YEN KLASK MAKRO EKONOM A YEN KLASK MAKRO

  • Slides: 21
Download presentation
YENİ KLASİK MAKRO EKONOMİ A) YENİ KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ 1)RASYONEL BEKLENTİLER HİPOTEZİ 2)PİYASALARIN

YENİ KLASİK MAKRO EKONOMİ A) YENİ KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ 1)RASYONEL BEKLENTİLER HİPOTEZİ 2)PİYASALARIN SÜREKLİ OLARAK DENGELENMESİ HİPOTEZİ 3)TOPLAM ARZ HİPOTEZİ: LUCAS’IN SÜRPİZ ARZ FONKSİYONU B) RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE PARA POLİTİKASI C) RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE PHILIPS EĞRİSİ D) RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE FAİZ ORANLARI E) RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE MAKROEKONOMİK TEORİDE DAYANDIĞI VARSAYIMLAR F) RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNE GÖRE KEYNESYEN TEORİNİN EKSİK YÖNLERİ G) RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER

YENİ KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ Yeni Klasik Makro İktisat Teorisi köklerini, esas itibariyle ortodoks

YENİ KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ Yeni Klasik Makro İktisat Teorisi köklerini, esas itibariyle ortodoks paracı makro iktisat teorisinden almış olmakla birlikte, 1970’li yıllarda paracı yaklaşımdan ayrılmış ve farklı bir teori haline dönüşmüştür. Yeni klasik yaklaşım, uyumcu beklentiler hipotezine karşı geliştirdiği rasyonel beklentiler hipotezi ve merkez bankalarının ekonomiye müdahalesine karşı geliştirdiği politika etkisizliği hipotezi ile makro iktisadi düşüncede devrim yaratmıştır. Yeni klasik teorinin temsilcileri: Robert Lucas Jr. , Thomas Sargent, Robert Barro, Edward Prescott, Patrick Minford, Neil Wallace Yeni Klasik Makro İktisat Teorisinin Hipotezleri 1) Rasyonel Beklentiler Hipotezi 2) Piyasaların Sürekli Olarak Dengelenmesi Hipotezi 3) Toplam Arz Hipotezi: Lucas’ın Sürpriz Arz Fonksiyonu

1) Rasyonel Beklentiler Hipotezi Bu hipotez, 1961 yılında John Muth tarafından ileri sürülmüştür. Rasyonel

1) Rasyonel Beklentiler Hipotezi Bu hipotez, 1961 yılında John Muth tarafından ileri sürülmüştür. Rasyonel beklentiler hipotezi, günümüz dünyasının dinamik, rasyonel ve enformasyona kolay erişebilen bireyine (ekonomik karar birimine) dayanmaktadır. Bu birey hata yapabilir fakat sürekli olarak hata yapmaz ve sürekli olarak aldatılamaz. Rasyonel beklentiler hipotezine göre; ekonomik karar birimleri bir değişkenin gelecekte alacağı değerlerle ilgili bir tahmin yaparken, bu değişkenin değerini etkileyeceğini tahmin ettikleri faktörlerin tamamı ile ilgili elde mevcut bulunan bütün enformasyonu en etkin şekilde kullanır. Rasyonel beklentiler hipotezinin katı ve zayıf yorumları bulunmaktadır. Katı yorum, ekonomik karar birimlerinin tahmin edecekleri değişkenle ilgili bütün enformasyona sahip olacaklarını varsayar. Zayıf yorumda ise enformasyon elde etmenin belirli bir maliyeti bulunduğu için karar birimlerinin, söz konusu değişkenle ilgili bütün enformasyona değil, ancak kısmi bir enformasyona sahip olabileceği varsayılmaktadır. Rasyonel beklentiler hipotezi, bireylerin geleceği kusursuz olarak görecekleri anlamına gelmez. Ekonomik karar birimleri tahminlerinde hata yapabilirler, çünkü ellerinde mevcut bulunan enformasyon eksiktir. Ancak hatalarından ders alacakları için zaman içinde sistematik olarak hata yapmazlar.

