UYUM VE DAVRANI BOZUKLUKLARI Uzm Psk Dan mer
UYUM VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI Uzm. Psk. Dan. Ömer AKGÜL www. kimpsikoloji. com
Ömer AKGÜL Uzm. Psikolojik Danışman Sakarya Üniversitesi 2012 Marmara Üniversitesi 2007 İstanbul Üniversitesi 2002 Kim Psikoloji Kariyer İstihdam Eğitim Ruh Sağlığı Organizasyon Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti.
DAVRANIŞ SORUNLARI Her gelişim basamağında başarılması gereken bazı zorluklar vardır ve çocuk bu zorlukları anne baba desteğiyle aşarak yeni beceriler kazanır. Örneğin; 2 -3 yaş tuvalet eğitimi Aşılamayan zorluklar gelişim basamaklarındaki daha ileriki döneme aktarılır ve uyumsuz davranışlar ortaya çıkar.
DAVRANIŞ SORUNLARI Çocuğun yaşına uygun olmayan duygusal ve davranışsal tepkilerine uyum ve davranış bozuklukları denir. NEDENLER: Dikkat çekmek Ebeveyne karşı güç kazanma İntikam alma isteği Özgüven eksikliği ve yetersizlik
ETKİLEŞİM NASIL İLETİŞİM KURULUR Karşılıklı saygı Çocuğa zaman ayırmak Cesaretlendirmek Sevgiyi anlatmak
GENEL BAKIŞ Çocuklarda görülen psikiyatrik ve psikolojik bozukluklar normal olmayan davranışlar, duygular ve/ya da düşünceler olarak kendini gösterebilir. Çocuklarda akıl sağlığı problemlerini teşhis etmek kompleks bir süreçtir, sorunun süreci geçmişi, sıklığı ve şiddeti, süreklilik, eşlik eden problemler, gizil problemler, ayrıca çocuğun gelişimsel evresinin dikkate alınması gibi.
GENEL BAKIŞ Değerlendirme esnasında dikkat edilmesi gereken faktörler: Genç insanları (bireyleri) akıl sağlığı sorununa hazırlayan bireysel faktörler, aile, okul, yaşıtlarının etkisi, koruyucu faktörler.
TANIM Çocukların davranış, duygu ya da düşüncelerindeki anormallikler Süreklilik - en az iki hafta Çocuğun günlük hayatını etkileyecek kadar ağır (şiddetli) olması Çocuğa ve/ya da ailesine için bir engel teşkil ediyor olması Çocuğun gelişim evrelerinin dikkate alınması Sosyo-kültürel yapının durumu
RİSK FAKTÖRÜ Düşük IQ- Ağır öğrenme güçlüğü olan çocuklarda psikiyatrik bozukluğun yaygınlığı %40 kadar yüksek bir orandır. Zor mizaç Fiziksel hastalıklar (epilepsi) Gelişimsel süreçte belirli alanlarda gecikmeler, konuşma ve iletişim kurma Akademik başarısızlık Düşük benlik saygısı
AİLEVİ FAKTÖRLER Ailenin dağılması Akıl sağlığı iyi olmayan anne Suçlu, alkolik ya da ruh hastası bir baba Taciz Fakirlik – ne sebep olmuşsa olsun Anne baba arasındaki kavgalar Tutarsız, net olmayan ya da eleştiren disiplin Saldırgan ve reddeden ilişkiler Çocuğun ihtiyaçlarını karşılamama Ölüm ve kayıp
DIŞ FAKTÖRLER Okul organizasyonun zayıflığı, Net/açık olmayan disiplin, Çocukların birey olarak görülmemeleri, Sıkça öğretmenlerin değişmesi, Düşük moral, Sınıftaki gruplaşmaların baskısı, Zorbalık, Sosyal yoksunluk, Sosyo-kültürel etkiler.
ENGEL FAKTÖRLER Benlik saygısının yüksek olması Sevgi dolu, şefkatli ilişkiler Yetişkinlerle güven ilişkisi içinde olma Sağlam karakter Özel bir yeteneğinin olması Yüksek IQ ve akademik başarı Çocuklarını denetleyen, gözetleyen ve net/açık bir disiplin uygulayan aileler
BAKIMI ZORLAŞTIRAN FAK. Çocuğuna tek başına bakan ebeveyn. Annenin depresyonu Ebeveynlerin sınırlı entelektüel seviyeleri Ergen hamileliği Anne babayla zayıf ilişkisi Ebeveynin çocukken ailesiyle sorunlu bir ilişkisinin olması Anne babanın ilgi eksikliği Çocuğu üç aylıktan sonra reddetme
BAKIM GÖREVLERİ Beslemek Temel bebek bakımı görevlerini yerine getirmek. Bebekle oynamak ve onunla konuşmak Bir sıkıntısı olduğu zaman ve ağladığında ona gerekli karşılığı vermek Tehlikelerden korumak İlgi göstermek
OKUL ÖNCESİ KONTROL Beslenme ve uyku düzeni Aktivite (faaliyet) seviyesi ve konsantrasyon süresi Dışkı ve idrar kontrolü Öfke ve dürtü kontrol Seperasyon Anksiyetesi Çevreden gelen uyaranlara cevap verme (tepki verme) Temel ihtiyaçlarını dile getirebilmek
OKUL DÖNEMİ KONTROL Akademik gidiş ve özellikle okuma becerisi Yetişkinlikler ve çocuklarla ilişkisi Öz saygısı Konsantrasyon süresi Duygu durumu Dürtü kontrol
ÖNEMLİ BELİRTİLER Devamlı olarak kasıtlı zarar verme Yaralanmaya neden olan agresyon Kendine kasıtlı olarak zarar verme Yaşına uygun olmayan Yangın çıkartma Sosyal inhibisyonun olmaması Devamlı olarak kendini izole etmek ve içine kapanmak Garip davranışlar Halüsinasyon ve delüzyon
KÖTÜ BOZUKLUKLAR 6 -7 yaşlarından sonra devam eden saldırgan davranışlar Davranım Bozukluğunun eşlik ettiği hiperaktivite Devam eden ağır depresif bozukluk Garip (bizare) davranış Taciz edilmiş olmaktan ötürü düşük benlik saygısı Sürekli okuldan kaçma, özellikle ilkokuldan Tekrar eden evden kaçmalar ya da intihar girişimleri
GELİŞİMSEL GECİKME Okuma (dyslexia) Motor kontrol (dyspraxia) İdrarını tutamama (özellikle dışkısını tutamama) Konuşma ve iletişim kurmada yaşanılan sorunlar Kendini kontrol edebilme (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu)
UYUM BOZUKLUKLARI Davranış bozuklukları: Çocuğun ruhsal ve bedensel etkenlere bağlı olarak iç çatışmalarını davranışına aktarması sonucu ortaya çıkar. İnatçılık Yalan söyleme Çalma Saldırganlık Yangın çıkarma Okuldan kaçma Sinirlilik, geçimsizlik, kavgacılık
UYUM BOZUKLUKLARI Duygusal bozukluklar: Çocuğun çevresinden çok kendisini tedirgin eden ruhsal belirtilerdir. Korkular Kaygı (Kaçınma-Aşırı kaygı) Ayrılık kaygısı ve Okul fobisi Obsesiflik (kuruntu ve saplantılı düşünceler) Tikler Uyku bozuklukları Beslenme sorunları Kekemelik
UYUM BOZUKLUKLARI Alışkanlık bozuklukları : Alışkanlıkların düzensizliği ile ilgilidir. Parmak emme Tırnak yeme Altını ıslatma Kaka kaçırma Mastürbasyon
UYUM BOZUKLUKLARI Ağır ruhsal bozukluklar: Çocuğun uyumunu her alanda ve sürekli olarak bozan durumlardır. İçe Kapanıklık/Çocuk psikozları Otizm
UYUM BOZUKLUKLARI Diğer Uyumsuzluk Çeşitleri: Hiperaktivite ve dikkat eksikliği Zeka gerilikleri Öğrenme güçlükleri Ağır çocuk psikozları
DEHB Hiperaktivite, Aşırı hareketlilik, Dikkat eksikliği, Dikkat sorunları, Dürtüsellik, Düşündüğünü hemen yapma 7 yaştan önce başlamış olmalı Kalıcı ve sürekli olmalı (en az 6 aydır) Birden fazla ortamda görülmeli (ev-okul) Yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayacak düzeyde olmalı.
