YEM Bi TKi LERi TARIMININ GENEL ESASLARI YEM
YEM Bi. TKi. LERi TARIMININ GENEL ESASLARI YEM Bi. TKi. LERi. NDEKi ANTi. BESi. NSEL MADDELER
Zehirli bitki kavramı: �Hayvanlar yediğinde bünyelerinde biyokimyasal ya da fizyolojik değişikliklere neden olan bitkiye bilimsel ve teknik olarak zehirli bitki adı verilmektedir (Tükel ve Hatipoğlu, 2001). 2 24. 04. 2014
�Hayvanlarda sürekli olarak zehirlep. me tehlikesi doğuran doğal kaynaklı maddeler arasında başlıca mineral maddeler (arsenik, civa, kurşun, bakır, selenyum, molibden, flor, kadmiyum gibi), alkaloidler (özellikle pirazolidin alkaloidleri, opium, nikotin gibi), glikozidler (özellikle siyanogenetik glikozidlcr), fenolik bileşikler (tanenler, gossipol gibi), solanin ve saponinler, nitrat ve nitritler okzalat , vitamin. Ier ile proteinlerin kullanımını bozabilen maddeler, guvatıra yol açabilen maddeler, östro. Jenik maddeler ve bazı vitamin. Ierden ileri gelen zehirlenmelere yol açabilen maddeler bulunur. Burada bu maddelere ayrı değinilineyecek; sadece bazıları ana hatlarıyla incelenecektir. 3 24. 04. 2014
YEM BİTKİLERİNDEN KAYNAKLANAN BESLENME BOZUKLUKLARI VE ZEHİRLENMELER �Yem bitkisi ot ve tanelerinin, hayvan beslenmesinde önemli bir yeri vardır. Ancak birçok yem bitkisi otları içerisinde bulunan bazı kimyasal maddeler nedeni ile hayvanlarda rahatsızlıklara veya zehirlenmelere neden olabilirler. �Hayvan beslemede kullanılan bazı baklagil taneleri de, hayvanları zehirleyebilen değişik maddeler taşıyabilir. Bu nedenle, yem bitkisi ot ve tanelerinin hayvanlara verilmesi sırasında çıkabilecek bu olayların dikkate alınması gereklidir. Böylelikle iyi bir amenajman ile giderilebilirse de, önlem alınmadığı zaman hayvan ölümlerine neden olabilir. 4 24. 04. 2014
MİNERAL MADDE ZEHİRLENMELERİ VE DÜZENSİZLİKLERİ �Yemlerdeki mineral madde oranları, hayvanların gelişimini ve sağlığını etkiler. Mineral madde eksiklikleri sorun olduğu gibi, yemlerde bazı minerallerin yüksek oranda bulunması hayvanlarda zehirlenmelere neden olabilir. Hayvanlarda görülen önemli zehirlenmeler ve düzensizlikler aşağıda alt başlıklar halinde belirtilmiştir. 1. Çayır tetanisi 2. Nitrat zehirlenmesi 3. Mineral madde düzensizliği 5 24. 04. 2014
1. Çayır Tatanosu (Tetany - Hypomagnesemia) �Çayır tatanosu ruminant hayvanlarda magnezyum (Mg) eksikliğinden kaynaklanan bir rahatsızlıktır. Genel olarak hava sıcaklığının 5 -15°C arasında değiştiği ilkbahar aylarında saf buğdaygil yem bitkileri veya tahıl meralarında otlayan sığır ve koyunlarda görülür. �Bu hastalığın başlangıç döneminde hayvanlarda bir rahatsızlık ve sinirlilik görülür. İştah azalır. Kaslar çekilir ve yürüme düzensizlikleri görülmeye başlar. Daha ileri dönemlerde kasılmalar nedeni ile hayvanlar yürüyemez ve felç benzeri bir durum göstererek yere yatarlar. Süt ve idrar ile vücuttan düzenli Mg atılması nedeni ile süt veren hayvanların Mg ihtiyaçları daha fazladır. Bu nedenle yeni yavrulamış ve fazla süt veren sığırlar çayır 24. 04. 2014 6 tatanosuna çok hassastır. Yaşlı hayvanlar da genç
