Yeni Alman Sinemas Gen Alman Sinemas 1949 ylnda

  • Slides: 9
Download presentation
Yeni Alman Sineması, Genç Alman Sineması • 1949 yılında Almanya Doğu Almanya ve Batı

Yeni Alman Sineması, Genç Alman Sineması • 1949 yılında Almanya Doğu Almanya ve Batı Almanya olarak ikiye ayrılmış; sosyalist bir yönetim anlayışını benimseyen Doğu Almanya’nın aksine Batı Almanya kapitalist demokrasi olarak yeniden biçimlendirilmiştir. • Savaş sonrasında müttefikler Batı Almanya’yı Nazizm'in geçmişinden arındırabilmek ve ülkede Amerikan değerlerini yaygınlaştırmak için bol miktarda Amerikan filmi göstermişlerdir. UFA parçalanmış ve yerli endüstrinin pazardaki Amerikan hakimiyetini tehdit etmesini engellemek için küçük, bağımsız şirketlere çalışma izni verilmiştir. Batı Almanya’nın Nazi geçmişiyle yüzleşmekten kaçınması nedeniyle genellikle taşrayı konu alan, iç piyasaya yönelik kaçış operetler ve melodramlar üretilmiştir. • Doğu Almanya’da ise komünizm adına faşizm rahatlıkla reddedilmiş ve Nazi yönetiminin savaş suçlarını konu alan birkaç film çekilmiştir. Ancak çoğu tarihçi için Almanya’nın geçmişiyle yüzleşmeye başladığı tarih 28 Şubat 1962’dir.

Oberhausen Manifestosu • 28 Şubat 1962 yılında, liderliğini Alexander Kluge’nin yaptığı 26 sinemacı Oberhausen’de,

Oberhausen Manifestosu • 28 Şubat 1962 yılında, liderliğini Alexander Kluge’nin yaptığı 26 sinemacı Oberhausen’de, Alman kısa film günleri sırasında bir araya gelmiş ve Oberhausen Manifestosu’nu ilan etmiştir. Bu Manifesto’da, yerleşik Alman sinema endüstrisinin öldüğü, sinemanın ekonomik temellerinin sarsıldığı dile getirilmiş ve Alman sinemasının geleceğinin kısa filmler üreten genç yönetmenler tarafından kurulacağı ifade edilmiştir. Amaçlanan, Alman sinemasının ticari baskılardan kurtulmasını sağlamak, entelektüel izolasyonu engellemek ve sinemayı toplumsal görev bilinciyle donatmaktır. Bu doğrultuda üç temel alanda politika oluşturulması çağrısında bulunmuşlardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 1)Ortak kullanıma açık bir sinema vakfının kurulması ve kısa filmcilerin uzun metrajlı filmler çekmesine destek olunması 2) Serbest kısa film üretiminin desteklenmesi 3)Entelektüel bir üretim ortamının sağlanması için yönetmen ve akademisyenlerin işbirliği yaptığı sinema bölümlerinin açılması.

 • Birçok sinema eleştirmeni, bu manifestoyu Yeni Alman Sineması’nın başlangıcı olarak kabul etmektedir.

• Birçok sinema eleştirmeni, bu manifestoyu Yeni Alman Sineması’nın başlangıcı olarak kabul etmektedir. • Güçlü ulusal sinema yaratmanın önemini fark eden hükümet, 1965 yılında ilk filmlerini çekecek yönetmenlere destek olmak için Genç Alman Sinema Kurumu’nu oluşturmuştur. Böylece Alexander Kluge, Werner Herzog ve Edgar Reitz gibi yönetmenler kendi filmlerini çekme şansına kavuşmuştur. İki yıl içinde hükümet desteğiyle 25 film üretilmiş ve bu filmler uluslar arası festivallerden ödüller kazanmıştır. • Genç Alman sinemasının ilk iki uzun metrajlı filmi, Almanların kendi geçmişleriyle hesaplaşmalarını konu almıştır. Bunlar, Alexander Kluge’nin Düne Veda (1966) ve Volker Schlöndorff’un Genç Törless filmleridir. • Düne Veda: Demokratik Alman Cumhuriyeti’nden Batı’ya kaçan bir kadının burada kendisine bir ev/yuva bulamayışı anlatılır. Geçmişten kaçılamaz temasının temel alındığı filmde, donuk kare kullanımı, olaylar üzerine yorum yapma, epizodik bir anlatıma yer verme gibi seyircinin özdeşleşmesini engellemeye yönelik yabancılaştırma teknikleri devreye sokulur.

