YAZILI ANLATIM Metnin Temel Unsurlar Tema Konu Ana

  • Slides: 30
Download presentation
YAZILI ANLATIM Metnin Temel Unsurları (Tema, Konu, Ana Düşünce, Yardımcı Düşünceler) Öğr. Gör. Dr.

YAZILI ANLATIM Metnin Temel Unsurları (Tema, Konu, Ana Düşünce, Yardımcı Düşünceler) Öğr. Gör. Dr. Mustafa EVER

Metin nedir? Metin; bir olayın, bir düşüncenin, bir duygunun yazılı biçimde anlatılmış biçimidir. Yani

Metin nedir? Metin; bir olayın, bir düşüncenin, bir duygunun yazılı biçimde anlatılmış biçimidir. Yani metin, öncelikle yazı demektir. “Okumaya konu olan, basılı ve yazılı, anlam ve anlatım bütünlüğü bulunan her şey geniş anlamda bir metindir. Bir şiirden bir romana, bir cümleden bir paragrafa değin basılı ve yazılı dil ürünlerinin tümünü metin terimiyle adlandırabiliriz. ” Türkçe Sözlük’te, metin sözcüğü “ 1. Bir yazıyı biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütünü, tekst. 2. Basılı veya elyazması parça, tekst. ” olarak

Metin sözü dokuma, örme; dokunmuş, örülmüş anlamında tekst sözcüğünden gelir. Tekstin bu anlamı, metin

Metin sözü dokuma, örme; dokunmuş, örülmüş anlamında tekst sözcüğünden gelir. Tekstin bu anlamı, metin çözümleme kavramına da açıklık getirmektedir. Ancak her yazı metin sayılmaz. Bir telefon rehberi, bir yemek listesi metin midir? Bir kompozisyon fikri olmadığı için metin demek aşırı olur. Bir metin organik bir bütünlüktür. Metni oluşturan her parça diğerleriyle sıkı bir ilişki içindedir. İletişimin gerçekleşme koşulu metin oluşturmaktır. İnsanlar duygularını, ihtiyaçlarını tek sözcükler ya da birbirinden kopuk, bağımsız tümceler değil, birbirleriyle bağlantılı tümcelerden kurulu yazılı metinler aracılığı ile ifade ederler.

Kültürler de metinler aracılığı ile oluşturulur, biriktirilir ve nesilden nesle aktarılır. Ürettiğimiz her metin

Kültürler de metinler aracılığı ile oluşturulur, biriktirilir ve nesilden nesle aktarılır. Ürettiğimiz her metin de belirli bir metin türünün örneği olma özelliğini taşır. Derrida, “Genel olarak hayat bir metindir, ” der. Burada anlatılmak istenen şey, hayatımızı belirli temel ilkeler, olgular, duygular anlayışlar çerçevesinde yaşadığımız ve anlamlandırdığımızdır. Nitekim son zamanlarda TV’de yorumcuların çoğu bir olayla ilgili yoruma başlarken, “Ben bunu şöyle okuyorum, ” demektedir. Bu da, sözü edilen olaya metin gözüyle bakıldığının göstergesidir. Dolayısıyla metin, Kamile İmeri’in de dediği gibi, her ne kadar günlük dilimizde yazılı bir ifade olarak algılansa da aslında hem yazılı hem de sözlü biçimde ortaya çıkabilir.

Metinler, yazılış amaçlarına bağlı olarak çeşitli türlere ayrılırlar ve her metin ağırlıklı olarak bu

Metinler, yazılış amaçlarına bağlı olarak çeşitli türlere ayrılırlar ve her metin ağırlıklı olarak bu türlerin özelliklerini taşır. Amaç sanat yoluyla iletişimde bulunmak ise bu metinler genellikle edebi metin türüne girer ve edebi özellikler taşırlar: roman, hikâye, efsane, masal, tiyatro metni, şiir… Amaç bir konuda yapılan araştırma sonuçlarını duyurma, bir konudaki düşünceleri açıklama bilimsel çalışmaları paylaşma, bildirme, öğretme, davet, kutlama, başvuru vb. ise burada ağırlıklı olarak düşünce ağırlıklı yazı türlerinin özeliklerini taşıyan metinler üretilir: makale, yüksek lisans ve doktora tezleri, bildiriler, makaleler, felsefe metinleri, ders kitapları, ansiklopedi maddeleri, fıkralar, denemeler, davetiyeler, tutanaklar, dilekçeler, resmi yazılar vb.