�Otlayan hayvanların kan plazması, serum ve idrarında Mg oranının düşmesi tatanosun işareti kabul edilir. Bitki dokularında Mg oranının düşüklüğü yanında, fazla N ve K oranı, düşük karbonhidrat ve yüksek asit oranlarının da tetanosta etkili olduğu kabul edilir. Bu nedenle aşırı N ve K’lu gübreler, yemlerdeki Mg oranını azalttığı için tatanos tehlikesini arttırır. 7 24. 04. 2014
v Tatanosun önlenebilmesi için bitkilerin çok erken devrelerde otlatılması, v meraya aşırı N ve K’lu gübrelerin uygulanmaması önerilir. v Baklagillerin Mg yönünden zengin olması nedeni ile, meralara bugdaygil+baklagil karışımı ekilmelidir. Saf buğdaygil meralarında Mg gübrelerinin verilmesi etkili olmakta, ancak pahalı bir yöntem olması nedeni ile tercih edilmemektedir. v Tatanosun çok sık görüldüğü yerlerde, yemlere veya tuza Mg bileşiklerinin karıştırılması etkili bir yöntemdir. 8 24. 04. 2014
2. Nitrat Zehirlenmeleri �Nitratlar (NO₂) yem bitkilerinde doğal olarak bulunan azotlu bileşiklerdir. Normal koşullarda otlardaki nitrat oranı düşük olduğundan, hayvanlara zararlı etkileri bulunmaz. Ancak bitkilerde büyümenin yavaşlaması veya durması halinde, nitrat bitki dokularında birikmeye başlar. Normal koşullarda nitrat hayvanlar için zararlı değildir. Ancak, nitratça zengin bitkileri tüketen hayvanların rumenlerinde nitrat, nitrite dönüşür. Vücut tarafından absorbe edilen nitrit, kandaki hemoglobini methemoglobine dönüştürür. Kanın oksijen taşıma özelliği azalır. �Nitrat zehirlenmesinin başlangıç aşamasında; kanın koyulaştığı, pigmentsiz deri alanlarında, ağız ve burun çevresinde kahverengi lekelerin oluştuğu görülür. İleri devrelerde sık idrar, nefes alma zorlukları ve hareket 24. 04. 2014 9 yavaşlamaları belirir. Gebe hayvanlarda yavru atmalar,
� Ruminant hayvanların rumenlerinde bulunan bazı mikroorganizmalar yemlerdeki enerji miktarına da bağlı olarak nitratları amonyağa (NH₃) kadar indirgerler. Bu nedenle, rumen mikroflorası nitratları indirgeyen mikroorganizmalarca zengin olan hayvanlarda nitrat zehirlenmeleri daha az görülür. Yemlerdeki enerji düzeyinin arttırılması da nitrat zehirlenme riskini azaltır. Silaj yapımında bol azotla gübrelenmiş buğdaygil yem bitkileri çok kullanılır. Bu bitkilerin dokularında genellikle yüksek düzeyde nitrat bulunur. Silaj fermantasyonunda nitratlar son ürün olan amonyak ve azot oksitlere kadar indirgendiğinden, silajlarda nitrat zehirlenmeleri daha az görülür. 10 24. 04. 2014
�Bitkilerde nitrat birikimi genellikle aşırı N gübrelenmesi veya bitkide büyümeyi engelleyen kuraklık ve soğuk hava gibi fizyolojik stres yaratan ortamlarda ortaya çıkar. Bu nedenle kuru ve soğuk dönemlerde aşırı N gübresi verilen tarlalarda otlayan hayvanlarda nitrat zehirlenmesi sık görülür. �Nitrat biriktirme özelliği yönünden yem bitkileri arasında farklılıklar bulunur. Baklagillerde nitrat zehirlenmesi genelde görülmez. Buna karşılık, Sudan otu, kamışsı yumak, domuz ayrığı türleri N gübrelemesine bağlı olarak dokularında aşırı nitrat biriktirirler. Kılçıksız brom, çayır kelpkuyruğu ve Ladino ak üçgülü orta düzeyde, yonca ise çok az nitrat biriktiren yem bitkileri olarak bilinirler. Ancak, nitrat biriktiren bitkilerde bile, zararlı nitrat düzeyine aşırı N 24. 04. 2014 11 gübrelemesi ile ulaşılır.