 • Genç Törless: Film, iki öğrencinin Yahudi bir öğrenciye yaptığı işkenceyi yarı iğrenme

• Genç Törless: Film, iki öğrencinin Yahudi bir öğrenciye yaptığı işkenceyi yarı iğrenme yarı hayranlıkla izleyen başka bir genci ele almaktadır. Genç Törless, Nasyonel Sosyalizme karşı çıkmayan konformistleri suçlayan bir alt metin barındırmaktadır. • Yeni Alman sineması birleşik bir hareket değildir. Birbirlerinden farklı üsluplara sahip olan yönetmenler Nazi Almanya’sıyla hesaplaşma ve savaş sonrasında Batı Almanya’da devreye sokulan ekonomik, toplumsal ve siyasi politikaları eleştirel bir çerçevede ele alma hususunda ortaklaşmaktadır. • Yeni Alman sinemasının temsilcisi olarak kabul edilen yönetmenler, bir önceki sinemacı kuşağının faşist ideoloji ve pratiklerle kirlendiğini düşündükleri için bu yönetmenlerin sinemasından ilham almayan tamamen yeni yapıtlar üretme amacında olmuşlardır.

 • Çoğu geleneksel öykü anlatımı yerine belgesel üslubu ve deneyselciliği benimsemiştir. • Alman

• Çoğu geleneksel öykü anlatımı yerine belgesel üslubu ve deneyselciliği benimsemiştir. • Alman toplumunu, kayıtsızlığı, uyumculuğu eleştiren filmler çekmişlerdir. Lekeli Alman geçmişin savaş sonrasında varlığını sürdürmesi temel aldıkları önemli sorunsallar arasındadır. Topluma uyum, ırkçılık, ekonomik mucizenin sonuçları, kadın hakları gibi konular üzerinde durmuşlardır. • Alexander Kluge, Margarethe von Trotha, Volker Schlöndorff, Rainer Werner Fassbinder, Werner Herzog ve Wim Wenders Yeni Alman Sinemasının en önemli temsilcileri arasındadır. • Trotha ve Schlöndorff, doğrudan resmi Almanya’nın yalanlarını ifşa eden hikayeler anlatırken, Fassbinder anlatı tutarlılığını cazibe noktası olmaktan çıkarmış; toplumsal, ekonomik sorunları anlatmak için melodramdan yararlanmıştır. Filmlerini oluştururken 1950’ler melodramlarının, özellikle de Douglas Sirk filmlerinin stil özelliklerini kullanmıştır. Aynı zamanda melodrama yer verirken yabancılaştırma tekniklerini de devreye soktuğu görülmektedir.

 • Batı Almanya’da göçmen işçilerin sorunlarını anlattığı ve ırkçılığı konu aldığı Ali Korku

• Batı Almanya’da göçmen işçilerin sorunlarını anlattığı ve ırkçılığı konu aldığı Ali Korku Ruhu Yer Bitirir en önemli filmlerinden biridir. Ayrıca yönetmen Maria Braun’un Evliliği (1979), Lola (1981) ve Veronika Voss’un Tutkusu (1982) filmlerinden oluşan Batı Almanya Üçlemesi’yle de tanınmaktadır. • Bu yönetmenler arasında yer alan Alexander Kluge, Volker Schlöndorff, Edgar Reitz ve Rainer Werner Fassbinder 1977 yılında Spiegel dergisinin önerisi üzerine bir araya gelerek radikal bir sol örgüt olan Baader-Meinhof çetesinin gerçekleştirdiği şiddet eylemlerini ve devletin bunlara yönelik sert müdahalesini konu alan Sonbaharda Almanya (1978) filmini gerçekleştirmiştir. Filmin başına, “Canavarlık had safhaya ulaşmıştır. Bunu kimin yaptığı önemli değildir ve derhal durdurulmalıdır” ifadesi eklenmiştir. Film belgesel, kurmaca ve röportaj gibi farklı teknikler kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

