V NTE SANAT FELSEFES A SANAT FELSEFES VE

  • Slides: 44
Download presentation
V. ÜNİTE SANAT FELSEFESİ

V. ÜNİTE SANAT FELSEFESİ

A. SANAT FELSEFESİ VE TEMEL KAVRAMLARI 1. Estetik ve Sanat Felsefesi 2. Sanat ve

A. SANAT FELSEFESİ VE TEMEL KAVRAMLARI 1. Estetik ve Sanat Felsefesi 2. Sanat ve Felsefe İlişkisi 3. Sanat Felsefesinin Temel Kavramları B. SANATI AÇIKLAYAN FELSEFİ GÖRÜŞLER 1. Taklit Olarak Sanat 2. Yaratma Olarak Sanat 3. Oyun Olarak Sanat C. GÜZELLİĞİN KAYNAĞI NEDİR? 1. Güzellik Problemi 2. Güzellik-Hakikat- İyi-Hoş-Faydalı-Yüce İlişkisi Ç. SANAT ESERİNİN NİTELİKLERİ 1. Güzelliğin Nitelikleri 2. Sanat Eseri ve Özellikleri D. SANATA ETKİ EDEN UNSURLAR E. ORTAK ESTETİK YARGILAR 1. Ortak Estetik Yargıların Olduğunu Reddeden Görüş 2. Ortak Estetik Yargıların Var Olduğunu Savunan Görüş

Temel Kavramlar Estetik, Sanat , Zanaat , Sanatçı , Sanat eseri, Estetik haz, Güzel

Temel Kavramlar Estetik, Sanat , Zanaat , Sanatçı , Sanat eseri, Estetik haz, Güzel Uyum, Yüce, Taklit Sanat felsefesi, Öznellik, Estetik yargı , Romantizm Natüralizm

Sanat felsefesi sanatın, sanat yaratmalarının ve sanat beğenilerinin özü ve anlamını konu alan sadece

Sanat felsefesi sanatın, sanat yaratmalarının ve sanat beğenilerinin özü ve anlamını konu alan sadece sanattaki güzellikle ilgilenen bir disiplindir. Aristoteles’e göre: Güzellik, matematiksel olarak orantılı ve ölçülü olandır. Plotinus’a göre: Güzel “ilahi aklın” evrende ışımasıdır

Felsefenin, özellikle sanat alanında güzeli ve güzelliği konu alan dalına sanat felsefesi adı verilmektedir.

Felsefenin, özellikle sanat alanında güzeli ve güzelliği konu alan dalına sanat felsefesi adı verilmektedir. Ancak felsefe ilgili eserlere baktığımızda sanat felsefesi yerine estetik sözcüğünün kullanıldığını görürüz. Oysa ikisinin aynı şey olmadıklarını söylemek, estetik ve sanat felsefesi farkını anlatmak gerekiyor. Estetik kavramı: Kant, Hegel gibi birçok filozof, estetiğin kapsamını genişletip güzelden başka; yüce, zarif, hoş, alımlı, trajik ve çirkin gibi kavramları da estetiğin içine alıp onu güzel sanatların hepsini inceleyen bir felsefe disiplini hâline getirmişlerdir. Sanat felsefesi ise insanın meydana getirdiği eserleri ele alan, sanata dair yaratmaların ve zevklerin anlamını inceleyen bir felsefe dalıdır.

İnsanda hoş duygular uyandıran, güneşin doğuş ve batışı, harika bir manzara, estetiğin konusu olabildiği

İnsanda hoş duygular uyandıran, güneşin doğuş ve batışı, harika bir manzara, estetiğin konusu olabildiği hâlde sanat felsefesinin konusuna girmez. Sanat değeri taşıyan bir tablo ise hem sanat felsefesinin hem de estetiğin konusuna girer. Sanat felsefesinin temel kavram ve problemleri, estetiğin de temel kavram ve problemleridir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi sanat felsefesi, sadece sanattaki güzel ile ilgilenir. Estetik ise sanat-doğa ayrımı yapmadan bütün alanlardaki “güzel” ile ilgilenir. Bu yönüyle estetiğin alanı, sanat felsefesinin alanından daha geniştir.

