YAKIN EVREMZDEK ORGANZMALAR Yakn evremizde bizi dorudan etkileyen
YAKIN ÇEVREMİZDEKİ ORGANİZMALAR
*Yakın çevremizde bizi doğrudan etkileyen ve yaşamımızı değiştiren birçok organizma bulunmaktadır. *Gözle görülemeyecek kadar küçük olduğu için, organizmayla karşılaşır karşılaşmaz tedbir almamızı engeller.
*Yakın çevremizdeki organizmaların bizi etkileyen en önemli faktörü hastalıklar. Bu hastalıklar çoğu zaman bulaşıcıdır ve birkaç kişiden başlayarak kıtaları hatta dünyayı etkileyen pandemik salgınlara neden olmaktadır.
YAKIN ÇEVREMİZDEKİ ORGANİZMALAR VİRÜSLER EV AKARLARI BAKTERİLER MAVİ-YEŞİL ALGLER PROTİSTALAR MANTARLAR RİKETSİYALAR ENDOSPORLAR BİTKİLER HAYVANLAR
VİRÜSLERİN KEŞFİ *Virüs latince zehir anlamına gelir. *Virüsler 19. Yüzyılın sonlarına doğru keşfedilmiştir. *Robert KOCH, Louis PASTAEUR ve diğer bakteriyologlar , canlılarda görülen birçok hastalıklara bakterilerin sebep olduğunu bulmuşlardır. Fakat bazı hastalıklar onları çok şaşırtıyordu. Çünkü hastalığın meydana geldiği organizmada, bu hastalığa sebep olabilecek bir bakteri bulunamıyordu.
*Araştırmacıların dikkatini çeken böyle bir hastalığa tütün yaprağında rastlanmıştı. Hasta bitkinin yaprakları , mozaik bir şekilde lekelenip buruştuğu için , bu hastalığa tütün mozaik hastalığı adı verilmiştir. *Virüsler önceleri bakterilerin salgıladığı bir zehirli madde olarak kabul ediliyordu. Daha sonra, virüsün bir organizmaya bulaşarak bakterilerin salgıladığı bir zehirli madde olarak kabul ediliyordu. Daha sonra, virüsün bir organizmaya bulaşarak hastalık yapabileceği gösterildi.
*Hasta olan tütün bitkisinden çıkarılan özüt, porselen bir filtreden geçirilerek bakteriler tutuldu. *Süzülen özüt, sağlıklı tütün bitkisinin yapraklarına sürüldüğünde, bitkinin hastalandığı görüldü. *Hollandalı mikrobiyolog M. W. BEIJERINCK hastalığın kısa zamanda bitkinin bütün organlarına yayıldığını tespit etmiştir. *Özütte hiç bakteri kalmadığı halde, sağlıklı bitkiyi hastalandıran bu faktöre, BEIJERINCK, “hastalık yapan canlı sıvı” adını vermiştir.
*20. yüzyılın başlarında, tütün mozaik virüsünden başka, bitki, insan ve hayvanlarda çeşitli hastalıklar yapan virüsler keşfedilmiştir. Mesela bunlar arasında salatalık, marul ve patateste mozaik hastalığı yapan virüsler sayılabilir. *Ayrıca insanlarda sarı humma, çocuk felci, grip, kızamıkçık, kabakulak ve suçiçeği gibi hastalıklara sebep olan virüsler de bilinmektedir.
VİRÜSLERİN YAPISI *Bilinen en küçük canlılardır. *Zorunlu parazittirler. Çoğalmak için mutlaka canlı hücreye ihtiyaç duyarlar. *Elektron mikroskobunda görülür, ışık mikroskobunda görülemez [Virüsler çok küçük olmaları nedeniyle ışık mikroskobunda görülmeleri mümkün değildir. ] *Bakteri, protozoa ya da mantarlar gibi gerçek bir hücre yapısı göstermezler.
*Virüslerin bakterilerden ve mikroorganizmalardan daha küçüklerdir. *Yaklaşık 20 - 400 nm arasında değişirler, 1 mikron büyüklüğündedirler. *Nükleik asidi koruyan protein yapısında kılıflar kapsid denir. Viral genom ve kapsitten oluşan bölüme virion adı verilir.
*Kapsid, kapsomer adı verilen daha küçük bölümlerden yapılmıştır. Virüsü tanımlamada önem taşırlar. *Kapsidin nükleik asidi koruma, hücre dışında yaşama ve yeni hücrelere virüsün girmesini sağlama özellikleri vardır. *Kapsomerleri oluşturan yapı üniteleri belirli bir simetri içerisindedirler. *Helikal simetri, kübik simetri ve kompleks yapıda bulunabilirler.
*Metabolik aktivite gösteremezler. Hücre içine girmeleriyle birlikte o hücrenin metabolik sistemlerinden yararlanmaya başlarlar. *Girdikleri canlıların hücrelerine yerleşip burada çoğalırlar. *Virüsler belirli bir doku ya da organa yerleşme eğilimi gösterir. Kuduz ve çocuk felci gibi virüsler sinir sistemine, sarılık virüsleri karaciğere , sindirim sistemine yerleşirler.