3. Mineral Madde Düzensizlikleri � Toprak-bitki-hayvan arasındaki döngüde, bazı minerallerin eksikliği veya fazlalığı hayvanlarda düzensizliklere neden olabilir. Örneğin bazı bölgelerde bitkiler Se, Cu, Mo gibi elementleri dokularında biriktirir. Bu bitkileri otlayan hayvanlarda metabolik düzensizlikler görülür. Buna karşılık bazı bitkilerde Co, Se, I, Na, CI bazen de Fe ve Zn eksikliği hayvanlarda değişik metabolik rahatsızlıklar yaratabilir. � Yemlerde bulunan F hayvanlarda normal kemik ve diş gelişimi için yeterlidir. Aşırı F, hayvanlarda gelişme anormalliklerine yol açar. Silisyum bitkilerde yem kalitesini azaltan bir madde olarak bilinir. Bu mineral yönünden zengin topraklarda yetiştirilen bitkileri otlayan hayvanlarda idrar yolları rahatsızlıkları görülür. � Bitkilerde mineral madde oranına; toprak cinsi, gübreleme, etkili 24. 04. 2014 12 iklim koşulları, bitkinin hasat dönemi gibi birçok faktör olabilir. Bu nedenle değişik bölgelerden alınan veya farklı
�Genel olarak tropik bölge buğdaygilleri N, P, Cu, Co ve Na yönünden fakirdir. Mineral madde eksikliğinde, meraya mineral maddelerce zengin gübreler atılabileceği gibi, mineraller doğrudan hayvanların yemlerine karıştırılabilir. Ancak iyi bir baklagil+buğdaygil karışım merasında mineral madde eksikliği nadiren görülür. �Bitkilerde mineral maddelerin miktarı kadar, bazı mineral maddeler arasındaki oranlar da önemlidir. Örneğin bitkilerdeki aşırı K, diğer elementlerin örneğin Mg kullanımını olumsuz etkiler. Bitkilerde Ca/P oranının hayvanlar üzerinde etkisi çok fazladır. Yem bitkilerinde ideal Ca/P oranı 2. 0 olarak kabul edilir. Çoğu kez bitkilerde yüksek Ca, düşük P nedeni ile bu oran 3 -5, bazen de daha fazla olabilir. Yüksek Ca/P oranına sahip bitkilerde beslenen hayvanlarda süt humması ve yem 24. 04. 2014 13 etkinliğinde bir azalma görülür. Kuzey Amerika’da Cu,
14 24. 04. 2014
15 24. 04. 2014
YEM BİTKİLERİNDE DOĞAL ZEHİRLİ MADDELER � Bitkiler otobur hayvanlardan kendilerini korumak amacı ile tüy, kılçık, diken gibi morfolojik koruyucu organlar geliştirmişlerdir. Bu önlemler ek olarak, bazı bitkiler zehirli maddeler üretirler. Bu zehirli maddeler bitki dokularında üretildiği gibi, bitki dokularında simbiyotik olarak yaşayan mantar vb. canlılar tarafından salgılanırlar. Yem bitkilerinde en sık rastlanan zehirli maddeler aşağıda belirtilmiştir. 1. Mikotoksinler 2. Alkoloidler 3. Glikozidler, Hidrosiyanik asitler, Kumarin , Fenolik Bileşikler 4. Bitki Estrojenleri 5. Oksalatlar 6. Amino Asitler 24. 04. 2014 16
1. Mikotoksinler � Bitki dokularında yaşayan mantarların ürettiği kimyasal maddeler mikotoksin olarak adlandırılır. Mikotoksinler otlayan hayvanlarda birçok rahatsızlıklara neden olurlar. Örneğin kamışsı yumak bitkisinde yaşayan bir mantarın ürettiği mikotoksinler, meralarda otlayan hayvanlarda ölümlere kadar varan zararlara yol açabilir. � İngiliz ve İtalyan çiminde yaşayan Acremonium lolii mantarının ürettiği bazı alkoloidlerden kaynaklanan çim felci “Ryegrass stagger” sorun olabilir. Bu mantarlar ile bulaşık çim bitkilerini yiyen hayvanlarda kafa sallama, kasılma ve ayaklarda sekme gibi sinirsel rahatsızlıklar görülür. Çim felci görülen koyun sürülerinin yer değiştirmesi sorun olur. Hayvanlarda canlı ağırlık artışı azalır. Hayvanlarda görülen çim felci rahatsızlığı özellikle yemin değiştirilmesi ile 24. 04. 2014 17 kendiliğinden düzelir.
24. 04. 2014
