Yeni ada Corafya Bat toplumlarnda Orta adan Yeni
Yeni Çağ’da Coğrafya • Batı toplumlarında Orta Çağ'dan Yeni Çağ’a geçiş, bilindiği üzere Rönesans hareketleri ile olmuştur. • Yeniden pozitif ilimlere (gözlem ve deneye dayanan ilimler) ve serbest düşünceye dönüş demek olan bu köklü değişiklik (radikal hareket), bilinen coğrafî yeryüzünün zamanla genişlemesinde de, büyük rol oynamıştır.
• Hemen hemen XV. yüzyıl sonları ile XVI. yüzyıl başları, başka bir ifade ile 1492– 1522 yılları arası, Büyük Coğrafya Keşifleri Devri diye bilinmektedir. Keşiflere, daha sonraki yüzyıllarda da devam edilmiştir.
• Girişilen uzun mesafeli ve planlı deniz yolculuğu seyahatleri, bu yüzyıla kadar bilinmeyen, ya da bilindiği halde gidilememiş, yeni kara parçalarının keşfi ile sonuçlanmıştır. • Örneğin Yeni Dünya (Amerikalar), Okyanusya (Avustralya ve bağlı: adalar), güney ve kuzey kutup çevreleri ile okyanuslardaki binlerce adalar gibi.
• Ayrıca bu seyahatlerin, hep batıya veya hep doğuya gidilerek, tekrar yolculuğun ilk başladığı konuma varılmasının mümkün olacağını ispatlaması da, çok önemli bir sonuçtur.
COĞRAFİ KEŞİFLER • 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar tarafından yeni ada, kıta, okyanus ve ticaret yollarının bulunmasına Coğrafi Keşifler denir. • Öncelikle merak ve keşif amaçlarıyla başlayan bu hareketler XV. yüzyılın ikinci yarısında açık bir şekilde ekonomik gayelere yönelmiştir.
KEŞİFLERİN NEDENLERİ • 1. Doğu ülkelerinin zenginliği ve Avrupalıların buralara gitmek için yeni yollar aramaları • 2. Türklerin İpek ve Baharat yollarına hâkim olmaları • 3. İstanbul’un fethiyle Doğu Avrupa ticaret yollarının Türklerin kontrolüne geçmesi ve bundan dolayı da Batı Avrupa kıyısındaki ülkelerin açık denizlere çıkma ihtiyacı hissetmeleri • 4. Hıristiyanlığı yayma düşüncesi • 5. Avrupa’da değerli madenlerin azlığı • 6. Avrupa’da bazı kralların gemicileri desteklemesi • 7. Doğudan Avrupa’ya gelen malların pahalıya mal olması
• Ticaret yollarının Müslümanların eline geçmesi
Coğrafya bilgisinin ilerlemesi Orta Çağ'da Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri çok azdı. Avrupalılar, dünyayı tepsi gibi düz zannediyorlardı. Ortasında Kudüs'ün bulunduğuna inandıkları dünyanın kuzeyi buzlarla, güneyi ise kaynar sularla kaplıydı. Batıda sonsuz bir deniz, doğuda da Kaf dağları (Kafkas dağları)’nın bulunduğuna ve onun ötesinde cinlerin yaşadığına inanırlardı. • Özellikle Haçlı Seferleri ve daha sonraki ilişkiler ve seyyahların gezi notlarının incelenmesi sonrasında, Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri artmış, boş inançlar yıkılmıştır. • Özellikle Venedikli seyyah Marco Polo doğu üzerine Çin'e kadar büyük bir seyahat yaptı (1271 - 1295). • Bu seyahati sırasında yazdığı, doğu ülkelerinin hem zenginliklerini, hem de coğrafyasını anlattığı "Garibeler Kitabı" adlı eseri, Avrupalılar üzerinde büyük etkiler meydana getirmiştir. •
Pusulanın geliştirilmesi • İlk kez Çinliler tarafından icat edilen pusula, Haçlı Seferleri sırasında Avrupa'ya geçmiştir. • Kristof Kolomb'un pusulanın sapma açısını düzeltmesiyle artık yönlerini kaybetme korkusundan kurtulan Avrupalılar, okyanuslara daha rahat ve korkusuzca açılmaya başladılar.
• Gerçek kuzey • Manyetik kuzey • Sapma açısı
• Pusulada sürekli olarak kuzeydeki manyetik alanı göstermeye programlanmış, kendi ekseni etrafında dönen küçük bir mıknatıs çubuğundan oluşan mekanizmadır.