*Virüslerın üretilmeleri için doku kültürlerinden, embriyonlu yumurtalardan ve deney hayvanlarından yararlanılır. *Üretilmeleri özel ve zor teknikler gerektirir, güç ve masraf gerektirir.
VİRÜSLERİN SEBEP OLDUĞU HASTALIKLAR *Adenovirüsler: Solunum sistemi hastalıkları *Herpes virüsler: Uçuk, gözde keratit, zona, rahim kanseri (muhtemelen), Burkit lenfoma (küçük kız çocuklarında). *Poxumus: Su. *Pücarnovirüs: Çocuk felci , üst solunum yolu hastalıkları, soğuk algınlığı. *Mixovirüs: Grip. *Paramyxovirüs: Kabakulak , kızamık , SSPE hastalığı. *Rhabdovirüs: Kuduz. *Togavirüs: Sarıhumma , ensafalit. *Rektrovirüs, meselâ HTLU-III: AIDS hastalığı.
• 1 -KUDUZ; Kuduz hastalığı bir hayvanın ısırması ya da hayvanın salyasının insan vücudundaki bir sıyrıktan vücuduna girip, onun kanına karışması sonucu ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır ve insanın ölümüne neden olabilir. • 2 -KIZAMIK; Bu hastalığın neden olduğu virüsler Miksovirüs grubundadır. Hastalık virüsü 150 nanometre boyutundadır. Genetik materyali tek iplikli RNA’dır. Hastalık solunum ya da hapşırma sonrası zerrecikler ile bulaşmaktadır.
3 -AİDS; Hastalığın nedeni HIV virüsüdür. Bu virüsü retro virüsler grubunda bulunur. Aids virüsü kan yoluyla, cinsel ilişkiler veya anneden çocuğa bulaşır. Tedavi için bir ilaç yoktur. *Ayrıca kabakulak , suçiçeği , uçuk , çocuk felci gibi hastalıklarında virüs kaynaklı olduğu bilinmektedir. 4 -SARS (Ağır Akut Solunum Yolu Yetersizliği Sendromu); Ani başlayan ve hızlı gelişen, öncelikle üst solunum yollarında ve akciğerlerde görülen bir enfeksiyon hastalığıdır. Sars öksürük ya da hapşırmayla bulaşır. Bu hastalığa neden olan virüs corona virüs familyasından gelmektedir
VİRÜSLER VE GRİPLER • Grip nedir? Grip, virüs kaynaklı bir solunum yolu hastalığıdır. Hastalık, çok bulaşıcıdır ve genellikle enfekte olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması, el teması yoluyla başkalarına geçer. Yetişkinler, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan bir gün öncesine ve hastalandıktan 7 gün sonrasına kadar hastalığı bulaştırır haldedirler *İnsanda gribe neden olan virüsler; İNFLUENZA A B C DİR.
Kuş gribi *Kuş gribi, evcil ve yabani kanatlılar ile memeli hayvanların çoğunda solunum ve sindirim sistemine ait belirtiler gösteren, ölümle sonuçlanan çok bulaşıcı bir hastalıktır. *Hasta tavuklarda yüksek bulaşıcılığı olan bu hastalık ilk kez 1878 yılında İtalya’da tespit edilmiş ve "tavuk vebası" olarak adlandırılmıştır. *Hastalık etkeninin bir virüs olduğu 1901 yılında ortaya konulmuş olmasına karşın, etkenin memeli influenza A virüsleri ile ilişkili olduğu ancak 1955 yılında gösterilebilmiştir. Hindilerde ise ilk izolasyon 1963 yılında Kuzey Amerika’da yapılmıştır.
*Dünyayı büyük ölçüde etkileyen bu salgının sebebi ise değişen doğal denge ve ekosistem ile canlı yapılarının, yaşayışlarının farklılaşmasıdır. *Kuş Gribi virüsünün RNA polimeraz enziminin, insan grip virüsünün RNA polimerazına dönüşmesi için gerekli aminoasit değişikliği sayısı 10 dur ve bu dönüşümü sağlayacak mutasyonların meydana gelmesi için uzun süre beklenmemektedir. *Bugüne kadar insan ve kanatlılardan elde edilen H 5 N 1 virüslerinde bu aminoasit mutasyonlarından 7 tanesine rastlanmıştır. Dolayısıyla H 5 N 1 virüsü , insan Virüsleriyle arasındaki farkı kapatmıştır. Bu nedenle H 5 N 1’in aşması gereken çok fazla bir engelin kalmamıştır ve salgınlara neden olmuştur.
