ZHNSEL YETERSZL OLAN OCUKLAR KONU AKII Tanm Snflandrma

  • Slides: 60
Download presentation
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLAR

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLAR

KONU AKIŞI Tanım Sınıflandırma Tanılama ve Değerlendirme Nedenler ve Önleme Özellikleri Eğitimsel Yaklaşımlar Öğretim

KONU AKIŞI Tanım Sınıflandırma Tanılama ve Değerlendirme Nedenler ve Önleme Özellikleri Eğitimsel Yaklaşımlar Öğretim Yöntemleri Yaygınlık oranı

TANIM 13. y. y’dan günümüze kadar zihinsel yetersizliğin pek çok tanımı yapılmıştır. İdiot, moron,

TANIM 13. y. y’dan günümüze kadar zihinsel yetersizliğin pek çok tanımı yapılmıştır. İdiot, moron, embesil, geri zekalı, zihin özürlü gibi pek çok tanım ile karşılaşılmıştır. Farklı amaçlar için yapılan bu tanımlar zaman içinde çeşitli tartışmalara konu olmuş, yeniden gözden geçirilmiş, alternatif tanımlara gidilmiştir. Bunun nedeni zihinsel yetersizliğin son derece karmaşık bir durum olması ve konuya farklı açılardan bakılmasıdır. Bu nedenle açıklayıcı tanımlar 1900 yıllardan itibaren başlamıştır.

 • Eripek’in belirttiğine göre bu yıllardan önce TREDGOLD ve daha sonra DOLL tarafından

• Eripek’in belirttiğine göre bu yıllardan önce TREDGOLD ve daha sonra DOLL tarafından yapılan tanımlar yaygın olarak kullanılmış ve diğer tanımlara temel olmuştur. Tredgold zihinsel yetersizliği; ‘Zihinsel gelişiminde çeşitli tür ve derecelerdeki eksikliklerin bireyi başkalarının yönetimi, denetimi ve yardımıyla bağımsız olarak yaşıtlarının bulunduğu çevreye uyum sağlamada yetersiz kılması’ olarak tanımlamıştır.

Doll ise zihinsel yetersizliği 6 ölçüt içerisinde şöyle tanımlamıştır: 1) Zihinsel normal altı 2)

Doll ise zihinsel yetersizliği 6 ölçüt içerisinde şöyle tanımlamıştır: 1) Zihinsel normal altı 2) Bunun sonucu olarak sosyal yetersizlik 3) Doğuştan ya da çocukluktan zihinsel yetersizlik 4) Olgunlaşmada gerilik 5) Kalıtsal nedenlerin ya da hastalıkların bir sonucu olarak yapısal kaynaklı zihinsel yetersizlik ve 6) Kalıcı ve iyileştirilemez bir durum.

Tredgold ve Doll’un yapmış oldukları tanımlardan sonra zihinsel yetersizlik tanımında en köklü değişiklikler, Amerikan

Tredgold ve Doll’un yapmış oldukları tanımlardan sonra zihinsel yetersizlik tanımında en köklü değişiklikler, Amerikan Zihinsel ve Gelişimsel Yetersizlikler Birliği (AAIDD) tarafından yapılan tanımlarda görülmektedir. 1987 yılına gelindiğinde birlik zihinsel yetersizliği, ‘Zeka Geriliği’ terimini kullanarak; ‘Zeka geriliği hali hazırdaki işlevlerde önemli sınırlıkları göstermektedir. Bu zihinsel işlevlerde önemli derecede normalaltı, bunun yanı sıra zihinsel işlevlerle ilişkili uyumsal beceri alanlarından 2 ya da daha fazlasında sınırlılıklar gösterme durumudur. Zihinsel yetersizlik 18 yaşından önce ortaya çıkmaktadır. ’ Biçiminde tanımlanmaktadır.

Bunlar; 1) Mevcut işlevlerdeki sınırlılıklar, bireyin yaşıtları ve kültürü için tipik toplumsal çevre koşulları

Bunlar; 1) Mevcut işlevlerdeki sınırlılıklar, bireyin yaşıtları ve kültürü için tipik toplumsal çevre koşulları içerisinde ele almıştır. 2) Geçerli bir değerlendirme, kültürel ve dil çeşitliliği olduğu kadar iletişim, duyusal, motor ve davranışsal etmenlerdeki farklılıkları da göz önünde bulundurur. 3) Bireydeki özellikler çoğu kez güçlü olduğu özelliklerle birliktedir. 4) Sınırlılıkları belirlemenin önemli amacı, gereksinim duyulan yardımların profilini geliştirmektedir. 5) Belirli bir süre uygulanan bireyselleştirilmiş yardımlarla zeka geriliği gösteren kişinin yaşam işlevlerinde genellikle ilerleme olacaktır

AAIDD, 1959 yılından beri yaptığı zihinsel yetersizlik tanımları farklı terimler ile ifade edilse de

AAIDD, 1959 yılından beri yaptığı zihinsel yetersizlik tanımları farklı terimler ile ifade edilse de 3 bileşenden oluşmaktadır. -Zihinsel işlevlerde anlamlı sınırlılıklar -Uyumsal davranışlarda anlamlı sınırlılıklar -Gelişim döneminde ortaya çıkması

ZİHİNSEL İŞLEVLERDE ANLAMLI SINIRLILIKLAR: Günümüzde zihinsel işlevlerde normalaltı ya da sınırlılıkların belirlenmesinde yaygın olarak

ZİHİNSEL İŞLEVLERDE ANLAMLI SINIRLILIKLAR: Günümüzde zihinsel işlevlerde normalaltı ya da sınırlılıkların belirlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Buna göre zihinsel işlevlerde normalaltı, bireyin standartlaştırılmış, yani uygulama ve puanlama işlemleri belirli kurallara bağlanmış, bireyin sosyal dil ve kültürel geçmişine uygun zeka ölçeklerinde gösterdiği başarının belirli bir standart sapma değerinin altında olmasıdır. Standart Sapma: Bireyin başarı puanının yaşıtlarının ortalama başarı puanından farklılaşma derecesini gösteren bir kavramdır. Dünyada yaygın olarak kullanılan, geçerlilik ve güvenirliği en azından diğer zeka ölçeklerine göre daha yüksek olan, standartlaşmış 2 ölçek vardır. Bunlar; -Stanford-Binet Zeka Ölçeği -Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği

A)STANFORD-BİNET ZEKA ÖLÇEĞİ: * Binet ve arkadaşları tarafından hazırlanan ilk ölçek, 1900’lü yılların başlarında

A)STANFORD-BİNET ZEKA ÖLÇEĞİ: * Binet ve arkadaşları tarafından hazırlanan ilk ölçek, 1900’lü yılların başlarında Fransız psikologlar Alfred Binet, Henri ve Simon tarafından geliştirilmiştir. * Binet ve arkadaşları tarafından hazırlanan bu ölçek, 30 maddeli ‘Zekanın Ölçümü Ölçeği’ 1905 yılında basılmıştır. * Bu ölçek daha sonra 1908 ve 1911 yıllarında gözden geçirilmiştir. * Binet ve Simon zeka ölçeklerini okuma ve yazmanın ölçümüne yer vermeyecek şekilde hazırlamıştır. * 2 yaşından yetişkinlik dönemine kadar tüm çocuklarda uygulanabilmektedir. * Türkiye’de Stanford-Binet Zeka Ölçeğinin 1960 yılında basılmış biçimi kullanılmaktadır.

B)WECHSLER ÖLÇEKLERİ: David Wechsler, Stanford-Binet Ölçeğindeki soru maddelerinin daha çok çocuklara uygun olduğunu ve

B)WECHSLER ÖLÇEKLERİ: David Wechsler, Stanford-Binet Ölçeğindeki soru maddelerinin daha çok çocuklara uygun olduğunu ve hıza daha fazla önem verdiğini, bunun yetişkinler için önemli bir dezavantaj olduğunu ve tek bir zeka bölümü puanının yeterli olmadığını düşünmüştür. Bu neden ile yetişkinler için bu ölçeği geliştirmiştir. Bu ölçek diğer Wechsler Ölçeklerinin öncüsü olmuştur. Bunlar; 1 -Wechsler Okul Öncesi ve İlkokul Ölçeği 2 -Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği 3 -Wechsler Yetişkinler İçin Zeka Ölçeği Zihinsel işlevlerde anlamlı sınırlılıkta, sınırın esnek tutulmasının 2 temel nedeni vardır; *Zeka ölçekleriyle yapılan ölçümlerin belirli bir standart hataya sahip olma *Birey hakkında bir karara ulaşmak durumunda olan uzmana inisiyatif verilmesidir.