2) Piyasaların Sürekli Olarak Dengelenmesi Hipotezi Yeni klasik makro iktisat teorisi, piyasaların sürekli olarak

2) Piyasaların Sürekli Olarak Dengelenmesi Hipotezi Yeni klasik makro iktisat teorisi, piyasaların sürekli olarak dengelendiğini varsayar. Bu varsayıma piyasaların sürekli olarak dengelenmesi hipotezi denir. Piyasaların sürekli olarak dengelenmesi, ekonomik karar birimlerinin fiyat değişmelerine göre optimal arz ve talep tepkileriyle sağlanmaktadır. Ekonominin hem kısa hem de uzun dönemde sürekli olarak dengede bulunduğu varsayıldığı için, yeni klasik modellere ‘denge modelleri’ de denilmektedir. • Mal piyasasında, fiyatlar tam esnektir ve piyasalar hem kısa hem de uzun dönemde sürekli olarak dengededir. • İşgücü piyasasının da, denge reel ücret seviyesinde iş arayan herkesin iş bulabileceğini varsaymaktadır. Yeni klasikler işsizliği tamamen gönüllü bir olgu olarak kabul etmektedirler.

3) Toplam Arz Hipotezi: Lucas’ın Sürpriz Arz Fonksiyonu Yeni klasik toplam arz hipotezi; işgücü

3) Toplam Arz Hipotezi: Lucas’ın Sürpriz Arz Fonksiyonu Yeni klasik toplam arz hipotezi; işgücü piyasasında işgücü arzının, mal piyasasında ise toplam arzın nasıl belirlendiğini açıklar. İşçiler ve firmalar bakımından iki temele dayanır. Ø işçiler ve firmalar optimize ederler. Yani, tüketiciler faydalarını, firmalar ise karlarını maksimize ederler, bu nedenle aldıkları kararlar rasyoneldir. Ø Firmalar üretim ve işgücü talebi ile ilgili kararlarını nispi fiyatlara göre verirler. Yani, bir firma sadece kendi ürettiği mal veya hizmetin fiyatında bir artış (nispi fiyat artışı) olduğunu düşündüğü zaman üretimini artırmaya karar verir. Üretimini artırınca işgücü talebi ve istihdamda artar. Buna karşılık, ekonomide üretilen bütün malların ve hizmetlerin fiyatında bir artış (genel fiyat artışı) olduğunu düşünürse üretimini arttırmaz. Üretim artışına karar vermediği içinde işgücü talep etmez ve istihdam artmaz. Bir firma nispi fiyat artışı mı yoksa genel fiyat artışı mı olduğuna karar verirken , rasyonel beklentiler hipotezine göre hareket eder ve elindeki bilgiye (enformasyona) göre karar verir. Firmalar eksik enformasyon nedeni ile yanlış kararlar verebilirler. Buna sinyal algılama sorunu denir.

 • Örneğin, merkez bankası genişletici para politikası uygulayacağını kamu oyuna ilan etmiş ise,

• Örneğin, merkez bankası genişletici para politikası uygulayacağını kamu oyuna ilan etmiş ise, bu bilgiye sahip olan firmalar ortaya çıkacak artışın genel fiyat artışı olacağına karar verirler. Dolayısıyla üretim ve istihdamlarını artırmazlar. • Buna karşılık, merkez bankası gizli bir genişletici para politikası uyguladığı zaman firmalar, fiyatlardaki artışların genel bir fiyat artışı olduğunu fark edemezler ve fiyat artışının sadece kendi ürettikleri mallarda ortaya çıkan nispi bir fiyat artışı olduğu yanılgısına düşerler. • Yeni klasik makro iktisat teorisine göre, firmalar sadece merkez bankası tarafından yanıltıldıklarında ve bu yolla sinyal algılama sorunu ile karşılaştıklarında üretim ve istihdam seviyelerini yükseltirler. Sinyal algılama sorununun ortaya çıkmadığı bir durumda, ekonomi daima doğal işsizlik oranı seviyesinde tam istihdam dengesinde bulunur.

