NELER RENECEZ 18 19 YY 18 19 YY

  • Slides: 24
Download presentation

NELER ÖĞRENECEĞİZ? Ø 18. -19. YY Ø 18. -19. YY Problemler Felsefesinin Temel Kavramları

NELER ÖĞRENECEĞİZ? Ø 18. -19. YY Ø 18. -19. YY Problemler Felsefesinin Temel Kavramları Felsefesinin Ortaya Çıkışı Felsefesinin Genel Özellikleri Felsefesinde Öne Çıkan Felsefi

18. -19. YY Felsefesinin Temel Kavramları Aydınlanma Özgürlük Akıl Bilgi Değişim Ahlak

18. -19. YY Felsefesinin Temel Kavramları Aydınlanma Özgürlük Akıl Bilgi Değişim Ahlak

18. – 19. yy Filozofları Montesquieu Kant J. Locke D. Hume J. Bentham J.

18. – 19. yy Filozofları Montesquieu Kant J. Locke D. Hume J. Bentham J. J Rousseau Hegel

18. - 19. YY FELSEFESİ (AYDINLANMA FELSEFESİ) 18 -19. yüzyıl felsefesi, bireysel ve toplumsal

18. - 19. YY FELSEFESİ (AYDINLANMA FELSEFESİ) 18 -19. yüzyıl felsefesi, bireysel ve toplumsal olarak Batı’da aydınlanmanın yaşandığı dönemdir. Bu çağda insanın aklı sayesinde tüm sorunlardan kurtulabileceği ve toplumsal olarak ebedî barışa ulaşabileceği düşüncesi hâkimdir. Bu çağ, “Akıl Çağı” olarak da isimlendirilir.

18. yy ve 19. yy FELSEFESİ (AYDINLANMA FELSEFESİ) § Aydınlanma felsefesi metafizik konularla şiddetle

18. yy ve 19. yy FELSEFESİ (AYDINLANMA FELSEFESİ) § Aydınlanma felsefesi metafizik konularla şiddetle savaşır. § Bu dönemde akla aşırı bir güven vardır. § Geleneklerden ve dinden kurtulup insanın kendi kaderini yine kendisinin belirleyeceğine inanılır. § Akla beslenen aşırı güvenle devlet, toplum, din ve eğitim yeniden düzenlenmeye çalışılmıştır.

18 ve 19. Yüzyıl Felsefesinin Ortaya Çıkışına Etki Eden Unsurlar v Rönesans ve Reform

18 ve 19. Yüzyıl Felsefesinin Ortaya Çıkışına Etki Eden Unsurlar v Rönesans ve Reform hareketleri ile Kilisenin baskıcı tutumunun azalması v Rönesans ile başlayan coğrafi keşifler ve bilimsel gelişmelerin hızla yayılması v Hümanizmin etkisi ile Felsefe, Sanat ve Bilimsel alanda yeni ekollerin ortaya çıkması v Din merkezli anlayıştan insan merkezli anlayışa geçilmesi v Aklın ve bilimin doğa, evren ve insanı açıklamada temel alınması v Matbaanın yaygınlaşması ile bilgiye erişebilirliğin kolaylaşması v Bu yüzyıllarda yaşanan Fransız İhtilali (1789) ve Sanayi Devriminin Avrupa’daki sosyal ve ekonomik yapıyı dönüştürmesi

18. Ve 19. Yüzyıl Felsefesinin Genel Özellikleri v Akla güven duyulmuş ve akılcı düşünce

18. Ve 19. Yüzyıl Felsefesinin Genel Özellikleri v Akla güven duyulmuş ve akılcı düşünce artmıştır. v Özgürlüğü engelledikleri düşüncesiyle siyasi ve dinî otoritelere karşı gelinmiştir. v Düşünce özgürlüğü desteklenmiştir. v Aydın ve yazarlar sınıfı oluşmuştur. v Sanat, felsefe ve edebiyatta önemli eserler verilmiştir. v Fransız İhtilali ve Sanayi İnkılabı gerçekleşmiş ve buna bağlı problemler tartışılmıştır. v Felsefede yeni ekoller çıkmıştır.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 1. Bilginin Kaynağı Problemi 3. Ahlak

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 1. Bilginin Kaynağı Problemi 3. Ahlak İlkesi 2. Birey-Devlet İlişkisi 4. Varlığın Oluşu

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER Descartes : Ona göre bilgi, sonradan

