Uluslararas Pazarlama evresi Blm 3 ULUSLARARASI PAZARLAMA EVRES
Uluslararası Pazarlama Çevresi Bölüm 3
ULUSLARARASI PAZARLAMA ÇEVRESİ UNSURLARI 1. Demografik Çevre ve Coğrafi Yapı 2. Sosyo-Kültürel Çevre; Tüketici Davranışları 3. Ekonomik Çevre 4. Politik ve Yasal Çevre 5. Teknolojik Çevre 6. Rekabet Çevresi
1. DEMOGRAFİK ÇEVRE VE COĞRAFİ YAPI… Bir dış pazara hangi ürünün, ne kadar satılabileceğini belirleyen en önemli faktör o pazardaki olası müşterilerin sayısı ve niteliğidir. Nüfusun coğrafi dağılımı da talep edilen mal ve hizmetlerin niteliği üzerinde etkili olur. Kalabalık ülkeler daha büyük pazarlar oldukları için ihracatçı ve yatırımcıların ilgisini daha fazla çekerler.
http: //worldpopulationreview. com/countries/
… DEMOGRAFİK ÇEVRE VE COĞRAFİ YAPI Nüfusun yanı sıra ülkelerin denize veya akarsulara kıyılarının bulunup bulunmaması, iklimleri, topografya gibi coğrafi yapıya ilişkin özellikleri de talep edilen mal ve hizmetler üzerinde etkili olur. Coğrafi yapı tarımsal ürünlerin miktar ve kalitesini doğrudan etkiler. Denize kıyısı olan ülkelere ihracat olmayanlara göre daha kolay ve ucuzdur. Her firmanın hedef pazardaki coğrafi koşulları incelenmesi ve ona uygun bir lojistik plan geliştirilmesi gerekir. Bir ülkenin coğrafi yapısı turizm hareketleri üzerinde de olur. İklim tarımsal üretimini etkiler.
2. SOSYO-KÜLTÜREL ÇEVRE; TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI Pazardaki fırsatların kaynağı tüketici gereksinmeleridir. Gereksinme yoksa satın alma arzusu da olmaz.
A- TÜKETİCİ DAVRANIŞINI ETKİLEYEN PSİKOLOJİK FAKTÖRLER a) Güdüler ve Gereksinmeler b) Algılama c) İnançlar d) Tutumlar ve Öğrenme Süreci e) Kişilik ve Yaşam Biçimi
a) Güdüler ve Gereksinmeler… Asıl (temel) Güdüler: Beslenme, barınma, kendini koruma gibi doğal nitelikli güdülerdir. Seçme Güdüler: Temel ihtiyaçların hangi mal veya hizmetle karşılanacağına ilişkin olanlardır. Güdüler açısından en önemli farklar seçme güdülerinde ortaya çıkmaktadır. Duygusal Güdüler: Gösteriş, hırs, rahatlık, diğerlerinden farklı olma arzusu Ussal (rasyonel) Güdüler: İnceden inceye düşünmeye yol açan, mal ve hizmetin fiyat ve kalitesine ağırlık kazandıran güdülerdir. Planlı Güdüler: Alışverişe çıkmadan liste hazırlamak Plansız Güdüler: Alışveriş sepetine önceden planlanmamış şeker, çikolata vb. ürünleri eklemek
…Güdüler ve Gereksinmeler Gereksinme kişinin arzu ettiği durum ile içinde bulunduğu durum arasındaki farktır. Gereksinme yararlı olacağı düşünülen bir şeyin eksikliği olarak da tanımlanabilir. Gereksinmeler doğal veya uyarılmış olabilirler.
Maslow Gereksinmeler Piramidi
b) Algılama ‘kişilerin çevreden gelen uyarıcıları, kendileri için anlamlı bir dünya yaratacak şekilde yorumlamaları’ olarak tanımlanmaktadır. Kişiler içinde bulundukları ortamı farklı biçimde algılar, tanımlarlar. Tüketicilerin sadece inanç, tutum ve beklentilerine uygun mesajları, bilgileri hatırlamaları ve diğerlerini elemelerine ‘seçici hatırlama’ denir. Tüketicilerin çevrelerindeki her bilgiyi algılamamalarına, örneğin duvar reklamlarının bazılarına bakmalarına, dikkat etmelerine neden olan sürece ‘seçici dikkat’ denir. Tüketicilerin mesajları algılamak istedikleri gibi kendilerine göre değiştirmelerine ‘seçici çarpıtma’ denir.
