Yaar Dou Spor Bilimleri Fakltesi Spor Yneticilii Blm
Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü SYB – 425 Seçmeli Spor Yönetiminde Örnek Olay Anali Ögr. Gör. Nurullah Öğreten 1
Türkiye'de Spor Yönetimi 11 - Hafta 2
Türkiye'de Spor Yönetimi • Cumhuriyet döneminin ilk Anayasası olan 1924 Anayasası’nda sporla ilgili hüküm bulunmamasına rağmen devlet, Cumhuriyet’in birinci döneminde (1922 -1936) Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı vasıtasıyla sportif hizmetleri sevk ve idare etmeye çalışmıştır. • Devletin, merkezî idare dışında böyle bir teşkilâta sporla ilgili görevler vermesi, bu görevlerini icra ederken ona özerklik tanıması ve malî yardım yapmayı öngörmemesi gibi sebepler, Cumhuriyet’in ilk yıllarında spor alanında ademi merkeziyetçi bir yönetimin varlığını göstermiştir. Cumhuriyet’in bu on üç yılına ait dönemde, spora insan unsuru açısından bakılmış, spor vasıtasıyla insanların bedenen ve ruhen güçlü olması, kötü alışkanlıklardan uzaklaştırılarak küçük yaşlardan itibaren kabiliyetlerinin geliştirilmesi ve teşkilatçılığıyla yönlendirilmesi amaçlanmıştır. • Devlet, sporu insanın geliştirilmesinde gerekli bir araç olarak görmüştür Bu sebeple, • Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, spor kulüplerinin kendi üst kuruluşlarına federatif yetkiler devrederek, kişilere söz söyleme, görüş bildirme ve karara katılma hakları tanımış, böylece ademi merkeziyetçi bir idare anlayışını Türk Spor yönetimine kazandırmıştır. Not: 3 Adem-i merkeziyetçilik, devlet merkezinin gücünü azaltarak yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını savunan görüş.
• Devlet bu yapılanma anlayışı ile Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı ile, mahallî imkân ve kaynakların özel teşebbüsler vasıtasıyla spor alanında kullanılmasını amaçlamıştır. • Ancak, Türkiye’nin savaştan yeni çıkmış bir ülke olması, ekonomisinin güçsüz kalması, halkın kıt iktisadî kaynaklara sahip bulunması, kitle haberleşme araçlarının yeterli miktarda yaygınlaşmaması, spor eğitim ve öğretiminin yeterli olmaması gibi sebeplerden dolayı, kamuoyu spora karşı gerekli duyarlılığa sahip olamamış ve spor hizmetlerinden beklenen amaç gerçekleştirilememiştir. • 1929’daki Dünyadaki İktisadî Bunalımdan Türkiye’de etkilenmiş Türkiye’de İdman Cemiyetleri İttifakı da, bağımsız ve özerk bir spor teşkilâtı olmakla birlikte, yeterli malî imkânlara sahip olamamış bu durum onun fazla uzun ömürlü olmasını engellemiştir. • Cumhuriyet’in ikinci döneminde(1936 -1938) spora devlet açısından bakılmış sporun insanı geliştirmesinden ziyade, devletin güçlenmesi için bir araç olduğu ilkesi kabul edilmiştir. • İlk iki dönem birbirleriyle mukayese edildiğinde, birincisinde, devlet, Atatürk devrimlerini ve ilkelerini spor aracılığı ile yerleştirmeyi ve yaygınlaştırmayı düşünmemiş sporu siyasetten uzak tutmuştur. 4
• İkincisinde ise, sporu devletin güçlenmesi için bir araç olarak gördüğünden, Atatürk’e bağlı, onun prensiplerini kabul eden, Cumhuriyeti ve ülkeyi koruyan gençlik yetiştirmek gibi amaçlar spor vasıtasıyla gerçekleştirilmek istenmiştir. Bu dönemde devlet sporu Cumhuriyet Halk Partisi ile özdeş tutmuş, devletin amaçlarıyla özdeşleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi’nin amaçları gerçekleştirilmeye çalışılmış ve spor, bu partinin yaygınlaşması ve halk arasında iyice yerleşmesi için