Bir metin incelenirken metni oluşturan temel unsurların belirlenmesi, açıklıkla saptanması gerekir. Aksi halde metni

Bir metin incelenirken metni oluşturan temel unsurların belirlenmesi, açıklıkla saptanması gerekir. Aksi halde metni doğru okumak, dolayısıyla doğru anlamak mümkün olmaz. Sanat odaklı metinlerle düşünce ağırlıklı, bilgilendirme odaklı metinlerin özellikleri ve dili kullanma amaçları ve biçimleri farklı olacaktır. Genel olarak bir metinde tema, konu, ana düşünce, yardımcı düşünce, konunun işleniş biçimi gibi temel unsurlar bulunur ve metinler bu hususlara bakılarak değerlendirilir, incelenir. Biz burada daha çok düşünce ağırlıklı, açıklayıcı-bilgilendirici metinler üzerinde duracağız.

Açıklayıcı-Bilgilendirici Metinlerin Temel Unsurları Tema, konu, sınırlandırılmış konu, ana düşünce, yardımcı düşünceler ve başlık

Açıklayıcı-Bilgilendirici Metinlerin Temel Unsurları Tema, konu, sınırlandırılmış konu, ana düşünce, yardımcı düşünceler ve başlık bir metnin temel unsurlarıdır. Tema Bir metinde tema; genel olarak üzerinde durulan doğa, aşk, savaş, barış, insanlık, fakirlik, zenginlik, kıskançlık gibi evrensel olgulardır, durumlar ve duygulardır. Geneldir, binlerce eser bu kategoride yer alabilir. İnsanlık tarihi kadar eskidir. Her dönemde görülür, işlenir, yaşanır. Tema, genellikle de şiire yakıştırılır. Aşk şiiri, ayrılık şiiri, kahramanlık şiiri gibi temalar belirtilir.

Her şair, aşkı başka anlatmıştır. Neredeyse her dönemde, her ülkede, her şarkıda aşk vardır.

Her şair, aşkı başka anlatmıştır. Neredeyse her dönemde, her ülkede, her şarkıda aşk vardır. Dolayısıyla aşk bir temadır. Romanlarda, hikâyelerde, şiirlerde, filmlerde, şiirlerde işlenir durur. Tema, bir esere, bir metne girdiğinde bir konunun sınırlarına dahil olmuş olur.

Konu, bir temanın, belirli bir dönemde, kitapta, yazıda, konuşmada ele alınmış biçimidir. Yani bir

Konu, bir temanın, belirli bir dönemde, kitapta, yazıda, konuşmada ele alınmış biçimidir. Yani bir mekâna, bir zamana, kişilere bağlanmış şeklidir. Türk Kurtuluş Savaşı bir konudur. Belirli bir tarihte gerçekleşmiştir. Bize aittir. Evrensel değildir. Ulusaldır. Türk tarihi bir konudur. İstanbul depremi bir konudur. Türk romanı bir konudur. Konu TDK’de (2011 a: 1475) konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum konu olarak adlandırılır (TDK, 2011 a: 1475) tanımlamasını yapar. Bir metinde, bir kompozisyonda hakkında yazılan, söz söylenen her şey konudur. Bir film, bir kitap, bir ilişki, bir özdeyiş, bir atasözü, bir deyim, birkaç dize, bir replik, bir olay, bir kavram konuyu oluşturabilir.