Felsefe de sanat da; doğayı ve insan varlığını konu alır ve her ikisinin de

Felsefe de sanat da; doğayı ve insan varlığını konu alır ve her ikisinin de zorunlu olarak uymaları gereken belirli bir yöntemleri yoktur. Felsefenin sanatla paylaştığı bir diğer özellik, her ikisinin de önermelerinin yine bilimlerden farklı olarak dar anlamda doğrulanamaz olmasıdır. Bir sanat eseri, yapısı bakımından doğru veya yanlış olamaz Sanat ile felsefe arasındaki en önemli fark; felsefenin düşünceye hitap eden evrensel bir bilgi olma iddiasına karşılık sanatın duygu veya duyarlılığımıza hitap eden bir faaliyet alanı olmasıdır.

Sanat ile zanaatı birbirinden ayırmak gerekir. Zanaat, faydayalı ürünler ortaya koymaktır. Sanatta ise faydadan

Sanat ile zanaatı birbirinden ayırmak gerekir. Zanaat, faydayalı ürünler ortaya koymaktır. Sanatta ise faydadan ziyade sanat kaygısı egemendir; belli menfaat ve maddi bir gelir sağlamak amacıyla yapılan ürünler genelde zanaat ürünleridir.

Kavramlar: Hoş, Suje, Obje, Yüce, Taklit, Sanat Eseri, Estetik haz , Güzellik ……………. .

Kavramlar: Hoş, Suje, Obje, Yüce, Taklit, Sanat Eseri, Estetik haz , Güzellik ……………. . : Estetik bir öznenin; estetik bir tavırla, estetik bir nesneye yaklaşması sonucunda duyduğu estetik heyecan veya duygu. . . . . : Büyük, ulu, ulvi. Hayranlık uyandıran, ulaşılması zor olan şey. . . . . : İnsanın duygularını okşayan güzellik. Zevk veren, beğenilen. ……. . . . Varlığın onu algılayan kişi tarafından hoş, iyi olarak değerlendirilmesidir. Estetik tavır: Sanatla uğraşan, ondan anlayan kişinin sanat eserine karşı gösterdiği tavır veya tepki. . . : Sanatta konu olan nesne, varlık.

. . . . : Sanatla ilgilenen, sanattan anlayan kişi. Estetik Yargı: Özne (süje),

. . . . : Sanatla ilgilenen, sanattan anlayan kişi. Estetik Yargı: Özne (süje), sanat eseri (nesne) hakkında onun güzel veya hoş olduğu yönünde bir yargıda bulunmak. . . . . : Sanatçının bir şeyi benzetme yoluyla eserine aktarması. . . . : Sanatçının oluşturduğu, yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkan üstün eser.

Aristoteles: Sanatçı doğayı taklit eder. B. Croce : Sanatçı hayal gücünü ve yaratıcı yanını

Aristoteles: Sanatçı doğayı taklit eder. B. Croce : Sanatçı hayal gücünü ve yaratıcı yanını kullanarak mükemmel olanı kendisi yaratır. F. Schiller : İnsan oynadığı sürece insandır.

SANATI AÇIKLAYAN FELSEFİ GÖRÜŞLER 1. Taklit Olarak Sanat: Platon'a göre evren, gerçekler ve gölgeler

SANATI AÇIKLAYAN FELSEFİ GÖRÜŞLER 1. Taklit Olarak Sanat: Platon'a göre evren, gerçekler ve gölgeler evreni olarak ikiye ayrılır. İçinde yaşadığımız gölgeler evreni gerçek dünyanın bir yansıması, bir kopyasıdır. O her şeyin aslının idealar dünyasında bulunduğunu, bu dünyadakilerin, ideaların taklitleri olduğunu ileri sürer. Sanatçı ideaların kopyasını taklit ederek eserini oluşturur. Sanat Platon'da aslında taklidin taklididir.