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER Descartes : Ona göre bilgi, sonradan oluşan deneyimlerle değil doğuştan gelen aklın ilkeleriyle gerçekleşir. Matematik ve geometri bilgisinin kesin olma nedeninin akla dayandığını işaret ederek doğru bilginin kaynağını akıl olarak ileri sürer. (Rasyonalizm-Akılcılık: Doğru bilginin kaynağı akıldır. ) 1. Bilginin Kaynağına Yönelik Görüşler J. Locke : Descartes’in doğuştancılık fikrin karşı çıkar ve insanın duyu organları vasıtasıyla kendi zihninin dışında bulunan dış dünyadan birtakım izlenimleri deneyimlediğini ve bu izlenimlerden oluşan fikirleri zihinde tasarlayarak bilgi edindiğini savunur. ( Empirizm-Deneycilik : Doğru bilginin kaynağı yalnızca deneydir. ) İ. Kant : Duyu verilerinin ham olduğu ve bu ham veriyi işleyen bir zihin olması gerektiği fikrinden hareket eder. İnsan, ona göre duyuları aracılığıyla dışarıdan veriler alır ve bunları aklın formlarında işleyerek bilgiyi oluşturur. ( Kritizim. Eleştirelcilik : Doğru bilginin kaynağı hem akıl hem deneydir. )

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER “Düşünüyorum O Halde Varım. ” Rasyonalizm

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER “Düşünüyorum O Halde Varım. ” Rasyonalizm (Akılcılık) : Descartes’in de savunduğu bilginin sadece doğuştan akılda olduğu ya da ancak akıl yolu ile elde edilebileceğini savunan akımdır. Metodik Şüphe yöntemi ile bilginin akıldan geldiğini akıl ile kesin ve doğru bilgiye ulaşılabileceğini söylemiştir. 1. Bilginin Kaynağına Yönelik Görüşler Empirizm (Deneycilik) : Locke’un öncülerinden olduğu doğru bilginin sadece deneyden geldiğini, aklın sadece bunları bir takım yetilerle biçimlendirdiğini savunan akımdır. “ İnsan zihni Tabula Rasa (Boş Levha) gibidir. ” İnsan zihni, ona göre doğuştan boş bir levhadır ve insan, deneyimleri sayesinde bu boş levhayı bilgileriyle doldurur

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER “Algısız kavramlar algılar kördür. ” boş,

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER “Algısız kavramlar algılar kördür. ” boş, kavramsız Duyu verileri olmadan akılda var olan kavramların boş olduğunu, sadece bunlara dayanarak anlamaya çalışan aklın ise kör olduğunu belirtir. 1. Bilginin Kaynağına Yönelik Görüşler Kritizim (Eleştirelcilik) : İ. Kant’ın öncüsü olduğu Bilginin kaynağının akıl ve deneyden geldiğini; her ikisinin de bilgi edinmede önemli olduğu savunan görüştür. Kritizim İnsanın bilgi edinmede iki yönünü de kullandığı görüşüyle bilginin kaynağı konusunda rasyonalizm ve empirizmi birleştirerek yeni bir yol önerir.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 17. yy. felsefesinde mutlak monarşiye dayalı

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 17. yy. felsefesinde mutlak monarşiye dayalı devlet sistemleri düşünülmüş, devletin her türlü gücü elinde bulundurmasının birlik ve beraberlik açısından zorunlu olduğu görülmüştür. Bu görüşe kapsamlı 2. Birey-Devlet olarak ilk karşı çıkış İlişkisi J. Locke tarafından yapılmıştır. Locke, mutlak monarşiye karşı liberal (özgürlükçü) bir devlet sistemini ileri sürmüştür. J. Locke’un Devlet Görüşleri Şöyledir : • Doğal durumda insanlar özgürdü. • Değişen ve gelişen toplumsal yaşamda kargaşaya sebebiyet vermemek için insanlar Toplumsal Sözleşme ile hukuksal güvence adına gücünü devlet denilen mekanizmaya devretmiştir. • İnsanlar Toplumsal Sözleşmeyi barış için değil, uygar yaşamın avantajlarından yararlanmak için yapmışlardır. • Yardımlaşma ve işbirliği ilişkilerini sürdürmek için mutlak özgürlüklerinden vazgeçmişlerdir. • Ayrıca Locke “Güçler Ayrılığı” ilkesini ortaya koymuştur. • Devlet yapay bir kurumdur.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER • Montesquieu, toplumdaki hızlı değişimlerin etkisiyle

