Travma ve Stres Balantl Bozukluklar Tepkisel Balanma Bozukluu
Travma ve Stres Bağlantılı Bozukluklar
► Tepkisel Bağlanma Bozukluğu ► Sınırsız Toplumsal Katılım Bozukluğu Disinhibited Social Engagement Disorder) ► Travma Sonrası Stres Bozukluğu ► Akut Stres Bozukluğu ► Uyum Bozuklukları ► Başka Türlü Adlandırılamayan Travma ve Stres Bağlantılı Bozukluklar
DSM V Tepkisel Bağlanma Bozukluğu A. Aşağıdakilerden her ikisi ile birlikte kendini gösteren, erişkin bakım verenlere karşı, kısıtlı, duygusal açıdan içine kapanık, sürekli bir davranış örüntüsü: 1. Çocuk zorlandığında, çok seyrek olarak ya da çok az rahatlatılma ihtiyacında olur. 2. Çocuk zorlandığında, rahatlatılmaya çok seyrek ya da çok az tepki verir. B. Aşağıdakilerden en az ikisinin olmasıyla belirli, süreklilik gösteren, toplumsal ve duygusal bir bozukluk: ►
Başkalarına karşı çok az toplumsal ve duygusal tepki gösterme. 2. Olumlu duygulanım kısıtlılığı. 3. Erişkin bakım verenlerle, korkutucu olmayan etkileşimler sırasında bile, açıklanamayan bir biçimde, çabuk kızma, üzülme ya da korkma dönemlerinin olması C. Aşağıdakilerin en az birinin olmasıyla belirli olmak üzere, çocuk uçlarda, yetersiz bir bakım görmüştür: 1. Rahatlatılma, uyarım ve duygulanım gibi temel duygusal gereksinimlerin, bakım veren erişkinlerce sürekli olarak eksik karşılandığı, toplumsal olarak boşlama (ihmal) ya da yoksun bırakma tutumu. 1.
2. Kalıcı bağlanmaların oluşması için elverişli durumları kısıtlar biçimde, birincil bakım verenlerde yineleyici değişikler olması (örn. evlatlık bakımında sık bir değişiklik olması). 3. Seçici bağlanmaların oluşması için elverişli durumları ileri derecede kısıtlar biçimde, olağandışı ortamlarda büyütülme (örn. Çocukbakım veren oranının yüksek olduğu kurumlarda). D. C tanı ölçütündeki bakımın, A tanı ölçütündeki bozuk davranışlardan sorumlu olduğu düşünülür (örn. A tanı ölçütündeki bozukluklar, C tanı ölçütünde sözü edilen yeterli bakım olmamasından sonra başlamıştır. )
E. otizm açılımı kapsamında bozukluk için tanı ölçütleri karşılanmamaktadır. F. Bu bozukluk beş yaşından önce açıkça ortaya çıkar. G. Çocuğun gelişimsel yaşı en az dokuz aydır. Varsa belirtiniz: Sürekli: Bu bozukluk on iki aydan daha uzun bir süredir bulunmaktadır. O sıradaki ağırlığını belirtiniz: Çocuk, bu bozukluğun bütün belirtilerini gösteriyorsa ve her bir belirti oldukça yüksek düzeylerde kendini gösteriyorsa, tepkisel bağlanma bozukluğu ağır olarak belirtilir.
► Sınırsız Toplumsal Katılım Bozukluğu A. Çocuğun tanıdık olmayan erişkinlere etkin bir biçimde yaklaştığı ve etkileştiği (onları yabancılamadığı ve yadırgamadığı) ve aşağıdakilerden en az ikisini gösterdiği bir davranış örüntüsü: 1. Tanıdık olmadık erişkinlere yaklaşırken ve onlarla etkileşirken suskunluk göstermeme ya da çok az suskunluk gösterme. 2. İleri derecede senli-benli sözel ya da bedensel davranış (kültürel açıdan onaylanmayacak ve yaşına uygun toplumsal sınırlarla uyumlu olmayan).
3. Tanıdık olmayan ortamlarda bile, göze aldığı bir eylem için erişkin bakım verenin varlığına geriye dönüp bakmama ya da yeterince bakmama. 4. Tanıdık olmayan bir erişkinle çekip gitme konusunda, hiç duraksamadan ya da çok az duraksayarak, isteklilik gösterme. B. A tanı ölçütündeki davranışlar dürtüsellikle sınırlı değildir (dikkat eksikliği/aşırı hareket bozukluğunda olduğu gibi), ancak toplumsal olarak sınırsız davranışlardır.