UYUMSAL DAVRANIŞLARDA ANLAMLI SINIRLILIKLAR: Zihinsel yetersizlik tanımlarında uyumsal davranışlarda sınırlılıklar ilk kez AAIDD’nin 1961

UYUMSAL DAVRANIŞLARDA ANLAMLI SINIRLILIKLAR: Zihinsel yetersizlik tanımlarında uyumsal davranışlarda sınırlılıklar ilk kez AAIDD’nin 1961 tanımında yer almıştır. Böylece zihinsel yetersizliğin sosyal yönünün daha iyi yansıtılacağı ve zeka bölümü puanlarına olan bağımlılığın azalacağı düşünülmüştür. Ancak yapılan tanımda uyumsal davranışlar genel zihinsel işlevlerde normalaltı ile ilişkili bir özellik olarak ele alınmıştır. Bu yönüyle zihinsel işlevlerde sınırlılıklar bir bakıma tek ölçüt olma özelliğini korumuştur. Uyumsal davranışlarda sınırlılıklar ilk kez AAIDD’nin 1973 tanımında zihinsel işlevlerindeki sınırlılıklarının yanında ikinci bir ölçüt olarak yerini almış ve AAIDD’nin daha sonraki tanımlarında yerini korumuştur. AAIDD’nin 2002 tanımında uyumsal davranışlar, insanların günlük yaşamlarında işlevde bulunmak için öğrendikleri kavramsal, sosyal ve pratik becerilerin bütünü olarak tanımlanmaktadır. Bu becerileri temsil eden bir ya da birden fazla puanda ya da toplam puanda, ölçümün standart hatası dikkate alınarak ortalamanın en azından 2 standart sapma altındaki puan olarak tanımlanmaktadır.

GELİŞİM DÖNEMİ: AAIDD’nin 1961 tanımında zihinsel yetersizlik durumunun ilk ortaya çıktığı zaman olarak ‘Gelişim

GELİŞİM DÖNEMİ: AAIDD’nin 1961 tanımında zihinsel yetersizlik durumunun ilk ortaya çıktığı zaman olarak ‘Gelişim Dönemi’ kavramına yer verilmiştir. Tanımda gelişim dönemi, doğumla 16 yaş arası olarak kabul edilmiştir. Ancak daha sonra yapılan tanımlarda üst sınır 18 yaşına çıkarılmıştır. 1983 yılında yapılan tanımda bir adım daha öne gidilerek gelişim dönemi kavramı 18 yaşından önce başlar’ şeklinde değinilmiştir. Böylece doğum öncesi dönem, dolayısıyla bu dönemde zihinsel yetersizliğe yol açan etmenler de tanımın kapsamına alınmıştır. Yapılan bu değişiklik 1992 ve 2002 tanımlarından korunmuştur. Buna göre, 18 yaş öncesinde zihinsel işlevleri normal olan birey, bu dönemden sonra herhangi bir neden ile zihinsel işlevlerde ve uyumsal becerilerde yetersizlik gösterirse zihinsel yetersiz olarak kabul edilmektedir. Tanımda 18 yaş sınırına yer verilmesinde temel neden bu dönemde biyolojik ve bilişsel gelişimim neredeyse tamamlanmış olmasıdır.

ZİHİNSEL ENGELLİLERİN SINIFLANDIRILMASI Zihinsel engelli bireyler oldukça heterojen bir gruptur ve zihinsel engelli tanısı

ZİHİNSEL ENGELLİLERİN SINIFLANDIRILMASI Zihinsel engelli bireyler oldukça heterojen bir gruptur ve zihinsel engelli tanısı olan bireyler özellikleri açısından birbirinden farklıdır. Bu bireylere uygun hizmet verebilmek ve gereksinimlerinin en iyi şekilde karşılayabilmek için alt grupların ve alt gruplarda yer alan bireylerin özelliklerinin belirlenmesi gereklidir. Alt gruplarda yer alan bireylerin zihin işlevsel özelliklerinin bilinmesi onlar için en uygun programların geliştirilmesini kolaylaştırılmaktadır. Bunun yanı sıra sınıflandırma. Zihin engelli bireylerin uygun kurumlara yerleştirilmeleri ve kaynakların dağıtımı karar alınabilmesi ve destek hizmetlerin sağlanması açısından da önemlidir.

20. yüzyılın başında zeka ölçeklerinin geliştirilmesi ile birlikte daha önceleri gösterdikleri davranışlara göre idoit

20. yüzyılın başında zeka ölçeklerinin geliştirilmesi ile birlikte daha önceleri gösterdikleri davranışlara göre idoit , imbecil ve moran (ya da feebleminded- aklı eksik) olarak sınıflandırılan bu bireyler önce zeka yaşı (ZY) daha sonra zeka bölümü (ZB) ölçütlerine göre sınıflandırılmaya başlanmıştır. Buna göre ZB puanı; 69 -55 arasında olanlar hafif 54 -40 arasında olanlar orta 39 -25 arasında olanlar ağır 24’ten aşağı olanlar çok ağır zihinsel yetersizlik olarak sınıflandırılmıştır.

AAIDD ‘nin 1973 yılında yaptığı zihinsel yetersizlik tanımında zeka ölçütünün yanı sıra uyum ölçütüne

AAIDD ‘nin 1973 yılında yaptığı zihinsel yetersizlik tanımında zeka ölçütünün yanı sıra uyum ölçütüne yer verilmesi nedeniyle sınıflandırma ve açıklamalarda değişikliğe gidilmiştir. Buna göre , yine ZB puanları kullanılmakla birlikte , bu puanlar kesin belirleyici olmaktan çok yol gösterici ve bilgi verici bir anlam taşımaktadır. Yapılan sınıflandırmada daha önce oluşturulan gruplar aynen korunmuş , ancak grupların alt ve üst ZB puan sınırları esnek tutulmuş ve ‘zihinsel yönden sınırlı’ grubu kaldırılmıştır. AAIDD ‘ nin 1997 ve 1983 yıllarında yayımladığı yönergelerde önemli bir değişikliğe gidilmemiştir. Zihinsel Yetersizliği Zeka Bölümü Puanlarına Göre Sınıflandırılması Düzey Hafif Yetersizlik Orta Yetersizlik Ağır Yetersizlik Çok ağır Yetersizlik Zeka Bölümü Puanları 50 -55’ ten yaklaşık 70’e 35 -40’ tan 50 -55’ e 20 -25’ ten 35 -40’ a 20 -25’ ten aşağıya

a)Hafif Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği; Bireyin, temel okuma-yazma ve sayma becerilerini kazanmasında ortaya çıkan

a)Hafif Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği; Bireyin, temel okuma-yazma ve sayma becerilerini kazanmasında ortaya çıkan gecikme durumudur. b)Orta Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği; Bireyin, gecikmeli bir konuşma ve dil gelişimi, sosyal veya davranış problemleri ile temel okuma-yazma ve sayma becerilerini kazanmasında ortaya çıkan gecikmeli durumudur. c)Ağır Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği; Bireyin, ciddi biçimde konuşma ve dil gelişimi güçlüğü, sosyal, duygusal veya davranış problemleri ile temel öz bakım becerilerini öğrenmesinde ortaya çıkan gecikme durumudur. d)Klinik Bakıma Gereksinim Nedeniyle Öğrenme Yetersizliği; Ciddi biçimde zihinsel ve birden fazla yetersizliği nedeniyle bireyin, eğitim-öğretim kurumlarından doğrudan yararlanamama durumudur.

