Trkiye Tarihinden Halkla likiler rnekleri Savalar devletlerin propaganda

  • Slides: 47
Download presentation
Türkiye Tarihinden Halkla İlişkiler Örnekleri

Türkiye Tarihinden Halkla İlişkiler Örnekleri

 • Savaşlar devletlerin propaganda çabalarına en yoğun ihtiyaç duydukları dönemlerdir. 19. yüzyıl boyunca

• Savaşlar devletlerin propaganda çabalarına en yoğun ihtiyaç duydukları dönemlerdir. 19. yüzyıl boyunca özellikle basılıyı yayınların yaygınlaşmasıyla ilk kitle propaganda araçları geliştirilmiştir. • Birinci Dünya Savaşı önceki savaşlardan farklı olarak propagandanın sistemli olarak kullanıldığı ilk savaştır. Bu süreçte iletişim faaliyetleri hem düşmana yönelik bir nefret yaratma, hem vatandaşları savaşın gerekliliği ve davanın haklılığı konusunda ikna etme amaçlarıyla oldukça etkili bir şekilde kullanılmıştır.

 • 1914 yılında Birleşik Krallık Almanya’ya savaş ilan etti. Alman ordusu yedek kuvvetler

• 1914 yılında Birleşik Krallık Almanya’ya savaş ilan etti. Alman ordusu yedek kuvvetler dahil 4, 5 milyon kişiden oluşurken İngiltere’nin savaşa hazır profesyonel ordusu sadece 80 bindi. • İngiltere bunun üzerine insanların dikkatini çekmek için ilk kitlesel iletişim kampanyasına girişti.

 • Bunun için 1914’de Parlamento bünyesinde «Askerlik Komitesi» adlı bir komite kuruldu. •

• Bunun için 1914’de Parlamento bünyesinde «Askerlik Komitesi» adlı bir komite kuruldu. • Savaş bitimine kadar 54 milyon poster basıldı.

 • Propaganda üzerine yapılan tarihsel çalışmaları özellikle Dünya Savaşları sırasında büyük devletlerin propaganda

• Propaganda üzerine yapılan tarihsel çalışmaları özellikle Dünya Savaşları sırasında büyük devletlerin propaganda faaliyetlerinin nasıl kullanıldığına odaklanmaktadır. Oysa ki yirminci yüzyıl süresince bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele veren uluslar için de propaganda önemli bir araçtır

 • Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce ve Kurtuluş Savaşı sırasında gerçekleştirilen propaganda faaliyetleri de

• Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce ve Kurtuluş Savaşı sırasında gerçekleştirilen propaganda faaliyetleri de Anadolu’da destek kazanmak, cephede askerlerin moralini yüksek tutmak ve yurtdışında bu savaşın haklılığını anlatmak için yürütülmüştür. • Bu propaganda faaliyetlerini dönemin propaganda faaliyetlerinden ayıran en önemli özellik arkasında devlet dışı bir yapının olması ve tüm faaliyetlerin bağımsızlık savaşını yürüten sivil irade tarafından planlanması ve yürütülmesidir.

Kurtuluş Savaşı Sırasında Propaganda İhtiyacı • Kurtuluş Savaşı döneminde gerek Anadolu’da bağımsızlık hareketinin desteklenmesi

Kurtuluş Savaşı Sırasında Propaganda İhtiyacı • Kurtuluş Savaşı döneminde gerek Anadolu’da bağımsızlık hareketinin desteklenmesi ve gerekse yurt dışında milli mücadelenin anlatılabilmesi önemli konulardan birisi olmuştur. • Bağımsızlık savaşı hem İstanbul basını hem de yabancı basın tarafından olumsuz bir şekilde çerçevelenmektedir.

 • “. . . Venizelos ve diğerleri bizi bugün sırf propagandacılıkla mağlup ediyor.