C. Aşağıdakilerden en az birinin olmasıyla belirli olmak üzere, çocuk uçlarda, yetersiz bir bakım görmüştür: 1. Rahatlatılma, uyarım ve duygulanım gibi temel duygusal gereksinimlerin, bakım veren erişkinlerce sürekli olarak eksik karşılandığı, toplumsal olarak boşlama (ihmal) ya da yoksun bırakma tutumu. 2. Kalıcı bağlanmaların oluşması için elverişli durumları kısıtlar biçimde, birincil bakım verenlerde yineleyici değişikler olması (örn. evlatlık bakımında sık bir değişiklik olması).
3. Seçici bağlanmaların oluşması için elverişli durumları ileri derecede kısıtlar biçimde, olağandışı ortamlarda büyütülme (örn. çocuk bakım veren oranın yüksek olduğu kurumlarda). D. C tanı ölçütündeki bakımın, A tanı ölçütündeki bozuk davranışlardan sorumlu olduğu düşünülür (örn. A tanı ölçütündeki bozukluklar, C tanı ölçütünde sözü edilen sağlıklı olmayan bakımdan sonra başlamıştır). E. Çocuğun gelişimsel yaşı en az dokuz aydır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
► Travma sonrası stres bozukluğu; Travma yaratan bir olayın ardından kişide ortaya çıkan ve en az bir ay süresince temel olarak olayın yeniden yaşanması, kaçınma ve genel tepki düzeyinde azalma ve aşırı uyarılma belirtilerine yol açan bir bozuklukdur
► TSSB: Akut travmayı takiben ortaya çıkar. 1 ay ya da daha uzun sürer. ► Akut Stres bozukluğu: Travmayı izleyen 3 gün içinde çıkar, 3 -30 gün sürer. ► Kronik Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Üç aydan uzun süre izlenen TSSB’dir.
► Bir olayın travmatojonite gücü hakkında kesin ölçüler koymak kolay değildir. Örneğin; herhangi bir olay, bir kişi için travmatojen olabilirken diğeri için olmayabilir. ► Sonuçta bir olayın kişi için ifade ettiği duygular, olayın algılanması, yorumlanması ve kişinin daha önceki yaşantıları önemlidir.
► Bu konuda rol oynayan travmalar, hastalık, ameliyat, tecavüze uğrama, ensest ilişki, yangın, sel, deprem gibi doğal felaketler, savaşlar olabilir.
Tarihçe: ► İnsanlar tarafından yaşanan travmalara eşlik eden duygusal tepkilerin varlığı uzun yıllardır bilinmektedir. 1880’lerde Pierre Janet’in çalışmaları TSSB’nin temel belirtilerine ilk katkılar olarak kabul edilmektedir. ► Daha sonra Sigmund Freud’un tanımladığı “travmatik nevroz”un, travma sonrası stresin en erken versiyonu olabileceği öne sürülmektedir.
► Semptom: Olayın, huzursuz edici biçimde tekrar akla gelmesi, hatta akıldan çıkmaması
► PTSB'nun semptomları üç ana grupta toplanır: (1) istemeden, devamlı, tekrarlayan şekilde olayın tekrar yaşanması; (2) travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma; (3) devamlı bir uyarılmışlık hali.
DSM V ► Örselenme Sonrası Gerginlik (Travma Sonrası Stres) Bozukluğu Not: Aşağıdaki tanı ölçütleri erişkinler, gençler ve altı yaşından büyük çocuklara uygulanır. Altı yaşındaki ve daha küçük çocuklar için aşağıda ona karşı gelen tanı ölçütlerine bakın. A. Aşağıdaki yollardan biriyle (ya da birden çoğuyla), gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:
1. 2. 3. 4. Doğrudan örseleyici olay(lar) yaşama. Başkalarının başına gelen olay(lar)ı, doğrudan doğruya görme (bunlara tanıklık etme). Bir aile yakının ya da yakın bir arkadaşının başına örseleyici olay(lar) geldiğini öğrenme. Aile bireyinin ya da arkadaşının gerçek ölümü ya da ölüm olasılığı kaba güçle ya da kaza sonucu olmuş olmalıdır. Örseleyici olay(lar)ın sevimsiz ayrıntılarıyla, yineleyici bir biçimde ya da aşırı bir düzeyde karşıya kalma (örn. insan kalıntılarını toplayan ilk kişiler, çocuk sömürüsünün ayrıntılarıyla yeniden karşılaşan polis memurları)
Not: Böyle bir karşıya gelme, işle ilgili olmadıkça, elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla olmuş ise A 4 tanı ölçütü uygulanmaz. B. Örseleyici olay(lar)dan sonra başlayan, örseleyici olay(lar)a ilişkin, istenç dışı gelen aşağıdaki belirtilerin birinin (ya da çoğunu varlığı): 1. Örseleyici olay(lar)ın yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen, sıkıntı veren anıları. Not: Altı yaşından büyük çocuklarda, örseleyici olay(lar)ın kapsandığı konuların ya da bu olay(lar)ın birtakım yönlerinin dışa vurulduğu yineleyici oyunlar ortaya çıkabilir.
2. İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olay(lar)la ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler. Not: Çocuklar, içeriği belirsiz korkutucu düşler görüyor olabilirler. 3. Kişinin örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri (örn. geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler, belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler; en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin tam olarak ayırdında olmamadır. ) Not: Çocuklar oyun sırasında, örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.
4. Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama. 5. Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlara karşı fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme. C. Aşağıdakilerden birinin ya da her ikisinin birlikte olmasıyla belirli, örseleyici olaylardan sonra ortaya çıkan, örseleyici olaylara ilişkin uyaranlardan sürekli bir biçimde kaçınma:
Örseleyici olay(lar)la ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler, ya da duygulardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları. 2. Örseleyici olay(lar)la ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler, ya da duyguları uyandıran dış anımsatıcılardan (insanlar, yerler, konuşmacılar, etkinlikler, nesneler, durumlar) kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları. D. Aşağıdakilerden ikisinin (ya da çoğunun) olmasıyla belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasından sonra başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar)a ilişkin bilişlerde ya da duygudurumda olumsuz değişiklikler olması: 1.
1. 2. 3. Örseleyici olay(lar)ın önemli bir yönünü anımsayamama (özellikle unutkanlık çözülmesine [dissosiyatif amnezi] bağlıdır ve baş yaralanması, alkol ya da madde kullanımına bağlı değildir). Kendisi, başkaları ya da dünya ile ilgili olarak, sürekli ve abartılı olumsuz inanışlar ya da beklentiler (örn. “Ben kötüyüm”, “Kimseye güvenilmez”, “Dünya tümüyle tehlikeli bir yerdir”, “Bütün sinir sistemim kalıcı olarak bozuldu”). Örseleyici olayların nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili olarak, kişinin kendisini ya da başkalarını suçlamasına yol açan, süreklilik gösteren, çarpım bilişler.
4. Süreklilik gösteren olumsuz duygusal durum (örn. Korku, dehşet, öfke, suçluluk ya da utanç) 5. Önemli etkinliklere duyulan ilgide ya da katılımda belirgin azalma. 6. Başkalarından kopma ya da başkalarına yabancılaşma duyguları. 7. Sürekli bir biçimde olumlu duygular yaşayamama (örn. mutluluğu, doyumu ya da sevgi duygularını yaşayamama)
E. Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, örseleyici olayların ortaya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olaylarla ilintili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin değişiklikler olması: 1. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında). 2. Sakınmaksızın davranma ya da kendine zarar veren davranışlarda bulunma.
3. Her an tetikte olma. 4. Abartılı irkilme tepkisi gösterme. 5. Odaklanma güçlükleri. 6. Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma). F. Bu bozukluğun süresi (B, C, D ve E tanı ölçütleri) bir aydan daha uzundur. G. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
H. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. ilaç, alkol) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz. Olup olmadığını belirtiniz: Çözülme belirtileri (dissosiyatif belirtiler) gösteren: Kişinin belirtileri örselenme sonrası gerginlik bozukluğunun tanı ölçütlerini karşılamaktadır, ayrıca kişi, tetikleyici etkene tepki olarak aşağıdakilerden birinin belirtilerini sürekli ya da yineleyici olarak yaşamaktadır:
Kendine yabancılaşma (depersonalizasyon): Kişinin, zihinsel süreçlerinden ya da vücudundan koptuğu duyumunu yaşadığı, sanki bunlara dışarıdan bir gözlemciymiş gibi baktığı, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. sanki bir düş içindeymiş gibi olduğu duyumu; kendisini ya da vücudunun gerçek dışı olduğu duyumu ya da zamanın yavaş aktığı duyumu). 2. Gerçekdışılık (derealizasyon): Çevredekilerin gerçek dışı olduğuna ilişkin, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. kişinin çevresindeki dünya gerçekdışı, düşsel, uzak ya da çarpık olarak yaşanır). 1.
