YEM BTKLER RETMNDE DEMLER VE YEN ARAYILAR 1
YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNDE DEĞİŞİMLER VE YENİ ARAYIŞLAR
1. TARIMSAL YAPI VE YEM BİTKİLERİNİN DURUMU Tarım insanoğlunun en temel gereksinimi olan gıda maddelerini sağlamanın yanı sıra, ülke ekonomilerinin de en önemli sektörlerinden birini oluşturmaktadır. Tarım başlangıcından beri önemini korumakla birlikte artan insan nüfusu, azalan ve kirlenen doğal kaynaklar, iklim değişikliği ve insanların beslenme konusunda daha bilinçli hale gelmesi nedeniyle günümüz de çok daha önemli hale gelmiştir
Tarımın ekonomik getirisinin diğer sektörlere göre düşük olması, kırsal nüfusun kentlere olan hızlı göçü, artan enerji fiyatları ve toplam maliyetler tarımsal üretimin gelişmesini engellemekte hatta gerilemesine bile neden olmaktadır. Ülkemiz tarımında geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinden itibaren ekim alanları ve hayvan sayısı bakımından ciddi azalışlar gözlenmiştir. Bunun sonucunda ülkemiz birçok tarım ürününde dışa bağımlı hale gelmiştir.
Yaklaşık 78. 5 milyon hektar alana sahip ülkemiz yüzölçümünün 24 milyon hektarında (%31) tarım yapılmaktadır (Çizelge 1). Nadas alanları da dahil, işlemeli tarım yapılan arazi miktarı son on yılda 3. 2 milyon hektar azalarak 20. 5 milyon hektara düşmüştür (Çizelge 2). Yem bitkileri ekim alanı ise 1 milyon hektarın üzerinde artarak, işlenen alanlar içindeki oranı %3. 4’den %9’un üzerine çıkmıştır. Bu oransal yükselişte yem bitkisi ekilişinin artması yanında ekilen alanların azalması da etkili olmuştur (Çizelge 2). Bu önemli bir gelişmedir, ancak hala çok yetersizdir.
Yem bitkileri ekilişinin artmasında uygulanan teşviklerin önemli payının olduğu açıktır. Artışın durması ve %9’lar düzeyinde durağanlaşması bir tıkanma olduğunun göstergesidir.
2. HAYVANSAL ÜRÜN FİYATLARI, GİRDİ MALİYETLERİ, TEŞVİKLER VE YEM BİTKİLERİ ÜRETİM İLİŞKİSİ 2. 1. Türlere Göre Yem Bitkileri Ekilişi ve Teşvik Miktarlarındaki Değişim (2004 – 2013) Halen Türkiye’de en fazla tarımı yapılan yem bitkileri yonca, fiğ, korunga ve silajlık mısırdır. Bu ürünlerin ekim alanları Çizelge 3’de, 2013 yılı itibarıyla toplamda ki payları ise Şekil 1’de görülmektedir. Yem bitkisi ekilişindeki artışın en önemli sebepleri arasında 2000 yılından sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kaba yem üretimi amacıyla yem bitkisi ekilişine vermiş olduğu desteklemelerin olduğu açıktır.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yıllar itibarıyla değişik yem bitkilerinin ekilişine yapılan destek miktarları Çizelge 3’de görülmektedir. Buna göre yem bitkisi ekilişine verilen destekler 2004 - 2013 yılları arasında bazı yıllar sabit kalmak kaydıyla sürekli artış göstermiştir.
2. 2. Türkiye’de Hayvan Sayılarındaki Değişim (2004 – 2013) Türkiye’de 2004 – 2013 arasında türlere göre hayvan sayısında ki değişim Çizelge 4 ‘de görülmektedir. Buna göre Türkiye’nin 2013 yılı verilerine göre 53. 4 milyon başı aşkın hayvan sayısı bulunmakta ve bunların % 99’u sığır, koyun ve keçiden oluşmaktadır. On yıllık sürece bakıldığında, toplam hayvan sayımız 2007, 2008 ve 2009 yıllarında azalma gösterdikten sonra 2010 yılı ve sonrasındaki 4 yılda çok hızlı ve yukarı yönlü hareketiyle 10 milyon baştan fazla artış göstermiştir.
Mevcut hayvan varlığımız 4342 sayılı Mera Kanununda belirtilen katsayılar kullanılarak 500 kg canlı ağırlık esasına göre büyük baş hayvan birimine (BBHB) çevrildiğinde ise 13. 739. 779 BBHB elde edilmektedir. BBHB cinsinden hayvan sayımız da son yıllarda önemli bir artış göstermektedir.