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER • Montesquieu, toplumdaki hızlı değişimlerin etkisiyle toplumu bilimsel olarak inceler. Gözlem ve deney yöntemini topluma uygular. 2. Birey-Devlet İlişkisi • Montesquieu, iki toplum arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukukun Devletler Hukuku, devlet içindeki Siyasi ilişkileri düzenleyen hukukun Siyasal Hukuk ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen hukukun da Medeni Hukuk olduğunu belirtir. Yasaların niteliğini, yapıldığı toplumun belirleyeceğini söyler. • Montesquieu; cumhuriyet, monarşi ve despotizm yönetim biçimlerini tanımlar. • İnsanın başkasının hakkını yemeden özgürce davranma yetisine sahip olduğunu belirten Montesquieu, bu özgürlüğün korunması için güçler ayrılığı ilkesini öne sürer. • Devletlerde yasama, yürütme ve yargı güçlerinin bulunduğunu ve özgürlüğü kısıtlamamak için bunların birbirini denetlemeleri gerektiğini belirtir. Montesquieu • Montesquieu, görüşleriyle günümüz devlet sistemini oluşturan ve güçler ayrılığını kuramlaştıran ilk düşünürdür.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 2. Birey-Devlet İlişkisi J. Jacques Rousseau’un

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 2. Birey-Devlet İlişkisi J. Jacques Rousseau’un Devlet görüşü : • Doğal durumda insan mutluydu, ancak toplumsal yaşam ve özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla mutluluk bozuldu. • Toplumun yeniden düzenlenmesi için “toplumsal sözleşme” ile devletin kurulması gerekmiştir. • Devletin kaynağı, insanın doğasındaki eşitlik ve özgürlüktür. • Devletin görevi herkesin eşitliğini ve doğal hakları korumaktır. J. J. Rousseau 17. Yy da Hobbes Aydınlanma da Locke, Montesquieu ve Rousseau Devlet Yapay Kurumdur der ve “Toplumsal Sözleşme” vurgusu yaparlar.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 3. Ahlak İlkesi 18 -19. yüzyıl

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 3. Ahlak İlkesi 18 -19. yüzyıl felsefesinin genel karakterini taşıyan akılcı yönelim, yaşanan toplumsal olayların ahlaki sonuçları neticesinde kaçınılmaz olarak ahlak alanına yönelmiştir. Bu dönemin filozofları; ahlakı, akılla anlama ve yorumlama eğilimi göstermiş ve düşüncelerini bu noktadan yaymışlardır. Bunlar arasında Jeremia Bentham ve Immanuel Kant’ın görüşleri önemlidir.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 3. Ahlak İlkesi ü Objektif (nesnel)

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 3. Ahlak İlkesi ü Objektif (nesnel) temelli Evrensel Ahlak yasasını kabul eden Kant’ın Ahlak Kuramı ÖDEV AHLAKI olarak bilinir. ü Bu maksimler(koşulsuz buyruklar) : ü Ahlakı insan doğasıyla değil aklın yargılarıyla gerçekleştirmeyi amaçlar. • “İnsanlığı araç olarak değil amaç olarak gör. ” ü İyi İstenç : bu kavramla Kant her zaman ve her koşulda doğru kabul edilebilecek eylemlerine eşlik eden iyi iradeyi belirtir. • Akıllı iradeni, evrensel bir yasa koyucu olarak görevde bulunacağı şekilde kullan. ” üAhlaki ödevlerimizi belirleyen evrensel koşulsuz buyruklar akılda doğuştan (a priori) olarak vardır • “Öyle hareket etki, davranışların tüm insanlar için geçerli bir yasa olabilsin. ” Kant’a göre bir eylemin ahlaki olup olmadığının ölçütü bireyi o eyleme yönelten amaç ve niyettir.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 3. Ahlak İlkesi ü Evrensel Ahlak

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 3. Ahlak İlkesi ü Evrensel Ahlak yasasını sübjektif (öznel) kaynaklı olarak kabul eder. ü İnsan doğası açıdan kaçar hazzı ister. Bu akılla bilinçli bir şekilde yaptığında insanı erdemli yapar. ü Ona göre haz ve acı evrensel olduğu için tüm insanlarda bulunur. Evrensel Ahlak yasası en büyük sayıda insan için en yüksek mutluluğu sağlamaktır. ü Kötülük yanlış tercihten kaynaklanır. Çoğunluğun faydasına olan eylem doğru eylemdir, haz verici ve mutlu edicidir. ü Bentham’ın savunduğu ahlak anlayışı Faydacılık (Utilitarizm) olarak bilinir. Olabildiğince çok sayıda insanın olabildiğince mutluluğunu amaçlar.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER Hegel, bütün varlıkların tek bir özden