Not: Bu alttürün kullanılabilmesi için, çözülme belirtilerinin, bir maddenin (örn. bilinç kararmaları, alkol esrikliği sırasındaki davranışlar) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. kompleks parsiyel katılmalar) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamıyor olması gerekir. Varsa belirtiniz: Gecikmeli dışavurum gösteren: Olaydan sonra en az altı ay geçmeden tanı ölçütleri tam olarak karşılanmıyorsa (kimi belirtiler kısa bir süre içinde başlasa da).
Altı Yaşındaki ve Altı Yaşının Altındaki Çocuklar İçin Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu A. Altı yaşındaki ve daha küçük çocuklarda, aşağıdaki yollardan biriyle (ya da daha çoğuyla), gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde, ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşma ya da cinsel saldırıya uğrama: 1. Doğrudan örseleyici olay(lar)ı yaşama. 2. Özellikle birincil bakım verenler olmak üzere, başkalarının başına gelen olay(lar)ı, doğrudan doğruya görme (bunlara tanıklık etme). ►
Not: Doğrudan doğruya görme (tanıklık etme), elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla görmüş olmayı kapsamaz. 3. Ana babasından birinin ya da bakım veren kişinin başına örseleyici olay(lar) geldiğini öğrenme. B. Örseleyici olay(lar)dan sonra başlayan, örseleyici olay(lar)a ilişkin, istençdışı gelen aşağıdaki belirtilerin birinin (ya da daha çoğunun) varlığı: 1. Örseleyici olay(lar)ın yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen, sıkıntı veren anıları.
Not: Kendiliğinden ortaya çıkan ve istençdışı gelen anıların sıkıntı veriyor gibi görünmesi gerekmez ve bunlar, oyunda yeniden canlandırılıyor gibi dışa vurulabilirler. 2. İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olaylarla ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler. Not: Korkutucu içeriğin örseleyici olayla ilişkisini kurmak olanaklı olmayabilir. 3. Çocuğun örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri (örn. geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler;
en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin tam olarak ayırdında olmamadır. ) Çocuklar oyun sırasında örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler. 4. Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama. 5. Örseleyici olay(lar)ı anımsatıcılara karşı fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme.
C. Örseleyici olaylarla ilintili uyaranlardan sürekli bir kaçınmayı ya da örseleyici olaylarla ilintili bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişiklikler olduğunu gösteren, olay(lar)dan sonra başlamış ya da kötüleşmiş, aşağıdaki bir (ya da birden çok) belirti bulunmalıdır: Uyaranlardan Sürekli Kaçınma 1. Örseleyici olayların anılarını uyandıran etkinlikler, yerler ya da nesnel anımsatıcılardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları. 2. Örseleyici olayların anılarını uyandıran insanlar, konuşmalar, ya da kişilerarası durumlardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.
Bilişlerde Olumsuz Değişiklikler 3. Olumsuz duygusal durumların sıklığının önemli ölçüde artması (örn. korku, suçluluk, üzüntü, utanç, şaşkınlık). 4. Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide ya da katılımda belirgin azalma, bu durum, oyun oynamada bir kısıtlılık göstermeyi de kapsar. 5. Toplumsal olarak geri çekilme, içine kapanma. 6. Sürekli olarak olumlu duyguları daha az gösterme.
D. Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olaylarla ilintili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde değişikliler olması: 1. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında). 2. Her an tetikte olma. 3. Abartılı irkilme tepkisi gösterme.