DEHB Zeka ile ilgisi yoktur. İyi bir şey değildir. Her zeka seviyesinden olabilir. Aşırı hareketliliği önde olan tip, Dikkat eksikliği önde olan tip, Birleşik tip olmak üzere 3 farklı türü vardır.
DEHB İÇİN NE DERLER Söylediklerim bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Tüm araba markalarını biliyor ama bir dakika önce söylediğim şeyi hatırlamıyor. Bilgisayar başında saatlerce oturabiliyor ama ödev başında en çok 10 dk. Sınavlarda dikkatsizce hatalar yapıyor. Dersi dinleyemiyor, sürekli etrafı ile ilgili. Başladığı işi bitirmiyor.
DEHB BELİRTİLER Dikkatin belirli bir noktaya yeterince uzun süre odaklanmasında sorun vardır. Aynı anda tüm uyaranlara birden dikkat ederler. Her uyaran aynı şiddette ve önemdedir. Bir işle uğraşırken başka bir uyan dikkatin dağılmasına neden olur. Bir iş yaparken o sırada içlerinden gelen başka bir şey yapma isteğine engel olamazlar.
DEHB OLUMLU ÖZELLİKLER Enerjik olma Yaratıcılık Sıcak kanlı ve cana yakın olma Kolay ilişki kurabilme Esneklik Hoşgörülü olma İyi bir espri yeteneğine sahip olma Risk alabilme (bazen fazla oranda) İnsanlara kolaylıkla güvenebilme (bazen gerekenden fazla oranda)
DEHB NEYE İHTİYACI VAR DEHBnu tanıyan anne baba Koşulsuz sevgi ve kabul Sabır, anlayış ve hoşgörü Affedilme Öz güven kazandırıcı etkinlikler (spor, müzik, dans vs) Özel zamanlar Saygın muamele Duygu, düşünce, istek ve şikayetlerini ifade edebilme Gerçekten dinlendiğini hissetme Esneklik, seçme hakkı Destekleyici ve cesaretlendirici yaklaşımlar Eğlence ve mizah Açık, adil ve akla uygun kural ve beklentiler Uygun davranış kalıpları sergileyen modeller Kaosun olmadığı aile yapısı Eleştirmeden, alay etmeden, dırdır etmeden hatırlatmalar
DEHB AİLE SORUMLULUKLARI Tüm aile bireylerinin anlayacağı (basit, anlaşılır, açık ve ÖNEMLİ ) az sayıda kural koyunuz Pozitif pekiştirmeyi kullanınız Çocuk bu kuralları ihlal ettiğinde olacakları açıkça bilmelidir Tutarlı olmalısınız Çocuk uygun davrandığında hemen ödülünü veriniz (Gülümseme, övme, sarılma, özel ilgi ve ödül puanı) Ödül ve cezalar kolay uygulanabilir ve basit olmalı. Ödül için çocuğu fazla bekletmeyiniz Ödülleri sürekli değiştirerek cazip hale getiriniz En küçük ödülü kullanınız ve pahalı ödül koymayınız Cezalarınız sert ve ağır olmamalı Cezanın nedeni çocuğa açıkça anlatmalısınız Bazı uygun cezalar: aldırmama, imtiyazın ortadan kalkması, ceza puanı, sözel kınama, izolasyon Cezanın başlangıç ve bitimi açık olmalı Sinirli iken ceza vermekten kaçınınız Cezada davranışları hedef alınız Komutlarda olumlu tümceler kullanınız Sesinizi yükseltme yerine düşürmeyi deneyiniz
DEHB SINIFTA BAŞETME Uğraştığınız durum DEHB mi? Destek alınız Sınırlarınızı biliniz Çocuğun nasıl daha iyi öğrendiğine birlikte karar veriniz Bu çocukların özel ilgiye ihtiyacı olduğunu biliniz Bu çocukların yapılandırılmaya ihtiyaçları vardır Kurallar koyunuz (az, belirgin, göze hitap eden) Yönlendirme ve emirleri tekrarlayınız Konuşurken çok sık göz temasında bulununuz Masanıza en yakın yerde oturtunuz Okul sonrası programı kendisinin hazırlamasına izin veriniz Zamanla kısıtlı sınavları en aza indiriniz Çok sıkıldığını hissettiğinizde özel molalar veriniz Ev ödevlerinde miktardan çok kaliteye önem veriniz İlerlemeleri sürekli takip ediniz Büyük ödevleri küçük ödevlere bölünüz Dehb li çocuklar oyunu çok severler, birlikte oyun molası veriniz Sık sık başarının altını çiziniz Öğretirken görsel materyalleri kullanınız
DEHB DİKKAT YOĞUNLAŞTIR İlginç sorular sorma Resim gösterme ve görsel materyali kullanma Hikayeler anlatma Dersi oyun haline getirme Sınıfa konu ile ilgili materyaller getirme Sınıf içinde görünmeyi artırmak için dolaşmak Size en yakın yerde olmasını sağlamak Boşluk doldurma tekniğini kullanmak Resimler çizmek Tahtada yazılı olanlardan önemli olanlarını işaretlemek Anlatımı kısa tutmak
DEHB ÖDEVLENDİR Uygun zaman dilimi belirleyiniz Ortamı uygun hale getiriniz Ödev beklentilerinizi gerçekçi hale getiriniz Ödevler arasında molalar veriniz Ödevlerin küçük parçalara ayrılmasında yardımcı olunuz Ödeve başlamasına yardımcı olunuz Sık sık kontrol ediniz Sonunda ödevi kontrol ediniz Ödevler çocuğa zor ve karmaşık geliyorsa öğretmeni ile bunu paylaşınız
ÖĞRENME BOZUKLUKLARI Dikkatin belirli bir noktaya yeterince uzun süre odaklanmasında sorun vardır. Aynı anda tüm uyaranlara birden dikkat ederler. Her uyaran aynı şiddette ve önemdedir. Bir işle uğraşırken başka bir uyan dikkatin dağılmasına neden olur. Bir iş yaparken o sırada içlerinden gelen başka bir şey yapma isteğine engel olamazlar.