Ancak bu konu da geneldir. Yani Türk Kurtuluş Savaşı çeşitli biçimlerde anlatılabilir; savaşın çeşitli

Ancak bu konu da geneldir. Yani Türk Kurtuluş Savaşı çeşitli biçimlerde anlatılabilir; savaşın çeşitli yönleri anlatılabilir. Bu açıdan geneldir. Örnek vermek gerekirse Samim Kocagöz (Kalpaklılar), Attila İlhan (Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa), Tarık Buğra (Küçük Ağa) ve daha 9 yazar romanlarında Kurtuluş Savaşı’nı farklı yönlerden anlatmışlardır.

Sınırlandırılmış Konu Sınırlandırılmış konu, konunun belirli bir açıdan ele alınmış biçimidir. Bir metnin konusu

Sınırlandırılmış Konu Sınırlandırılmış konu, konunun belirli bir açıdan ele alınmış biçimidir. Bir metnin konusu dediğimizde asıl anlatmak istediğimiz budur. Aşk, bir temadır. Ali ile Ayşe’nin aşkı ise sınırlandırılmış bir konudur.

Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanı genel bir konudur. Bu roman hakkında birçok eleştirmen, incelemeci

Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanı genel bir konudur. Bu roman hakkında birçok eleştirmen, incelemeci yazı yazmıştır. Bu yazılar bir kitapta toplanarak yayımlanmıştır. Dolayısıyla Kara Kitap genel konudur. Her yazar kitabın farklı bir yönüne odaklanmış, farklı bir açıdan kitabı yorumlamış, böylece yazısınırlandırmıştır. Bu da sınırlandırılmış konudur. Metne sorulacak “Bu metin neyle ilgili? ” sorusu genel konuyu verecektir. Cevap, Kara Kitap’tır. Her yazar için ortaktır. “Hangi açıdan anlatıyor? ” sorusu da sınırlandırılmış konuyu verir.

“Kara Kitap’ta Alıntı Hikâyelerin İşlevi” sınırlandırılmış bir konudur. Kara Kitap’ta Postmodern Unsurlar” bir sınırlandırılmış

“Kara Kitap’ta Alıntı Hikâyelerin İşlevi” sınırlandırılmış bir konudur. Kara Kitap’ta Postmodern Unsurlar” bir sınırlandırılmış konudur. Konu sınırlandırılmadan bir araştırmaya, bir yazıya başlanamaz. Bilimsel, düşünsel ağırlıklı yazılarda sınırlandırılmış konu genel olarak yazının Giriş bölümünde verilir. Ayrıca yazının başlığı da sınırlandırılmış konuyu içermek zorundadır.

Örnek 1: YAPRAK DÖKÜMÜ ROMANINDAN TELEVİZYON DİZİSİNE DEĞİŞEN DEĞER TEMSİLİ Giriş 20. Yüzyılın başlarında

Örnek 1: YAPRAK DÖKÜMÜ ROMANINDAN TELEVİZYON DİZİSİNE DEĞİŞEN DEĞER TEMSİLİ Giriş 20. Yüzyılın başlarında toplumsal temsillerin ve buna bağlı olarak değerlerin yeniden üretilerek temsil edildiği en yaygın araçlar gazetelerle birlikte romanlar iken; iletişim teknolojilerinin gelişimine bağlı olarak günümüzde kullanılan en yaygın kitle iletişim araçlarından biri televizyondur. Ülkemizde Batılılaşma ve modernleşme çabalarının hız kazandığı bir dönemi yansıtan Cumhuriyet dönemi romanları, edebi gelişim kaygılarının yanı sıra, dönemin baskın ideolojisi ve toplumsal sorumluluk idealleri doğrultusunda geleneksel ve toplumsal değerleri ortaya koyarak, mevcut kültürel yapıyı belgelemektedir. Günümüz televizyonu ise, tüketime yönelik ticari kaygıları doğrultusunda toplumsal sorumluluk ideallerinden feragat etmekte; televizyon dizilerinde Amerikan dizilerinin belirlediği formatlar çerçevesinde melezleşmiş postmodern kültüre ilişkin temsillere yer verilmektedir. Dizilerde daha çok bireysel, birbiri içine geçebilen, karmaşık bir değer yapısı yansıtılmaktadır. Bu bağlamda Cumhuriyetin ilk döneminde yazılmış romanlarla, günümüzde bu romanlardan uyarlanan diziler arasında, hem toplumsal yapı, hem de değer değişimi açısından önemli farklar bulunmaktadır. Yaprak Dökümü romanı (1930, Reşat Nuri Güntekin) ve dizisi (13. 09. 2006 - 29. 12. 2010, Mesude Erarslan, Kanal D, 174 bölüm) değer değişimine ilişkin bu farkın ortaya çıkarılması açısından iyi bir örnek teşkil etmektedir. ( Yrd. Doç. Dr. Mihriye Meral YURDERİ / Prof. Dr. Dilek TAKIMCI , UHİVE, www. uhedergisi. com Uluslararası Hakemli İletişim ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Ekim / Kasım / Aralık - Güz Dönemi Cilt: 2 Sayı: 5 Yıl: 2014)