4. Odaklanma güçlükleri. 5. Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma). E. Bu bozukluğun süresi bir aydan daha uzundur. F. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. G. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. ilaç, alkol) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
Olup olmadığını belirtiniz: Çözülme belirtileri (dissosiyatif belirtiler) gösteren: Kişinin belirtileri örselenme sonrası gerginlik bozukluğunun tanı ölçütlerini karşılamaktadır, ayrıca kişi, tetikleyici etkene tepki olarak aşağıdakilerden birinin belirtilerini sürekli ya da yineleyici olarak yaşamaktadır: 1. Kendine yabancılaşma (depersonalizasyon): Kişinin, zihinsel süreçlerinden ya da vücudundan koptuğu duyumunu yaşadığı, sanki bunlara dışarıdan bir gözlemciymiş gibi baktığı, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. sanki bir düş içindeymiş gibi olduğu duyumu; kendisini ya da vücudunun gerçek dışı olduğu duyumu ya da zamanın yavaş aktığı duyumu).
2. Gerçekdışılık (derealizasyon): Çevredekilerin gerçek dışı olduğuna ilişkin, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. kişinin çevresindeki dünya gerçekdışı, düşsel, uzak ya da çarpık olarak yaşanır). Not: Bu alttürün kullanılabilmesi için, çözülme belirtilerinin, bir maddenin (örn. bilinç kararmaları, alkol esrikliği sırasındaki davranışlar) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. kompleks parsiyel katılmalar) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamıyor olması gerekir. Varsa belirtiniz: Gecikmeli dışavurum gösteren: Olaydan sonra en az altı ay geçmeden tanı ölçütleri tam olarak karşılanmıyorsa (kimi belirtiler kısa bir süre içinde başlasa da).
Bu belirtilerin içinde en uzun süre devam edenler genellikle aşağıdaki üçüdür. ► İlgi ve dikkat kaybı ► Karabasanlar ve uyku problemleri ► Olayı hatırlatan sembollerin karşısında kötüleşmek
Önemli sayıdaki olguda bu üçü, 1. 5 sene ve hatta daha fazla devam eder. En çabuk kaybolanlar ise şunlardır. ► Hayatta olmaktan, yaşamaktan utanç ► İrkilme ► Olayın tekrar meydana geleceği düşüncesi.
► Bu belirtiler, çoğu olguda 3 -4 ay sonra ortadan kaybolur. ► Posttravmatik stres bozukluğu, özellikle bazı psikiyatrik bozukluklarla yüksek komorbidite gösterir. Bunların arasında en sık, agorafobi (%12), obsesif kompulsif bozukluk (%9. 4), panik bozukluk (%9. 1) ve depresyon (%7. 2) görülür.
► Eğer alkol kötüye kullanımı da başlamışsa, bu durumda en sık görülen problemler şunlar olur. İçmeyi durduramamak Alkollü halde araba kullanmak Arkadaşları ile sorun çıkartmak.
Posttravmatik Stres Bozukluğu risk faktörleri şöyle sıralanabilir. Ailede psikiyatrik hastalık öyküsü Ailesel yoksulluk Çocuklukta kullanılmış olmak 16 yaşından önce cinsel tecavüze uğramak Kadın olmak (özellikle 35 -50 yaşları arası) Çocuklukta davranış bozukluğu Kendine güven azlığı İçe dönüklük Önceden psikiyatrik hastalık öyküsü Travmadan önce kötü hayat olayları Nörotik kişilik yapısı Anne-babadan erken ayrılma Düşük eğitim Alkol ve ilaç kullanımı
► Epidemiyoloji Topluma dayalı çalışmalar, PTSB'nin yaşam boyu prevelansının %1 -3 arasında olduğunu, populasyonun %614'ünün de subklinik olarak benzer semptomlar yaşadığını göstermektedir. Risk altındaki gruplarla yapılan çalışmalarda ise yaşam boyu prevelans %3, 6 -75 arasında değişmektedir.
ETİYOLOJİ ► PTSB, etiyolojisiyle tanımlanan ender hastalıklardan biridir. ► Fakat sadece travma, PTSB'yi açıklamakta yeterli olmamaktadır; çünkü aynı travmaya maruz kalan her kişide, aynı bozukluk gelişmemektedir. ► Travma öncesi kişinin yatkınlığı, travmanın özellikleri ve travma sonrası değişkenler PTSB'nin gelişmesinde rol oynamaktadır. ► Genellikle travmanın şiddetiyle PTSB gelişme riski arasında doğru orantı vardır.
