TRK DLNN TARH DNEMLER VE GELMES l Konuma

  • Slides: 48
Download presentation
TÜRK DİLİNİN TARİHî DÖNEMLERİ VE GELİŞMESİ l Konuşma dili, günlük hayatta diğer insanlarla iletişim

TÜRK DİLİNİN TARİHî DÖNEMLERİ VE GELİŞMESİ l Konuşma dili, günlük hayatta diğer insanlarla iletişim kurmak için konuşurken kullandığımız dildir. Lehçe, bir dilin değişik bölgelerde, aynı dil grubuna dâhil kişiler tarafından konuşulan değişik biçimidir. Türk dili, lehçelerine göre; a) Oğuz-Türkmen grubu (Güney-Batı Türkçesi), b) Kıpçak grubu (Kuzey-Batı Türkçesi) ve c) Karluk grubu (Kuzey-Doğu Türkçesi) olmak üzere üç ana grup oluşturur. Kayasandık

Ağız Bir dil veya lehçenin yakın zamanda ayrılmış, bölgeden bölgeye veya şehirden sadece şehre

Ağız Bir dil veya lehçenin yakın zamanda ayrılmış, bölgeden bölgeye veya şehirden sadece şehre söyleyiş farklılıkları gösteren küçük kollarıdır. Konya şivesi, Erzurum lehçesi, Urfa şivesi gibi adlandırmalar yanlıştır. Doğrusu; Konya ağzı, Erzurum ağzı, Urfa ağzı şeklindedir. Kayasandık

Yazı dili Dilde birliği, anlaşma kolaylığını sağlamak için kullanılan kitap dilidir, kültür dilidir, edebî

Yazı dili Dilde birliği, anlaşma kolaylığını sağlamak için kullanılan kitap dilidir, kültür dilidir, edebî dildir. Konuşma dilinin her bölgenin doğal, günlük dili olmasına karşılık yazı dili, okuma yazmada kullanılan ortak dildir. Kayasandık

Yazı dili Türk dili derslerinin amaçlarından biri de konuşma diliyle yazı dilini birbirine yaklaştırmaktır.

Yazı dili Türk dili derslerinin amaçlarından biri de konuşma diliyle yazı dilini birbirine yaklaştırmaktır. Kişi, edebî dille doğru konuşabilir fakat yazı dilinin özelliklerini ve kurallarını bilmezse doğru yazamaz. Bu sebeple ana dilin kuralları ve incelikleri iyi bilinmelidir ki dil, anlaşma aracı olma işlevini tam anlamıyla yerine getirebilsin. Kayasandık

TÜRK DİLİNİN TARİHÎ DÖNEMLERİ 1. Altay Dil Birliği Dönemi: Türkçenin Altay dillerinden (Moğolca, Mançuca,

TÜRK DİLİNİN TARİHÎ DÖNEMLERİ 1. Altay Dil Birliği Dönemi: Türkçenin Altay dillerinden (Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Korece, Japonca) henüz ayrılmadığı karanlık bir dönem olarak değerlendirilir. 2. En Eski Türkçe Dönemi: Türkçenin bağımsız bir dil olarak ana Altaycadan ayrıldığı dönem olarak kabul edilmektedir. 3. İlk Türkçe Dönemi: Hun, Avar, Hazar, Bulgar dillerinin Türkçeden henüz ayrılmadığı dönem olarak gösterilir. Türkçenin metinlerle takip edilebilen bu dönemleri sırasıyla şöyledir: Kayasandık

1. ESKİ TÜRKÇE DÖNEMİ (6. – 13. yüzyıllar arası) Türkçenin belgelerle takip edilen ilk

1. ESKİ TÜRKÇE DÖNEMİ (6. – 13. yüzyıllar arası) Türkçenin belgelerle takip edilen ilk dönemi olup 13. yüzyıla kadar olan zamanı içine alır. Türkçenin bütün dönemleri hesaba katıldığında hem ses ve biçim bilgisi hem de söz varlığı bakımından en saf ve duru dönemidir. Eski Türkçe dönemine ait metinler; Köktürk, Uygur ve Karahanlı metinleri olarak üç grupta toplanır: Kayasandık