• “. . . Venizelos ve diğerleri bizi bugün sırf propagandacılıkla mağlup ediyor. Bu meselenin ehemmiyeti takdir olduğu halde niçin yapamıyoruz? Çünkü büyük bir milletiz, büyük bir millet idik. Bu büyüklük bizim ruhumuzda daima yükseklere uçmak zihniyetini husule getirmiştir. Bundan dolayı ağzımızı açar, dilimizi oynatırsak tenezzül addediyoruz”

 • Bu ihtiyaç Kurtuluş Savaşı’na katılan rütbeli bir asker olan Fahrettin Altay biyografisinde

• Bu ihtiyaç Kurtuluş Savaşı’na katılan rütbeli bir asker olan Fahrettin Altay biyografisinde kendisine Konya’dan yazılan bir mektup üzerinden nakletmektedir: • “Halkımız bilinen cahilliğinden dolayısı ile her türlü propagandalara alet olabiliyor. Eğer bunlar, iyi telkinler ve ciddi bir teşkilata bağlanırsa her türlü vatan vazifesine koştururlar. Halbuki şimdiye kadar ciddi bir teşkilat yapılmadığı gibi bir propaganda şubesi bile kurulmamıştır… Bugün halkta görülen durgunluk ve kayıtsızlığın sebebi de mukabil propagandanın olmayışıdır”.

 • Mustafa Kemal Atatürk özellikle medya ilişkilerin önemini başlangıçtan itibaren kavramıştır. • Henüz

• Mustafa Kemal Atatürk özellikle medya ilişkilerin önemini başlangıçtan itibaren kavramıştır. • Henüz Kurtuluş savaşı Başlamadan 1918 yılında dönemin tanınmış gazetecilerdinden Daily Mail gazetesinde çalışan G. Wierd Pierce’a mülakat vermiş, sonrasında Sivas Kongresi’ne Halide Edib’in tavsiyesi üzerine Chicago Daily News gazetesinin muhabiri Louis E. Brown’ı davet etmiştir. • Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk’ün yabancı gazetecilere verdiği mülakatlar çeşitli yabancı gazetelerde kendisine yer bulmuştur. Bunlara örnek olarak Nisan 1922’de Amerikalı gazeteci Lawrance Shaw Moore’a barış şartlarına ilişkin verdiği röportaj yine Haziran 1922’de Fransız Claude Farrère ile yaptığı görüşme verilebilir.

 • Bununla birlikte girişilen Kurtuluş Savaşı’nın anlatılması için Mustafa Kemal’in bireysel çabalarının ötesinde

• Bununla birlikte girişilen Kurtuluş Savaşı’nın anlatılması için Mustafa Kemal’in bireysel çabalarının ötesinde bir duyurma çabasına ve propaganda faaliyetine ihtiyaç olduğu açıktır. • Kurtuluş Savaşı sırasında gazeteler Anadolu’ya bağımsızlık savaşını anlatmak ve halkın bu savaşı desteklemesini sağlamanın bir aracı olarak görülmüş ve savaşa ilişkin propaganda yapmak amacıyla iki gazete kurulmuştur.

İrade-i Milliye • • • Kurulacak ilk gazetenin kararı Sivas Kongresi sırasında alınmıştır. Kongre’de

İrade-i Milliye • • • Kurulacak ilk gazetenin kararı Sivas Kongresi sırasında alınmıştır. Kongre’de alınan milli mücadeleye ilişkin kararlar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul’daki İstanbul Hükümeti’ne ve itilaf devletlerine bildirilmişti ancak bu hareketin ülkeye bağımsızlık kazandırma amacına ulaşabilmesi için bu hareketin parçası olması gereken Anadolu halkıyla da paylaşılması gerekliliği açıktı. Bu gazete halkın okuma yazma oranının çok düşük olduğu o dönemde daha çok halk üzerinde etkili olacak kanaat önderlerini hedef almaktaydı.

 • Gazetenin ilk sayısı 14 Eylül 1919’da dört sayfa olarak yayınlandı. Gazetenin ilk

• Gazetenin ilk sayısı 14 Eylül 1919’da dört sayfa olarak yayınlandı. Gazetenin ilk sayısının tümü Kurtuluş Savaşı ile ilgili bilgilere ayrılmıştı. Kongre haberleri, Mustafa Kemal’in Sivas Kongresini açılış nutku, Kongre’nin Osmanlı İmparatorluğu’na çektiği telgraf, halka hitaben yazılmış bir beyanname bu ilk sayıda kendisine yer bulmuştu. • Çıkan nüshaların önemli bir kısmı propaganda amacını destekleyecek şekilde milli mücadeleyi destekleyen cemiyetlere, belediyelere ve halk birliklerine gönderiliyordu. İşgal altındaki yerlerde uygulanan sansür, gazetenin buralara gitmesini engellediği için nafia başmühendisliği, maarif ve ziraat ve evkaf müdürlükleri gibi resmi damgalı zarflar içine koyarak yollama yolu benimsendi.