A) Yeni Klasik İşgücü Arzı Hipotezi: Emeğin Zamanlararası İkamesi Yeni klasik makro iktisat teorisine

A) Yeni Klasik İşgücü Arzı Hipotezi: Emeğin Zamanlararası İkamesi Yeni klasik makro iktisat teorisine göre, işgücü piyasasında işgücü arzı, cari reel ücret seviyesi ile normal reel ücret seviyesi arasındaki ilişkiye göre belirlenir. Her işçinin kafasında kendisi için normal kabul ettiği bir normal reel ücret seviyesi değeri bulunur. Buna göre işçiler, belirli bir dönemde, zamanlarının ne kadarını çalışmaya ne kadarını da boş zamana ayıracaklarına karar vermek durumundadırlar. CRW=Cari reel ücret CRW>NRW NRW=Normal reel ücret CRW<NRW İşçi daha çok çalışır işçi boş zamanı seçer Cari reel ücret ile normal reel ücretin karşılaştırılması sonucunda; mevcut boş zamanı gelecekteki çalışma ile veya mevcut çalışmayı gelecekteki boş zaman ile ikame etme şeklindeki bireysel davranışa emeğin zamanlararası ikamesi adı verilir.

 • Yeni klasik makro iktisat teorisi, işçilerinde eksik enformasyona sahip olduklarını ve bu

• Yeni klasik makro iktisat teorisi, işçilerinde eksik enformasyona sahip olduklarını ve bu nedenle sinyal algılama sorunu yaşayabileceklerini varsaymaktadır. Eğer işçiler parasal ücretlerindeki artışı, reel ücretlerindeki bir artış olarak yanlış algılamışlarsa, işgücü arzlarını artıracaklardır ve viceversa.

B) Yeni Klasik Toplam Arz Hipotezi: Lucas’ın Sürpriz Arz Fonksiyonu • Yeni klasik makro

B) Yeni Klasik Toplam Arz Hipotezi: Lucas’ın Sürpriz Arz Fonksiyonu • Yeni klasik makro iktisat teorisine göre, tam enformasyona sahip olan ve sinyal algılama sorunu olmayan firmalar , üretim ve istihdam seviyelerini değiştirmezler. Bu durumda ekonomi, doğal denge seviyesinde kalır. • Buna karşılık eksik enformasyona sahip olan ve sinyal algılama sorunu olan firmalar, merkez bankası tarafından şaşırtılıp sürprize uğradıklarında, üretim ve istihdam seviyelerini değiştirirler. Bu durumda ekonomi, doğal denge seviyesinden sapar. Firmalar, tam enformasyona ulaşıp, sinyal algılama sorunundan kurtulduklarında, üretim ve istihdam tekrar doğal denge seviyesine geri döner.

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE PARA POLİTİKASI Rasyonel beklentiler teorisinde, enflasyon tahminlerinin eksik olduğu ve

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE PARA POLİTİKASI Rasyonel beklentiler teorisinde, enflasyon tahminlerinin eksik olduğu ve gerçek enflasyon oranının daha düşük olabileceği kabul edilmektedir. Burada 3 temel unsura dikkat çekilmektedir. • Fiyat miktar piyasası ilişkileriyle belirlenmekte, çözüm ise; rekabetçi bir sistemin geçerli olmasına bağlıdır. • Bilginin eksik olduğu kabul edilir. • Geleceğe ait değişkenlere ilişkin beklentilerin rasyonel olarak oluşturulduğu varsayılmıştır.

 • Rasyonel beklentiler teorisinde enflasyonu oluşturan mekanizma şu şekilde ifade edilmiştir: Elde Edilebilir

• Rasyonel beklentiler teorisinde enflasyonu oluşturan mekanizma şu şekilde ifade edilmiştir: Elde Edilebilir Mevcut Bilgiler Fertler Tarafından Bilgilerin Değiştirilmesi ve Değerlendirilmesi Beklentiler İleriye Dönük Önceden Haber Alma Kesin Formülasyon

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE PHILPS EĞRİSİ • R. B. T , Friedman’ın ‘doğal işsizlik