 • Muhalif bir amaç doğrultusunda bir araya gelen yönetmenler Batı Almanya’daki krizin nedenlerine

• Muhalif bir amaç doğrultusunda bir araya gelen yönetmenler Batı Almanya’daki krizin nedenlerine yoğunlaşmış; hükümetin ve medyanın haber karartmasına karşı çıkmıştır. • Sonbaharda Almanya’nın dışında halkı medya ve hükümetin açıklamaları karşısında uyanık olmaya çağıran, Margarethe von Trotha ve Volker Schlöndorff’un yönetmenliğini üstlendiği Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru (1975) da bu dönemde çekilen filmler arasındadır. Filmde polis tarafından aranan genç bir erkekle birlikte olan Katharina’nın yaşadığı sıkıntılar anlatılmaktadır. Polis ve medya genç kadını birlikte olduğu kişi nedeniyle suçlamakta, adeta günah keçisi ilan etmekte ve Katharina türlü olaylardan ve yaşadığı kayıplardan sonra kendisine yaşatılanların intikamını almaya karar vermektedir. • Filmde seyirciye medyanın ve polisin resmi söylemiyle gerçekte olanın oldukça farklı olduğu gösterilmekte ve haber medyasının aşırılığı kışkırttığı ifade edilmektedir.

 • • Yönetmenler aktif düşünceyi harekete geçirmeye çalışmış; Hitler döneminde görüldüğü üzere bir

• • Yönetmenler aktif düşünceyi harekete geçirmeye çalışmış; Hitler döneminde görüldüğü üzere bir toplumun liderine körüne bağlılık duymasının yol açacağı tehlikeli sonuçları anlatmıştır. Margarethe von Trotha bu filmden sonra gerçekleştirdiği Christa Klages’in İkinci Uyanışı (1977) filminde ise kapanma tehdidiyle karşıya kalan bir çocuk merkezinin açık kalması için banka soyan bir kadının gerçek öyküsünü anlatmıştır. Werner Herzog ise kısa filmlerinden belgesellerine ve uzun metrajlı filmlerine kadar Nazi Almanya’sını ve savaş sonrasında geçmişini inkar eden Batı Almanya’yı dolaylı yollardan ele almıştır. Filmlerinde genellikle doğaçlamayı temel alan, stüdyo yerine gerçek mekanlarda çekimler yapan ve karakterlerin ruhsal durumunu anlatmak için doğadan yararlanan yönetmen, kendisini bilinçli olarak Hollywood sinemasının karşısına yerleştirmiştir. Herzog’un önemli filmleri arasında Vampir Nosferatu (1979) ve Aguirre, Tanrının Gazabı (1972) filmlerini sıralamak mümkündür.

KAYNAKÇA • Nochimson, M. P. (2013). Almanya: Karanlıktan Aydınlığa. Bir Dünya Sinema (Ö. Yaren,

KAYNAKÇA • Nochimson, M. P. (2013). Almanya: Karanlıktan Aydınlığa. Bir Dünya Sinema (Ö. Yaren, Çev. ). Ankara: De Ki. 122 - 148. • Kluge, Alexander (1994). Oberhausen Manifestosunu İmzalayanlar Neler İstiyorlar? (B. Görücü, Çev. ). Görüntü, 2, 41 -42. • Knight, Julia (2000). Genç Alman Sineması (E. Yılmaz & G. Çınar, Çev. ). Sine. Masal, 5, 97 -115.