Gemicilik sanatındaki ilerlemeler • Eskiden kullanılan kadırgaların geliştirilerek 30 metre uzunluğunda, üç direkli beş yelkenli ve okyanuslara daha dayanıklı Karavel tipi gemilerin yapılması okyanuslara açılmada insanların cesaretini artırdı.
Efsane ve hurafelere inanmayan cesur gemicilerin yetişmesi • Orta Çağ'da Avrupalılar, Atlas okyanusunun içinde gemileri çeken çok büyük girdapların olduğu ve bu sularda dolaşan gemicilerin zenciye dönüşecekleri gibi hurafelere inanırlardı. • Ancak doğu ile olan ilişkiler ve coğrafya bilgisinin ilerlemesi bu gibi inançların yıkılmasına neden olmuştur.
COĞRAFİ KEŞİFLERLERDEN ÖNCE AVRUPA VE GENİŞ DÜNYA • Avrupa coğrafi keşiflerin öncesinde ortaçağın siyasi ve ekonomik çehresini bütünüyle değiştirecek bir sürece girdi. • Öncelikle ortaçağa damgasını vurmuş olan feodalite siyasi bir sistem olmaktan çıktı ve Avrupa'da milli monarşiler kuruldu. • Bunun sonucunda Avrupa milletlerinin oluşum süreci başladı. Siyasi birliği kurmakta başarılı olanlar ekonomik olarak da güçlendi.
• Orta çağda, Avrupa’dan Uzak Doğu’ya giderek, Çin’de Kubilay Kağan’ın yanında kalan Marko Polo’nun verdiği bilgilere çok kimse inanmamıştı. • İbni Battuta, İbni Fablan gibi İslam gezginleri de, “bilinmeyen” ülkelere geziler yaparak, gördüklerini kaleme almışlardı. • Bunların doğruluğu anlaşıldıkça, “yeni” ülkelere duyulan merak daha arttı. Keşiflerin birinci sebebi budur.
Çin • Çin ilk başta dünyaya açılmamış, çünkü kendine yeten bir ülkeydi. Çinli denizcilerin 11. yüzyılda pusulayı bulmalarından önce mevsimlik muson rüzgarları yaz aylarında ekvatorun kuzeyine doğru, kışın da güneyine doğru eserek deniz yolculuğunu belirleyen bir etken olmuştur. • Çinliler Hint Okyanusu'nda MÖ 2. yüzyıldan beri seyahat etmekte ve tanınmaktadırlar. Fakat asıl seyahatleri 15. yy’dan itibaren başlamış ve hanedanın değişmesiyle 100 yıl sonra seferler son bulmuştur. Çin ve Hindistan arasında ticari ilişkiler iyiydi fakat bazı coğrafi engeller vardı. • Çin Cheng Ho yönetiminde Sri Lanka, Doğu Afrika’ya kadar seyahatler yaptı. Fakat Portekizlilerin Afrika kıyılarından Hindistan’a kadar gelmeleriyle Çin kabuğuna çekilmek zorunda kaldı.
Araplar • Güneybatıda Mozambik ve Madagaskar’dan öteye geçemediler. Çünkü denizlerde risk artıyor ve ticaret beklentileri gerçekleşmiyordu. • Benzer şekilde de Arap gemiciler Akdeniz’de Fas’tan sonra yolculuk yapılmayan ve gemileri parçalayan karanlık deniz Atlantik’in başladığına inanıyorlardı.
Vikingler • İzlanda ve Grönland’a gittiler, bunların bir kısmı da kuzey Amerika’yı buldu ve oranın bereketli ve iklimi güzel bir yer olmasından esinlenerek oraya Vinland adını verdi. • Fakat ‘Küçük Buz Çağı’da olarak nitelendirilen dönemde soğuk hava şartları ilerlemelerine son verdi.
Osmanlı • Akdeniz’de önemli bir güç oldular. • Osmanlı Devleti Hint ticaret yolunun hâkimiyeti için Portekizlilerle Akdeniz hâkimiyeti için de İspanyollarla mücadele etti. Endonezya'da savunma ve koruma savaşları yapan Osmanlı Devleti Hıristiyan Avrupa karşısında “Doğu Kalkanı” haline gelmişti.