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE PHILPS EĞRİSİ • R. B. T , Friedman’ın ‘doğal işsizlik oranı’ kavramını içeren bir Philips eğrisi yorumunu esas almıştır. Philips eğrisi istatistikli bir araştırma olup, bu çalışmanın ekonomik mantığı 1960 yılında Lipsey tarafından ortaya konmuştur. Lipsey’e göre tek bir pazarda, ücretlerin artışı veya azalışı pazardaki aşırı arz ya da talep seviyesine doğrusal olarak bağlıdır. • Rasyonel beklentiler teorisinde eğer fiyat beklentileri uyumcu beklentilere göre oluşturuluyorsa, çok geçmeden fiyatların artacağını kabul ederek ücretlerin artışları için müzakerelerde gerçekçi bir artış beklentisine girileceği kabul edilmektedir. Böylece kısa vadede Philips eğrisi yukarıya doğru bir kayma gösterir. Ancak önemli olan nokta bunun ne kadar yükseleceğidir. Rasyonel beklentiler teorisinde, doğal işsizlik oranı ile ilgili kullanılan tüm formüller rasyonel unsurlara dayandırılmış ve bu unsurlar sadece göreceli fiyatlarla ilişkili olduğundan ekonomi içinde genel fiyat hareketlerinden ayırt edilmemektedir.

 • Lucas’a göre eğer nominal toplam talep yüksekse ve enflasyonun nedenini açıklıyorsa üretim

• Lucas’a göre eğer nominal toplam talep yüksekse ve enflasyonun nedenini açıklıyorsa üretim hacmi tahmin edilebilir. Bu nedenle para yanılgısı için operasyonel bir model geliştirilmelidir. Böylece fertler, rasyonel davranışta bulunacaklardır. • Ancak , rasyonel beklentiler teorisinde uzun dönemli çalışma sözleşmelerinin yapılması tercih sebebidir. Çünkü aktif bir para politikası uygulaması ve istikrarlı fiyat seviyesine ihtiyaç duyulmaktadır. Böyle bir politika aynı zamanda üretim hacmini de etkilemektedir

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE FAİZ ORANLARI • Rasyonel beklentiler teorisinde, faizlerle beklenen enflasyon arasındaki

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİ VE FAİZ ORANLARI • Rasyonel beklentiler teorisinde, faizlerle beklenen enflasyon arasındaki ilişki ekonominin reel ve parasal sektörlerinin kesişme noktasına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Rasyonel beklentiler, toplam arz büyüklüğünün ve beklentilerin rasyonel olduğu varsayımı altında para arzının bir kontrol aracı olarak reel faiz oranlarını değişmeyeceğini kabul etmektedir. Hatta reel faiz oranlarının para arzından bağımsız olduğu ve para otoritelerinin sabit nominal faiz oranlarını içeren politikaları, uygulamaları gerektiği savunulmaktadır. Çünkü böyle bir politikanın uygulanması belli bir denge seviyesini içermeyeceğinden ekonomide enflasyon ve deflasyona yol açabilir. • Rasyonel beklentiler teorisinde reel faiz oranları; nominal faiz oranlarından fiyatlar genel seviyesi için beklenen enflasyon oranının düşürülmesi sonucu elde edilmektedir.

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNİN MAKROEKONOMİK TEORİDE DAYANDIĞI VARSAYIMLAR Teoride kullanılan makroekonomik modeller yapısal değişikliği ölçmede

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNİN MAKROEKONOMİK TEORİDE DAYANDIĞI VARSAYIMLAR Teoride kullanılan makroekonomik modeller yapısal değişikliği ölçmede yetersiz kalmıştır. Çünkü modelde beklentiler rasyonelse, politika araçlarının seçimi doğru yapılmışsa ve diğer eksojen değişkenlere yer verilmişse rasyonel beklentiler teorisi yapısal değişikliği açıklayabilmektedir: • Rasyonel beklentiler hipotezi, aynı zamanda ekonometrik modellerin kullanımında esneklik sağlamakta ve sınırlamaları kaldırmaktadır. Böylece diğer modeller , rasyonel beklentiler hipotezi ile rekabet edememektedir. • Rasyonel beklentiler hipotezi, halkın beklentilerinin matematiksel beklentilere eşitliğini gerektirdiğinden, modellerin ekonomideki önemi net ve açık bir şekilde belirlenmektedir.