a) Köktürk metinleri Köktürklerin kendi icadı olan Köktürk alfabesiyle taşlar üzerine yazılan metinlerdir. Bu

a) Köktürk metinleri Köktürklerin kendi icadı olan Köktürk alfabesiyle taşlar üzerine yazılan metinlerdir. Bu metinlerin sayısı 250’den fazladır. En meşhurları Kül Tigin, Bilge Kağan, Tonyukuk adına diktirilen ve Köktürk Yazıtları (Orhun Abideleri) adıyla bilinenlerdir. Bu yazıtlar dışında Köktürk çağına ait diğer bengü taşlar şunlardır: Çoyrın, Hoytu Tamir, Nalayha, Talas, Hangiday, İhe-Nûr, Köl İç Çor (İhe. Huşotu), İşbara Tamgan Tarkan (Ongin), Altun Tamgan Tarkan (İhe-Aşete), Mahan Kağan (Bugut). Kayasandık

a) Köktürk metinleri Bunlardan “Çoyrın bengü taşının 687 -692 yılları arasında dikildiği tahmin edilmektedir.

a) Köktürk metinleri Bunlardan “Çoyrın bengü taşının 687 -692 yılları arasında dikildiği tahmin edilmektedir. Bu tahmin doğruysa, altı satırlık bu taş, Türkçe yazılmış ve Köktürk harflerinin kullanılmış bulunduğu ilk metin olmaktadır. ” Kazakistanda Esik kurganından çıkan bakır tas üzerindeki Köktürk işaretli kısa yazının okunuşu doğrulanırsa Türk yazı dilinin belgeleri Çoyrın bengü taşından 1200 yıl kadar daha önceye gidecek demektir. Kayasandık

Kayasandık

Kayasandık

Kayasandık

Kayasandık

b) Uygur metinleri Uygurlar, Uygur yazısı ve Mani, Brahmi yazılarıyla taş ve kâğıt üzerine

b) Uygur metinleri Uygurlar, Uygur yazısı ve Mani, Brahmi yazılarıyla taş ve kâğıt üzerine yazılmış çeşitli metinlerle kütük basması eserler bırakmışlardır. Doğu Türkistan’daki kazılarda ortaya çıkarılan yüzlerce sandık eserin çoğu, dinî nitelikli olmakla beraber aralarında tıp, falcılık, astronomi ve şiirle ilgili olanlar da vardır. En önemlileri şunlardır: Kayasandık

b) Uygur metinleri Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın): Çinceden çevrilen Sekiz Yükmek’te Burkancılığa ait dinî-ahlakî

b) Uygur metinleri Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın): Çinceden çevrilen Sekiz Yükmek’te Burkancılığa ait dinî-ahlakî inanışlar ve bazı pratik bilgiler vardır. Uygurlar arasında çok yayılan bu eser; kısa cümleleriyle içten anlatımı ve zengin söz varlığıyla dikkati çeker. Kayasandık

b) Uygur metinleri Altun Yaruk (Altın Işık): Sıngku Seli Tutung tarafından Çinceden Uygurcaya çevrilen

b) Uygur metinleri Altun Yaruk (Altın Işık): Sıngku Seli Tutung tarafından Çinceden Uygurcaya çevrilen en hacimli sudurdur. Kayasandık

b) Uygur metinleri Irk Bitig (Fal Kitabı): Köktürk yazısıyla yazılmış bir fal kitabıdır. Her

b) Uygur metinleri Irk Bitig (Fal Kitabı): Köktürk yazısıyla yazılmış bir fal kitabıdır. Her biri ayrı fal olarak yazılan 65 paragraftan oluşur. Çeşitli inanışlar ve masal unsurlarının bulunduğu kitapta günlük dile ait pek çok kelime de vardır. Kayasandık

b) Uygur metinleri Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade):

b) Uygur metinleri Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade): Burkancılığa ait bir menkıbenin hikâyesidir. Kayasandık

c) Karahanlı metinleri Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi): Yusuf Has Hâcib, 1069 -1070 yılında 6645