c) İnançlar İnanç kişinin bir olgu, nesne, bir varlık hakkındaki kendi deneyimleri ve içinde yaşadığı çevre nedeniyle oluşturduğu düşüncedir. İnancın doğru olması gerekmez. Dini inançlar da diğerleri gibi insan davranışlarını önemli ölçüde etkiler. Bir inanç, ahlak ve değerler sistemi olarak din insan yaşamını ve davranışlarını değişik açılardan etkilemektedir. Dinlerin ticaret, eğitim, turizm, nüfus ve yerleşim politikaları gibi birçok alanda doğrudan ve dolaylı etkileri görülür.
d) Tutumlar ve Öğrenme Süreci Tutumlar bireyseldir. Gözlemlenemezler ancak davranışlara yansıdıklarında anlaşılırlar. İnanç ve tutumlar karşısında pazarlamacıların izleyebilecekleri iki yol vardır. 1 - İnanç ve tutuma uygun ürün ve hizmet üretmek. 2 - İkna ederek tutumu değiştirmeye çalışmak. Tutumların oluşmasında mal v hizmete ilişkin bilginin etkisi büyüktür.
. . . Tutumlar ve Öğrenme Süreci Öğrenme süreci “kişinin deneyim yolu ile davranışlarında ortaya çıkan değişme” olarak tanımlanmaktadır. Olumlu deneyimler tüketicilerde yeniden satın alma eğilimini güçlendirir, markaya olan bağlılığı arttırır. Olumsuz deneyimler, olumsuz tutum, düşüncelerin imgelerin oluşmasına neden olurlar, marka bağlılığı azalır. Tüketici yeni seçenekleri deneme eğilimi gösterir. Bir dış pazara girerken de satılması planlanan ürün hakkında oluşmuş tutumların incelenmesi gerekmektedir.
e) Kişilik ve Yaşam Biçimi Kişilik, “insanı zaman içinde belirli biçimde davranmaya iten kişiye özgü psikolojik niteliklerdir. ” Kendine güven, başkalarına hükmetme, başarı arzusu, topluma uyum sağlama gibi. Kendini genç, sportif, dışa açık gören ve çevresince bu şekilde tanımlandığını düşünen bir kişi modayı ve yenilikleri daha yakından izler. Gelir ve eğitim düzeyi aynı, aynı sosyal sınıfa üye iki kişi “yaşam biçimlerinin” farklı olması nedeniyle farklı istek ve gereksinmelere sahip olabilmektedir. Türk toplumu geleneksel ve modern yaşam biçimini benimseyenler şeklinde iki gruba ayrılabilmektedir. Yaşam biçimleri üzerinde eğitimin ve kentleşmenin önemli etkisi vardır.
B- TÜKETİCİ DAVRANIŞINI ETKİLEYEN SOSYAL VE KÜLTÜREL FAKTÖRLER a) Aile b) Kültür, Adetler ve Gelenekler c) Sosyal Sınıflar d) Referans Grupları
a) Aile Tüketicinin bir mal veya hizmeti neden satın aldığını veya almadığını anlayabilmek için üyesi olduğu grupları tanımak gereklidir. Bu gruplar içinde en önemli olan ise ailedir. Toplumlar arasında aile büyüklüğü, yapısı ve aileyi oluşturan bireylerin bu sosyal birim içindeki rolleri bakımından önemli farklar gözlenir. Orta Asya ve Uzak Doğu ülkelerinin çoğunda geniş aileler varlıklarını korumaktadır. Anne ve baba çalışırken çocuklar büyükanne ve büyükbabaları tarafından bakılmaktadır. Günlük alışverişi gerçekleştirmeleri onlara farklı bir konum ve güç kazandırmaktadır.
b) Kültür, Adetler ve Gelenekler Kültür en yalın tanımıyla ‘çevremizdeki insan yapısı her şeydir. ’ Kullanılan ev, mobilya, aletler, yediğimiz yemekler, gibi elle utulur nesneler yanında örf ve adetler, kanunlar birer kültür ürünüdür. Her kültür birçok alt kültürün birleşkesidir. Alt kültürler ‘benzer durumlarda, benzer deneyimler geçirmiş kişilerin ortak değerler sistemi’ olarak tanımlanır. Kültürel yapı kolay değişmez. Kültür toplumun arzu ve ihtiyaçlarını şekillendirir.
