UVAA Beyza Damla OKURCAN Trk Dillerinin Corafi Dalm
ÇUVAŞÇA Beyza Damla OKURCAN
Türk Dillerinin Coğrafi Dağılımı
Çuvaşlar - Çuvaşistan Rusya Federasyonu içerisinde yer alan Türk yurtlarından biri olan Çuvaşistan, 18. 300 km²’lik küçük bir alana sahiptir. Doğuda Tataristan, batıda Nijnıy Novgorod bölgesi, kuzeyde Mari Cumhuriyeti ve güneyde Ulyanovsk bölgeleriyle çevrilidir. Çuvaşları Bulgar kökenine dayandıran teori XIX. yüzyılın ikinci yarısında geniş surette yayılmış ve kabul görmüştür. Tatar bilim adamı Hüseyin Feyizhan, 1863 yılında Bulgar mezar taşlarında Çuvaşça sözler bulmuştur. Feyizhan, Bulgarca olan bu sözlerin günümüz Çuvaşlarının kullandığı kelimelerle aynı ve birçoğunun da benzerlikler taşıdığını görmüş, buradan hareketle eski Bulgarlarla Çuvaşların akraba olduğuna dikkat çekmiştir.
Bulgarlar VI. yüzyılda Orta Asya’dan batıya göç eden Avarların idaresine girmiştir. Bulgar Hanı Kuvrat Han zamanında Avarların idaresinden kurtuldularsa da VII. yüzyılda Hazar Kağanlığı’nın oluşmasıyla Bulgar halkı üç kısma bölünmüştür. Bunların bir kısmı batıya giderek Tuna Bulgarları adını almıştır. Bulgarların Kafkaslara giden ikinci kısmının günümüzde “Balkarlar” tarafından temsil edildiği ileri sürülmüştür. Çuvaşların kökeninde yer alan Bulgar grubunun üçüncüsü ise İdil boyundan kuzeye çıkarak Kamal sahasına çıkmış, bugünkü Tatarların ve Çuvaşların yaşadıkları topraklara yerleşmiştir. Altınordu Devleti’nin XV. yüzyılda küçük gruplara bölünerek yerine çeşitli hanlıkların kurulması sonucu Çuvaşlar, Kazan Hanlığı’nın sınırları içinde kalmıştır. XV. yüzyılın başlarına doğru “Bulgar” adını taşıyan bir kavim İdil boyu sahnesinden çekilmiş, buralarda Bulgar adı ortadan kalkmış ve onun yerini “Kazanlı”, “Tatar”, “Çuvaş” gibi isimler almıştır.
Dağılan Altınordu Devleti yerine kurulan Kazan Hanlığı’nda yaşamını sürdüren Çuvaşlar, Rus Çarı Ivan Grozniy’in Kazan Hanlığı’nı işgali sırasında, önceleri Ruslara karşı koymaya çalışmış; ancak 1556’da teslim olmak zorunda kalmıştır. Bu tarihten itibaren Rusların Çuvaşlar üzerindeki hâkimiyeti başlamış ve kesintisiz olarak günümüze kadar gelmiştir. Çuvaşistan toprakları 24 Haziran 1920’de özerk bölge olarak ilan edilmiş, 21 Nisan 1925’te Çuvaş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adı ile özerk cumhuriyete dönüştürülmüştür. Çuvaş lehçesini konuşan Çuvaş Türkleri Hıristiyandır. Çuvaşçayı eski Bulgar Türklerinin Müslüman olmayan köylülerin geliştirdiği ve bugüne kadar getirdiği düşünülmektedir.