c) Karahanlı metinleri Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi): Yusuf Has Hâcib, 1069 -1070 yılında 6645 beyit olarak yazdığı bu eserinde devlet, adalet, insan ve aklı temsil eden dört sembolik kişiyi birbirleriyle konuşturarak insanlara iki cihanda mesut olmanın yolunu göstermiştir. Siyasetname niteliğindeki eserde, ideal bireylerden oluşan bir toplum ve devlet göz önünde canlandırılmıştır. Kayasandık

c) Karahanlı metinleri Dîvânü Lûgati’t-Türk: Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türk dilinin üstünlüğünü göstermek amacıyla

c) Karahanlı metinleri Dîvânü Lûgati’t-Türk: Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türk dilinin üstünlüğünü göstermek amacıyla Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072’de yazılmaya başlanan ve 1077 yılında halife Ebü’l Kasım Abdullah’a sunulan bu eser, ansiklopedik bir Türk dili sözlüğüdür. Dîvânü Lûgati’t-Türk, 11. yüzyıl Orta Asya Türk dünyasının en sağlam dil mirası olmasının yanında Türk kültürü ve medeniyetinin eşsiz kaynaklarından biridir. Kayasandık

c) Karahanlı metinleri Atabetü’l-Hakâyık (Gerçeklerin Eşiği): Dinî ve tasavvufî konuların anlatıldığı bu eserin Edip

c) Karahanlı metinleri Atabetü’l-Hakâyık (Gerçeklerin Eşiği): Dinî ve tasavvufî konuların anlatıldığı bu eserin Edip Ahmet tarafından 12. yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilmektedir. Kitapta; bilginin yararı, cahilliğin zararı, dili tutmanın önemi, cimriliğin kötülüğü, cömertliğin iyiliği, alçak gönüllüğünün güzelliği, kibrin kötülüğü gibi konular işlenmiştir. Kayasandık

c) Karahanlı metinleri Divân-ı Hikmet: Hoca Ahmet Yesevî’nin şiirlerine hikmet, bu şiirlerin toplandığı defterlere

c) Karahanlı metinleri Divân-ı Hikmet: Hoca Ahmet Yesevî’nin şiirlerine hikmet, bu şiirlerin toplandığı defterlere Divân-ı Hikmet denmektedir. Bu eserdeki şiirlerin hepsi, Hoca Ahmet Yesevî’ye ait değildir. Kitapta, öğretici yönü ağır basan manzumeler vardır. Kayasandık

2. ORTA TÜRKÇE DÖNEMİ (13. – 15. yüzyıllar arası) Eski Türkçeyle yeni Türkçeyi birbirine

2. ORTA TÜRKÇE DÖNEMİ (13. – 15. yüzyıllar arası) Eski Türkçeyle yeni Türkçeyi birbirine bağlayan geçiş dönemidir Türk dili ve Türk kültüründe önemli değişmelerin olduğu bu dönem, Harezm Türkçesi ile temsil edilir. Harezm Türkçesi, 13. ve 14. yüzyıllarda Batı Türkistandaki yazı diline verilen isimdir. Kayasandık

Harezm Türkçesinin yadigârları: Mukaddimetü’l-Edeb: Dîvânü Lûgati’t-Türk’ten sonra Orta Türkçe döneminin en zengin söz varlığına

Harezm Türkçesinin yadigârları: Mukaddimetü’l-Edeb: Dîvânü Lûgati’t-Türk’ten sonra Orta Türkçe döneminin en zengin söz varlığına sahip bu eser, Zemahşerî tarafından 1127 -1144 yılları arasında pratik bir sözlük tertibinde yazılarak Harizmşah Atsız’a sunulmuştur. Kayasandık

Harezm Türkçesinin yadigârları: Kısasü’l-Enbiyâ: Rabguzî tarafından bir yılda yazılarak 710 (1310)’da Emir Nasrüddin Tok

Harezm Türkçesinin yadigârları: Kısasü’l-Enbiyâ: Rabguzî tarafından bir yılda yazılarak 710 (1310)’da Emir Nasrüddin Tok Buğa’ya sunulan bu eserde Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlere ait kıssaların yanı sıra Hz. Muhammet, dört halife, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e ait menkıbeler de vardır. Kayasandık

Harezm Türkçesinin yadigârları: Muînü’l-Mürid: Arapça bilmeyen Türkmenlere İslâm fıkhını ve tasavvufu öğretmek amacıyla İslâm