Gereksinimlere Göre Sınıflandırma: AAIDD’ nin 1992 yönergesinde zihinsel yetersizliği ZB puanlarına dayalı olarak sınıflandırılması

Gereksinimlere Göre Sınıflandırma: AAIDD’ nin 1992 yönergesinde zihinsel yetersizliği ZB puanlarına dayalı olarak sınıflandırılması uygulamasından vazgeçilmiştir. Bunun temel gerekçesi zihinsel yetersizliğin zihinsel işlevlerde ve uyumsal becerilerde sınırlılıklarla açıklanırken yapılan sınıflandırmalarda yalnızca zihinsel işlevlere yer verilmesidir. AAIDD’nin 1992 yönergesinde gereksinim duyulan yardımlara dayalı yeni bir sınıflandırma sistemi önerilmektedir. Bu yeni sistem zihinsel yetersizliğin sınıflandırılmasında bireyin ZB puanına göre yetersizliklerin tahmin edilmesi düşüncesinden , bireyin yaşıtlarının bulunduğu tipik ortamlarda işlevlerini geliştirmek için gereksinim duyduğu yardımların yoğunluklarının tahmin edilmesi düşüncesine geçişi temsil etmektedir.

Gereksinim duyulan yardımlar disiplinler arası bir ekip tarafından dört yoğunluk düzeyine göre tanımlanmakta ve

Gereksinim duyulan yardımlar disiplinler arası bir ekip tarafından dört yoğunluk düzeyine göre tanımlanmakta ve sınıflandırılmaktadır. (I)Aralıklı: Bireylerin her zaman yardıma gereksinimi yoktur. Sadece geçiş dönemlerinde (örneğin hastalandığı dönemlerde ya da bir işe yerleşmesi gerektiği dönemlerde) kısa dönemli yardımlara gereksinim duymaktadırlar. Yapılan yardımların yoğunluğu bireyden farklılaşabilmektedir. (L) Sınırlı: Bireylerin belirli zamanlar içerisinde tutarlı yardım ihtiyaçları bulunmaktadır. Örneğin iş eğitimi ve yetişkin yaşama geçiş becerilerinin öğrenilmesi bu destek ihtiyacı duyan bireyler için geçerli olmaktadır. (E)Kapsamlı: Bireylerin uzun süreli ve belirli ortamlarda (okul, iş ve ev gibi ) yardıma ihtiyaçları bulunmakta, genellikle bu bireylerin belirli günlerde düzenli bir katılımla destek almaları gerekmektedir. (P)Yaygın: Bireylerin yaşam boyu desteğe ihtiyaçları vardır. Farklı ortamlarda, diğer destek türlerine oranla daha yoğun yardımlara gereksinim duymakta, bu nedenle daha fazla personelin yardımına ihtiyaç duymaktadırlar.

Belirtilen dört yaygınlık düzeyinin uygulanması ve gereksinim duyulan yardımların yoğunluklarının sınıflandırılması her bireyin gereksinim

Belirtilen dört yaygınlık düzeyinin uygulanması ve gereksinim duyulan yardımların yoğunluklarının sınıflandırılması her bireyin gereksinim duyduğu yardımlara ilişkin olarak birçok etmenin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu etmenler şunlardır; a. Yardıma gereksinim duyulan süre(günlük yardım süresi her gün hiç ya da 30 dk dan 4 saate ya da daha fazlaya) b. Yardıma hangi sıklıkta gereksinim duyulduğu(bir aylıktan az ya da bir aylıktan saatlik ya da birkaç saatliğine).

Binet ve arkadaşları ‘doğal zeka’ ile ‘edinilmiş zeka’ ya da ‘öğrenilmiş zekayı birbirinden ayırt

Binet ve arkadaşları ‘doğal zeka’ ile ‘edinilmiş zeka’ ya da ‘öğrenilmiş zekayı birbirinden ayırt etmeye özen göstermiş, öğrenme yoluyla edinilen bilgiyi değil öğrenme kapasitesini ölçmeyle ilgilenmişlerdir. Okuma ve yazma öğrenilmiş beceriler olduğu için geliştirilen ölçekte okuma ve yazmanın ölçümüne yer verilmemiş, bunun yerine resimlendirilmiş nesneleri tanıma, üç tam sayıdan oluşan dizileri tekrarlama, geometrik şekil çizimlerini kopya etme ve soyut sözcükleri tanılama gibi yeteneklerin ölçümüne yer verilmiştir. Yüzyılın tanımlanmasından kısa bir süre sonra Amerika’ da orijinal ölçeğin bir çok uyarlaması yapılmıştır. Bunlar içerisinden Terman’ın Stanford uyarlaması ve genişletilmesi (1916) sonraki tüm uyarlamalara temel oluşturulmuştur. Bu uyarlama 1937, 1960 ve en son 2003 yılında gözden geçirilmiştir. 2003 yılında Roid tarafından yapılan son uyarlama Stanford-Binet Zeka Ölçeği Beşinci Basımı olmaktadır.

SBIS-5, iki yaşından yetişkinlik döneminde geniş bir yaş dağılımındaki bireylere uygulanabilmektedir. Ölçek , Tam

SBIS-5, iki yaşından yetişkinlik döneminde geniş bir yaş dağılımındaki bireylere uygulanabilmektedir. Ölçek , Tam Ölçek, Sözel ve Sözel Olmayan ZB ve beş etmen için Birleşik Puanlar sağlanmaktadır. Bu etmenler şunlardır; Akıl yürütme Bilgi Nicel akıl yürütme Görsel-mekansal bilgi işleme Çalışma belleği Alt ölçeklerde ortalama 10, standart sapma 3 puan; birleşik puanlarda ortalama 100, standart sapma 15 puandır. Stanford -Binet Zeka Ölçeğinin daha çok çocuklara uygun olduğu ve tek bir ZB puanının yeterli olmadığı görüşünden hareket eden David Wechsler, yetişkinler için WAIS, okulöncesi ve ilköğretim için WPPSI ve çocuklar için WISH ölçeklerini geliştirilmiştir. WISC-IV, 6 -16 yaşlardaki çocukları kapsamaktadır.

UYUMSAL DAVRANIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Uyum Kavramları: Uyumsal davranışlar ve zihinsel yetersizlik arasındaki ilişkinin tutarlı bir

UYUMSAL DAVRANIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Uyum Kavramları: Uyumsal davranışlar ve zihinsel yetersizlik arasındaki ilişkinin tutarlı bir biçimde tanınmaya başlaması ile birlikte uyumsal davranışların ölçülmesi ve değerlendirilmesi alanındaki çalışmalar artmıştır. Her ne kadar uzumlar uyumsal davranışların tanımında, hatta uyumsal davranışları oluşturan becerilerde görüş birliğine ulaşmış gözükse de etkili uyumsal işlevlerin bir çok öğesi bilinmezliğini korumaktadır. Uyumsal davranışların kültürel normlar ve yaşla ilgili beklentiler gibi değişkenlerden etkilenmesi kanunun bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Uyumsal Davranışlar Nedir? AAIDD’nin 1983 yılında yaptığı tanıma göre; ‘Uyumsal davranışlar, bireyin yaş ve kültür grubundan beklenen kişisel bağımsızlık ve sosyal sorumluluk standartlarını karşılama derecesi’ olarak tanımlanmıştır.

Uyum sağlamak her şeyden önce biyolojik bir olaydır. Organizmanın çevresindeki değişikliklere uyum sağlama kapasitesi

Uyum sağlamak her şeyden önce biyolojik bir olaydır. Organizmanın çevresindeki değişikliklere uyum sağlama kapasitesi büyük ölçüde kendisi ile denge sağlamasına ve biyolojik olarak kabul edilebilir çevrenin dışında işlevde bulunmasına izin veren 2 denge tipine bağlıdır. Bunlar; 1) İç Denge: Organizmanın kendisi ile denge sağlaması. 2) Dış Denge: Biyolojik olarak kabul edilebilir çevrenin dışında işlevde bulunmasıdır. Zihinsel yetersizlik tanımlarında bu çocukların tanılanması sürecinde zeka ile birlikte uyumsal davranışlardaki sınırlılıkların da belirlenmesi gerektiği belirtilmektedir ve uyumsal davranışların zihinsel yetersizlik tanımlarında yer alması ilk olarak Doll’un Sosyal Olgunluk Ölçeği ile başlamıştır. AAIDD’nin 1961 ve 1973 yılında yapmış olduğu tanımlarıyla da tanılama ve sınıflandırmada bu davranışların önemi daha da artmıştır.