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNE GÖRE KEYNESYEN TEORİNİN EKSİK YÖNLERİ Keynesyen teoride, işsizliğin düşmesi ile enflasyonun

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNE GÖRE KEYNESYEN TEORİNİN EKSİK YÖNLERİ Keynesyen teoride, işsizliğin düşmesi ile enflasyonun artacağı öngörülmüştür. Ancak, sonuç itibariyle işsizlikteki artışla beraber enflasyonda aynı hızını korumuştur. Böylece Keynesyen teoriden beklenen gerçekleşme olmamış ve yüksek enflasyon ile yüksek işsizlik aynı anda ortaya çıkmıştır. Rasyonel beklentiler teorisine göre, Keynesyen metot ve teorisi onarılamaz hatalarla doludur. Bu hataları üçe ayırmak mümkündür. 1. Hata: İrrasyonel Beklentiler 2. Hata: Tutarsızlık 3. Hata: Keyfi Başarı Ölçüleri

1. Hata: İrrasyonel Beklentiler Rasyonel beklentiler teorisinde, politika üretmek için kullanılan mevcut makro ekonomik

1. Hata: İrrasyonel Beklentiler Rasyonel beklentiler teorisinde, politika üretmek için kullanılan mevcut makro ekonomik modeller yeterli değildir. Çünkü, politikaları yapmak için kullanılan metod , politikalar değiştikçe yetersiz kalmakta ve değişkenlerin nasıl ölçüldüğü açılanamamaktadır Eğer beklentileri geçmişe dayalı ise, değişkenlerin geçmişle gelecek değerleri arasındaki ilişkiler sabitse anlamlıdır. Eğer bireyler geleceğe ait tahminlerini yaparken geçmiş verileri kullanıyorsa bu tür beklentiler gerçekçi olamaz. Geçmiş ve gelecek veriler arasındaki ilişkinin çok az değişeceğini kabul etmek ve fertlerinde böyle bir beklenti içinde olacağını varsaymak, politikalar değiştiği zaman tahminlerini de güçleştirmektedir. Bu yönüyle uyumcu beklentiler, irrasyonel beklentilerle baş edebilirler. Ekonomistlerin çoğunun kabul ettiği gibi, bireyler optimize eder sözü esas alındığı takdirde bireylerin irrasyonel davranmaları mümkün değildir. Çünkü, irrasyonel davranmanın maliyeti yüksek olup mevcut bilgiyi etkin bir şekilde kullanmadan daha pahalı bir davranıştır. Rasyonel beklentiler teorisine göre bireyler beklentileri dikkate alır ve uygulanan iktisat politikasına ulaşmak için kararlarını bu amaca göre değiştirir.

2. Hata : Tutarsızlık Rasyonel beklentiler teorisine göre geleneksel modeller tutarsızdır. Tüketim ve emek

2. Hata : Tutarsızlık Rasyonel beklentiler teorisine göre geleneksel modeller tutarsızdır. Tüketim ve emek arzı fonksiyonunu, geleneksel modeller sadece dolaylı bireysel davranışlara dayandırmaktadır. Bu açıdan bazı fonksiyonlar için bireylerin kararlarını sadece bugünkü verilere dayandırdıkları, gelir düzeyi, vergiler ve fiyat artışlarını dikkate almadıklarını varsayarlar. Bazı fonksiyonlar içinse, bireylerin neredeyse sonsuza yönelik plan hazırlığı içinde oldukları kabul edilir. Bunun gibi çelişkili varsayımların ciddi tutarsızlıklara neden olacağı açıktır. Eğer bireyler ne kadar tüketeceğini ne kadar çalışacağı isteğine dayandırıyorsa, o zaman tüketim fonksiyonu emek arz fonksiyonundan ayrılamaz. Bireylerin ne kadar çalışması gerektiği konusundaki kişisel kararı hem toplam tüketimi hem de toplam emek arzını belirleyecektir. Ancak geleneksel modellerde bireylerin tutarsız olduğu tüketim ve emek arsındaki değişkenlerin ilişkili olmadığı dikkate alınmaktadır. Bu modellerde uygulanan politika, emek arzının tüketimden bağım sız olarak değişmesine neden olur. Ancak rasyonel beklentiler teorisine göre, politika değerlendirmelerinin doğru bir şekilde yapılması için, bireylerin gerçek davranışlarına uygun makro modellerdeki fonksiyonlarını belirlemesi gerekmektedir. Çünkü kişisel kararların bağımsız bir karaktere sahip olmadığını kabul eder.