…Kültür, Adetler ve Gelenekler Örf ve adetler insana neyi yapması, neyi yapmaması gerektiğini söyler. Bunlara uymayanlar toplum tarafından uyarılır. Adetler de tıpkı örfler gibi birçok sosyal içerikli ilişkiyi düzenler, yönetir ve denetler. Adetler çeşitli kökenlerden kaynaklanmış ve biçimlenmişlerdir. Gelenekler adetler gibi ancak onlardan daha güçlü olarak toplumsal yaşamın düzenlenmesinde rol oynarlar.
c) Sosyal Sınıflar Sosyal sınıf benzer özellikleri dolayısıyla toplumun diğer üyelerinden ayrılan insan topluluklarıdır. Sosyal sınıflar benzer değerleri ve davranışları paylaşırlar. Kişinin bir sosyal sınıfın üyesi olması onun giyim, kuşam, okuduğu dergi, izlediği TV, sevdiği müzik gibi hayata ilişkin çok sayıda konuda etkisini gösterir.
d) Referans Grupları Referans grupları kişi ve ailelerin satın alma kararlarını verirken, kendilerine güven duydukları, örnek aldıkları kişiler, gruplar veya örgütlerdir. Dış pazarlardaki müşteriler üzerinde etkili tutundurma çabaları gerçekleştirmek için onların üzerinde etkili olan kişi veya grupları tespit etmek önem taşımaktadır. Örneğin THY reklamlarında dünyaca tanınmış sporculardan yararlanmaktadır.
TÜKETİCİNİN SATINALMA SÜRECİ Gereksinmelerin Duyulması Bilgi Toplama Seçeneklerin Karşılaştırılması Sorunun tanımlanması, gereksinmenin hissedilmesi Hissedilen ihtiyacı karşılamak için seçeneklerin araştırılması Saptanan alternatiflerin incelenmesi Satın Alma Kararı Satın alma kararının verilmesi Satın Alma Sonrası Davranışlar Satın alma sonrası oluşan tutumlar
ÜRETİCİLER VE ARACILARIN SATINALMA DAVRANIŞLARI Birey ve ailelerden oluşan müşterilerle kurumsal müşterilerin davranışları arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu yüzden pazarlamacılar bireysel müşteriler ve kurumsal müşterilerin davranışlarını ayrı ele alıp incelerler. Kurumsal müşteriler tüketicilere göre daha az sayıdadır. Buna karşılık daha büyük miktarlarda satın alma gerçekleştirirler. Kurumsal müşteriler genelde birey ve ailelere göre daha rasyonel, akılcı davranırlar. Kaliteye, fiyata ve özellikler ödeme koşullarına önem verirler.
ÜRETİCİLER VE ARACILARIN SATINALMA DAVRANIŞLARI Profesyonel müşteriler pazarında satıcı – müşteri ilişkisi çok daha sürekli ve karşılıklıdır. Üreticiler pazarını oluşturan işletmeler çoğu zaman ‘doğrudan satın alma yöntemi’ ile satın alır. Büyük işletmelerin satın alma kararlarında birden çok kişinin rol aldığı görülür. Satın alma işinde rol alanlar; Karar verenler Etkileyenler Kullananlar Satın alanlar Kapıyı kapatanlar
DEVLET VE YEREL İDARELERE SATIŞ Tüm dünya ülkelerinde merkezi ve yerel idareler halkın eğitim, sağlık, emniyet, ulaşım gibi gereksinmelerini karşılamak amacı ile iç ve dış pazarlardan çok sayıda mal ve hizmet satın alır ve bu pazar hedef alan firmalar için çok önemli pazar fırsatları yaratmış olurlar. Barajlar, nükleer elektrik santralleri, doğal gaz ve petrol boru hatları, alışveriş merkezleri vb. Parasal açıdan önemleri nedeni ile tüm dünya ülkelerinde bu tür alımlar belirli kurallara bağlıdır.
3. EKONOMİK ÇEVRE Bir malın satılabilmesi için satın alma arzusu yanında satın alma gücüne de gereksinme vardır. Bu yüzden dış pazarlar yarattıkları Pazar fırsatları açısından değerlendirilirken işe ekonomik göstergelerle başlanması doğal olacaktır. Bir ülke ekonomik açıdan değerlendirilirken finansal durumu dikkatle izlenmelidir. Kişi başına milli hasıla veya gelir potansiyel pazarları belirlemek açısından önemli bir kriterdir. Ancak sadece buna bakmak yanıltıcı olabilir.