2. Alkoloidler �Alkoloidler, bitkiler tarafından doğal olarak üretilen acı lezzette ve kompleks yapıda azotlu bileşiklerdir. Yem bitkilerinde çok sayıda alkoloid tespit edilmiştir. Örneğin Avustralya ve Yeni Zelanda’da kanyaş (Phalaris) meralarında otlayan ve bu bitkilerin kuru otunu yiyen koyun ve sığırlarda kanyaş felcine “Phalaris stagger” sık rastlanır. Bu zehirlenmelerde, beyin ve omurilik etkilenir, sinir sistemi bozulur ve ani ölümler görülebilir. �Bunun yanında birçok buğdaygilde özellikle bol azotlu gübre verilen meraların erken ilkbaharda otlatılması sorun yaratır. Nedeni kesin olarak bilinmemekte, ancak bitkilerde bulunan bazı alkoloid veya toksinlerin rol oynadığı sanılmaktadır. 19 24. 04. 2014
20 24. 04. 2014
�Bazı buğdaygil türlerinin başak ve salkımlarında genel olarak çavdar mahmuzu olarak da adlandırılan Claviceps türlerinin neden olduğu oluşumlar görülebilir. Bu bitkilerin başak veya salkımlarını yiyen hayvanlarda, Claviceps alkoloidlerinden kaynaklanan zehirlenmeler görülebilir. Hayvanlarda kulak ve kuyruk düşmeleri ile bazı sinirsel rahatsızlıklar görülür. Claviceps sorunu bulunan yerlerde bitkilerin generatif devreye geçmelerine imkan verilmemelidir. �Baklagil yem bitkisi tohumlarında da değişik alkoloidlere rastlanır. Acıbakla ve mürdümük türleri alkoloidler yönünden çok zengindir. 21 24. 04. 2014
Bitkinin adı Kaplan boğan türleri Hezaren türleri Su baldıranı Benekli baldıran Güzelavratotu Çiğdem türleri Şeytan elması Latince adı Aconitum sp. Delphinium sp. Cicutavirosa Coniummaculatum Atropabelladonna L. Colchicumsp. Daturastramonium L. İçerdiği alkaloit Aconitin Delphinin, Delphonin Cicitoxin Conin, Conicein, Conihydrin Atropin Colchicin Tporene (atropin), Hyosiyamin, Scoplamin Engerek otu Echiumvulgare L. Pyrrolizidine (sinoglosin, Kosolidin) İmam kavuğu, Kanarya otu Seneciovernalis L. Pyrrolizidine, Yakobin, Yakonin, Silvasenesin Zehirli baldıran Coniummaculatum L. Pyridine (Coniine), Metilkonin, koniserin Deligöz dikeni Centaureaiberica. Trev. Exsprengel Santaurin, Sianin, Sikorin Zerdali dikeni Santaurin, Sianin, Sikorin Beyaz at kuyruğu Tarla at kuyruğu Tek yıllık kanavcı otu Kırlangıç otu Şahtere Porsuk otu Gelincik Centaureasolstitialis L. Subsp. solstitialis (L. ) Lam. Equisetumtelmatela. Ehrh. Equisetumarvense L. Adonisannua L. Chelidoniummajus L. Fumariaofficinalis L. Taxusbaccata L. Papaverrhoeas L. Kara gelincik Gelincik Papaverlacerumpopou. Papavercommutatum. Fisch. et Mey. Isoquiroline Gelincik Çoban çantası Yaban yasemini Pıtrak Büyük pıtrak Papaverargemone L. Capsellabursa-pastoris L. Solanumdulcamara L. Xanthiumspinosum L. Xanthiumstrumanium L. Isoquiroline Bursin Solanidine Xantostruman Equisetin Simarin, Adonitoksin Kelidonin (Kelidoksantin) Kriptokavin, Fumarin Taksin ve Efedrin Isoquiroline, Rhoeadin, Rhoesin, Tebain 24. 04. 2014
3. Glikozidler �Glikozidler şeker ile karbonhidrat olmayan bir grubun ester bağları ile bağlanmasından oluşmuştur. Cyanogenic glikosidler, glukosinolatlar, saponin ve kumarin glikozidleri bunlara verilen en güzel örneklerdir. Bu maddeler çoğunlukla bitki dokuları zedelendiğinde ortaya çıkarlar, yem bitkilerinde sık rastlanan glikozitler aşağıda verilmiştir. 23 24. 04. 2014
Bitkinin adı Danakıran türleri Taçotu türleri Ormangülü türleri Siklamen türleri Zakkum Yüksek otu türleri Latince adı Helleborus sp. Coronilla sp. Rhododendron sp. Cyclamen sp. Nerium oleander Digitalis sp. İçerdiği glikozit Hellebrin Coronillin Erikolin, Andromedotoxin Cyclamin Oleandrin, Neriantin Digitalin, Digitoxinum Ada soğanı Manisa lalesi Kanavcı otu Scilla maritima Anemone coranaria L. Adonis annua L. Scillicryptosid, Scilliglaucosid Porotoanemonin, Ranunkulin Steroid ve Tritedpenoid Glikositler, Adonin, Saponin Karamuk Yılan yastığı Yoğurt otu Sarı yoğurt otu Agrostemma githago L. Arum maculatum L. Galium aparine