Aristoteles'e göre de, sanatçı doğayı taklit eder. Ama olanları sadece oldukları gibi değil, olmaları

Aristoteles'e göre de, sanatçı doğayı taklit eder. Ama olanları sadece oldukları gibi değil, olmaları gerektiği gibi yansıtabilmelidir. Ona göre, bu yanıyla sanat, ahlaki bir amaç da taşımalıdır. Çünkü insanlar sanat eserleri karşısında yoğun duygular yaşayarak ruhlarını arındırırlar.

2. Yaratma Olarak Sanat Bu yaklaşıma göre sanatçı hiçbir zaman doğayı taklit etmez, çünkü

2. Yaratma Olarak Sanat Bu yaklaşıma göre sanatçı hiçbir zaman doğayı taklit etmez, çünkü doğada mükemmellik yoktur. Mükemmellik gerçekte var olmayan, fakat ideal olan bir şeydir. Sanatın amacı, ideal ve mükemmel olandır. Mükemmelliği, sanatı, hayal gücünü, yaratıcı yanını kullanarak kendisi yaratır. Bu yaklaşımın önemli bir temsilcisi Benedetto Croce (Benedetto Kroçe)

. Oyun Olarak Sanat Bu yaklaşım, sanat ile oyun arasında bir bağ kurar. Bu

. Oyun Olarak Sanat Bu yaklaşım, sanat ile oyun arasında bir bağ kurar. Bu yaklaşıma göre oyun ile sanat arasında bir takım benzerlikler vardır. Bu benzerlikler aşağıdaki gibidir: *Her ikisi de insanı gündelik yaşam ve onun bağımlılıklarından, sıkıntılarından, kaygılarından uzaklaştırır. *Her iki etkinlikle de pratik olarak hiçbir fayda beklenmeden yapılır. Her ikisi de insanı özgür bir dünyaya götürür.

Sanatı oyun olarak gören yaklaşımın en ünlü temsilcisi F. Schiller’dir. İnsan oynadığı sürece insandır.

Sanatı oyun olarak gören yaklaşımın en ünlü temsilcisi F. Schiller’dir. İnsan oynadığı sürece insandır. O oyunla, sanat faaliyetini anlatmak istemektedir. Yani, Schiller'e göre insan, gerçek özgürlüğe ancak sanat yoluyla ulaşabilir. Schiller, bizim sanatla uğraşırken, kendimizi zamandan koparılmış gibi hissettiğimizi söyler. Bu ise oyun oynarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyişimize benzer. Biz, insanlığımızın burada, dış kuvvetlerin darbesine maruz kalmamış denecek kadar, saf ve tam olarak ortaya çıktığını anlarız. Schiller'in anladığı estetik evren, bir oyun küresidir.

ÖZELLİKLER Sanatçı gerçekte var olanı yansıtır………………. . Taklit Yaratma Oyun Sanatçının amacı ideal ve

ÖZELLİKLER Sanatçı gerçekte var olanı yansıtır………………. . Taklit Yaratma Oyun Sanatçının amacı ideal ve mükemmel olana ulaşmaktır…………. İnsan oyun sırasında günlük kaygılarından sıyrılır……………. . Hayal gücü sanat eserini oluşturur………………. .

C. GÜZELLİĞİN KAYNAĞI NEDİR?

C. GÜZELLİĞİN KAYNAĞI NEDİR?

GÜZELLİĞİN ON PAR'ETMEZ Güzelliğin on par'etmez Bu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulaman Gönlümdeki

GÜZELLİĞİN ON PAR'ETMEZ Güzelliğin on par'etmez Bu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulaman Gönlümdeki köşk olmasa. . . Güzel yüzün görülmezdi Bu aşk bende dirilmezdi Güle kıymet verilmezdi Aşık ve maşuk olmasa Aşık Veysel Şatıroğlu

Aristoteles: e göre güzellik, matematiksel olarak orantılı ve ölçülü olandır. Schiller: göre de güzelliğin

Aristoteles: e göre güzellik, matematiksel olarak orantılı ve ölçülü olandır. Schiller: göre de güzelliğin bir duyusal, bir de akli yanı vardır. Güzellik aklın, duyuların şekillenmesidir. İnsandaki oyun içgüdüsü, aklı ve duyuları yaşama ve güzellik içgüdüsü şeklinde birleştirir. Hegel’de: güzelliği “idenin duyusal görünüşü” olarak tanımlar.

