalı Davranış Analizi: Uygulamalı Davranış Analizinin Temelleri » Ankara, Eğiten Kitap