Hakimiyet-i Milliye • 10 Ocak 1920’de yayınlanmaya başlayan gazete, kamuoyuna Kuvay-i Milliye’nin ne olduğunu,

Hakimiyet-i Milliye • 10 Ocak 1920’de yayınlanmaya başlayan gazete, kamuoyuna Kuvay-i Milliye’nin ne olduğunu, ne için kurulduğunu, ne yapmak istediğini anlatmayı bu konuda kamuoyunun aydınlatılmasına yardım ektmeyi amaçlamıştır

 • Gazete yayın hayatı boyunca halka kaybettiği özgüveni kazandırmaya çalışmıştır. 24 Ocak 1920

• Gazete yayın hayatı boyunca halka kaybettiği özgüveni kazandırmaya çalışmıştır. 24 Ocak 1920 tarihli başyazı: “…Düne kadar bizim birer vilayetimizken bugün başlı başına birer millet teşkil eden milletlerin bu prensiplerden (Wilson prensiplerini kastediyor) istifade hakkı var da, biz mi bu prensiplerden mahrum olacağız? . . . biz kendimiz mi buna layık olmadığımızı ve himayeye ihtiyacımız olduğunu iddia edeceğiz” (24 Ocak 1920) diyerek Türklerin kendi kaderini tayin hakkını halka duyurmuştur.

 • 14 Mart 1920 tarihli yazı “Millet giriştiği hürriyet ve bütünlük mücadelesinde her

• 14 Mart 1920 tarihli yazı “Millet giriştiği hürriyet ve bütünlük mücadelesinde her tehlikeyi hesap etmiş ve her kuvvete karşı kendi fedakarlığına dayanmayı vazife bilmiştir. Işte milli iradenin kuvveti bu fedakarhane mahiyetindedir” (14 Mart 1920) diyerek bu mücadele için halka motivasyon vermeye gayret ediyordu.

Anadolu Ajansı: Kurtuluş Savaşı’nı Duyurmak için Kurulan Haber Ajansı • Hakimiyet-i Milliye ve İrade-i

Anadolu Ajansı: Kurtuluş Savaşı’nı Duyurmak için Kurulan Haber Ajansı • Hakimiyet-i Milliye ve İrade-i Milliye gazeteleri Anadolu’da halkın varolan mücadeleden haberdar olması ve destek vermesinin sağlanması için kurulmuştu ancak haberlerin gerek yurt içine ve gereksi yurtdışına sürekli iletilmesi için bir mecraya ihtiyaç duyulduğu açıktı.

 • Anadolu Ajansı’nın kuruluş fikrini geliştirenler milli mücadele için İstanbul’dan Anadolu’ya kaçan Halide

• Anadolu Ajansı’nın kuruluş fikrini geliştirenler milli mücadele için İstanbul’dan Anadolu’ya kaçan Halide Edip ve Yunus Nadi olmuştur. • Ajansa ilişkin genelge 8 Aralık 1920’de yayınlandı

 • Bültenlerin eğer araçlar varsa basılması, yayılması ve dağıtılması eğer bu mümkün değilse

• Bültenlerin eğer araçlar varsa basılması, yayılması ve dağıtılması eğer bu mümkün değilse telgrafhane önlerinde kara tahtalara yazılması istenmekedir. • Bunun anlamı Anadolu Ajansı’nın sadece bir haber ajansı olarak işlemekle yetinmeyip propaganda amacına uygun olarak işlediğidir. • Ajans kurtuluş savaşı boyunca direniş hareketinin başarılarını övmüş, düşmanın yenilgilerini anlatmış ve yüreklendirici haberler bulmak amacıyla yabancı basını taramıştır

İrşad Encümen (Aydınlatma Komitesi) • Kuruluş önergesine göre; kurulacak İrşad Encümeni, görevlerini üç şekilde