ÖĞRENME BOZUKLUKLARI Okuma bozukluğu (disleksi) Yazma bozukluğu Matematik bozukluğu b-d s-ş c-ç u-ü ı-i o-ö m-n l-ı p-b a-e harf ve hece atlama harf ve hece ekleme kelimenin sonunu uydurma harf ve hecelerin yerlerini değiştirme
EŞLİK EDEN BELİRTİLER Dağınıklık, düzensizlik “ Odası darmadağınık ” “ Sürekli bir şeylerini kaybeder “ “ Üstü başı dağınıktır ” “ Bir kalem çıkarır, kağıt ararken kalemi kaybeder, yeni bir kalem arar. . . bir türlü başlayamaz ” “ Defterleri çok düzensiz ” “ Sırasının üstü karmakarışık ”
EŞLİK EDEN BELİRTİLER Dalgınlık, hayal kurma “ Kendisi sınıfta ama aklı nerede bilmiyorum” “ Derste neredeyse uyuyacakmış gibi oluyor ” “ Bilgisayar oyunları oynadığı zamanlar dışında sanki yarı uykuda gibi ” “ Bazen saatlerce ödev başında hiç bir şey yapmadan duruyor ”
EŞLİK EDEN BELİRTİLER Tutarsızlık “ Bir anı bir anına uymuyor ” “ Çok keyifli iken birden öfkeleniyor ” “ Başarısı çok değişken , aynı dersin sınavlarında bile bir iyi bir kötü not alıyor ” “ Bir gün ödevlerini tam getirir bir gün hiç birini yapmadan gelebilir ” “ Ondan ne bekleyeceğimi bilemiyorum ”
EŞLİK EDEN BELİRTİLER Bellek sorunları “Belleği iyi mi kötü mü ummadığınız şeyleri hatırlıyor, bir dakika önce söyleneni hatırlamıyor” “Eşyalarını nereye koyduğunu hatırlamıyor” “Bir şey yapmasını söylüyorum, başka bir şey yapıyor” “Okula getirmesini istediğim şeyleri unutuyor. “Dinliyor, öğreniyor ama hatırlamıyor
EŞLİK EDEN BELİRTİLER Sakarlık, koordinasyon güçlükleri “ Çok sakar ” “ Yürürken kapılara eşyalara çarpar ” “ O kadar çok düşer ve yaralanır ki üzerinde yara izi olmayan yer kalmadı ”
EŞLİK EDEN BELİRTİLER Sosyal ilişkilerde sorunlar ve Düşük benlik saygısı
KEKEMELİK Kekemelik terimi sözel iletimi sıklıkla ve önemli ölçüde bozan konuşma kusurları anlamında kullanılmaktadır. Kekemeliğin en açık görülen özelliklerinden biri kelimelerin, cümlelerin ve özellikle hecelerin tekrarıdır. Tekrarlamalar özellikle çocuklarda normalde 4 -5 yaşına kadar görülebilmektedir. Bu masum tekrarlarla kekemeliğin birbirinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Hastalık genellikle 12 yaşından önce çoğunlukla 2 -7 yaşları arasında başlar. Bozukluğun şiddeti, çocuğun içinde olduğu duruma göre değişir. Kekemelik stresin yoğun olduğu durumlarda artar. Kekemeliğin oluş nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, psikolojik, bir hastalığa bağlı olarak ya da çevresel etkenlerle ortaya çıkabileceği bildirilmiştir.
KEKEMELİK Çocuğun zekasının yeterli olmayışı ve daha zor ve yetersiz öğrenmesi, Çocuğun başarılı olması için çevresinden ve özellikle anababasından gördüğü zorlanma, buna karşı, çocukta sıkıntının geliştirilmesi, Sol elini kullanan bir çocuğun ısrarla sağ elini kullanmaya zorlanması, Ana-babanın aşırı mükemmeliyetçi bir karakterde olması, hoşgörü eksikliği, gereğinden fazla disiplin uygulanması, Kekeme çocukların ailelerinde, ana-babalarının aşırı titiz ve kuralcı olduğu gözlenmiştir. Bu anne ve babaların çocuklarının konuşmasına aşırı önem verdikleri gözlenmiştir. Kekemeliğin tedavisinde ilk önce çocukla görüşülerek onun psikolojik durumu hakkında bilgi edinilir. Kekemeliğin altında yatan psikolojik faktörler ortaya çıkarılarak buna yönelik tedaviler uygulanır.
İNATÇILIK İnatçı çocuk saldırganlığını pasif direniş yoluyla açığa vurur. Her işi ağır yapar. Ağır giyinir, okula geç gider, çalışmam demez ama masa başına geçip hiçbir şey yapmadan oturur. Okulda da öğrenmeye karşı isteksizdir. Ancak geçebilecek kadar not alabilir. Anne baba ve öteki yetişkinlere karşı olumsuz bir tutum içindedir. Arkadaşları ile tam olarak kavga etmese de geçimsiz ve uyumsuzdur. İnatçı çocuk gergin ana çocuk ilişkisinin bir sonucudur ve başlangıcı özerklik dönemine kadar gider. Annenin tuvalet eğitimi veya yemek konusunda çok katı ve ısrarcı oluşu çocuğu pasif direnmeye götürür. Çok karışan çok söylenen ayrıntılar üzerinde çok duran bir anne çocuğunu böyle bir savunma yoluna kolayca iter. Kardeşler arasında ayırım yapılması da yine inatçılığı tetikleyen bir durum olabilir.