Harezm Türkçesinin yadigârları: Muînü’l-Mürid: Arapça bilmeyen Türkmenlere İslâm fıkhını ve tasavvufu öğretmek amacıyla İslâm mahlaslı bir şair tarafından 1313 yılında yazılan 900 beyitlik manzum bir eserdir. Muhabbetnâme: 1353’te Harezmî tarafından yazılan manzum bir eserdir. Kayasandık

Harezm Türkçesinin yadigârları: Nehcü’l-Ferâdis: Kerderli Mahmut tarafından 1358’de yazılmış, kırk hadis tercümesi niteliğinde dinî,

Harezm Türkçesinin yadigârları: Nehcü’l-Ferâdis: Kerderli Mahmut tarafından 1358’de yazılmış, kırk hadis tercümesi niteliğinde dinî, ahlakî bir eserdir. Sade bir dille kaleme alınan bu eser, Harezm Türkçesinin nesir alanındaki güzel örneklerinden biridir. Anonim Kur’an Tefsiri bu döneme ait diğer bir eserdir. Kayasandık

Kıpçak Türkçesinin yadigârları: Kodeks Kumanikus (Codex Cumanicus): İtalyan tüccarlar ve Alman rahipler tarafından derlendiği

Kıpçak Türkçesinin yadigârları: Kodeks Kumanikus (Codex Cumanicus): İtalyan tüccarlar ve Alman rahipler tarafından derlendiği tahmin edilen, Hristiyanlığa ait ilahileri, bilmeceleri Türkçe - Almanca Latince - Farsça sözlük parçalarını içine alan ve anonim bir eser olan Kodeks Kumanikus, Kıpçakça için olduğu kadar Türk dili tarihi için de önemli bir kaynaktır. Tercümanü Türkî ve Arabî: Konyalı Halil b. Muhammed b. Yusuf tarafından 1245’te Mısır’da yazılmış veya istinsah edilmiş bir lügat-gramerdir. Mısır’da yazılan Kıpçakça eserler içinde şimdilik- tarihi bilinenlerin en eskisidir. Kayasandık

Kıpçak Türkçesinin yadigârları: Kitâbü’l-İdrâk li Lisânü’l-Etrâk: Türkçenin bilinen ilk gramer kitabıdır. Esirü’d-din Ebû-Hayyan tarafından

Kıpçak Türkçesinin yadigârları: Kitâbü’l-İdrâk li Lisânü’l-Etrâk: Türkçenin bilinen ilk gramer kitabıdır. Esirü’d-din Ebû-Hayyan tarafından 1312’de yazılmıştır. Husrev ü Şirin: Nizamî’nin aynı adlı eserinin Türk edebiyatındaki ilk tercümesidir. 1341’de Kutb tarafından yazılmıştır. Kayasandık

Kıpçak Türkçesinin yadigârları: Gülistan Tercümesi: Sadî’nin Gülistan adlı Farsça eserinden Saraylı Seyf’in yaptığı tercümedir.

Kıpçak Türkçesinin yadigârları: Gülistan Tercümesi: Sadî’nin Gülistan adlı Farsça eserinden Saraylı Seyf’in yaptığı tercümedir. Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fi’l-Lûgati’t-Türkiyye: Yazılış tarihi kesin belli olmayan Kıpçak gramerlerinden biridir. El-Kavaninü’l-Külliye li Zabti’l-Lûgati’t-Türkiyye: Yazarı bilinmiyor. Gramer kitabıdır. Kayasandık

3. YENİ TÜRKÇE DÖNEMİ (15. – 20. yüzyıllar arası) Orta Türkçe dönemindeki Türk lehçelerinin,

3. YENİ TÜRKÇE DÖNEMİ (15. – 20. yüzyıllar arası) Orta Türkçe dönemindeki Türk lehçelerinin, edebiyatlarının gelişerek devam ettiği dönemdir. Bu dönemi, dil bilgisi yapısı bakımından belli farklılıklar olmakla birlikte Orta Türkçe Dönemi’nden kesin çizgilerle ayırmak pek mümkün değildir. Kayasandık

4. MODERN TÜRKÇE DÖNEMİ 20. yüzyıldan itibaren bugünü de içine alan bütün Türk bölgelerinde

4. MODERN TÜRKÇE DÖNEMİ 20. yüzyıldan itibaren bugünü de içine alan bütün Türk bölgelerinde devam eden Türkçedir. Kayasandık

TüRK YAZI DİLİNİN TARİHî GELİŞİMİ ESKİ TÜRKÇE Köktürkler döneminden itibaren yazılı metinlerle takip edilen

TüRK YAZI DİLİNİN TARİHî GELİŞİMİ ESKİ TÜRKÇE Köktürkler döneminden itibaren yazılı metinlerle takip edilen ve gelişmesini 13. yüzyıla kadar tek yazı dili olarak sürdüren Türkçedir. Eski Türkçe; Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemlerini içine alır. Kayasandık

ESKİ TÜRKÇE KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ Orta Türkçe döneminde, Eski Türkçenin bir devamı olarak 13. ve

ESKİ TÜRKÇE KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ Orta Türkçe döneminde, Eski Türkçenin bir devamı olarak 13. ve 14. yüzyıllarda Orta Asya ile Hazar denizinin kuzeyindeki Türkler arasında kullanılan yazı dilidir. Kuzey ve Doğu Türkçesi arasındaki farkların giderek artmasıyla bu yazı dili, 15. yüzyılda Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi olarak iki kolda gelişmesini sürdürmüştür: Kayasandık

a) Kuzey Türkçesi Kıpçak Türkçesi ve Tatar Türkçesi olarak da adlandırılan Kuzey Türkçesi, Hazar

a) Kuzey Türkçesi Kıpçak Türkçesi ve Tatar Türkçesi olarak da adlandırılan Kuzey Türkçesi, Hazar denizinin kuzeyinden batıya doğru yayılan Türklerin kullandıkları yazı dilidir. Kayasandık

b) Doğu Türkçesi Harezm-Kıpçak Türkçesinin bir devamı olarak 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar gelişmesini

b) Doğu Türkçesi Harezm-Kıpçak Türkçesinin bir devamı olarak 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar gelişmesini sürdüren, Orta Asya (yani Doğu) Türklüğünün yazı dilidir. Çağatayca olarak da adlandırılan bu yazı dili Sekkakî, Lütfî, Gedâî, Ali Şir Nevâyî, Hüseyin Baykara, Şiban Han, Muhammed Salih; Babür; Ebulgazi Bahadır Han gibi şair ve yazarlar tarafından temsil edilir. Doğu Türkçesi günümüzde, Batı Türkistandaki Modern Özbek Türkçesiyle ve Doğu Türkistanda Yeni Uygur Türkçesiyle temsil edilmektedir. Kayasandık

BATI TÜRKÇESİ Hazar’ın güneyinden batıya uzanan ve Azerbaycan (Kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan), Anadolu,

BATI TÜRKÇESİ Hazar’ın güneyinden batıya uzanan ve Azerbaycan (Kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan), Anadolu, Adalar, Rumeli, Irak ve Suriye’de konuşulan Türkçeye Batı Türkçesi denmektedir. Bugünkü yazı dillerinin sınıflandırılmasında Türkiye Türkçesi, Gagavuz Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi Batı Türkçesi grubunda yer almaktadır. Bugün Batı Türkçesi; Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ve Türkmen Türkçesi olmak üzere varlığını dört kolda devam ettirmektedir. Türkiye Türkçesi, Batı Türkçesinin ana kolunu oluşturur ve tarihî süreçte kendi içinde üç döneme ayrılır: Kayasandık

Batı Türkçesinin dönemleri a) Eski Anadolu (Eski Türkiye) Türkçesi 13. yüzyılın başlarından 15. yüzyılın

Batı Türkçesinin dönemleri a) Eski Anadolu (Eski Türkiye) Türkçesi 13. yüzyılın başlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar Anadolu ve Rumeli’de kullanılan, Oğuz temelindeki Türkçe olup Batı Türkçesinin ilk dönemini oluşturur. Anadolu Selçukluları döneminde bilim dili Arapça, resmî dil Farsça olduğu için Türkçeyle dinî, ahlakî özellikler taşıyan ve daha çok, halka seslenen eserler yazılmıştır. Arapça ve Farsça unsurların henüz fazla olmadığı bu dönemin Eski Türkçeden ayrılan özellikleri olmakla birlikte bugünkü Türkiye Türkçesinin de temelini oluşturur. Kayasandık