Çuvaşçanın Yeri Çuvaşça, Türk lehçeleri arasında, bir taraftan Moğolcaya diğer taraftan da Fin Ugor dillerine olan yakınlığı ile özel bir yer tutar. Bu nedenle, bir Türk dili olduğunun kanıtlanması uzun tartışmalardan sonra gerçekleşmiştir. Daha 1828‘de Klaproth‘un, Comparasion de la Langue des Tchouvaches Avec les Idioms Turks adlı yapıtında ve Schott‘un 1841‘de De Lingua Tschuwaschorum adlı doktora tezinde, Çuvaşçanın bir Türk dili olduğunu söylemelerine karşın, Radloff Çuvaşçayı Türkçeleşmiş bir Fin-Ugor dili saymıştır. O, Çuvaşçanın aşama Türkçeleştiğini düşünmüştür. Bu görüşte olan yalnızca Radloff değildir. Levesque ve Castrén de Çuvaşların Türkleşmiş Fin-Ugor olduklarına inanmışlardır.
Çuvaşça ve Çuvaşçanın yeri sorunu XX. yüzyılın başında da çok tartışılmıştır. Aşmarin ve V. Grønbech, Çuvaşça biçimleri İlk Türkçe biçimlerle karşılaştırmışlar, Çuvaşçanın eski biçimlerden çok uzaklaşmış olmakla birlikte bazı eskicil özellikler de taşıdığını belirtmişlerdir. Çuvaşçanın Moğolca ile olan ilişkisi de yine bu dönemde tartışılan konulardan biridir. Németh önce Türkçe-Moğolca soy akrabalığını reddetmişken, daha sonra tersine bir yol izleyerek iki dil arasında soy akrabalığı olduğunu kabul etmiş, Çuvaşçanın yerini de şöyle belirlemiştir: “Çuvaşça, bir taraftan Türkçe, bir taraftan Moğolca özellikler taşır ve bu bazen aynı sözcükte ortaya çıkar. ” Németh, Çuvaşça ve Moğolca arasındaki ortak özelliklerin her iki dil arasında karşılıklı bir etkileşim ile doğduğunu düşünmüştür. Gerçekte Moğollar ve Çuvaşların hiçbir zaman ortak bir coğrafya ve tarihleri olmamıştır.
Gombocz, Çuvaşça ve Moğolcanın ortak bir yol izlediklerini ve Çuvaşçanın Moğol ve Türk dilleri arasında bir bağlantı oluşturduğunu söylemiştir. Çuvaşçanın yeri konusunda en ayrıntılı çalışmalar Ramstedt ve öğrencisi Poppe tarafından yapılmıştır. Ramstedt, Çuvaşçanın yeri ile ilgili ünlü makalesinde Çuvaşçayı ilk kez bir Türk dili ve Moğolca ile doğrudan akraba saymıştır. Bütün Türk dillerini bir ana ağıza, Çuvaşçayı ise ayrı bir ağıza götürmüştür.
Ramstedt, Genel Türkçe z/ş = Çuvaşça r/l denkliklerinde, r ve l fonemlerinin birincil olduğunu ve Moğolcada da aynı durumda r ve l bulunduğunu belirlemiştir. Ramstedt‘in konuyla ilgili görüşleri şöyle özetlenebilir: Genel Türkçe z ve ş, Çuvaşçada olduğu gibi Moğolca ve Mançu-Tunguzcada da aynı sözcüklerde r ve l fonemlerine denk gelir. Çuvaşça bir Türk dilidir; fakat, Mançu-Tunguzca ve Moğolca kesinlikle değildir. Bu nedenle Türkçe /z/ foneminden Çuvaşça, Mançu-Tunguzca, Moğolca /r/‘ye veya Türkçe /ş/ foneminden Çuvaşça, Mançu-Tunguzca, Moğolca /l/‘ye bir geçiş düşünülemez. Bu dillerde birbirinden bağımsız bir Rotasizm veya Lambdasizm de gerçekleşmiş olamaz. Ramstedt, diğer pek çok Altayca denkliği ve bu arada Moğolca söz başı “n -, ń-, d-, c-, y-” fonemlerinin de Çuvaşçada y-‘ye denk geldiğini ilk kez ortaya koyan araştırmacı olmuştur.