Araştırmacının giriş bölümünde izlediği düşünceyi geliştirme yolunu analiz edecek olursak: Araştırmacı öncelikle geçmiş ile

Araştırmacının giriş bölümünde izlediği düşünceyi geliştirme yolunu analiz edecek olursak: Araştırmacı öncelikle geçmiş ile günümüz arasında bir karşılaştırma zemini hazırlayarak işe başlıyor. Geçmişin ve günümüzün kültür aktaran ve üreten iki türüne değiniyor. Gazete, roman ve televizyon. Yaprak Dökümü romanı hem geçmişe ait olduğu için hem de dizi film haline gelişiyle günümüze ait olduğu için araştırmacının amacına uygun bir eser olarak görünüyor. Bu eser üzerinden Türkiye’deki değişim olgusunun anlatılacağı sergileniyor. Etkinlik: Yukarıdaki metinde sınırlandırılmış konuyu ifade ediniz?

Örnek 2: DİL Dil, bir anda düşünemeyeceğimiz kadar çok yönlü, değişik açılardan bakınca başka

Örnek 2: DİL Dil, bir anda düşünemeyeceğimiz kadar çok yönlü, değişik açılardan bakınca başka nitelikleri beliren, kimi sırlarını bugün de çözemediğimiz büyülü bir varlıktır. O gerek insan, gerek toplum, gerekse insan ve toplumdan ayrı düşünülemeyecek olan bilim, sanat, teknik gibi bütün alanlarla ilgili bulunan, aynı zamanda onları oluşturan bir kurumdur. Burada, önce dilin çeşitli açılardan görünümüne kısaca değinelim. (Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil) Görüldüğü gibi yazar, çok kısa bir girişle yazının sınırlandırılmış konusunu vermiş, çerçevesini çizmiş, ne yapacağını anlatmıştır. Etkinlik: Yukarıdaki metnin sınırlandırılmış konusun ifade ediniz.

Örnek 3: “Okumak” başlıklı denemesine Hasan li Yücel (TDK, 2011 b: 60) şöyle başlıyor:

Örnek 3: “Okumak” başlıklı denemesine Hasan li Yücel (TDK, 2011 b: 60) şöyle başlıyor: Kültürü çok geniş değerli bir dostum geçen gün bana diyordu ki: - Artık benim için yeryüzünde bir tek eğlence kaldı: Okumak. Ne içkiden ne danstan ne toplanmalardan hiçbir şeyden tatlı bir duygu alamıyorum. insanlardan kaçan yabani bir mahluk oldum. Bu duyuş, belki bir sinir bozukluğundan geliyor. Yalnız doğru bir tarafı var ki o da bu dostumun her tatlı duyguya karşı taş gibi donuk ve soğuk kaldığı hâlde okumaktan kendini alamamasıdır. Demek kültürlü bir insan için; düşünen, anlayan, öğrenmek isteyen bir kimse için her eğlence geçebiliyor, yalnız okumak kalıyor. Öyle ise okumak nedir, nasıl bir iştir ki böyle sürekli ve kolay ölmeyen bir tadı var? (AÖF, Türk Dili II) Etkinlik: Yukarıdaki metnin sınırlandırılmış konusunu ifade ediniz.