Batı Türkçesinin dönemleri b) Osmanlı Türkçesi Pratikte kısaca Osmanlıca diye de adlandırılan Osmanlı Türkçesi,

Batı Türkçesinin dönemleri b) Osmanlı Türkçesi Pratikte kısaca Osmanlıca diye de adlandırılan Osmanlı Türkçesi, 15. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devletinin sınırları içinde kullanılan yazı dilidir. Bu dönemin en belirgin özelliği Arapça, Farsça gibi yabancı dillerden oldukça fazla kelime ve gramer şeklinin Türkçeye girmiş olmasıdır. Kayasandık

Batı Türkçesinin dönemleri c) Türkiye Türkçesi Batı Türkçesinin bugün içinde bulunduğumuz üçüncü dönemidir. Türkiye

Batı Türkçesinin dönemleri c) Türkiye Türkçesi Batı Türkçesinin bugün içinde bulunduğumuz üçüncü dönemidir. Türkiye Türkçesi teriminden, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî dili olan ve bugün çok geniş bir alanda kullanılan Türk yazı dili anlaşılır. Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının (Z. Gökalp, A. C. Yöntem, . Koyuncu) konuşma dilinden yeni bir yazı dili yaratma amacıyla Genç Kalemler dergisinde başlattıkları Yeni Lisan hareketi bu dönemin Kayasandık başlangıcı olarak kabul edilir.

- Türkçenin sadeleşmesinde de önemli bir yeri olan Yeni Lisan hareketinin gerçekleşmesinde bugün de

- Türkçenin sadeleşmesinde de önemli bir yeri olan Yeni Lisan hareketinin gerçekleşmesinde bugün de geçerliğini sürdüren ilkeler benimsenmiştir. Kayasandık

Yeni Lisan hareketinin ilkeleri: 1. Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren dil bilgisi kuralları ve

Yeni Lisan hareketinin ilkeleri: 1. Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren dil bilgisi kuralları ve bu kurallarla yapılan bütün tamlamalar kaldırılmalıdır. 2. Dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş kelimelerle yapılacak yeni isim ve sıfat tamlamaları, Türkçenin kurallarına göre yapılmalıdır. Kayasandık

Yeni Lisan hareketinin ilkeleri: 3. Yazı diliyle konuşma dili arasındaki büyük ayrılığı kaldırmak için

Yeni Lisan hareketinin ilkeleri: 3. Yazı diliyle konuşma dili arasındaki büyük ayrılığı kaldırmak için yazı dili konuşma diline yaklaştırılmalı, İstanbul konuşması, yazı dili olmalıdır. 4. Bu ilkelerden yola çıkarak taklit değil, yeni ve millî bir edebiyat meydana getirilmelidir. Kayasandık

. Türkiye Türkçesinin gelişmesi içinde Yeni Lisan hareketinden sonra en geniş çalışma Dil inkılabı’dır.

. Türkiye Türkçesinin gelişmesi içinde Yeni Lisan hareketinden sonra en geniş çalışma Dil inkılabı’dır. 1928’de Latin alfabesinin kabulü, 1932’de Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu)’nin kuruluşu bu hareketin önemli halkalarıdır. Bu devrede Türkçeye devlet eli uzanmış ve Türkçeleşme hareketi devletin desteği ile yürütülmüştür. Kayasandık

Dil inkılabı’nın ana hedefleri şunlardır: 1. Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı

Dil inkılabı’nın ana hedefleri şunlardır: 1. Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî kültür etrafında toplayan önemli bir varlık olarak görme fikrini genişletmek, 3. Türkçeye, yapı ve özelliklerine uygun bir gelişme zemini hazırlamak, 4. Türkçeyi eğitim dili hâline getirmek, Kayasandık

Dil inkılabı’nın ana hedefleri şunlardır: 5. Türkçeyi, ilim ve kültür dili hâline getirmek, 6.