Ramstedt‘ten sonra Çuvaşçanın yeri konusu, öğrencisi Poppe tarafından tartışılmıştır. Poppe‘nin Ramstedt‘ten ayrıldığı noktalar vardır. O, Çuvaşçanın Türk dilleriyle ortak eskicil özellikler taşımakla birlikte bağımsız olarak gelişmiş bir Türk dili olduğunu, Altay dil ailesinin üçüncü bir üyesi olarak Bulgar dalının ses dizgesini taşıdığını ve Bulgarca-Türkçe ana diline gittiğini öne sürmüştür. Ana Türkçe bir z ve ş dili, Ana Çuvaşça da bir r ve l dili olarak ayrılmıştır. Çuvaşça, temel biçimler açısından Genel veya Ana Türkçeden daha eskidir ve özellikle de biçim bilgisel özellikler ve sözcük dağarcığı açısından bu eskilik daha fazla dikkat çekicidir.
Çuvaşça Çuvaşların ataları olan Bulgar Türklerinin, Orta Asya Türk topluluğundan ayrılıp batıya doğru göç eden ilk Türk boyları içinde olmaları nedeniyle (bu göçün milat sıralarında gerçekleştiği düşünülüyor) Çuvaşça, Türk dilleri içinde en eskicil olanıdır ve tek başına Batı Türkçesini temsil eder. Çuvaş Türkçesi, İlk Türkçe söz içi ve söz sonu r ve l seslerini korumuş olması bakımından lehçe tasniflerinde ayırt edici özelliğe sahip bir Türk lehçesidir. Çuvaşça, hem Moğol-Mançu-Tunguz, hem Türk, hem de Fin. Ugor dilleriyle ortak özellikler taşır. Bu nedenle Çuvaşçanın bir Türk dili olduğu uzun tartışmalardan sonra kanıtlanabilmiştir.
Daha geçen yüzyılın ortalarında V. Radloff Çuvaşçayı aşama Türkçeleşmiş bir Fin-Ugor dili saymıştı. Bu tartışma XX. yüzyılın başında da sürmüştür. Gy. Németh Çuvaşça ve Moğolca arasında soy akrabalığı olduğunu düşünmüş, Z. Gombocz Çuvaşça ve Moğolcanın ortak bir yol izlediklerini ve Çuvaşçanın Moğol ve Türk dilleri arasında bir köprü oluşturduğunu öne sürmüştür.
Çuvaşça Ses Bilgisi Eski İdil Bulgarcasının günümüzdeki devamı olarak görülen Çuvaş Türkçesi, özellikleri bakımından Türk lehçeleri arasında ayrı bir yere sahiptir: 1. Ana Türkçeden gelişen Türk dillerinde /y, z, t/ seslerine değişmiş veya /d/ olarak korunmuş olan söz içi ve sonu /d/ sesinin /r/‘ye değişmiş olması: Çuv. hĩrhü “üzüntü, kaygı” < *ķadķu = Eski Tü. ķadġu, Tü. kaygı 2. /i/ sesinden önce /t/‘nin /ç/‘ye, /s/‘nin /ş/’ye değişmesi: Çuv. çĩrĩ “diri, canlı” < *tįrig = Eski Tü. tirig, Tü. diri; Çuv. şĭna “sinek” < *sįŋek = Orta Tü. siŋek, Tü. Sinek 3. Söz başı /y-/ sesinin /ś-/‘ye değişmesi: Çuv. śul “yol” < *yol = Eski Tü. yol, Tü. yol 4. /ç/ sesinin her durumda /ś/’ye değişmesi: Çuv. uś- “açmak” < *aç- = Eski Tü. , Tü. aç-, Çuv. viśĩ “üç” < *ǖç
5. Açık e sesinin büyük bir çoğunlukla /a/, kapalı ė sesinin de büyük bir çoğunlukla /i, ĩ/ olması: Çuv. tar- “kaçmak” < *ter- = Eski Tü. tez- > *ter-; Çuv. pillĩk “ 5” < *bė l = Ana Tü. bė ş, Eski Tü. bė ş, Tü. beş) 6. İlk ses durumundaki dudak ünlülerinden önce çoğunlukla /v-/ türemesi: Çuv. var “öz”, < *ȫr = Genel Tü. Öz; Çuv. vĩs- “uçmak” < *uç- = Eski Tü. , Tü. uç 7. Birincil uzun ünlülerin kuralsız gelişmelere neden olması: Çuv. kĭvapa “göbek” < *kȫpek = Trkm. gȫbek, Tü. göbek
Çuvaş Alfabesi
Türkiye’de Çuvaş Türkçesi, Edebiyatı ve Folkloru ile İlgili Yayımlanan Kitaplar
Ø Talat TEKİN (1987), Tuna Bulgarları ve Dilleri, Ankara: TDK Yayınları. Eserde, Önce Proto-Bulgarlar ve Tuna Bulgarlarının tarihî devirleri kısaca anlatılmış, daha sonra Tuna Bulgarlarının diline geçilmiştir. Eserin esas bölümünü teşkil eden bu kısımda, özellikle Tuna Bulgarları yazıtlarından yola çıkılarak onların dilleri anlatılmıştır. Eserin sonunda, kaynakça ve Proto-Bulgar yazıtlarının fotokopileri yer almaktadır.