İNATÇILIK ÖNERİLER Aile tutum ve davranış çeşitlerinden olan baskıcı ve katı olma çocuğun inatçılık davranışını artırır. Aile sosyalleşmeyi öğrenebilmesi için kabul edilmiş uygun davranış biçimlerini içeren birer model oluşturmalıdır. Çocuğa isteklerini ertelemesi ve bu istekleri kontrol altına alması konusunda destek olunmalıdır. Çocuğun benlik saygısını geliştirmesine destek olun. Arkadaşları ve diğer yetişkinlerle nasıl sağlıklı iletişim kurulabileceği konusunda yardımcı olun. İnatçı olan bir çocuğun inatçılık davranışını pekiştirebilecek ve devamını sağlayacak her türlü tutum ve davranışlardan kaçının. Çocuk yetiştirme konusunda uygulanacak disiplin ve konacak kurallar konusunda tutarlı ve kararlı bir davranış sergileyin. Okul ortamında inatçı çocuğun davranışları karşısında öğretmen zıtlaşma şeklinde ortamların olmasına izin vermemelidir. Öğretmen inatçı bir çocuğun istek ilgi ve ihtiyaçlarını çok iyi belirlemelidir. Öğretmen inatçı bir davranışla karşılaştığında çocuğu örselemeden uzlaşabilecekleri bir orta nokta bulmalıdır. Öğretmenin bu davranışın ortadan kaldırılmasına yönelik aile ve uzman kişiler ile işbirliği yapması gereklidir.
YALAN Yalanlar önemli ve önemsiz olmak üzere iki şekilde olabilir. Önemsiz yalanlar abartmalı övgüler, günlük yaşamda görgü kurallarına uygun düşen küçük yalanlar sayılabilirken önemli yalanlar başkasını bilerek aldatmak amacıyla söylenen yalanlardır. Çocukların söylediği yalanlarda çocuğun gerçeği iyi değerlendirememesi, gördüğü ve duyduğu şeyleri uydurması veya olmamış şeyleri olmuş gibi anlatması söz konusudur. Çocukları yalana iten çoğunlukla yetişkinlerin gerçek karşısındaki çelişkili tutumlarıdır. Çocuk bol yalan söylese bile anne babasının yalanlarına çok duyarlıdır. Anne ve babanın yalanına çocuğunu ortak etmesi ve bunun sonucunda çocuğa susması konusunda ödüller vaat etmesi ile çocuk yalanlardan kendine kazanç sağlamak gibi bir alışkanlık elde eder. Bazı çocuk yalan söylerken bir özlemini dile getirebilir veya bunun tam karşıtı bir tutum takınabilir. Örneğin; babasız bir çocuğun babası olduğunu söylemesi ve annesi olan bir çocuğun annesinin öldüğünü söylemesi. Çocuk anne ve babasının beklentilerini karşılamakta güçlük çekiyorsa ya da ceza korkusu varsa yalana başvurur.
YALAN ÖNERİLER Kendine güven duygusu aşılanmalıdır. Anne baba tutumlarında çelişkili durumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğa uygun modeller sunulmalıdır. Çocuğu doğru söylemeye teşvik edici pekiştireçler kullanılmalıdır. Çocuğun söylediği yalanı doğrudan yargılamak yerine yalan söylemeye teşvik eden nedenleri araştırılmalıdır. Çocukla sağlıklı iletişim ve etkileşim kurulmalıdır. Çocuğun yapacağı olumsuz davranışları karşısında alacağı tepkilerle başa çıkma yolları öğretilmeli ve yalandan uzaklaştırılmalıdır. Çocuğun okul ve sosyal yaşamda başarılı olması için çocuğun yeteneklerini ön plana çıkarmalı ve yalan söyleme davranışının doğru olmadığı açıklanmalıdır. Okul ortamındaki kuralların, verilen sorumlulukların ve beklentilerin çocuğu başarabileceği düzeyde olmasına dikkat edilmelidir. Öğretmenin hoşgörülü ve arkadaşlık ilişkileri içinde belli bir saygı ve sevgi çerçevesinde iletişimi, çocuğun kendini değerli hissetmesini sağlar ve anlayışla karşılanacağını bilmesi onu yalandan uzaklaştırabilir.
ÇALMA Çalma davranışı yalandan daha çok ayıplanan sıklıkla da cezalandırılan bir suçtur. 2 yaş çocuğunda sahiplik kavramı yoktur her şey onundur. Çocuk yaşı ilerledikçe kendinin olan ile olmayanı ayırt etmeye başlar ama bencil tutumu uzun süre değişmez. Örneğin 3 -4 yaş çocuğu sormadan bir yerden şeker alınmayacağını bilir ama alma isteğine karşı koyamaz. Hatta gezmeye gittiği yerlerden cebinde kendine ait olmayan oyuncak ve nesnelerle dönebilir. 5 -8 yaş arasında parlak ve kağıt paralar daha çekici gelirken, birbirinin renkli kalemleri ve silgilerinde gözleri kalır. Çoğu çocuk izinsiz alıp eve getirdiği nesneleri “buldum” “kendi paramla aldım” “değiş-tokuş ettim” veya “ödünç aldım” diye açıklar. Okul çağlarında yinelenen çalmalar üzerinde önemle durulmalıdır. Çünkü bu çalmalar ruhsal sorundan ileri gelebilir. Şu olasılıklar üzerinde durulmalıdır: Yaşına göre olgunlaşması geri kalmış bir çocuğun evden aldığı paralar veya nesneleri başka çocuklara dağıtarak kazanamadığı arkadaşlığı sağlamaya çalışır. Yaşına uygun olgunlukta olmayan bir çocuk durmadan almaya alışmış olabilir ne istediyse alınmış ve çocuğun istekleri kısıtlanmadığı için sürekli almakta sakınca görmez. Çalmanın en önemli nedeni kısa süreli ya da uzun süreli çocuğun doyumsuz olmasında aranmalıdır. Sevgi eksikliği ile çalma davranışını arasında belirli bir ilişki vardır. Çocuğun anne babasından öc alma isteği nedeniyle de çalma davranışı görülebilir.