AAIDD’nin 1992 yılında yapmış olduğu tanımda uyumsal beceri alanına ağırlık verilmiş ve uyumsal davranışlar

AAIDD’nin 1992 yılında yapmış olduğu tanımda uyumsal beceri alanına ağırlık verilmiş ve uyumsal davranışlar teriminin yerine ’Uyumsal Beceriler’ terimine yer verilerek 10 beceri alanı tek sıralanmıştır. Bu beceriler; -İletişim -Öz Bakım -Ev Yaşamı -Sağlık ve Güvenlik -İş Becerileri -Sosyal Beceriler -Toplum Hizmetlerinde Yararlanma -Kendini Yönlendirme -İşlevsel Akademik Beceriler -Boş Zamanları Değerlendirme AAIDD’nin 2002 tanımında ise uyumsal davranışlar terimine tekrar dönüşmüştür. Ve tanılamada zeka ve uyumsal davranışların eşit ağırlıkta olmaları belirtilecek uyumsal davranışların önemi korunmuştur. Bu 2002 yılında ki yönerge de uyumsal davranışlar kavramsal, sosyal ve pratik becerilerin bütünü olarak tanımlanmıştır.

Bu beceriler ise şunlardır: A)KAVRAMSAL BECERİLER: Dil (alıcı ve verici) Okuma ve Yazma Para

Bu beceriler ise şunlardır: A)KAVRAMSAL BECERİLER: Dil (alıcı ve verici) Okuma ve Yazma Para Kavramları Kendilik Yönetimi B) SOSYAL KAVRAMLAR: Sosyal Beceriler Kişiler Arası Sorumluluk Benlik Saygısı Kuralları İzleme Yasalara Uyma İstismarı Önleme C) PRATİK BECERİLER: Uğraşı Beceriler Güvenli Ortamlar Sağlama Günlük Yaşam Becerileri

Uyumsal davranışların değerlendirilmesinde, çok sayıda uyumsal davranış örneği bulunmakta ancak bu ölçeklerin çoğu tanılamada

Uyumsal davranışların değerlendirilmesinde, çok sayıda uyumsal davranış örneği bulunmakta ancak bu ölçeklerin çoğu tanılamada kullanılmak için yeterli güvenlik ve geçerlilik ölçeklerine sahip değildir. Ancak son yıllarda uyumsal davranış ölçeklerine verilen önemin artması, yetersizliği olan ve olmayan örneklem gruplarında normları çıkarılmış, yeterli psikometrik donanımlara sahip bir çok aracın geliştirilmesine yol açmıştır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan 3 uyumsal davranış ölçeği vardır. Bunlar: 1) AAMR Uyumsal Davranış Ölçekleri 2) Bağımsız Davranışlar Ölçekleri - Gözden Geçirilmesi 3) Vineland Uyumsal Davranış Ölçekleri (VABS)

AAMR UYUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇEKLERİ (ABS): 1965 yılında 2 uyumsal davranış ölçeği geliştirilmiştir. Bunlardan biri

AAMR UYUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇEKLERİ (ABS): 1965 yılında 2 uyumsal davranış ölçeği geliştirilmiştir. Bunlardan biri çocuklar diğeri ise yetişkinler içindir. Daha sonra bu 2 ölçek tek bir ölçek adı altında toplanmıştır. Ölçek 1974 yılında gözden geçirilmiş ve 1 yıl sonra da ölçeğin okullarda kullanılması için uyarlamalar yapılmıştır. Günümüzde AAIDD Uyumsal Davranış Ölçeklerinin biri okullarda bulunan çocuklar diğeri yatılı kurumlarda bulunan çocuklar için geliştirilmiş 2 uyarlaması bulunmaktadır. VİNELAND UYUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇEKLERİ (VABS): Bu ölçek 1935 yılında Edgar Doll tarafından ‘Vineland Sosyal Olgunluk Ölçeği’ adıyla geliştirilmiştir. Ölçek daha sonra 3 kez gözden geçirilmiştir. 1964 yılında ‘Vineland Sosyal Olgunluk Ölçeği’ adı daha sonraki tarihlerde ‘Vineland Uyumsal Davranış Ölçekleri’ olarak değiştirilmiştir.

Vineland Uyumsal Davranış Ölçekleri 3 ölçekten oluşmaktadır. Bunlar: 1. Tarama Formu (Vineland S) 2.

Vineland Uyumsal Davranış Ölçekleri 3 ölçekten oluşmaktadır. Bunlar: 1. Tarama Formu (Vineland S) 2. Genişletilmiş Form (Vineland E) 3. Sınıf Formu (Vineland C) Bağımsız Davranışlar Ölçekleri – Gözden Geçirilmişi Bu ölçeklerin 3 formu vardır. Bunlar; -Tüm Ölçek -Kısa Form -Erken Gelişim Form Bu formların her biri ‘ Problem Davranış Ölçeği ‘ içermektedir. Ölçekler 3 aylıktan - yetişkinliğe geniş bir yaş grubuna uygulanmaktadır. Ölçeklerde diğer ölçeklerden farklı olarak çoktan seçmeli madde tipi kullanılmaktadır. Bu ölçeklerde ‘ Uyumsal Yaşama Becerilerinin Tarama Listesi ‘ bulunmaktadır. Tanılama amaçları için yeterince uygun olmayan ölçüt bağımlı olarak desenlenmiş bu liste çocuğun gereksinimlerini karşılayacak programların planlanması için uygundur.

Değerlendirmede Göz Önünde Bulundurulacak Etmenler AAIDD’ nin 1992 yönergesinde değerlendirmede göz önünde bulundurulması gereken

Değerlendirmede Göz Önünde Bulundurulacak Etmenler AAIDD’ nin 1992 yönergesinde değerlendirmede göz önünde bulundurulması gereken hususlardan bazıları; 1. Her öğrenme ve davranış problemi davranış gösteren çocuk değerlendirmeye konu yapılmamalıdır. 2. Çocuğun ailesi değerlendirmeye izin vermeli ve değerlendirmenin devamında yapılacak herhangi bir belirleme, herhangi bir yerleştirme ve eğitim programı kararına katılma ve itirazda bulunma hakkına sahip olmalıdır. 3. Değerlendirme işlemleri yalnızca ‘yeterli niteliklere sahip, sertifikalı ve belgeli meslek mensupları tarafından yapılmalıdır. 4. Bireyin işitme ya da diğer problemleri olduğu kuşkulanıldığından uzman görüşüne başvurulmalıdır. Böylece değerlendirmede olası bir yanlış önlenmiş olur. 5. Sonuç ve öneriler bireyi yakından tanıyan insanlarla yapılan görüşmelerden ve bireyin davranışlarının gözlenmesinden elde dilen tüm bilgiler esas alınarak yapılmalıdır. Tanılama çok boyutlu olmalı, ZB gibi tek bir etmene dayalı olmamalıdır.

