Trkiye Cumhuriyeti Tarihi I Ulusal Direni Hareketi ierisindeki

  • Slides: 23
Download presentation
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Milli Mücadele’nin sürdüğü yıllarda Mustafa Kemal silahlı kuvvetler

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Milli Mücadele’nin sürdüğü yıllarda Mustafa Kemal silahlı kuvvetler üzerinde sağlam bir otorite kurmuşsa da, siyasal otorite bakımından tartışmasız bir güce sahip değildir. İttihatçı kadrolarla Ankara arasındaki rekabet. İttihatçı kadroların Mustafa Kemal’in liderliğinde yükselen Anadolu hareketinin giderek bağımsızlaşan çizgisinden rahatsızlık duyması.

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Sol muhalefet Ø Yeşil Ordu => Mayıs 1920’de

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Sol muhalefet Ø Yeşil Ordu => Mayıs 1920’de Mustafa Kemal’in onayını alarak kuruluyor. Kurulma nedenleri: - “Hilafet Ordusu” adı altında faaliyet gösteren propagandacılarının eylemlerine karşılık vermek. - Sovyet yardımı sağlayabilmek v Çerkes Ethem’in milisleriyle birlikte bu oluşuma katılması, örgütü ciddi bir güç ve potansiyel bir tehdit haline getirince Mustafa Kemal Paşa, amacından saptığını ileri sürdüğü bu oluşumu dağıtmıştır.

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Mecliste Yeşil Ordu’nun devamı niteliğinde Halk Zümresi’nin ortaya

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Mecliste Yeşil Ordu’nun devamı niteliğinde Halk Zümresi’nin ortaya çıkması. Mustafa Kemal’in, Halk Zümresi içerisinde güvendiği bazı kişilere “Türkiye Komünist Fırkası”nı kurdurtması (18 Ekim 1920). v Ankara, ulusal direniş hareketinin başarıya ulaşması için Sovyet desteğinin önemli olduğunu düşünmekle birlikte Bolşeviklerin uydusu haline gelmek ya da öyle bir izlenim vermek istemiyor.

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Bir grup eski İttihatçının Bakü’de Türk Komünist Fırkası’nı

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Bir grup eski İttihatçının Bakü’de Türk Komünist Fırkası’nı kurması. Mayıs 1920’de yönetimi Mustafa Suphi ve Ethem Nejat’ın önderliğindeki bir topluluğun devralması ve isim değişikliği (Türkiye Komünist Fırkası). Mustafa Suphi’nin yandaşlarının “Halk Zümresi” içerisindeki aynı düşüncedeki bazı kişilerle Ankara’da Halk İştirakiyun Fırkası’nı kurmaları (Kasım 1920). Ocak 1921’de sol muhalefetin Ankara hükümeti tarafından tasfiyesi.

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Bolşeviklerle temas kuran önemli bir isim de Enver

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Bolşeviklerle temas kuran önemli bir isim de Enver Paşa’dır. Eylül 1920’de Bakü’deki Sovyet destekli “Doğu Halkları Kongresi”ne katılır. Kongre sonrasında “Halk Şuraları Fırkası” adlı bir parti kurar. Enver Paşa’nın asıl amacı Sovyet parası ve silahıyla Kafkasya’da bir Türk ordusu kurmak ve bu orduyla Anadolu’daki ulusal mücadelenin başına geçmektir. Ancak Enver Paşa aradığı desteği bulamayacaktır.

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Mustafa Kemal’in Sovyetler Birliği’ne yönelik uzlaşmacı siyasetinin Doğulu

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Mustafa Kemal’in Sovyetler Birliği’ne yönelik uzlaşmacı siyasetinin Doğulu muhafazakar milletvekilleri arasında endişe yaratması üzerine Ocak 1921’de Hoca Raif (Dinç) yönetiminde anti-komünist ve salanat ve hilafetin korunmasının önemine vurgu yapan Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti’nin kurulması.

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Meclis üzerindeki hakimiyetini güçlendirmek isteyen Mustafa Kemal’in, Mayıs

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler Meclis üzerindeki hakimiyetini güçlendirmek isteyen Mustafa Kemal’in, Mayıs 1921’de güvendiği yandaşlarından Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu oluşturması. Muhalif grupların 1922 Temmuzunda İkinci Grup’u kurmaları. Mustafa Kemal’in, 6 Aralık 1922’de Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu siyasal bir partiye, “Halk Fırkası”na dönüştürme niyetini kamuoyuna ilk kez açıklaması.

Saltanatın Kaldırılması Cumhuriyet yönetimine giden sürecin en önemli aşamalarından biri Saltanatın kaldırılmasıdır. İtilaf devletlerinin

Saltanatın Kaldırılması Cumhuriyet yönetimine giden sürecin en önemli aşamalarından biri Saltanatın kaldırılmasıdır. İtilaf devletlerinin Lozan’da yapılacak barış görüşmelerine hem Ankara hem de İstanbul hükümetlerini davet etmesi ve İstanbul’un Ankara’ya bir telgraf çekerek, ortak bir heyetin gönderilmesi teklifinde bulunması. Bu teklifin doğurduğu öfke üzerine Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasına ilişkin bir önergeyi kabul etmesi.