ÇALMA ÖNERİLER Çocuğa karşı ağır suçlamalar yapılmamalı ve çocuğu örseleyici cezalar verilmemelidir. Anne babaların çocuğa olan sevgi ve ilgisini her zaman göstermesi ve çocuğun bunu hissetmesini sağlamak gerekir. Çocuğun yaptığı bu olumsuz davranış karşısında duyarsız kalınmayıp çocukla açık olarak konuşulmalıdır. Çocuğu bu davranışı yapmaya iten nedenler araştırılmalıdır. Çocuğun her istediği şeyi anında yapmak yerine kendi isteklerini erteleyebilmesini ve kontrol etmesini öğreterek destek olunmalıdır. Çocuk başkalarına ait eşyaları aldığında anne babanın bu durum karşındaki tutumu çok önemlidir. Anne baba alınan eşyaların özür dileyerek sahibine verilmesi konusunda çocuğu teşvik etmelidir. Çocuğa empatik düşünmeyi aşılayın. Okul ortamında arkadaşlık kurabilmeye yönelik çalmalar karşısında öğretmen çocuğa sosyal kabulün farklı yollarla da sağlanabileceği konusunda destek olmalıdır.
KISKANÇLIK Beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine verilen bir yanıttır. Kıskançlık nedeniyle çocukta emekleme, bebekçe konuşma, biberonla beslenmeye dönme, altını ıslatma, tırnak yeme parmak emme vb. gibi bebekleşme ve gerileme belirtileri gözlenebilir.
KISKANÇLIK ÖNERİLER Sevginin koşulsuz ve sınırsız olduğunu ifade edin. Herkesin biricik olduğunu belirtin. Kardeşiyle ilgili sorumluluklar verin. Başarılarını kutlayın.
SALDIRGANLIK Saldırganlık insanda varolan bir dürtüdür. Varolan bu dürtü yok olmaz veya tümüyle bastırılmaz ancak biçim değiştirir. Saldırganlığın sözel, fiziksel, pasif ve aktif olmak üzere çeşitleri vardır. Bebeklik döneminde amaçsız olan ağlama vurma gibi öfke tepkileri görülür. 1 -4 yaşları arasında fiziksel saldırganlık daha çok görülürken, 4 -5 yaşlarında ise sözel saldırganlık ifadeleri artar. Orta çocukluk döneminde çocukların saldırganlığı daha amaçsaldır. Çocuk çok sert veya gevşek disiplinle yetiştiğinde bu davranış oluşabilir. Kendine güvensiz çocuk saldırgan davranışlar gösterebilir. Çocuğun engellenmesi ile saldırganlık oluşabilir. Saldırganlık kendine ve çevresine zarar verme şeklinde de görülebilir. Aile içerisindeki sorunlar, iletişim bozukluğu, sevgi yetersizliği, çocuğu suça teşvik edici davranışlar, örselenme, kendi dürtülerine engel olamama gibi nedenler saldırganlığın ortaya çıkmasını sağlar.
SALDIRGANLIK ÖNERİLER Aile içindeki dengesiz ve olumsuz ilişkilerden kaçınılmalıdır. Çocuğun saldırganlık dürtüsünün kaba üstünlük sağlamak için değil de yeteneklerini ve zekasını kullanarak toplumsal amaçlara yönlenmesi sağlanmalıdır. Çocukta güven duygusu geliştikçe beklemeyi ve tepkisini dizginlemeyi öğrenir. Bu yüzden çocuğa güven aşılanmalıdır. Başkaldırma yerine uysal davranmanın kendi yararına sonuçlandığını gördüğünde saldırganlık davranışı azalır. Saldırgan dürtüyü boşaltmak için spor gibi çeşitli faaliyetlere çocuk yönlendirilmelidir. Okul ortamında çocuğun ilgi istek ihtiyaç ve gelişimsel düzeyine uygun programların yapılması, fiziksel ortamların hazırlanması ve materyal seçimi önemlidir. Saldırgan çocuğa aktif olmasını sağlayacak hareketli oyunlar veya etkinlikler hazırlanmalıdır. Çocuğun kendi davranışını eleştirmesine ve empati kurmasına yönelik hikayeler oluşturmak ve bu hikayeleri çocuğa okumak yararlı olur. Saldırganlık davranışını pekiştirebilecek her türlü davranış biçiminden kaçınılmalıdır. Sınıf içi disiplin ve kurallar çocukların başarabileceği düzeyde olmalıdır. Çocuğun saldırgan davranışını engellemek için motivasyon arttırıcı etkinlikler ve başarabileceği sorumluluklar verilmelidir. Saldırganlık davranışı çeşitli davranış değiştirme yöntemleri uygulanarak söndürülebilir.
KORKULAR Korkular çevresel tehlikeye normal bir reaksiyondur. Korku bebeklik döneminde yüksek gürültü, ani hareketler, tanımadığı insanlar ve hayvanlardan korkma şeklindeyken; okul öncesi dönemde trafik kazaları, yangın, ceza, hayali yaratıklar ve kabuslardır. Son çocuklukta ise vücutsal zararlar, TV’deki filmlerden etkilenme, okul başarısızlığı gibi korkular gözlemlenir. Anne babadan ayrılma çocuğu tedirgin eder, güvenini sarsar ve anne babanın onu terketmesinden korkar. Çocuklarını korku ile yetiştiren veya aşırı koruyucu olan ailelerin çocuklarında korku oranı daha fazladır. Çocuğun evde tanık olduğu çeşitli kavgalar, hastalık durumları, ameliyat olma, deprem, yangın, su baskını gibi durumlarla karşılaşan çocuklarda da korku yoğun olarak görülür.
KORKULAR ÖNERİLER Çocuğu disipline etmek için onun korktuğu durumlar kullanılmamalıdır. 2 -3 yaş çocuklarının gerçekten korunmaya gereksinimleri vardır. Bu yüzden çocukların oyunlarının denetlenmesi, çeşitli tehlikelere karşı önlemler alınması gereklidir. Aşırı koruyucu olmak çocuğun karşılaştığı durumlarla başa çıkma becerisini geliştirmez ve çocuğu ürkek yapar. Çocuğun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınılmalıdır. Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak, utandırmak, alay etmek ve korkunun üstüne gitmekten kaçınılmalıdır. Çocuk oyundan ve arkadaştan yoksunsa buna olanak yaratın. Çocuğun korkuları tanınmalı ve onları bastırmamalı ve bir korkuyu diğer bir korku ile yenmeye çalışılmamalıdır. Çocuğa korkularını yenme konusunda küçük adımlarla başlayarak destek olun. Örneğin denizden korkan çocuğu sadece su ile barışmasını sağlamak için kumsalda küçük bir su havuzu yapın.