İrşad Encümen (Aydınlatma Komitesi) • Kuruluş önergesine göre; kurulacak İrşad Encümeni, görevlerini üç şekilde yapmalıdır: 1) Düşmanın yapmış olduğu propaganda sonucu elimizden çıkmış yerlerde, meclisin verecegi karara göre ya buraların eşraf, ayan ve uleması Ankara'ya getirilerek İrşad Heyeti tarafından bilgilendirilir ve ruhları aydınlatılır veya uygun olan yerlere İrşad Heyetleri gönderilir. 2) Asker, polis ve jandarma gibi memleketin ve milletin güvenliginden sorumlu olan kesimin, gerek meclisin almış olduğu kararlar ve faaliyetlerden, gerekse ülke içinde ve dışında meydana gelen gelişmelerden haberdar edilir ve aydınlatılır. 3) Düşman işgali altında bulunmayan bölgelere, yine ya heyetler gider veya bölgelerin ileri gelenlerinin Ankara'ya getirilerek aydınlatır.

Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi • 7 Haziran 1920’de Saruhan milletvekili Mustafa Necati tarafından

Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi • 7 Haziran 1920’de Saruhan milletvekili Mustafa Necati tarafından önerilen Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi yasa tasarısı Avrupa basını karşısında yasal hukukun savunulması , dünya basınını sürekli incelenmesi ve izlenmesi, zamanın gerekli kıldığı fikri ve psikolojik birliğin sağlanması ve kamuoyunu ayakta tutmanın önemi vurguluyordu.

 • Matbuat Umum Müdürlüğü İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya, Kars, Adana ve İzmit’te birer

• Matbuat Umum Müdürlüğü İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya, Kars, Adana ve İzmit’te birer istihbarat şubesi kurmak, bunlar aracılığıyla alınan haberleri ve askeri telsiz istasyonlarından elde edilen dış haberleri ve yayınları gününe belirli zamanlarda bir yandan ülkenin her tarafına telgraflar çekerek, bunları bastırarak en büyük kentlerden en küçük şehirlere yayılmasını sağlamıştır. • Londra, Paris, Berlin gibi merkezlerde temsilcilikler kurmuş, Kurtuluş Savaşı’nı anlatan yayınlar, kitaplar, broşürler, belgeler basına ulaştırılmıştır.

 • Gerçekleştirilen propaganda çabaları büyük ölçüde başarılı olmuş, yayınlanan gazeteler, toplanan komisyonlar ve

• Gerçekleştirilen propaganda çabaları büyük ölçüde başarılı olmuş, yayınlanan gazeteler, toplanan komisyonlar ve kurulan örgütler milli mücadelenin yurtdışında anlatılmasına büyük katkı sağlamıştır. • Arkasında bir devlet desteği bulunmayan ve başlangıcında halkın bile mesafeli yaklaştığı bir hareket kısa bir zaman dilimi içinde tüm Anadolu’dan destek bulan bir Kurtuluş Savaşı halini alarak 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile zaferle sona ermiştir.

KURTULUŞ SAVAŞI SONRASI • Osmanlı İmparatorluğu’nun altı yüz yıllık tarihi boyunca ülke toprakları dışında

KURTULUŞ SAVAŞI SONRASI • Osmanlı İmparatorluğu’nun altı yüz yıllık tarihi boyunca ülke toprakları dışında değişken bir imajı olmuşsa da bu imajın zaman içinde değişmeyen tarafının olumsuzluk vurgusu olduğu öne sürülebilir. Osmanlı İmparatorluğu başlangıçta doğudan gelen “istilacı”yken zamanla Avrupa’nın “hasta adamı”na dönüşmüştür.

 • Türkiye Cumhuriyeti ise kurulduğu 1920’li yıllardan itibaren kendisini Osmanlı’nın devamı olarak değil

• Türkiye Cumhuriyeti ise kurulduğu 1920’li yıllardan itibaren kendisini Osmanlı’nın devamı olarak değil bağımsız yeni bir devlet olarak kodlamayı tercih etmiştir. • Bu kurgu içerisinde Türkiye çağdaş, seküler, batı dünyasına eklemlenmeye istekli bir Türkiye’dir. • Osmanlı doğuyu temsil ediyorken, Türkiye’nin yüzü batıya dönüktür, Osmanlı bir çok farklı etnisiteyi içinde barındırıyorken yeni Türkiye, Türk’tür.