Ø Talat TEKİN (1988), Volga Bulgar Kitabeleri ve Volga Bulgarcası, Ankara: TDK Yayınları. Burada söz konusu olan dil malzemesi mezar taşlarıdır. Bunlar da ilim için çok değerli oldukları halde kısa cümleler Arapça dualarla da süslendiğinden, tüm bir dil hazinesine örnek olacak durumda değildirler. Bütün bunlara rağmen, bu dilin ses ve şekil özelliklerini açıklayan sözcüklerin, cümle kuruluşunun, çeşitli adların, bu kitabelerin Türk diline ait olduğunu ispatlayan önemli tarihî kaynaklar olduğu ifade edilmiştir.
Ø Emine YILMAZ (1997), Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi, Ankara: TDK Yayınları. Çuvaşçanın çok zamanlı ses bilgisi alanında yapılan dağınık denemeleri belli bir bakış açısıyla toparlayıp değerlendirerek sonuçlandırma, henüz tartışılmakta olan sorunlara çözüm getirmeye çalışma ve ortaya koymanın yanı sıra, hiç üzerinde durulmamış ses bilgisel gelişme ve değişmelerin iç mantığını da vermeyi amaçlayan bu çalışmanın değerlendirme yönteminin önemli ögelerinden birini de bu ödünç ve gerçek Çuvaşça sözcüklerin ayrılması oluşturmaktadır.
Ø Emine YILMAZ (1996), Çuvaş Atasözleri ve Deyimleri, Çuvaşça. Türkçe/Türkçe-Çuvaşça Sözlük, Ankara: Simurg Kitabevi. Çalışmada Çuvaşlar ve Çuvaşistan, Çuvaş atasözleri ve deyimleri üzerinde yapılmış olan araştırmalar, Çuvaşça-Türkçe sözlük, Türkçe-Çuvaşça sözlük, kökenbilim kaynakçası gibi başlıklar mevcuttur.
Ø Feyzi ERSOY (2012), Türk-Moğol Dil İlişkisi ve Çuvaşça, Ankara: Gazi Kitabevi. Çalışmada Türkçe-Moğolca dil ilişkileri, Çuvaşçayı da içine almak suretiyle geniş bir bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Türkçe ile Moğolca arasındaki benzerlik ve farklılıkların arkasında yatan sebeplerin neler olabileceği sorusu, Ercilasun’un Moğolcanın kreol bir dil olduğu hususundaki görüşü ile cevaplanmaktadır. Ercilasun’a göre Moğolcanın üst katmanı Türkçenin /r/ koluyla akrabadır. Yazar, bu konuda Ercilasun’la aynı görüşü paylaşmaktadır. Yazar, sonuç olarak Çuvaşçayı Türkçenin bir kolu olarak gördüğünü belirtmektedir.