3. Hata : Keyfi Başarı Öyküleri Geleneksel makro ekonomik modellerin üçüncü temel problemi, modellerin

3. Hata : Keyfi Başarı Öyküleri Geleneksel makro ekonomik modellerin üçüncü temel problemi, modellerin fiyat seviyelerindeki değişim oranı ve işsizlik oranı gibi değişkenlere göre politikalarının başarılarının ölçülmesidir. Ancak bu kriterler politikaların başarıları için yetersiz ve yanıltıcıdır. Rasyonel beklentiler teorisinde bireylerin yapabileceklerinin en iyisini yaptığı varsayıldığından politikaların başarısı daha kolay belirlenebilir. Tersine keynesyende ise politikanın başarısı belirlenemez. Çünkü bu modeller bireysel kararlar yerine toplumsal kararlara yer verirler ve kişilerin refahı hakkında bir şey açıklamazlar. Genellikle daha düşük işsizliğin ve daha büyük üretimin refahı artırdığını tahmin ederler. Ancak bunun yaratacağı maliyet (enflasyon, ekonomik belirsizlik) sağlayacağı faydadan fazla olmamalıdır. Rasyonel beklentiler teorisinde ise maliyetler faydayı geçebilir. Buna karşılık keynesyen modeller halkın refahına bakılmaksızın büyümeyi esas alır. Bu durumda politikaları uygulayan ekonomistler, politikaları ummadıkları sonuçları verse bile, halkın refahını tam olarak artırdıklarından emin değildirler

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER • En büyük eleştiri, özellikle rasyonel beklentiler ve denge

RASYONEL BEKLENTİLER TEORİSİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER • En büyük eleştiri, özellikle rasyonel beklentiler ve denge modellerin geçekçi olmadığı yönündedir. Bu nedenle rasyonel beklentilerin gerçek olmadığını iddia etmek, geleneksel modellerin doğruluğunu ortaya koyamamaktadır. • Piyasaların sürekli olarak dengede olduğu varsayılır. Halbuki rasyonel beklentilere göre, ekonomiyi en iyi şekilde temsil edebilecek model sürekli denge modelidir. Denge modeli fiyat, kıymet ve refah teorisiyle bağlantılıdır. • Para ve maliye politikalarının genel istihdam ve üretim üzerinde gerçekten etkili olmadığı yönünde bir eleştiri vardır. Rasyonel beklentiler devletin, ekonomik konularda etkili olduğunu kabul etmekte ancak keynesyen görüş kadar güçlü olmadığını ifade etmektedir.

 • Tahminlerin, sadece sabit politikalarda geçerli olduğu varsayımı eleştirilir. Bireyler modelleri en iyi

• Tahminlerin, sadece sabit politikalarda geçerli olduğu varsayımı eleştirilir. Bireyler modelleri en iyi şekilde bildiklerinden politika sonuçlarını da tahmin edebilirler. Bu açıdan bakıldığında, Keynesci modeller, istikrar politikalarına sınır getiren modeller olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu politikalar fertlerin yeni politikalara tepki verebileceğini varsaymamaktadır. Rasyonel beklenti modelleri, Keynesyen modellerden dolayı ortaya çıkan güçlükleri yok edememiştir. Ancak, bireyleri en azından yeni politikalara karşı bilgilendirmiştir. Bu nedenle rasyonel beklentiler teorisinin savunucuları, kendi modellerinin politika değişimlerinde ekonomide olan her şeyi tam anlamıyla açıklayamadığını kabul etmekle beraber, teorinin tutarlı prensiplere dayandığını da belirtmişlerdir. Onlara göre 40 yıldır, ekonomide değişiklikler olduğu zaman, ne olacağını kapsayacak bir model henüz gerçekleştirilmemiştir. Devamlı değişen bir ekonominin modelleştirilebilmesi, mevcut bilgiler değiştiğinde, kararlarını değiştiren bireylere yer verilmesi ile mümkündür. Bu rasyonel beklentiler teorisinin yapmaya çalıştığı Keynesyen modelinin de göz ardı ettiği şeydir.