Konunun sınırlandırılması, yazılacak yazının türüyle, kapsamıyla da ilgilidir. Bir doktora tezi ile bir makale

Konunun sınırlandırılması, yazılacak yazının türüyle, kapsamıyla da ilgilidir. Bir doktora tezi ile bir makale arasında yüzlerce sayfalık bir fark vardır. Doktora tezinin kapsamı geniştir; o nedenle konunun sınırlandırılması da o oranda geniş bir çerçevede olacaktır. Makale, daha dar ve özel bir alanda yapılan araştırmayla ilgili olacağı için ortalama 7 -15 sayfa gibi, bir dergide yer alabilecek sayfa sayısında yazılacaktır. Sınırlandırılmış konu da buna uygun olacaktır. “Peyami Safa’nın Roman Dünyası” bir kitap konusu olabilecekken; “Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye Romanında İnsan Tiplemeleri” bir makale konusu olmaya uygundur. Başarılı bir çalışma için konuyla ilgili üzerinde durulacak noktaları önceden çok iyi araştırıp belirlemek gerekir. Nelerin çalışmamızın sınırları içine dahil edileceği, nelerin çalışmaya dahil edilmeyeceği iyice incelenmelidir.

Ana Düşünce Ana düşünce; düşünce yazılarında ulaşılmak istenen, hedeflenen, açıklanmaya ya da kanıtlanmaya çalışılan

Ana Düşünce Ana düşünce; düşünce yazılarında ulaşılmak istenen, hedeflenen, açıklanmaya ya da kanıtlanmaya çalışılan fikirdir. Nihai amaçtır. “Asıl anlatılmak istenen” biçiminde ifade edilen düşüncedir. Yazıdaki her şey, alıntılar, benzetmeler, karşılaştırmalar, fikir yürütmeler ana düşünceye ulaşma adına yapılır. Ana düşünce, kesinlikle sınırlandırılmış konuyla ilgili olarak yazarın, araştırmacının çabaları, bulguları sonucunda ulaştığı düşüncedir, sonuçtur. Yazıya son noktayı koyduran düşüncedir. Bu düşünce, yazara aittir, özneldir. Bir başka araştırmacı başka bir sonuca ulaşabilir. Ancak düşünce yazıları öyle organize edilir ki elde edilen ana düşünceye zorunlu olarak ulaşılır.

Bir metnin ana düşüncesini bulmaya çalışırken öncelikle konu belirlenmeli, sonra konunun hangi açıdan ele

Bir metnin ana düşüncesini bulmaya çalışırken öncelikle konu belirlenmeli, sonra konunun hangi açıdan ele alındığı belirlenmeli ve sonunda ne anlatmak istediği saptanmalıdır. “Yazı neyle ilgili? Hangi açıdan ele alıyor? Ne anlatmak istiyor? ” soru zinciri ana düşünceyi belirleyecektir. Daha kısaltacak olursak: “Neyle ilgili, hangi açıdan, ne diyor? ” üçlemesiyle ana düşünceye ulaşabiliriz.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken şey, yardımcı düşüncelere takılıp onu ana düşünce olarak kabul

Bu noktada dikkat edilmesi gereken şey, yardımcı düşüncelere takılıp onu ana düşünce olarak kabul etmektir. Şunu bir kez daha hatırlatalım: Her yazıda tek konu, tek açı, tek sonuç vardır. “Yazı bunu anlatmak için mi yazılmış? ” sorusuyla ana düşünceyi test edebiliriz. Cevabımız “evet” ise, ana düşünceyi bulduğumuzu söyleyebiliriz. Ana düşünce genellikle yazının sonuç bölümünde yer alır. Bir yazıda ana düşünceye geçerken genellikle, “Sonuç”, “Sonuç olarak, ” ifadeleri kullanılır.