Domuz gribi *Domuz gribi, normalde domuzlarda görülen İnfluenza A adlı virüsün H 1 N 1 alt tipinin mutasyon geçirerek insanlara bulaşmasıyla artık insandan insana geçen, yüksek ateş, öksürük ve boğaz Ağrısı gibi semptomlarla seyreden son derece bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. *2009 Mart ayında Meksika ve Amerika’da görülen ilk vakaların ardından Amerika’dan Avrupa'ya; Afrika'dan Asya'ya kadar tüm dünyaya yayılmış, Dünya sağlık Örgütü (DSÖ), hastalığın geniş çaplı salgın olduğu belirterek Pandemi düzeyini 6 olarak duyurmuştu.
*Hayvanların solunum ürünleri ile yakın bir şekilde temas sonucu insanlara solunum yolundan geçmektedir *Domuz Gribi, mevsimsel gribin bulaşma özellikleriyle benzerlik gösterir. Kişiden kişiye genellikle öksürme, hapşırma gibi solunum yoluyla bulaşır. Bazen hasta insanların ağız ve burunlarına dokunup cep telefonu vb eşyalara temas etmesi yoluyla da bulaştığı bildirilmiştir. *Bir kişiye influenza virüsü bulaştıktan sonra hastalık belirtileri gelişinceye kadar geçen süre: 2 -3 gündür. Bu süre bir gün kadar kısa ya da yedi gün kadar uzun olabilir
EV AKARLARI
*Mite adı da verilen akarlar gözle görülmeyen, ancak mikroskop altında görülebilen, 0. 1 - 0. 5 mm çapında küçük canlılardır. *Yaşamaları için ideal koşullar 20 -30°C sıcaklık, %6070 arası nemdir. *İnsanların dökülen deri hücreleri, saç, kıl, kepek ve diğer organik maddelerden beslenirler. *Ne kadar temiz olursa olsun her evde bulunan ev tozu akarlarının en yoğun olarak üredikleri yerler insanların yatakları yastık, yorgan, halılar kumaş kaplı mobilyalardır. Bir gram ev tozu içinde yaklaşık olarak 19. 000 akar bulunur.
*Evin havalandırma düzeyini artırmak nemi azaltarak ev tozu akarı sayısını da azaltır. Bunu yapmanın en hızlı yolu pencereyi açmaktır. *Akarların hastalık yapan en önemli nedeni alerjiye neden olan dışkılarıdır. Bir akar bir gün içerisinde ortalama 20 defa dışkılar ve 100 akar haftada 2 mikro gram alerjen meydana getirebilir. *Yakın çevremizdeki ev tozu akarlarının 1 gramda 2 mikrogramdan daha fazla alerjeni bulunması alerji gelişimine neden olmakta ve 10 mikrogramın üzerinde bulunması durumunda da , astım atağına neden olduğu bilinmektedir.
BAKTERİLER
*Tek hücreli prokaryotik canlılardır. *Toprakta, suda, havada, insan vücudunda ve diğer canlıların vücutlarında yaşarlar. *Mikroskop yardımıyla gözlenebilirler *Tek ya da koloniler şeklinde yaşarlar.
*Çubuk küre kıvrımlı ve virgüle benzer şekildedirler. *Yararlı Bakteriler; Hamurun mayalanmasında, turşu yapımında, üzümün sirkeye dönüştürülmesinde bu canlılardan yararlanılır.
Zararlı Bakteriler; Bazı bakteriler canlılarında vücutlarına geçtiklerinde çeşitli hastalıklara neden olurlar. *Yiyeceklerin küflenmesine ve çürümesine neden olur. *Aynı zamanda bu zararlı bakteriler yiyecekler ya da solunum yoluyla vücudumuza girerler.
BAKTERİLERİN TARİHÇESİ *Bakteriler tarihte ilk defa 1676'da Antonie van Leeuwenhoek tarafından, kendi tasarladığıtek mercekli bir mikroskopla gözlemlenmiştir. Bakterileri hayvancık olarak tanımlamış ve gözlemlerini bir mektup ile Kraliyet Derneği’ne yollayıp yayımlamıştır. *Bacterium sözcüğü daha sonra kullanılmaya başlanmış ve Yunanca ‘’küçük asa’’ anlamına gelmektedir.
*Bakterilerin genetik şifreleri tek bir dairesel kromozomdan oluşur. *Bakterilerde zarla çevrili bir çekirdek olmadığı için, kromozom sitoplazmada yer alan nükleoit olarak adlandırılabilir. *Düzensiz şekilli bir cismin içinde yer alır. *Nükleoitte DNA, onunla ilişkili proteinler ve RNA yapıları bulunmaktadır. Planctomycetes ordosu, bakterilerde ökaryot yapılı canlılarda olduğu gibi zarlı yapıların bulunmadığı kuralının bir istisnasını oluşturur.
