YARATICI DRAMA LE LKL BAZI KAVRAMLAR Dram Drama
YARATICI DRAMA İLE İLİŞKİLİ BAZI KAVRAMLAR
Dram, Drama, içinde eylem olan, bir ya da birden çok insanın birbirleriyle, doğayla ya da başka nesnelerle etkileşerek yaşadıkları içsel ve dışsal devinimler ve onların yaşam durumlarını geniş ölçüde içeren etkinliklerdir.
Dram, Drama, aynı zamanda sahnede oynanmak üzere konuşmalar, hareketler, çatışmalarla gelişen ve sonuçlanan bir kimsenin, katılanlara anlamlı olan bir şey yapması, çeşitli tasarımların eyleme dönüştürülmesi halidir.
Dram, Drama sözcüğünün kökü Yunanca "Dran"dır. Dran, itmek, çekmek, yapmak, etmek, eylemek anlamlarında kullanılır (Lehmann, 1986, s. 255’dan akt. : San, 1990). Metin And (2002, s. 52) drama sözcüğünün anlamının bütün eski törensel ve ritüel niteliğinde ikili bir ilişkide bulunduğunu ileri sürer. Bunlar söz (mithos) ve yapılan şey, eylem (dromenon)dir.
Dram, Drama Dram, Türkçe Sözlükte hem sahnede oynanmak üzere yazılmış, konuşmalar ve devinimlerle gelişen, karşıt oluşların çatışmasıyla sonuçlanan oyun, yapıt olarak hem de mecazi anlamda da acıklı olay olarak, drama ise tiyatro yazını, oyun yazma sanatı, (televizyonda) oyun biçiminde oyun, yapıt (Püsküllüoğlu, 2004, s. 303) olarak tanımlanmaktadır.
Dram, Drama Bütün bu verilere dayanarak drama sözcüğünün, içinde eylem olan her türlü etkinliği içerdiği söylenebilir. İnsanlar arasındaki çeşitli ilişki biçimleri, insanların diğer nesnelerle kurduğu iletişim ya da etki ve tepkiye dayalı durumlar da bu eylemler arasındadır ve bu durumlar aynı zamanda içinde çeşitli problemleri, gerilimleri barındırdığı için dramatik an ya da dramatik bir durumu da oluştururlar.
Dramatik ve Dramatik Durum Dramatik; etkileyici, ani, birdenbire olan ve genellikle sürpriz hissi veren, heyecanlı an, insanla ve insan ilişkileriyle gelişen, içinde gerilim, çatışma, karşıtlıklar bulunan metaforik (benzetme, mecazi) olarak da duyguları kamçılayan, coşku verici, gerilim yaratıcı olaylardır. Dramatik, aynı zamanda tiyatro bilimi açısından; sahne oyunuyla ilgili olan anlamındadır.
Dramatik ve Dramatik Durum Dramatik, içinde çatışma ve eylem gibi iki önemli öğeyi gerektirir ve yaratıcı drama alanındaki bir katılımcının eylemi, canlandıracağı bir rol içerisinde ortaya çıkar. Dramatik, insanda içsel bir yaşantının olması durumudur.
Dramatik ve Dramatik Durum, insanın tüm eylemlerini içerir. İnsanın yapacağı seçimler ya da diğer insanlarla yaşayacağı çatışma durumları, arada oluşan en az düzeyde bir etkileşim, her türlü dolaysız, doğrudan ilişki, etki-tepki alışverişi (Nickel, 1976), dramatik durumun kendisidir.
Dramatik ve Dramatik Durum Nutku’(1990, s. 29)’ya göre dramatik durum, her şeyden önce insanla ilgili olan bir duygudur. İnsan yaşamını temel alan ve bu yaşamdaki bir sorunu, bir anı, bir düşünceyi ya da duyguyu ileten bir görünümdür.
Dramatik Oyun Dramatik oyun, oynayanların keşfettikleri ve çevrelerindeki tüm karakterleri ve hareketleri daha çok taklit ettikleri özgür bir ortamda oynanan oyundur. Bu tür oyunlar bir anda başlar, bir kaç dakika içinde sona erebilir ya da bir süre devam edebilir.
Dramatik Oyun Dramatik oyunlar, herhangi bir metnin olmadığı, doğaçlama ve rol oynama tekniklerinin kullanıldığı, gelişimini gündelik yaşantılardan alan bir süreçtir ve bu süreçte dışardan herhangi bir yapılandırma söz konusu değildir. Bu nedenle bir tiyatro oyunu oluşturmak gibi bir amaç taşımaz ancak yaratıcı drama gibi tiyatronun da pek çok öğesini içerir.