L. Galium verum subsp. verum L. Saponinler, Githagin Saponin, Arin Saponinler At kuyruğu Tarla at kuyruğu Yer fesleğeni ( Parten) Equisetum telmatela Ehrh. Equisetum arvense L. Mercurialis annua L. Saponinler (Metilamin, Trimetilamin) Pıtrak Büyük pıtrak Pelin ( Kara süpürge) Deniz pelini Tarla fare kulağı Tarla sarmaşığı Evelik ( Labada) Evelik (Yabani pazı) Kır hardalı Küsküt Çöpleme Xanthium spinosum L. Xanthium strumarium Artemisia scoparia Waldst Et. Artemisia santonicum L. Anagallis arvensis L. Convolvulus arvensis L. Rumex crispus L. Rumex obtusifolius L. Sinapis arvensis L. Cuscuta planiflora L. Helleborus orientalis Lam. Xantostrumarin Taurisin Siklamin, Saponin Konvolvulin Rumisin, Hırızorobin (kök) Rumisin Sinigrin, Sinalpin, Hardal yağı Konvolvulin Helleborin, Hellebrigenin Düğün çiçeği Ranunculus causasicus Bieb. ssp. Subleiocarpus Ranunkulin, Protoanemonin Düğün çiçeği Ranunculus constantinopolitanus L. Ranunkulin, Protoanemonin Tarla düğün çiçeği Basur otu Ranunculus arvensis L. Ranunculus ficaria L. subsp. ficarii formis Rouy et fouc Ranunculus muricatus L. Digitalis ferruginea L. susp. schischkinii ( Ivan) Werner Ranunkulin Düğün çiçeği Yüksük otu ( Arı kovanı) Ranunkulin 24. 04. 2014 Gitoksin, Digoksin, Digitalis
Ø Hidrosiyanik asitler � Hidrosiyanik asit (HCN) normal koşullarda bitki dokularında bulunmazlar. Glikozitler bitkilerin epitelial hücre katmanında bulunurlar. Bu glikozitleri hidrolize eden enzimler ise, mezofil hücrelerde yer alırlar. Normal koşullarda bu iki madde birbirini etkilemez. Ancak bitkilerin solma, kırılma, basılma gibi olaylar veya don, kuraklık gibi stres koşullarında bitki dokularının zedelenmesi sonucunda iki madde bir araya gelir. Cynasgenetik glukozitler, hidrosiyanik asite dönüşür. Bazen rumende glukozitlerin hidrolize olması sonucunda da cyanid ortaya çıkabilir. Herhangi bir olay ile ortaya çıkan ve vücut tarafından emilen cyanid kana karışarak hemoglobini cyanohemoglobine dönüştürür. Hayvanlarda nefes alma hızlanır, kas çekilmeleri ve kısmi felçler başlar, sonuçta ölümler görülür. 25 24. 04. 2014
� Sarıçiçekli gazalboynuzu ve ak üçgül gibi bazı bitkilerde görülürse de, hidrosiyanik asit zehirlenmesi Sorghum türlerinde sorundur. Bu bitkilerde glukozit olarak dhurrin maddesi bulunur. Dhurrin oranı çeşite, büyüme devresine ve yetiştirme koşullarına özellikle uygulanan N gübresi miktarına ve iklim durumuna göre değişir. Genel olarak aşırı azotlu gübreleme, kurak ve soğuk dönem, bitkide hidrosiyanik asitin oluşum ihtimalini artırır. Ayrıca bitkilerin genç devrelerinde yüksek oranda bulunan glukozitler bitkinin olgunlaşması ile azalır. Bu nedenle, sorgum türlerinin çok genç devrede veya donlardan sonra otlatılmamasını önerilir. Silolanan sorgum otlarında hidrosiyanik asit zehirlenmesi nadiren görülür. 26 24. 04. 2014
Ø Kumarin �Kumarin, çoğu yem bitkisinde bulunan aromatik bir kimyasal maddedir. Yem bitkileri içerisinde taşyoncası türlerinde yaygındır. Kumarince zengin bitkiler çiğnendiği zaman ağızda acı bir tad bırakır. Bu nedenle kumarin, bitkilerin lezzetliliğini azaltan bir madde olarak bilinir. Kumarin hayvanlar için tehlikeli bir madde değildir. Ancak iyi kurumamış taşyoncası otlarında Penicillium nigricans ve P. Jensi gibi doğada çok bulunan kütlerle, kumarin dikumarola dönüşür. Dikumarol kanın akışkanlığını hızlandıran, K vitamini metabolizmasını bozan ve kanın pıhtılaşma özelliğini azaltan bir maddedir. Bozulmuş taşyoncası otunu yiyen hayvanlarda iç veya dış kanama sonucu ölümler görülür. �Kumarin zehirlenmesi gösteren hayvanlara K vitamini 24. 04. 2014 27 enjeksiyonu yapılmalıdır.