Ø Feyzi ERSOY (2017), Çuvaş Türkçesi Grameri, Ankara: TDK Yayınları. Kitap “Giriş”, “Ses Bilgisi”, “Şekil Bilgisi”, “Söz Dizimi”, “Metinler” ve “Kaynakça” bölümlerinden meydana gelmiştir. “Giriş” bölümünde Çuvaşistan coğrafyası, Çuvaş tarihi ve Çuvaşların dinleri gibi konular işlenmiş; ayrıca Çuvaş Türkçesi ile Çuvaşça için hazırlanmış olan gramer kitapları üzerinde durulmuştur. Son olarak Çuvaş alfabesi de “Giriş” bölümünde ele alınmıştır. İkinci bölüm olan “Ses Bilgisi” bahsinde temel olarak Çuvaşçanın ünlüleri ve ünsüzleri üzerinde durulmuştur. Burada Çuvaşçadaki seslerin özellikleri anlatılmış; ayrıca ünlülerin ve ünsüzlerin Eski Türkçeye göre durumları örnekler yardımıyla gösterilmeye çalışılmıştır. Fiil çekimleri ve yapı bakımından isimlerden söz edilmiştir. “Metinler” bölümünde ise, Çuvaş edebî dili ile konuşma dilinden seçilen metinlere yer verilmiş ve bunların Türkiye Türkçesindeki karşılıkları da ayrıca gösterilmiştir.
Ø Feyzi ERSOY (2015), Çuvaşça Konuşalım, Ankara: Gazi Kitabevi. Bu çalışmada Çuvaşçaya ilişkin alfabeye, ünlülere, ünsüzlere, kılavuza ve çok kullanılan bazı fiillerin çekimlerine yer verilmiştir.
Ø Bülent BAYRAM (2007), Çuvaş Türkçesi - Türkiye Türkçesi Sözlük (Çuvaşca Sözlük), Konya: Tablet Kitabevi. Bu çalışmada Çuvaşça ile ilgili çalışmaların az olmasının nedeni olarak Çuvaş Türkçesi - Türkiye Türkçesi sözlüğünün hazırlanmaması ya da bu konuda yapılan yayınların yetersiz oluşu gösterilmiştir. Bu sözlüğün daha kapsamlı çalışmalar yapılana kadar söz konusu ihtiyacı karşılayacağı düşüncesiyle yazıldığı belirtilmiştir.
Ø Bülent BAYRAM (2010), Çuvaş Türklerinin Kahramanlık Anlatmaları (Alplar), Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları. Türk boyları arasında dil özellikleri ve dini inanışları bakımından araştırmacıların özel bir ilgisini çeken Çuvaş Türklerinin sözlü geleneğinde önemli bir yer tutan Alplar hakkındaki anlatıları ele alır. Çuvaşların tarihi, dili, edebiyatı, dinî inanışları hakkında genel bilgilerin de yer aldığı eserde Çuvaş Türklerinin edebiyatında epik eserler üzerine yapılan araştırmaların tarihçesi, Çuvaş edebiyatında destan kavramı ve yapma destanlar hakkında kapsamlı bilgiler yer almaktadır.
Ø Oğuzhan DURMUŞ (2014), 18. Yüzyıl Çuvaşçasının Söz Varlığı, Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınları. Eser Çuvaşça araştırmalarında kronolojik olarak ortaya çıkan kopukluğu bir nebze de olsa gidermeyi amaçlamaktadır. Çalışma, XVIII. yüzyılda derlenmiş olan basılı ya da el yazması hâlinde bulunan sözcük listesi, gramer kitabı, çeviri ve metin şeklindeki Çuvaşça malzemelerde yer alan sözcüksel verileri kapsamaktadır. Eser, bu bağlamda XVIII. yüzyıl Çuvaşçasının bir sözlüğü olma özelliği de taşımaktadır. Bu çalışma ile tarihsel Tuna Bulgarcası-İdil Bulgarcası ile Modern Çuvaşça arasındaki eksik halka tamamlanmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte çalışma, bu döneme yönelik yapılacak olan diğer bilimsel çalışmalar için de bir başlangıç noktası olması özelliği taşımaktadır.