Örn. Hasan li Yücel, “Okumak” başlıklı yazısını şu sözlerle sonlandırır: «Yalnızlıkta, dost ve arkadaş

Örn. Hasan li Yücel, “Okumak” başlıklı yazısını şu sözlerle sonlandırır: «Yalnızlıkta, dost ve arkadaş yokluğunun yerini ancak kitap tutabilir. Bulabildiğiniz kitabı yazan, sizin bu tek başına kaldığınız anda konuşabileceğiniz tek arkadaş değil midir? Yazık okumaya alışmamış onun tadını alamamış olanlara. Onlar, ıssız bir âlemde, yapayalnız yaşayan mahkûmlardır. » (AÖF, Türk Dili II) Ana düşünce kesinlikle sınırlandırılmış konu ile ilgili ulaşılan son yargıdır, son karardır. Çoğu zaman söylediğimiz gibi ana düşünce, genellikle bir atasözü gibi genelleşmeye uygun, asıl anlatılmak isteneni içeren, ulaşılmış son sözdür.

Örnek: 1. …Sonuç olarak yazarın, Türkçeyi günümüzün gereklerine uygun olarak kullanmadığı söylenebilir. 2. 2.

Örnek: 1. …Sonuç olarak yazarın, Türkçeyi günümüzün gereklerine uygun olarak kullanmadığı söylenebilir. 2. 2. …Romancı, modern insanın yalnızlığını okuyucuya hissettirmeyi başarmıştır, denebilir. Ana düşünce, yazının giriş bölümünde de verilebilir. Bu durumda yazının devamında bu düşünce kanıtlanmaya çalışılacak, demektir.

Yardımcı Düşünceler Bir yazıda tek konu, tek açı, tek sonuç bulunduğu halde çok sayıda

Yardımcı Düşünceler Bir yazıda tek konu, tek açı, tek sonuç bulunduğu halde çok sayıda yardımcı düşünce bulunabilir. Esasen yardımcı düşünce, ana düşünceye giderken yararlanılan düşüncelerdir. Yazının asıl amacı olmayan düşüncelerdir. Karşılaştırmalar, benzetmeler, alıntılar, araştırma sonuçları vb. bu türden düşüncelerdir. Yardımcı düşünceler, yazının gelişme bölümünde bulunur. Her araştırmacı, yazısına uygun olan, kendisini ana düşünceye ulaştıracak olan yardımcı düşünceleri kullanır. Onları yorumlar.

Bir konuda birçok araştırmacı çalışabilir, bu yüzden konu ortaktır. Ancak yardımcı düşünceler ve ana

Bir konuda birçok araştırmacı çalışabilir, bu yüzden konu ortaktır. Ancak yardımcı düşünceler ve ana düşünce ortak olmaz. Her yazar kendi dünya görüşüne göre, anlayışına, bakış açısına göre bu konuyu işler, yardımcı düşünceleri yorumlayarak kullanır ve kendi ana düşüncesini ileri sürer. Bu noktada önemli ve kıymetli olan şey, farklı ve yeni bir şey söyleyebilmek; yeni bir bakış açısıyla yeni ve özgün fikirler üretebilmek veya konunun farklı bir veçhesini ortaya koyabilmektir. Çeşitli düşünceyi geliştirme teknikleriyle, okuru ikna edebilecek şekilde argüman ortaya konur. Okuyucu sonuca hazırlanır.