İtalya • Venedik ve Cenova ticarette Avrupa'nın Doğu'ya açılan kapısıydı. İtalya’nın coğrafi keşiflere başlıca örneği ‘Kristof Kolomb ’dur. İtalya Coğrafi Keşiflere katılamamasının sebebi deniz yoluna açılan kadırgadan bir daha haber alınamaması olmuştur. Keşiflerdeki en büyük rolleri ise bilgi sağlamak olmuştur. Kristof Kolomb, ilk keşifçiler arasındaki hareketliliğin önemine ve İtalya'nın Keşifler Çağı'na olan katkısına başlıca örnektir.
Portekiz ve İspanya • 15. ve 16. yüzyılda Portekizliler tarafından dünya çapında özellikle denizde yapılan coğrafi keşifleri tanımlar. • Bu dönemde Portekiz, Afrika Kıtasının etrafını Ümit Burnu yoluyla dolanıp Hindistan’a giden doğu yolunu keşfetmiş, bu sayede Güneydoğu Asya’nın neredeyse tamamıyla temas kurmuş, Afrika’nın bazı bölgelerini sömürgeleştirmiş, Brezilya’yı keşfetmiş ve Çin’e, Avrupa’dan giden ilk ticari ve diplomatik elçileri göndermiştir. • İspanya (Kastilya), Portekiz ile birlikte Avrupa kıtasındaki coğrafi keşiflerin ve okyanus ötesi ticaret yollarının öncüsüydü. • Ticaret yolları, Atlantik Okyanusunda İspanya ile Amerika kıtasını, Pasifik Okyanusunda ise Filipinler üzerinden Asya ile Meksika’yı birleştirilmekteydi. İspanyol fatihler Amerika’da, Asya’da, Afrika’da ve Okyanusya’da çok değişik kültürel özelliklere sahip toprakları keşfetmiş ve ele geçirmiştir.
Teknoloji ve Araştırma • Hıristiyan Avrupa'nın edinmiş olduğu, Müslüman teknelerinin karakteristik Latin yelkeni ya da üç köşeli yelken de Araplardan geçmiş olabilir. Fakat Avrupalılar her durumda, Doğu'dan edindikleri denizcilik gelenek ve aygıtlarını kendilerine, uyarlayıp mükemmelleştirdiler. Örneğin, manyetik ibre, pirinçten bir iğneyle, pusulanın başlıca noktalarını gösteren bir karta tespit edilmişti.
• Geliştirilen bu aygıt, 15. yüzyılın başlarına kadar Akdeniz'de karadan uzaktaki gemiler tarafından kullanılan ana denizcilik aleti olarak yeterince güvenilir olmuştu. Benzer biçimde, biraz değiştirilmiş Latin yelkeni, Avrupa gemilerinin kare yelkenlerinin alternatifi olarak değil, fakat bunların yanında ek bir hareket ettirici araç olarak kullanıla geldi. Sert denizler, rüzgârlar, akıntılar ve Atlantik'in geniş alanları ile mücadele etmek, Portekizli denizciler için belli bir çıraklık devresini gerektiriyordu. • Şemalar ve portalanlar, Avrupa'nın çok dolaşılan kıyı sularında ya da karadan uzaktaki kısa seyahatlerde kılavuzluk bakımından çok yararlı oldu. • Avrupalılar gemilerini ve denizcilik teknolojisini geliştirmek suretiyle Atlantik'ten Çin Denizi'ne yayılarak bir ortaçağ dünyasının kenarındaki pozisyonunu avantajlı hale dönüştürmeyi başarabildi
Afrika • Portekizliler başlangıçta, altından başka fildişi ve Batı Afrika biberi gibi öteki Afrika mamullerinin ticaretini de yaptılar. Doğu Afrika, Portekizliler için Asya ticaretine altın sağlayan bir kaynak ve Hint Okyanusundaki egemenliklerinde batı kanadının koruyucusu olarak önemini korudu. • Gine altınının cazibesiyle birlikte köle ticaretinin kârlılığı, öteki Avrupalıları da Batı Afrika sahillerine çekti • Portekizliler, Afrika'nın başka yerlerinde de Afrikalı yöneticilerinin dinlerini değiştirmek ve halklarını Hıristiyanlaştırmak ve Avrupalılaştırmak doğrultusunda belirli aralıklarla çaba sarf ettiler.