Ø Durmuş ARIK (2012), Hıristiyanlaştırılan Türkler Çuvaşlar, Ankara: Berikan Yayınevi. Çuvaşların geleneksel inanışları, İslam’la ilişkileri ve onların Hıristiyanlaşma sürecini gözler önüne sermektedir. Asırlarca çeşitli Türk boylarının yurdu olarak bilinen İdil-Ural bölgesinde Rus idaresine giren Türk topluluklarının tarihte karşılaştığı olayları, Rus politikalarını anlatır.
Ø Bülent BAYRAM (2012), Şuyın Hivetiri’nin Ulıp Destanı (Çuvaş Kalevalası Üzerine Bir İnceleme), Ankara: TKAE Yayınları. Çuvaş Türklerinin Şuyın Hivetiri isimli şairi sözlü edebiyat repertuvarı içinde yer alan alp hikayelerini toplayıp Finlerin Kalevala Destanı gibi bir millî destan metni vücuda getirmeye çalışır. Millî bilincin güçlendirilmesinde Kalevala Destanı çok önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Hivetiri'nin bu örnekten hareket ile kendi millet için Ulıp (Alp) adlı böyle bir eser oluşturduğu söylenebilir. Yazar bu çalışmasında hem Çuvaş destanı incelemesine hem de bu destanın Fin destanı Kalevala arasındaki benzerliklerine yer vermektedir.
Ø Heikki Paasonen (1950), Çuvaş Sözlüğü, (Çev. TDK-Kolektif), İstanbul: Horoz Basımevi. Çuvaş Türkçesi, Türk diyalektleri arasında özel ve önemli bir yer tuttuğu için bu diyalektin mukayeseli Türkoloji araştırmalarında faydalı olabileceği düşünülerek bu sözlük tercüme ettirilmiş ve bastırılmıştır. Aslında, Çuvaşça kelimeler Macarca ve Almanca ile karşılanmıştır. Bu tercümede, Kurumun Türk diyalektleri için kabul ettiği çeviriyazı sistemi kullanılmıştır.
Ø Fatih KİRİŞÇİOĞLU-Feyzi ERSOY-Bilgehan Atsız GÖKDAĞ (2018), Türk Dilinin Uzak Lehçeleri Çuvaş Türkçesi, Saha/Yakut Türkçesi, Halaç Türkçesi, Ankara: Akçağ Yayınları.
Kitap Bölümleri 1. Gürer GÜLSEVİN (2008), “Çuvaşça ile Oğuzca Arasındaki Koşutluklar”, (Ed. Ekrem Arıkoğlu), Ahmet Bican Ercilasun Armağanı, Ankara: Akçağ Yayınları: 162 -179. 2. Bülent BAYRAM (2018), “Çuvaş Edebiyatında Bir Telif Destan: Ilttınpik”, (Ed. Bülent Bayram), Türkbitig Türklük Bilimi Araştırmaları, Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınları: 1 -14. 3. Feyzi ERSOY (2007), “Çuvaş Türkçesi”, (Ed. Ahmet Bican Ercilasun), Türk Lehçeleri Grameri, Ankara: Akçağ Yayınları: 1285 -1340. 4. Feyzi ERSOY (2018), “Çuvaş Türkçesi”, (Ed. Ahmet Buran), Türk Dilinin Uzak Lehçeleri, Ankara: Akçağ Yayınları: 9 - 11. 5. Emine YILMAZ (2002 b), “Chuvash and Chuvash Language”, The Turks Part 6, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları: 853 -867. 6. Emine YILMAZ (2013), “Karşılaştırmalı Altay Dilbilimi Çalışmalarında Çuvaşçanın Yeri Ses Bilgisi”, Leylâ Karahan Armağanı, Ankara: Akçağ Yayınları: 925 -932 7. Osman ÖZER (1995), “Ana Altayca ve Çuvaşça ile Zazaca Arasındaki Dil Benzerlikleri Üzerine Bir Deneme”, (Ed. Ahmet Buran), Tuncer Gülensoy Armağanı, Kayseri: Bizim Gençlik Yayınları.