Örnek: “Şiirsiz Dünya Hayali” adlı yazısına Victor Hugo’nun bir sözüyle başlayan Peyami Safa, gelişme

Örnek: “Şiirsiz Dünya Hayali” adlı yazısına Victor Hugo’nun bir sözüyle başlayan Peyami Safa, gelişme bölümünde konuyla ilgili düşüncelerini sıralayarak, bu düşüncelerini pekiştirecek örnekler getirerek gelişme bölümünü oluşturuyor (TDK, 2011 b: 83 -84): Güzel sanatların ölümü estetiğin, psikolojinin ve felsefenin de hayatını tehlikeye sokacaktır. Baştan başa maddeye bağlı bir değerler sistemi içinde ahlakın uğrayacağı inkılâp, dostluğu bir alış veriş, aşk bir cinsî ticaret, aileyi kalırsa- bir şirket hâline sokacak, bütün hayır ve fazilet duygularını merhamet ve şefkat ortadan kaldıracaktır. Dünyamızın böyle bir geleceğe doğru yöneldiği korkusunun veya ümidinin değeri var mıdır? Sırf tabiat ve madde planına irca edilmiş bir insan hayatı bir hayvan hayatı olur. Aradaki fark, hayvanın tabiî sevki (iç güdüsü) yerine tekniğin kaim olmasıdır. O zaman insanı “teknik bir hayvan” diye tarif etmek lâzım gelecektir.

İnsan daha demir devrinde iken silâhının kabzasına kuş ve çiçek resimleri kazıyordu. Bu süs

İnsan daha demir devrinde iken silâhının kabzasına kuş ve çiçek resimleri kazıyordu. Bu süs faydasızdı. Silâhın atım ve isabet gücünü artırmıyordu. Ancak silâhı atanın manevî gücüne bir şey kattığı için süsün faydalı olduğu söylenebilir. Fakat bu faydanın şartı insanın güzellikten zevk almasıdır. Yani güzellik duygusu faydadan önce gelmektedir. İnsanı hayvandan ayıran fark da budur. İnsanın ilkel davranışlarında da faydayı aşan bir idealin hâkimiyeti göze çarpıyor. Güzelliğe karşı bu meyil zamanımıza kadar, en büyük sanatları yaratarak devam etmiştir. Bugün en maddî ihtiyaçlara cevap veren endüstri mamullerinde bile kendine göre bir zarafet arıyoruz. Estetik duygu maddî hayatımızın her parçasında saltanat sürmektedir. Suyu bile zarif bir bardaktan içmeyi tercih ediyoruz. Güzelliğinden tecrit edilmiş bir dünyada insanın yaşama ve yaratma zevkini kaybedeceği, bu yüzden teknik icatlardan aciz kalacağı muhakkaktır. Çünkü bu icatlar da hayale muhtaçtırlar. insan muhayyilesini kurutan bir teknik bindiği dalı kesmeye mahkûm demektir. (AÖF, Türk Dili II) Etkinlik: Metindeki yardımcı düşünceleri ifade ediniz.

Kaynakça Akbayır, Sıddık (2006). Cümle ve Metin Bilgisi, Ankara: Pegem A Yayıncılık Aksan, Doğan

Kaynakça Akbayır, Sıddık (2006). Cümle ve Metin Bilgisi, Ankara: Pegem A Yayıncılık Aksan, Doğan (2009). Her Yönüyle Dil (5. B), Ankara: TDK Aktaş, Şerif-Gündüz, Osman (2009). Yazılı ve Sözlü Anlatım, 11. B. , Ankara: Akçağ Yay. Akın, Şeyma (2011). 28 Şubat Süreci ve Batı Medyasındaki Algılaması, 28 Şubat Süreci ve Batı Medyasındaki Algılaması Mehmetbey Üniversitesi, Karaman. Bayraktar, Nesrin vd. (2009). Türk Dili Yazılı Anlatım- Sözlü Anlatım, 4. B. , İst. : Kriter. Beyreli, Latif vd. (2006). Yazılı ve Sözlü Anlatım, 2. B. , Ankara: Demir, Nurettin- Yılmaz, Emine ( Ed. ) ( 2009). Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, Ankara: Nobel Durmuş, Mustafa(Ed. )(2014). Türk Dili Sözlü ve Yazılı Anlatım, 2. B. , Ankara: Grafiker. Ekici, Metin &İlker, Ayşe ( Editörler) (2009). Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, İst. : Lisans Hatiboğlu, A. Necip (2005). Türk Dili Dersleri (9. B), Ankara: Akademi Kitabevi

İmer, Kamile-Kocaman, Ahmet. Dilbilim Sözlüğü. Pdf. İnceoğlu, Yasemin G. , Çomak, Nebahat A. (2009).