Güzellik, hemen her filozofta farklı bir biçimde tanımlanmıştır. Platon: için güzel; meydana gelmeyen, yok

Güzellik, hemen her filozofta farklı bir biçimde tanımlanmıştır. Platon: için güzel; meydana gelmeyen, yok olmayan, başka bir şeye dönüşmeyen tek ve kendinde var olan sonrasız bir ideadır. Kant: güzelliği bir takım temel ilkelerden hareketle açıklar. Bunlar: 1. Güzellik, hiçbir karşılık gözetmeksizin hoşlanmaktır. 2. Güzellik, hoş olandan ve faydalı olandan ayrılır. 3. Güzellik, objenin amaca uygun olmasıdır. 4. Güzel, yalın bir şekilde genel olarak hoşa gidendir.

2. Güzellik –Hakikat–İyi–Hoş–Fay dalı– Yüce İlişkisi: Güzel ve Hakikat (Doğruluk): Platon'a göre güzellik ve

2. Güzellik –Hakikat–İyi–Hoş–Fay dalı– Yüce İlişkisi: Güzel ve Hakikat (Doğruluk): Platon'a göre güzellik ve hakikat aynıdır, çünkü her ikisi de varlığın özünü ifade eder. Kant, bu her iki kavramı kesinlikle birbirinden ayırır. Kant'a göre hakikat, bilgisel-mantıksal bir değerdir, kavram ve soyutlanma ile ilgilidir. Güzellik ise nesnelerin salt duygusal görünüşleri ile ilgilidir

Güzel ve İyi: Bu iki değer daima birbiri ile aynı olarak görülmüştür. Kant, iki

Güzel ve İyi: Bu iki değer daima birbiri ile aynı olarak görülmüştür. Kant, iki kavramın birbirlerinden kesinlikle farklı olduğunu belirtir. Güzellik, yalnızca duygusal olanla ilgili bir kavramdır, buna karşın iyilik akılla kavranan bir kavramdır. Güzelde, hiçbir yasa ve bağımlılık yoktur. Oysa iyi ahlak bakımından özgür gibi görünebilse de, bir yasaya bağlıdır

Güzel ve Hoş: Kant'a göre güzel ile hoş ve yararlı olan aynı şey değildir.

Güzel ve Hoş: Kant'a göre güzel ile hoş ve yararlı olan aynı şey değildir. Hoş olanın nesnel bir ölçüsü yoktur. Hoş olarak değerlendirilen şeyler kişiden kişiye değişebilir. Oysa güzel olan, kişisel değerlendirmelerden bağımsızdır, güzel olduğu için güzeldir • Güzel ve Faydalı: Kant’a kadar olan dönemlerde Faydalı olan güzel, güzel olan iyi ve aynı zamanda faydalıdır görüşü hakimdir. . Oysa Kant, güzel ve iyiyi birbirinden ayırır. Örneğin: Su faydalıdır ama suyun güzel ve faydalı olduğu durumlar aynı değildir. Tıpta kullanılan ilaçlar ve bazı tedavi yöntemleri faydalıdır, ama güzeldir denemez.

Güzel ve Yüce: Aristoteles, göre güzel olanda düzen, oran, uyum gibi özellikler bulunur. Yüce

Güzel ve Yüce: Aristoteles, göre güzel olanda düzen, oran, uyum gibi özellikler bulunur. Yüce kavramında ise belirli ölçüleri aşan sınırsızlık ve sonsuzluk dile getirilir. Kant'a göre, “Güzelliğin sınırlı bir büyüklüğü vardır, bu büyüklüğü aşan nesneler yada büyüklük sınırının altında kalan nesneler güzel olamazlar. Sınırsız bir gökyüzü güzel değil yüce olarak değerlendirilir.