MAKALELER 1. İbrahim ARIKAN (2011), “Çuvaş Türkçesinde Dilbilgiselleşen Bir Fiil: târ-”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 8(2): 36 -62. Ø Açıklama: Çuvaş Türkçesinde tăr- fiili geniş bir anlam alanına sahiptir. Ayrıca farklı dilbilgisel işlevleri de olan tăr- fiili kopula olarak şimdiki zaman işaretleyicisi olarak ve süreklilik bildiren bir tasvir fiili olarak da kullanılmaktadır. Bu makalede Çuvaş Türkçesindeki tăr- fiili dilbilgiselleşme süreci temelinde değerlendirilmiş, tăr- fiilinin yardımcı fiilleşmesi ve kopulalaşması incelenmiştir. 2. İbrahim ARIKAN (2011), “Dil Hayatiyeti Bağlamında Çuvaş Türkçesinin Durumu”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 8(3): 71 -86. Ø Açıklama: Bu makale dilin şehirlerde ve genç nesil arasında her geçen gün iletişim işlevini kaybediyor olması, ekonomik ve sosyal statüsü yüksek çevrelerin Çuvaş Türkçesini değil de daha prestijli bir dil olan Rusçayı tercih etmeleri, kurumsal desteğin sadece basın yayın organları dışında yok denecek kadar az olması Çuvaş Türkçesinin dil hayatiyetinin orta ya da orta üzeri olarak sınıflandırılması gerektiğini açıklayan bir çalışmadır.
3. Bülent BAYRAM (2019), “Çuvaş Türkçesinin Sözlükleri”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 24(47): 35 -76. Ø Açıklama: Bu makaleden elde edilen sonuca göre Çuvaş sözlüklerinin, daha doğrusu öncelikli olarak sözlük listelerinin ortaya çıkışı İdil-Ural bölgesinde Rus hâkimiyetinin olduğu dönemlerdedir. Türk dilinin ana kitlesinden ayrılışlarının çok eski dönemlerde gerçekleşmiş olması sebebiyle Kâşgarlı Mahmud’un Divânü Lugâti’t-Türk adlı eseri de dâhil olmak üzere diğer Türk şivelerinin ortak dönem sözlükleri Çuvaş sözlükçülük tarihinin dışındadır. XVIII. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan ilk sözlük listeleri büyük oranda dil araştırmacılarından ziyade farklı alanlarda çalışanların hazırlamış oldukları eserler olduğu ifade edilmiştir. 4. Johannes BENZİNG (2005), “Çuvaşça”, (Çev. Zeki Kaymaz), Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 5(2): 303 -309. Ø Açıklama: Çuvaş gramerine ilişkin bir çalışmadır. Zamirler, sayılar, fiiller, şekil bilgisi, ünlüler, kelime teşkili gibi başlıklar altında incelemeler mevcuttur.
5. Feyzi ERSOY (2013), “Çuvaşçaya Özgü Bazı Özellikler Üzerine”, Turkish Studies, 8(9): 241 -251. Ø Açıklama: Çuvaşçanın genel özelliklerinden ziyade onun tarihî ve çağdaş lehçelerde rastlanmayan, sadece kendisine has birtakım nitelikleri üzerinde durulmuştur. 6. Feyzi ERSOY (2007), “Çuvaş Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde Yalancı Eş Değerler”, Türkbilig, 14, 60 -68. Ø Açıklama: Lehçeler arası aktarma problemlerinden biri olarak değerlendirilen yalancı eş değerler konusuna Çuvaşça açısından yaklaşılmıştır. Yapılan çalışmalardan hareketle “yalancı eş değer” den, iki lehçe arasında sesteş olup da anlam bakımından tamamen farklı olan kelimelerin kastedildiği ifade edilmiştir. Fiiller ve İsimler şeklinde başlıklandırılarak konu açıklanmıştır. 7. Emine YILMAZ (2000), “Çuvaşça Dilbilim ve Dilbilgisi Terimleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Türkbilig, 1: 87 -101. Ø Açıklama: Bu makalenin amacı, Çuvaşça dilbilim ve dilbilgisi terimlerini Türkçe ve Rusça denklikleriyle birlikte vermektir. Çalışmanın sonunda Rusça, Çuvaşça ve Türkçe dizin verilmiştir.