Hayvan sayımızın artması yıllık kaba yem ihtiyacımızı da çok hızlı bir şekilde arttırmaktadır. Hayvanların günlük olarak canlı ağırlıklarının % 2. 5’i kadar kuru ota ihtiyacı olduğu esas alınmaktadır. Bu durumda her 1 BBHB’nin yıllık kuru ot ihtiyacı 4. 56 ton civarında olmaktadır. Dolayısıyla 2013 yılında bir önceki yıla oranla 8. 24 milyon ton ek kaliteli kuru ot ihtiyacı oluşmuş ve toplam kaliteli kaba yem ihtiyacımız 62. 7 milyon tona ulaşmıştır. Artan hayvan varlığımıza rağmen, yem bitkisi ekilişimiz ve yem bitkisi tarımından elde edilen kaba yem miktarımız azalma göstermiştir.
Bu kadar kısa sürede, bu ölçekte bir kaba yem açığının sektörde ağır sorunlara yol açması gerekirken, sektörün ciddi bir kriz yaşamadığı ortadadır. Bu durum, ülkemizde hayvancılığın hala meraya dayalı yapılması ve büyük oranda verimlilik ve kar beklentisi düşük aile işletmelerinin üretimine bağlı olmasıyla açıklanabilir. Kırsal kesimde yaşanan göç sebebiyle bu küçük işletmelerin sayısı ve üretimdeki payı sürekli azalmaktadır. Buna karşılık, orta ve büyük ölçekli işletme sayımız ise artış göstermektedir.
2. 3. Türkiye’de Hayvansal Ürünlerin Üretim ve Fiyatlarındaki Değişimler (2004 -2013) 2004 ve 2013 yılları arasında sığır, koyun, keçi et ve süt üretimi ile fiyatlarındaki değişimler Çizelge 5 ve 6’da görülmektedir. Bu on yıllık süreçte sığır, koyun ve keçi sayılarında meydana gelen artışların doğal sonucu olarak et ve süt üretimimiz artış göstermiştir. Sığır, koyun ve keçi için sırasıyla et üretimindeki artış % 19, 48 ve 14 (Şekil 6), süt üretimindeki artış ise %73, 43 ve 60 (Şekil 7) civarında gerçekleşmiştir. Aynı dönemde et ve süt fiyatları da artmış ve bu artışın oransal değeri et için bütün hayvanlarda, süt için sığır dışındakilerde üretimdeki artışın çok üstünde olmuştur. Söz konusu on yılın sonunda fiyat artışları sırasıyla sığır, koyun ve keçi etinde % 73, 96, 97 ve sütünde % 55, 128, 106 olarak gerçekleşmiştir.
2. 4. Hayvan Beslemede Kullanılan Bazı Tane Ürünlerin Fiyatlarındaki Değişim Hayvan beslemede bir diğer önemli yem kaynağı ise kesif yemlerdir. Kesif yemlerin temin edildiği temel kaynaklar tahıl ve baklagil taneleri, değirmencilik yan ürünleri ve tarımsal ürünlerin sanayide işlenmesi sonrasında kalan posa ve küspelerdir. Türkiye’de hayvancılığın gelişmesiyle birlikte kesif yem üretiminde çok yüksek düzeyde büyüme gerçekleşmiş ve 2002 – 2012 yılları arasında büyük ve küçükbaş hayvanların beslenmesi amacıyla üretilen kesif yem miktarı % 207 artarak 8. 08 milyon tona ulaşmıştır (TÜİK, 2014).
Kesif yemler birim fiyatları kaba yemlere oranla çok yüksek olan, dolayısıyla maliyetler üzerinde çok etkili olan yemlerdir. Ortalama olarak ruminant rasyonunda kaba yem kesif yem oranının 60: 40 olması gerektiği ifade edilmektedir (Çelik ve Şahin Demirbağ, 2013). Ülkemizde kaliteli kaba yem açığı üreticileri daha fazla kesif yem kullanımına zorlamakta, bu ise birim maliyetlerin ve dolayısıyla ürün fiyatlarının artışına neden olmaktadır. Nitekim hayvansal üretim yapan işletmelerin en fazla şikayetçi olduğu veya sorun olarak ileri sürdükleri konuların başında yüksek kesif yem fiyatları gelmektedir.
Ülkemizde yeteri miktarda kaliteli kaba yem üretimini sağlayamadığımız sürece bu sorunu gidermek mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan kesif yeme bağlı bir üretim sistemi pahalı olması yanında istikrar sorunu da yaşamaktadır. Zira kesif yem fiyatları, kaba yem fiyatlarına oranla ulusal veya uluslararası düzeyde meydana gelen siyasi, ekonomik ve iklimsel olaylardan daha fazla etkilenmektedir.
- Slides: 21