ubat 2015 ubat konusu ne olsun diye dnrken
Şubat 2015
Şubat konusu “ne olsun” diye düşünürken, “yıllar önce tanıştırıldığım” Türkiye’nin sayılı zenginlerinden biri olan Ahmet Bey’in vefat haberi geldi. Cenaze taşımaya ve definde kürek sallamaya alışkın biri olmama rağmen, bu sefer farklı etkilendim. Sebep; Türkiye’nin ilk 100 zengininden birinin cansız bedenini sadece beze sarılı olarak çukura indirmiş ve üzerini toprakla örtmüştük… Defin sonrası iki tarafı kabirlerle dolu dar mezarlık yolundan çıkışa yürürken, bir şekilde hayatıma girmiş ve ölümle çıkmış ünlülerden bazıları aklıma geldi. . . Bu ayın konusu: HAYATIMA GİREN ÜNLÜLERDEN BANA KALANLAR olsun. . .
“Sıklaşan ölümler” huzur evi ihtiyarlarını tedirgin etmektedir. İhtiyarlar, Azrail’i kandırarak ölümlerini geciktirmenin bir yolunu bulabilmek için toplanırlar. Ortaya atılan fikirlerin içinde en uygununun “Azrail’e bebek BİR HİKAYE taklidi yapmak” olduğu üzerinde anlaşırlar. Aradan zaman geçer. . . Bir gün Azrail ihtiyarların yanına gelerek “Zamanı geldi” der. İhtiyarlar başlarlar çocuk gibi sesler çıkarmaya “Ingaaaa. . . , ıngaaaa. . . ” Azrail yumuşak bir ses tonuyla: “Haydi çocuklar attaaa… gidiyoruz. ” Ingaaa. . . HİKAYELERDEN ARTA KALANLAR Ingaaa. . . “Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. . . ” ﴾Kur’ân 63/11﴿ “De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. ” ﴾Kur’ân 32/11﴿
Her insana ait ruhun yaradılışı “İNCE UZUN Kâinatın yaradılışı Döllenme ile maddi hayata başlama Ruhun cenine yerleştirilmesi ve hamilelik dönemi Doğum ile dünya (imtihan) hayatına başlama DÜNYA HAYATI ÖLÜM (ahiret hayatına geçiş) KABİR HAYATI BERZAH ALEMİ (Bekleme Dönemi) KIYAMETİN KOPUŞU Her insanın kendi yolculuğu DİRİLİŞ – HESAP VERME – EBEDİ HAYAT (Cennet - Cehennem) BİR YOLDA” Fazla bilgi için İNSAN ÖLÜR MÜ? konusuna bakınız. ● Yüce Allah (cc); insanı mükemmel bir şekilde yaratmış ve canlı cansız tüm varlıkları onun hizmetine vermiştir. Allah, verdiklerine karşılık insanlardan; “yalnız kendine iman ve ibadet etmelerini” istemektedir. İnsan, bu daveti kabul edip etmemede serbest bırakılmıştır. Ahirette ise; tercihlerin hesabı sorulacaktır… ZENGİN - FAKİR KİMSESİZ - ŞÖHRETLİ SIRASI GELEN AYIRIMSIZ ÖLÜYOR. ● Takdir edilen “süre” dolduğunda insanın ölümü gerçekleşir. . . “Ölüm bir yok oluş değil, yeni bir hayata geçiştir”. Ölüm denilen olayla; “Ruh yok olmaz, bedeninden ayrılır”. Bedenden ayrılmak ruhu yok etmez, bedeni işlevsiz kılar. Yönetilmeyen beden “insan değil, görevini tamamlamış bir cesettir”. Gömdüğümüz insan değil, dünyaya ait “beden/ceset” dediğimiz (cansız) maddedir. Önden gidenlerden geriye bir şeylerin kalması kaçınılmaz. Bakalım benim payıma neler düşmüş?