Psikodinamik yaklaşımlar: ► Bu yaklaşıma göre daha önceki psikoseksüel gelişim dönemlerine ait tam olarak çözüme ulaşmamış çatışmaların varlığı, travmayla başa çıkmayı zorlaştırmaktadır. ► Kişinin önceki yaşam dönemlerinde çözülmesi gereken çatışmalarının bastırıldığı ve çözümlenemediği durumlarda, yeni travma önceki çatışmaların alevlenmesine neden olabilmektedir. ► Travma durumunda benlik aşırı uyarana maruz kaldığı için, benlik kontrolden çıkmış gibi hissetmekte ve kontrolü yeniden ele geçirme çabalarını başlatmaktadır; bu nedenle seçilen yol bir önceki psikoseksüel gelişim basamağına gerileme olabilmektedir.
► TSSB’de görülen korkutucu rüyaların dinamik açıdan görevi, travmatik olayın yeniden yaşanması yolu ile hem kişide gerilim yaratan uyarıma geç de olsa bir boşalım olanağı sağlama, hem de kişinin henüz tamamen engel olamadığı uyaranlar üzerinde yavaş egemenlik ve kontrol kazanmasına olanak vermektir.
BİRLİKTELİK (KOMORBİDİTE) ► Panik Bozukluğu ► Alkol-Madde kötüye kullanımı ► OKB ► Duygu durum bozukluğu ► Majör depresif bozukluk ► Sosyal fobi ► Yaygın anksiyete bozukluğu ► Distimik bozukluk
AYIRICI TANI Organik Mental Bozukluk: ► Anksiyete, depresyon, kişilik değişiklikleri ya da anormal davranışların varlığı durumunda organik mental bozukluğu ortaya çıkaran tüm durumlar TSSB’yi taklit edebilmektedir. ► Bu organik patolojilere organik kişilik sendromu, deliryum, organik halisinoz ve çekilme dahildir.
Majör Depresyon: ► Ruhsal küntleşme ► İritabilite ► Uyku bozuklukları ► Halsizlik ► Anhedoni ► Aile ve sosyal ilişkilerde bozulma ► Öfke
GİDİŞ VE PROGNOZ ► Travmayla karşılaşmadan kısa süre sonra, çoğu kişide TSSB belirtileri görülmekte, ancak bu belirtiler kişilerin önemli bir bölümünde gerilemekte ve TSSB tablosu ortaya çıkmamaktadır.
► TSSB ortaya çıktığında ise hastalığın uzun dönem gidişi akuttan gecikmişe, kronikten artan azalan paterne uzanan yelpazede çok farklı yollar izleyebilmektedir.
TEDAVİ: ► TSSB oldukça belirgin sıkıntı ortaya çıkartan bir psikiyatrik patolojidir ve kişiler arası ilişkilerde, sosyal yaşam ve iş yaşamıyla ilgili işlevsellikte önemli bozulmaya yol açar. Tedavinin Amaçları: ► Akut stres bozukluğu ve TSSB belirtilerinin azaltılması, ► Travmayla ilişkili ortaya çıkabilecek komorbid durumların önlenmesi ya da azaltılması. ► Uyuma yönelik işlevselliğin geliştirilmesi ve normal gelişimin ilerlemesinin sağlanması ► Nükslerin önlenmesi
İLAÇ TEDAVİSİ ► Antidepresanlar, adrenerjik blokörler, duygu durum düzenleyicileri, benzodiazepinler…
PSİKOLOJİK TEDAVİ YAKLAŞIMLARI PSİKOTERAPİ: ► Terapistin güven verici tutumu ► Hastanın isteklerine sınırlı da olsa izin verici yaklaşım ► Katartik yaklaşım ► İkincil nevrotik tablolara yönelik terapiler
Göz hareketlerini duyarsızlaştırma ve yeniden inşa etme tekniği: (Eye movement desensitization and reprocessing, EMDR) ► Travmatik olayla kısa duraklayarak yüzleşme, hızlı ritmik göz hareketleri ve travmatik hatıraların sözelleştirilmesi yer almaktadır. Diğer yüzleştirme teknikleriyle benzer başarı oranları olduğu bilinmekte.
Stresle başa çıkma yöntemleri: ► Gevşeme teknikleri, bilişsel yaklaşımlar ile hastanın sağaltımı sağlanır. Psikolojik “DEBRIEFING” ► TSSB gelişimini önlemeyi amaçlayan, tek seans olarak hazırlanan, yarı yapılandırılmış ve genellikle grup olarak uygulanan bir tekniktir. Travmadan hemen sonra travmaya maruz kalan gruplara uygulanır. ► Onlara, travmaya maruz kalmış normal bireyler oldukları anlatılır.