*Bakterilerde hücre duvarının iki çeşidi bulunmaktadır. Bunlar Gram-negatif ve Gram-pozitif olarak adlandırılmaktadır. *Bu boyalar adlarını hücrelerin Gram boyasıyla tepkimesinden alırlar. *Bu, bakterilerin sınıflandırılmasında çok eskiden beri kullanılan bir yöntemdir. *Gram-pozitif hücreler, pek çok peptidoglikan ve teikoik asit tabakasından oluşan kalın bir hücre duvarına sahiptir, Gramnegatif bakterilerde ise birkaç peptidoglikan tabakası bulunur, bunun etrafını ikinci bir hücre zarı sarar ve bu zarda lipopolisakkaritler ve lipoproteinler bulunur. Bakterilerin büyük çoğunluğu Gram-negatif bir hücre duvarına sahiptir, sadece Firmicutes ve Actinobacteria'lar bunlar daha evvel düşük G+C ve yüksek G+C Gram pozitif bakteriler diye bilinirdi Gram-pozitif yapıya sahiptir
Bakterilerin Neden Olduğu Hastalıklar VEBA ; veba bakterisi fare, sıçan ve sincap gibi kemiricilerin üzerinde parazit olarak yaşayan pireler yoluyla insanlara bulaşmaktadırlar KOLERA; Kolera, sık ishal ve kusma ile çok miktarda sıvı ve elektrolit kaybedilmesine sebep olan ve ince bağırsağı etkileyen bir hastalıktır. FRENGİ ; Frengi genellikle cinsel yolla bulaşan bakteriyel bir hastalıktır.
*ŞARBON ; Şarbon, Bacillus anthracis adlı mikrop tarafından meydana getirilen bulaşıcı olan, ot ile beslenen hayvanlarda özellikle sığır koyun ve beygirlerde ani olarak ortaya çıkan bir hastalıktır CÜZZAM ; Cüzzam veya lepra, Hansen basili adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığı çevresel sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı etkileyebilen, bulaşıcı bir hastalıktır.
MAVİ-YEŞİL ALGLER
*Sulu ortamda yaşayan tek hücreli organizmalardır. *Fotosentez yada fagositoz yaparak beslenirler *Çoğunlukla koloniler halinde dere , göl ve denizlerde yaşarlar.
*Güneş ışığı görebilen her su yüzeyinde yaşayabilirler. Alglerin bulunduğu sular son derece verimlidir. *Algler ; yeşil, mavi-yeşil, kahverengi veya kırmızı renkte olabilirler.
*Sularda ve nemli yerlerde yaşarlar. *Sadece mikroskopla görülebilen tek hücreli canlılardır *Bireysel olarak, koloni halinde, serbest yada parazit olarak yaşayan formları vardır.
*Ototrof ve heterotrof türleri vardır. *Tam bitki ve tam hayvan özellikleri göstermedikleri için ayrı bir alemde incelenir. *Terliksi hayvan öglena, çan hayvanı, algler protistalara örnektir.
*Hareketsiz olanlarının dışında, kamçı, siller ya da yalancı ayaklarla hareket edenleri de bulunur. *Beslenmeleri fotosentez ya da fagositoz ile, çoğalmaları ise eşeyli ya da eşeysiz üreme ile gerçekleşir.
Protozoalar 4 Grupta incelenir: • a)Kamçılılar(Flagalletlar): Bir veya birden çok kamçıları bulunan ve kamçılarını hareket organeli ve besin almada kullanan protistlerdir. Bunlar denizlerde , tatlı sularda ve parazit olarak omurgalı hayvanlarda yaşarlar. Öglena gibi bazı türleri kloroplast taşır. Bunlara bir diğer örnek Trypanosoma gambies verilebilir. Çeçe sineği tarafından taşınan Trypanosoma gambienses paraziti insan kanı içine yerleşerek, merkezi sinir sistemini tahrip ederek uyku hastalığına neden olur. Yani çeçe sineği Trypanosoma gambienses'e konukçuluk eder. • b)Kök Bacaklılar(Rhizopoda): Hareket ve besin almak için yalancı ayakları vardır. Bazı türleri kabuklu ya da iskeletli olabilir. Tatlı sularda , denizlerde ve bazıları da omurgalılarda parazit olarak yaşarlar. Amip örnek gösterilebilir. İnsan bağırsaklarında yaşama ortamı bulan amipler dizanteri yapabilirler. Amipli dizanteri de vücuda mikrop girmesinden 10 -21 gün sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı ve halsizlik görülür.
• c)Sporlular(Sporozoa): Parazit olarak yaşayan canlılardır. Hareket organelleri bulunmaz. Kofulları yoktur. Üremelerinde ise bir konukçuya ihtiyaç duyarlar. Örnek olarak; sıtma plazmodyumu ‘anofel’ denilen sivrisineklerin tükürük bezinde yaşar. Sivrisineğin insanın kanını emmesiyle insana bulaşır. İnsanda ‘sıtma hastalığı’ yapar. Sıtma hastalığı ‘kinin’ denilen ilaçla tedavi edilir. • d)Silliler (Ciliata): Vücutları kısmen veya tamamen sillerle kaplı canlılardır. Hareketlerini ve besinlerinin alımını sillerle gerçekleştirilirler. Tatlı sularda serbest yüzer şekilde veya sabit olarak yaşarlar. Bazıları parazit ve bazıları da koloni şeklinde yaşamlarını sürdürürler. Çan hayvancığı buna örnek gösterilebilir.