Asya • Portekizliler, Asya'nın hiçbir yerinde, İspanyolların Amerika'da yaptıkları gibi kendileri için bir kara imparatorluğu kurmadılar. Büyük olasılıkla böyle bir talepleri de hiç olmadı. Esas ilgileri, kazançlı bir deniz imparatorluğunu yaratmak ve sürdürmek doğrultusundaydı. • Deniz çatışmalarının varlığı, Asyalıların Portekiz egemenliğini uysalca kabul etmeyip buna karşı mücadele ettiğini göstermektedir. Bu mücadele başlangıçta açık bir karşı koyma biçiminde oldu. Ama daha sonra Portekizlilerin gemileri ve ağır topları gücünü gösterdiğinde Asyalılar çoğu kez Portekizlilerin denetiminden kaçma yolunu seçtiler.
Amerika • Avrupalıların Amerika'daki araştırmaları ve yayılmaları, Afrika ve Asya'da olanlardan çarpıcı biçimde farklı bir tablo sunar. Avrupalıların gelişi, en büyük ve en kalıcı etkisini orada göstermişti. Avrupalılar, yerli halk ile ticareti geliştirmek yerine karasal imparatorluklar kurdular ve Amerika'ya kendileri yerleşmeye başladılar.
BAŞLICA KEŞİFLER • Prens Henry: • Portekizli Prens Henry ya da bilinen adıyla Gemici Henry Yapılan coğrafi keşiflere mistik bir hava vermek için efsanevi bir şekilde bilinmeyen bir diyarda hüküm süren Hristiyan İmparator Prester John’un ülkesini bulmak ve onunla ittifak yaparak Kutsal Toprakları Türklerin hâkimiyetinden kurtarma amacını dillendirmiştir. • Afrika'nın batısını, Kanarya Adaları ve Batı Sahra’daki Cabo Bojador Burnu’na seferler düzenledi. Asor ve Madeira Adalarını keşfetti.
Bartelemo Diyaz • Afrika’nın güneyinde dolaştı (1487). Buraya “Ümit Burnu” adı verilirdi. Böylece, Hindistan’a deniz yolu ile ulaşma imkânı elde ediyorlardı.
Vasco dö Gama • 15. yy sonunda Ümit Burnu’ndan Hindistan’a vardı (1498). • Bundan sonra Portekizliler Hint Okyanusu’na donanma gönderdiler ve Uzak Doğu’ya kadar olan bölgelerde ticareti ellerine geçirerek sömürgeler kurdular. • Hindistan'la Avrupa arasındaki bu yeni ticaret yolu Avrupalıların Uzakdoğu’yla olan ticaretini arttırdı.
• Diego Cao: • Portekizli denizci, Afrika'nın batısını ve Kongo Nehri'nin içlerini keşfetti. • Diego Dias: • Madagaskar'a ilk ulaşan Avrupalı Portekizli Diego Dias’tır. (1500)
Kristof Kolomb • Cenevizli bir gemici, hep batıya gitmek suretiyle doğuya varılabileceğini ileri sürüyordu. • Düşüncesini gerçekleştirmek için, denizci devletlere başvurdu. • Uzun uğraşmalardan sonra, projesi İspanya kralı tarafından kabul edildi ve desteklendi. • İstediği gemileri ve denizcileri alan Kolomb, Atlas Okyanusu’na açıldı. • Zorlu bir yolculuktan sonra, Orta Amerika’da Bahama’ya vardı (1492). • Ancak, yeni bir kıta keşfettiğini bilmiyor, Hindistan’a ulaştığını sanıyordu
• John Cabot: • Kanada’nın Doğusu Kıyıları, New Foundland Adaları’nı keşfetti. (1497) • Amerigo Vespucci • İtalyan denizcisi, Güney Amerika’da Brezilya Kıyılarına çıktı. Buranın yeni bir kıta olduğunu anladı. Bu sebeple, Amerika’ya Kristof Kolomb’un değil, onun adı verildi.
• Balboa • Bugünkü Panama Kanalı’nın bulunduğu yerden geçerek ilk defa Büyük Okyanus’a çıktı (1513). Balboa Güney ve Kuzey Amerika arasındaki Büyük Okyanus ve Atlantik Okyanusu arasındaki en kısa kara parçası olan Panama’yı keşfetti. • Cortez: • İspanyol Cortez, Haiti’den çıkarak Aztekler’in başkenti Tenochtitlan (Meksiko City)’ye ulaştı ve buraları yağma etti. (1519)
Macellan • Hindistan’a ulaşmak için, Güney Amerika’yı dolaşarak Büyük Okyanusa geçti. • Uzak Doğuya vardı. Ancak buradaki bir çarpışmada öldürüldü. Yanındaki denizciler, yollarına devam ederek İspanya’ya döndüler. Böylece, dünyanın çevresi ilk defa dolaşılmış oldu. Hindistan'a ulaşma çabası sonucunda Güney Amerika’nın en uç noktasına ulaştığı için burası Macellan boğazı adıyla anıldı.