EKONOMİK SİSTEMLER… Ülkelerin kalkınmak amacı ile yararlandıkları politikalar; dışa açık-kapalı, güdümlüserbest, kapitalist-sosyalist-komünist gibi çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Dışa kapalı ekonomi politikaları izleyen ülkelerde yüksek gümrük duvarları ile iç pazar korunmaya çalışılır. Dışa açık ekonomi politikasında ise daha baştan ihracata önem verilir ve dışa yönelmenin sağlayacağı üstünlüklerden faydalanmak istenir. Bu avantajlardan en önemlisi dar bir pazarda kalmayıp, çok satarak ölçek ekonomisinden yararlanarak, maliyet ve fiyatları düşürmek ve uluslararası pazarda rekabet gücünü yükseltmektir.
…EKONOMİK SİSTEMLER Dışa açık ekonomilerin istihdam konusunda da daha başarılı olduğunu öne sürenlere karşın tersini kanıtlayan örneklerde vardır. Heritage Foundation ve Wall Street Journal ülkeleri ekonomik özgürlüğüne göre sıralayan bir tablo geliştirmişlerdir. Bu sınıflandırmada Hong Kong, Singapur, Avustralya ekonomik özgürlüğün tam olduğu ilk üç ülkedir. Türkiye ise 69. sırada yer almaktadır. Dışa açık bir politika izleyen serbest girişim ve rekabeti benimseyen pazar ekonomilerinde neyin üretileceğini, ne kadar tüketileceğini pazar koşulları belirler. İşletmeler için temel amaç kar etmektir. Kural olarak piyasaya müdahale eden bir güç yoktur.
…EKONOMİK SİSTEMLER Kapitalist sistemde üretici işletmeler devletin değil, özel sektörüm mülkiyetindedir. Kapitalist ekonomi düzeninde devletin görevi serbest rekabete engel olacak girişimlere engel olmak, savunma, iç güvenlik, yargı, eğitim gibi özel sektörün sunmak istemeyeceği ancak toplum için gerekli hizmetleri sunmaktır. Kapitalizme bir tepki olarak doğal komünist sistemde özel girişime izin verilmez. Kaynaklar devletçe dağıtılır. Neyin, ne kadar, nerede üretileceğini pazar koşulları değil ülkeyi yönetenler belirler. Kapitalizm ve komünizm arasında her ikisinin olumlu taraflarından yararlanmayı hedef alan sosyalist rejimler vardır. Bu ülkelerde devlet ekonomik faaliyetlerin bir bölümünü kendisi yürütürken, diğerlerini özel sektöre bırakır.
GELİR VE GELİŞME DÜZEYİ FARKLARI… Dünya Bankasının ayrımına göre ülkeler ‘düşük gelirli ülkeler’, ‘orta gelirli ülkeler’ ve ‘yüksek gelirli ülkeler’ şeklinde grupta toplanabilir. Düşük gelirli ülkeler: Bangladeş, Haiti Orta gelirli ülkeler: Çin, Tayland, Vietnam, Malezya, Şili, Macaristan, Brezilya Yükselen ekonomiler olarak adlandırılan ülkelerin bir çoğu orta gelir grubunda yer almaktadır. BRIC: Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin Yükselen ekonomilerin diğer gelişmekte olan ekonomilerden farkı bunların ekonomik açıdan ikincilerden çok daha hızlı büyümeleridir. Birçok gelişmekte olan ülke hala dış yatırıma gereksinim duyarken, yükselen ekonomiler kendilerine yeterli hatta diğerlerine yardım edebilir konuma gelmişlerdir.
…GELİR VE GELİŞME DÜZEYİ FARKLARI Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılına ilişkin Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre, Türkiye'de ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 12, 7 artışla 19 bin 139 liradan 21 bin 577 liraya çıkmıştır. (Kaynak: https: //www. cnnturk. com/ekonomi/turkiyede-hanehalki-kullanilabilir-fert-geliri-yuzde-12 -7 -artti) Türkiye yükselen ekonomiler grubundadır ve dünyanın en gelişmiş 20 ülkesi içerisinde G 20’de yer almaktadır. Yüksek gelirli ülkeler sanayileşmiş ülkeler olarak da adlandırılmaktadırlar. Bu ülkelerde temel gereksinimlere yönelik bir çok mal ve hizmet için pazarın doymuş olduğu görülmektedir. Hizmet sektörü çok gelişmiştir. Yüksek gelirli ülkelerin çoğu, petrol üreticisi körfez ülkleri hariç bugünkü durumlarına adım sanayileşerek ulaşmışlardır. Sanayileşmiş ülkeler içerisine yer alan G-7 grubu; ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, Kanada ve İtalya dünya ekonomisine yön veren ekonomiler olarak kabul edilirler.
…GELİR VE GELİŞME DÜZEYİ FARKLARI
ÖDEMELER BİLANÇOSU, DIŞ TİCARET DENGESİ VE CARİ DENGE ÖDEMELER BİLANÇOSU Ödemeler bilançosu bir ülkedeki yerleşiklerin diğer ülkedeki yerleşikler ile belli bir dönem boyunca yapmış oldukları ekonomik işlemlerin kayıtlarını içeren finansal bir rapordur. Ödemeler bilançosu bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin çok yanlı göstergesi olarak da tanımlanabilir ve ekonomik yapıdaki değişmeleri yansıtır. ÖD=CD+FH+HN+SH+RV=0 ÖD: Ödemeler dengesi CD: Cari işlemler dengesi SH: Sermaye hesabı FH: Finans hesabı HN: Net hata ve noksan RV: rezerv varlıklar
ÖDEMELER BİLANÇOSU, DIŞ TİCARET DENGESİ VE CARİ DENGE Cari işlemlerin alt kalemleri: Mal dengesi, hizmetler dengesi, gelir dengesi ve cari transferlerdir. Mal dengesi (dış ticaret dengesi): Bir ülkenin yurt dışına yapmış olduğu satışlar ile yurt dışından yaptığı satın almaları, yani ihracat ve ithalat arasındaki farkı gösterir. Hizmetler dengesi: Yurt dışına satılan ve yurtdışı yerleşiklerinden satın alınan taşımacılık, turizm, inşaat, sigortacılık gibi elle tutulamaz ürünleri içerir. Gelir dengesi: Doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, ücret ödemeleri gibi kalemlerden oluşur. Cari transferler: yurt dışındaki Türk işçilerin ülkelerine getirdikleri dövizler gibi gelirleri ifade eder.
ÖDEMELER BİLANÇOSU, DIŞ TİCARET DENGESİ VE CARİ DENGE FİNANS HESABI Finans hesabını oluşturan ögeler ise sırası ile ‘doğrudan yabancı sermaye yatırımları’, ‘portföy hesabı’ ve ‘diğer yatırımlardır’. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları hesabı: Yabancı yatırımcıların örneğin Türkiye’de yapmış oldukları doğrudan sermaye yatırımları için yurt dışına çıkardıkları dövizler yer almaktadır. Portföy hesabı: Yabancılara ait Türkiye’deki yerleşiklerin elinde olan hisse ve borç senetleri ile bizim ihraç ettiğimiz ve yabancıların elinde bulunan hisse ve borç senetleri yani varlıklar ve yükümlülükler yer alır. Diğer yatırımlar hesabı: Türkiye’deki yerleşiklerin yabancı ülkelerden kredi alacakları, mevduatı ve diğer varlıkları ile yabancıların bizden kredi alacakları ile mevduatlarından oluşur.
ÖDEMELER BİLANÇOSU, DIŞ TİCARET DENGESİ VE CARİ DENGE Rezerv varlıklar ülkenin rezerv varlıkları ile varsa IMF Uluslararası Para Fonu kredilerinden oluşur. Ödemeler dengesini oluşturan ‘net hata- noksan’ ise kaynağı belli olmayan döviz hareketlerinden oluşur. Uluslararası pazarlama faaliyetlerine katılan işletmeler ödemeler bilançosunu oluşturan hesaplara bakarak bir ülkenin ekonomik yapısı, güvenilirliği açısından önemli ipuçlarına ulaşabilirler.