Akut Gerginlik (Stres) Bozukluğu
DSM V Akut Gerginlik (Stres) Bozukluğu A. Aşağıdaki yollardan biriyle (ya da birden çoğuyla), gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma: 1. Doğrudan örseleyici olay(lar) yaşama. 2. Başkalarının başına gelen olay(lar)ı, doğrudan doğruya görme (bunlara tanıklık etme). 3. Bir aile yakının ya da yakın bir arkadaşının başına örseleyici olay(lar) geldiğini öğrenme. Not: Aile bireyinin ya da arkadaşının gerçek ölümü ya da ölüm olasılığı kaba güçle ya da kaza sonucu olmuş olmalıdır.
4. Örseleyici olay(lar)ın sevimsiz ayrıntılarıyla, yineleyici bir biçimde ya da aşırı bir düzeyde karşıya kalma (örn. insan kalıntılarını toplayan ilk kişiler, çocuk sömürüsünün ayrıntılarıyla yeniden karşılaşan polis memurları) Not: Böyle bir karşıya gelme, işle ilgili olmadıkça, elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla olmuş ise bu tanı ölçütü uygulanmaz.
B. Örseleyici olaylardan sonra başlayan ya da kötüleşen, istençdışı gelen belirtiler, olumsuz duygudurum, çözülme, kaçınma ve uyarılmayı kapsayan aşağıdaki herhangi beş kümeden dokuz (ya da daha çok) belirtinin varlığı. İstençdışı Gelen Belirtiler: 1. Örseleyici olayların yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen, sıkıntı veren anıları. Not: Çocuklarda, örseleyici olayların kapsandığı konuların ya da bu olayların birtakım yönlerinin dışa vurulduğu yineleyici oyunlar ortaya çıkabilir.
2. İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olaylarla ilişkili, yineleyici, sıkıntı veren düşler. Not: Çocuklar, içeriği belirsiz korkutucu düşler görüyor olabilirler. 3. Kişinin örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri (örn. geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler; en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin tam olarak ayırdında olmamadır. ) Çocuklar oyun sırasında örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler. 4. Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama ya da fizyolojiyi ilgilendiren belirgin tepkiler gösterme.
Olumsuz Duygudurum 5. Sürekli bir biçimde, olumlu duygular yaşayamama (örn. mutluluğu, doyumu ya da sevgi duygularını yaşayamama). Çözülme (Dissosiyasyon) Belirtileri 6. Kişinin çevresindekilerle ya da kendisiyle ilgili olarak değişmiş bir gerçeklik duyumu (örn. kendisini başkasının görüngesinden görme, şaşkın bir durumda olma, zamanın yavaşlaması)
7. Örseleyici olayların önemli bir yönünü anımsayamama (özellikler unutkanlık çözülmesine [dissosiyatif amnezi] bağlıdır ve baş yaralanması, alkol ya da madde kullanımına bağlı değildir). Kaçınma Belirtileri 8. Örseleyici olaylarla ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duygulardan uzak durma çabaları. 9. Örseleyici olaylarla ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duyguları uyandıran dış anımsatıcılardan (insanlar, yerler, konuşmalar, etkinlikler, nesneler, durumlar) uzak durma çabaları.
Uyarılma Belirtileri 10. Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta güçlük ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma) 11. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında). 12. Her an tetikte olma 13. Odaklanma güçlükleri. 14. Abartılı irkilme tepkisi gösterme.
C. Bu bozukluğun (B tanı ölçütündeki belirtilerin) süresi, örselenmeyle karşılaştıktan sonra, üç günle bir ay arasında değişir. Not: Belirtiler örselenmeden hemen sonra başlar, ancak tanı ölçütlerini karşılaması için en az üç gün olmak üzere, en çok bir ay sürmüş olması gerekir. D. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. E. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. ilaç, alkol) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. ağır olmayan çarpmayla beyin yaralanması) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz ve kısa psikoz bozukluğu ile daha iyi açıklanamaz.