Türkiye’ de Kullanılan Uyumsal Davranış Ölçekleri Türkiye’ de zihinsel yetersizlik durumunun tanılanmasında, gelişim ölçekleri

Türkiye’ de Kullanılan Uyumsal Davranış Ölçekleri Türkiye’ de zihinsel yetersizlik durumunun tanılanmasında, gelişim ölçekleri olmalarıyla birlikte, 0 -6 yaş arası çocuklarda uyumsal davranış ölçeği olarak yararlanılabilecek 3 araç bulunmaktadır. Bunlar; 1. Denver Gelişimsel Tarama Ölçeği 2. Ankara Gelişim Tarama Envanteri 3. Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracıdır. 1. Denver Gelişimsel Tarama Ölçeği Bireysel olarak uygulanabilen performans ölçeğidir. Zaman sınırlaması olmayan bu ölçek 0 -6 yaş arasındaki çocuklara uygulanmaktadır. Ölçek Türkiye’de 1980 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nöroloji Bölümü tarafından standardize edilerek kullanılmaya başlanmıştır. 2. Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE ) Bebek ve çocukların gelişimi ile ilgili derinlemesine ve sistemli bilgi sağlayan bir değerlendirme aracıdır. Envanterde, 0 -6 yaş bebek ve çocukların şu andaki gelişim ve becerileri anneden alınan bilgilerle değerlendirilmektedir. 3. Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı (GEÇDA ) Bu ölçek Gazi Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü tarafından 1993 -1994 yılında geliştirilmiştir. Ölçek 0 -72 ay arasındaki bebek ve çocukların eğitim yaşıtlarının düzenlenmesinde ve çocuklardaki gelişimsel geriliklerinin erken tanılanmasında kullanılabilecek ayrıntılı bir gelişim değerlendirme aracıdır.

ZİHİNSEL YETERSİZLİK NEDENLERİ VE ÖNLEME Zihinsel yetersizlik nedenleri 2 kategoriye ayrılmaktadır. 1. Genetik ve

ZİHİNSEL YETERSİZLİK NEDENLERİ VE ÖNLEME Zihinsel yetersizlik nedenleri 2 kategoriye ayrılmaktadır. 1. Genetik ve Kromozomal Etmenler 2. Çevresel ve Psikososyal Etmenler Bu durumlara göre zihinsel yetersizlikleri orta ve ağır düzeyde olanların durumları ‘ genetik ve kromozomal etmenler ‘ ; hafif düzeyde olanların ise ‘ çevresel etmenlerle ‘ açıklanmaktadır. Bu açıklama ise kısmen doğrudur. Fakat yine de böylesi bir ayrıma gidilmesi konuyu fazlaca basite indirgemek olur. Çünkü “orta ve ağır grupta” genetik etmenlerin yanı sıra çevresel etmenler de rol oynarken; hafif grupta çevresel etmenlerin yanı sıra genetik etmenler de rol oynayabilmektedir.

1. Genetik ve Kromozomal Etmenler Genetik etmenlerin yol açtığı bozukluklar 22 çift otozomal ya

1. Genetik ve Kromozomal Etmenler Genetik etmenlerin yol açtığı bozukluklar 22 çift otozomal ya da çift cinsiyet kromozomundaki genlerde ortaya çıkabilmektedir. Otozomal genlerde ortaya çıkan bozukluklar; baskın ve çekinik olmak üzere 2 ana gruba ayrılmaktadır. Zihinsel yetersizlik ile ilgili olan kromozom bozuklukları; kromozomların sayısı ve kromozomların yapısı ile ilişkili olmak üzere 2 grup altında ele alınmaktadır. Normalde insan hücrelerinde 23 çift olmak üzere 46 kromozom vardır. Bireyin eksik ya da fazla kromozomlara sahip olması durumunda zihinsel yetersizlik sorunu getiren hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Kromozom sayısı ile ilgili bozukluklar otozomal kromozomlarda ya da cinsiyet kromozomları olabilmektedir. Bunlar içerisinde en yaygın ve en bilinen otozomal kromozom bozukluğu olan Down Sendromu’ dur. Bu sendrom çoğu kez 21. Kromozomun ayrılmasından kaynaklandığı söylenmektedir.

2. Çevresel ve Psikososyal Etmenler Çevresel etmenler genellikle etkilerin söz konusu olduğu zamana göre

2. Çevresel ve Psikososyal Etmenler Çevresel etmenler genellikle etkilerin söz konusu olduğu zamana göre ‘doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası’ dönemlerde ele alınmaktadır. Doğum öncesi dönemin başlıca nedenleri: -Enfeksiyonlar -Radyasyon -Annenin yetersiz beslenmesi -Düşük doğum aralıklı olarak doğması -Annenin yaşı -Doğum öncesi bakımında yetersizlik -Annenin sağlık problemleri -Hamilelik döneminde ilaç kullanımı -Madde istismarı… vb. Bu etmenler zihinsel yetersizlik durumunu artırmaktadır. Zihinsel yetersizliğe yol açan başlıca faaliyetler; -Toksoplazma -Kızamıkçık -Frengi olarak sıralanabilir.

Doğum anı etmenler: -Asfeksi -Erken doğum -Düşük doğum ağırlığı -Solunum problemleri -Kanamalar -Metabolik problemler

Doğum anı etmenler: -Asfeksi -Erken doğum -Düşük doğum ağırlığı -Solunum problemleri -Kanamalar -Metabolik problemler -Nöbetler -Doğumsal anormallikler…yer almaktadır. Doğumun kendisi, çoğul doğumlar, anormal gelişleri ve göbek bağının sarkmasını içeren risk etmenlerinin taşımaktadır. Doğum sonrası etmenler: Çocuk ile anne-baba arasındaki bağlılığın niteliğini -Ciddi hastalıkları -Zehirlenmeler -Yetersiz beslenme -Çeşitli yaralanmaları içermektedir.

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ A-)HAFİF DERECEDE ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLANLAR Zihinsel yetersizliği hafif düzeyde

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ A-)HAFİF DERECEDE ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLANLAR Zihinsel yetersizliği hafif düzeyde olan çocuklar genellikle okula başlayana değin farkına varılmazlar. Okula başladıklarında akademik çalışmalarda akranlarının gerisinde kalırlar. Çünkü bu akademik çalışmaların temelinde bilişsel işlevler yer almaktadır. 1 -)BİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ *Zihinsel engelli çocuklar normal gelişim gösteren çocukların geçtiği bilişsel gelişim süreçlerinden geçmektedirler. Ancak bu süreçlerden geçiş hızları yavaştır. *Zihinsel yetersizliği olan çocukların normal gelişim gösteren akranlarından ayıran en belirgin özellik öğrenmede gösterdikleri yetersizliklerdir. Zihinsel engellilerin ağırlık dereceleri arttıkça öğrenmede bir başkasının yardımına daha fazla ihtiyaç duyarlar. *Zihinsel yetersizliği olan çocukların düşük başarı gösterdikleri akademik öğrenme alanlarının başında okuma ve aritmetik gelir. Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklar okumayı öğrenebilmektedir. Okumayı öğrenemeyenlerdeki problem zekâ geriliğinden ziyade yetersiz güdülenme ve uygun olmayan öğretim yöntemleridir.

*Zihinsel yetersizliği olan çocukların öğrenmede güdülenme durumları düşüktür. Buna bağlı olarak başarısızlık beklentisi içerisindedirler.

*Zihinsel yetersizliği olan çocukların öğrenmede güdülenme durumları düşüktür. Buna bağlı olarak başarısızlık beklentisi içerisindedirler. Geçmişteki başarısız yaşantılarının da olmasıyla birlikte başarısızlık beklentisi düşüklüğü çocukların öğrenme ortamlarındaki çabasını azaltmakta, motivasyonunu düşürmekte ve performansını olumsuz yönde etkilemektedir. *Zihinsel yetersizliği olan çocukların dikkat zorlukları vardır. Bazı araştırmacılar bunun nedenini bilgi işlemedeki farklılıklarla bazıları ise konsantrasyon veya bellekteki problemlerle açıklamaktadır. *Zihinsel yetersizliği olan çocukların bilgi ya da uyaranları kısa süreli bellekte tutmada problemleri vardır. Bu nedenle bir uyaran sunulurken işlem basamakları da sözlü olarak ifade edilmeli ve görsel destek sağlanmalıdır. Uzun süreli belleklerinde önemli bir problem olmadığı kabul edilir. Zihinsel engelliler geç ve güç öğrenirler fakat bir kez öğrendiklerini hatırlamaları normal yaşıtlarından farklılık göstermemektedir. Sadece öğrenilen bilgi ya da davranışları benzer ortamlarda uygulamada yani transfer etmede güçlükleri vardır.