Osmanlı Kadınının İmajı • Osmanlı İmparatorluğu’nun imajında kadınların batılıların zihnindeki konumunun önemli bir katkısı

Osmanlı Kadınının İmajı • Osmanlı İmparatorluğu’nun imajında kadınların batılıların zihnindeki konumunun önemli bir katkısı vardır. Osmanlı’da kadının konumu her zaman batılıların ilgisini çeken konulardan birisi olmuş ve genellikle egzotism, esaret ve çok eşlilik gibi kavramlarla ilişkilendirilmiştir. • Onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Osmanlı’da kadınlar söz konusu olduğunda batılıların aklına ilk gelen harem olmaktadır çünkü harem Osmanlı kadınının tasvirinde oldukça merkezi bir konumdadır. Bu dönemde harem ve haremdeki Osmanlı kadını üzerine ilişkin sayısız sanat eseri vardı.

 • Geniş kitlelerin uzak coğrafyalara ilişkin imgeleri büyük ölçüde gördükleri ya da okudukları

• Geniş kitlelerin uzak coğrafyalara ilişkin imgeleri büyük ölçüde gördükleri ya da okudukları üzerinden oluşturdukları bu dönemde Osmanlı kültürünün de bir parçası olan haremin bu temsilleri Osmanlı’nın batı gözündeki imajı üzerinde de önemli bir etkiye sahip olmuştur.

 • Cumhuriyet kurulduğu ilk yıllardan itibaren Osmanlı’dan devranılan bu durumu değiştirmek için önemli

• Cumhuriyet kurulduğu ilk yıllardan itibaren Osmanlı’dan devranılan bu durumu değiştirmek için önemli çabalar göstermiştir. • Alternatif bir kadın modeli yaratmak yeni düzenin önceliklerinden birisidir. • Cumhuriyetin bir kısım yasal değişiklikleri “kadın devrimleri” olarak adlandırılır. Bu devrimlerin başında 1924 yılında çıkartılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1926’da kabul edilen Medeni Kanun ve 1925 yılında kabul edilen Kıyafet Kanunu gelir. • Eğitim sisteminin laikleşmesiyle birlikte kadınlarla erkeklere eşit eğitim olanakları sağlanmış, kıyafet kanunuyla kadınların İslami esaslara göre giyinmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış, medeni kanunla ise dini esaslar yerine hukuki esaslar kabul edilmiştir. Böylelikle kadınlar kanunlar karşısında erkeklerle eşit haklara sahip olmuşlardır

 • Halkla ilişkiler odaklı olarak yaklaşıldığında ise Türk toplumunun cumhuriyetle birlikte yaşadığı dönüşümü

• Halkla ilişkiler odaklı olarak yaklaşıldığında ise Türk toplumunun cumhuriyetle birlikte yaşadığı dönüşümü tüm dünyaya kadınlar üzerinden anlatmak oldukça akılcıdır. • Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş sürecinde yaşanan dönüşümün ve batılılaşma hikayesinin görsel kodlarını kadınlar üzerinden takip etmek ve kavramak Batılılar için çok daha kolaydır.

 • Dönemin Türkiye’yi tanıtıcı çeşitli materyallerinde erkeklerden daha çok ön plana çıkartılan çağdaş

• Dönemin Türkiye’yi tanıtıcı çeşitli materyallerinde erkeklerden daha çok ön plana çıkartılan çağdaş giyimli, modern saç stiline sahip, iyi görünümlü, kendine güvenli Türk kadınlarıdır. • Türk kadının özellikle görselleştirilerek paylaşılan dönüşüm hikayesi aslında yeni Türkiye’nin hikayesidir.