Saltanatın Kaldırılması Saltanat bir yasayla değil, Meclis genel kurulunun 1 -2 Kasım 1922 tarihli

Saltanatın Kaldırılması Saltanat bir yasayla değil, Meclis genel kurulunun 1 -2 Kasım 1922 tarihli kararlarıyla kaldırılmıştır. Meclis genel kurulunun aldığı bu kararlarda Osmanlı İmparatorluğu’nun yok olduğu, Saltanatın Hilafetten ayrılarak kaldırıldığı ve TBMM’nin egemenlik hakkının gerçek temsilcisi olduğu ilan edilmiştir. Son Osmanlı kabinesi 4 Kasım 1922’de istifa etmiş ve bu tarihten itibaren İstanbul’daki tüm devlet kurumları Ankara’daki TBMM Hükümeti tarafından idare edilmeye başlamıştır. 17 Kasım 1922’de son Osmanlı Sultanı Vahdettin kendisini Malta’ya götürecek olan bir İngiliz savaş gemisine sığınmış, ilga edilmemiş olan Halifelik makamına Vahdettin’in yeğeni Abdülmecit geçirilmiştir.

Cumhuriyete giden sürecin hız kazanması Mart 1923’te Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda, saltanata dönüş mücadelesinin yasadışı

Cumhuriyete giden sürecin hız kazanması Mart 1923’te Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda, saltanata dönüş mücadelesinin yasadışı olduğunu bildiren bir değişikliğe gidilmesi teklifinin Meclis’e sunulması. 8 Nisan 1923’te, kurulacak olan yeni partinin temel ilkeleri niteliğinde 9 maddelik bir beyannamenin sunulması. (9 Umde) Bu 9 maddenin ilk ikisi Saltanatın geri dönülmez bir biçimde terkedilmiş olduğunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ulusun gerçek ve tek temsilcisi olduğunu vurgular.

Cumhuriyete giden sürecin hız kazanması 15 Nisan 1923’te Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda saltanata dönüş mücadelesinin

Cumhuriyete giden sürecin hız kazanması 15 Nisan 1923’te Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda saltanata dönüş mücadelesinin yasadışı olduğunu bildiren değişiklik kabul edilmiş ve ertesi gün 16 Nisan 1923’te meclis dağıtılmıştır. 1923 yazında yeni bir meclis için iki dereceli seçimler yapılmıştır. İkinci Grup’tan hiçbir üyenin giremediği yeni meclis ilk olarak 11 Ağustos 1923’te toplanmıştır. Meclis açıldıktan sonra birkaç bağımsız milletvekili dışında meclisin tüm üyelerinin bağlı olduğu Müdafaa-i Hukuk Grubu kendini Halk Fırkası adıyla yeniden yapılandırmıştır (9 Eylül 1923).

Lozan Barış Antlaşması Lozan’daki Türk heyetinin başkanlığına İsmet Paşa (İnönü) getirilmiştir. İsmet Paşa, Misak-ı

Lozan Barış Antlaşması Lozan’daki Türk heyetinin başkanlığına İsmet Paşa (İnönü) getirilmiştir. İsmet Paşa, Misak-ı Milliden hiçbir şekilde sapmamak için sıkı talimatlar almış olarak Lozan’a gitmiştir. Lozan Barış Konferansı 20 Kasım 1922’de açılmıştır. Temsil edilen ülkeler İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’dir. Diğer bazı ülkeler de kendilerini doğrudan ilgilendiren oturumlara katılmışlardır. Lozan’da masaya oturan iki tarafın bakış açıları birbirlerine tabana zıttır. İtilaf devletleri kendilerini Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olarak görürlerken, Türk heyeti masaya I. Dünya Savaşı’nın mağlubu olarak değil, ulusal bağımsızlık savaşının galibi olarak oturmuştur.

Lozan Barış Antlaşması Lozan’da tartışılan sorunlar üç başlık altında toplanmıştı: Ø Topraklar ve askeri

Lozan Barış Antlaşması Lozan’da tartışılan sorunlar üç başlık altında toplanmıştı: Ø Topraklar ve askeri sorunlar; Ø ekonomik ve mali sorunlar; Ø yabancılarla azınlıkların durumu. o İtilaf devletleri, 1923 yılı Şubat ayı başlarında Türklere bir antlaşma taslağı sunmuşlar ve Türk heyetini antlaşma taslağını imzalamaya zorlamışlardır. Türk heyeti bunu imzalamayı reddedince Lozan Konferansı kesintiye uğramış ve heyetler ülkelerine dönmüşlerdir.

Lozan Barış Antlaşması Lozan Konferansı’nın tarafları 23 Nisan 1923’te yeniden toplanmışlardır. Konferansın ikinci aşaması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Konferansı’nın tarafları 23 Nisan 1923’te yeniden toplanmışlardır. Konferansın ikinci aşaması çetin müzakerelerin ardından 17 Temmuz’da Türk tarafının isteklerini büyük ölçüde karşılayan bir anlaşmayla sonuçlanmış ve antlaşma 24 Temmuz 1923’te imzalanmıştır.

Lozan Barış Antlaşması sonucunda, Türkiye Misak -ı Milli dahilinde tamamıyla egemen bir devlet olarak

Lozan Barış Antlaşması sonucunda, Türkiye Misak -ı Milli dahilinde tamamıyla egemen bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. Musul, Milletler Cemiyeti’nin kararını bekleyerek Irak’ın parçası olarak kalmıştır. İskenderun sancağı Fransız Suriyesi’nde kalmıştır. Anadolu’ya bitişik Ege Adaları, İmroz ile Bozcaada dışında Yunanistan ve İtalya’ya bırakılmıştır. Anadolu ve Doğu Trakya Türkiye’ye bırakılmıştır.

Lozan Barış Antlaşması Boğazlar bölgesi bir Türk’ün başkanlığındaki komisyona tabi olup uluslararası denetime alınmış

Lozan Barış Antlaşması Boğazlar bölgesi bir Türk’ün başkanlığındaki komisyona tabi olup uluslararası denetime alınmış ve İstanbul’daki garnizon dışında silahtan arındırılmıştır. Kapitülasyonlar kaldırılmış ama Türkiye yabancılara verilmiş mevcut bütün imtiyazları kabul etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca 1929’a kadar da gümrük tarifelerini değiştirme özgürlüğünden mahrum kalmıştır.

Lozan Barış Antlaşması Adli kapitülasyonların kaldırılmasıyla birlikte Türkiye’de yabancılar dahil olmak üzere tüm ahali

Lozan Barış Antlaşması Adli kapitülasyonların kaldırılmasıyla birlikte Türkiye’de yabancılar dahil olmak üzere tüm ahali Türk mahkemelerine tabi kılınmıştır. Azınlıklar konusunda Türkiye, yurttaşlarını inanç, milliyet ve dil farkı gözetmeksizin korumayı taahhüt etmiştir. Meclisin barış antlaşmasını kabul etmesiyle, antlaşma 21 Ağustos 1923’te tasdik edilmiştir. Antlaşmanın ardından İtilaf devletleri güçlerini geri çekmeye başlamış ve 1 Ekim 1923’te son İngiliz askeri İstanbul’u terketmiştir.

Cumhuriyet’in ilanı Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması sonrasında ortaya çıkan yeni Türk devletinin esas niteliği

Cumhuriyet’in ilanı Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması sonrasında ortaya çıkan yeni Türk devletinin esas niteliği 1923 sonbaharında halen belirsizdir. Mustafa Kemal, 1923 yılı başlarında bu belirsizliği ortadan kaldırarak Cumhuriyet’i ilan etme niyetinde olduğunu ima etmiştir.

Cumhuriyet’in ilanı 25 Ekim’de İcra Vekilleri Heyeti’nin istifası ve Meclis hükümeti sisteminde yeni hükümetin

Cumhuriyet’in ilanı 25 Ekim’de İcra Vekilleri Heyeti’nin istifası ve Meclis hükümeti sisteminde yeni hükümetin belirlenememesi üzerine Mustafa Kemal tıkanıklığı aşmak için seçilmiş bir cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı tarafından atanmış bir başvekili ve bir kabine sistemi olan bir Cumhuriyet ilan edilmesi teklifini sunmuştur. Meclisin onayıyla 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, ilk başvekili ise İsmet (İnönü)’dür.

Cumhuriyet’in ilanının yarattığı tepkiler Hüseyin Rauf (Orbay), Ali Fuat (Cebesoy), Adnan (Adıvar), Refet (Bele)

Cumhuriyet’in ilanının yarattığı tepkiler Hüseyin Rauf (Orbay), Ali Fuat (Cebesoy), Adnan (Adıvar), Refet (Bele) ve Kazım (Karabekir) gibi önde gelen isimler İstanbul basınına verdikleri mülakatlarda bu ilana tepki göstermişlerdir. İstanbul gazeteleri de bu eleştirileri beğeniyle yayınlamıştır.

Halifeliğin Kaldırılması 1923 Kasımında İstanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri’nin basına, halifeye hitaben bir açık

Halifeliğin Kaldırılması 1923 Kasımında İstanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri’nin basına, halifeye hitaben bir açık mektup göndererek, ondan daha etkin olmasını istemesi. Aralık ayında iki ünlü Hintli Müslüman, Emir Ali ve Ağa Han tarafından benze içerikte bir mektubun hem başvekile hem basına gönderilmesi. Lütfi Fikri’nin ve İstanbul gazetelerinin yöneticilerinin yargılanması. Saltanatın kaldırılmasından itibaren Mustafa Kemal karşıtı muhalefetin bir bölümü açısından bir iktidar seçeneği olarak görülen hilafet makamının 3 Mart 1924’te kaldırılması.

Kaynaklar Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, çev. Yasemin Saner, 32. B. , İletişim

Kaynaklar Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, çev. Yasemin Saner, 32. B. , İletişim Yayınları, İstanbul, 2016. Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri (1789 -1980), 3. B. , YKY, İstanbul, 1999.