bir araç olarak görülmüştür. • Böylece, Cumhuriyet’in ikinci döneminde sporla siyaset iç içe girmiş ve hükümet programlarında yer almaya başlamıştır. Bu şartlar altında Türkiye’de toplumun her kesimine götürülmesi gereken sportif hizmetler, sadece belli bir kesime (partilere) götürülmek istenmiştir. Bu durum, sosyal ve siyasal çevrelerde gruplaşmalara sebebiyet vermiş ve hizmetin sunulmasında fırsat eşitliği ilkesi ihlal edilerek ademi merkeziyetçilikten merkeziyetçiliğe doğru bir yönelme başlamıştır. Başlangıçta spor, Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte düşünülür ve spor vasıtasıyla partili gençler yetiştirme hedeflenirken, spor alanında meydana gelen olumsuz gelişmeler partiyi rahatsız etmesi sonucu, spor işleri partiden 5
uzaklaştırılarak devlete bağlanmış ve bu maksatla 1938 yılında 3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu çıkarılmış, merkezî hiyerarşi içinde yer alan ve geniş yetkilerle donatılan Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bir önceki dönemin spor politikalarının devamı mahiyetinde olan bu üçüncü dönemde (1938 -1986), Beden Terbiyesi Kanunu ile spor, devlet mekanizması içine alınmış ve devletin millî amaçlarına hizmet edecek genç neslin yetiştirilmesinde bir araç olması ilkesi kabul edilmiştir. • O yıllarda Türkiye’nin karşıya bulunduğu; II. Dünya Savaşı’nın olumsuz tesirleri, köklü reformların gerçekleştirilme olasılığı, merkeziyetçi bir idare anlayışının dünyada rağbet görmesi gibi önemli iç ve dış gelişmelerin payı büyük olmuştur. • Nitekim devlet, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü teşkilâtını köylere kadar yaygınlaştırarak vatandaşı spor yapmakla yükümlü tutmuş, sporu vatan müdafaasında etkili bir eğitim vasıtası kabul etmiş ve böylece Türkiye’de askerî amaçlı sporda seferberlik başlatmıştır. • Bu dönemde spor Antik Yunan’da olduğu gibi, vatan savunmasını gerçekleştirecek askerlerin bedenen ve ruhen eğitilmesi gayesiyle kullanılmıştır. • 1946 yılından itibaren tek partili sistemden çok partili sisteme, devletçi ekonomiden karma ekonomiye geçiş ve plânlı kalkınmanın başlatılması gibi gelişmeler Türk spor yönetimini de çeşitli yönleriyle etkilemiştir. 6
• Devlet, 1959’da Spor-Toto teşkilâtını kurarak spora bütçe dışı ek malî kaynak oluşturulmuş ve spor alanında gerek duyulan saha ve tesislerin sayıca artırılmasını hedeflemiştir. • 1964’de, Beden Terbiyesi Kanunu ile getirilen spor yapma mükellefiyeti ile, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nün spor kulüp ve grupları üzerindeki hiyerarşik yetkileri Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırılmıştır (3. 11. 1964 tarih ve 152/66 sayılı karar). • 1965 yılından itibaren de, il özel idareleri ile belediyelerin spora tahsis etmek zorunda oldukları ve kanunen öngörülen paylar, 1965 tarih ve 655 sayılı kanunla iptal edilmiştir. Bu anlamda devlet, spor yönetiminden bir noktada elini çekmiş gibi görünmesine rağmen, spor kulüplerini bu sefer kendine bağlı diğer resmî kurumlar ile denetime tabi tutmuş, ayrıca spora bir yandan bütçe dışı gelir sağlarken, diğer yandan bunu kısıtlamıştır. • Bu kararlarla devlet, hem ademi merkeziyetçi, hem de merkeziyetçi bir eğilim içine girmiş olmaktadır. Bu, aslında bir çelişkinin ifadesidir. Çünkü bu durumun kapsamı, ilkesi, amacı ve nüvesi belli edilmemiştir. Böylece, Türk spor yönetiminde yargı yaptırımlı teşkilatlanma model ve anlayışından, yine yargı kararıyla spora mahsus devlet yönetimi modelinin devamı sağlanmıştır. 7