Güzellik Yarışmaları • Tükiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk yıllarda kendisini tanıtmaya yönelik çabalara kadınları büyük

Güzellik Yarışmaları • Tükiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk yıllarda kendisini tanıtmaya yönelik çabalara kadınları büyük ölçüde entegre etmişse de tamamen kadınların omuzlarında yükselen bir halkla ilişkiler aracı diğerlerinden farklılaşır. Bu araç güzellik yarışmalarıdır. • Güzellik yarışmalarının asıl amacı Türkiye’nin değişen imajını sergilemektir. Bu nedenle güzeller “modern Türkiye”yi temsil etme potansiyelleri göz önünde bulunduruarak seçilmiştir.

1929 • Türkiye’nin ilk güzellik yarışmasının duyurusu 4 Şubat 1929 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin ilk

1929 • Türkiye’nin ilk güzellik yarışmasının duyurusu 4 Şubat 1929 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin ilk sayfasında kendisine yer bulmuştur. • Türkiye’deki yaygın kanı Yunus Nadi’nin Atatürk’ün isteği üzerine bir güzellik yarışması düzenleme işine giriştiğine ilişkinse de buna ilişkin yazılı bir kanıt yoktur. Ancak Atatürk’ün Cumhuriyet ile olan yakın ilişkisi ve gazetenin cumhuriyetin ilk yıllarında oynadığı rol Atatürk’ün bu süreçte payının olduğunu düşündürmektedir.

 • 7 Şubat 1929 tarihli ve “Beynelminel Güzeller Arasında Türkiye Neden Temsil Edilmesin?

• 7 Şubat 1929 tarihli ve “Beynelminel Güzeller Arasında Türkiye Neden Temsil Edilmesin? ” başlıklı yazıda şöyle denmektedir “. . . bütün dünya memleketlerinde milli bir mesele adledilen ve o suretle intihab edilen beynelminel müsabakaya gönderilen güzellik birincileri arasında Türkiye güzelinin de bulunması zaruri olmalı, bu bizim için de milli bir mesele adledilmelidir”.

 • İlerleyen günlerde Cumhuriyet gazetesi “Esaslar ve Şartlar” başlıklı bir kitapçık bastırır. Kitapçığa

• İlerleyen günlerde Cumhuriyet gazetesi “Esaslar ve Şartlar” başlıklı bir kitapçık bastırır. Kitapçığa göre “müsabakaya her namuslu Türk kızı iştirak edebilir. Irk, din ve mezhep farkı aranmaz, yalnız müsabakaya iştirak edeceklerin 15 yaşından gün almaları şarttır. Tekrar ediyoruz: Alüfteler ve bar kızları yarışmaya iştirak edemezler. Müsabaka yalnız yüz güzelliği müsabakası değildir, endam tenasübü de şarttır”.

 • Türkiye’de bir güzellik yarışması düzenlenmesi ve seçilen güzellerin uluslararası yarışmalara katılımının sağlanacağının

• Türkiye’de bir güzellik yarışması düzenlenmesi ve seçilen güzellerin uluslararası yarışmalara katılımının sağlanacağının açıklanması dönemin muhafazakarlarının tepkisini çeker. • Bu eleştiriler Yunus Nadi’nin gazetede yarışmanın Türkiye’nin imajı üzerindeki potansiyel etkisini açık yazmasına neden olmuştur “Türkiye her vesile kendini dünyaya tanıtmaya, göstermeye, medeni bir millet olduğunu bildirmeğe, propaganda yapmaya mecburdur. Nihayetinde bir propaganda mahiyetinde olan bu müsabakaya iştirak etmekten az da olsa fayda vardır, zarar yoktur”.

 • İlerleyen tarihlerde güzellik yarışması Cumhuriyet’in birinci sayfasında hergün kendine yer bulmuş, 16

• İlerleyen tarihlerde güzellik yarışması Cumhuriyet’in birinci sayfasında hergün kendine yer bulmuş, 16 şubat tarihinde yarışmaya katılmaya istekli ancak çekingen genç kadınlar için yarışmaya takma isimle katılmanın önü açılmıştır. 18 şubat tarihinde seçici kurulun kadın ve erkeklerden oluşacağını bildirmiştir. • Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği ilk güzellik yarışması 2 Eylül 1929 tarihinde yapılmış ve üyeleri arasında Abdülhak Hamit, Cenap Şehabettin, Peyami Safa, İbrahim Çallı, Bediha Muavit, Vala Nureddin gibi yazar, şair, tiyatrocu, gazeteci ve doktorlardan oluşan jüri Feriha Tevfik’i ilk Türkiye güzeli olarak seçmiştir