• Dünya'nın yuvarlak olduğu, bu seyahatler sonucu, uygulamalı bir şekilde doğrulanmıştır. • Yeni Çağ’da Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde de coğrafyanın gelişimine katkıda bulunan önemli geziler yapılmış ve çeşitli eserler ortaya konmuştur. • Bunlar arasında, özellikle Piri Reis, Kâtip Çelebi ve Evliya Çelebi’nin önemi büyüktür.
Piri Reis • Asıl adı Muhyiddin Pîrî Bey'dir. • Amerika'yı gösteren Dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla tanınmıştır.
• • Pîrî denizciliğe amcası Kemal Reis'in yanında başladı; 1487 -1493 yılları arasında birlikte Akdeniz'de korsanlık yaptılar; Sicilya, Korsika, Sardunya ve Fransa kıyılarına yapılan akınlara katıldılar. 1486'da Endülüs'te Müslümanların hakimiyetindeki son şehir olan Gırnata'da katliama uğrayan Müslümanlar Osmanlı Devleti'nden yardım isteyince o yıllarda deniz aşırı sefere çıkacak donanması bulunmayan Osmanlı Devleti, Kemal Reis'i Osmanlı Bayrağı altında İspanya'ya gönderdi. Bu sefere katılan Pîrî Reis, amcası ile birlikte müslümanları İspanya'dan Kuzey Afrika'ya taşıdı. Venedik üzerine sefer hazırlığına girişen II. Beyazid'in Akdeniz'de korsanlık yapan denizcileri Osmanlı donanmasına katılmaya çağırması üzerine 1494'te amcası ile birlikte İstanbul'da padişahın huzuruna çıktı ve birlikte donanmanın resmi hizmetine girdiler. Pîrî Reis, Osmanlı Donanması'nın Venedik Donanması'na karşı sağlamaya çalıştığı deniz kontrolü mücadelesinde Osmanlı donanmasında gemi komutanı olarak yer aldı, böylece ilk kez savaş kaptanı oldu. Yaptığı başarılı savaşların sonucunda Venedikliler barış istediler ve iki devlet arasında bir barış anlaşması yapıldı. Pîrî Reis, 1495 -1510 yıllarında İnebahtı, Moton, Koron, Navarin, Midilli, Rodos gibi deniz seferlerinde görev aldı. Akdeniz'de yaptığı seyirler sırasında gördüğü yerleri ve yaşadığı olayları, daha sonra Kitab-ı Bahriye adıyla dünya denizciliğinin de ilk kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyacak olan kitabının taslağı olarak kaydetti.
• Pîrî Reis, 1511'de amcasının bir deniz kazasında ölümünden sonra Gelibolu'ya yerleşti. • Barbaros Kardeşler'in idaresi altındaki donanmada halaoğlu Muhiddin Reis ile Akdeniz'de bazı seferlere çıktıysa da daha çok Gelibolu'da kalıp haritaları ve kitabı üzerinde çalıştı. • Bu haritalardan ve kendi gözlemlerinden yararlanarak 1513 tarihli ilk dünya haritasını çizdi. • Atlas Okyanusu, İber Yarımadası, Afrika'nın batısı ile yeni dünya Amerika'nın doğu kıyılarını kapsayan üçte birlik parça, bu haritanın günümüzde elde bulunan bölümüdür. Bu haritayı dünya ölçeğinde önemli kılan, günümüze kalmamış olan, Kristof Kolomb'un Amerika haritasındaki bilgileri içeriyor olması rivayetidir.
• Pîrî Reis, İskenderiye'nin ele geçirilmesinde gösterdiği başarılar ile padişahın övgüsünü kazandı ve sefer sırasında haritasını padişaha sundu. • Günümüzde bu haritanın bir parçası mevcuttur, diğer parçası kayıptır. • Bazı tarihçilere göre, Osmanlı padişahı dünya haritasına bakmış ve "Dünya ne kadar küçük. . . " demiştir. • Sonra da, haritayı ikiye bölmüş ve "biz doğu tarafını elimizde tutacağız. . " demiştir. • Padişah, daha sonra 1929'da bulunacak olan diğer yarıyı atmıştır. Bazı kaynaklarca, günümüzde bulunamamış olan doğu yarısını, Hint Okyanusu'nun ve onun Baharat yolunun kontrolünü ele geçirmek için Padişahın yapacağı olası bir sefer için kullanmak istediği bile iddia edilmektedir.