Dil inkılabı’nın ana hedefleri şunlardır: 5. Türkçeyi, ilim ve kültür dili hâline getirmek, 6. Türkçeyi bir ilim kolu olarak inceleme ve araştırma konusu yapmak, 7. Dile yeni kelime katacak kelime türetme yollarına işlerlik kazandırarak, bu yolla dili zenginleştirmek. Dil inkılabı ile Türkçede, 1940’lı yıllardan itibaren bir tasfiyecilik hareketi görülür. Kayasandık

SÖZÜN ÖZÜ Türk yazı dilinin tarihi kısaca şöyle özetlenebilir: Türk yazı dilinin ilk dönemi,

SÖZÜN ÖZÜ Türk yazı dilinin tarihi kısaca şöyle özetlenebilir: Türk yazı dilinin ilk dönemi, başlangıçtan 13. yüzyıla kadar olan zamanı içine alan Eski Türkçedir. Eski Türkçeden öncesi karanlık dönemdir. Türkçenin uzak lehçeleri olan Yakutça ve Çuvaşça bu karanlık dönemde ana Türkçeden ayrılan kollardır. Kayasandık

SÖZÜN ÖZÜ 12. ve 13. yüzyılda büyük gelişmeler ve değişmeler olmuş, Türkler Orta Asya’dan

SÖZÜN ÖZÜ 12. ve 13. yüzyılda büyük gelişmeler ve değişmeler olmuş, Türkler Orta Asya’dan kuzeye ve batıya doğru yayılarak yeni kültür merkezleri oluşturmuşlardır. Bunun sonucunda Eski Türkçe dönemi bitmiş, biri Kuzey-Doğu diğeri Batı Türkçesi olmak üzere iki yeni yazı dili ortaya çıkmıştır. Kuzey-Doğu Türkçesindeki iki kol, 15. yüzyıldan itibaren farklılaşarak Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi olarak ikiye ayrılmıştır. Kuzey Türkçesi Kıpçakça ile temsil edilirken Doğu Türkçesi Çağatayca adıyla da anılmış ve bugün yerini modern Özbek Türkçesine bırakmıştır. Kayasandık

SÖZÜN ÖZÜ Batı Türkçesi ise Hazar’ın güneyinden batıya yayılan Batı Türklüğünün yazı dili olarak

SÖZÜN ÖZÜ Batı Türkçesi ise Hazar’ın güneyinden batıya yayılan Batı Türklüğünün yazı dili olarak 13. yüzyıldan itibaren kullanılmaktadır. Batı Türkçesi tarihî süreçte kendi içinde Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi olmak üzere üç döneme ayrılır. Kayasandık

SÖZÜN ÖZÜ Dilin tarihî gelişimi dikkatle incelendiğinde şu sonucu çıkarmak mümkündür: Yeni coğrafyalarda birbirinden

SÖZÜN ÖZÜ Dilin tarihî gelişimi dikkatle incelendiğinde şu sonucu çıkarmak mümkündür: Yeni coğrafyalarda birbirinden az çok uzakta yeni vatanlar kurmadan; yeni dinlerle, yeni kültürlerle, yeni medeniyetlerle. . . tanışmalardan dil doğal olarak etkilenmektedir. Ancak bu etkilenmenin derecesi, dilin asıl işlevi olan anlaşma görevini yerine getirmesini engelleyecek düzeyde olunca bu durum dilin yararına değil zararına olmaktadır. Kayasandık

SÖZÜN ÖZÜ Osmanlı Türkçesinin son dönemlerinde olduğu gibi bir tarafta konuşulan fakat yazılmayan bir

SÖZÜN ÖZÜ Osmanlı Türkçesinin son dönemlerinde olduğu gibi bir tarafta konuşulan fakat yazılmayan bir Türkçe, diğer tarafta yazılan fakat konuşulmayan bir Türkçe, anlaşma görevini yerine getiremeyen bir Türkçe istenmiyorsa yabancı dillerden Türkçeye girmeye çalışan kelimelere ve dil kurallarına karşı dikkatli olunmalı, bahane ne olursa olsun bir kelimenin Türkçe karşılığı varken diğerleri asla kullanılmamalıdır. Kayasandık