EKONOMİK ANLAŞMALAR, BİRLİKLER VE ÖRGÜTLER Ekonomik birleşmeler dört grupta toplanabilir. 1. Serbest ticaret bölgeleri 2. Gümrük birlikleri 3. Ortak pazar 4. Ekonomik topluluklar
EKONOMİK ANLAŞMALAR, BİRLİKLER VE ÖRGÜTLER 1. Serbest Ticaret Bölgeleri: Serbest ticaret bölgesini oluşturan ülkeler birbirlerine karşı ayrımcı politikalar, kotalar, tarifeler uygulamayacaklarını kabul ederler, ürünlerin ülkelerinde serbestçe dolaşımını sağlarlar. 2. Gümrük Birlikleri: Üyeler sadece kendi aralarında değil, üçüncü ülkelere karşı da ortak bir ticaret politikası izlemeyi kabul etmişlerdir. 3. Ortak Pazar: Üye ülkeler gümrük birliğinde olduğu gibi kendi aralarındaki ticarette tüm engelleri kaldırmayı ve üçüncü ülkelere karşı aynı tarifeleri uygulamayı taahhüt ettikleri gibi, ortak Pazar içinde sermaye, işgücü, teknoloji gibi üretim faktörlerinin serbestçe dolaşımına izin verirler. 4. Ekonomik Topluluklar: Üye ülkeler üretim faktörlerinin serbest dolaşımına ek olarak para politikası ve diğer bir çok alan için izledikleri politikaları uyumlaştırmayı, farkları ortadan kaldırmayı kabul ederler.
EKONOMİK ANLAŞMALAR, BİRLİKLER VE ÖRGÜTLER Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Avrupa Birliği (AB) Amerika Kıtasındaki Bölgesel Örgütlenmeler Asya Kıtasındaki Bölgesel Örgütlenmeler Orta Doğu ve Afrika Kıtasında Bölgesel Örgütlenmeler Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ) Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
4. POLİTİK VE YASAL ÇEVRE Tüm dünya ülkelerinde iç-dış ticaret ile yatırımların çok sayıda yasa, kararname ve yönetmelik bir başka deyişle mevzuat ile düzenlenmiş olması işletmeler için üstesinden gelmeleri gereken bir diğer önemli sorundur. Günümüzde tüm ülkelerde ihracat ithalat işlemlerini basitleştirmek amacı ile gayret sarf edilmektedir.
POLİTİK VE YASAL RİSKLER Bazı ülkelerde, yerli üreticileri korumak ve/veya dış ödemeler dengesi açıklarını kapatmak amacı ile ithalat birçok mal veya hizmet için tamamen yasaklanmıştır. Bazen de, kesin bir yasaklama getirilmemiş olmasına rağmen ithalattan alınan özel vergilerle sınırlandırılmıştır. Kotalar genellikle ithalatın miktar açısından sınırlandırılması amacını gütmektedir. İthalattı azaltmak için uygulanan yöntemlerden biri de tüketim aşamasında alınan vergileri arttırmaktır. Hükümetler uluslararası ticarete kambiyo ve döviz kontrolleri rolü ile de müdahale edebilirler. Yurt dışında yatırım yapan işletmeler için en büyük tehlike kurdukları işletmelere el konulmasıdır. Günümüzde uluslararası ticaret açısından önemli bir sorun da terörizmdir.
POLİTİK VE YASAL RİSKLER Kökeni ne olursa olsun yabancı sermaye siyasi ve ekonomik risklerin az olduğu ortamları yeğler. Günümüzde tüm ülkeler böyle bir ortam yaratmak için çaba harcamaktadırlar. Türkiye 84 ile yatırımların karşılıklı özendirilmesi ve korunması anlaşmasını imzalamıştır. Bu anlaşmanın amacı Türkiye’de yatırım yapan yabancı firmalarla yurt dışında yatırım yapan Türk girişimcileri ticari ve ticari olmayan risklere karşı korumaktır. Hükümetlerin dış ticarette bir diğer müdahale şekli ise ihracat ve ithalatın veya her ikisinin devletleştirilmesidir. Son yıllarda Brezilya, Türkiye gibi yükselen ekonomilerin çoğunda kotalar, tarifeler, özel vergiler gibi uluslararası ticareti engelleyen koruyucu uygulamalardan vazgeçtiği görülmektedir.
ULUSAL VE ULUSLARARASI YASALAR Yasalar ve yönetmelikler ambalajlama ve arkalamaya kadar pazarlama ile ilgili her konuda etkili olur. Örneğin her işletme Türk Patent Enstitüsüne başvurarak markasını tescil ettirmelidir. Ulusal yasalar her ulusun gereksinmelerine uygun olarak şekillenirler. Bu nedenle aralarında uyumsuzluk olması doğaldır. Uluslararası genel kabul görmüş kurallar da yasalar gibi dikkate alınmalıdır.