• Pîrî Reis'in 1526'ya kadar olan yaşamı Kitab-ı Bahriye'den izlenebilir. Pîrî Reis, 1528'de, ilkinden daha içerikli ikinci dünya haritasını çizdi. • 1533 yılında Barbaros Hayreddin Paşa kaptan-ı derya olunca Pîrî Reis de Derya Sancak Beyi (Tümamiral) unvanı aldı. • Pîrî Reis, sonraki yıllarda, güney sularında devlet için çalıştı. • Barbaros'un 1546'da ölümünün ardından Mısır Kaptanlığı (Hint Denizleri Kaptanlığı da denilirdi) yaptı, Umman Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi'ndeki deniz görevlerinde yaşlandı. Osmanlı donanmasında yaptığı son görev idamıyla sonuçlanan Mısır Kaptanlığı oldu. •
• Barbaros Kardeşler, 1515 yılında dünyanın en büyük deniz güçlerinden birisini oluşturmuş ve Kuzey Afrika'da fetihler yapmışlardı. • Pîrî Reis, Oruç Reis'in kaptanlarından birisi olarak hediye sunmak üzere yardımını bekledikleri Yavuz Sultan Selim'e gönderildiğinde Yavuz'un yardım olarak verdiği iki savaş gemisi ile geri döndü. • Pîrî Reis, 1516 -1517 yıllarında İstanbul'a geldiğinde tekrar Osmanlı donanmasının hizmetine girdi; Derya Beyi (Deniz Albayı) rütbesini aldı ve Mısır seferine gemi komutanı olarak katıldı. • Donanmanın bir kısmı ile Kahire'ye geçip Nil ırmağını çizme fırsatı buldu.
Kâtip Çelebi • Şubat 1609'da İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mustafa'dır. Doğu'da Hacı Halife, Batı'da ise Hacı Kalfa adıyla da tanınır. • Babası Abdullah Enderun'da yetişmiş, silahdarlık göreviyle saraydan ayrılmıştı. 14 yaşına kadar özel eğitim gören Kâtib Çelebi, 1623'te Anadolu Muhasebesi Kalemi'ne girdi. • IV. Murad Dönemi'nde (16241640) girişilen Doğu Seferlerine kâtib olarak katıldı. • 1635'te İstanbul'a dönerek kendisini tümüyle okuyup yazmaya verdi.
• • • Dönemin ünlü bilginlerinin derslerine katılarak medrese öğrenimindeki eksikliklerini giderdi. Tarihten tıpa, coğrafyadan astronomiye kadar geniş bir ilgi alanı olan Kâtib Çelebi'nin aynı zamanda zengin bir kitaplığı da vardı. 1645'te sırası geldiği halde yükselemediği için kalemdeki görevinden ayrıldı. 1648'de Takvimü't-Tevarih adlı yapıtı dolayısıyla Şeyhülislam Abdürrahim Efendi aracılığıyla kalemde ikinci halifeliğe getirildi. Bundan sonra da öğrenme ve öğretme yolundaki çabalarını sürdüren Katip Çelebi peşe yapıtlar vermeye başladı. Telif ve çeviri olarak yirmiyi aşkın kitap yazdı. En önemlileri tarih, coğrafya ve bibliyografya alanındadır.
• Coğrafi yapıtların en önemlisi olan Cihannüma, Osmanlı Coğrafyacılığı'nda yeni bir çığır açmıştır. • Kâtib Çelebi, Cihannüma'yı iki kez yazmıştır. 1648'de yazmaya başladığı ilki, Klasik İslam Coğrafyası temelindeydi. Bu yapıtını henüz bitirmemişken eline geçen Gerardus Mercator'un Atlas'ını, Mehmed İhlasî adlı bir Fransız dönmesinin yardımıyla Latince'den Türkçe'ye çevirterek yeni bilgiler edindi ve 1654'te Cihannüma'yı ikinci kez yazmaya girişti. • Ardından yine Mercator'un Atlas Minor'unu elde etti. Bunların yanı sıra Batılı coğrafyacılardan Ortelius, Cluverius ve Lorenz'in yapıtlarından da yararlandı. • Doğal olarak eski Arap, İran ve Osmanlı Coğrafyacıların yapıtlarını da kullandı.