• 1980’li yıllardan itibaren komünist ülkelerin demokrasiye yönelmeleri, ademi merkeziyetçi idarelerin daha etkili hale gelmeleri ve bilgi toplumuna açılma gibi dünyada meydana gelen eğilimlerin Türkiye’yi de etkilemesi ve böylece ekonomide özelleştirme girişimlerinin artırılması, sosyal müessese ve baskı gruplarının sayıca çoğalması, iletişim araçlarının ülke düzeyinde yaygınlaşmasıyla halkın hemen her konuda bilgilendirilmesi, insanların refah seviyelerinin yükselmesi gibi gelişmeler neticesinde hem Türkiye’nin, hem de Türk insanının spora bakış açısı değişmiş ve yeni bir idare anlayışı filizlenmeye başlamıştır. • Bu gelişmelere paralel olarak sporun sevk ve idaresinde spor kulüp ve kuruluşlarına söz hakkı ve karara katılma yetkisi tanınmaya başlamış, spor Anayasası’nın teminatı altına alınmış, hükümet programları ile kalkınma plânlarında sporla ilgili ademi merkeziyetçi hükümlere yer verilmiş, genel bütçe dışından sağlanan malî gelirler artırılarak mahallî imkân ve kaynakların spora aktarılması gerçekleştirilmiş bu sayede, spor saha ve tesislerinin yapımı hızlandırılmış ve böylece Türkiye, spor alanında daha ileri bir konuma ulaşmıştır. 8
• Gelişen ve değişen şartlar karşısında günün ihtiyaçlarına cevap veremez hale gelen Beden Terbiyesi Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması gündeme gelmiş, 1986 tarih ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri hakkında yeni bir Kanun çıkarılmış, buna göre Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kurularak, eldeki çalışmanın ayrımına uygun şekilde dördüncü döneme (1986 -) geçilmiştir. • Devlet bu son dönemde, 3289 sayılı kanunla, ilk dönemde olduğu gibi insan unsurunu yeniden ön plâna çıkararak onun bedenen ve ruhen geliştirilmesini amaçlamış ve sporun bu amaca ulaşmada etkili bir eğitim vasıtası olarak görülmesi ilkesini kabul etmiş, bunu gerçekleştirmek için gençlik ve spor konularını bir bütün içinde ele alarak sevk ve idaresini uygun görmüştür. • Spor yönetimi açısından Cumhuriyet’in ikinci döneminden itibaren kesintiye uğrayan ademi merkeziyetçi süreç, 1986 yılından sonra yeniden işlemiş ve devlet spor alanında icraî faaliyetlerden elini kısmen çekmeye başlamış ve araya özel ve gönüllü kuruluşların sokulmasına imkân tanımıştır. 9
• Yeni yapılanma içinde devlet, Türk spor yönetiminde en yüksek karar organı olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Merkez Danışma Kurulu’nda, hükümet temsilcileri yanında hükümet dışı kurulan spor kurum ve kuruluşlarının temsilcilerine de yer vermiş, bazı spor organlarının tesbitinde bir çeşit seçim sistemini kabul etmiş, spora hazine dışından sağlanan gelir miktarlarını ve kaynaklarını artırmış, mahallî idarelere, kamusal ve özel kuruluşlara yeniden et yetki görev ve yükümlülükler getirmiş ve bu hizmetlerin uygulanmasından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nü hem yetkili, hem de sorumlu tutmuştur. • Spor alanında Cumhuriyetin birinci, ikinci ve üçüncü dönemlerinde teşvik edilmeyen profesyonellik, futbol alanında dünyada meydana gelen gelişmelerden bağımsız kalamamış ve dördüncü dönemde devlet profesyonelliği, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’la 1986’dan itibaren yasallaştırmıştır. • Bu anlamda 1992 tarih ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’u çıkararak bilhassa futbola özerklik tanımıştır. 10