KAYGILAR Korku ve kaygı birbirine çok yakın ilişkili ancak farklı kavramlardır. Korku belli bir nesne yada durumdan oluşurken, kaygı da daha çok nesne belirsizdir. Kaygılı çocuk gergin, endişeli ve duygusaldır. Kaygılı çocuk karşılaştığı yeni durumlarda fazla heyecanlıdır. Bu durum tırnak yeme, saçı ile oynama gibi bazı fiziksel davranışlar göstermesini sağlar. Kaygılı çocuk kurallara uymaya özen gösterir. Kendisine kızılmasına veya eleştiriye karşı duyarlıdır. Ayrıca çocuktaki kaygı fizyolojik bir rahatsızlığın kalıntıları olabilir. Kendi gelişimsel uygunluğu içinde çocuklar pek çok kaygı yaşayabilir. Ancak uygunluk yaşını çoktan aşmış ise o zaman geçici olmayan bir hal almış olabilir. Kaygı düzeyinin yüksek olması çocukların diğer insanlarla olan ilişkilerine bakıldığında; sosyal ortamlardan izole olma, iyi ilişkiler geliştirememe gibi güçlükler görülebilir. Bu durum çocuğu saldırgan yapabileceği gibi, içe kapanık, itaatkar ve çekingen de yapabilir.
KAYGILAR ÖNERİLER Çocuğa kaygı veren ortamlardan kaçınılmalıdır. Kaygı durumunun organik kökenli bir rahatsızlık sonucu olup olmadığını belirlemek için tıbbi yardım almak gerekir. Çocuğun kendine olan güvenini arttırıcı faaliyetlerde bulunmasına destek olunmalıdır. Ailevi sorunlar çocuktaki kaygıyı arttırdığı unutulmamalıdır. Okul ortamında arkadaşları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinde kaygı düzeyini azaltmak için onun ilgisini çeken materyaller ve etkinlikler düzenlenerek kafasında oluşturduğu kaygı yumağı dağıtılmaya çalışılmalıdır. Sınıftaki aktivitelerde etkin rol alması, başarabileceği sorumluluklar verilmesi ve süreçli olumlu pekiştireçler kullanarak özgüveni desteklenmelidir. Çocuğun aktif katılımı ve arkadaşları arasındaki kabulünü kolaylaştırmak gerekir. Kaygı durumlarında çocuğun arkadaşlarından destek alarak kaygı düzeyini azaltmak yararlı olur. Kaygının nedenlerini araştırmak ve çocuğa anlayabileceği bir dille bu kaygıların önemli olmadığını açıklamak uygun olacaktır.
KAÇINMA Çocuk yabancılarla karşılaştığında yoğun olarak kaçınma davranışı gösterir. Yabancılardan korkma gelişimsel olarak uygun olduğunun düşünüldüğü yaştan sonra gelişirse, kaçınma davranışı çekingen olma, güvensiz ve sosyal ortamdan izole olma şeklinde kendini gösterir.
OKUL FOBİSİ Okul fobisi çocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya karşı gösterdiği bir çeşit ayrılma kaygısına bağlı olarak gelişir. Yani okul korkusunun kaynağı anneden ayrılmadır. Okul fobisi olan çocuklar okula olan isteksizliklerini bedensel sıkıntıları olduğunu ifade ederek anne babayı okula gitmeme konusunda ikna etmeye çalışır. Çocukta görülen mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetler okula gitmemeye karar verilmesiyle kaybolur. Çocuğun okul fobisi aşırı bağımlı ve yalnız kalmak istemeyen bir annenin çocuğuna karşı takındığı tutumdan kaynaklanabilmektedir. Ayrıca tüm istekleri karşılanan bir çocuğun her yerde aynı şekilde isteklerinin karşılanmasını beklemesi de onu sıkıntıya sokar. Bununla birlikte anne babanın hastalığı, evde yangın ve hırsızlık, yeni kardeşin eve gelmesi, yakın çevredeki ölüm, anne babanın boşanması, okul değişikliği, okuldaki arkadaşlık ilişkilerindeki bozukluk, okulu sevmeme, evdeki yaşamıyla ilgili bir güvensizlik durumu da okul fobisinin nedenleri içindedir.
OKUL FOBİSİ ÖNERİLER Çocuğun okula gitmek istememesinin nedenlerini araştırın. Çocuğa karşı tutumlarda aşırı koruyucu ve esnek olunmamalıdır. Çocuğun bağımlı olduğu ebeveyn yerine okula diğer ebeveynin götürmesi veya okul servisi ile gitmesini sağlayın. Çocuk okulda olduğunda kaygılandığı her ne ise o konuda belli bir güven kazandırılmaya çalışılmalıdır. Okula gitmediği için çocuğu suçlamaktan kaçının. Okula gitme konusunda aile üyelerinin kararlı ve ısrarlı olması gerekir. Çocuğun okula gitmek istememesinde gerçekte organik kökenli bir rahatsızlık olup olmamasına dikkat edin. Okul ortamı çocuk için okul fobisi yaratıyorsa o zaman öğretmen sınıf içi etkinliklerini çocukların düzeyine uygun ve zevkli olmasına dikkat etmelidir. Öğretmen çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi ve sınıf ortamına katılımının sağlanması için destek olmalıdır. Öğretmen çocuğa karşı anlayışlı olmalı ve zorlayıcı tutumlardan kaçınmalıdır. Öğretmen çocuğu okula biraz alıştırdıktan sonra ona görevler vererek önemini ve işlevini vurgular.
KAÇMA OKULDAN KAÇMA Arkadaşlara özenme Düşük öğrenme ve başarı motivasyonu İlgisiz aile EVDEN KAÇMA; Hatalı anne- baba tutumları Aile içi çatışma Şiddet Sevgi ve ilgi açlığı
OKB KURUNTU VE SAPLANTI Çocuğa kaygı verici ve sürekli yinelenen düşünceler ve kuruntular obsesifliği oluşturur. Çocuk düşündüğü şeyin saçma olduğunu bilse bile etkisinde kalır. Saplantılı düşüncelere zorlayıcı davranışlar eklenir. Örneğin; çocuk “Şunu yapmazsam annem ölecek” gibi bir düşünceye kapılır. Saplantılı düşünceler bireyi büyük ölçüde bunaltır ve birey bunlardan kurtulmak için kendisine de saçma görünen yapmazsa rahat edemediği zorlayıcı davranışlar geliştirir. Örneğin; aşırı titizlik, oda içinde gidip gelmeler, belli yerlere dokunmalar, aşırı kuralcılık gibi. Batıl inançlar dediğimiz merdiven altından geçmenin ve kara kedi görmenin uğursuzluk getireceğine ilişkin inançlarda saplantılı düşüncelerdir.