*Araştırmacılar zeka geriliği olan bireylerde bellek problemlerinin kaynağını seçici dikkat eksikliği, tekrarlama stratejilerinin yetersizliği

*Araştırmacılar zeka geriliği olan bireylerde bellek problemlerinin kaynağını seçici dikkat eksikliği, tekrarlama stratejilerinin yetersizliği ya da yokluğu, öğrenilen becerileri genelleme yetersizliği ile ilişkili olarak açıklamaktadırlar. *Bütün çocuklar aynı bilişsel evrelerden geçer. Farklılık hız ve ulaşılan en üst düzeydedir. Zekâ geriliğinin derecesi arttıkça hız azalmakta ulaşılan düzey düşmektedir. Böylelikle zihinsel gelişimin tüm evrelerine ulaşılamamaktadır. *Araştırmacılar Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramını dikkate alarak; Hafif derecede zihinsel engelli bireyler - Somut işlemler dönemine ulaşabilirler. Orta derece zihinsel engelli bireyler – İşlem öncesi döneminden ileriye gidemezler. Ağır derecede zihinsel engelli bireyler – Duyusal motor evrede kalırlar.

2 -)KONUŞMA VE DİL ÖZELLİKLERİ *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklarda konuşma ve dil

2 -)KONUŞMA VE DİL ÖZELLİKLERİ *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklarda konuşma ve dil sorunlarına yaşıtlarına göre daha sık rastlanır. Bilişsel gelişim ile dil gelişimi dikkate alındığında beklenen bir durumdur. *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklarda gecikmiş dil gelişimi görülebilmektedir. *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklarda sınırlı sözcük dağarcığı mevcuttur. *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklar sınırlı sözcük ya da cümlelerle de olsa iletişim kurabilirler. *Konuşmaya ilişkin olarak sesin perdesi ve yüksekliği ile ilgili olan ses bilgisel sorunlar, konuşma seslerinin üretilmesi ile ilgili olan sesletim bozukluklar, kişinin konuşma hızı ve akıcılığıyla ilgili olan kekemelik gibi problemler yaygın olarak görülenlerdir.

3 -)SOSYODAVRANIŞSAL ÖZELLİKLERİ *Başarısızlık beklentilerinin yüksek olması nedeniyle kendilerine güvenleri azdır. Bu da aileye

3 -)SOSYODAVRANIŞSAL ÖZELLİKLERİ *Başarısızlık beklentilerinin yüksek olması nedeniyle kendilerine güvenleri azdır. Bu da aileye bağımlılığı arttırmaktadır. *Kişilerarası iletişim kurma ve sürdürmede sorunlar yaşayabilmektedirler. Genellikle akranları arasında etiketlendiklerinden ve kabulden çok reddedildiklerinden dolayı arkadaşlık kurma veya sürdürmede de sorunlar yaşamaktadırlar. *Duygu ve düşüncelerini ifade etmede zorlandıkları ve sık engellenme duygusu yaşadıkları için zaman uç tepkiler verebilirler. *Zekâ geriliğinin derecesi arttıkça davranış bozukluklarının da artması beklenmektedir. Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan çocuklarda; -Aşırı hareketlilik -Duygu durum bozuklukları -Basmakalıp davranışlar gözlenebilir.

4 -)FİZİKSEL VE SAĞLIK ÖZELLİKLERİ *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde görme ve işitme

4 -)FİZİKSEL VE SAĞLIK ÖZELLİKLERİ *Hafif derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde görme ve işitme sorunları daha yaygındır. *En sık rastlanan sağlık problemleri; Down Sendromu, Serebral Palsi, Nöbet Bozuklukları, Madde İstismarıdır. *Motor gelişimlerindeki problemler ve hareketlerindeki eşgüdüm yetersizlikleri kaza ve yaralanma oranlarını da arttırmaktadır. *Diş sağlığı problemleri daha yaygın görülmektedir. Nedeni ise yetersiz beslenme, dişlerin düzenli olarak fırçalanmaması ve düzenli olarak kontrol edilmemesinden kaynaklanmaktadır.

B-)AĞIR DÜZEYDE ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLANLAR 1 -)BİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ -Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olanlar genellikle

B-)AĞIR DÜZEYDE ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLANLAR 1 -)BİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ -Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olanlar genellikle erken yaşta fark edilir. -Bireysel farklılıklar gözetilerek ele alınırsa zihinsel yetersizliğin derecesi arttıkça gösterilen bilişsel özelliklerin yetersizliği artmaktadır. -Ağır derecedeki zihinsel engelli bireyler hafif derecedeki zihinsel engelli bireylerin bilişsel özelliklerinin derecelerinin artmış halini taşımaktadırlar. -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler bir etkinliği sonuna kadar sürdürmede güçlük çekerler. -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler bir şey söylendiğinde duymuyormuş, bir şey gösterildiğinde ise görmüyormuş gibi davranabilirler. -Soyut düşünme becerileri sınırlıdır. -Zaman kavramlarında sıkıntı yaşamaktadırlar.

2 -) DİL ÖZELLİKLERİ -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde dil gelişiminin ilk basamaklarında

2 -) DİL ÖZELLİKLERİ -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde dil gelişiminin ilk basamaklarında kalma durumu görülebilir. -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde gecikmiş ve kesintiye uğramış dil ya da konuşamama problemleri sık görülmektedir. -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler el, kol hareketlerini kullanarak işaretlerle anlatmayı tercih ederler. Kendilerini bu yolla ifade edemeyince bağırma, sinirlilik, ağlama gibi tepkiler gösterebilirler.

3 -) SOSYODAVRANIŞSAL ÖZELLİKLERİ -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler kendilerine güvenleri olmadığı için

3 -) SOSYODAVRANIŞSAL ÖZELLİKLERİ -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler kendilerine güvenleri olmadığı için bağımsız hareket etmede sıkıntı yaşarlar. -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler sorumluluk almaktan kaçınırlar. -Bir işte veya etkinlikte çok çabuk yorulurlar. -Uyumsal davranışların gelişimi oldukça yavaştır. -Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde; +Dürtü kontrolü bozuklukları +Kaygı bozuklukları +Duygu durum bozuklukları -Bazen saldırgan ve kendini yaralayıcı davranışlar sergileyebilirler. - Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler saldırgan davranışlarının yanı sıra sürekli olarak sallanma, el çırpma gibi kendini uyarıcı davranışlar gösterirler.

4 -) FİZİKSEL VE SAĞLIK ÖZELLİKLERİ - Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde sıklıkla

4 -) FİZİKSEL VE SAĞLIK ÖZELLİKLERİ - Ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerde sıklıkla çoklu yetersizlik durumları bulunmaktadır. -Hareket gelişimleri, gelişmiş ya da gelişimini tamamlamamış bunun yanı sıra büyüme hızları daha yavaş olabilmektedir. -Kaba ve ince motor becerileri zayıftır. -Denge, yer değiştirme ve koordinasyon becerileri zayıftır. -Yaşıtlarına göre daha sık hasta olurlar.

EĞİTİMSEL YAKLAŞIMLAR Itard, öğrenemez olarak düşünülen Victor’un yoğun ve sistematik bir eğitim programıyla önemli

EĞİTİMSEL YAKLAŞIMLAR Itard, öğrenemez olarak düşünülen Victor’un yoğun ve sistematik bir eğitim programıyla önemli gelişmeler sağlayabileceğini göstermiştir. Bu yönüyle günümüzde “Özel Eğitimin Babası” olarak kabul edilmektedir. EĞİTİM PROGRAMLARININ AMAÇLARI Zihinsel engelli çocuklara öncelikli olarak öz bakım becerileri öğretimi yapılarak yaşamlarını daha bağımsız olarak sürdürmeleri sağlanmalıdır. Eğitim programları öğrencilerin bağımsızlığını, kendilik yönelimini, okul, ev, toplum ve ortamlardan hoşlanmasını en üst düzeye çıkarmaya yönelik olmalıdır. Çocukların yetişkinlik yaşamına geçişte onlara yardımcı olabilecek işlevsel becerilerin üzerinde durulması, kendini belirleme, değerlendirme, yönetme gibi kendi farkındalık becerilerinin kazanılması eğitim programlarının amacına ulaşmasını sağlayacaktır.