 • 15 Eylül 1929 tarihinde çıkan bir haber Fransa’da yayınlanan Le Petit Paris

• 15 Eylül 1929 tarihinde çıkan bir haber Fransa’da yayınlanan Le Petit Paris gazetesinin güzellik yarışmasına ilişkin makalesine yer vermektedir: “. . . Türkiye bir güzellik kraliçesine maliktir. . Bugün yalnız İstanbul’da değil Ankara, İzmir, Samsun ve Adana’da Türk kızları çarleston dansı yaptıkları gibi her türlü sporları icra ederler ve resmi ve hususi dairelerde çalışırlar”

1930 • 1930 senesinin güzellik yarışmasının ilanı 29 Ekim 1929 tarihinde yayınlanır. Yarışmanın ön

1930 • 1930 senesinin güzellik yarışmasının ilanı 29 Ekim 1929 tarihinde yayınlanır. Yarışmanın ön elemesi 9 Ocak tarihinde bir balo ile yapılır. • Bu yarışma Türk kadınının yeni konumunun yanında Türk mallarını Avrupa’ya tanıtmak için bir vesile olarak görülmüştür. Cumhuriyet gazetesi Türkiye güzelini “yerli malları ve malumatı ile giydirip” Avrupa’ya öyle göndermek için bir kampanya başlatır ve yerli üreticiler bu talebe olumlu yaklaşmıştır.

 • Mübeccel Tarık Hanım, 5 Şubatta düzenlenen Avrupa güzellik yarışmasına katılmış ancak yarışmayı

• Mübeccel Tarık Hanım, 5 Şubatta düzenlenen Avrupa güzellik yarışmasına katılmış ancak yarışmayı Yunanistan güzeli kazanmıştır. • Bununla birlikte gazete yarışmaya katılımı olumlu bir şekilde çerçevelemeye devam eder: “Kadınımız fıtratındaki kabiliyet ve asaletle diğer dünya kadınlığının hak ve meziyet namına haiz olabileceği bütün evsaf ve şeriate malik olduğunu gösterdi” (Nadi, 1929, s. 1).

 • Avusturya’da Almanca yayınlanan Alpenlandise Rundşau gazetesi Türk güzellik yarışmasını şöyle haberleştirmiştir: “

• Avusturya’da Almanca yayınlanan Alpenlandise Rundşau gazetesi Türk güzellik yarışmasını şöyle haberleştirmiştir: “ Eski devir ile güzellik kraliçesi intihabı devri arasında geniş ve derin bir uçurum vardır. Fakat Gazi Mustafa Kemal’in idaresi on seneden az bir müddet zarfında bu uçurumu bertaraf ederek iki devir arasında irtibatı hasıl etmeye muvaffak olmuştur” (19 Mart 1930, s. 1, 2). • Benzer bir haberin Herald Tribune gazetesinde de yayınlanmıştır.

1931 • 1931 senesinde yapılacak yarışmanın duyurusu 11 Eylül tarihinde yapılmıştır. • “Avrupa’daki beynelminel

1931 • 1931 senesinde yapılacak yarışmanın duyurusu 11 Eylül tarihinde yapılmıştır. • “Avrupa’daki beynelminel müsabakalara iştirak eden Türk güzelleri yalnız Türk güzelliğini değil, Türk ırkını da aleme tanıtmak gibi bir vazife yüklenmiş oluyorlar. Filhakika dünyanın Türkiye’ye o kadar uzak olmayan yerlerinde bile bizi zenci zanneden insanlar olduğuna göre beynelminel güzellik yarışmalarına girmemiz ayni hikmet olmuştur. Türk güzellerinin ikinci bir vazifesi de Türklerin yalnız beyaz ırktan olduklarını değil aynı zamanda medeni ve münevver bir millet olduklarını da aleme göstermektir” (s. 2). • Yarışmayı Nadide Saffet kazanmıştır.