Dramatik Oyun Tüm çocuk oyunlarının kökeninde çocuklara yönelik eylemler vardır. Çocuklar, oyunlarda ya da dramatik oyunlarda bir eylemde bulunma isteği içerisinde olurlar. Dramatik oyunların tam olarak dramatik bir gelişimi de olmayabilir. Çocukların oynadığı evcilik oyunları, dramatik oyunların tipik örnekleridir. Bu oyunlarda imgelemeye dayalı oyunlar daha yoğundur ve bu oyunlarda daha önceden hazırlanmış öyküler bulunmaz.
Dramatik Oyun Mc. Caslin (1990, s. 4)’e göre dramatik oyun, küçük çocukların evrenlerini keşfettikleri, çevrelerindeki karakter özelliklerini ve hareketleri taklit ettikleri özgür oyunlardır. Bu nedenle yaratıcı drama ile karıştırılmamalı veya tam bir yaratıcı drama süreci olarak değerlendirilmemelidir. Dramatik oyunların bu yönü, yani öykünmeye dayalı oluşları yaratıcı dramadan da kendini ayıran önemli bir noktadır.
Dramatik Oyun Pollisini (1994)’ye göre dramatik oyun, yaratıcı dramaya geçişte önemli bir basamaktır. Ona göre birçok insan yaratıcı dramaya uyum sağlamada zorluk çekmez çünkü zaten yaşamında bildiği, denediği, çocukluğunda geliştirdiği her şeyi dramatik oyunlarda yaşar.
Dramatizasyon Günümüzde oyuna koyma, oyunlaştırma veya bir durumu gerçekte olduğundan daha heyecan verici ya da kötü göstermek olarak açıklanabilecek olan dramatizasyon, daha çok yazılı bir metne dayalı olarak bir konunun, öykünün, masalın ya da bir durumun canlandırılmasıdır.
Dramatizasyon Dramatize, sözcük olarak, drama biçimine sokulmuş, oyunlaştırılmış ya da oyun biçiminde olan, dramatize etmek ise, roman, öykü, şiir gibi bir yazın yapıtını radyo TV ya da sahne oyunu biçimine sokmak, oyunlaştırmaktır (Püsküllüoğlu, 2004, s. 303).
Dramatizasyonda konunun, metnin seçimi, rollerin dağıtımı lider ya da öğretmen tarafından yapılır. Katılımcılar öğretmen tarafından verilen rollere bağlı kalarak beden dili ya da sözel olarak canlandırmalar yapar, kendilerine verilen metinde bulunan karakterleri canlandırırlar (Adıgüzel, 2006).
Dramaturgi, Dramaturg Dramatik bir metnin teknik, tasarım, içerdiği anlam ve sağlayabileceği sahneleme olanakları, yazıldığı çağ ve geçtiği dönem açısından incelenmesi, çözümlenmesi, araştırılması bugünkü dramaturginin çalışma alanının oluşturmaktadır. Dramaturgi, tiyatro yapıtlarının incelenmesinden oluşur. Dramaturg ise drama yazarlığının tekniği bilen, yazın ve tiyatro arasında bağlantıyı kuran kişidir.
Dramaturgi, , bir metnin sahnelenmek amacıyla seçilmesinden, sahneye aktarımına kadar izlenen, metnin seçilmesi, çözümlenmesi, günün koşullarına ters düşen bölümlerine dikkat çekilerek gerekiyorsa yorum doğrultusunda düzenlenmesi, belirlenen yorumdan sapılan noktalara nesnel biçimde müdahale edilmesini kapsayan bir süreçler bütünüdür
Dramaturgi, Dramaturg Metin üzerinde yapılan çalışmaların tümüne kuramsal dramaturgi; oyuncular ile sahne üzerinde yapılan çalışmalara da uygulamalı dramaturgi denir.
Yaratıcılık Genel olarak yaratıcılık, daha önceden kurulmamış ilişkiler arasındaki ilişkileri kurabilme, böylece yeni bir düşünce şeması içinde, yeni yaşantılar, deneyimler, yeni düşünüler ve yeni ürünler ortaya koyma yetisidir (Landau’dan akt. San, 1985, s. 10).
Yaratıcılık bir süreçtir ve insanın her türlü eyleminde bulunabilir. “İnsan tarafından tamamlanmış her işte yaratıcılık bir temel öğe olarak bulunmaktadır (San, 1985: 9)” Bu nedenle yaratıcılık yalnız sanatsal süreçlerde değil, insan yaşamının tüm yönlerinde yer alan temel bir yetidir.
Yaratıcılık Yaratıcılığa bilim, teknik, sanat ve eğitim çevrelerinin yaklaşımları farklıdır. Bilim adamlarına göre yaratıcılık süreçten çok sonuçla ilgilidir. Akıl yürütme, buluş yapma ve sorun çözme yaratıcılığın karşılıklarıdır.