ÖĞRETİM PROGRAMLARI Zihin engelli çocuklar için hazırlanmış olan program, bu bireylere ne öğretileceğini, öğretimde

ÖĞRETİM PROGRAMLARI Zihin engelli çocuklar için hazırlanmış olan program, bu bireylere ne öğretileceğini, öğretimde yapılacak beceri alanlarını, her alandaki becerilerinin düzeyi ve sırası ile her alandaki temel görevler ile aşamaları gösteren bir içerik olarak tanımlanabilir. 1960’lı yıllardan başlayarak zihin engelliler için kapsamlı ve sistematik öğretim programları geliştirilmiştir. Bu program ağır ve hafif derecede zihin engelliler için hazırlanan program olmak üzere 2 grupta incelenebilir. AĞIR DERECEDE ZİHİN ENGELLİLER İÇİN ÖĞRETİM PROGRAMLARI Genellikle gelişimsel ya da işlevsel programlar olarak gruplanabilen öğretim programları ile ağır derecede zihin engelli olan bireylerin gereksinimlerini karşılanmaya çalışılmıştır. Gelişimsel model, olağan gelişimin sırasını ve gelişim aşamalarında kazanılan becerileri temel alırken, İşlevsel model, bireylerin bağımsız yada en az bağımlı yetişkinler olmalarını sağlayacak becerileri temel almıştır.

İşlevsel model bireylerin gelişim hızlarının çok yavaş olması nedeniyle bu çocuklara gelişimin ilk aşamalarında

İşlevsel model bireylerin gelişim hızlarının çok yavaş olması nedeniyle bu çocuklara gelişimin ilk aşamalarında kazanılması beklenen beceriler öğretilmeye çalışılmış, öğrenilen becerilerin son derece sınırlı olduğu ve çocuğun gelecekteki bağımsızlık düzeyi üzerinde etkisinin olmadığı görülmüştür. İşlevsel modelin 3 temel elemanı bulunmaktadır. 1 -İşlevsel beceriler 2 -Doğal ortamda 3 -Takvim yaşına uygunluktur. İşlevsel beceriler; Bireyin toplumda bağımlılığını azaltan ve üretimini arttıran herhangi bir beceri grubudur ve bu beceriler zihin engelli bireyin günlük yaşamını kolaylaştırır. Doğal ortamda; Zihin engelli bireye öğretilecek becerilerin bu becerilerin kullanacağı ve işlevlerini yerine getireceği doğal ortamda bir başka deyişle en az sınırlayıcı ortamda öğretilmesidir. Takvim yaşına uygunluktur; Takvim yaşına uygun beceriler, aynı yaştaki engelli olmayan bireylerin toplum içinde kullandığı beceriler.

HAFİF DERECEDE ZİHİN ENGELLİLER İÇİN ÖĞRETİM PROGRAMLARI Hafif derecede zihin engelli çocukların, genel eğitiminden

HAFİF DERECEDE ZİHİN ENGELLİLER İÇİN ÖĞRETİM PROGRAMLARI Hafif derecede zihin engelli çocukların, genel eğitiminden yararlanıp yararlanmaması üzerinde çok tartışılmıştır. Günümüzde yararlanabileceği gündemde ancak destek hizmetlerinin sağlanması durumunda özel programlara gereksinim duymamaktadır. Bu grup için; 1 -Yaşam merkezli model 2 -Süreç öğretimi modeli 3 -Akademik model Olarak 3 grupta incelenmektedir. Yaşam merkezli model; Engelli bireyler için yaşam becerilerine odaklanır. Toplumda yaşamı sürdürebilmek için gerekli olan temel ve pratik becerileri vurgulamaktadır. Bu model iş sahibi olmak için gerekli olan meslek becerilerini de kapsar. Süreç öğretimi modeli; Zihin işlevlerinin düzeltilmesi ile zihin engelli bireylerin öğrendikleri yeni becerileri farklı ortamlarda otomatik olarak kullanabilecekleri beklenmiştir. Akademik becerileri tek öğretilmesi yerine tüm becerilerin öğretimini kolaylaştıracak zihinsel süreçlerin öğretilmesi amaçlanmıştır. Akademik model; Hafif derecede zihin engelli çocukların en fazla karşıya kaldıkları modeldir. Okuma ve matematik gibi temel akademik becerilerin geliştirilmesi hedeflenen model genel eğitim programına oldukça yakındır.

ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ *Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler öğretim, açık, sistematik ve öğretim yöntemleri araştırma bulgularına

ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ *Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler öğretim, açık, sistematik ve öğretim yöntemleri araştırma bulgularına dayalı olduğunda en iyi öğrenirler. Bu yönüyle şu uygulamalar önerilebilir, *En önemli öğretimsel hedefleri belirlemek ve öncelik sırasına koymak için her öğrencinin hali hazırdaki performans düzeyinin belirlenmesi, *Öğrenilecek yeni davranış yada becerilerin tanımlanması ve görev analizinin yapılması, çalışmalarda etkin öğrenci tepkisi için öğrenciye zengin fırsatlar sağlayan öğretimsel materyaller ve etkinlikler düzenlenmesi, *Aracı stratejilerin kullanılması. (örneğin, öğrencinin doğal uyaranlara tepkide bulunabileceği yardımlar ve ipuçları sağlama ve daha sonra bunları silikleştirme) * Öğrencinin performansı için izlerlik pekiştirmesi, öğretimsel dönüt ve hatta düzeltme biçimlerinde sistematik sonuçların sağlanması, * Yeni öğrenilen becerilerin genellemesi ve kalıcılığının arttırılması için stratejilerin uygulanması, * Öğrencinin performansının doğrudan ve sıklıkla değerlendirmesi ve bu verilerin öğretimsel kararlar verilirken kullanılması.

UYGULAMALAR Görev Analizi; Karmaşık yada çok basamaklı becerileri daha ufak alt becerilere yada görevlere

UYGULAMALAR Görev Analizi; Karmaşık yada çok basamaklı becerileri daha ufak alt becerilere yada görevlere ayırmaktadır. Buna göre alt beceriler yada alt görevler tipik olarak yerine getirilen doğal sıraya yada en kolaydan en zora doğru sıralanır. Etkin Katılım; Çağdaş eğitim araştırmaları öğrencilerin akademik görevlere etkin katılımı ile başarıları arasında olumlu bir ilişki olduğunu açık bir biçimde göstermektir. Sistematik Dönüt; Öğrenciye performansı hakkında bilgi sağlamasıdır. 2 ana kategoriye ayrılır: 1 -Doğru yanıtlar yada tepkiler için ödül 2 -Olumlu pekiştirme ve doğru olmayan yanıtlar için hata düzeltilmesi

Genelleme ve Kalıcılık; Genelleme ve kalıcılık öğrencinin öğrendiği ortamlar arasında ve zaman içerisinde ne

Genelleme ve Kalıcılık; Genelleme ve kalıcılık öğrencinin öğrendiği ortamlar arasında ve zaman içerisinde ne ölçüde kullanıldığını ifade etmektedir. Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler genelleme ve kalıcılıkta çeşitli zorluklar yaşarlar. Bu stratejilerin başlıcaları şunlardır; - Toplum merkezli öğretim, - Öğretim ortamını genelleme, - Çok sayıda ve çeşitli uygulamacılarla öğretim sunmak, - Doğal pekiştireçler kullanmak, - Pekiştirmeyi doğal genelleme ortamlarında olduğu gibi silikleştirmek, - Pekiştireçleri geciktirmek, - Davranışı doğal ortamda gerçekleştiğinde pekiştirmek.