 • “Avrupa’da Naşide Hanım’ı güzel, zarif, en şık bir Avrupalı kadın gibi giyinmiş

• “Avrupa’da Naşide Hanım’ı güzel, zarif, en şık bir Avrupalı kadın gibi giyinmiş görünce şaşıp kalıyorlar. Türkiye’nin bu müsabakaya iştirakinin ne kadar mühim bir hareket olduğunu anlamak için buralara gelmek lazımdır. Türk inkılabını dünyaya göstermek için millet hazinesinden binlerce lira sarfedilse de gene bir Türkiye güzellik kraliçesinin yaptığı kadar müessir bir propaganda yapılmış olamaz. Memleketimizde, bu gibi müsabakaların hor görülmemesi, bilakis çok müsmir ve büyük propaganda vasıtası olduğunun bilinmesi lazımdır” (2 Mart 1931, s. 4).

1932 • 13 Aralık 1931’de 1932 yılının güzellik yarışması ilan edilmiştir. • İlanı takip

1932 • 13 Aralık 1931’de 1932 yılının güzellik yarışması ilan edilmiştir. • İlanı takip eden günlerde yarışmaya ilişkin ABD’de yayın yapan Weekly Magazine Türkiye güzellerinin resimlerini basmış ve yarışmanın Türkiye’nin halkla ilişkiler amacına uygun işlediğinin bir kanıtı olarak şöyle yazmıştır: “Türkiye’de kadınlığın son senelerde ne kadar ilerlemiş olduğu ultra modern olan Miss Türkiye ispat etmiştir. Türkiye pek süratle teceddüt ediyor. Naşide Saffet Hanım asri ve münevver bir kızdır’”.

 • • • 1932 yılının Temmuz ayında düzenlenen güzellik yarışmasında Keriman Halis Hanım

• • • 1932 yılının Temmuz ayında düzenlenen güzellik yarışmasında Keriman Halis Hanım Türkiye güzeli seçilmiştir. Keriman Halis Türkiye’nin yaşadığı dönüşümün mükemmel bir sembolidir. Amcası bir opera bestecisi, teyzesi tanınmış bir bestecidir. Keriman Halis Fransızcayı akıcı olarak konuşmaktadır. Keriman Halis Dünya Güzellik Yarışması’nda dünya güzeli seçilmiştir. Gazetenin asıl övünme vesilesi ise Türk güzelinin bu yarışmayı kazanmasıyla birlikte bütün dünya teliszleri ve gazetelerinin Keriman Hanım’ın başarısını ilan etmesidir. Tüm dünya bir Türk’ün bir güzellik yarışmasını kazandığını duymuştur

 • Güzellik yarışmalarının bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanılması oldukça yaratacıdır. • Feriha

• Güzellik yarışmalarının bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanılması oldukça yaratacıdır. • Feriha Tevfik’den itibaren Türkiye güzelleri Türkiye’nin modern ve batılı olma arzusunun taşıyıcıları olmuşlardır. • Duyurma faaliyetlerine uygun araçların çok da yaygın olmadığı bir dönemde bu genç kadınlar hakkında haberler uluslar arası basında yer almıştır.

 • Cumhuriyetin ilk yıllarında uluslararası sergiler ve fuarar da Türkiye’nin kendisini tanımda kullandığı

• Cumhuriyetin ilk yıllarında uluslararası sergiler ve fuarar da Türkiye’nin kendisini tanımda kullandığı araçlardandı. Uluslarlarası etkinlikler arzu edilen imajın yaygınlaştırılmasının sembolik iletişimsel araçları olarak görülebilir. . mages. Bu etkinlikler ülkenin tutundurulmasına katkı yaptığı gibi aynı zamanda farklı kültürlerin bir araya gelmesine de izin verir ve ziyaretçiler etkileşimden geçerek kendi kişisel deneyimlerini yaratırlar ve ülke ilgili bilgi edinirler.

 • 1930 ların başında Türkiye bir çok uluslararası sergiye de katılıyor. İlk akla

• 1930 ların başında Türkiye bir çok uluslararası sergiye de katılıyor. İlk akla gelenler 1932 Milano, 1935 Brüksel, 1936 Konigsber furları. Aynı sergiler de fuarlar gibi hem Türkiye’nin potansiyelini hem de yeni batılı yüzünü sergilemek için kullanılmış.