Yaratıcılık Sanat için yaratıcılık, estetik öğeler içeren özgün bütünlüğe ulaşmaktır ve bir süreçtir daha çok. . . Sanatta yaratıcılık içsel duyumsama ile birleşip dışa vurulduğu bir süreç olarak anlaşılır. Sonuç ise sanat yapıtıdır. . .
Yaratıcılık Eğitimcilerin yaratıcılığa yaklaşımları; araştırıcı, özgür düşünen, soru soran, uygucu olmayan insan yetiştirme yönündedir. Çünkü eğitimden beklenen, soru soran, tartışarak düşünen, akıl yürüten, sorun çözen insan yetiştirmektir (Kırışoğlu, 1991, s. 170).
İletişim, çeşitli duygu, düşünce ya da bilgilerin çeşitli araçlarla (akla gelebilecek her türlü yolla) başkalarına aktarılmasıdır. İletişim süreci çeşitli öğelerden oluşur. Bunlar kaynak, ileti, kanal, alıcı, dönüt (geri bildirim) ve ortamdır
Etkileşim, Eylem, Edim, Performans Türkçe’de “etkileşim”, “eylem” ve “edim” sözcükleri büyük ölçüde “et” ve “ey” gibi özdeş kökleri nedeniyle birbirlerini bir anlam bağlamında izleyen sözcüklerdir. Birbirini etkileme eylemi olan etkileşimde aynı anda birden fazla öznenin “etkilenme” eylemini birlikte ve karşılıklı olarak gerçekleştirmeleri söz konusudur. İnsanlar birbirleriyle sürekli olarak bir ilişki içerisindedir.
Etkileşim, Eylem, Edim, Performans Etkileşim olması için, bir olayı yaşayan ve paylaşan insanların bir eylemin anlamı hakkında yeni düşüncelere sahip olmaları ve temelde anlaşmaları gerekmektedir. Özetle iki olayın karşılıklı olarak birbirini etkilemesi söz konusudur.
Etkileşim, Eylem, Edim, Performans Bir insanın başka bir insanla karşılaşması, kendini diğer insana göre uydurması, karşılıklı koşullandırmalı davranışlarında birinin etkinliğinin diğerinin etkinliğini izlemesi, ama ikincinin eyleminin aynı zamanda gene onun etkinliğinden hareket kazanması bir etkileşimdir (San, 1985, s. 99).
Etkileşim, Eylem, Edim, Performans Edim, yapılmış, gerçekleşmiş iş, eylemdir (amel). Eylemin bir alt birimidir. Edim, eyleme göre daha özgün, planlı, programlı ve daha zihinseldir. Edim kavramında bir amacın, bir bilincin varlığının söz konusu olması nedeniyle, “Eylem”e oranla daha bir zihinsellik durumu ön plana geçmektedir. Edim; bir anlamda gizli güç halinde bulunanın varlıklaşması, belirli bir iş durumuyla karşılaştığı zaman kişinin yapabildikleridir.
Etkileşim, Eylem, Edim, Performans Eylemlerin amaçlı, bilinçli kullanışı, bitmişidir. Edim “insan bilincinin bir amaca yönelik tek davranışları, eylemidir” (Püsküllüoğlu, 2004, s. 319).
Etkileşim, Eylem, Edim, Performans ise eylemlerin bitmiş durumu, eylemlerin daha bilinçli kullanılması, olup bitmiş iş, takat sınırı, sözgelimi bir sporcunun yapabileceği en iyi derece, bir oyunu ya da bir müzik parçasını sahneleme, eyleme aktarma
Empati ( Duygudaşlık ) Karşımızdaki insanın en çok da duygusal deneyimini doğru olarak anlamak, algılamak, empatik davranışın en genel özelliklerinden birini oluşturur. Empati, aynı zamanda karşıdaki insanla “duygudaşlık” sürecinin yaşanarak ve kendini başkasının yerine koyarak onu hem düşünce hem de duygu olarak hissetmektir.
Empati ( Duygudaşlık ) Rogers (1957’den akt. Okvuran, 1993, s. 11)’e göre empatik olmak, empati durumu, bir kimsenin içsel referans çerçevesini doğru olarak algılamak, onun duygusal unsurlarını ve anlamlarını o kimseymiş gibi yaşamak ve bu “mış gibi” olma koşulunu mutlaka yerine getirmektir.
Animasyonun yaratıcı drama ile ilk ortak yanı yaratıcı dramanın aşamalarından biri olan canlandırma ile eş anlamlı olmasıdır. Ancak buradaki canlandırma, “tek resimleri ya da hareketsiz nesneleri, filmin gösterilmesi sırasında hareket ediyormuş duygusunu verecek biçimde düzenleme ve filme aktarma işi” (Püsküllüoğlu, 2004, s. 67) anlamında kullanılmaktadır.