• Türkiye’de özellikle futbol alanında görülen bu ademi merkeziyetçi eğilim, diğer spor dallarına da öncülük etmiş ve 1993 yılından itibaren Türkiye Futbol Federasyonu gibi bütün amatör spor federasyonları başkanlarının seçimle belirlenmesi kabul edilmiştir. • Netice itibariyle Spor idaresinde merkeziyetçi bir yönetimden demokratik ve ademi merkeziyetçi bir yönetime geçebilmek için, her şeyden evvel Türkiye’nin sanayi toplumu olması gerekir. Ne var ki nüfusunun yarısı tarımla uğraşır durumda olan ülkemizde, böyle bir yönetim şekli henüz emekleme safhasındadır. • 1969 Türkiye genel seçimlerinin ardından ilk kez Spor Bakanlığı adıyla kurulan bakanlığın başına 3 Kasım 1969 tarihinde İsmet Sezgin atandı. [3] 1972 yılında adı olarak değiştirildi. • 1983 Türkiye genel seçimlerinin ardından ise Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı adını aldı. 1 Nisan 1989'dan itibaren Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak faaliyetlerine devam etti. • 2011 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı adıyla yeniden kuruldu. • https: //avesis. inonu. edu. tr/yayin/da 5 f 6 a 30 -bf 06 -4 c 93 -a 884 -25 fe 0771 a 4 c 8/turkiyede-spor-yonetimi 11
GENÇLİK VE SPOR BAKANLARI Bakan Görev Başlangıcı / Görev Bitişi 1 İsmet Sezgin 3 Kasım 1969 26 Mart 1971 2 Sezai Ergun 26 Mart 1971 11 Aralık 1971 3 Ali Adnan Karaküçük 11 Aralık 1971 15 Nisan 1973 Partisi Adalet Partisi Gençlik ve Spor Bakanlığı 4 Ali Celalettin Coşkun 15 Nisan 1973 26 Ocak 1974 5 Muslihittin Yılmaz Mete 26 Ocak 1974 17 Kasım 1974 Cumhuriyet Halk Partisi 6 Zekai Baloğlu 17 Kasım 1974 31 Mart 1975 Bağımsız 7 Ali Şevki Erek 31 Mart 1975 21 Haziran 1977 Adalet Partisi 8 Yüksel Çakmur 21 Haziran 1977 21 Temmuz 1977 Cumhuriyet Halk Partisi 9 Önol Şakar 21 Temmuz 1977 14 Ekim 1977 Adalet Partisi 10 Ali Şevki Erek 1 Kasım 1977 5 Ocak 1978 11 Yüksel Çakmur 5 Ocak 1978 12 Kasım 1979 Cumhuriyet Halk Partisi 12 Talat Asal 12 Kasım 1979 12 Eylül 1980 Adalet Partisi 13 Vecdi Özgül 20 Eylül 1980 13 Aralık 1983 Askerî
Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanları 2 Mehmet Vehbi Dinçerler Metin Emiroğlu 3 Hasan Celal Güzel 1 13 Aralık 1983 13 Eylül 1985 21 Aralık 1987 18 Mart 1989 Anavatan Partisi Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanları 1 İsmet Özarslan 1 Nisan 1989 23 Haziran 1991 2 İlhan Aküzüm 23 Haziran 1991 20 Kasım 1991 3 Mehmet Ali Yılmaz 20 Kasım 1991 25 Haziran 1993 Doğru Yol Partisi 4 5 6 Şükrü Erdem Ömer Barutçu Ersin Taranoğlu 25 Haziran 1993 30 Ekim 1995 6 Mart 1996 5 Ekim 1995 6 Mart 1996 28 Haziran 1996 Anavatan Partisi 7 Bahattin Şeker 28 Haziran 1996 30 Haziran 1997 Doğru Yol Partisi 8 Yücel Seçkiner 30 Haziran 1997 11 Ocak 1999 Anavatan Partisi 9 Fikret Ünlü 11 Ocak 1999 24 Ağustos 2002 Demokratik Sol Parti 10 Erdoğan Toprak 24 Ağustos 2002 18 Kasım 2002 11 Mehmet Ali Şahin 18 Kasım 2002 29 Ağustos 2007 12 Murat Başesgioğlu 29 Ağustos 2007 1 Mayıs 2009 13 Faruk Nafiz Özak 1 Mayıs 2009 6 Temmuz 2011 Gençlik ve Spor Bakanları 25 Aralık 2013 19 Temmuz 2017 1 2 Suat Kılıç Akif Çağatay Kılıç 6 Temmuz 2011 25 Aralık 2013 3 Osman Aşkın Bak 19 Temmuz 2017 10 Temmuz 2018 4 Mehmet Kasapoğlu 10 Temmuz 2018 Görevde Anavatan Partisi Adalet ve Kalkınma Partisi
- Slides: 13