Yeni Eletiri Yeni Eletiri 1930larda ortaya kan ve

  • Slides: 9
Download presentation
Yeni Eleştiri

Yeni Eleştiri

 • Yeni Eleştiri, 1930’larda ortaya çıkan ve 1950’lere kadar rağbet görmüş olan bir

• Yeni Eleştiri, 1930’larda ortaya çıkan ve 1950’lere kadar rağbet görmüş olan bir eleştiri yöntemidir. • Anglo-Amerikan biçimciliği olarak nitelenen Yeni Eleştiri, metin merkezlidir. • Bu eleştiri anlayışının temelinde, kendinden önceki eleştiri biçimlerine yönelik köklü bir eleştiri vardır. • Geçmiş eleştiri anlayışlarında ya toplum ve dış dünyaya ya tarihe ya da sanatçıya yönelen dikkatin yapıtı ıskaladığını düşünürler. Oysa asıl olan, yapıtın kendisidir; diğer bütün ögeler, onun dışındadır.

 • Bu anlayışı savunanlara göre, dikkatleri başka unsurlara yöneltmek yerine doğrudan yapıta yoğunlaşmak,

• Bu anlayışı savunanlara göre, dikkatleri başka unsurlara yöneltmek yerine doğrudan yapıta yoğunlaşmak, edebiyata edebiyat olarak bakmak gerekir. • Edebiyat yapıtı, onu yazandan da okuyandan da toplumsal ve tarihsel koşullardan da bağımsız, kendine yeterli bir sistematik yapıdır. • Onu yorumlamak ve eleştirmek için belirlenecek değer ölçütleri, doğrudan yapıtın kendisinde aranmalıdır. O yapıtı sanatsal kılan ögeler saptanmalı, bunlar arasındaki ilişki ortaya konulmalıdır. Eleştiri, metnin dışına çıkmadan yapılmalıdır.

 • Yapıt, organik bir varlık gibi görülür ve «organik birlik» kavramına özel bir

• Yapıt, organik bir varlık gibi görülür ve «organik birlik» kavramına özel bir önem verilir. • Yeni Eleştiri anlayışının savunucularına göre «organik birlik» ; bir yapıtta eksik ya da fazladan hiçbir ögenin bulunmaması, her ögenin mutlaka bir gereklilikten dolayı yapıta girmiş olmasıdır. • Bu ögeler, hem kendi başlarına hem de birbirleriyle kurulan sıkı ilişkiler yoluyla organik hâle gelirler. Eleştirmen, metne bu yönde bir dikkatle yaklaşmalıdır.

 • Organik birlik, metnin estetik/ edebî değerini yaratan ve güçlendiren düzendir; her metin,

• Organik birlik, metnin estetik/ edebî değerini yaratan ve güçlendiren düzendir; her metin, bu bakımdan kendi düzenine sahiptir. • Organik birlik, metnin bütünlüğünü de sağlayan özelliktir. O nedenle bu birliği sağlayan ögeler incelenirken metnin bütünlüğünü sağlamadaki işlevi bakımından da irdelenmelidir. • Sanatçının başarısı, bu organik yapıyı ne derece sağladığı ile ölçülür.

 • Edebiyat yapıtlarında asıl önemli olan «ne» yin söylendiği değil, «nasıl söylendiğidir. Eleştirmen,

• Edebiyat yapıtlarında asıl önemli olan «ne» yin söylendiği değil, «nasıl söylendiğidir. Eleştirmen, buna dikkat etmelidir. • Konu, kendi başına önemli değildir; önemli olan, onun nasıl işlendiğidir. • Konu, zaten yapıtın dışında düşünülebilecek bir kavramdır. Yapıttan önce de vardır, yapıttan sonra da var olmaya devam edecektir. Nitekim aynı konu yüzyıllar boyunca farklı şair ve yazarlar tarafından işlenmiştir.

 • Her metin, işlediği konuyu kendine özgü bir «içerik» hâline getirir. Aynı konunun

• Her metin, işlediği konuyu kendine özgü bir «içerik» hâline getirir. Aynı konunun farklı kişilerce işlenmesi, bu bakımdan doğaldır. Konu aynı olsa bile onu işleyen yapıtların her biri birbirinden farklıdır. Bu farklılığı yaratan, o konunun işlenme biçimidir. Demek ki metinde izi sürülmesi gereken de yazarın/şairin bunu nasıl gerçekleştirdiğidir. • Dolayısıyla içerik, ancak belirli biçimlerle var olabilir. Her yapıtın kendine özgü bir biçimi ve içeriği vardır. Yapıtların içerikleri gibi biçimleri de birbirlerine benzemez. • Aslında biçim-içerik ayrımı yapaydır; içerik ve biçim aynı şeydir. Bir metnin içeriği, ancak o metindeki biçimsel yapıyla ortaya konulabilecek türden bir içeriktir; o metnin biçimi de ancak o metindeki içeriğin biçimidir.

 • Konunun yazar/şair tarafından işlenerek içerik hâline getirilmesi, aynı zamanda bir biçimsel yapının

• Konunun yazar/şair tarafından işlenerek içerik hâline getirilmesi, aynı zamanda bir biçimsel yapının da ortaya çıkarılması demektir. Bunları birbirlerinden bağımsız ya da ayrı görmek, sanat yapıtının doğasını anlayamamış olmak demektir. • Bir yapıtın okur sayısı onun edebî değerini belirlemez. Estetik değere sahip bir yapıtın yeterince okur bulamaması onun değerinden bir şey kaybettirmez. Nasıl ki bir ekmek, onu yiyenden bağımsız şekilde besleyicilik özelliği ve değerine sahipse edebiyat yapıtı da öyledir. Bir ekmeğin yenilmemiş olması, onun taşıdığı değeri ne azaltabilir ne de artırabilir.

 • Edebiyat yapıtında, estetik yaşantı yaratma gücü vardır. Eleştiri, bu gücü sağlayan özellikleri

• Edebiyat yapıtında, estetik yaşantı yaratma gücü vardır. Eleştiri, bu gücü sağlayan özellikleri ortaya çıkarmalı ve onlara yoğunlaşmalıdır. • Edebî yapıtta estetik yaşantı yaratma gücünü sağlayan nitelikler, üç başlıkta değerlendirilebilir: • 1. Birlik, • 2. Karmaşıklık, • 3. Keskinlik. • Edebiyat yapıtının tek ve doğru anlamı, kendi içinde gizlidir; eleştirmenin görevi onu yakalamaktır. • Yeni Eleştiride şabloncu yaklaşımlar yoktur; her metnin kendi nitelikleri, eleştirmenin yöntemini belirlemesine kılavuzluk eder.