• • • İkinci Cihannüma, Dünya'nın yuvarlak olduğunu da kanıtlamaya çalışan fiziki coğrafya ağırlıklı bir giriş bölümünden sonra Kristof Kolomb ve Macellan'ın keşif gezilerinden söz eder. Ardından Japonya'dan başlayarak Asya ülkelerini tanıtır. Bunların tarihleri, yönetim biçimleri, ekonomileri, inançları konusunda bilgiler verir. Bu arada İslam Coğrafyacılarının bilgi yanlışlarını gösterir, bunların harita kullanmamaktan ileri geldiğini açıklar. Bu ikinci Cihannüma'da anlatılan son yer Van'dır. Birinci Cihannüma'da ise Osmanlı Avrupa'sı ve Anadolu ile İspanya ve Kuzey Afrika'yı kapsamaktadır. Her iki biçimde de ek olarak birçok harita vardır. Cihannüma, özünde tüm İslam ve Hıristiyan Coğrafyacılığı'nın da temeli olan Batlamyus (Ptolemaios) Kuramı'na dayanmakla birlikte, o güne dek hemen hiç yararlanılmayan Batı kaynaklarını Osmanlı Coğrafyacılığı'na tanıtması bakımından büyük önem taşır.
Evliya Çelebi • Türk ve dünya tarihinin en büyük gezgini ve en büyük seyahat kitabının yazarı olan Evliya Çelebi 25 Mart 1611 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. • Ataları Kütahyalı olan yazarın babası Saray-ı mire’nin kuyumcubaşısı Derviş Mehmed Zıllî Efendi’dir. • Annesi Abaza’dır ve yakın dostluğunu kazanacağı Sadrazam Melek Ahmed Paşa’nın akrabasıdır. • Dedelerinin, Türklerin büyük velisi Hoca Ahmed Yesevi’ye ulaştığım eserinde yazar.
• Evliya Çelebi, babasının Sarayda nüfuzlu kişilerden ve zamanın tanınmış şahsiyetlerinden olması dolayısıyla önemli hocalarından eğitim almıştır. • Şeyhülislam Hamid Efendi Medresesi’nde 7 yıl okumuş, Müderris Ahfeş Efendi’den ders almış, musıkî eğitimini Derviş Ömer Efendi’den alarak iyi bir musiki bilgisine sahip olmuştur. • Sa’dîzade Dârülkurrası’nda okuyarak hafız olmuştur. Sultan IV. Murad’ın emriyle alındığı Saray’da 2 yıl kalmış ve burada da eğitimine devam ederek hat ve musiki dersleri almıştır.
• Evliya Çelebi, iyi bin eğitim almanın yanı sıra zamanının geçerli yabancı dilleri olan Arapça ve Farsçayı öğrendikten sonra babasının komşusu kuyumcu Simyon’dan Rumca öğrenmiş, bir miktar da Latince dersi görmüştür.
• Hiç evlenmemiştir. Ömrünü bekâr olarak geçirmiştir. Kendi ifadesiyle sakalı ve bıyığı olmayan, devamlı tıraş olan bir çelebidir. • Gezmeye düşkünlüğü dolayısıyla, gezmek için her sebepten yararlanmış ve bütün ömrü boyunca gezmiştir. Seyahatname boyunca defalarca ifade ettiği üzere, Rum, Arap ve Acem’de, İsveç, Leh ve Çek’te, 7 iklim ve 18 padişahlık yeri 51 yıl boyunca gezip dolaşmıştır. Bütün bu gezdiği coğrafyada 147 dilden kelimeler toplamıştır. • Evliya Çelebi’nin bugün Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan ve özgün metni 4. 000 sayfa tutan 10 ciltlik seyahatnamesinden başka Şakaname diye bir eserinin olduğunu da bize haber vermektedir. • Ancak bugüne kadar izine rastlanmamıştır. Evliya Çelebi’nin hayatına dair bildiklerimizin tamamı kendi anlattıklarıdır. • 51 yıllık gezi hayatı boyunca devamlı not tutmuş, nerelere gittiğini, ne yaptığım, kimlerle görüştüğünü uzun yazmıştır. Hangi tarihte ve nerede öldüğü kesin olarak tespit edilememiştir. Ancak, yalnızlık köşesine çekildiği Mısır’da 1685 tarihinden sonra öldüğü tahmin edilmektedir.