1. Güzelliğin Nitelikleri: Güzelliğin objektif ve subjektif nitelikleri vardır. Subjektif olan nitelikler; kişiden kişiye,

1. Güzelliğin Nitelikleri: Güzelliğin objektif ve subjektif nitelikleri vardır. Subjektif olan nitelikler; kişiden kişiye, toplumlara ve yüzyıllara göre değişebileceği için, burada kısaca objektif nitelikler üzerinde durulacaktır. Objektif nitelikleri de içsel ve dışsal olarak ikiye ayırmak mümkündür. Güzelliğin dışsal (biçimsel) nitelikleri de şunlardır: *Orantı ve simetri *Uyum (harmoni)

İçsel nitelikler şunlardır: Bir eserin güzel olması, onun temsil ettiği düşünceyi yansıttığı oranda artar.

İçsel nitelikler şunlardır: Bir eserin güzel olması, onun temsil ettiği düşünceyi yansıttığı oranda artar. *Güzel bir şey idesine, özüne, kavramına uygun olan şeydir. * Güzel eser, temsil ettiği şeyin tipine bir bütün olarak uygun olmalıdır. At hörgüçlü olmaz, *Yetkin olmayan, tam olmayan şeyler güzel değildir. Bir şeyin güzel olabilmesi için canlı ve anlatım gücü yüksek olmalıdır.

2. Sanat Eseri ve Özellikleri: Sanat eseri, somut ve ögesi ortada olan estetik bir

2. Sanat Eseri ve Özellikleri: Sanat eseri, somut ve ögesi ortada olan estetik bir nesnedir. Örneğin: Bir tiyatro oyunu, bir heykel, bir tablo, bir müzik parçası vb. birer sanat eseridir. Bir sanat eseri şu üç temel ögeden oluşur: a) Sanatçı b) Sanat eseri c) Sanat eserini anlayıp takdir eden kişiler (alımlayıcı, suje)

Sanat Eseri'nin Özellikleri: 1. Sanat eseri kişiseldir. 2. Sanat eserleri yaratıcılık gerektirir. 3. Sanat

Sanat Eseri'nin Özellikleri: 1. Sanat eseri kişiseldir. 2. Sanat eserleri yaratıcılık gerektirir. 3. Sanat eseri estetik kaygılarla ortaya çıkar. 4. Sanat eseri özgündür; yani tektir. 5. Sanat eseri kalıcıdır. 6. Sanat eseri evrenseldir.

D. SANATA ETKİ EDEN UNSURLAR

D. SANATA ETKİ EDEN UNSURLAR

S

S

E. ORTAK ESTETİK YARGILAR 1. Ortak Estetik Yargıların Olduğunu Reddeden Görüş: Bu görüşün en

E. ORTAK ESTETİK YARGILAR 1. Ortak Estetik Yargıların Olduğunu Reddeden Görüş: Bu görüşün en önemli temsilcisi B. Croce'dir. Ona göre, her sanatçı kendi duyumlarını ve izlenimlerini alır ve bunları kendi ruhunda bir senteze tutarak onları kendinde yaşar.

2. Ortak Estetik Yargıların Var Olduğunu Savunan Görüş: Ortak estetik yargıların varlığını kabul eden

2. Ortak Estetik Yargıların Var Olduğunu Savunan Görüş: Ortak estetik yargıların varlığını kabul eden görüşün en önde gelen temsilcisi Kant’ır. Duygusal beğeniye dayanan bazı yargıların tamamen sınırlı ve kısa süreli kişisel yargılar olduğunu, ama gerçek estetik yargıların duygusal olmaktan çıkıp düşünsel düzeye çıktığını, kişisel olmaktan çıkıp zorunlu ve genel geçer hale geldiğini söyler.