MANTARLAR
*Mantarlar, sitoplâzmalarında zarla çevrili bir çekirdeğe sahip olan ökaryot hücreli canlılardır. *Mantarlar genellikle çok hücrelidir. *Klorofil içermeyen, yaşamları için gerekli olan besini hazır olarak sağlayan heterotrof canlılardır.
*Mantarlar, yüksek yapılı bitkilerdeki kök, gövde ve yaprak gibi organlara sahip değillerdir. Fakat hücrelerinin etrafında belirli bir hücre çeperinin olması, sporla çoğalmaları ve genellikle hareketsiz oluşları nedeniyle bitkilere benzer canlılardır.
*Mantarların en önemli görevleri yeryüzündeki madde dönüşümünde rol almalarıdır. Mantarlar, ölü bitki ve hayvan kalıntılarının çürüyerek toprağa karışmasında rol oynarlar. Bitkilerin sonbaharda dökülen yaprakları, mantar ve bakteriler tarafından çürütülerek humuslu organik maddelere dönüştürülür. Oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam döngüsüne katılır.
Mantarların Çeşitleri • Mantarlar maya mantarları, küf mantarları, şapkalı mantarlar ve enfeksiyon yapan mantarlar olarak gruplandırılır.
Maya mantarları *Maya mantarları; genellikle tek hücreli organizmalar olup, hücre çeperleri kitinden yapılmıştır. *Mayaların en önemli özelliği eşeysiz üremelerinin tomurcuklanma yolu ile olmasıdır. Özellikle şekerli ortamlarda, toprakta, hayvan atıklarında bol miktarda görülür. *Hamurun mayalanmasında, bira üretiminde maya mantarlarından yararlanılır.
Küf mantarları *Küf mantarları; çürümekte olan böcek, balık, kuş artıkları üzerinde saprofit olarak yaşarlar. *Eşeyli ve eşeysiz ürerler. *Besinlerin küflenmesine neden olurlar. *Mantarların sporları peynir, salça, ekmek, limon ve yemekler üzerinde çoğalarak besinlerin küflenmesine neden olur.
Şapkalı mantarlar *Şapkalı mantarlar; genellikle ağaç altlarında, çayırlarda yetişen tipik şemsiye şeklinde olan mantarlardır. Bu mantarların zehirli ve zehirsiz türleri vardır. Zehirsiz türlerinin kültürü yapılarak kolayca yetiştirilir. *Şapkalı mantarlar; demir, bakır, fosfor, vitamin ve protein açısından zengin olduklarından besin olarak tüketilir.
Enfeksiyon mantarları *Enfeksiyon mantarları; insanda ağız ve boğaz hastalıkları, üreme organları ve deride enfeksiyonlara neden olan mantarlardır. *Bebeklerde görülen pamukçuk, saç dökülmesine neden olan saçkıran örnek verilebilir.
MANTARLARIN OLUŞTURDUĞU ENFEKSİYONLAR Tinea kapitis : Saç mantarı olarak bilinir. Mantarın saçta enfeksiyonuyla meydana gelir Tinea barba: Yetişkin yaştaki erkeklerde görülen sakal bölgesinde yer alan ve daha çok kırsal bölgelerde görülen bir mantar hastalığıdır. Tinea cruris: Bu mantarların yayılmasında yüksek ısı ve nem büyük rol oynar. Tinea pedis: Ayaklarda özellikle ise ayak parmak aralarında sıklıkla görülmektedir
*Tınea versikolar: Bu mantar enfeksiyonu Malassezia furfur adlı türünden meydana gelir. *Tinea ungium: Tırnaklarda oluşan bir mantar türüdür *Candidias: Candida grubu mantarlar deri ve mukozalarda bulunan saprofit mayalardır.
RİKETSİYALAR *Riketsiya, bakteri ve virüsler arasında bir geçiş formu olan canlı cinsidir. *Çok küçük boyutları, zorunlu intraselüler üreme davranışları ve zorunlu parazit yaşamları yüzünden önceleri virüs oldukları düşünülen, modern mikroskop ve tahlil yöntemlerinin gelişimi ile ultra küçük gerçek bakteriler oldukları, tüm bakteri organellerini ve çoğu bakteri enzimini bulundurdukları anlaşılan gram negatif mikroorganizmalardır. *Türleri, lekeli humma ve q-hummasına yol açar. Bit, pire ve kenelerle bulaşırlar.
*Hücre yapıları bakterilere benzer. *Hem RNA, hem DNA nükleik asitlerini içerirler. *İkiye ayrılabilirler, spor oluşturabilirler. *Artropodlar ile bulaşırlar. *Isıya, kuruluğa ve çeşitli kimyasallara karşı dayanıksızdırlar. *Üremeleri için canlı ortam gerekir. *Antibiyotiklerden etkilenirler. *Işık ve elektron mikroskobuyla görülebilirler.
ENDOSPORLAR *Sonucunda bir hücreden bir endospor oluşur; ancak Anaerobacter durumunda bir hücrenin içinde oluşabilecek endospor sayısı yediyi bulabilir. Endosporların merkezinde, içinde DNA ve ribozomlar olan bir sitoplazma, bunun etrafında ise korteks tabakası, en dışta ise su geçirmez ve sert bir örtü kısmı vardır. *Endosporlar bir metabolizma belirtisi göstermezler. Aşırı kimyasal ve fiziksel baskılara dayanıklıdırlar, morötesi ışın, gama ışını, deterjanlar, dezenfektanlar, ısı, basınç ve kurutulma vb. Bu uyuşuk halden sonra bakteriler milyonlarca yıl boyunca tekrar yaşama geri dönebilirler. Endosporlar bakterilerin uzaydaki boşluk ve radyasyona dayanmalarını sağlar. Endospor oluşturan bakterilerin bazıları hastalık da yapabilir örneğin şarbon hastalığı buna örnek verilebilir.
BİTKİLER
*Bitki hücrelerinde hayvan hücrelerinden farklı olarak hücre zarının dışında selülozdan yapılmış bir hücre çeperi vardır. Hücre yapısı köşelidir. *Plastid içerirler. *Kofulları büyük ve azdır. *Sentrozom organelini bulundurmazlar.
*Bitki hücresi bölünürken ara lamel oluşturarak sitoplazma bölünmesini gerçekleştirir. *Bitkiler pasif olarak yer değiştirirler. Saksı bitkisinin ışığa yönelmesi pasif yer değiştirme yani fototropizmadır. *Kloroplast bulunduğundan fotosentez yapan , kendi besinini kendi üreten ototrof canlılardır.
*Yer değiştirme ( hareket) yetenekleri yoktur. *Yapılarında bitkisel karbonhidrat olan nişasta depolanır.
• Çiçeksiz ve çiçekli bitkiler olmak üzere iki bölüme ayrılırlar. *Çiçeksiz Bitkiler( Tohumsuz Bitkiler) *Çiçekli Bitkiler( Tohumlu Bitkiler)
Çiçeksiz Bitkiler( Tohumsuz Bitkiler) *Çiçek ve Tohum gibi yapıları bulunmaz. *Üremeleri eşeysiz veya döl almaşı ile gerçekleşir. *Su ve kara yosunlarında gerçek kök , gövde , yaprak ve iletim demeti bulunmaz. *Eğrelti otları , at kuyruğu , kibrit otları gibi gruplarında iletim demetleri bulunur.
Çiçekli Bitkiler( Tohumlu Bitkiler) *Üreme organları çiçektir. *Üremeleri çiçeklerde oluşan tohumlarda gerçekleşir. *Gerçek kök, gövde ve yaprak bulunur. *İletim demetleri gelişmiştir. *Bunun yanında bir çok tür eşeysiz olarak çoğalabilir. (Vegetatif üreme)
Çiçekli bitkiler kendi aralarında 2 gruba ayrılırlar. 1. Açık Tohumlular 2. Kapalı Tohumlular
AÇIK TOHUMLULAR *Çok yıllık bitkilerdir *İğne yapraklı ağaçlar bu gruba girer. *Erkek ve dişi organ genellikle farklı çiçek üzerinde bulunur.
*Tohum ovaryum tarafından örtülmemiştir. *Bu nedenle açık tohumlular olarak adlandırılır. *Çenek sayısı değişkendir.
KAPALI TOHUMLULAR *Tohum meyve içinde bulunur. *Bu nedenle tohum ovaryum tarafından örtülmüştür. *Çok yıllık veya tek yıllık türleri vardır.
HAYVANLAR
1. Besinlerini dışarıdan hazır alır. 2. Aktif olarak hareket eder. 3. Bitkiler genellikle sınırsız büyümekte iken bu âlemdeki türlerin büyümeleri sınırlıdır. 4. Hayvanlarda organize olmuş ve gelişmiş doku, organ ve sistemler bulunur. 5. Bilhassa duyu organları iyi gelişmiştir.
6. Hayvanlar genellikle eşeyli ürerler. Döllenme sonucu oluşan zigot; bölünür, büyür ve gelişir. Yeni canlıyı meydana getirir. 7. Vücutlarına desteklik veren bazı yapılara sahiptir. 8. Ayrıca birçoğunda vücudu örten ve su kaybını önleyen deri tabakaları vardır.
HAYVANLAR ALEMİNİN SINIFLANDIRILMASI • HAYVANLAR, Omurgalı ve omurgasızlar olmak üzere 2’ye ayrılırlar.
OMURGASIZ HAYVANLAR
Omurgasız hayvanların Özellikleri 1. Omurgasız hayvanlar karada ve suda yaşar. 2. Vücutlarını dıştan saran, dış iskeletleri bulunur. 3. Kan, vücutta açıkta dolaşır. 4. Üremeleri eşeyli veya eşeysizdir. 5. Heterotrof canlılardır. 6. Omurgasızların vücutlarında omurga ve bunun içerisinde de sinir dokusu bulunmamaktadır.
• Omurgasız hayvanlar; 1. süngerler 2. solucanlar 3. sölenteretler, 4. eklem bacaklılar, 5. yumuşakçalar 6. derisi dikenliler olmak üzere altı şubeye ayrılır. Örnek; Kelebek , örümcek, sinek, yengeç, denizanası, sünger, sülük, arı, salyangoz ve kırkayak omurgasız hayvan türleridir.
• Süngerler; Hareket edemezler. Sistemleri yoktur. Hepsi suda yaşar. Genelde eşeysiz üremeye yaparlar(tomurcuklanarak). Uygun şartlarda eşeyli üremede yapabilirler. • Sölenterler; Suda yaşayan renkli canlılardır. Küçük ve iri çeşitleri vardır. Kireçli madde çıkaranlara taşlı mercan, boynuzumsu madde çıkaranlara kara mercanı denir. Öldüklerinde kaya gibi kitle halinde kalırlar.
• SOLUCANLAR Solucanlar vücut yapılarına göre üç gruba ayrılır. 1 -Yuvarlak 2 -Halkalı 3 -Yassı olmak üzere. Yuvarlak Solucanlar Genel Özellikleri 1. Besin ve oksijeni vücut yüzeylerinden difüzyonla alırlar. 2. Vücutları silindirik, yumuşak yapıdadır. 3. çoğu parazittir. İnsan ve hayvanlarda hastalık yaparlar. 4. Denizlerde, tatlı sularda ve karada yaşayan türleri vardır. 5. Solucanlar içerisinde en geniş yayılış gösteren gruptur. Örnek: Bağırsak solucanı, kılkurdu, trişin, kancalı kurt.
• HALKALI SOLUCANLAR Halkalı solucanların Genel Özellikleri: 1. Vücutları yassı, yuvarlak veya uzundur. 2. Toprak solucanı toprağın havalanmasını, dolayısı ile toprağın veriminin artmasını sağlar. 3. Halkalı solucanlarda sindirim, sinir ve dolaşım sistemleri gelişmiştir. Örnek : Toprak solucanı ve sülük bilinen halkalı solucanlardır
• YASSI SOLUCANLAR Yassı solucanların genel özellikleri: 1. Nemli bölgelerde, tatlı ve tuzlu sularda yaşarlar. 2. Sırt ve karın bölgeleri yassı olup vücutları incedir. 3. Genellikle parazittirler. Parazit olanlar insan ve omurgalıların bağırsak, karaciğer vb. organlarında yaşarlar. 4. Bazı türlerde sindirim organları bulunmaz. 5. Solunum organları yoktur. Gaz alış verişini vücut yüzeyinden difüzyonla yaparlar. 6. Vücutlarında tek açıklık bulunur. 7. Üreme sistemleri gelişmiştir. 8. Yassı solucanlar insanlarda hastalığa neden olur. Örnek : Karaciğer kelebeği, planarya ve tenya bilinen yassı solucan türleri.
• Yumuşakçalar; Vücutları yumuşak ve kabukludur. Solungaç solunumu yaparlar. Ahtapot , salyangoz ve midye örnek olarak verilebilir. • Eklembacaklılar; Karasal yaşama en iyi uyum sağlamış omurgasızlardır. Ayrı eşeylidirler. Basit bir sinir ve solunum sistemi vardır.
• Derisidikenliler; Denizde ve zemine sürünerek yaşarlar. Kalker plaktan bir dış iskeleti ve dikeni vardır. Deniz kestanesi ve deniz yıldızı. .
OMURGALI HAYVANLAR
OMURGALI HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ *İskelet sistemine sahiptir, *Döllenme ile yumurta veya doğum yaparak çoğalırlar, *Kapalı dolaşım sistemine sahiptirler.
• Balıklar; Solungaç solunumu yaparlar. Kalpleri bir kulakçık ve bir karıncıktan meydana gelir. Dış döllenme ve gebelik vardır. Kefal , alabalık. . • Kurbağalar; Su kenarlarında yaşarlar. Yavruyken solungaç , erginken akciğer-deri solunumu yaparlar. Soğukkanlıdırlar. Dış döllenme yaparlar.
• Sürüngenler; Akciğer solunumu yaparlar. Soğukkanlı canlılardır. İç döllenme ve dış gelişme vardır. Kertenkele , yılan , kaplumbağa ve timsahlar örnek olarak verilebilir. • Kuşlar; Akciğer solunumu yaparlar. Vücutları tüylerle kaplıdır. Sıcakkanlı canlılardır. İç döllenme ve dış gelişme vardır. Tırmanıcı , yırtıcı , ötücü , uçamayan türleri bulunur.
• Memeliler; En gelişmiş canlı grubudur. Akciğer solunumu yaparlar. Adaptasyonları en yüksek canlılardır. Doğurarak çoğalırlar. • Otçul memeliler ; Keçi , koyun , inek. /Etçil memeliler ; Kurt , çakal. /Etçil-otçul memeliler ; Ayı , fare , kedi , köpek • Kemirici memeliler ; Tavşan , sincap. / Uçan memeliler; Yarasa. / Yüzen memeliler; Balina , yunus ve fok örnek olarak verilebilir.
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar *Sığır çiçek hastalığı: Hastalık öncelikle sığırları etkiliyor. Hastalık daha önceleri çoğunlukla hayvanlar sağılırken ellere bulaşıyordu. *Kuduz: Kuduz hastalığı öldürücü olabiliyor. Beyinde öldürücü tahribat yapan akut hastalık etçiller ve yarasalardan hasta hayvanın ısırmasıyla ve solunum yoluyla bulaşıyor. *Kedi tırmığı hastalığı; Hastalıklı kedinin ısırması ya da tırmalamasıyla geçer. Hayvan virüsü kanında parazit olarak yıllarca taşıyabilir ancak kendisi hastalanmaz.
*Şarbon: Sıcak kanlı hayvanların bulaştırdığı hastalığı insanlar derilerinden, solunum yolu veya yiyecekler vasıtasıyla alabiliyor. Hastalık insanda akciğerlerde ödem, deride püstül, iç organlarda kanama, aşırı bitkinliğe neden oluyor. *Lyme hastalığı: Hayvandan insanlara bulaşan bir diğer hastalık ise Lyme hastalığı. Geyik, köpek ve fareden kene ısırığı ile geçiyor.
SORULAR
5 BOŞLUK DOLDURMA 1)………… insanların dökülen deri hücreleri, saç, kıl, kepek ve diğer organik maddelerinden beslenirler. (AKARLAR) 2) İnsanda gribe neden olan virüsler; ……………. . ’DİR. (İNFLUENZA A B C ) 3)Bakterilerde hücre duvarının iki çeşidi bulunmaktadır. Bunlar ………. . . ve ……………. olarak adlandırılmaktadır(Gram-negatif ve Gram-pozitif ) 4) Bakterilerde zarla çevrili bir çekirdek olmadığı için, kromozom sitoplazmada yer alan …………. olarak adlandırılabilir. (nükleoit) 5) Mantarlar _________ , _____ve ______ mantarları olarak gruplandırılır. (maya mantarları, küf mantarları, şapkalı mantarlar ve enfeksiyon )
5 DOĞRU-YANLIŞ 1 -) ( ) Virüsler, elektron mikroskobunda görülür, ışık mikroskobunda görülemez (D) 2 -) ( ) Mantarların en önemli görevleri yeryüzündeki madde dönüşümünde rol almalarıdır. (D) 3 -) ( ) Mantarlar, yüksek yapılı bitkilerdeki kök, gövde ve yaprak gibi organlara sahip değillerdir. (D) 4 -) ( )Akarlar , bakteri ve virüsler arasında bir geçiş formu olan canlı cinsidir. (Y) 5 -) ( )Virüslerin üretilmeleri için doku kültürlerinden, embriyonlu yumurtalardan ve deney hayvanlarından yararlanılır. (D)
2 KLASİK SORU 1)GRİP NEDİR ? Grip, virüs kaynaklı bir solunum yolu hastalığıdır. Hastalık, çok bulaşıcıdır ve genellikle enfekte olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması, el teması yoluyla başkalarına geçer. Yetişkinler, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan bir gün öncesine ve hastalandıktan 7 gün sonrasına kadar hastalığı bulaştırır haldedirler. İnsanda gribe neden olan virüsler; İNFLUENZA A B C DİR.
2)RİKETSİYALARIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR? *Hücre yapıları bakterilere benzer. *Riketsiya, bakteri ve virüsler arasında bir geçiş formu olan canlı cinsidir *Hem RNA, hem DNA nükleik asitlerini içerirler. *İkiye ayrılabilirler, spor oluşturabilirler. *Artropodlar ile bulaşırlar. *Isıya, kuruluğa ve çeşitli kimyasallara karşı dayanıksızdırlar. *Üremeleri için canlı ortam gerekir. *Antibiyotiklerden etkilenirler. *Işık ve elektron mikroskobuyla görülebilirler. *Türleri, lekeli humma ve q-hummasına yol açar. Bit, pire ve kenelerle bulaşırlar.
EZGİ BULUT 141104777 FENBİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ 4 -A
- Slides: 97