Animasyon sözcüğü Latince ve Fransızca’dan gelmektedir ve “birinde bir şey uyandırmak”, “canlandırmak” veya “tekrar nefesle donatmak” (burada “rüzgâr, hava, nefes” ve ifade sanatı olarak dramanın temeli olan “insani ruh gücü” gibi anlamları olan Yunanca “pnevma” “pnemma “ ? ? ? sözcüğü hatırlanmalıdır) gibi anlamları vardır (Koch, 2003, s. 25).
Atölye sözcüğü ilk olarak zanaatkârların, (fabrika) işçilerinin, sanatçıların çalışma yeri, daha sonra da yaratıcılık yetisinin olduğu “bütün olası yerler" için kullanılmaya başlanmıştır. Ofis, laboratuar, fabrika, sözcükleri atölye ile eş anlamlılardır. Özellikle eğitbilim alanında atölye kavramı ilk anlamının dışında yaratıcı yetinin belirlendiği süreçlerde kullanımına yol açmıştır.
"- mış gibi yapmak" ve Kendiliğindenlik (Spontanite ) “–mış gibi yapmak bir rol üstlenmenin, bir rolü oynamanın, onu var etmenin temel süreçlerinden biridir ve bu temel süreç aynı zamanda kendini başkasının yerine koymak gibi bir işleve sahiptir. "-mış gibi yapmak" oyunsu ve rolün içinde olduğu canlandırmaların temel karakterini oluşturur
"- mış gibi yapmak" ve Kendiliğindenlik (Spontanite ) Yaratıcı drama çalışmalarında –mış gibi yapma süreci doğaçlama, rol oynama ve kendiliğindenlik ile eş zamanlı olarak yer alır. Katılımcılar, canlandırdıkları tüm olay, mekân, zaman ve dramatik durumların gerçek olmadığını bilirler, ancak alanının özelliği gereği de gerçekmiş gibi doğaçlama yapar, gerçekmiş gibi canlandırırlar.
"- mış gibi yapmak" ve Kendiliğindenlik (Spontanite ) Spontanlık (Kendiliğindenlik), bireyin dıştan bir dürtü almadan serbest ve bağımsız davranma yetisi ve buna hazır olma durumudur. Buradaki hedef insana özgü kendiliğindenliği özgür bırakmak ve aynı zamanda insanın bütün yaşam örgüsünü anlamlı bir biçimde buna uyumlu hale getirmektir
"- mış gibi yapmak" ve Kendiliğindenlik (Spontanite ) Tiyatro eğitmeni Viola Spolin kendiliğindenliği (spontanlığı) gerçeklik ile çatışma içinde, onu algılama, araştırma ve uygun davranış biçimleri geliştirme sürecimiz içindeki bireyin özgürleşmesi olarak tanımlamaktadır. Bu gerçeklik içinde kişiliğimizin farklı boyutları bir bütün olarak işlev görmektedir.
Hareket, tüm sanatlarda olduğu gibi yaratıcı drama ve tiyatro alanlarında da sürekli olarak değişir, amaç, mekân ve zamana göre de farklı anlamlara bürünür.
Hareket veya “hareket etmek”, sahne oyunlarında olduğu gibi tiyatro sanatında da sanatsal ve estetik bir anlam taşır Tiyatroda hareket, oyuncunun bedeni ve canlandırma sürecinde ana bir ifade aracı olduğu için yaratıcı drama ve tiyatro pedagojisi çalışmalarında da katılımcının kendini bedeni ve devinimleriyle ifade etmesinde önemli bir araç olarak yer alır.
Ritüel’i tanımlamak için aynı türdeki canlıların davranışlarındaki benzer özellikleri belirlemek, birbirlerinden ayırmak gerekir. Yaşamda “yapmaya” ve tekrara dayalı olaylar, durumlar, eylemler, büyük bir olasılıkla hep “bir şey” yapıyor olma durumu, bize ritüele ilişkin ilk bilgileri verir
Ritüelin başka bir özelliği dramatik bir yapıya sahip oluşudur ve ritüelin kendine özgü gerilimi vardır. Bu gerilim, sözgelimi yapılması gereken bir görevi, doğru ve ritmik bir biçimde yapmaktan kaynaklanır. Bu durum ritüelin dramatik yanını vurgular. Bu nedenle ritüel, drama ve tiyatro alanında da önemli bir kavramdır.
Ritüel “Ritüel ilk insanların doğayı kontrol altına almak için yaptıkları dini veya sosyal eylemlerinden doğmuştur. İlk insanlar doğadaki değişimlerin gerçek nedenlerini anlayamadıkları için bu değişimleri kontrol ettiğine inandıkları bir takım doğaüstü güç veya güçleri hayal etmişlerdir.
- Slides: 48