MİMARKEMALETTİNBEY(1870 -1927) Üsküdar'da doğan Kemalettin Bey, Mühendis Mektebi'ni bitirdi. Bir süre Almanya'ya gitti. Dönüşünde

MİMARKEMALETTİNBEY(1870 -1927) Üsküdar'da doğan Kemalettin Bey, Mühendis Mektebi'ni bitirdi. Bir süre Almanya'ya gitti. Dönüşünde Mühendis Mektebi'nde öğretim üyeliğine başladı, Seraskerlik Dairesi baş mimarı oldu. Kemalettin Bey, Osmanlı sanat tarihini çok iyi inceleyen bir mimardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yetiştirdiği mimarları ve bunların en büyüğü olan Mimar Sinan’ı, eserlerindeki özellikleriyle etüd etti. İstanbul'da Çamlıca Kız Lisesi, Bostancı, Bebek Yeşilköy camileri, Reşadiye Mektebi ve Sultan Reşat Türbesi, Gazi Osman, Mahmul Şevket, Cevat, Ali Rıza ve Hüsnü Paşaların türbeleri, Ankara' da Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası ve Demiryolları Müdürlüğü binası başlıca eserleri arasındadır. Kemalettin Bey Klasik Dönem Osmanlı mimarisinden esinlenen ulusal mimarlık akımının öncülerindendi. Ulusal benliğin biçimsel olarak Osmanlı ve İslam yapı elemanlarıyla ifade edildiği bu tarzda, simetrik olarak düzenlenen ön cephelerde kemer, saçak ve çini gibi öğeler kullanılıyor, kulemsi çıkıntılar ve boydan boya uzanan kornişlerle geleneksel mimariyi vurguluyordu.

Alıştırmalar: 1. Estetik sözcüğünü ilk kez 18. yy. da Alman düşünürü………………kullanmıştır. 2. Sadece sanattaki

Alıştırmalar: 1. Estetik sözcüğünü ilk kez 18. yy. da Alman düşünürü………………kullanmıştır. 2. Sadece sanattaki güzel ile…………, bütün alanlardaki güzel ilede……. . . ilgilenir. 3. ………………. ; büyük, ulu, ulvi, hayranlık uyandıran ulaşılması zor olan şeydir. 4. Sanatı yaratma olarak gören yaklaşımın en önemli temsilcisi………… 5. Platon için güzellik…………

1. Estetiğin, ”güzel”in ne olduğunu sistemli bir şekilde sorgulayan Baumgarten’dir. ( ) 2. Doğal

1. Estetiğin, ”güzel”in ne olduğunu sistemli bir şekilde sorgulayan Baumgarten’dir. ( ) 2. Doğal güzel ile sanatsal güzel aynı şeydir. ( ) 3. Natüralist (doğalcı) ya da “gerçekçi” diye sınıflayabileceğimiz anlayışlara göre doğa, bütün güzelliklerin kaynağıdır. ( ) 4. Platon'a göre güzel ideadır. ( ) 5. Aristoteles'e göre güzel de ölçü ve orantı olmaz. ( ) 6. Kant'a göre güzellik, hiçbir karşılık gözetmeksizin hoşlanmaktır. ( ) 7. Schiller'e göre güzel, sadece maddeseldir. ( ) 8. Hegel güzelliği, Geist ya da İde adını verdiği mutlak bir ilke ile açıklar. ( ) 9. Yaşadığımız coğrafya sanatı ve sanatçıyı etkilemez. ( ) 10. F. Schiller’e göre sanat oyundur. ( ) 11. Sanat eseri özgün, tek ve biriciktir. ( ) 12. Estetik tavır; sanatla uğraşan, ondan anlayan kişinin sanat eserine gösterdiği tavırdır. ( ) 13. Kant'a göre ortak estetik yargılar olamaz. ( )