OKB ÖNERİLER Çocuğu disipline etmeye yönelik aşırı kurallar koymak ve bu kurallara uymaya zorlamakta bu tür düşüncelere zemin hazırlayabilir. Çocuğun saplantılı düşünceler oluşturmasına imkan sağlayacak ortamlardan kaçınılmalıdır. Çocuğun anne yada babanın saplantılı ve kuruntulu düşüncelerine uygun davranışlar geliştirmesine yönelik ödüllendirme ya da uygun olmayan davranışlarında cezalandırma yönteminde kaçınılmalıdır.
TİKLER Beden kaslarında istem dışı beliren aralıklı kasılmalardır. Örneğin; Göz kırpma, baş yada omuz oynatma, kaş kaldırma gibi. Tikler aşırı bir heyecan ve korku yaratan olaylar sonucu oluşabilir. Erken yaşlarda görülse de 6 yaşından sonra başlar. Tiki olan çocuklar genelde tedirgin, kaygılı ve gergindir. Tike sahip olan çocuklarda kekeme çocuklarda olan özellikler gözlenir. Çocuğu örseleyici davranışlara tepki olarak tikler gelişebilir. Tikler genellikle kaygılı durumlardan kurtulmak amaçlı gerçekleşir. Tiklerde kekemelik gibi dikkat çektikçe artış gösterir. Yüzdeki tikler büyük çoğunlukla ruhsal nedenlere bağlıdır. Ancak bütün bedene yayılan geniş hareketler biçimindeki tiklerde bedensel bir neden bulunabilir. Tikler çoğu zaman geçicidir. Ergenlik çağından önce sönerler.
TİKLER ÖNERİLER Tiki olan bir çocukla konuşurken çocuğa sık tik davranışını yapmaması gerektiğini anımsatmak bu davranışın yapılma sıklığını attırır. Tiklerin çocukta gerginlik yaratması nedeniyle bu durumun kaynağını bulup çıkarmak ve düzeltici değişikliklere gitmek uygun olur. Çocuğa korku veren olaylar, ortamlar, durumlar kişiler ve nesneler belirlenmeli ve kaçınması sağlanmalıdır. Çocukla kurulan iletişimde çocuğun tikine çok fazla dikkat çekilmemelidir. Çocuğun gösterdiği tik davranışının alay konusu olmasına izin verilmemelidir. Tik davranışını engellemek amaçlı çocuğa özgüven kazandırılmalıdır.
PARMAK EMME Emme davranışı bebeklerin daha anne rahminde öğrendikleri ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden biridir. 3 -4 yaşlarında görülen parmak emme normal gelişimsel bir davranıştır. Bazı çocuklar parmak emme yerine el bileklerinde kabarcıklar oluşturacak şekilde emdiği görülür. Bebeklikte görülen emme davranışı acıkmanın bir ifadesidir. Ancak ileriki dönemlerde bu davranış oyuncakları veya eşyaları emme olarak görülmektedir. 1 yaş çocuklarında uyku ile parmak emme arasında bir ilişki kurulabilir. Dişleri yeni çıkmaya başlayan bir çocukta da dişlerini kaşımaya yönelik parmak emme görülür. 5 -6 yaşlarında bu davranışın kaybolması beklenir. Parmak emme ilgi çekmek için veya gerilemenin bir belirtisi olarak da düşünülebilir.
PARMAK EMME ÖNERİLER Aile içerisindeki olumsuz ilişkilerde çocuğun utanma, kendini suçlu hissetme, gergin olma ve kendini güvende hissetmeme durumlarında çocuğa destek olunmalıdır. Aileye yeni bir bebeğin gelmesi ile çocuk ona olan ilginin azaldığını düşünüp parmak emme davranışını gösterebilir. Bu yüzden çocuğa olan ilgi arttırılmalıdır. Arkadaşları ve yetişkinlerle olan iletişimde özgüven eksikliğinin giderilmesi konusunda destek olunmalıdır. Okul ortamında öğretmen utanma, suçluluk, sıkılma gibi davranışlar karşısında sosyalleşmesini kolaylaştırıcı sorumluluklar vermesi ve etkinliklere aktif olarak katılmasını sağlamalıdır. Parmak emme davranışını bir arkadaşından veya yetişkinden model almasını sağlayıcı durumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğa parmak emme davranışının ne kadar zararlı olduğunu, parmağını acıttığını, ağız ve dişlerine zarar vereceğini anlatmak gerekir.
TIRNAK YEME Tırnak yeme alışkanlığına 3 -4 yaşlarından önce sıklıkla rastlanılmaz. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, kıskançlık, yetersiz sevgi, gerginlik, azarlanma yada örseleyici davranışlara maruz kalma tırnak yemeye neden olan etkenler arasında sayılabilir. Çocuğun tırnak yeme davranışı küçük yaşlarda görmemezlikten gelinmelidir. Çocuğun kendine olan güveninin arttırılması gerekir. Bu yüzden başarabileceği küçük sorumluluklar verilmelidir.
TIRNAK YEME ÖNERİLER Çocuğun çevresindeki yetişkinler ve arkadaşları ile olan iletişimin etkili olması sağlanmalıdır. Baskıcı ve otoriter aile tutumlarından kaçınılmalıdır. Okul ortamında grup içinde etkili olabileceği roller verilmelidir. Çocuğu örselemeden bu davranışın onun çirkin ellere sahip olmasını sağlayacağı açıklanmalıdır. Kız çocuklarına manikür malzemesi alınarak ve tırnaklarına oje sürülerek tırnak yememeye özendirilmelidir.
ALT ISLATMA Çocuklar mesane kontrolü gerçekleşinceye kadar gece ve gündüz altlarını ıslatırlar. Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3, 5 - 4, 5 yaşları arasında kazanılır. Alt ıslatma davranışı 4 yaşından sonra hala devam ediyorsa bir sorun olabileceği düşünülebilir. İki biçimde görülebilir. Bunlardan ilki sinir kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanabilir. Çocuğun aşırı sevgi ve hoşgörü, yetersiz ilgi kıskançlık, korku ve kaygı gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Ailesel bir yatkınlık durumu söz konusu olabilir. Bedensel hastalıklar (böbrekte veya idrar yollarında sorun) altını ıslatma davranışına neden olabilir. Anne baba tarafından kendine bir şeyler öğrenerek olgunlaşmasına fırsat verilmeyen çocuklarda da çocuksu kalmak isteyişle ilgili altını ıslatma görülebilir. Erkeklerde kızlara oranla 2 kat daha fazladır. İkincisinde ise tuvalet kontrolü oluştuktan sonra bir gerileme durumu söz konusudur. İkinci durum daha çok ruhsal nedenlere bağlıdır.