28 24. 04. 2014
Ø Fenolik Bileşikler � Yem bitkilerinde kondanse ve hidrolize olabilen taninler, fenolik bileşiklerin en tanınmışlarıdır. Taninler birçok yem bitkisinin değişik organlarında bulunan suda eriyebilir, moleküler ağırlığı yüksek fenolik bileşikleridir. Bunlar proteinler ile kimyasal reaksiyonlara girerek, sindirilmez bir kompleks haline dönüşürler. Sellülaz enziminin aktivitesini azaltarak bitkilerin sindirilme oranını özellikle proteinlerinin sindirimi kısıtlar. Bu nedenle taninler yem bitkilerinde lezzetliliği, yem tüketimini ve sindirilme oranını azaltan maddeler olarak tanınırlar. Taninler, buğdaygillerden çok baklagillerde bir sorundur. � Yem bitkileri içerisinde korunga ve Japon üçgülü türleri tanince zengindir. Gazalboynuzu türlerinde ise daha düşük düzeylerde tanin bulunur. � Taninler, yem bitkilerinde otun lezzetini ve sindirilme 24. 04. 2014 oranını 29 düşüren maddeler olarak bilinirler. Örneğin Japon üçgülünde
�Taninlerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak amacı ile tohumlarında tanin bulunmayan veya çok düşük düzeyde tanin bulunan çeşitlerin geliştirilmesine hız verilmiştir. Yapılan birçok çalışmada, çiçek ve tohum kabuğu rengi ile tohumdaki tanin oranı arasında ilişkiler bulunmuştur. Özellikle bakla ile yapılan bu çalışmalarda, beyaz çiçekli çeşitlerin tohumlarında, mor çiçekli çeşitlere göre çok daha az tanin bulunduğu saptanmıştır. �Taninsiz çeşitlerin geliştirilmesinden sonra, taninlerin 30 tohumların besleme değerine etkilerini daha ayrıntılı olarak inceleme olanağı bulunmuştur. Bakla ile sürdürülen çalışmalarda, taninli tohumların sindirilme oranının taninsiz çeşitlerden daha düşük olduğu 24. 04. 2014 anlaşılmıştır. Bu farklılığın, taninin lokalize olduğu
� Buğdaygil yem bitkilerinde ise, taninler sadece Sorghum türlerinde bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Sorgum tanelerinde tanin oranı % 6 -7’ye kadar ulaşabilir. İncelenen çeşitlerde tanin oranına göre tanenin sindirilme oranı % 5096 arasında değişmekte ve bu oran, tanin konsantrasyonu ile olumsuz yönde yakından ilişkilidir. Son yıllarda taninsiz çeşitlerin geliştirilmesi üzerine yoğun çalışmalar yapılmış ve birçok çeşit geliştirilmiştir. Sorgum tanelerinde tanin oranı ile kışa dayanaklılık arasında yakından ilişki olduğu kabul edilir. Sorgumun vejetatif organlarında da tanin bulunur. Aynı şekilde sorgum otlarındaki tanin miktarı ile sindirilme oranı arasında olumsuz ilişkiler belirlenmiştir. 31 24. 04. 2014
� Yemlerde tanenler besin değeri üzerine pozitif ve negatif 32 etkiye sahiptir. Yüksek konsantrasyonlarda düşük hayvan performansına yol açan, protein ve karbonhidrat sindirebilirliğini ve alımını azaltır. Ağaçsı otlanan bitkilerin yaprakları %50 ye yakın protein sindirilebilirliğini azaltan tanen içerir. Düşük-orta derece consantrasyonlarda tanenler, çiğneme sırasında üretilen hücresel kompleksleri ile bağlanarak şişmeyi önlenebilir. Rumende, tanenler baklagillerin köpürme özelliklerinden elemine olurlar ve fermantasyon sırasında oluşan gaz oranı ile azalır. Tanenler mikrobiyal fermantasyon suretiyle rumenden küçük bağırsağa protein bileşenleri akışını arttırabilir. Bu önemlidir çünkü problemler rumende protein kalitesi azalan aminoasid ve proteinlerin geniş yıkımı ile ilişkilidir ve modern yemleme sistemlerinde çiftlik hayvanlarının üretimini kısıtlar. Hayvanlar tarafından yenen tanenler parazit kurtlarını neden olduğu hastalık ve böcek istilasına karşı korur. Örneğin sulla (batalak) otlayan 24. 04. 2014 kuzularda, tanen içeren bir baklagil yem bitkileri, tanen içermeyen yonca otlayan kuzulardan daha az parazite
bitkiler Bitkinin adı Latince adı İçeriği Sirken Chenopodium album L. subsp. microphyllum (Boen) Aellen Oksalatlar, Nitratlar Sarı çiçekli orman gülü Rhododendron luteum L. Resinler-Resinoidler, Andromedotoksin, Erikolin Sütleğen Euphorbia falcata L. subsp. falcata var. falcata Resinler- Resinoidler Bahçe sütleğeni Euphorbia peplis L. Resinler- Resinoidler, Tanen Sütleğen Euphorbia pubescens Wahl. Resinler- Resinoidler Sütleğen Euphorbia aleppica L. Resinler- Resinoidler Sarı sütleğen Euphorbia helioscopia L. Resinler- Resinoidler, Hemidin, Tanen Sütleğen Euphorbia paraliasis L. Resinler- Resinoidler, Evtorbin Sütleğen Euphorbia stricta L. Resinler- Resinoidler Kuzu kıran (Kantoron) Hypericum perforatum L. Hypericine (pigment) (ışığa karşı duyarlılık) Demir dikeni Tribulus terrestis L. Filoeretrin Pigmenti, Resin Yabani şalgam Brassica napus L. Glukosinatlar Kırmızı hevhulma Lythrum salicaria L. Tanen Hevhulma Lythrum portula L. Tanen Hevhulma Lythrum hyssopifolia L. Tanen Hevhulma Lythrum tribracteatum Salzm. Tanen Kartal eğrelti Pteridium aquilinum L. Thiaminase Küçük ısırgan otu Urtica pilulifera L. Urticosit ve Nitrat Adi ısırgan Urtica dioica L. Urticosit ve Nitrat 24. 04. 2014