1. Aşağıdakilerden hangisi sanat alanlarından biri değildir? A) Sinema B) Müzik C) Resim D)

1. Aşağıdakilerden hangisi sanat alanlarından biri değildir? A) Sinema B) Müzik C) Resim D) Tiyatro E) Spor 2. “İnsan oynadığı sürece insandır ” diyerek sanatın oyun olduğunu savunan düşünür aşağıdakilerden hangisidir? A) Platon B) Aristoteles C) B. Croce D) I. Kant E) F. Schiller 3. “Estetik” bütün alanlardaki “güzel” ile ilgilenir. Aşağıdakilerden hangisi estetiğin temel kavramlarından değildir? A) Erdem B) Yüce C) Güzel D) Taklit E) Hoş

4. Sanat eserini insanların yaptığı diğer eserlerden ayırmak için, bir takım ölçütler vardır. Aşağıdakilerden

4. Sanat eserini insanların yaptığı diğer eserlerden ayırmak için, bir takım ölçütler vardır. Aşağıdakilerden hangisi bu ölçütlerden biri değildir? A) İnsanın yaratıcı hayal gücüyle oluşur. B) Özgün, tek ve biriciktir. C) Yarar amacı ya da pratik kulanım değeri taşımaz. D) Bütün insanlar beğenir. E) Bilinçli bir şekilde insanların ürettiği eserlerdir. 5. “Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa” diyen şık Veysel ile “Var olmak algılanmış olmaktır. ” diyen Berkeley'in görüşlerinin ortak yönü aşağıdakilerden hangisinin vurgulanmasıdır? A) Güzelliğin olmadığı B) Varlığın olmadığı C) Asıl olanın nesne olduğu D) Asıl olanın özne olduğu E) Ortak estetik yargıların olduğu

YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Bütün güzelliklerin doğa olduğunu söyleyen sanat akımı. 3. “Güzelliğin on para

YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Bütün güzelliklerin doğa olduğunu söyleyen sanat akımı. 3. “Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa. ” sözünün sahibi, halk ozanımız. 4. “Biz romantik olduktan sonra, dağlar güzelleşti. ” sözünün ifade ettiği sanat akımı. 7. “Renkler ve zevkler tartışılmaz. ” sözünün anlattığı estetik yargı özelliği. 8. Varlığın onu gören tarafından hoş, iyi olarak değerlendirilmesi. 9. Başta güzellik olmak üzere sanat eserleriyle ilgili kavramların analizi ve problemlerin çözümü ile uğraşan, felsefenin sanatı konu alan dalı. 11. Faydacılık. 12“İnsan oynadığı sürece insandır. ” diyen düşünür. 13. İnsanın duygularını okşayan güzellik. Zevk veren, beğenilen. 17. Sanatçının bir şeyi benzetme yoluyla eserine aktarması. 18. Varlığa verilen estetik değer. 19. Büyük, ulu, ulvi. Hayranlık uyandıran, ulaşılması zor olan şey. 21. Herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleyen ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturan sanat dalı.

SOLDAN SAĞA 2. Bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle

SOLDAN SAĞA 2. Bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle canlandırma sanatı. 5. Güzelin ne olduğunu soran, sorgulayan felsefe dalı. 6. Duygu, düşünce ve eylemleri tek sesli veya çok sesli olarak anlatma sanatı(musiki). 10. Sanat eserinin biricik ve tek olma özelliği. 14. Sanatı yaratma olarak gören yaklaşımın en önemli temsilcisi. 15. “Herkes güzele baktığı zaman ortak estetik yargılara ulaşacaktır. ” diyerek ortak estetik yargıların var olduğunu savunan Alman düşünürü. 16. Estetik sözcüğünü ilk kullanan Alman düşünürü. 20. Güzelliği; matematiksel olarak ölçülü ve orantılı olarak ifade eden İlk Yunan düşünürü. 22. Faydayalı ürünler oluşturma. 23. Sanatçının oluşturduğu, yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkan üstün eser. 24. Güzelliği idenin(manevi ilke) duyusal görünüşü olarak tanımlayan düşünür. 25. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi. 26. Selimiye Camii'nin mimarı.