HAYATIMDA 1980 askeri darbesi sonrası ilk TBMM seçimi öncesi… Yöneticisi olduğum STK’ın toplantısında başkan; “Özal’ın partisi ANAP bize bir kontenjan verdi, isim istemekte” diyerek söze başladı ve “Hüsnü sen aday ol” dedi. “Öğretmen olarak daha faydalı olacağımı” söyledim ve yerime aramızdan (…) teklif ettim. Uygun görüldü; ancak, “askeri yönetim” bu ismi veto etti. Yapılan ikinci toplantıda da “benim olmam” istendi; aynı gerekçe ile reddettim. Aramızdan seçtiğimiz ikinci isim de veto yedi… Veto edilen arkadaşlar ilâhiyat mezunu, ticaretle meşgul kişilerdi. Üçüncü ismi de ilâhiyatçıdan seçtik. Son teklif veto yemedi, arkadaşımız iki dönem Konya milletvekilliği yaptı… İZ BIRAKAN ÜNLÜLER 1 NASİP BUDUR Veto yiyen ilk isim daha sonraki seçimlerin birinde milletvekili oldu, ikinci veto yiyen isim sonraki dönemlerde başka partilerden kendi isteğiyle birkaç kere adayı olduysa da listeye giremedi… HAYAT ÇİZGİM BİR AKRABA DÜĞÜNÜNDE ONUNKİYLE KESİŞTİ Sünnet düğünü için Bodrum’un Bitez köyündeyiz. Cemil “Enişte, bizim oğlan Özal’ı davet etmiş, haber geldi geleceklermiş; ne yapacağız? ” dedi. Şaşırdım, Başbakanın bunlarla ne gibi tanışıklığı olabilirdi? Öğrendim ki, çocuk Cuma namazı için köyün camisine gelen Özal’ın konvoyunu görmüş ve yanlarına giderek Özal’a “Pazara düğünüm var, gelir misiniz? ” demiş… Akıllı çocuk. O, şimdi matematik öğretmeni. TURGUT ÖZAL SONRASI MI? TERBİYE ÖNCEDEN ALINMIŞSA, BAŞBAKAN’DA OLSAN UYARSIN Özallar, korumalar ve basın ordusu, kendilerini kapıda karşıladık. Özal sünnet çocuğunu görmek istedi, yol gösterdim; kapıya gelince ayakkabısını çıkararak içeri girdi. (Gazetecileri sormayın, hepsi birer haydut gibiydi. ) Özal geçmiş olsun dedi ve altın taktı. Ben de evin hanımının kendi çeyizinden çıkardığı “el işini” kendilerine hediye olarak takdim ettim… Ben o gün; küçük bir köy evine efendice gelip, efendice davranıp, efendice giden bir insan tanıdım… Ölüm Tarihi: 17 Nisan 1993 BU MİLLET KENDİSİNE HİZMET EDENİ ÖLÜNCE DE BIRAKMAZ O, kendilerini kral sanan askeri bürokrasinin “darbe ortamı”nda zoru başararak yöneticilik yapmış ve sandığın zaferini sağlayabilmiştir. Onun makam arabasıyla camiye gidişi bile alt yapı oluşturması açısından tek başına bir devrimdir. Bana düşen görev: “Allah(cc) rahmet etsin, kabri cennet olsun” demek (yetmez), açtığı yolu genişletmek ve uzatmaktır. Bu ise; öncelikle sandığa sahip çıkmayı gerektirir.