Uyum Bozuklukları
DSM V Uyum Bozuklukları A. Tanımlanabilir tetikleyici etken(ler)e tepki olarak, bu etken(ler)in ortaya çıkmasından sonraki üç ay içinde, duygusal ya da davranışsal belirtiler gelişmesi. B. Bu belirtiler ya da davranışlar, aşağıdakilerden biri ya da her ikisi ile belirli olduğu üzere, klinik açıdan önemlidir. 1. Belirtilerin ağırlığını ve görünümünü etkileyebilecek dış bağlam ve kültürel etkenler göz önünde bulundurulduğunda, tetikleyici etkenin ağırlık ya da yoğunluğu ile orantısız, belirgin bir sıkıntı.
2. Toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında ileri derecede düşme. C. Tetikleyici etkenle ilişkili bu bozukluk başka bir ruhsal hastalığın tanı ölçütlerini karşılamaz ve daha önceden var olan bir ruhsal bozukluğun yalnızca bir alevlenmesi değildir. D. Belirtiler olağan yası gösteremez. E. Tetikleyici etken ya da bunun getirdiği sonuçlar bir kez ortadan kalkınca, belirtiler bir altı aydan daha uzun bir süre daha sürmez.
Olup olmadığını belirtiniz: Çökkün duygudurum ile giden: Duygudurumda çökkünlük, ağlamaklılık ya da umutsuzluk duyguları önde gelmektedir Kaygı ile giden: Gerginlik, kaygı, aşırı sinirlilik ya da ayrılma kaygısı önde gelmektedir. Kaygılı ve çökkün duygudurum karışımı ile giden: Çökkünlük ve kaygının karışımı önde gelmektedir. Davranım bozukluğu ile giden: Davranım bozukluğu önde gelmektedir.
Duygu ve davranım bozukluğu karışımı ile giden: Hem duygusal belirtiler (çökkünlük, kaygı), hem de davranım bozukluğu önde gelmektedir. Tanımlanmamış: Uyum bozukluğunun özgül alttürlerinden birine girmeyen, uyumu bozan tepkiler için kullanılır.
► Tanımlanmış Diğer Örselenme ve Tetikleyici Etkenle İlişkili Bir Bozukluk Klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olan, örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bozuklukların belirti özelliklerinin baskın olduğu, ancak bunların örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bozukluklar tanı kümesindeki herhangi birinin tanısı için tanı ölçütlerini tam karşılamadığı durumlarda bu kategori kullanılır. Tanımlanmış diğer örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bir bozukluk kategorisi, örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bozukluklardan herhangi özgül biri için tanı ölçütlerini karşılamamanın özel nedeni klinisyenlerce tartışılmak istendiğinde kullanılır. Yazarken, “tanımlanmış diğer örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bir bozukluk ” diye yazmanın ardından özel neden yazılır (örn. “süregiden karmaşık yas bozukluğu”)
“Tanımlanmış diğer” adı kullanılarak belirlenebilecek görünümler için örnekler şunlardır: 1. Tetikleyici etkenden üç aydan daha uzun bir süre sonra gecikmeli başlayan belirtilerle giden uyum-benzeri bozukluklar. 2. Tetikleyici etken uzun sürmeden altı aydan daha uzun süren uyum-benzeri bozukluklar. 3. Ataque de nervios: DSM-5’te yer alan “Ruhsal Bozukluklarla İlgili Kültürel Kavramlar Sözlükçesi”ne bakın.
4. Diğer kültürel sendromlar: DSM-5’te yer alan “Ruhsal Bozukluklarla İlgili Kültürel Kavramlar Sözlükçesi”ne bakın. 5. Süregiden karmaşık yas bozukluğu: Bu bozukluk, süregiden ağır üzüntü ve yas tepkileri ile belirlidir (DSM-5’te Anabölüm III’te yer alan “Daha İleri Çalışmayı Gerektiren Durumlar” bölümüne bakın).
► Tanımlanmamış Örselenme ve Tetikleyici Etkenle İlişkili Bozukluk Klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olan, örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bozuklukların belirti özelliklerinin baskın olduğu, ancak bunların örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bozukluklar tanı kümesindeki herhangi birinin tanısı için tanı ölçütlerini tam karşılamadığı durumlarda bu kategori kullanılır.
Tanımlanmamış diğer örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bir bozukluk kategorisi, örselenme ve tetikleyici etkenle ilişkili bozukluklardan herhangi özgül biri için tanı ölçütlerini karşılamamanın özel nedeni klinisyenlerce tartışılmak istenmediğinde ve daha özgül bir tanı koymak için yeterli bilgi olmadığı durumlarda (örn. acil servis koşullarında) kullanılır.
- Slides: 79