Ø Şişme � Baklagil yem bitkileri yetiştiriciliğinde en önemli sorunlardan birisi de, bu bitkilerin yeşil otlarını fazlaca yiyen hayvanlarda görülen şişme olayıdır. Hayvanlarda şişme, işkembede mikrobiyal fermentasyon sonucunda ortaya çıkan gazın işkembede birikmesi olayıdır. � Şişme, baklagil yem bitkilerinin çoğunlukta olduğu meralarda otlayan veya bu bitkileri biçildikten hemen sonra yiyen hayvanlarda ortaya çıkar. Ancak her baklagil yem bitkisi aynı etkiyi göstermez. Bu yönden baklagil yem bitkileri, iki ana grup altında toplanır. 1. Yonca, çayır üçgülü ve ak üçgül gibi önemli baklagil yem bitkilerinin içinde bulunduğu grup, hayvanlarda şişmeye neden olurlar. 2. korunga, sarı çiçekli gazalboynuzu ve nohut geveni gibi 24. 04. 2014 34 bitkiler hayvanlarda şişme yapmazlar.
24. 04. 2014
� Baklagillerin vejetatif organlarında bulunan ve hayvanlarda şişmeye neden olan maddeler üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılmıştır. ü İlk çalışmalarda, bitki dokularında bulunan 18 -S proteinin şişme olayında rol oynadığı bulunmuştur. ü Ancak daha sonra özellikle yonca ile yapılan çalışmalarda, sadece 18 -S proteinin değil, tüm eriyebilir bitkisel proteinlerin şişmeye yol açtığı saptanmıştır. ü Bazı çalışmalarda ise, bitki dokularındaki saponinlerin şişmeye neden olduğu ileri sürülmüş, ancak bu görüş doğrulanmamıştır. ü Bugün genel olarak rumende bitki hücre duvarının hızla parçalanması ve hücre içi eriyebilir proteinler ve fermente olabilir karbonhidratların hızla ortaya çıkması şişmenin ana nedeni olarak kabul edilir. Eriyebilir proteinler rumende gaz oluşumuna neden olurken, şekerler de bu gazı üreten mikroorganizmaların çoğalmasına zemin hazırlar. Oluşan 36 gaz rumenin şişmesine ve solunumun zorlaşmasına 24. 04. 2014 yol açar.
4. Bitki Estrojenleri �Estrojen genel anlamda dişi hayvanların seksüel gelişimini etkileyen bileşiklerdir. Yem bitkilerinde estrojen bileşiklerin önemi, Avustralya’da yer altı üçgülü meralarında otlayan koyunlarda üreme bozukluklarının görülmesi ile anlaşılmıştır. �Yem bitkilerinde estrojen bileşikleri, başta yer altı üçgülü olmak üzere, ak üçgül, çayır üçgülü ve yoncada yaygındır. Avustralya’da yapılan çalışmalarda estrojen bileşikleri yönünden yer altı üçgülü çeşitleri arasında farklılık bulunmuştur. . Üçgül ve yonca ile yapılan çalışmalarda estrojen miktarının ilkbaharda yüksek, yaz ve sonbaharda düşük olduğu bulunmuştur. Korungada ise estrojenli bileşiklerin bulunmadığı saptanmıştır. �Estrojen uzun süreli mera otlatmalarında sorun olabilir. Bu bileşiklerin oranı, kuruma ile birlikte hızla azalır. Bu 24. 04. 2014 37 nedenle baklagil kuru otları ile beslenen hayvanlarda
5. Oksalatlar �Yemlerdeki yüksek oksalatlar tek midelilerde kemik gelişiminde düzensizliklere, ruminantlarda ise aşırı Ca birikimi nedeni ile böbrek tahribatlarına (hypocalcemia) neden olurlar. �Oksalatlar genelde Ca, Na ve K ile bağlı olarak bulunurlar. Pennisetum, Setaria, Panicum gibi tropik buğdaygil yem bitkisi türlerinde oksalatların oranı, diğer türlere göre daha yüksektir. �Otlayan hayvanlarda kalsiyumca zengin mineral maddelerin verilmesi oksalatların olumsuz etkilerini azaltır. 38 24. 04. 2014
6. Amino Asitler � Yem bitkilerinde birçok zehirli amino asite rastlanır. Mimozin en çok bilinen zehirli amino asittir ve tropikal bir baklagil çalısı olan yem ağaçlarında yüksek oranda bulunur. � Hayvanlarda yün ve tüy dökülmeleri ile deri rahatsızlıklarına yol açar. Yapılan çalışmalarda, hayvanların Rumenlerinde mimosini parçalayan bakterilerin bulunduğu göstermiştir. Bazı çivit (Indigofera) türlerinde indospecine, mürdümük ve fiğ türlerinin tohumlarında latyrogenik amino asitler bulunur. � Birçok mürdümük türünde zehirli amino asitler, latirizm adı verilen sinir sistemi rahatsızlıklarına yol açarlar. Fiğ türlerinin tohumlarında bulunan bazı amino asitler özellikle tek mideli hayvanlarda felçlere, ruminantlarda zehirlenmelere neden olabilirler. � Brassica türlerinde kansızlığa neden olan bir amino asit (Smethlyeysteine) bulunur. Bu amino asit rumende kırmızı kan hücrelerini tahrip eden bir oksidant olan dimethyl disülfide dönüşür. Yem şalgamı ve yem kolzası gibi Brassica türleri meralarında otlayan hayvanlarda aşırı kansızlık, karaciğer ve 24. 04. 2014 39 böbrek rahatsızlıkarı, kanlı idrar ile kilo kayıpları görülür.