ALT ISLATMA ÖNERİLER Altını ıslatma davranışının tıbbi bir nedenden olup olmadığını belirlemek gerekir. Ailenin çocuğu ile kurduğu iletişimde tutarlı ve kararlı olması önemlidir. Ailenin tuvalet eğitimi için çocuğun idrar kontrolü konusunda belli bir olgunluğa ulaşmasını beklemesi gerekir. Anne baba tuvalet eğitimi verirken çocuğa korku ve endişe vermemeye özen göstermelidir. Anne baba hiçbir zaman çocuğunun altına yapması konusunda çocuğun yanında yada çocuğa rahatsızlığını dile getirmemelidir. Çocukta tek başına görülen yatak ıslatma dengeli, mutlu ve uyumlu çocuklarda kaygı uyandırıcı olmayabilir. Çocuğun uykusunun derin olması nedeniyle oluşan altını ıslatma sorununun çözümüne yönelik çocuğu sık tuvalete kaldırmak ve gece yatarken çok sulu besinleri vermemek uygun olur. Altını ıslatma problemi ciddi boyutlara ulaştığında bir çocuk ruh sağlığı hekimi ile görüşülmelidir.
DIŞKI KAÇIRMA Altını ıslatmadan daha ağır bir ruhsal uyumsuzluk göstergesidir. Genellikle yetersiz ve gevşek bir eğitim nedeniyle dışkı tutma alışkanlığının kazanılmamış olmasından kaynaklanır. Dışkılama düzene girdikten bir süre sonra da bozulmuş olabilir. Altını ıslatmadaki gibi ruhsal etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Kardeş doğumu, anneden ayrılık, hastaneye yatış gibi çeşitli korku ve kaygılar çocukta gerilemeye yol açabilir. Bu davranış hem annenin ilgisini çekmek Hem de başkaldırmak amaçlı yapılabilir. Bazı çocuklar tuvalete gitmeye karşı direnç gösterir. Okulda dışkısını tutarken evde dışkı kaçırabilir. Dışkı sorunu olan çocuklar genellikle yaşlarından küçük davranan okula uyumları yetersiz, arkadaş ilişkileri bozuk, bağımlı ve inatçı çocuklardır.
DIŞKI KAÇIRMA ÖNERİLER Çocuğun dışkı kaçırma probleminin tıbbi bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi gerekir. Çocuğun üzerindeki gereksiz baskıların kaldırılması ve aşırı titiz tutumlardan vazgeçilmesi gerekir. Çocukla olumlu bir iletişim kurularak onun değerli olduğunu hissetmesini sağlamak yararlı olur. Çocuğun dışkısından tiksinme yerine dışkısını tuvalete yaptığı zamanlarda ödüllendirmek gerekir. Çocuk 3 -4 kez belirli aralıklarla tuvalete oturtulmalıdır. Çocukla olan ilişkiler sonucunda oluşan ciddi dışkı kaçırma sorunu için çocuk ruh sağlığı hekimine danışılmalıdır.
DİĞER PROBLEMLER DEPRESYON PANİK ATAK CİNSEL PROBLEMLER DİL KONUŞMA KÜFÜR ÇEKİNGENLİK İÇE KAPANIKLIK SORUMLULUK
ÖNERİLEN KAYNAKLAR 1
KİM PSİKOLOJİ Ki. M PSİKOLOJİ, ruh sağlığı profesyonelleri, öğrencileri, ilgilileri ve danışanları için çözümler sunan bir organizasyondur. Toplum ruh sağlığını geliştirme misyonuna sahip Kim Psikoloji, nitelikli psikolojik hizmetler sunan öncü bir kurum vizyonuyla 2009 dan itibaren sizlerin yanında yer almaya başladı. Kim Psikolojinin temel ilke ve değerleri, gelişim, verimlilik, süreklilik, liderlik, kalite, memnuniyettir.
EKİBİMİZ Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal SAYAR Çocuk Ergen Psikiyatrisi Doç. Dr. Osman SABUNCUOĞLU Hocalarımızın Konsültasyon ve Rehberliğinde Çocuk, Aile ve Çift Terapisi Uzmanı Enise AKGÜL Okul, Eğitim, Kariyer Dan. Uzm. Psk. Dan. Ömer AKGÜL Psikolog Ayşenur BAYRAKTAR Sınav, Tercih, Meslek Danışmanı Psikolog Faruk BÜLBÜL Özel Eğitim Uzmanı, Yetişkin Terapisti Orhan DÜNYA Özel Eğitim Uzmanı Psikolojik Danışman Serkan GÜRGENCİ Yetişkin ve Çift Terapisti Uzman Psikolog Nevin IŞIK Çocuk Terapisi Uzmanı Psikolog Ayşe H. Ö. SELİM Yetişkin Terapisti Uzman Psikolog Merve TUNAY
HİZMETLERİMİZ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PSİKİYATRİK TEDAVİ ÇOCUK, ERGEN, YETİŞKİN VE AİLE TERAPİSİ PSİKOLOJİK TEŞHİS, TEDAVİ ve PSİKOTERAPİ PSİKOLOJİK TEST ve DEĞERLENDİRME BAŞARI, SINAV, TERCİH, MESLEK DANIŞMANLIĞI GRUP TERAPİLERİ ve PSİKODRAMA PSİKOLOJİK SEMİNER, EĞİTİM, ORGANİZASYON KURUMSAL ve PROFESYONEL ÇÖZÜMLER
DEĞERLENDİRME SİZLERE DAHA KALİTELİ HİZMET VERMEK İÇİN SEMİNERLERİMİZ HAKKINDA ÖNERİLERİNİZİ VE DEĞERLENDİRMELERİNİZİ BEKLİYORUZ. SEMİNERİMİZİ DEĞERLENDİRMEK İÇİN LÜTFEN www. kimpsikoloji. com ADRESİNİ ZİYARET EDİNİZ.
TEŞEKKÜR EDERİZ Uzm. Psk. Dan. Ömer AKGÜL omer. akgul@kimpsikoloji. com www. kimpsikoloji. com bilgi@kimpsikoloji. com Altunizade Mah. Kısıklı Cad. No: 108 -3 Çamlıca Üsküdar-İST Tel&Fax: 0216 428 7 546 GSM (Avea): 0555 554 29 05
- Slides: 98