HAYATIMDA İZ BIRAKAN ÜNLÜLER 2 Ben Ege Üniversitesi öğrencisi olarak İzmir MTTB’nin üst yöneticiliğini yaptığım yıllar… Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın isminin yeni duyulmaya /duyurulmaya başlandığı günler… MTTB olarak organize ettiğimiz “Aya İniş ve Müslümanların Kâinat Medeniyetine Hizmeti” isimli konferans için davet ettiğimiz Erbakan’ın havaalanında karşılanışı. Fehmi Koru Eylül 1969 - İzmir / Çiğli BAZILARINCA DEĞERİ ÖLDÜKTEN SONRA ANLAŞILAN, LİDER… Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN Bilimsel çalışmalarıyla Avrupa’da yankı uyandıran Erbakan, içerde ilk yerli motor fabrikası ve otomobil yapımıyla tanınmıştır… Erbakan’ın siyasi hayatı “tarih ve millilik” üzerine oturan söylemlerle geçtiğinden daima çalkantılı olmuştur. Havuz sistemiyle içteki faiz lobisinin, D- 8 ile de emperyalistlerin kuyruğuna basması 28 Şubat darbesini getirmiştir. Karşıtları onun için her şeyi dediler; ancak, “Hain” diyemediler… Hani o meşhur parmak selâmınla “Zafer inananlarındır” derdin ya…. MİLYONLAR UĞURLADI Ölüm Tarihi: 27 Şubat 2011 40 yıl önceki seçimlerde gazetelerin “Erbakan dün üç köyde öğle namazı kıldı” iftira manşetlerinin atıldığı günlerde birlikte çok köy gezdik. . . Kimilerine göre “hapis ve darbelerle dolu çileli bu hayata” değer miydi? Ona göre ise; “Acele edin, gitmediğimiz yer kalmasın” azmi… Bir defasında bana hediye edilen prinç parti amblemini ona verirken, “özgüven aşılayan” o meşhur yüz ifadesini hiç unutamıyorum. Bugünlere kolay gelinmedi… Bugün ona göre değişik araçta olsam bile, bana düşen görev: “Allah (cc) rahmet etsin, kabri cennet olsun” demek (yetmez), siyasette açtığı milli ve dini yolu kendi tarzımda genişletmek, uzatmaktır… Amacımız aynıdır.
HAYATIMDA İZ BIRAKAN ÜNLÜLER 3 Yıl 1968. . . İzmir'in Alsancak Kapalı Spor Salonu’ndayız. Oturma yerleri ve ara yürüme yolları hıncahınç dolu, ortadaki parke kaplı potalar arası alan ayakkabılarını çıkarıp oturmuş insanlarla doldurulmuş; bir o kadarı da ayakta ve salonun dışında bahçede. . . Belki de yüzünü hiç görmedikleri Konyalı meşhur Tahir Hoca’nın az sonra vereceği konferans için gelmişler. Tahir Hoca ile tanışmamız bu konferans vesilesiyle oldu. MTTB olarak kendisini davet etmiş ve o dönemin karmaşalı günlerinde kürsünün arkasında bir arkadaşımla birlikte silahlı olarak beklemiştik… Çok “etkili” konuşan Tahir Hoca'nın bu konferansı CHP'de korku oluşturmuş ve İsmet İnönü, hocaya “Konya Müftüsü” kodlamasıyla her ortamda çatmaya başlamıştır… “ALİMLER, PEYGAMBERLERİN VARİSLERİDİR” (Hadis) Konya’ya öğretmen olarak geldiğim yetmişli yılların başı… Annem (Rahmetli) “Hüsnü, eğer siyasete devam edersen hakkımı helal etmem” diyerek restini çektiği günler. Annem nasıl rest çekmesin ki “kurşunla yaralandığım, gözaltına alındığım “ günleri tekrar yaşamak istemiyor… Müftü olan Tahir hocama giderek çözüm istedim. O da “Hüsnü, anne hakkı önemlidir. Onu kırmadan gerektiğinde ‘tamam’ diyerek yoluna devam edeceksin” demesi beni bu günlere getirdi… TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ Sultan-ül Vaizin BU MİLLETE HİZMET EDEN UNUTULMAZ. MANEVİ MİMAR EBEDİYETE UĞURLANDI Ölüm Tarihi: 05 Mart 2011 ● İslâmın yasaklandığı günlerde, “sürgünü” de, “zindanı” da göze alarak bir nesle öncülük etmen, zor anlarda “moral” vermen, özetle "İslâm âlimi" olman; sen kazandın hocam… ● Hocam sen "İslâmî esaslara dönülmesini ve İslâmî devlet kurulmasını istediği" iddiasıyla yargılanarak aylarca hapis yattın. Bundan iyi kazanç olabilir mi? Sen bizim yükümüzü de taşıdın sıra bizde… “OMUZLARIMIZ" FEDA OLSUN. . .