Ciltlere Göre Gittiği Şehirler ve Yılları • Birinci cilt: İstanbul (1630 -1640) • İkinci cilt: Bursa (1640), İzmit (1640), Bartın (1640), Sinop (1640), Samsun (1640), Giresun (1640), Trabzon (1640), Rize (1640), Kırım (1640), Azak (1640), Anavarin (1645), Hanya (1645), Düzce (1646), Bolu (1646), Amasya (1646), Erzurum (1646), Nahçıvan (1647), Tebriz (1647), Erdebil (1647), Revan (1647), Gence (1647), Baku (1647), Tiflis (1647), Ahıska (1647), Ardahan (1647), Kars (1647), Bayburt (1647), Gürcistan (1647), Erzincan (1648), Gümüşhane (1648), Çorum (1648), Ankara (1648).
• Üçüncü cilt: Eskişehir (1648), Konya (1648), Adana (1648), Hama (1648), Humus (1648), Şam (1648), Akka (1649), Filistin (1649) Yafa (1649), Gazze (1649), Halep (1649), Urfa (1649), Maraş (1649), Kayseri (1649), Aksaray (1649), Sivas (1649), Bitlis (1649), Muş (1649), Bingöl (1649), Çankırı (1650), Şumnu (1651 ), Rusçuk (1651 ), Silistre (1651 ), Köstence (1652), Sofya (1652), Edirne (1653). • Dördüncü cilt: Malatya (1655), Diyarbakır (1655), Mardin (1655), Batman (1655), Bitlis (1655), Van (1655), Urumiye (1655), Nihavend (1655), Hoy (1655), Isfahan (1655), Hemedan (1655) Kazvin (1655), Tahran (1655), Bağdad (1656), Basra (1656), Erbil (1656), Musul (1656).
• Beşinci cilt: Siirt (1656), Tokat (1656), Varna (1656), Deliorman (1656), Bender (1657), İlvov (1657), Kiev (1657), Çanakkale (1659), Yaş (1659), Bükreş (1659), Niş (1660), Belgrad (1660), Tımışvar (1660), Saraybosna (1661), Zagrep (1661), Yenipazar (1661), Priştine (1661), Üsküp (1661), Köstendil (1661), Manastır (1661), Semendire (1661), Tuzla (1661), Tiran (1662), Podgoriçe (1662). • Altıncı cilt: Plevne (1663), Vidin (1663), Mohaç/Mihaç (1663), Estergon (1663), Uyvar (1663), Amsterdam (1663), Venedik Kalesi (1664), Zigetvar (1664), Kanije (1664), Zagrep (1664), Mostar Kalesi (1664), Budin Kalesi (1664).
• Yedinci cilt: Karlofça (1665), Eğri (1665), Komaran (1665), Yanık (1665), Viyana (1665), Kişinev (1665), Gözleve (1665) Kırım’da, Bahçesaray (1665), Akmescid (1665), Sudak (1665), Kefe Kalesi (1665). • Sekizinci cilt: Dimetoka (1667), Ferecik (1667), Gümülcine (1667), Avrethisar (1667), Kavala (1667), Dırama (1667), Siroz (1667), Selanik (1667), Karaferye (1667), Alasonya (1667), Tırhala (1667), Atina (1667), Gördüs (1667), Kefalonya (1667), Anavarin (1667), Moton (1667), Koron (1667), Mizistre (1667), Anapoli (1667), Girit, (1667), Hanya (1667), Kandiye (1669), Sudak (1669), Mora (1670), Angili Kasrı (1670), Preveze (1670), Delvine (1670), Avlonya (1670), Elbasan (1670), Ohri (1670), İştib (1670), Tikveş (1670), Usturumça (1670), Tekirdağı (1670).
• Dokuzuncu cilt: Kütahya (1671), Afyonkarahisar (1671), Uşak (1671), Manisa (1671), İzmir (1671), Aydın (1671), Denizli (1671), Muğla (1671), Isparta (1671), Antalya (1671), Karaman (1671), Adana (1671), Maraş (1671), Ayntab (1671), Kilis (1671), Halep (1671), Şam (1671), Trablus-şam (1671), Lazkiye (1671), Beyrut (1671), Sayda (1671), Kudüs (1671), Medine (1672), Mekke (1672). • Onuncu cilt: Kahire (1672), İskenderiye (1672), İsne (1672), İsvan (1672), Funcistan (1672), Habeşistan (1672), Sudan. Sennare (1672 -1673), Kenya (1672 -1673), Somali (1673), Eritre (1673), Cibuti (1673). •
- Slides: 62