5. TEKNOLOJİK ÇEVRE… Teknolojik gelişmelerin çok hızlı olduğu günümüzde, bazı firmalar bu konuda liderliğe sahipken, çoğunun aynı niteliğe sahip olmadığı görülmektedir. Teknolojik gelişmeleri takipçi bir anlayışla, gecikme ile izleyen firmaların rekabet gücü hayli azalacağı gibi, talep edilen her çeşit malı veya hizmeti üretme olanakları da sınırlı kalacaktır. İthal ikamesi yoluyla gelişmiş olan Türk Sanayiinin ihracat olanaklarını sınırlayan en önemli faktörlerden biri uzun yıllar boyunca üretilen malların Türkiye için yeni, ancak dünya pazarları için çoğu zaman eskimiş olmalarıdır. Son yıllarda yükselen ekonomilerde araştırma ve yeni ürün geliştirmeye eskiye oranla çok daha fazla önem verildiği, bu ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki farkın kapandığı görülmektedir. Dış pazarlara açılmak işletmelere yenilikleri daha iyi takip etmek, yeni teknolojilerden yararlanma olanağı sağlar.
…TEKNOLOJİK ÇEVRE Teknoloji yanında firmanın yönetim kadro ve becerisiin de gerçekçi bir biçimde dikkate alınması gereklidir. Dış pazarda üretim yapmak isteyen bir işletme orada her zaman aradığı nitelikte personel bulamayabilir. Böyle bir durum söz konusu ise; Yurt içinden yada diğer dış pazarlardan eleman sağlamak, Yerel personeli eğitmek seçenekleri değerlendirilir. Eğer bir işletme ihraç ettiği ürünü kendisi üretmiyor veya üretimde kullandığı girdilerin bir bölümünü başka firmalardan sağlıyorsa ihracattaki başarısı bu firmaların sahip oldukları teknolojiye bağlıdır. Bir ülkedeki teknolojik gelişme düzeyi, bu teknoloji ile üretilen mal veya hizmetler ve bunların sanayi, tarım, haberleşme, ulaşım ve diğer sektörlerdeki kullanım oranları dış Pazar değerlendirmelerinde sık kullanılan ölçülerden bir diğeridir.
6. REKABET ÇEVRESİ… Dünya ticaretinin büyük firmaların kontrolünün altına girmesi küçük ve orta boy işletmeler için rekabeti zorlaştırmaktadır. Kuşkusuz pazarda tek firma olmak işletme açısından büyük bir avantajdır. Ancak kendi pazarında tekel konumda olan bir firma yurtdışına açıldığında bu konumunu kaybedebilir. Lider firmalar genellikle rekabetçi bir pazarlama politikası izlerler. İşletmenin pazardaki konumunu pekiştirecek, Pazar payını arttıracak önlemleri önceden alırlar. Rakipler yakın ve uzak olarak ikiye ayrılabilir. Örneğin TOFAŞ Ve OYAK Renault otomobil üreticileri yakın rakiplerdir. Renault Kangoo’yu pazara sürünce TOFAŞ buna Doblo ile karşılık vermiştir. Motosiklet otomobiller için uzak rakip olarak görülebilmektedir. Fakat Çin ve bir çok ülkede motosikletler otomobillerin yakın bir rakibidir.
…REKABET ÇEVRESİ Yurtiçi ve yurtdışı rakipler güçlü ve zayıf, uyumlu ve uyumsuz rakipler şeklinde de bölümlendirilebilir. Zayıf rakipler: Genelde pazar payları düşük, yeni ürün geliştirme yetenekleri ve parasal güçleri az, dolayısıyla firma açısından önemli bir tehlike oluşturmayan firmalardır. Güçlü rakipler: Finansal açıdan sağlam, atılgan, işletmenin tüm adımlarını yakından izlemesi gereken işletmelerdir. Uyumlu rakipler: Piyasanın kurallarına göre davranan, kendilerini rahatsız eden bir gelişme olmadığı sürece fiyat, ürün, dağıtım ve benzeri pazarlama politikalarında değişiklik yapmayan işletmelerdir. Uyumsuz rakipler: Yerinde duramayan, rakiplerinden sürekli müşteri çalmaya, pazar payını arttırmaya çalışan işletmelerdir.
Nestle ve Boykot
- Slides: 54