HAYATIMDA İZ BIRAKAN ÜNLÜLER 4 Ahmet bey, siyasilere oradan da devlete sırtını dayayarak şirketleşmiş ve zengin olmuş biri değildir. Bulunduğu yere çok çalışarak gelmiştir… Bildiğim kadarıyla biyolojik çocuğu yoktur; o eserini, kurduğu vakfa devrederek yaşamasını ve “hayırlarının devam etmesini” istemiştir… Her yıl burs verilen yüzlerce öğrenci İlk Öğretim, Orta öğretim binaları, fakülte binaları, kültür yapıları, cami, yemekhane vb. fiziksel yapılar… AHMET KELEŞOĞLU Ölüm Tarihi: 14 Ocak 2015 Sağlığında kendisinin yaptığı sosyal çalışmalardan bazıları… Şirketlerinde iş-aş sağladığı binlerce çalışan. Kurduğu “Aş Evi” ile yüzlerce fakir ailenin evine kadar her gün götürülen “yemek”.
“Poşetli dede” denilen şahıs ile yolum çok defa kesişmiştir. Bu ve benzeri şahıslardan çıkarılacak derslerden ziyade, “kendisini akıllı sananlardan” bazılarının bunlarla ilişkileri daha ibretlik olmaktadır. 5 POŞETLİ DEDE “Poşetli dede” bize örnek olamaz? Onun “yırtık elbisesinden parça alıp kaynatıp suyunu içenler” ibret açısından daha önemli; böyleleri, cahilliğin insanı nerelere kadar taşıyabileceğinin tipik örneğidir… BASIN OLAYA BÖYLE BAKTI Ölüm Tarihi: 27 Eylül 2014 KİMDEN BAHSEDİYORUZ? Çorum’da arazisi / işi olmasına rağmen Konya’ya gelip sokaklarda yaşamayı (36 yıldır) tercih eden ve herkes tarafından 'Garip' veya 'Poşetli dede' olarak tanınan M. K. ’yı geri manevra yapan otobüs ezerek öldürdü. . . Onu tanıyan biri basına: “. . . Kimseye gidip bana para verin demezdi; ama, insanlarımız acıdığı için para verirdi. Amca para veren kişinin durumuna göre sohbet ederdi. Bazen attıkları tutardı. O zaman kişi fazla para verirdi. . . Temiz elbise veren olursa da onları yırtardı. Hatta daha önce 'Yırtıklı dede' olarak biliniyordu; elbisesindeki yırtıklardan medet umanlar, elbisesinden parça alıp kaynatıp suyunu içenlerdi. . . " diye konuştu. Polis, M. K. 'in iki bankada yaklaşık 1 milyon 100 bin lira parası olduğunu saptadı… Çorum’dan gelen akrabaları bu paranın peşine düştüler… Cenaze Çorum’da toprağa verildi… ONA VERİLENLER, ONU SAHİPLENMEYENLERE KALDI.