İmer, Kamile-Kocaman, Ahmet. Dilbilim Sözlüğü. Pdf. İnceoğlu, Yasemin G. , Çomak, Nebahat A. (2009). Metin Çözümlemeleri, İst. : Ayrıntı Ong, J. Walter(1991). Sözlü ve Yazılı Kültür (Çev. Sema Postacıoğlu Banon), İst. : Metis Önal, Mehmet (2010). Yeni Türk Edebiyatı, 4. B, Ankara: Akçağ. Özdemir, Emin (1986). Anlatım Sanatı Kompozisyon (3. B), İst. : Remzi Kitabevi Özkan, Bülent (2004). Metindilbilimi, Metindilbilimsel Bağdaşıklık ve Haldun Taner’in “On İkiye Bir Vardı” adlı öyküsünde Metindilbilimsel Bağdaşıklık Görünümleri, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13/1, Adana. TDK (2009). Yazım Kılavuzu (26. B), Ankara: Türk Dil Kurumu Macit, Muhsin& Cavkaytar, Serap (Ed. )(2013). Türk Dili II. , Eskişehir: AÖF Yay. Mc Luhan, Marshall (2001). Gutenberg Galaksisi (Çev. Gül Çağalı Güven), İst. : YKY Taşçıoğlu, Yılmaz ve diğerleri ( 2009). Yeni Türk Edebiyatına Giriş, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.

Sözlü Anlatım, Ankara: Nobel Durmuş, Mustafa(Ed. )(2014). Türk Dili Sözlü ve Yazılı Anlatım, 2.

Sözlü Anlatım, Ankara: Nobel Durmuş, Mustafa(Ed. )(2014). Türk Dili Sözlü ve Yazılı Anlatım, 2. B. , Ankara: Grafiker. Ekici, Metin &İlker, Ayşe ( Editörler) (2009). Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, İst. : Lisans Hatiboğlu, A. Necip (2005). Türk Dili Dersleri (9. B), Ankara: Akademi Kitabevi Karasoy, Yakup vd. (2002). Türk Dili ve Kompozisyon, II. B. , Konya: Selçuk Üniversitesi Korkmaz, Zeynep (2005). Türk Dili ve Kompozisyon, Ankara: Ekin Kitabevi Kıbrıs, İbrahim (2010). Türkçe I Yazılı Anlatım, Ankara: Kök Yayıncılık. Kavcar, Cahit&Oğuzkan, Ferhan (1999). Yazılı ve Sözlü Anlatım, Ankara: Anı Yay. Karadeniz, Abdülkerim (Nisan 2015). Metin Dil Bilimi Temelli Metin Çözümlemesinin Bağdaşıklık Araçlarını Kullanma ve Tutarlı Metin Oluşturma Becerilerine Etkisi, Cilt 11, Sayı 1, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Mersin. İmer, Kamile-Kocaman, Ahmet. Dilbilim Sözlüğü. Pdf. İnceoğlu, Yasemin G. , Çomak, Nebahat A. (2009). Metin Çözümlemeleri, İst. : Ayrıntı Ong, J. Walter(1991). Sözlü ve Yazılı Kültür (Çev. Sema Postacıoğlu Banon), İst. : Metis Önal, Mehmet (2010). Yeni Türk Edebiyatı, 4. B, Ankara: Akçağ. Özdemir, Emin (1986). Anlatım Sanatı Kompozisyon (3. B), İst. : Remzi Kitabevi Özkan, Bülent (2004). Metindilbilimi, Metindilbilimsel Bağdaşıklık ve Haldun Taner’in “On İkiye Bir Vardı” adlı öyküsünde Metindilbilimsel Bağdaşıklık Görünümleri, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13/1, Adana. TDK (2009). Yazım Kılavuzu (26. B), Ankara: