YABANCI OT LALARI q Yabanc Ot Mcadelesinin Tarihesi
YABANCI OT İLAÇLARI q Yabancı Ot Mücadelesinin Tarihçesi q Herbisitlerin Sınıflandırılması Ve Etki Tarzları q Herbisitlerin Selektif Etkileri q Herbisitlerin Bitkiler Tarafından Alınması q Herbisitlerin Bitki İçerisindeki Transportu ve Parçalanmaları q Herbisitlerin Toprakta Tutunmaları q Herbisitlerin Topraktaki Transportu ve Parçalanmaları q Herbisitlerin Yan Etkileri
Yabancı Ot Mücadelesinin Tarihçesi Yabancı otlarla mücadelenin ne zaman başladığı tam olarak bilinmemekle beraber tarımın başlamasıyla birlikte mekanik mücadele yöntemlerinin uygulanmaya başladığını söylemek mümkündür. Her ne kadar direk yabancı ot mücadelesi mümkün olmasa da M. Ö 6000’ lı yıllarda tarımda çapa benzeri aletler kullanılmaya başlanmıştır.
İşlem Başlangıç Tarihi(Takribi) Yabancı Otların Elle Yolunması M. Ö 8000 yılında İlkel Metal kesici(çatal) aletlerin kullanılması M. Ö 4000 yılında Hayvan ve insanla çekilen metal toprak işleme aletlerinin kullanılması M. Ö 1000 yılında Tırmık benzeri aletlerin kullanılması M. Ö 500 yılında Çapa kullanımı (Romalılar devri) M. Ö 100 yılında Bitkilerin sıraya ekilmesi ve atla çekilen çapa pulluk kültivatör gibi mekanik mücadele aletlerinin kullanılması M. Ö 1731 yılında Yabancı Otlarla Kimyasal Mücadele M. S. 1850 yılında
Kullanılan Kimyasal Madde İlk Kullanıldığı Yıl Yemek tuzu, bakır sülfat, demir sülfat 1850 Bakır sülfat hububat içerisinde seçici olarak 1892 Toprak sterilantları 1899 Kalsiyum siyanamid 1900 Arsenik tuzları 1908 Dinitrofenoller (DNOC) ve Cresoller Sentetik hormon yapılı herbisitler (2, 4 -D, MCPA, 2, 4 -DP vb) 2002ü aşkın etkili madde herbisit olarak kullanılmaktadır 1932 -38 1941 Zamanımıza kadar
Herbisitlerin geliştirilmesinde ve yeni bileşiklerin bulunmasında 1984 ile 1988 tarihleri arası bir altın dönem olarak adlandırılabilir. Bu dönemde bugünkü herbisitlerin %71’ i sentezlenmiştir. Kimyasalların sentezlenmeye başlandığı ilk dönemlerde insektisit ve fungusitlere oranla dar bir piyasaya sahip olan herbisitler, bugün kullanım bakımından dünyada ilk sırayı almıştır.
n n n Tarım alanında pestisitler; Dünya’da 59 milyar dolar Türkiye’deki 550 -600 MİLYON dolar
Dünyada kullanımda olan yaklaşık 130 değişik sellektif etkili madde ve 30’ a yakın da diğer herbisitler bulunmaktadır. Bugün için 20. 000 -30. 000 bileşikten sadece başarılı bir herbisit elde edilebilmektedir. Bu yakın bir zamanda çevrecilik ve ekolojik dengenin bozulması için oluşan baskılardan dolayı 70. 000 ile 80. 000 arasındaki rakama ulaşması tahmin edilmektedir. Bu artışın firmalara ve kullanıcıya ek bir maliyet getirmesi kaçınılmazdır.
Herbisitlerin Geliştirilme Dönemleri ve Bu Dönemlerin Maliyetleri Gelişme Dönemi İlk sentezlenme ve sera çalışmaları Yıl 1 Test Edilen Bileşik Toplam Maliyet Sayısı (Milyon $) 80. 000 250 Yeniden sentezlenme ve ilk tarla 2 denemeleri 600 12 Bileşiğin optimizasyonu, geniş tarla denemeleri ve ürün güvenliği 2 20 50 Bileşiğin ileriki optimizasyonu, detaylı tarla çalışmaları, ürün güvenliği ve patent işlemleri 3 6 56 Toplam 8 1 368
Görüldüğü gibi sentezlenme maliyetlerinin yüksek olması dolayısıyla yeni sentez bileşikleri bulan firma sayısını gün geçtikçe azaltmaktadır. Bunun aksine gelişmiş ülkelerde de herbisit kullanımı gün geçtikçe artmaktadır.
HERBİSİTLERİN SELEKTİF ETKİLERİ Selektif herbisitler yabancı ot mücadelesinde kullanıldığında kültür bitkisine zarar vermeyen kimyasalllardır. Ø Ø Ø Ø Ø Bitkinin gelişme dönemi Çimlenebilme ve köklerinin derinleşebilme derinliği Toprakların yüzeylerinin durumu ve bitki habitusu Bitkilerdeki gelişme noktalarının durumu Koruyucu maddeler (Antidotlar) İlaçlama tekniği Herbisitin bitki içerisindeki aktivitesi ve indirgenme özelliği Uygulama dozu Herbisitlerin formulasyonu Çevre koşulları
1. Bitkinin Gelişme Dönemi
2. Çimlenebilme ve Köklerin Gelişebilme Derinliği Toprak herbisitlerinin selektivitesi büyük ölçüde bitkilerin köklerinin gelişme derinliğine bağlıdır. Derine ekilen kültür bitkileri toprak herbisitlerinden daha az etkilendiği gibi toprak yüzeyi yakınında çimlenmiş yabancı otlar uygulamalardan büyük ölçüde etkilenir. Ancak herbisitin kültür bitkisine toprak altı organlarıyla bitki bünyesine alınmaması şarttır. Meyve ağaçları gibi derin kök oluşturan bitkiler genel olarak köklerinin derinde olması nedeniyle herbisitlerden korunurlar. Bu durumda total herbisitlerle yabancı ot savaşı yapılabilir ancak bunların toprakta kolayca birikmemesi gerekir.
3. Yaprakların Yüzeylerinin Durumu ve Bitki Habitusu Herbisit damlacıkları, yatık habitusu geniş ve kaygan olmayan yapraklı bitkiler üzerinde, dik habituslu ve kaygan yapraklı bitkiler üzerinde daha kolayca tutunabilirler. Bunun dışında yapraklı morfolojik yapısı örneğin tüylü, girintili, çıkıntılı oluşu vs. tutunmayı olumlu etkileyebilmektedir.
4. Bitkilerdeki Gelişme Noktalarının Durumu Gelişme noktalarındaki meristem dokuları gelişmeyi ayarladığı gibi özellikle geç dönemlerinde herbisitlere karşı da hassastırlar. Dikotiledonlu türlerde gelişme noktaları tamamen açıkta olup morfolojik olarak korunmazlar. Monokotiledonlu dar yapraklı bitkilerce ise korunmuşlardır. Bu nedenle geniş yapraklı dikotiledonlu bitkiler dar yapraklı monokotiledonlu bitkilere oranla herbisitlere karşı hassastırlar.
5. Koruyucu Maddeler (Antidotlar) Bazı kültürlerde antidot uygulamadan kültür bitkisine zararlı olan herbisitler antidot uygulandıktan sonra bu kültürlerde yabancı ot savaşında kullanmak mümkündür. Bu güne kadar 2 koruyucu madde uygulanmıştır. Bunlar N N-Diallyl-2, 2 -Dichloracetamid (R-25 788) ve Napthol Asit Anhdrididir (Protect). R-25 788’ in Thiocarbamatlarla karıştırılmasından sonra mısır tarlalarında Thiocarbamatlı herbisitler kullanılabilmiş, Protect ise mısır ve darı tarlalarında antidot olarak kullanılmıştır.
6. İlaçlama Tekniği Herbisitlerin etrafa dağılmasını önleyen püskürtme memelerinin etrafındaki şemsiye şeklindeki koruyucular selektif olmayan herbisitlerin kültür içerisinde kullanılmasını mümkün kılmıştır.
7. Herbisitlerin Bitki İçindeki Aktivitesi Ve İndirgenme Durumu Çok az fitotoksit olan 2, 4 DB, ß–Oxidasion sayesinde fitotoksit olan 2, 4 D şekline dönüştürülür. Ancak bu reaksiyon bazı bitkilerde çok yavaş seyrettiği halde bazı bitkilerde ortaya çıkmaz. Bu durum tamamen bitki türlerine bağlıdır.
8. Uygulama Dozu Herbisitler yüksek dozda uygulandığında selektif değildirler. Bazı herbisitlerin selektif oldukları doz sınırları, hava koşullarının optimum olmadığı zamanlarda çok dardır.
9. Herbisitlerin Formulasyonu Genellikle herbisitlere aktif madde dışında katılan maddeler selektiviteyi etkilemeseler de bazı istisnaları vardır. Örneğin 2, 4, 5 -T ye katılan mazot odunsu bitkilerle savaşı kolaylaştırır.
10. Çevre Koşulları Herbisitlerin uygulanma sırasında yüksek hava sıcaklığı düşük hava nemi kültür bitkilerinin birçok herbisitlerden zarar görmesine neden olurlar. Örneğin DNOC tahıllarda, Phenmedipham pancarda aşırı sıcaklık ve düşük hava neminde kullanıldığında kültür bitkisi için tehlikeli olmaktadır. Herbisit uygulamalarından sonra kaydedilen aşırı hava sıcaklığı düşüşü ve donlarda çoğunlukla kültür bitkilerinde negatif herbisit etkilerine yol açarlar. Bitkilerin farklı besin gereksinimi herbisitlere karşı olan duyarlılıklarına etki ederler.
HERBİSİTLERİN BİTKİLER TARAFINDAN ALINMASI Herbisitlerin bitkiler tarafından alınması 3 şekilde olmaktadır. – Yapraklar tarafından alınma – Kökler tarafından alınma – Toprak altı gövdeleri tarafından alınma Herbisitler bitkiler tarafından büyük çoğunlukla kökler ve yapraklar tarafından alınsa da sürgünler ve tohum aracılığıyla da bitkilere girerler.
1. Yapraklar Tarafından Alınma Herbisitlerin yaprak içine girişi direk yaprak ve herbisitin özelliklerine bağlı olup yapraklardaki kutikülanın herbisitler tarafından geçilmesi en zor olaylarda biridir. Kütiküla, kütinmatrix ve epidermis hücreleriyle kütinmatrix arasındaki pektince zengin bölgeden meydana gelmiştir. Kütinmatrix ise kütin, kütinmumu ve selülozdon oluşur.
Herbisitlerin yaprak üzerindeki durumu
Herbisit moleküllerinin polar ve apolar özellikleri yapraklar tarafından alınmalarında rol oynarsa da bu olay bugün tam olarak açığa kavuşmamıştır. Ancak herbisitlerin çok farklı fizikokimyasal özelliklerinin bilinmektedir. penetrasyonu gerçekleştirdiği
Herbisitlerin yapraklar tarafından alınması ve taşınması olayı ise şu şekilde meydana gelir. →Herbisitlerin kutikülaya bağlanması → Kütikula sayesinde penetrasyon → Polar herbisitler kütikülanın hydrophil kısmı üzerinden → Apolar herbisitler kütikülanın lipophil kısmı üzerinden → Apoplastik içinde giriş ve xylem sayesinde akropetal yönde (Aşağıdan yukarı) hareket → Symplastik içinde giriş ve phloem sayesinde basipetal yönde (Yukarıdan aşağı) hareket
Uygulanan herbisitlerin bitki ve herbisitin özelliğine bağlı olarak yaklaşık %10 kadarı bitki içerisine girer.
Herbisitlerin Yapraklar Tarafından Alınmasını Etkileyen Faktörler Herbisitlerin yapraklar üzerinde aktivasyonu artıran formulasyona ilave edilmiş maddeler (surfactans) yaprakla, püskürtülmüş herbisit damlası arasındaki temas alanını arttırdığı gibi penetrasyona da yardımcı olur.
Yüksek hava nemi kütikülanın permeabilitesini artırdığı ve herbisit damlacıklarının hemen kurumasını önlediği içi herbisitlerin yapraklar tarafından alınmasına olumlu rol oynar. Sıcaklık artışı da aynı şekilde olumlu rol oynar.
Sıvı olarak püskürtülen herbisitler stomaca zengin olan yapraklar tarafından kolayca alındığı gibi sıvı olanlara oranla daha kolay stomalardan yaprak içine girerler.
Kökler Tarafından Alınma Birçok herbisitler toprak aracılığıyla kökler tarafından alınır ve yabancı otların toprak üstü aksamlarına iletilirler. Özellikle kök uçlarının hemen arkasındaki dokularca alınan herbisitler genç bitkilerde besin maddesi alınımı sırasında daha kolayca bitkiye girerler. Herbisitler kök iletim sistemine ulaşmadan önce epidermi, yüsük parankim hücreleri endodermisi geçmeleri gerekir.
Kökler Tarafından Alınma
Kökler Tarafından Alınma
Suda çözülen etkili maddeler epidermis ve yüsük parankim hücrelerini rahatlıkla geçerek endodermise ulaşırlar. Ancak endodermisi geçerken zorlukla karşılaşırlar. Herbisitlerin kler olarak açıklığa kavuşturulamamışsa da 2, 4 D v. b herbisitler madde değişim enerjisi yardımı ile Atrazin, Simazin Diuron gibileri iletim enerjisinin etkisi ile azda olsa bitki içerisine intikal ederler.
Yaprak herbisitlerde olduğu gibi toprak herbisitlerinin ancak bir kısmı bitki tarafından alınır. Kökler tarafından her zaman alınmadığı bazen yaprak herbisitlerinin kökler tarafından alındığı tespit edilmiştir
Toprak Altı Gövdeleri Tarafından Alınma Bazı herbisitler toprak altı gövdeleri tarafından alınırlar (Diallate, Triallate, Propham ve EPTC). Örneğin Diallate ve Triallate nin yabani yulafa etkileri kleoptil üzerindedir. Ağaçsı bitkilerde herbisitlerin girişi yüsük parankim hücreleri tarafından engellenir.
HERBİSİTLERİN BİTKİ İÇERİSİNDEKİ TRANSPORTU Herbisitlerin bitkiler içindeki durumları oldukça farklı olup birçok bileşikler bitki içine girdikten sonra depolanmakta (Taşınabilen herbisitler) bazıları depolanmamaktadır (Kontakt herbisitler). Depolanmayan bu maddeler penetrasyonu etkiler. Kontakt herbisitler kendilerini yenilemeleri güç olan tek yıllık türlerle savaşta etkili olup kendilerini çok çabuk yenileyebilen çok yıllık türlerle savaşta pek etken değillerdir. Çok yıllık türler kontak herbisit uygulamasından sonra depo besin maddelerini kullanarak sürüp gelişmelerine devam ederler. Bu nedenle bunların bitki içerisindeki dağılabilen herbisitlerle savaş yapmak gerekir.
Herbisitlerin bitki içerisindeki transportu 3 şekilde gerçekleşmektedir. • Symplasmatik Transport • Apoplasmatik Transport • Karışık Transport
1. Symplasmatik Transport Symplasmatik olarak bitki içerisinde hareket eden herbisitler asimilasyon sonucu oluşan maddelerin hareket yönünde bitki kısmından, bitki kısmına geçerler ve onlarla birlikte depo edilirler. Bitkinin uç kısmının hemen gerisindeki genç yapraklar tarafından asimile edilen maddeler yukarı (akropetal) bitki ucuna doğru, daha yaşlı yapraklar tarafından asimile edilen maddeler ise aşağı (basipetal) köklere doğru hareket ederler. Yaşlı yapraklar tarafından asimile edilen maddeler depo organlarında depo edildiği halde genç yaprakların asimile ettiği maddeler depo edilmez.
Symplasmatik transportta herbisitleri hareket hızı çok farklıdır. Herbisitleri bitki içerisine girmesinden sonra toksik oldukları için symplasmatik transportu yavaşlatırlar. Bu nedenle çok sayıda herbisitler düşük dozlarda kullanıldıklarında yabancı ot savaşı daha düşük olmaktadır. Herbisit uygulamalarında zamana dikkat etmek gerekir. En uygun zaman asimilasyonun fazla olduğu asimilantların depolanmasının arttığı zamandır. Bu zamanın saptanması yıl içerisindeki türlerin gelişme ritmine bağlıdır.
2. Apoplasmatik Transport Apoplasmatik olarak harekette herbisitler ise bitki tarafından alınan suyun yönünde hareket ederler kökler tarafından alınan herbisitler yukarı (akropetal ) doğru hareket ederek yapraklara kadar ulaşırlar.
3. Karışık Transport Hem symplasmatik hem de apoplasmatik olarak bitki içerisinde hareket edebilen herbisitler bu gurup içerisindedir. Karışık transportun mekanizması bugüne kadar açıklığa kavuşturulamamıştır. Büyük bir olasılıkla herbisitler phloem hücrelerini zararlandırmakta symplastları bırakarak apoplastlarla harekete devam etmektedirler.
Herbisitlerin Parçalanmaları Ve Aktivitelerini Kaybetmeleri Bitki içerisinde parçalanıp aktivitelerini kaybetmelerinin nasıl meydana geldiğini bilmek bunların selektif olarak nasıl etkide bulunduğunu ve kalıntılarının neler yol açabileceğini tahmin etmeye yardımcı olur. Herbisitlere toleranslı bitkilerde herbisitler enzimatik yoldan fitotoksik olmayan maddelere parçalanır ve farklı şekillerde birlikte tutulan bu maddeler ya aktivitelerini kaybederler yada toprakta olduğu gibi mikrobial yola parçalanırlar. Aktiviteyi kaybetme konjugat oluşu (şekerler, amino asitler) şeklinde meydana gelir. Herbisit molekülleri pratik olarak değişmemekte ancak etkileri ortadan kalkmaktadır.
Herbisitlere ve bitki türlerine bağlı olarak farklı parçalama mekanizmaları olup en önemlileri şunlardır • Decarboxylisasiyon (Benzoik asitler, Phenoxy yağ asitleri) • Hydroxylisasiyon (Benzoik asitler, Phenoxy yağ asitleri Triazine) • Hydrolyse (Phenoxy yağ asit esterleri, Carbamate, Thiocarbamate) • Dealkylisasiyon (Üre, Triazine) • Konjugat oluşumu (Benzoik asitler, Phenoxy yağ asitleri, Triazine)
Herbisitlerin parçalanma yolları oldukça karışık olup birçok herbisitin nasıl parçalandığı bugün için bilinmemektedir. Herbisitler karşı dayanıklı bitkilere oranla hassas olan bitkilerde parçalanma ya da aktiviteyi kaybetme bazen hiç olmadığı gibi bazen çok yavaş meydana gelir.
HERBİSİTLERİN TOPRAKTA TUTUNMALARI Her kimyasal yabancı ot savaşından sonra herbisitlerin bir kısmı toprağa karışmakta karışan herbisitlerin miktarı; • Uygulanan herbisite • Uygulama dozuna • Uygulama zamanına bağlıdır. Birçok preparat genelde 1 -3 kg aktif madde/ha olarak yabancı ot savaşında kullanılır.
Toprak herbisitlerinin bitki kökleri tarafından kolayca alınabilmeleri için toprak içinde kolayca taşınmamaları gerektiği gibi kolayca da toprak tarafından absorbe edilmemelidir. Amaca ulaşana kadar parçalanmamalı yabancı otlarda gerekli zararı yaptıktan sonra kısa sürede parçalanmamalıdır. Toprak üzerinden bitkilere etkili olamayan yaprak herbisitleri topraktaki mikroorganizmaları negatif yönden etkileyebilirler
Her iki türdeki herbisitlerin topraktaki durumları 3 şekildedir • Sorbsiyon Transport Parçalanma
Herbisitlerin Toprak Tarafından Sorbsiyonu Sorbsiyon herbisitlerin toprakta transportunda parçalanmasında ve bitkiler tarafında alınmasında önemli rol oynar. Topraktaki sorbsiyon kil minerallerinin organik maddelerin metaloksit ve metal hidroksitlein kolloid fraksiyonları tarafından yapılır. Topraktaki bu minerallerin ve maddelerin yüzeyleri ne kadar büyükse tutunma da o kadar fazla olur. Toprağın katyon değişim kapasitesi de sorbsiyonda önemli yere sahiptir
Kil minerallerinin negatif olarak yüklü yüzeylerine organik ve anorganik katyonların bağlanmasıyla sorbsiyon meydana gelirken bağlanmasında Van Der Waals-Kuvvetinin önemi büyüktür. Organik maddelerin tutunması ise polielektrik karakterlerinden ileri gelir. Herbisitlerin absorbsiyonunda humusça fakir topraklarda organik maddeler kil minerallerinden daha fazla öneme sahiptirler.
Toprağın boşlukları içerisindeki suda bulunan herbisitler bitkiler ve organizmalar tarafından rahatça alınabilirken toprak unsurları tarafından absorbe edilmiş herbisitlerin bitkiler tarafından alınması güçleşir.
Herbisitlerin toprakta sorbe edilebilme özellikleri farklı olup K- faktörü ile gösterilir. Sorbe edilen herbisit (µg)/ Toprak (g) K= Çözeltideki herbisit (µg)/ Çözelti (g)
Herbisitlerin Toprakta Transportu Bir maddenin toprak içinde dağılımı bu maddelerin toprağın sıvı katındaki difüzyonuna ve gaz katındaki hareketine bağlıdır. Düşük buhar basıncına sahip herbisitlerin diffusion sayesinde dağılmaları çok yavaştır. Transportta suyun önemi büyük olup herbisitler yağmur ile toprak yüzeyinden aşağılara doğru hareket ederler.
Kurak geçen hava koşullarında ise topraktaki suyun hareketi ile tekrar yukarı çıkarlar, hatta toprak yüzeyinden buharlaşırlar. Bir bileşiğin toprak yapraktaki hareketliliği onun sorbsiyon miktarı ile ters orantılıdır. Buharlaşma arttıkça sorbsiyon azalır.
Toprak organizmaları örneğin solucanlar herbisitlerin toprakta yayılmasında önemli rol oynarlar. Bunlar tarafından toprakta açılan galeriler ile su içinde çözülmüş yapıda toprak partikülleri tarafından sorbe edilmiş herbisitler (toprak çatlaklarında olduğu gibi) daha uzak mesafelere hızla taşınabilmektedirler. Nemli topraklarda herbisitler kurak topraklara oranla çok daha hızlı yayılırlar. Ayrıca toprak yüzeyinde akan su ile de taşınma mümkündür.
HERBİSİTLERİN TOPRAKTA PARÇALANMASI Toprakta herbisit molekülerini kısmen yada tamamen herbisit özelliğini kaybetmesi parçalanma olarak tanımlanır. Aktifliğini kaybetme ise değişmeden kalan herbisit molekülünün toprak tarafından absorbe olmasıyla açıklanır. Parçalanma yada aktiviteyi kaybetme mekanizması herbisitlerin kimyasal yapısına ve toprağın özelliklerine bağlı olarak farklıdır.
Bir bileşin bir ortamda kalabilme süresi persistent olarak tanımlanır. Genellikle herbisitlerin toprakta parçalanması 0, 5 aydan kısa sürüyorsa az persistent, 1, 5 aydan fazla sürüyorsa çok persistent herbisitler olarak adlandırılırlar. Toprak komplex bir sistem olduğundan meydana gelen reaksiyonlar çok çeşitli olup persistentlik genelde topraktan değil de herbisitlerin yapılarından gelen bir özelliktir.
Toprakta parçalanma 3 şekilde meydana gelir • Biyolojik Parçalanma • Kimyasal Parçalanma • Işık Sayesinde Ayrışma
1. Biyolojik Parçalanma Birçok organik herbisitler topraktaki mikroorganizmalar tarafından parçalanır yada form değiştirirler. Bu parçalanma olayında bakteriler, actinomycetler büyük rol oynarken mantarın önemi azdır.
Topraktaki herbisitlerin parçalanmalarında önemli yere sahip olan bio-kimyasal reaksiyonlar şunlardır → Dehalogenierung → Dealkylierung → Esterhydrolyse → Oksidasyon → Redüksiyon → Ringhydroxylierung → Ringspaltung → Kondensasiyon → Konjugat oluşumu
Herbisitlerin mikrobial parçalanmalarında mikroorganizmalar, herbisit bileşiklerinin enerji kaynağı olarak kullanırlar ve yen uygulanana herbisite belirli bir dönem adaptasyon zamanı geçirdikten sonra parçalanmayı hızlandırırlar. İşte mikroorganizmaların bu gecikme dönemine Lag-Phase denir.
2, 4 D, Dalapon, DNOC, TCA ve Pyrazon toprakta bu şekilde parçalandıkları için bu herbisitlerin uygulandıktan kısa bir süre yeniden uygulanmalarında ikinci uygulamadaki herbisit çok daha hızlı parçalanmaktadır. MCPA, 2, 4 -D ve TCA’ nın parçalanmasında adapte olmuş mikroorganizmaların bu şekilde kalmalarının yaklaşık 1 yıl kadar devam ettiği saptanmıştır.
2. Kimyasal Parçalanma Topraktaki kimyasal ve biyolojik herbisit parçalanmasını birinden ayırmak oldukça zordur. Kimyasal parçalanma olayında parçalanma miktarı herbisit konsantrasyonuna bağlı olmayan, tarla koşullarından etkilenen bir değerdir.
Bazı herbistlerin kimyasal yapılarının bozulması Oksidasyon, redüksiyon ve hidroliz yoluyla olmaktadır. Herbisitlerin bu yolla parçalanması üzerine iklim faktörlerinden su, sıcaklık ve PH değerinin etkisi büyük olmaktadır. Toprak suyunun çok bulunduğu yerlerde az bulunan yerlere oranla herbisitler hidroliz yoluyla daha hızlı parçalanırlar. Yüksek sıcaklık ve yüksek Ph kimyasal parçalanmayı hızlandırmaktadır.
Biyolojik ve Kimyasal Parçalanmayı Etkileyen Faktörler Herbisitin topraktaki parçalanma hızı sıcaklığa toprak nemine, toprak ph’sına bağlı olup yüksek sıcaklık, toprak nemi parçalanmayı hızlandırır. Biyolojik parçalanma sırasında toprak mikroorganizmaları için parçalanma en fazladır. optimum olan sıcaklıkta Yüksek toprak ph’sıda parçalanmayı pozitif etkiler. Ayrıca tarımda kullanılan diğer pestisitlerde parçalanmayı etkiler.
3. Işık Sayesinde Ayrışma (Phytolys) Bazı herbisit moleküllerinin absorbe ettiği ışık enerjisi kimyasal yapısını mekanizmasını önlemektedir. bozarak etki Herbisitin kimyasal yapının bozulması ya moleküller arasındaki bağların kırılması veya bu bağların yer değiştirmesi ile olur.
Herbisitler genellikle 220 -230 nm (nanometre=milimikron) absorbe eder. dağla uzunluğundaki ışığı Işık enerjisi 295 nm dalğa boyunun altında olursa toprak yüzeyinde herbisitlerin parçalanmasında önemli etkiye sahip değildir. Işığın etkisi herbisitin yapısına bağlı olarak değişir.
HERBİSİTLERİN YAN ETKİLERİ 1. Herbisitlerin insanlar ve sıcak kanlı hayvanlar olan etkileri üzerine 2. Herbisitlerin bitki hastalıkları üzerine olan etkileri 3. Herbisitlerin arılar üzerine etkileri 4. Herbisitlerin balıklar üzerine olan etkileri 5. Herbisitlerin torak mikroorganizmaları üzerine olan etkileri 6. Herbisitlerin kültür bitkileri olan etkileri
Bir herbisitin insanlarda oluşturduğu akut ve kronik toksite diğer pestisitlerde olduğu gibi LD 50 ile ifade edilmektedir. Özellikle son yıllarda geliştirilen bir çok herbisitin LD 50 değeri tükettiğimiz bazı gıda maddelerinin LD 50 değerinden çok daha yüksektir. Herbisitlerin insan vücuduna alınması deri , sindirim ve solunum yoluyla olmaktadır. Deride kaşıntı, hormon miktarında artış, sinir sisteminde zararlanmalar, kan basıncında düşme, kalp atışlarında yavaşlama, karaciğerde ve akciğerde ödem oluşumu, beyinde tümör oluşumu ve sakat doğumlara neden olurlar.
İlk organik herbisit olan DNOC insan bünyesinde toksik olabilecek düzeyde solunum ve mide bazen deri yoluyla da tehlikeli derecelerde absorbe edilebilir. 2 gr alınması gereklidir. Bulantı , mide sancısı , sıcaklık hissi , terleme , deri kızarması , derin ve hızlı solunuma , kalp atışlarının hızlanması ortaya çıkan simptomlardır. Akut zehirlenmenin dışında bir kronik zehirlenme gerçekleşirse hastada bitkinlik , rahatsızlık , aşırı terleme , anormal susama ve ağırlık kaybı meydana gelir. 2, 4 D ve MCPA ise insan bünyesine ağızdan veya solunum yoluyla girer , fakat deri yoluyla absobsiyonu azdır. Zehirlenme belirtisi gösterebilmeleri için 4 -4 gr alınması gereklidir.
2, 4, 5 -T Vietnem savaşı sırasında A. B. D. tarafından orman alanlarında sık vejetasyonu ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmıştır. Propham ve chlorpropham kolinesteraz enzimini inhibe ederler. Bu herbisitlerin kullanıldığı bölgelerde yaşayan memeli hayvanlarda ve insanların dokularında sürekli şekilde asetilkolin birikmektedir. Asetilkolin birikmesi nedeniyle insanlarda kalp atışları ve kan basıncı düşmektedir.
Fluorine bir çok herbisitte bulunabilinen zehirli bir maddedir. Diş çürümelerini önleyebilmek için içme suyuna katılmaktadır. Fluorine’in içme suyuna katılma dozu 1 ppm’dir. Bir insana zehirli olabilmesi için 1 gr olması gerekli olup 4 -8 gr doz gereklidir. Herbisitlerin hayvanlara etkilerine bakıldığında yine çeşitli zehirlenmeler karşımıza çıkmaktadır. Herbisidal etkisinin yanında hormonal etkisi de bulunan 2, 4 D’ye maruz kalan hayvanlarda kanser vakaları görülmektedir. 2, 4 D ve MCPA etkili maddeli herbisitleryer altı suyuna karışabilen herbisitler olup bazı durumlarda tolere miktarlarını da geçmektedir.
Herbisitlerin Bitki Hastalıkları Üzerine Etkileri • • Yabancı ot kontrolü amacıyla uygulanan çeşitli herbisitler bazı hastalıkların artışına veya azalışına neden olmaktadırlar. 20 kadar değişik kültür bitkisinde herbisit kullanımını takiben 20 kadar patojenin bitkiyi daha fazla infekte ettiği bilinmektedir. Dinitro ve fenol bileşikleri yerfıstığında patojen fungusların gelişmesini inhibe ederek bir avantaj sağlamaktadır. Nematodların sorun olduğu bir şekerpancarı alanında çok yoğun bir nematod artışı görülmüştür. Cyloate uygulanan alanlarda şekerpancarında sist oluşunun artmasını örnek verebiliriz. Ülkemizde de buğday ekim alanlarında geniş yapraklı yabancı otlara karşı kullanılan chlorsulfuron’un topraktaki kalıntısı arpada kök hastalıklarını arttırmakla ve verimin düşük olmasına neden olmaktadır. Genelde hormon terkipli ilaçların kullanılması ile hastalıklara duyarlılık artmaktadır. Hormon terkipli ilaçlar bitki miktarını yükseltmekte ve yapraklarda serbest haldeki sakaroz miktarını arttırmaktadır. Yapraklardaki şeker miktarının artışı fungus enfeksiyonunu kolaylaştırmaktadır. 2, 4 D uygulanan hıyar bitkilerinde tütün mozaik virüsünün kontrole göre daha fazla olduğu belirlenmiştir.
HERBİSİTLERİN ARILAR ÜZERİNE ETKİLERİ • Dinitrofenler arılar için toksittirler. • Ayrıca 2, 4 -D’nin ester formunun uygulama zamanı arılara toksik olduğu bilinmektedir. • Bitkilere uygulandıktan sonra bitki özsuyu ile taşınan herbisitler , gutasyon suyu olarak dışarı verilirse arılar tarafından alınmaktadır. Bu suyu alan arıların yaptıkları balın doğal kokusu dışında hoş olmayan bir koku yayarlar. Bu koku arıların oğul vermesini ve dayanıklılığı azaltan bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
HERBİSİTLERİN BALIKLAR ÜZERİNE ETKİLERİ Herbisitler akarsu ve göllere , toprakta tutunmaları sonucu erozyonla , yer altı sularıyla ve diğer değişik yanlış uygulamalarla ulaşmaktadır. Çeltik üretimi , akarsu ve göle yakın yerlerde yapıldığından balıklar için büyük tehlike oluşturmaktadır. Molinate ve propanil etkili maddeli herbisitlerle bulaşık olan ilaçlı suyun göle boşaltılması balıklara toksik bir etki yapmaktadır. Trifluralin’de balıklara oldukça zehirli bir herbisittir.
• Balıklara zehirli etkisi çok az olan 2, 4 -D , balıklara zehirli herbisitler içerisinde yer alan 2, 4, 5 -T ile karıştırılıp kombinasyon halinde kullanıldığında sinergisit etki göstermekte be balıklar için çok zehirli duruma gelmektedir. • Balıkların herbisitlere karşı dayanıklılığı büyük ölçüde tür özelliğine bağlı olmakla birlikte , suyun akar olup olmaması , derinliği , sıcaklığı ve diğer ekolojik faktörlere göre değişim göstermektedir. İşte bu şekilde direkt herbisite maruz kalarak oluşan ölüm şekline direkt etki denmektedir. • Sucul bitkiler akarsu ve göllerde balıkların hayatlarını idame ettirebilmeleri için oldukça önemlidir. Bu sucul bitkilere karşı bazen herbisit uygulaması yapılmakta ve ortamdan kaldırılmaktadır. Bunun sonucu olarak sudaki O 2 miktarı azalmakta be bundan dolayı balıklar ölmektedir. Ortaya çıkan bu ölüm şekline de indirekt etki denmektedir.
HERBİSİTLERİN TOPRAK MİKROORGANİZMALARI ÜZERİNE ETKİLERİ Mikroorganizmalar bazı durumlarda herbisitlerin kötü etkilense de genellikle kendi ihtiyaçları olan karbonu herbisitleri parçalamaları sonucu elde ederler. Tabi ki parçalanmasını olabilmesi için topraktaki organik madde miktarı, sıcaklık , havalanma durumu ve nem içeriği uygun olmalıdır. Herbisit kullanımı ile nitrifikasyonun baskı altına alındığı bildirilmekte ancak herbisitler önerilen dozlarda kullanıldığı takdirde nitrifikasyonun engellenmesinin kısa sürede ortadan kalkmaktadır. Özellikle fenollerin ve metil-bromid’in mikroorganizmalar için üst düzeyde toksik olduğu bildirilmiştir.
Yapılan bir araştırmada 2, 4 -D toprakta 25 ppm derişim seviyesine kadar bakterilerin büyük çoğunluğu üzerine etki yapmamakla ve sonuçta parçalanarak CO 2 , Cl ve suya dönüştüğü saptanmıştır. Ancak 25 ppm derişim değerinin üzerine bir çok mikroorganizmaya öldürücü veya franleyici etki yaptığı bildirilmektedir.
HERBİSİTLERİN KÜLTÜR BİTKİLERİNE OLAN ETKİLERİ Selektif olarak yabancı ot kontrolünde kullanılan herbisitler az bir miktarda da olsa kütür bitkileri tarafından alınmaktadır. Kültür bitkisi içerisine giren bazı herbisitler bitkilerin fosforu fosfor metabolizmasını bozmaktadır. Kültür bitkilerinin absorbe ettikleri herbisitler oksidasyon , hidroliz ve konjugasyon gibi çeşitli olaylarla bitkilerde fitotoksik olmayan maddelere dönüşürler. Bu olaylara en iyi örneği simazin teşkil etmektedir.
2, 4 -D ve 2, 4 -DB ile yapılan çalışmalarda uygulanan yüksek dozların çalışmaya alınan tüm bitkilerde çimlenmeyi önlediği , düşük konsantrasyonlarda çimlenmeyi arttırdıkları saptanmıştır. Diğer araştırıcılar tarafından yapılan çalışmalarda ; düşük dozlarda diuran ve simazin’in turunçgillerde , amitrol ve simazin’in şeftali ağaçlarında , simazin , atrazin ve amitrol’ün elma ağaçlarında gelişmeyi arttırdığı saptanmiştır. Domates çiçeklenme döneminde iken düşük dozlarda 2, 4 -D uygulaması yapıldığında meyvelerde olgunlaşma gecikmektedir. Hem 2, 4 -D ve hem de 2, 4, 5 -T’nin hasat öncesi limona uygulanması sonucu limonların depolanma ömrü uzamaktadır.
HERBİSİTLERİN SINIFLANDIRILMASI VE ETKİ TARZLARI Herbisitler; ☺Uygulama Dönemlerine ve Şekillerine, ☺Oluşturdukları Genel Simptomlara, ☺Topraktaki Kalıcılıklarına, ☺Selektif Olma Özelliklerine, ☺Kimyasal Yapılarına, ☺Etki Mekanizmalarına Göre Sınıflandırılmaktadır.
Herbisitler Uygulama Dönemlerine Göre * Ekimden önce uygulanan herbisitler (Presowing) * Çıkıştan önce uygulanan herbisitler (Preemergence) * Çıkıştan sonra uygulanan herbisitler (Postemergence) * Toprağı sterilize eden herbisitler
Ekimden Önce Uygulanan Herbisitler Kültür bitkisi ekiminden önce uygulanır ve büyük bir çoğunlukla toprak işleme aletleriyle yüzeysel olarak toprağa karıştırılır. Böylece çimlenmiş ve çimlenmekte olan yabancı otları öldürür Örnek olarak; trifluralin, chloridazon verilir.
Çıkıştan Önce Uygulanan Herbisitler Bu herbisitler kültür bitkisi ekildikten sonra fakat çimlenip çıkmadan önce kullanılan herbisitlerdir. Örnek olarak; monolinuron, diuron verilebilir.
Çıkıştan Sonra Uygulanan Herbisitler Kültür bitkisinin çıkışından sonra uygulanan herbisitlerdir. Örnek olarak; chlorosulfuron, 2 -4 D ve tribenuron methyl verilebilir.
Toprağı Sterilize Eden Herbisitler Ekimden önce uygulanır ve topraktaki tüm canlıları öldürürler. Örnek olarak alil alkol verilebilir.
ETKİ ŞEKİLLERİNE GÖRE HERBİSİTLER 1. Selektif Herbisitler: Bu herbisitlerin seçicilik özeklikleri olup bazı bitkileri öldürürken diğerlerine herhangi bir negatif etkisi olmaz. Bunlar 2’ ye ayrılırlar. A. Sistemik selektif herbisitler: Bitkiler tarafından alındıktan sonra bitki bünyesinde taşınabilen herbisitlerdir. B. Kontak selektif herbisitler: Temas ettikleri bitki dokusunu öldüren herbisitlerdir. 2. Total herbisitler: Kullanıldıklarında ayrım yapmadan bütün bitkileri öldüren herbisitlerdir. Bunlar da sistemik ve kontak olarak ikiye ayrılırlar.
Herbisitlerin Etki Mekanizmaları HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu A Inhibition of acetyl Aryloxyphenoxy. Co. A carboxylase propionate (ACCase) ‘FOPs’ Aktif madde clodinafop-propargyl cyhalofop-butyl diclofop-methyl fenoxaprop-P-ethyl fluazifop-P-butyl haloxyfop-R-methyl Cyclohexanedione ‘DIMs’ alloxydim butroxydim clethodim cycloxydim profoxydim sethoxydim tepraloxydin Tralkoxydim Phenylpyrazoline ‘DEN’ pinoxaden
Yapraklar tarafından alınır, floem ile büyüme uç noktalarına taşınır ve meristematik aktiviteyi inhibe eder Acetyl-Co. A carboxylase (ACCase) enimini inhibe ederek doymuş yağ asitlerinin sentezlenmesini engeller Uygulandıktan sonra bitkilerde kloroz meydana gelir ve bunu takiben bitkilerde ölüm görülür
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu B Inhibition of Sulfonylurea acetolactate synthase ALS (acetohydroxyacid synthase AHAS) Aktif madde amidosulfuron azimsulfuron bensulfuron-methyl chlorimuron-ethyl chlorsulfuron Imidazolinone imazapic imazamethabenzmethyl imazamox Imazapyr Triazolopyrimidine florasulam flumetsulam metosulam Penoxsulam Pyrimidinyl(thio)benz oate bispyribac-Na pyribenzoxim
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde C 1 Inhibition of photosynthesis at photosystem II Triazine ametryne cyanazine prometon prometryne Triazinone metribuzin Uracil lenacil terbacil Pyridazinone pyrazon = chloridazon Phenyl-carbamate desmedipham phenmedipham
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde C 2 Inhibition of photosynthesis at photosystem II Urea chlorotoluron chloroxuron dimefuron diuron Amide propanil Pentanochlor Nitrile bromofenoxim bromoxynil ioxynil Benzothiadiazinone bentazon Phenyl-pyridazine pyridate pyridafol C 3
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde D Photosystem-Ielectron diversion Bipyridylium diquat paraquat
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde E Inhibition of protoporphyrinog en oxidase (PPO) Diphenylether acifluorfen-Na bifenox chlomethoxyfen fluoroglycofen-ethyl Phenylpyrazole fluazolate pyraflufen-ethyl N-phenylphthalimide cinidon-ethyl flumioxazin flumiclorac-pentyl Thiadiazole fluthiacet-methyl thidiazimin Oxadiazole oxadiargyl Triazolinone azafenidin carfentrazone-ethyl sulfentrazone
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu F 1 Bleaching: Pyridazinone Inhibition of carotenoid biosynthesis at the phytoene desaturase step (PDS) Aktif madde norflurazon Pyridinecarboxamide diflufenican picolinafen Other beflubutamid fluridone flurochloridone flurtamone
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde F 2 Bleaching: Inhibition of 4 hydroxyphenylpyruvatedioxygenase (4 -HPPD) Triketone mesotrione sulcotrione Isoxazole isoxachlortole isoxaflutole Pyrazole benzofenap pyrazolynate pyrazoxyfen
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde F 3 Bleaching: Inhibition of carotenoid biosynthesis (unknown target) Triazole amitrole (in vivo inhibition of lycopene cyclase) Isoxazolidinone clomazone Urea fluometuron (see C 2)
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde G Inhibition of EPSP synthase Glycine glyphosate sulfosate
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde H Inhibition of glutamine synthetase) Phosphinic acid glufosinate-ammonium bialaphos =bilanaphos
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde I Inhibition of DHP (dihydropteroate) synthase Carbamate asulam
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde K 1 Microtubule assembly inhibition Dinitroaniline benefin = benfluralin butralin dinitramine ethalfluralin oryzalin pendimethalin trifluralin Phosphoroamidate amiprophos-methyl butamiphos Pyridine dithiopyr thiazopyr
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde K 2 Inhibition of mitosis / microtubule organisation Carbamate chlorpropham carbetamide
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde K 3 Inhibition of VLCFAs ( see Remarks) (Inhibition of cell division) Chloroacetamide acetochlor alachlor butachlor dimethanamid metazachlor metolachlor pethoxamid Oxyacetamide flufenacet mefenacet
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde L Inhibition of cell wall (cellulose) synthesis Nitrile dichlobenil chlorthiamid Benzamide isoxaben Triazolocarboxamide flupoxam
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde M Uncoupling (Membrane disruption) Dinitrophenol DNOC dinoseb dinoterb
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde N Inhibition of lipid synthesis - not ACCase inhibition Thiocarbamate butylate cycloate dimepiperate EPTC esprocarb molinate orbencarb pebulate prosulfocarb Thiobencarb=benthiocarb tiocarbazil triallate vernolate Phosphorodithioate bensulide Chloro-Carbonic-acid TCA dalapon flupropanate
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde O Action like indole acetic acid (synthetic auxins) Phenoxy-carboxylicacid clomeprop 2, 4 -DB dichlorprop = 2, 4 -DP MCPA MCPB mecoprop = MCPP = CMPP Benzoic acid chloramben dicamba TBA Pyridine carboxylic acid clopyralid fluroxypyr picloram triclopyr
HRAC grup Etki mekanizması Kimyasal grubu Aktif madde P Inhibition of auxin transport Phthalamate Semicarbazone naptalam diflufenzopyr-Na
- Slides: 110