M Ü M İ N “Allah’a, Hz. Peygamber’e ve O’nun haber verdiği şeylere gönülden inanıp, kabul ve tasdik eden kimse” dir. 1 Sadaka-i Cariye 2 KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ? Bir kişi “mümin olmak şartıyla” aşağıdaki şartlara sahipse; gerek sağ iken ve gerekse kabirde iken, sevap kazanır. Geride bıraktıkları fonksiyonel olduğu sürece, sevap devam eder. İnsanların faydalanacağı; yol, çeşme, okul, hastane, cami vb. tesis yaptıranlar, yapılmasına katkıda bulunanlar. Hayırda süreklilik için vakıf kuranlar, bağışla destekleyenler, vakıfları koruyanlar… Faydalı İlim İnsanların pozitif anlamda faydalanacağı bir çalışmayı yapanlar. Örnek: Buluş, keşif, kitap, film vb. çalışmayla eser sayılabilecek sonuçları ortaya çıkaranlar, önemli sayılanı üretenler… Hayırlı İnsan Yetiştirmek Davranışlarıyla, ilmiyle insanların kendisinden faydalanabildiği bir insanın yetişmesinde katkısı olanlar (anne, baba, arkadaş, hoca gibi). Bu kişiden faydalanıldığı sürece sevap kazanırlar. 3 İslâmın bu “ilkesi” Müslümanları duyarlı hale getirmiş ve varlığı olan çok sayıda Müslümanı vakıf kurmaya yönlendirmiştir. Eser bırakmanın önemini anlayan Müslümanlar da ilim yaparak eser bırakmak için çalışmıştır. Ortaçağ’da Avrupa karanlıkta iken, İslâm coğrafyasının aydınlık olmasının bir sebebi de budur… En doğrusunu Allah bilir. TERSİ DE VARDIR NE MUTLU AMEL DEFTERİNİ SEVAP İÇİN AÇIK TUTMAYA ÇALIŞANLARA. AMEL DEFTERİ GÜNAH YAZILMAK İÇİN DE AÇIK TUTULUR Sözleriyle, yazılarıyla, eylemleriyle kim kötü bir çığır açarsa bu kötü yoldan gidenlerin günahları eksiltilmeden kendilerinin hesabına ve başlatanların hesabına (ölmüş olsalar dahi) yazılır.
HER YAŞAYAN İZ BIRAKIR GİDER. ESAS OLAN: İNSANİ İZ BIRAKABİLMEKTİR. Hayatta hiçbir olmayanlar insanlık dışı izlerimk bırakırlar… Sizler “insani olan”amacı izler bırakabilirsiniz. Bu zordur; ancak, ânsız değildir. BİTİRİRKEN KONUMUZ OLANLARIN BIRAKTIKLARI İZLER SONUÇ: 1 İlmi bir eseri yok, evlatları sıradan insan, kurduğu vakıf var mı bilmiyorum. Ancak; yönetim anlayışında öyle yenilikler yaptı ki milyonların önünü açtı… Özal, insani izler bırakarak gitti. 2 Bilimsel çalışmaları akademik, evlatları sıradan insan, kurduğu vakıf yok. Ancak; Yönetimde dini, sömürüye karşı milli olmayı önemsedi, önemsetti… Erbakan, insani izler bırakarak gitti. 3 Servet sahibi değil, ilim sahibi olmuştur. Anlatımları ile “Sultan-ül Vaizin” unvanını almıştır. Evladı şimdiden kürsü sahibi oldu. Bizlere mirası ise, “mücadele azmi” oldu… Tahir hoca, insani izler bırakarak gitti. 4 İlmi eseri yok, hiç evladı olmadı; ancak, öyle bir vakıf kurdu ki servetinin yarıdan çoğu vakfın. Bilebildiğim kadarıyla ülkenin ikinci veya üçüncü büyük vakfı… Keleşoğlu, insani izler bırakarak gitti. 1 - Yönetimde milletin önünü tıkayan ne çeşit engel varsa kaldırılmalıdır. 2 - Bu millete uşaklık, uyduluk yakışmaz. Bizde lider olabiliriz. 3 - Bu toplum dinini bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor. Öğreti için daha çok çalışılmalıdır. 4 - Geride kalanlar önden gidenlerin eserlerini (vakıflarını, şirketlerini vs. ) korumalıdır.
Faydalandıklarıma teşekkürlerimle. . . Şubat 2015
- Slides: 12