İHTİYOTOKSİK BİTKİLERİN BİLEŞİMİNDE BULUNAN KİMYASAL MADDELER VE BALIK AVCILIĞINDA YAYGIN OLARAK KULLANILAN BİTKİLER �Doğada hazır olarak bulunan bazı bitkiler, zehirli bitkiler grubuna dahil edilirler. Bu bitkiler karada ve suda yaşayan bazı hayvanlar üzerinde toksik etki yaparak ölümlerine neden olurlar. Bitkilerin bu özelliğinden faydalanılarak balık avcılığında ‘‘balık zehiri’’ olarak adlandırılan ‘‘ihtiyotoksik bitkiler’’ kullanılmaktadır. � Ihtiyotoksik bitkiler, balıklarda etkili protoplazma zehirleridirler. Bu bitkilerin yapısında saponin, lactone, pritoksin, rotenon ve eterik yağlar gibi kimyasal maddeler bulunur. Bunlar bitkilerin kök, yumru, gövde kabukları, dalları, yaprakları, çiçekleri, tohumları, meyveleri ve bazı bitkilerin sütlerinde bulunurlar. Bu bitkilerin içerdiği kimyasal maddelere karşı balıkların göstermiş olduğu hassasiyet; balıkların türüne, yaşına, 40 büyüklüğüne, suyun p. H’sına, sıcaklığına, Oksijen 24. 04. 2014
Ø Bu bitkilerden bazıları şunlardır; � � � � � 41 Sabun otu (Saponaria officinalis) Sütleğen otu (Euphorbia esula) Mürdürmük Tohumu (Lathyrus sativus) Şimşir (Buxus sempervirens) Balık Otu (Anamirta cocculus) Taflan, Karayemiş (Prunus laurocerasus) Mazı Meşesi (Quercus infectoria) Siklamen Yumrusu (Cyclamen europaeum) Dikenli elma ( Datura stramonium) Banotu (Hyoscyamus niger) Kayısı Ağacı (Prunus armenlaca) Sığır Kuyruğu (Verbascum nigrum) Tütün (Nicotiana tabacum) Porsuk Ağacı (Taxus baccata) Karga Gözü (Withania somnifera) Defne (Laurus nobilis) Mezvek (Delphinium staphysagria) Mezeryon (Daphne mezereum) 24. 04. 2014
Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. 6. 42 Açıkgöz, E. 2001. Yem Bitkileri, Uludağ Üni. , Ziaat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, 365 -377. Manga, İ. , Acar, Z. , ve Ayan, İ. 2003. Baklagil Yem Bitkileri, Omü Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü. Töngel, M. Ö. ve Ayan, İ. 2005. Samsun İli Çayır Meralarında Yetişen Bazı Zararlı Bitkiler ve Hayvanlar Üzerine Etkileri, Omo Zir. Fak. Dergisi, 20, 84 -93. Balabanlı, C. , Albay S. 2006. “Türkiye Çayır Meralarında Bulunan Bazı Zararlı Bitkiler ve Hayvanlar Üzerindeki Etkileri” , Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, : 1302 -7085, 89 -96. Doğan, G. , Ve Bircan, R. 2009. Bitkisel Yem Hammaddelerinde Bulunan Antibesleyici Faktörler Ve Balıklar Üzerine Etkileri, Journal Of Fisheriessciences, 323 -332. Launchbaugh, K. 2001. Anti-Quality Factors İn Rangeland And Pastureland Forages, USDA, NRCS. 24. 04. 2014
43 24. 04. 2014
- Slides: 43