8. Emine YILMAZ (1999), “Çuvaşça Sözlükler”, Kebikeç, 4(7 -8): 131 -134. 9. Emine YILMAZ (1995), “Çuvaşistan, Çuvaşlar ve Çuvaşça”, Çağdaş Türk Dili, 83: 16 -24. 10. Mustafa Levent YENER (2014), “Çuvaşça “Varak” / Ortak Türkçe “Özek” Sözcüğü Üzerine”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 3(1): 124131. 11. Talat TEKİN (1986), “Türkçe /ş/, Çuvaşça /s/ ve Moğolca /ç/”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, 71 -75. 12. Sinan GÜZEL (2016), “Çuvaşçada ta/te Edatı ve Kullanım Alanları”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 13(2): 134 -152. 13. Hasan EREN (1972), “Çuvaş Dilinin Etimolojik Sözlüğü”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 20: 241 -265. 14. Oğuzhan DURMUŞ (2011), “Çuvaş Türkçesinin Ağız Atlası Üzerine”, Türkbilig, 21: 113 -148.
BİLDİRİLER 1. 2. 3. 4. 5. 6. Oğuzhan DURMUŞ (2010), “Çuvaşistan’da Dil Durumu ve Çuvaşçanın Konumu”, Uluslararası Türk Dilinin ve Edebiyatının Yayılma Alanları Bilgi Şöleni, Kayseri: Erciyes Üniversitesi. Nurettin DEMİR (2015), “Çuvaşçanın Belgelenmesi Alan Deneyimleri, Türk Dilbiliminde Tanımlama ve Belgeleme III: Çuvaşçanın Belgelenmesi”, 100. Ölüm Yıldönümünde K. V. İvanov Çalıştayı, Ankara: Hacettepe Üniversitesi. Oğuzhan DURMUŞ (2015), “ 18. Yüzyılda İdil-Ural Sahasında Gramer Yazıcılığı: İlk Çuvaş, Mari ve Udmurt Grameri Örneği”, Milliyetlerin Kesişme Noktası: İdil-Ural Çalıştayı-II, Kırklareli: Kırklareli Üniversitesi. Feyzi ERSOY (2004), “Çuvaş Türkçesiyle Türkiye Türkçesinin Söz Dizimi Bakımından Karşılaştırılması”, V. Uluslararası Dil Kurultayı, Ankara. Feyzi ERSOY (2013), “Altayistik Penceresinden Çuvaş Türkçesine Bir Bakış”, Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu, Ankara: DTCF. Albina KIRAN (2019), “Çuvaş Türkçesi ve Türkiye Türkçesi Arasındaki Aktarım Sorunları”, XI. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu, Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi.
KAYNAKÇA YILMAZ, Emine, “Çuvaşlar ve Çuvaşça”, Türkler, S. 20, 2002, 110 -118. ÖZEY, Doğukan, “Türkiye'de Yayımlanan Çuvaş Türkçesi, Edebiyatı ve Folkloruna İlişkin Çalışmalar Üzerine Bibliyografya Denemesi”, Uluslararası İdil - Ural ve Türkistan Araştırmaları Dergisi, 2(3), 2020, 150175. ERSOY, Feyzi, “Çuvaşçaya Özgü Bazı Özellikler Üzerine”, Electronic Turkish Studies, 8(9), 2013, 241 -251. BAYRAM, Bülent, “Çuvaş Türkçesinin Sözlükleri”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 47, 2019, 35 -76. https: //tr. wikipedia. org/wiki/%C 3%87 uva%C 5%9 Fistan (Erişim Tarihi: 17. 05. 2020).
- Slides: 37