EĞİTİMSEL YERLEŞTİRME YAKLAŞIMALARI Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan çocuklar geçmişte geleneksel olarak genel eğitim

EĞİTİMSEL YERLEŞTİRME YAKLAŞIMALARI Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan çocuklar geçmişte geleneksel olarak genel eğitim okullarının özel eğitim sınıflarında eğitilmekteydi. Günümüzde hafif, hatta orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan pek çocuk kaynaştırma uygulamaları içerisinde genel eğitim okullarının genel eğitim sınıflarına yerleştirilmekte, burada çocuğa özel eğitim öğretmeninin sınıf öğretmenine yardımı ile bireyselleştirilmiş eğitim programı uygulanmakta, gerektiğinde kaynak oda yardımcı derslikte ek destek sağlanmaktadır. Bununla birlikte orta, ağır ve çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bir çok çocuk özel sınıf ve özel okullara yerleştirilmektedir, ancak buralara yerleştirilen çocukların sayısı giderek azalmaktadır. Yetersizliği olan çocuğun genel eğitim sınıflarına yerleştirilmesi tek başına orada sosyal olarak kabul göreceği ve kendisine en uygun olan eğitimin sağlanacağı anlamına gelmez.

Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler genellikle normal gelişme gösteren yaşıtlarının programlarına benzer programlardan yararlanabilirler. İlköğretimin

Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler genellikle normal gelişme gösteren yaşıtlarının programlarına benzer programlardan yararlanabilirler. İlköğretimin ilk sınıflarında yaşıtlarının olduğu gibi temel akademik becerilerin öğretimine gereksinim duyarlar. Okuma, yazma ve matematik tüm öğrencilerin programlarında yer alması gereken çekirdek program alanlarıdır. Bu dönemde zihinsel yetersizliği olan bir çok öğrenci genel eğitim sınıflarında tam yada yarı zamanlı kaynaştırmadan yararlanırlar. Öğrencilerin yaşları ilerledikçe gereksinimleri farklılaşmaya dolayısıyla eğitim programları farklılaşmaya başlar. Bu yönüyle zihinsel yetersizliği olan öğrencilerin yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilmeleri için işlevsel becerilerin öğretimine ağırlık verilmesi gerekir.

TÜRKİYEDE ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN EĞİTİMİ Türkiye de zihinsel yetersizliği olan çocuklara sağlanan hizmetler

TÜRKİYEDE ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN EĞİTİMİ Türkiye de zihinsel yetersizliği olan çocuklara sağlanan hizmetler milli eğitim bakanlığı tarafından yayımlanan özel eğitim hizmetleri yönetmelikleri ile düzenlenmektedir. 2006 yılında yürürlüğe giren özel eğitim hizmetleri yönetmeliğinde bu çocuklara özel eğitim hizmetlerinin en az kısıtlayıcı ortamlar ilkesi çerçevesinde genel eğitim sınıflarında, özel eğitim okul ve kurumlarında sağlanabileceği ön görülmektedir. Gerek Eğitim Sınıflandırma; Yönetmeliğe göre zihinsel yetersizliği olan çocukların yaşıtları ile birlikte kaynaştırma uygulamaları yoluyla eğitimlerini sürdürmeleri esastır, Genel eğitim kurumlarında düzenlemeler yapılır. Tam zamanlı ve yarı zamanlı kaynaştırmadan da söz edilmektedir. Aynı zamanda özel eğitim kurumlarına da devam etmektedir. Özel Eğitim Sınıfları; Yönetmeliğe göre bu sınıflar genel eğitim okullarında ya da özel eğitim okullarında açılabilmektedir. Bu sınıfların çoğunda ilköğretim programları, bazılarında ise farklı eğitim programları uygulanmaktadır. Bakanlık istatisliklerine göre zihinsel yetersizliği olan öğrencilere hizmet veren bin kadar özel eğitim sınıfını bulunmaktadır. Özel Eğitim Okul ve Kurumları; Yönetmelikte zihinsel yetersizliği olan çocukların eğitimleri için bakanlık ve gerçek tüzel kişilerce her tür ve kademede okulların açılabileceği öngörülmektedir. Bu okullarda orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan çocuklar için eğitim ve uygulama okulları olmaktadır.

TÜRKİYEDE ZEKA GERİLİĞİNİN YAYGINLIĞI Türkiye de zeka geriliğinin görülme sıklığı ya da yaygınlığına ilişkin

TÜRKİYEDE ZEKA GERİLİĞİNİN YAYGINLIĞI Türkiye de zeka geriliğinin görülme sıklığı ya da yaygınlığına ilişkin yapılmış bir çalışma bulunmamaktadır. Bununla birlikte diğer ülkelerde yapılmış ve alan yazında yer alan çalışmalar temel alınarak bazı tahminlerde bulunabilir. Tartışma konusu, Türkiye de ki oranın bu olmadığıdır. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin yeterince yaygın olmadığı ve sağlanan sağlık hizmetlerinin niteliğinin yetersiz olduğu düşünüldüğünde oranların daha yüksek olması beklenebilir. Çünkü birçok zeka geriliği durumu, özellikle doğum öncesinde sağlanan uygun sağlık hizmetleri ile önlenebilmektedir. Bunun yanı sıra ana babaların eğitim düzeylerinin batı toplumlarına göre daha düşük olması, buna karşın çocuk sayısının fazla olması, çocuk yetiştirmek de ki yetersizlikler, akraba evliliklerinin yaygın olması, oranları yükseltici etmenler olarak görülmektedir. Bu dezavantajlara karşın, özellikle kadın nüfusunda sigara, alkol ve ilaç bağımlılığı gibi alışkanlıkların en azından batı toplumlarına göre yaygın olmaması oranları aşağıya çeken bir etmen olarak değerlendirilebilir.

Kuşkusuz bir ülkedeki gerçek zeka geriliği oranlarının bilinmesi ya da bu konuda geçerliği yüksek

Kuşkusuz bir ülkedeki gerçek zeka geriliği oranlarının bilinmesi ya da bu konuda geçerliği yüksek tahminlerde bulunulması, gerekli sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerin planlamasında ve sunulmasında önemli olmaktadır. Nitekim bu konuda resmi ve özel nitelikteki bazı girişimlerde bulunulmuş hatta yazarın da katıldığı bazı çalışmalar başlatılmıştır. Ancak bu girişim ya da çalışmalar başlangıç aşamasında kalmıştır. Çünkü örneklem gruplarının oluşturulmasından, tarama ve adlandırma süreçlerinin kararlaştırılmasına değin birçok teknik problemle karşılaşılmıştır. Türkiye’de zeka geriliği olan bireylere yönelik hizmetlerin son derece yetersiz olmasının nedeni, bunların sayılarının bilinmemesi değildir. Konunun temelinde sosyopolitik etmenler yer almaktadır. Sonuç olarak Türkiye’de zeka geriliğinin yaygınlığı uzun dönemde dahi belirleyebilmek mümkün gözükmemektedir. Bu durumda en akılcı yaklaşım, başka ülkelerde yapılan çalışma sonuçlarını dikkate alarak hizmetlerdeki nicel eksiklikleri belirlemek ve buna göre gerekli önlemleri almak olmaktadır.

KAYNAKÇA *Editör: Prof. Dr. Ayşegül ATAMAN, Özel Gereksinimli Çocuk ve Özel Eğitime Giriş, Gündüz

KAYNAKÇA *Editör: Prof. Dr. Ayşegül ATAMAN, Özel Gereksinimli Çocuk ve Özel Eğitime Giriş, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık *Editör: İbrahim H. DİKEN, Özel Gereksinimli Çocuk ve Özel Eğitim, Pegem Akademi *Editör: Prof. Dr. Bülbin SUCUOĞLU, Zihinsel Engelliler ve Eğitimleri, Kök Yayıncılık *Editör: Prof. Dr. Süleyman ERİPEK, Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuklar, Maya Akademi *Editör: Prof. Dr. Adnan KULAKSIZOĞLU, Farklı Gelişen Çocuklar, Nobel Yayıncılık *Çeviri Editörü: Doç. Dr. Şerife YÜCESOY ÖZKAN, Özel Gereksinimi Olan Çocuklar İçin Öğretim Stratejileri, Nobel Yayıncılık *Editör: İbrahim H. DİKEN, Özel Eğitime Giriş, Kök Yayıncılık *Editör: Prof. Dr. Süleyman ERİPEK, Zeka Geriliği, Kök Yayıncılık *http: //erbaaozeleğitim. meb. k 12. tr/ *http: //blok. okulistik. com/