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER Hegel, bütün varlıkların tek bir özden bir yasa dâhilinde var olduğunu söyler 4. Varlığın Oluşu Problemi Hegel’de “Tanrı”, “geist”, “fikir”, “akıl” veya “tin” mutlak olanı temsil eden varlığın özü-arkhesi olan farklı kavramlardır. Hegel (1770 -1831) v Hegel’e göre başlangıçta sadece Geist (Mutlak akıl-ruh-Tanrısal akıl) vardı. v Varlık, saf aklın, Tanrı’nın görünür hale gelmesidir. Onun kendi üzerine düşünmesi ile var olmuştur. v Varlığın oluşumu diyalektik bir süreç dahilinde gerçekleşir. v Geist kendindeyken tez aşamasındadır. Ondan var olan doğa antitezdir. Geist ve doğanın mükemmel uyumundan insan (sentez) var olmuştur. v İnsanlık tarihi, tinin kendini bulup tanımasının zeminidir. v Tinin kendini bilip tanıması, Hegel ’in varlıkların oluş ve değişimini açıkladığı bir ilkenin ve diyalektik yasanın sonucudur. Bu yasa üçlü bir oluş sürecini içerir: tez (sav), antitez (karşı sav) ve sentez (yeni sav). Yeni sav, yeni bir diyalektik sürecin de başlangıcıdır.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 4. Varlığın Oluşu Problemi “Gerçek bütündür.

18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN FELSEFİ PROBLEMLER 4. Varlığın Oluşu Problemi “Gerçek bütündür. ” ve “Akılsal olan gerçek, gerçek olan akılsaldır. ” Hegel (1770 -1831) Diyalektik Yöntem Tez Sentez Varlık Antitez Yokluk Oluş Çiçek Çiçeğin Yokluğu Meyve

BU DÖNEMDEKİ FELSEFE PROBLEMLERİ ÖZETLERSEK 1. Bilginin Kaynağı Problemi DESCARTES J. LOCKE KANT Rasyonalizm

BU DÖNEMDEKİ FELSEFE PROBLEMLERİ ÖZETLERSEK 1. Bilginin Kaynağı Problemi DESCARTES J. LOCKE KANT Rasyonalizm (Akılcılık) Empirizm (Deneycilik) Kritisizm (Eleştiricilik) (Bilgi = Akıl+Deney) 3. Ahlak İlkesi KANT Ödev Ahlakı (Niyet, Eylemin Amacı) BENTHAM Fayda Ahlakı (Utilitarizm) (Fayda, Eylemin Sonucu) 2. Birey-Devlet İlişkisi J. LOCKE Liberalizm (Özgürlüğü Temel Alır) (Toplumsal Sözleşme Teorisi) Güçler Ayrılığı (Yasama, Yürütme, Yargı) J. J ROUSSEAU Demokrasi (Toplumsal Sözleşme Teorisi) 4. Varlığın Oluşu MONTESQUİEU HEGEL Geist, Tanrı, Tin, Akıl (Diyalektik Süreç = Tez, Antitez, Sentez)

AUGUSTE COMTE POZİTİVİZM (OLGUCULUK) “İnsan zekası bir aracı olmadan, bütün olayları gözleyebilir; gözleyemeyeceği tek

AUGUSTE COMTE POZİTİVİZM (OLGUCULUK) “İnsan zekası bir aracı olmadan, bütün olayları gözleyebilir; gözleyemeyeceği tek olay vardır: Kendisi. ” Fransız sosyolog, matematikçi ve filozof. Pozitivizmin kurucusudur. A. Comte (1798 -1857) Pozitivizm (Olguculuk): Doğru bilgiye sadece deney-gözlem yoluyla ulaşabiliriz. Yani metafizik varsayımlar geçersizdir. Bu nedenle felsefe bu konularla ilgilenmemelidir. Pozitivist felsefeye göre doğru bilgi bilimsel bilgidir. Bilimlerin hiyerarşisi şu şekilde olmalıdır: Matematik, Geometri, Fizik, Kimya, Biyoloji, Sosyoloji Her bilim kendinden önceki bilimi kapsamış, matematikten sosyolojiye ulaşılmıştır.

AUGUSTE COMTE POZİTİVİZM (OLGUCULUK) A. Comte İlerleme Kuramcısıdır (Evrimci): Tarihi 3 Hal Yasasına göre

AUGUSTE COMTE POZİTİVİZM (OLGUCULUK) A. Comte İlerleme Kuramcısıdır (Evrimci): Tarihi 3 Hal Yasasına göre açıklar: (İnsanlık yüzyıllar boyunca bu aşamalardan geçmiştir. 1. Teolojik Aşama: İnsanların, bilmediği ve bir türlü anlayamadığı olayları Tanrılarla açıklamaya çalıştıkları aşamadır. 2. Metafizik Aşama: Tanrıların bir tarafa bırakıldığı ancak açıklamaların hala soyut kavramlarla yapıldığı aşamadır. İnsan hakları, hukuk, adalet, eşitlik gibi soyut kavramlara dayanır. 3. Pozitivist (Bilimsel) Aşama: Açıklamaların bilimsel metotlar yoluyla açıklandığı aşamadır. Bilimsel ilkeler esas alınır.